23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cuma 9 Kasım 2018 Ali Asker, 50. sanat yılını kutluyor Usta sanatçı Ali Asker 50. sanat yılını bu akşam saat 20.00’de Şişli Belediyesi Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde vereceği konserle kutlayacak. Konser ücretsiz gerçekleşecek. 1954 yılında 12 çocuklu bir ailenin çocuğu olarak Tunceli’nin Hozat ilçesinde doğan Asker, küçük yaştan itibaren saz çalıyor. Sanatçının “Çınar Olsam”, “Oy Dağlar”, “Zordur”, “Bahçemsin”, “Sürgün”, “Rüzgârla Bir”, “Onlara Ağıt”, “Dön Gel Gardaş” isimli albümleri bulunmaktadır. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Sanata SİGARA sansürÜ GELDİ... Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda kabul edilen Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, yeni bir sansür tartışmasını da beraberinde getirdi. Kanunda bu tartışmalara yol açan madde şöyle: “Televizyonda yayımlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde, sinema ve tiyatrolarda gösterilen eserlerde, internet, topluma açık olan sosyal medya ve benzeri ortamlarda tütün ürünleri kullanılamayacak, görüntülerine yer verilemeyecek. Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde ve üniversite yerleşkelerinde tütün ürünlerinin satışı yapılamayacak.” Sözü geçen kanun maddesinde yer alan “sinema ve tiyatro eserlerinde” ibaresiyle, “internet, topluma açık olan sosyal medya ve benzeri ortamlar” iba releri birçoklarına göre açıkça bir sansürü işaret ediyor. SİYAD Yönetim Kurulu üyelerinden Kaya Özkaracalar, sosyal medya üzerinden yaptığı itirazda şunları vurguladı: “Sağlık tasarısının sakıncalı bir diğer yönü, sinemada gösterilen filmlerde sigaralı sahnelerin makaslanması veya tv’deki gibi absürd biçimde buzlanmasına yolaçacak sansür maddesi; oysa sinemada zaten yaş sınırlaması mevzuatı var”. Bir başka SİYAD üyesi Burak Göral ise “Bakın bunun adı sansürdür. Gençleri çocukları korumak filan böyle olmaz! Yarın öbür gün bu yasağın çapı genişler... Sansür böyledir bir kere başladı mı virüs gibi büyür ve etkisi giderek artar!” diyerek yaş sınırlamasına dikkat çekti: “Çocukları gerçekten korumak istiyorlarsa, yaş sınırlamasının salonlarda daha sıkı denetlenmesini sağlamalılar... ve annebabaları bu yaş sınıflandırması sistemi konusunda daha çok bilinçlendirmek gerekiyor.” Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ise baskı saatimize kadar bir yanıt alamadık. l Kültür Servisi Freddie Mercury’den LÖSEV,20’nciyılını özel bir filmle kutladı Cameron Post’a... “Bohemian Rhapsody” Rock müzik tarihinin 197080’lere damgasını vurmuş, albümleri en çok satmış, konserleri olay olmuş en namlı gruplarından Queen’le enerjisi, üretkenliği, benzersiz sesisahnesiyle çoktan efsaneleşmiş solisti Freddie Mercury’yi odağına alan, “Bohemian Rhapsody”, son dönemdeki şarkıcı hikâyelerini aktaran biyografik müzikal filmlerinin pek de ilgisiz kalınamayacak yeni bir örneği. Sonuçta özellikle Anglosakson eleştirmenlerce Mercury’nin biseksüel, zehir zemberek yaşamını, gerçekçi bir yaklaşımdan çok beylik anaakım standartlarıyla yansıtmayı yeğleyip ailecek seyredilebilecek, uysal bir melodram olarak değerlendirilip eleştirilse de, özellikle sonuna doğru o Queen günlerini yaşamış bizim kuşağın yer yer gözlerini ıslatarak bamtellerine dokunan “Bohemian Rhapsody”ye 135 dakikamı vermekten hiç pişman değilim doğrusu. İngiltere’ye göç etmiş, Pers kökenli bir ailenin, Zanzibar doğumlu, LondraHeathrow hava meydanında bagaj hamallığı yapan oğluyken, sologitarda Brian May (Gwilym Lee), davulda Roger Taylor (Ben Hardy), basgitarda John Deacon’dan (Joseph Mazzello) oluşan Queen grubuna solist olarak katılıp Faruk Bulsara olan adını da değiştirerek ünlenen Freddie Mercury’nin (Rami Malek) albümler, konserler, rutin turneler ve gruptaki kaçınılmaz ego çekişmelerinden bütünlenen hızlı yaşamını perdeye taşıyan filmin yüzde 80’ini deneyimli Bryan Singer yönetmiş, son bölümü çeken Dexter Fletcher de filmi tamamlamış. Araya hanım hanımcık tezgâhtar Mary (Lucy Boynton) ile aşkı da sıkıştırılmış Freddie, sonunda kendi cinsini tercih edip biseksüelliği seçiyor ve 1991’de AIDS’ten ölene dek yakın dostluğunu sürdürdüğü Mary’ye de mirasından yüklü bir pay bırakıyor. Ön planda Freddie’yi, arkada Glam Rock’tan Progresif Rock’a ve Pop Rock’a uzanan müziği ve şarkılarıyla dünya çapında popülerleşen Queen’i izlediğimiz film, dünyanın ilgisini Afrika’daki açlığa çekmeyi amaç layan Bob Geldof’un öncülüğünde kışkırtıcı filmleriyle tanınan Fransız 1985’te düzenlenen ve yüz bin kişi yönetmen Gaspar Noe’nin geçen haf yi Wembley Stadyumu’na sığıştıran ta gösterime giren, son Cannes’dan muhteşem “Live Aid” konseriyle so ödül çıkarmış yeni provokatif filmi na ererken Freddie’nin coşturduğu “Climax”ı, seksi dans koreografileri izleyicilere nakarat söylettiği sahne nin plan sekanslar halinde peşpeşe ler göz yaşartıyor. sıralandığı, her renkten, kültürden Filme adını veren “Bohemian genç dansçılarının içtikleri LSD’li Rhapsody”yle, “Another One Bi ‘sangria’ların etki tes the Dust”, “We Will sinde kendile Rock You” vb. gibi Que rinden geç en klasiklerinin nasıl tikleri, ortaya çıktığını da estetize içeriyor film. edil Queen üyeleri miş, ni fizikleriyle çok abar andıran oyuncu tılı bir lardan oluşan, ba cin şını da öncelikle sellik üst çenesi protezlerle ve örtülü doldurulmuş, babasıy ‘Ters Terapi’ şiddet gös la çatışık, sürekli sıcak ai terisiydi yine. le özlemi duyan (evinde de 6 ke Filmekimi sıra di besleyen) Freddie’ye (hali tavrı, sında yazdığım için şimdi es geçti yürüyüşü ve davranışlarıyla) epey ğim “Climax”ın yerine bugün başla ce benzetilmiş Rami Malek’in başı yan, bir büyüme hikâyesi eksenin nı çektiği kadrosu, Anthony McCar de eşcinsellik sorununa değinen, ye ten imzalı senaryosu, imalı diya ni bir bağımsız Amerikan filminden logları ve panoramik görüntüleri söz edeyim: “The Miseducation of nin etkileyiciliğiyle iz bırakan bu Cameron PostCameron Post’a Ters ‘Rhapsody’nin sonuçta tüm zaafla Terapi”. rına karşın yine de benzeri biyogra 4 yıl önce hem yönetip hem de fik müzikaller arasında bir adım öne oynadığı ilk filmi “Appropriate çıktığı söylenebilir. Behavior”la adını duyurmuş genç Ters Terapi yönetmen Desiree Akhavan’ın, yeniyetme kızların cesur sevişme gö Seksşiddet öğesinin ağır bastığı rüntüleri, geleneksel kilisedeki pa zar ayinleri ritüelleri ve mastürbasyonu günah sayan katı dinsel bağnazlık eleştirisi sahneleriyle dikkati çekip Sundance’dan ödül alan ikinci filmi “Cameron Post’a Ters Terapi”, 1993’te çadırda kız kıza sevişirken sivilceli erkek arkadaşı tarafından basılınca, teyzesinin eşcinsel dönüştürme terapisinin yapıldığı “Tanrı’nın Vaadi” adlı bir dinsel okula zorla gönderdiği Cameron Post (geleceği parlak, çiçeği burnunda gencecik Chloe Grace Moretz çok iyi oynuyor) adındaki, özgürlüğüne düşkün, masum ve fettan bir genç kızın hikâyesini anlatıyor. Yönetmen Desiree Akhavan’ın senaryosunu Emily Danfort’un romanından uyarlayarak ilk filminde de ortaklaşa çalıştığı Cecilia Frugiuele’yle beraber yazdığı “Ters Terapi”de, eşcinselliğe karşı eğitim veren yeni okulunda, komünlerde büyümüş, ot yetiştirip içen, kafa dengi 2 arkadaş ediniyor Cameron ve sonunda üçü birlikte Kanada’ya doğru “Tanrı’nın Vaadi”nden kaçıyorlar. Başarılı senaryosunu belirgin bir hikâye anlatma becerisiyle filme çekmenin üstesinden gelen ve başroldeki genç yetenek Chloe Grace Moretz’den iyi verim almasını bilen yönetmen Akhavan’ın “Ters Terapi”si, özetle meraklısına salık vereceğim türden, yeni bir görülesi Amerikan bağımsız filmi. Piyanist Sarıca’ya büyük ödül SevdaCenap And Müzik Vakfı’nın ülkemiz çoksesli müziğine büyük emeği geçmiş bir besteci, yorumcu ve/veya eğitimciye katkılarından dolayı her yıl takdim ettiği “Vakıf Onur Ödülü Altın Madalyası”nın 31’incisi piyanist Ayşegül Sarıca’nın oldu. Vakıf, oybirliği ile verdi ği ödülün gerekçesini şöyle açıkladı: “Gerek solist gerekse oda müziği topluluğu yorumcusu olarak yurtiçinde ve yurtdışında gerçekleştirdiği çalışmalar ve elde ettiği başarılar, aldığı ödüllerle ülkemizin tanıtımına katkıda bulunmuş olması, örnek kişiliği ve yetiştirdiği öğrencilerle Türkiye’de ve uluslararası alanda klasik müziğin gelişimine sağladığı yararlar göz önünde bulundurularak, 2018 yılı Vakıf Onur Ödülü Altın Madalyası’na layık görülmüştür.” Sarıca’nın madalyası 6 Aralık Perşembe akşamı saat 20.00’de Ankara MEB Şura Salonu’nda yapılacak törenle sunulacak. TrcaoarlnıüklnaAünkdoaığrndl’uıın LÖSEV, 20. kuruluş yılını ve lösemi tedavisinde 20 yılda ulaştıkları yüzde 92’lik başarı oranını, 7 Kasım Çarşamba akşamı Conrad İstanbul Bosphorus Hotel’de düzenlenen özel bir gala gecesiyle kutladı. Gecede; Tarık Akan ile Halit Akçatepe’nin başrollerini paylaştığı Ertem Eğilmez imzalı unutulmaz “Canım Kardeşim” filminin LÖSEV’e özel kısa filmi davetlilerle paylaşıldı. Yönetmenliğini Bahadır Karataş’ın üstlendiği 5 dakikalık kısa filmde Tarık Akan’ın rolünü, büyük oğlu Barış Üregül canlandırdı. Gösterimin ardından gerçekleşen Üstün İnsanlar Ödül Töreni’nde ise bağışçılara ve basın sponsorlarına ödülleri takdim edildi. Geceye Birce Akalay, Vahide Perçin, Altan Gördüm, Açelya Akkoyun, Ayşe Tolga, Sinem Güven, Sahrap Soysal, Günseli Kato, Ebru Korali, Kahraman Kıral, Tarık Akan’ın ailesi Barış Üregül, Özgür Üregül, Yasemin Erkut, Özlem Üregül Akkaya, Canberk Akkaya ve Acun Günay’ın gibi sanat ve siyaset dünyasından isimler katıldı. Piyanist Helfgott İstanbul’da Dünyanın en önemli piyanistlerinden olan, hayatı Oscar ödüllü “Shine” filmi ile beyazperdeye aktarılan David Helfgott, bu akşam saat 21.00’de Volkswagen Arena’da konser verecek. Konser Piu Entertainment organizasyonuyla düzenlenecek. David Helfgott, dünyada sayılı piyanistin çaldığı, olağanüstü bir konsantrasyon ve beceri gerektiren, Rachmaninov’un 3. Piyano Konçertosu’nu, ilk kez her yönden benzersiz bir görüş açısı sağlayan 360 derecelik sahneye taşıyacak. Çift piyano ile gerçekleşecek bu özel konserde David Helfgott’a, genç yaşına rağmen büyük başarılar elde etmiş, Limelight’ın “30 Yaştan Küçük 30 Muhteşem Müzisyen” listesinde yer alan Vietnam asıllı Avustralyalı piyanist Hoang Pham eşlik edecek. ‘Love Story’nin bestecisi Laı öldü Aynı adlı filmin tüm dünyada ünlü olan şarkısı “Love Story’nin bestecisi Francis Lai 86 yaşında hayata veda etti. Başrollerini Ali MacGraw ile Ryan O’Neal’in üstlendiği ve izleyenleri gözyaşlarına boğan “Lo ve Story”nin Oscar alan şarkısını besteleyen Fransız müzisyen Francis Lai, ayrıca Claude Lelouche imzalı “Un Homme et Une Femme” adlı filmin müziklerini de bestelemişti. Lelouche ve Lai ayrıca 40’yakın projede beraber ça lışmıştı. Fransa’nın Nice kentinde doğan ama 20’li yaşlarından itibaren Paris’e yerleşen Lai kariyerinin ilk yıllarında Edith Piafın eşlikçisi olmuş ve onun için şarkılar bestelemişti. Lai, geride 600’ü aşkın şarkı bıraktı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle