18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN bilim ve teknoloji Herkese Bilim Teknoloji Dergisi’nin katkılarıyla hazırlanmıştır. Cumartesi 15 Aralık 2018 Bilinen En Büyük Kara Delik Birleşmesi: GW170729 Ölü kuşlara ne oluyor? n Dünyada milyarlarca kuş yaşıyor. Buna karşın çok nadiren kuş ölüsü görüyoruz. Neden? Ölü kuşların, daha doğrusu tüm hayvanların ölülerinin akıbeti, ölüm nedenine bağlıdır. Eğer kuş, yırtıcı bir hayvan tarafından öldürüldüyse, o hayvan tarafından anında yenildiği için geriye birkaç tüyden başka bir şey kalmaz. Hasta hayvanlar ise çoğunlukla sakin ve sessiz bir köşe bulup saklanırlar. Dolayısıyla hastalıktan veya yaşlılıktan ölen hayvanlar erişimi güç yerlerdedir ve büyük bir olasılıkla karıncalar ve diğer böcekler tarafından yenirler. Bizim ölüsünü gördüğümüz kuşlar genellikle kaza ile ölen ve diğer hayvanlar tarafından yenilmeyenlerdir. Bu kazaların içinde en sık olanı araba çarpmasıdır. Kuşlar diğer hayvanlara göre daha atik ve hızlı olmalarına karşın, kalkış ve inişleri yavaş olan iri kanatlı kuşların, küçük cinslerine göre trafikte ölme riskleri daha fazladır. Yitirilen kiloların enerjiye dönüşümü n Kilo yitirdiğiniz zaman bu kilolar nereye gider? Kilo verdiğiniz zaman yitirilen yağlar parçalanarak vücut faaliyetlerinde kullanılmak üzere yakıt haline gelir. Yağlar, vücutta trigliserit olarak kimyasal şekilde bulunur. Trigliseritler, üç yağ asidi zincirine bağlı Eşekilli makromoleküllerdir. Kalori azaltıldığında veya egzersiz miktarı artırıldığında yağ hücrelerinin içindeki hormona duyarlı bir enzim olan lipaz, hormonal mesajlara tepki verir ve trigliseriti kendisini oluşturan parçalarına ayırır. Bu parçalar daha sonra kana karışırlar. Karaciğer tercihan gliserol ve yağ asitlerinin bazılarını emer; kaslar da geriye kalanı alır. Kas ve karaciğer hücrelerinin içinde trigliserit parçaları biraz daha parçalanır. Nihai olarak ortaya asetilCoA adı verilen bileşimler çıkar. Mitokondriya hücrelerin enerji santralı içinde asetilCoA, oksaloasetat bileşimi ile birleşerek sitrik asit oluşturur. Bu sentez, sitrik asit döngüsünü veya Krebs döngüsünü tetikler. Mitokondriyal faaliyetlerin sonunda ortaya çeşitli ürünler ve yan ürünler ortaya çıkar. Bunlar: 4 Akciğerlerin solunum sırasında dışarı attığı KARBONDİOKSİT 4 İdrar ve ter olarak dışarı atılan SU 4 Vücut sıcaklığını makul düzeyde tutmak için ISI 4 Enerji taşıyan molekül adesosin trifosfat (ATP) Mum yandığı zaman çevre kirliliği yaratır mı? Mumların yapımında kullanılan balmumu uzun hidrokarbon zincirinden oluşur ve yandığı zaman karbon dioksit çıkarır. Yanan mumların çevre kirliliği yaratması, bu hidrokarbon kaynağına bağlıdır. Ne yazık ki mumların çoğunluğu hampetrolden elde edilen parafinden üretilir. Petrol ürünleri yandığı zaman içerdikleri karbon atmosfere yayılır ve küresel ısınmayı biraz daha artırır. Bu yüzden yenilenebilir diğer malzemelerden yapılan mumlar tercih edilmelidir. Örneğin defne gibi ağaçların meyvelerinden elde edilenler ya da arıların ürettiği balmumları... Mumlar ayrıca soya yağı gibi diğer bitkisel yağlardan da yapılabilir. Bu yağların içindeki karbon, yağın çıkarıldığı bitki tarafından kullanılmadan önce atmosferde olduğu için çevreye çok az zarar verir. Kozmik nesnelerin yerçekimi dalgalarının bir araya getirilmesinin ardından, bilinen en büyük kara delik birleşmesi tespit edildi. Kara delik, Güneş’in 80 katından daha büyük Kara delikler her zaman ilgi çekmiştir. Akıl almaz büyüklükleriyle dudak uçuklatan bu “oluşumlar”, evrenin en büyük gizemi olarak nitelendirilir. Yapılan yeni bir çalışma ise galaksinin gizlerine yönelik yeni ipuçları sunuyor olabilir. Yerçekimi dalgalarıyla haşır neşir olan bilim insanları, kara delik birleşmelerine dair verileri bir araya getirdi. Çalışmanın sonuçları, 3 Aralık’ta Lazer İnterferometre Yerçekimi Dalgası Gözlemevi’nin (LIGO) web sitesinde yayımlandı. ABD, Maryland’deki Yerçekimi Dalga Fiziği ve Astronomi Çalıştayı’na katılan bilim insanları, İtalya’da bulunan Virgo ve ABD’de bulunan LIGO’nun yerçekimi dedektörlerinin elde ettiği sonuçları bir araya getirdi. Çalışmada bugüne kadar bilinen en büyük kara delik birleşmesi tespit edildi. Bilim insanlarına göre, söz konusu birleşme Dünya’dan 9 milyar ışık yılı uzaklıkta gerçekleşti. Bu birleşmenin ardından oluşan ve devasa nitelendirmesinin bile yetersiz kaldığı kara delik (GW170729), Güneş’in 80 katından daha büyük. Bu keşifle birlikte LIGO’nun deneyinde yer alan fizikçiler, uzayzaman dokusunda dalgalanma yaratan 11 kozmik olay tespit etmiş oldu. Bu olaylardan yedisi daha önce açıklanmıştı ancak yeni açıklanan (yukarıda bahsi geçen kara deliğin keşfini de içeren) dördü, astrofizik dünyasını bir hayli heyecanlandırdı. LIGO’nun kara deliklere yönelik ilk önemli yerçekimi dalgası keşfi, 2015 yılında gerçekleşmişti. Evrenin en büyük sırrı: Kara delikler Peki, nasıl oluyor da böylesine büyük bir olay bugün anlaşılıyor. Bu sorunun cevabını vermek için öncelikle kara deliklerin bazı özelliklerine ve yerçekimi dalgasıyla uğraşan fizikçilerin bunu nasıl tespit ettiklerine bakalım. Bazı kara delik sistemleri yalnızken bazıları iki kara delikten oluşuyor. Zamanla birleşen kara delikler, daha büyük bir kara deliğin oluşmasını sağlıyor. Bu olay evrende birtakım izler bırakıyor. Yerçekimi dalgaları üzerine uzmanlaşan bilim insanları da burada devreye giriyor. Bu fizikçilerin görevi, bu tarz izlerden yola çıkarak kara delik birleşmelerini tespit etmek. Yeni fark edildi Başka bir deyişle, tespit edilen birleşmenin yeni fark edilmesinin sebebi, bu olayın yarattığı yerçekimi dalgalarının Dünya’ya henüz ulaşmış olması... Unutmayalım; bu yazıda bahsettiğimiz kara deliği özel kılan, en büyük kara delik birleşmesi olması. Yani GW170729, bugüne kadar tespit edilen en büyük kara delik değil. En büyük kara delik unvanı hâlâ NGC 1277 Galaksisi’nde yer alan Süper Kütleli Kara Delik’te (Supermassive Black Hole SBMH). Dünya’dan 250 milyon ışık yılı uzaklıktaki bu “kara felaket” Güneş’in yaklaşık olarak 17 milyar katı büyüklüğünde. Güneş’in Dünya’dan 109 kat büyük olduğunu düşünecek olursanız sözünü ettiğimiz kara deliğin ne kadar büyük olduğunun tahayyülünü size bırakıyoruz. Ne yazık ki buna maruz kalan çocuklar düşük gelirli ailelerin çocukları oluyor. Erken ergenliğin nedeni kozmetik ürünleri Kadınların hamilelik döneminde kullandıkları içinde dietil flatat ve triklosan bulunan bakım ürünleri çocuklarının normalden daha erken ergenliğe girmelerine yolaçıyor. Önemli bir nokta, bu kadınların düşük gelirli olmaları. Kadınların hamilelik dönemlerinde kullandıkları bakım kremleri, çocuklarının normalden erken bir zamanda ergenliğe girmelerine sebep oluyor. Uzun vadeli bir araştırmaya göre özellikle dietil flatat ve triklosan maddeleri kızlarda ergenliğin birkaç ay önce başlamasına yol açıyor. Sonuç önemli. Ve son birkaç onyıldan beri kızlarda ergenlik gitgide daha erken başlıyor. Kanser riski de var Kaliforniya Üniversitesi’nden Kim Harley, ergenliğin erken başlamasının, psişik sorunlarla beraber meme ve yumurtalık kanseri riskini de doğurduğunu vurguluyor. 1999 yılında başlayan uzun soluklu araştırma, zararlılarla mücadelede kullanılan maddeleri, fitalat, paraben ve fenollerin uzun vadeli etkisinin incelenmesine dayanıyor. Araştırmacılar her hamile kadından iki idrar örneği alırken, 338 çocuktan da dokuz yaşına geldiğinde örnek aldılar. Bundan sonraki yıllarda ise stan dart ergenlik testi yapıldı. Sonuçlara göre dietil filatatın bir öncü maddesi olan monoetil filatatı çok fazla kullanan annelerin kızları ergenliğe ortalama 6 ay erken giriyor. İdrarlarında yoğun miktarda triklosan bulunan annelerin kızları ise ilk regl döngülerini 5 ay önce yaşıyorlar. Ayrıca bu maddelerden doğrudan doğruya etkilenen çocuklar da ergenliğe daha erken giriyorlar. Mesela idrarların da çok fazla metil paraben bulunan kızlarda hem meme bezleri daha erken gelişiyor hem de daha erken regl oluyorlar. Propil paraben ise erken kıllanmaya neden oluyor. Bu madde çok yoğun olduğu zaman kıllanma dört ila yedi ay erken başlıyor. Erkek çocuk da etkileniyor Erkeklerde ise bu madde cinsel organlarının erken gelişmesine yol açıyor. Araştırmada önemli olan bir nokta da araştırmaya katılan annelerin düşük gelirli tabakaya ait olmaları. Çünkü bu kadınların daha az katkı maddesi içeren bakım ürünleri almaya güçleri yok. Fenollere dahil olan triklosan ve paraben kozmetik ve bakım ürünlerinde mikroorganizmalara karşı ve konserve maddesi olarak kullanılıyor. Dietil filatat ise bakım ürünlerindeki kokuları kalıcı kılıyor. Derleyen: Nilgün Özbaşaran Dede Common Chemicals in Toiletries May Lead to Early Puberty, LiveScience, 4.12.2018. Dijital Kültür ile İlgili YaNLış Bilinen 10 KONU 10) “İnternet Basılı Medyayı Öldürecek”: Medya işlevini sürdürecek. Şimdiden internet medyası oluştu bile. Ama internet “kâğıdı” öldürebilir ki bu iyi bir şey; böylece milyonlarca ağaç kurtulur! 9) “Tüm Bilgiler İnternettedir”: Tüm bilgiler dijital dünyaya aktarılamayacak. Internetteki her şey de bilgi değil; veri, enformasyon. Doğrusu ve yanlışıyla. 8) “Kütüphanelere Gerek Kalmadı”: Dijital dünyaya erişimi olmayanlar için çoğunlukla hayır. Ancak internet kütüphanelerin tanımını değiştiriyor. 7) “Internete Erişmek Bilgi Toplumudur”: Internet bilgi toplumuna giden yolda temeldir, ancak binanın tamamı değildir. Bilgi üreten bilgi toplumu olur. 6) “Dijitalleşme “Kitap”ı Öldürecek”: eKitap modeli kâğıda basılı kitaba rakip ama hâlâ marjinal. Basılı kitap her zamankinden daha popüler. 5) “Dijitalleşme “Müziği Bitirdi”: Müziği değil ama müzik sektöründe yer alan ve katma değeri olmayan aracıları neredeyse bitirdi. Global pazarın yarısını yeni gelenlere verdikten sonra mecburiyetten dönüşmek zorunda kalıyorlar. 4) “Dijitalleşme Asosyal Yapar”: Yabancılaşma sanayi toplumu ile başladı. Dijitalleşme yerelde yabancılaşmayı körüklese de global bir sosyalleşmeyi de beraberinde getiriyor. 3) “Dijital Kültür Cahil Yapar”: Dijitalleşme bilgiyi alma, değerlendirme modellerimizi değiştiriyor. Bu cahillikten ziyade bir tür dönüşüm. 2) “Dijitalleşmeden Herkes Eşit Pay Alır”: Herkesin sadece eşit pay alma olasılığı var. Ancak herkes bu imkânı eşit düzeyde kullanmıyor. Dijital uçurum kapanmıyor, derinleşiyor. 1) “Dijitalleşme Benimle İlgili Değil”: Dijitalleşme her bireyle, her kurumla, her şirketle, her sektörle, her ülkeyle, her olguyla ilgidir. Digito Ergo Sum! (Dijitalim, Öyleyse Varım!) C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle