27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Netanyahu’ya baskı artıyor İsrail polisi, Almanya’dan denizaltı alınmasında yolsuzluk yapıldığı yönündeki iddialara ilişkin soruşturmasının sonucunda, Başbakan Bin DUNYA yamin Netanyahu’ya yakın isimlerin de aralarında bulunduğu 6 kişiye dava açılmasını istedi. Bu kişiler arasında Netahyahu’nun kuzeni ve eski avukatı, eski Deniz Kuvvetleri komutanı da var. Telekom devi Bezek şirketine, internet sitelerinde kendisi için olumlu haber yapılması karşılığında haksız kazanç sağlama iddiaları çerçevesinde Netanyahu polise ifade vermişti. Ancak söz konusu davada Netanyahu’nun ana şüpheliler arasında bulunmadığı kaydedildi. Medyayla savaştaCuma9Kasım2018 [email protected] EDİTÖR: EZGİ KARDEŞ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 7 Siyasi kutuplaşmanın derinleştiği yorumlarının yapıldığı bir dönemde kritik Kongre ara seçimlerini geride bırakan ABD’de Başkan Donald Trump, bir kez daha basını hedef aldı. Trump’ın seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından gerçekleştirdiği olaylı basın toplantısında CNN muhabiri Jim Acosta’yla yaşadığı tartışmanın ardından Beyaz Saray, gazetecinin akreditasyonunu askıya aldı. Göçmen sorusu Söz konusu tartışma, CNN muhabiri Acosta’nın önceki gün Beyaz Saray’da gerçekleştirilen basın toplantısında Trump’ın Orta Amerika’dan ABD’ye doğru yol alan göçmen kafilesine ilişkin yaptığı “istila hareketi” benzetmesini hatırlatması üzerine yaşandı. Acosta’nın sorusu esnasında “İşte yine başlıyoruz” yorumunu yapan Trump, karşılıklı tartışmalarının ardından “Bu kadar yeter” diyerek gazetecinin elinden mikrofonun alınmasını istedi. “CNN, seni çalıştırdığı için utanmalı. Kaba ve berbat bir insansın. Sarah’a (Beyaz Saray Basın Sözcüsü) davranış biçimin berbat. İnsanlara bu şekilde davranamazsın” diye konuştu. Daha sonra mikrofonu alan NBC muhabiri Peter Alexander’a ise Acosta’yı savunduğu için “Sizinkileri de çok sevdiğim söylenemez” çıkışında bulundu. Acosta, sosyal medya hesabından olayı, “Beyaz Saray’a girişim reddedildi. Gizli Servis akşamki olay yüzünden Beyaz Saray’a giremeyeceğim bilgisini verdi” diye duyurdu. Sözcü Sanders ise Acosta’nın mikrofonu Beyaz Saray çalışanının elinden çekip alması ve geri vermeyi defalarca reddetmesi nedeniyle akreditasyonunun iptal edildiğini söyledi. “Muhabirin ellerini, mikrofonu almak isteyen kadın görevlinin üstüne koyarak engellediğini” savundu. Agusto ve CNN ise Sanders’ı “Yalan söylemekle” suçladı. ‘Halk düşmanısın’ Beyaz Saray’ın Acosta’nın akreditasyonunu iptal etmesi, medya özgürlüğü alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri tarafından da yoğun biçimde eleştirildi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Medya Özgürlüğü temsilcisi Harlem Desir, Twitter’dan “Gazetecilerin sorular sormasına ve liderleri eylemlerinden sorumlu tutmasına izin verilmelidir” vurgusu yaptı. Dünyanın dört bir yanından gazeteciler ve basın kuruluşlarından Acosta’ya destek mesajları yağdı. Kongre ara seçimlerinde Temsilciler Meclisi’ni yitiren Trump, basın toplantısında gazetecilere çıkıştı. CNN muhabirinin Beyaz Saray akreditasyonu askıya alındı YİNE SİLAH KÂBUSU ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Thousand Oaks kasabasında bir barda, silahlı bir kişinin etrafa ateş açması sonucu biri polis en az 12 kişi hayatını kaybetti. Görgü tanıkları, çoğunlukla üniversite öğrencilerinin bulunduğu bardaki olay sırasında, saldırganın onlarca el ateş ettiğini aktardı. Ayrıca etrafa sis bombası attığı da yerel basına yansıdı. Eski asker Yetkililer, kimliği 28 yaşındaki Ian Long olarak açıklanan saldırganın etrafa rastgele ateş aç tıktan sonra kendini öldürdüğünü açıkladı. Eski bir deniz piyadesi olduğu belirtilen Long’un, travma sonrası stres bozukluğu yaşadığı ihtimaller arasında değerlendiriliyor. Diğer yandan, saldırganın katliamı gerçekleştirme amacına ilişkin soruşturmalar sürerken gözler yeniden silahlanma tartışmalarına çevrildi. Bireysel silahlanmanın ve silahlı saldırıların yaygın olduğu ABD, sıklıkla kanlı katliamlara sahne oluyor. Geçen ay Pittsburgh kentindeki bir sinagoga düzenlenen saldırıda 11 kişi yaşamını yitirmişti. 12 KSİAŞBYLİADİYTRIAİRRAŞIDDAİAMINI Başkanlık koltuğunda geçirdiği yaklaşık iki yılında kendisine muhalif medyayı sistematik olarak hedefe koyan ve “yalan haber” yapmakla suçlayan Trump, bu kuruluşlarda çalışan gazetecilere yönelik de defalarca “halk düşmanları” ifadesini kullanmıştı. ABD Başkanı’nın CNN muhabiri Acosta’ya da aynı söylemde bulunması dikkat çekti. Trump’ın basını hedef göstermesi nedeniyle geçen temmuz ayında yaklaşık 350 gazete bir kampanya başlatmış, “Gazeteciler düşman değil” başlıklı bir makale yayımlamışlardı. GÖZLER MUELLER’E ÇEVRİLDİ ABD Adalet Bakanı Jeff Sessions’ın kritik Kongre ara seçimlerinin hemen ardından, Başkan Donald Trump’ın isteği üzerine istifa ettiğini açıklamasının yankıları sürüyor. Rusya’nın ABD’deki 2016’daki başkanlık seçimlerine kendisi lehine müdahil olduğu iddialarına ilişkin Özel Yetkili Savcı Robert Mueller tarafından yürütülen soruşturmadan çekilmesi nedeniyle sık sık eleştirdiği Sessions’ın istifasının ardından Trump, “Görevinden dolayı teşekkür ederiz ve kendisine iyi niyet dileklerimizi sunarız. Bu göreve kalıcı olarak kimin atanacağı ileri bir tarihte belirlenecektir” ifadelerini kullandı. Diğer yandan, Sessions’ın istifasının ardından görevin geçici olarak, geçmişte soruşturmayla ilgili kuşkularını dile getirmiş olan Adalet Bakanlığı Genel Sekreteri Matthew Whitaker’a geçtiği bildirildi. Whitaker, CNN’e yazdığı bir makalede başkanın mali işleriyle ilgili açılan Mueller soruşturmasının “çok ileriye gittiğini” belirtmişti. ‘TRUMP’IN ELİ HÂLÂ GÜÇLÜ’ Kongre seçimlerinde Demok ratların Temsilciler Meclisi’nin kontrolünü alması dış basında yankı buldu. İngiliz Guardian gazetesindeki bir yorumda Demokratların Trump’a karşı savaş başlatacağı belirtilirken Financial Times, Trump’ın hâlâ çok güçlü olduğu ve Demokratların da bölünmüşlüğünün sürdüğüne dikkat çekti. Alman Frankfurter Allgemeine’de yer alan makalede ise Kongre’nin kilitlenmesinin Trump’ın işine yarayacağı görüşü savunuldu. ANASTASİADİS’TEN TARTIŞMA YARATAN ÖNERİ Gevşek federasyon Çözüm müzakerelerinin yeniden başlaması için Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde yürütülen temaslarla gözlerin üzerinde olduğu Kıbrıs’ta, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’ten, “Ademi merkeziyetçi federasyon” önerisi geldi. Devlet televizyonunun önceki gün yayımladığı konuşmasında KKTC ile müzakerelerin yeniden başlaması çağrısı yapan Anastasiadis, “Merkezi hükümetin yetkilerinin azaltıldığı, gevşek bir federasyonun” çözüm olabileceğini savundu. “Yetkilerin tümüyle merkezi hükümette toplanması, devletin işleyişini ve yaşayabilirliğini doğrudan tehlikeye sokar” ifadelerini kullanan Anastasiadis, öngördüğü modelde, “Kıbrıslı Türklerin ancak hayati çıkarlarını etkileyecek kararlarda oy kullanabileceklerini” söyledi. Ada’da Barış Gücü’ne Avustralyalı komutan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü Komutanlığı’na (UNFICYP), 6 Ekim’de görev süresi biten Muhammed Humayun Kabir’in yerine Avustralyalı Tümgeneral Cheryl Pearce’i atadı. Daha önce Avustralya Savunma Kuvvetleri Akademisi’nde eğitim veren Pearce, Afganistan’daki NATO kuvvetlerinde de görev almıştı. l AA SİVİLLERİ KORUYUN Fransa’nın başkenti Paris’te bir grup milletvekili, parlamento binası önünde bir araya gelerek hava saldırılarında yaşanan sivil ölümlerini protesto etti. Birinci Dünya Savaşı’nın sona erişinin 100’üncü yıldönümü kapsamında Handicap International adlı sivil toplum kuruluşunun çağrısıyla gerçekleştirilen protestoda milletvekillleri, dünyanın dört bir yanında düzenlenen hava saldırılarında yaşamını yitiren sivillerin fotoğraflarını taşıdı. Basın açıklamasında, Birinci Dünya Savaşı’nda bombardımanlardaki sivil ölümlerinin oranı yüzde 40 civarında olduğu, bugün ise Yemen, Suriye, Irak ve Ukrayna gibi çatışma bölgelerinde bu oranın yüzde 90’lara vardığı vurgulandı. Trudeau’dan tarihi özür geldi Kanada Başbakanı Justin Trudeau, ülkesi tarafından 1939’da kabul edilmeyen Alman Yahudisi mülteciler için özür diledi. Nazi rejimin den kaçmak için MS St. Louis gemisiyle Mayıs 1939’da Hamburg’dan yola çıkan 907 Yahudi mülteci Küba, ABD ve Kanada tarafından reddedilmişti. Trudeau, parlamentoda önceki gün yaptığı konuşmada, “907 Alman Yahudisi’nden ve ailelerinden Kanada’nın katılığı nedeniyle özür diliyoruz. MS St. Louis kurbanları ve aileleri bu olayı asla unut mayacaktır” ifadelerini kullandı. Kanada’nın da kendilerini kabul etmemesi üzerine Avrupa’ya dönmek zorunda kalan mültecilerin bir bölümü İngiltere, Hollanda, Fransa ve Belçika tarafından kabul edilmiş, Nazi Almanyası’na iade edilen 254’ü ise toplama kamplarında hayatını kaybetmişti. TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNE KARŞI Avrupa sağının adayı Weber Avrupa Birliği’ndeki (AB) muhafazakâr, Hıristiyan demokrat ve merkez sağ partilerin çatı örgütü Avrupa Halk Partisi (EPP) Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için Alman Manfred Weber’i Avrupa Komisyonu’nun başkanlığı için aday göstermeye karar verdi. Almanya’da Başbakan Merkel’in lideri olduğu Hıristiyan Demokrat Birlik’in kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik’in üyesi olan siyasetçi, geçen hafta yaptığı açıklamada Avrupa Komisyonu Başkanlığı’na seçilmesi halinde Türkiye’nin AB üyeliğini sonlandıracağını söylemişti. AB’nin en büyük grubu olan EPP, dün Helsinki’de düzenlediği kongresinde gelecek yılın mayıs ayında yapılacak AP seçimlerinde JeanClaude Juncker’den boşalacak Komisyon Başkanlığı koltuğuna kimin aday gösterileceğini oyladı. Finlandiya Başbakanı Alexander Stubb’la yarıştığı seçimde oyların yüzde 79’unu alan Weber, “Biz köprü inşa edenleriz. Gelin, yakaladığımız ivmeyi değerlendirelim ve böylece Mayıs 2019’da kazanan biz olacağız” ifadelerini kullan Weber ve Stubb . dı. Merkel’in destek verdiği aday, halihazırda EPP’nin AP’deki grup başkanlığı görevini de sürdürüyor. Seçimler öncesinde Bild am Sonntag gazetesine konuşan Weber, AB’nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu’nun başkanı seçilmesi halinde Juncker’den farklı ne yapacağı sorusunu, “Türkiye’nin AB’ye olası üyeliği için yürütülen görüşmelere son verilmesi için uğraşırdım” sözleriyle yanıtlamıştı. Türkiye ile “sıkı bir ortaklıktan” yana olduğunu belirten Weber, “Ancak Türkiye’nin tam üyeliğinin olmayacağını açıkça ortaya koymamız gerekiyor” ifadelerini kullanmıştı. EPP’nin bir diğer önemli ismi, Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu üyesi Johannes Hahn da, “Türkiye ile üyelik müzakerelerinin nihai olarak sonlandırılması gerektiğini” söylemişti. Tatbikat dönüşü kaza Soğuk Savaş’tan bu yana NATO’nun düzenlediği en büyük tatbikat olan Trident Juncture 2018’den dönen Norveç donanmasına ait bir fırkateyn Norveç’in batı kıyısı açıklarında bir petrol tankeri ile çarpıştı. Polis, ka za sırasında firkateyde 137, petrol tankerinde ise 23 kişi bulunduğunu, çarpışma nedeniyle 7 kişinin yaralandığını bildirdi. Hafif hasarlı bulunan petrol tankerinin sevkıyat yaptığı Sture Terminali ise çarpışmadan sonra kapatıldı. Riyad muhaliflere tehdidi sürdürüyor Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülmesinin yankıları sürerken İngiliz basını başka Suudi gazetecilerle ilgili de ölüm ve tehdit iddiaları içeren haberlere imza attı. BBC, Riyad yönetiminin hedefinde olan Londra’da yaşayan muhalif bir gazetecinin ölüm tehditleri aldığı gerekçesiyle 24 saat İngiliz polisinin korumasına alındığını öne sürdü. Basın kuruluşu, söz konusu muhalifle görüştüklerini ancak güvenlik gerekçesiyle isminin gizli tutulduğunu belirtti. İngiltere polisi ise olayla ilgili bilgi vermekten kaçındı. Muhaliflere yöneltilen tehditlerin arkasında Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın “sağ kolu” olarak görülen Suud el Kahtani’nin liderliğindeki 50 kişilik “Kaplan Takımı” adıyla bilinen bir ekibin olduğu savunul du. Ekibin “ülke içindeki ve dışındaki muhalifleri öldürmekle görevli” olduğu belirtildi. ‘Cezaevinde öldürüldü’ Öte yandan, İngiliz Daily Mail gazetesinin The New Khaleej sitesine dayandırdığı habere göre ise, Turki bin Abdülaziz el Caser adlı bir muhalif gazeteci Suudi Arabistan’daki insan hakları ihlallerini kamuoyuyla paylaştığı gerekçesiyle tutuklu bulunduğu cezaevinde öldürüldü. İnsan hakları alanında çalışma yürüten kaynakların verdiği bilgiye göre, El Caser’in Twitter’da Kashkool adlı bir hesap üzerinden paylaşım yaptığını tespit eden Suudi istihbarat yetkilileri, geçen martta muhalif ismi tutukladı. Muhalif gazetecinin öldürüldüğü yönündeki iddianın henüz doğrulanmadığı belirtildi. Irak’ta iki bakana ‘Baasçı’ vetosu Irak’ta Başbakan Adil Abdulmehdi tarafından oluşturulan kabinede yer alan iki ismin, ülkenin eski Devlet Başkanı Saddam Hüseyin döneminde yönetimde görev aldıkları için koltuklarından olabilecekleri bildirildi. ABD işgali sonrasında Baas Partisi iktidarı dönemiyle hesaplaşılan Irak’ta “Hesap Verilebilirlik ve Adalet Komisyonu” tarafından yapılan açıklamaya göre, inceleme sonucunda iki bakanın Saddam iktidarı döneminde görev aldıklarının belirlendiği ve buna göre yaptırım uygulanacağı belirtildi. AFP’ye konuşan bir kaynak, söz konusu kişilerin, meclis tarafından onaylanan Gençlik ve Spor Bakanı Ahmed Musul’da bombalı saldırı: 3 ölü Irak’ın Musul kentinde bir restoranın yakınında bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı. Polis müdürlüğünde görevli Abdülkadir el Cuburi saldırının sorumluluğunu henüz üstlenen olmadığını ancak olaydan terör örgütü IŞİD’i sorumlu tuttuklarını ifade etti. l AA el Ubeydi ile İletişim Bakanı Naim el Rubaye olduklarını söyledi. Kısmi muafiyet Bu arada, ABD’nin Irak’a İran’la elektrik ticareti konusunda yaptırım muafiyeti verdiği öğrenildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle