18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
PAZAR YAZILARI [email protected] Pazar 2 Aralık 2018 Arslanköy kadınları festivalde17 Ana başörtüsünü çekiştirerek bağrışıyor, öfkesi evde aylak aylak oturan babaya. Baba ise söylenip duruyor; elindeki dosyanın sayfalarını tükürükleyerek rolünü okurken sayfaları birbirine karıştırıyor, dişi kırılmış olduğu için de sızlanıyor. Gülüşmeler... Anayı oynayan Ümmiye Koçak, baba rolündeki oyuncuya alçak sesle rolünü hatırlatırken kahkahalar yükseliyor. Hapishaneden yeni çıkmış olan oğlun içeri girmesiyle sahne değişiyor. Aaa gerçek bir mucize olmuş asalak oğul aklı başında bir delikanlı olup çıkmış. Hapishane yaramış ona, yaramaz mı, babacan polisler, ortak kültürel etkinlikler... Daha geçenlerde hep birlikte tiyatroya gidilmedi mi... Oğul polislerin sayesinde nasıl kötülüklere tövbe ettiğini söylerken çok mutlu. Ana sevinçli, baba ise şaşkınlıktan mı avallıktan mı bilinmez ne diyeceğini bilemiyor. Vizede sorun çıkınca... Stuttgart 14. Avrupa Festivali’ndeyiz. Ümmiye Koçak, ilk kez yurtdışına turneye çıkan Arslanköy Kadınlar Tiyatrosu’nun üç oyuncusu gelemedi ZEHRA İPŞİROĞLU ği ve oyundaki roller alabora olduğu için üzgün. Alman bürokratları oyundaki üç kişiye vize vermeyince az daha oyun toptan iptal ediliyormuş. Ama Ümmiye bu, hiç pes eder mi, rolleri yeniden dağıtmış, ezber yeterince oturmayınca da oyunculardan bazılarının metinden okumalarına karar vermiş. Ama baba rolünü okuyacak olan oyuncunun dişi kırılınca işler sarpa sarmış. Oysa kadınların da bıyıklı kasketli erkek rolüne çıktıkları bu köy tiyatrosunda bu tür aksaklıklar önemli değil, hatta bu işin tuzu biberi. Oyun sonrası sahnede Ümmiye ile söyleşi yapıyoruz. İlk okuduğu kitap Gorki’nin “Ana”sıymış. Anlatılanlar öyle tanıdıkmış ki. Yıllar sonra köylerine bir tiyatro geldiğinde ilk kez tiyatroyla karşılaşmış. Oyuncu ile oynadığı rol arasındaki isim farkı onun için kilit yaşantı olmuş. Köyündeki insanların yaşamlarını onların adlarını değiştirerek oyunlaştırmaya karar vermesi, böylece oyun yazmaya başlaması böyle başlamış. Kadınların sesini duyurmak “On sekiz yıl önce bu tiyatro kurulduğunda kendimizi kabul ettirmek için nasıl bir mücadele verdik bilir misin sen, yedi oyuncu bulmak için elli kapı çaldık. Olmadık küfürlerle karşılaştık”. Sonunda Arslanköy Kadınlar Tiyatrosu kurulmuş. “Oyunlarda insanlar kendilerini bulmaya başlayınca köy köy, ilçe ilçe dolaşmaya başladık”. Bir defasında bir oyunda izleyicilerden biri “Kız seni yeterince dinledik, şimdi hadi gel de iki de benimle sohbet” diye sahnenin orta yerine oturmaz mı. Başka bir sefer de çok içki içen biri “O sahnede ki adam var ya, ula bana ne kadar benziyor, şaştım kaldım bu işe” demez mi. Tiyatronun amacı insanlara ayna tutmaksa Ümmiye’nin bunu başardığı kesin. Tek amacı kadınların sesini duyurmak. “Yüreğimi acıtan öyle çok konu var ki. Erkeklerin kahvede laflarken kadınların çalışması, anaların kız çocuklarını çalıştırırken erkek çocuklarını paşa gibi şımartmaları. En canımı yakan da kadının kadına uyguladığı şiddet.”. Ümmiye’ nin özgünlüğü, doğallığı, mimikleri çok çarpıcı. Bana göre tipik bir halk oyuncusu, Ortaoyunu, Köy oyunu, Commedia’dell arte, Dario Fo oyunculuğu hepsinin birbirine karıştığı karizma tik bir kişiliği var. Ama gülmek ve güldürmek ona göre ikinci planda olmalı. Önemli olan haksızlıklara karşı çıkmak. “Oyun yazma sürecine diğer kadınlar da katılıyor mu” diye soruyorum. “Yok canım bu benim işim, onların ruhu bile duymaz” diyor. “Öyle değil mi kızlar?”... Sahnede renk renk şalvarları, yün örme yelekleri, plastik ayakkabıları ve alacalı bulacalı başörtüleriyle oturan altmışlık, yetmişlik kızlar hep bir ağızdan “hee” diye bağırıyorlar. Çoğunun kocası artık yaşamadığı için kimseye tiyatro oynadıkları için hesap verme dertleri yok. “Adamlar rahat uyuyor. Bizim de çok şükür rahatımız yerinde” diye kıkırdıyorlar. Hayalini gerçekleştir Zaman içinde Arslanköy Kadınlar Tiyatrosu örnek olmuş. Başka köylüler de buna benzer gruplar kurmaya çalışmışlar. “Bir şeyi teee yüreğinin derinlerinden çok istersen, bir hayalin varsa o bir gün mutlaka gerçekleşir, buna yürekten inanıyorum ben” diyor Ümmiye. [email protected] Çocuklara korkmamayı öğreten şenlik Kapıyı açtığımda karşımdaki birbirinden korkunç giysilerle küçük cadılar “şeker mi şa FARUK ESKİOĞLU ka mı” diye sordular. Şekeri tercih ettim, “şaka” deseydim beni korkutacaklardı. Bugünlerde korkmaya pek niyetim yok doğrusu. 31 Ekim günleri kutlanan Cadılar Şenliği (Halloween) eski bir Pagan festivali... Cadılar Şenliği’nde çocuklar korkunun yapay bir olgu, insan yapımı bir kurgu olduğunu öğreniyor. İktidardan, patrondan, cehennemden, Tanrı dan, karanlıktan, hırsızdan, katilden, çakal dan hatta anne ve babadan korkmaya başla nıldığında, “bilinç” duygunun arkasına itiliyor demektir. Örneğin komşunun bahçesinden el mayı “haram” diye cehennem korkusundan çalmamak yerine, komşunun emeğine saygı gereği çalmamak arasında dağlar kadar fark var. İlkel ve feodal toplumları yola getirme yöntemi korkunun çağımızda yeri olmaması gerekse de, “korku” hâlâ işe yarıyor. “Bak bir daha çiş yaparsan pipini yakarım” ya da “Der sini yapmazsan karanlık odaya gidersin” diye korkutulan çocuk, büyüyünce de sendikaya üye olmaktan, iktidarı eleştirmekten korkaca ğı büyük olasılık olsa gerek. Guy Fawkes Günü... İngiltere’de 5 Kasım günleri yapılan Guy Fawkes Günü ya da Havai Fişek Günü (Bonefire Night) de yine keyif aldığımız bir kutlama... Ateş yakarak ve havai fişek atılarak kutlanan bugünün tarihi 16’ncı yüzyıla uzanıyor... İngiltere parlamentosundaki Anglikan yönetimin baskısına karşı Katolik Guy Fawkes ve arkadaşları 5 Kasım günü parlamentoyu 36 barut fıçısıyla uçurmayı planlar. Bunu haber alan Kral da parlamentonun bodrumunda barut fıçılarıyla yakalattığı eylemci Guy Fawkes’ı idam eder... Yıllar sonra 5 Kasım günleri Guy Fawkes Günü olarak kutlanmaya başlanır. Sanırım Anglikanlar Guy Fawkes’ın yakalanışını, Katolikler de Guy Fawkes’in cesur eylem planını kutluyor olmalı. Kutlamaların haksızlığa karşı çıkan döneminin ateşli eylemcisi ve anarşisti Guy Fawkes’i unutturmaması hoş tabii. Guy Fawkes, bugün internetin ünlü anarşist hacker grubu Anonymous’tan Wall Street işgal eylemcilerine kadar her yerde karşımıza çıkan o ünlü maskenin de esin kaynağı. İngiltere’de çocuklar da Cadılar Şenliği ve Guy Fawkes Günü’nde korkuya şerbetleniyor. Darısı Türkiye’deki çocuklara... İngiltere’de “bank holiday” denilen bazı pazartesi tatillerinin neden “tatil” olduğunu sokaktaki İngiliz de bilmiyor. Bank Holiday, çalışma yaşamının sibobu. Özellikle çalışanlar o günlerde derin olmasa da kısa bir soluk alabiliyor. Noel ve yıl sonu tatili ise çalışanlar için tam hayat öpücüğü. Bu yıl 22 Aralık’ta başlayacak tatil; memurlarda 10, öğrencilerde ise 2 haftalık dinlenmeyi de beraberinde getirecek. Noel ekonomisi Türkçe’ye Noel diye çevrilen Christmas coşkusu kasımın ortasında başlıyor. Noel alışverişleri de ekonomi ve istihdama canlılık getiriyor. Her ne kadar sonrasında tüketim grafiği yere çakılsa da büyük indirim kampanyaları imdata yetişiyor. Ülkede “alternatif Christmas” yapanlar da yok değil hani. Hediyeleri Noel’de alıp vermek yerine dev indirimlerin başladığı sonrasına erteleyenlerden söz ediyorum. Bu Kurban Bayramı sonrasında, kurban fiyatlarının düştüğü zamanda kurban kesmek gibi bir şey olsa da “alternatif” kelimesi kulağa hoş geliyor doğrusu. Noel hediyelerinin yanı sıra “lapa lapa kar yağsın” beklentisini de unutmamalı. Herkesin ailesini ziyarete gittiği Noel haftası, göçmen yalnızlığınızı da yüzünüze de vuruyor... [email protected] ‘KÖMÜR KULLANIMINA HAYIR’ Almanya’da çevreciler Polonya’nın Katowice kentinde bugün başlayacak olan uluslararası konferans öncesi dün sokaklara çıktı. Kömür kullanımının yasaklanmasını isteyen eylemciler başkent Berlin’de Başbakanlık binasının önünde toplandı. ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararının ardından ne olacağı sorusuna Katowice’de yanıt arana cak. ABD’de çeşitli üniversitelerin yaptığı ortak bir araştırmada da iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri olacağı konusunda uyarıda bulunulmuş, Başkan Donald Trump “buna inanmadığını” söylemişti. Kimi uzman Avrupa’nın en fazla kömür madeni kirliliği olan bölgede düzenlenecek konferanstan bir sonuç çıkmasının mucize olacağı görüşünde. Dini nefrete alet etmek Bilindiği gibi Endonezya son aylarda do depremler ve tsunaminin meyda ğal afetlerle sarsıldı. Ön na geldiği Palu’da ce Lombok Adası’nda deprem ve artçıları arkasından Gülseren binden fazla kişinin LGBT’ye da Sulawasi Adası Palu’da ya Tozkoparan hil olduğunu duy şanan Tsunami! Depremle jordan duk, bütün bu ri duyan eş dost mesajlarla ahlaksız faaliyet ulaştı, minnetarım. Biz baş lerin sonucundan kent Cakarta’nın içinde bulundu tüm bölge etkilendi. Çünkü Allah ğu Java Adası’nda yaşamaktaydık onları böyle cezalandırdı” dedi. ki doğal afetler Java’yı etkilemedi, Ayrıca Malezya’da da bu açı o sırada orada da değildik. Bunun dan gidişatın endişe verici olduğu la birlikte Java’da bol miktarda bu nu sözlerine ekleyen Hamidi “ Nasıl lunan aktif yanardağlar her an pat önlemler almalıyız ki Allah bizi aynı lamaya hazırdır, bu tehlike o civar şekilde cezalandırmasın” sorusunu da yaşayanların korkulu rüyası ol da meclise yöneltti. duğundan uyanık yatarlar! Endonezya oknayuslar arasında, adalar birliğinden oluşan büyük bir Bir siyasetçi nasıl bilmez... ülke. Beş büyük adası Java, yarısı Hamidi’nin bu sözleri nı Malezya ile paylaştığı Kalimantan Endonezya’da büyük tepki yarat Borneo, Papua, Sulawasi ve Sumat tı. Gazeteler ve yorumcular tah ra. Hatırlanacağı üzere bu ada 2004 min edileceği üzere Hamidi’ye sert yılında yaşanan, Açe bölgesini derin eleştiriler getirdi. En büyük tep den etkileyen tsunami ile gündeme ki ise yine bir İslam yorumcusu, gelmişti. Bunlar dışında irili ufaklı, Asya’nın Nobel’i sayılan, eski Fili üstünde hayat olan olmayan, deniz pinler başkanı adına düzenlenen Ra ortasında bir palmiye ağacı olan ka mon Magsaysay Ödülü sahibi bir ya ra parçası dahil yaklaşık 17 bin ada zardan geldi. Endonezya’nın ikin nın olduğu söylenir, bazı kaynaklara ci büyük İslami örgütü olan 30 mil göre, bu 15 bindir. Asıl değinmek is yon üyeli Muhammediye’nin es tediğim nokta ise çok sayıda hayat ki başkanı, İslam konusunda bir kaybının ve acıların yaşandığı doğal çok eser vermiş Ahmed Syafii Maa afetlere Malezya’da bir politikacının rif yaşananların “Endonezya’nın Pa yaptığı yorum! sifik Okyanusu’nda yaklaşık 40 bin Şu anda ana muhalefet lideri, es km. uzunluğundaki Pasifik Çevre ki başbakan yardımcısı ve bakan Ateşi’nin içinde yer aldığı için ortaya lıklar da yapmış olan Ahmed Zahid çıkan doğal afetler olduğunu, kos Hamidi, geçen ay mecliste yaptı koca politikacının bunu nasıl olup ğı konuşmada Endonezya’da mey da bilmediğine şaştığını” ifade etti. dana gelen doğal afetlerden LGBT Maarif “Endonezya’da da olaya hareketini sorumlu tutarak olanları böyle bakan insanlar var, ama on Allah’ın onlara verdiği bir ceza ola lar cahil, bilgisiz! Bu yorumu yapan rak yorumladı! Geçen mayıs ayında Malezya’da Başbakan Yardımcılı ki genel seçimde partisi epey güç ğı yapmış bir politikacı, milletvekili, kaybeden Hamidi, “Son zamanda önemli bir kişi, insanları nasıl böy le yanlış yönlendirir! Kendisi bilmez mi Allah’ın niyetini bildiğini kimse iddia edemez! Bir günah işlediysek Allah’tan af dileriz, takdirini bilemeyiz” dedi. Yolsuzluk suçlaması İşin ilginç yanı ise o sözleri sarf eden politikacı Hamidi’nin kısa bir süre sonra rüşvet, yolsuzluk, gücü kötüye kullanmak gibi suçlamalarla tutuklanması ve yargılanmaya başlanması oldu! İddialara göre, meğer bizim dini bütün, ahlak konusunda ahkâm kesen Hamidi başkanı olduğu,1977 yılında yoksullukla mücadele ile için kurulan bir vakfın fonlarından kendisi ve eşinin epey yüklü miktardaki kredi kartı borçlarını ödememiş mi! Sonra çipli Malezya pasaportu uygulaması ihalesini rüşvet karşılığı bir firmaya vermemiş mi!.. Kendisi 19 Ekim’de duruşmaya giderken “Yanlış bir şey yapmadım, alnım açık yüzüm ak, hepsiyle yüzleşeceğim, bunlar Allah’ın bana sınavıdır” derken kızı Nurulhidayah da bu iftiralardan kurtulması için destekçilerini, sevenlerini babası için dua etmeye çağırdı. Mahkemede yüklü bir kefaletle serbest bırakılan ve 45 ayrı dosyadan yargılanan, pasaportuna el konulan Hamidi’nin sonraki duruşması 14 Aralık’ta, 20 yıl hapis cezası öngörülmekte. Endonezya ise 7.5 büyüklüğündeki deprem ve yarattığı tsunami dalgalarının bıraktığı enkaz ardından hâlâ yaralarını sarmaya çalışıyor. Neyse ki ilk etapta biz altından kalkarız tavrıyla dış yardım kabul etmeme kararından kısa süre içinde geri döndü de bu işte artık yalnız değil. [email protected] İsveç’te siyaset dışı gündem Yok, siyaset yazmaya hiç ni yetim yok. Bu hafta öyle haberler geldi ki san OSMAN İKİZ ki herkes pusulayı şaşırmış gibi. Erkekler arasında kendini kısır laştıranların sayısı hızla artıyormuş. Son beş yılda kendini kısırlaştıranların sayısı bir ön ceki beş yıla göre, yüzde 70 oranında artmış. Haberde fazla ayrıntı yok. Sadece çok çocuk sahibi erkeklerden söz ediliyor. Fazla çocuk sahibi olanların geleceği garantilemek için bu yola başvurmaları anlaşılır bir şey. Deği şen, kadınların yerine erkekler arasında ken dini kısırlaştırma eğiliminin artması. Haberde buna açıklık getiriliyor. Kadın lar hormonları etkileyen önlemlerden rahat sız oldukları için erkekleri zorluyormuş. Ken dini kısırlaştıran erkek ise daha sonra ister se basit bir cerrahi müdahale ile eski haline dönebiliyormuş. Evliler için tamam da bekâr erkekler neden kendini kısırlaştırır bu konu ya hiç değinilmiyor, ama tahmin etmek zor değil. Örneğin nafaka cenderesi olabilir.... Bir başka neden de büyük bir olasılıkla genç ler arasında geleceğe yönelik umutsuzluğun yaygınlaşması. Umutsuzluk, mutsuzluk yü zünden evlilikten kaçanların sayısı hızla artı yor. Otistik ve sakat çocuk doğumlarındaki artış da bir başka korku nedeni. Polis kedilerin peşinde İsveç’in kuzeyinde Juoksengi diye adını ilk kez duyduğum bir kasabada yaşayan 91 yaşındaki yaşlı adamın evden kaçan kedilerini yakalamak için, polis 7 bin 270 kilometre iz sürmüş. “Polise kuvvetli bir alkış’’ demeden gerisini okuyun. Kurallara göre polisin, kediler için en iyisi neyse onu yapması gerekiyor. Tamam, onca iz sürdükten sonra kedileri yakalamışlar ama, 91 yaşındaki Ture amcanın kedilere bakacak hali olmadığından 16 kediyi öldürmüşler. Üç yavruyu da taliplilerine hediye etmişler. İş burada bitmiyor. Bütün bu işlerin bir maliyeti var. 19 kediyi yakalamak için İsveç’i güneyinden kuzeyine 4.5 kere kat edecek kadar iz süren polisin harcadığı mesai, benzin parası, kedilerin öldürülmesi için kullanılan ilaç ve veteriner ücreti Ture amcaya fatura edildi. Fatura tam 208 bin 693 kron. Ture amca işin vahametinin farkında değil. Komşular, “Adamın cenazesi için ayırdığı üç kuruş parasına mı göz diktiniz” diye il yönetimine isyan etti. Kavga devam ediyor. ‘Uzun kulakların’ evi küflü Güvenlik deyince polisi düşünür rahat ederiz; dış tehlikelere karşı askerin varlığı sayesinde huzur içinde uyuruz. Acaba kendimizi mi kandırıyoruz. Nihayet onlar da bizim gibi insan. Kanıyorlar, aldanıyorlar. Hastalanıyorlar vs. Savunma Bakanlığı’na bağlı sinyal izleme, dinleme biriminin başına gelenleri duyunca bunları düşündüm. Öyle bir birim ki eskiden Sovyetler Birliği’ni dinlemesiyle ünlüydü, şimdi de değişen bir şey yok. Öncelikle Rusya olmak üzere kulaklar diğer ülkelere çevrili. Kulak dediysem gelişmiş teknik aygıtları düşünün. Filmlerden dolayı oluşmuş bir önyargı olsa gerek, bu gibi yerlerde çalışanların hep cin gibi insanlar olduğunu hayal ederiz. Oysa onlar da ayakta uyuyup cin çarpmışa dönebiliyor. Bu birimin yeni binaları yapılıncaya kadar geçici olarak hazır modüler evlerde çalışıyormuş, geçenlerde birer birer hastalanmaya başlamışlar. Uzmanlar “uzun kulaklara” ne oluyor diye mekânda inceleme yapınca ortaya çıkmış; meğer hazır evler rutubet ve küf içindeymiş. Adamlar hastalanıncaya kadar küf içinde yaşadıklarını anlayamamışlar. Milletin diline düşmeyeceksin. Olay “Demek ki kulaklar uzun olunca burunlar pek iyi çalışmıyormuş” diye gırgır konusu oldu. [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle