19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 8 Kasım 2018 14 kültür EDİTÖR: ÖZNUR ÇOLAK OĞRAŞ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN İlhan Erdost unutulmadı Yayıncı İlhan Erdost, 12 Eylül darbe döneminde Mamak Cezaevi’nde öldürülüşünün 38. yılında anıldı. İlhan Erdost’un Karşıyaka Mezarlığı’ndaki mezarı başında yapılan anmaya, İlhan Erdost’un eşi Gül Erdost, kızları Türküler ve Alaz Erdost, ağabeyi Muzaffer İlhan Erdost, Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri Işık Kansu, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Balbay, Erdost yakınları ve dostları katıldı. Törende konuşan Türküler Erdost, babasını “Benim babam, yaşamımızın onulmaz kederi; insanlığın yanı başında dövülerek yitirdiği kardeşi, kıvırcık saçlarıma taç olmuş bozkırın çiçeği” diye tanımladı. Yazar ve dramaturg Eren Aysan, bu topluma durgun yıllarda yaşamanın nasip olmadığını belirtirken, eski CHP milletvekili Şenal Sarıhan, ülkenin erinç içinde olduğunu söylemenin çok zor olduğunu dile getirdi. İnsan hakları savu nucusu ve hukukçu Nevzat Helvacı, Türkiye’nin otokratik ve teokratik bir düzen içine girdiğine vurgu yaparken İlhan Erdost’un dostlarından Hüseyin Esentürk, iyi insanlıktan umudun kesilmemesi gerektiği üzerinde durdu. Yazarımız Mustafa Balbay, Erdost’un mücadelesinden söz etti ve Türkiye’de yaşanan aydın kırımı ile bugünlere gelindiğini aktardı. Muzaffer İlhan Erdost da, 7 Kasım 1980’de kardeşi İlhan Erdost ile Mamak Askeri Cezaevi içinde uğradıkları haksız ve hukuksuz saldırıya ilişkin bilgileri paylaştı. l ANKARA/Cumhuriyet Yeni başlayanlarGürerAykal için QueenBİFO’dan Türk Beşleri FNİL6OM/T1İ0UN konseri... Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), bu akşam İstanbul Lüt fi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda Türki ye Cumhuriyeti’nin ilk kuşak bestecilerine adanmış özel bir konser gerçekleştirecek. Türk Beşleri’nin Türk çoksesli müziği reper tuvarının parçalarının seslendirileceği kon ser; Gürer Aykal, Gülsin Onay ve Hüseyin Likos’u aynı sahnede buluşturacak. Gürer Aykal şefliğindeki BİFO’nun tenor Hüseyin Likos ve piyanist Gülsin Onay’a eşlik edece ği konserden önce, gazeteci ve klasik mü zik yazarı Serhan Bali ile 19.0019.40 sa atleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar’ın Dol mabahçe Hüseyin Likos Salonu’nda konserle il gili bir söy leşi yapıla cak. l Kültür Servisi Gülsin Onay Pera’da yazarlardan okuma etkinliği Pera Müzesi, Natama Şiir ve Eleştiri Dergisi işbirliğiyle 11 Kasım Pazar günü saat 14.00’te yeni bir okuma etkinliğine ev sahipliği yapacak. “Şiire Dair Düzyazı Okuması” başlıklı etkinlik kapsamında edebiyatseverler, dergide yayımlanmış şiir ve popüler kültür eleştirisine dair düzyazılarından oluşan seçkiyi, yazarlarının sesinden dinleme imkanı bulacak. Etkinlik kapsamında yazarlar Alper Öz, Nur Alan, Davut Yücel, Gül Abus Semerci ve Enis Akın edebiyatseverlerle buluşurken, dergide yer alan metinlerinden oluşan birer okuma gerçekleştirecek. l Kültür Servisi Rock tarihinin en ünlü parçalarından biriyle aynı adı taşıyan ‘Bohemian Rhapsody’ gösterişli stiliyle efsaneleşen Freddie Mercury ile unutulmaz grubu Queen’in hikâyesini beyazperdeye taşıyor Cuma günü vizyona giren ve eleştirmenleri büyük ölçüde ikiye bölen “Bohemian Rhapsody’’ her şeyden önce yapım süreci bir hayli sorunlu bir filmdi. Freddie Mercury ve Queen hakkında bir film çekileceği ilk kez 2010 yılında duyurulmuştu ve o zamanlar başrol için Sacha Baron Cohen’in adı geçiyordu. Ne var ki bir süre sonra SBC filmden ayrıldı ve yapılan açıklamada senaryo onayına sahip olan Queen ile oyuncu arasında, yapılacak film konusunda anlaşamazlık çıktığı belirtildi. Cohen ise konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada “Freddie Mercury hakkında müthiş hikâyeler var. Çılgın bir herifmiş. Partilerinde kafalarında kokain tepsileri taşıyan cüceler dolaşırmış. Ama grubun namını korumak adına bunların filme konmayacağını öğrendim. Brian May olağanüstü bir müzisyen ama iyi bir film yapımcısı değil’’ diyecekti. Onun ayrılmasıyla boşalan role önce Ben Whishaw ve Dominic Cooper gibi isimler talip oldu ama sonunda Rami Malek adında karar kılındı. Filmin dertleri başrol oyuncusuyla bitmedi; kariyerine “Usual Suspects’’ ile çok sağlam bir başlangıç yapan Bryan Singer’ın yönetmen koltuğunda oturduğı,u “Bohemian Rhapsody’’ çok geçmeden yeni bir skandalla sallanacaktı: Singer sürekli sete geç ve akşamdan kalma olarak geldiği ve üstüne üstlük Rami Malek’le kavga ettiği gerekçeleriyle yapımcı stüdyo Fox tarafından kovuldu, işi tamamlamak da Dexter Fletcher’a kaldı. Tüm bu süre içinde farklı isimler tarafından tekrar tekrar yazılan senaryoyu da eklerseniz her türlü olumsuz koşulun yaratıldığını görürsünüz. Buna rağmen ABD’de çok iyi bir gişe hasılatıyla açılan film tüm olumsuz eleştirileri de anlamsız kıldı ve mesela Guardian’da 2018’in eleştirmenleri hiçe sayan bir yıl olduğu gibi bir yorum yer aldı. 1985 yazında bir şekilde Live Aid’i bölük pörçük de olsa canlı izlemiş bir kuşağın mensubu olarak kendimi şanslı sayarım. Yine o zamanlar, favori topluluklarımdan olmasa da Queen’i yakından takip ettiğimi ve Freddie Mercury’nin olağanüstü vokal yeteneğinden fena halde etkilendiğimi belirtmeliyim. Öyle ki, bugün pek hatırlanmasa da ve filmde de çok matah bir şey olmadığının altı çizilse de Mercury’nin solo albümü “Mr. Bad Guy’’ı bile defalarca dinlemiş ve bazı parçalarını ezberleyecek kadar sevmişimdir. Günümüzde koleksiyoncuların yarışırcasına topladığı Queen plaklarından pek azı sağlam kalmıştır elimde gerçi ama bu kadarı bile ortalama bir rock dinleyicisinden biraz daha fazla ahkam kesme yetkisi veriyor bana diye düşünerek söylüyorum ki “Bohemian Rhapsody’’ özellikle Mercury’ye hak ettiği saygıyı göstermiyor. Üstünkörü yazılmış senaryosuyla Freddie Mercury’nin hayatına hiç bir derinlik içermeyen bir bakış atıyor ve eşcinselliğini bir hayli ehlileştirerek betimliyor, neredeyse ahlakçı bir bakış açısıyla. Şu sıralar çıktığı her talk show’da övgülere boğulan Rami Malek’in de tüm iyiniyetli çabalarına rağmen yanlış tercih olduğunu düşünüyorum. Film en kibar tabirle yeni başlayanlar için Queen diye bileceğim bir içeriğe sahip. Yani meseleye vakıf hemen herkesin bildiği birtakım başlıklarla ve üstelik anakronik hatalarla dolu bir senaryosu var ki, ancak gerçekten grubu ilk kez duyanlar için bir şey ifade edebilir belki. Onlar da açıkçası neden bu kadar abartılmış bu adamlar diye düşünebilir, haklıdırlar. İşin bir de şu yanı var, her ne kadar Mercury’nin hayatı trajik bir şekilde sona eriyorsa da buradan dramatik anlamda zengin bir film çıkmaz, çıkmamış da. Üstelik AIDS teşhisi konmasını sırf dramatik bir etki yaratmak ve Live Aid konserini duygusal bir zirveye taşımak için iki yıl kadar erkene almaları ise ciddi bir fiyasko, hadi açık konuşalım, saçmalık. Böyle söylendiğinde ‘Ama bu bir belgesel değil ki’ diye karşı çıkanlar oluyor, normaldir, onlara şunu söylemek isterim, keşke olsaymış. Keşke biz Rami Malek’in o patlak ama uykulu uykulu bakan gözleriyle ne yaparsa yapsın Freddie Mercury karizmasına yaklaşamadığı bir kurmaca film yerine örneğin “Amy’’ ya da “Kurt Cobain: Montage of Heck’’ gibi bir belgesel izleseymişiz. Hem Mercury’yi, hem Queen’i, hem de filmde çok üstünkörü geçilen dönemi, grubun o dönemde neyi temsil ettiği, müzikal açıdan nereye oturduğu gibi önemli meseleleri de daha iyi anlardık belki. Bunlar tamamen gençliği 80’lerde geçen bir adamın hezeyanları da olabilir tabii... Belki filme bayılacak, 2 saati aşkın bir süre hiç sıkılmadan izleyecek ve dilinize takılan bir Queen şarkısıyla sinemadan çıkacaksınız. Bu kadarı bazen her şeyden daha önemli olabilir ve buna da hakkınız var, yok değil. “İçimdeki Güneş” Çocuklar için Haftasonu Yaratıcı Drama Etkinlikleri Başlangıç tarihi 10 17 Kasım 2018 Yaş grupları: 10 12 / 13 14 Eğitmenler Serap Antepli Gülnur Korkmaz Tosun Aynur Eğitmen Ebru Cankurtaran Yavaş Bireysel özellikleri keşfetme Bedenle ritim oluşturma Sağlıklı iletişim kurma Doğaçlama çalışmalar Yaratıcı drama ve resim Yazınsal Türler Gazetecilik Başvurularınız için: www.umag.org.tr itibariyle başlıyor. Çetinkaya’dan ‘Çavlanların Çığlığı’ Adana’da uzun yıllardır yayımlanan aylık Söylem Dergisi’nin ve Özgün Yayıncılık’ın sahibi şair Mehmet Çetinkaya, 20 yıl önce yayımlanan, “Aşklar Yaşatır Aydınlığı” adlı ilk şiir kitabının ardından, “Çavlanların Çığlığı”nı da şiir ve edebi yat dostlarının beğenisine sundu. Yeni kitabında, 20 yıllık boşluğu dolduracak çalışmalarına yer verdiğini belirten Çetinkaya, Çavlanların Çığlığı ile ilgili şunları söyledi: “Son 20 yılda ülkemizde yaşanan olumsuzluklardan bizler de payımızı aldık. Ancak, kültür ve sanattan, özellikle şiirden kopmak bizler için imkânsız. Bu kitabımızda yer alan şiirlerimde 20 yıllık arayı doldurmaya çalıştım, ancak yetersiz olduğunu biliyorum. Yine de sanat ve şiir dostlarının beklentisine yanıt vereceğine inanıyorum.” l ADANA/ SAVAŞ KÜRKLÜ OceansofNoiseyenişarkılarınıtanıttı Oceans of Noise, 5 şarkılık ikinci “EP”leri “Not Safe”i Babylon’da verdiği konserle tanıttı. Grup, albümdeki Massive Attack’ın ünlü “Teardrop” şarkısının yeni bir versiyonunun Studio G.’de Grammy adaylığına sahip ünlü prodüktör Joel Hamilton ile kaydetti. Grubun prodüktörü Joel Ha milton da ekibi izleyenler arasındaydı. Yaklaşık 3 yıldır birlikte müzik yapan ve İngilizce şarkılar yazıp seslendiren Oceans of Noise; vokalde Sertab Erener, gitarda Emre Kula, bas gitarda Eser Ünsalan, keyboard’da Ozan Yılmaz ve davulda Alpar Lü’den oluşuyor. l Kültür Servisi Hayatı edebiyatla kuşatalım Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, cumartesi günü açılacak, dokuz gün sürecek. İlk üç gün uluslararası olacak, 18 Kasım Pazar günü sona erecek. Bu yılın teması: “Hayatı edebiyatla kuşatmak”. Fuara ve hayatını edebiyata adayan, yılın onur yazarı Selim İleri’ye yakışan bir tema. Etkinlikler bugünkü Cumhuriyet Kitap’ta var. Ben bir iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. Açılışın 10 Kasım’a rastlaması nedeniyle aramızdan ayrılışının 80. yıldönümü olan bu günde, Mustafa Kemal Atatürk, üzerine yazılan yeni kitaplarla anılacak ve yazarları kaleme aldıkları bu dahi lideri anlatacaklar. 2017 Tüyap raporuna göre, geçen yılın ziyaretçi sayısı 742 bin 445. Bu 2016’ya göre yüzde 20’ye yakın artış demekmiş. 22 yabancı ülkeden 113 yabancı firma gelmiş. 31 uluslararası konuk ağırlanmış. Yurtiçinden ise, 820 firma katılmış, 295 etkinlik, 3 bin 075 imza günü yapılmış. Tüyap’tan önceki gün aldığım bilgiye göre, bu yıl, 12 farklı ülkeden 70 yayınevi katılacak fuara, 10’dan çok uluslararası konuk geliyor. Yerliyabancı yayınevi ve STK’lerle birlikte 800’den fazla katılımcı var. Söyleşi, panel, şiir dinletisi vb. çalışmalardan oluşan 300’e yakın etkinlik, 3 bin dolayında imza günü. Doğallıkla öykü, roman, deneme alanında pek çok yapıt ortaya koyan Selim İleri’yi çeşitli etkinliklerde ve Tüyap’ın hazırladığı özel kitapta daha yakından tanıyacağız. Özal, Söylev’i okuyor, değişiyor Kitap fuarları istediğimiz kitabı hemen bulmak, indirimli almak, kimi yazarlarla tanışmak/konuşmak için çok güzel bir olanak sağlıyor bize. Bundan yararlanmak gerek. Dilediğiniz kitabı bulabilir, aklınızda olmayan bir kitapla da karşılaşabilirsiniz. Alacağınız o kitapla yaşamınıza yeni bir yol çizebilirsiniz. Neden olmasın? Böyle bir rastlantıyı Tufan Türenç’in Babıali’nin Öteki Yüzü (Remzi Y.) adlı kitapta okudum. İş insanı bir arkadaşı Türenç’e anlatmış: Turgut Özal, Cumhurbaşkanı olana kadar Söylev’i okuma fırsatı bulamamış, ama merak ediyormuş. Cumhurbaşkanı seçilince boş zamanı çokmuş. Bir gün Çankaya Köşkü Kütüphanesi’ni tararken Nutuk’u görmüş, hemen çok dikkatli bir şekilde okumuş. Okudukça hayretler içinde kalmış. Çünkü Atatürk’ün çok büyük bir deha olduğunu kitabın her satırından daha iyi anlıyormuş, böyle bir kitap ancak bir deha tarafından yazılabilir, diyormuş. Özal’ın Atatürk’e hayranlığı artmış. O tarihten sonra da verdiği kararlarda, demeçlerde Atatürk’ün görüşlerini, yaptıklarını, hedeflerini hep göz önünde tutan açıklamalar yapmış. (s.8586) ‘O dağlarda, o rüzgârda Sabahattin Ali’ Kitap fuarı, kitap ve kültürel etkinlik demektir. 300 dolayında etkinlikten biri “O dağlarda, o rüzgârda Sabahattin Ali” başlıklı panel. Ölümünün 70. yılında, TYS’nin düzenlediği bu panelde yöneticilik görevim var. Adnan Özyalçıner ve Emin Karaca, Sabahattin Ali’yi anlatacaklar. Pazar günü 18.15’te Karadeniz Salonu’nda başlayacak, bir saat sürecek. Doğaldır ki bu sürede Sabahattin Ali yeterince anlatılamaz. Yalnızca onun yol açıcı bir usta olduğu vurgulanabilir. Edebiyata katkısı, günümüzdeki okur profili irdelenebilir. Her yıl çocukluğunun geçtiği Edremit’ten trajik bir sonla yaşamının elinden alındığı Kırklareli’ne kadar yurdun birçok yerinde adına düzenlenen etkinliklerden; sinemaya, tiyatroya aktarılan yapıtlarından, insana ve dünyaya bakışından söz edilebilir. O kadar... Hayatımızı kuşatmasını istediğimiz edebiyatı, Atatürk’le ilgili çıkan eskiyeni kitapları, Sabahattin Ali ve başka yazarlar için düzenlenen etkinlikleri fuarda yaşamaya ve paylaşmaya var mısınız?  9. ULUSLARARASI ŞEFİKA KUTLUER FESTİVALİ ‘Doğu, Batı ile Buluşuyor’ “Sihirli Flüt” unvanlı uluslararası sanatçımız Şefika Kutluer adına düzenlenen festivalin 9’uncusu bu sene 121 Aralık tarihleri arasında Ankara, İstanbul ve Antalya’da gerçekleşiyor. 2010 yılında başlayan, “Doğu, Batı ile Buluşuyor” temalı Uluslararası Şefika Kutluer Festivali’nde bugüne kadar Çin’den Meksika’ya, Kore’den Yunanistan’a, birçok ülkeden çok renkli performanslar, sergiler ve sunumlar yer aldı. Bu sene festivale ABD, Çin, Rusya, Portekiz, Slovakya, Polonya, Avusturya ve Filistin’den sanatçılar katılacak ve ilk kez gerçekleşecek performanslar yapacaklar. Detaylı bilgi: www.sefikakutluerfest.com. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle