19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 21 Kasım 2018 4 Gezi bir halk hareketiydi Gezi yine gündemde. Aradan neredeyse 6 yıl geçti, dillerinden düşmüyor; bir de hâlâ “örgüt”, “lider” aranıyor. Aralarında akademisyenlerin de olduğu çeşitli sivil toplum kuruluşlarının üyelerine dönük gözaltı operasyonu da bu arayışın devamı. Gözaltına alınan kişilerle aynı anlam dünyasını paylaşmayabilirsiniz. Ancak ifadeye çağrılsa rahatlıkla gidecek kişilerin sabahın 6’sında evlerine yapılan baskınla gözaltına alınmaları ve biri hariç, ifadeleri alınır alınmaz serbest bırakılmaları da gösteriyor ki, amaç “yöntem” üstünden korku salmak. Oysa Gezi, iktidarın tam da bu tür uygulamalarından bıkan milyonların itirazıydı. İktidar bunu biliyor; tabanını korkuyla teyakkuzda tutmak için karalamayı sürdürüyor. Toplumsal hareketler, siyasal muhalefetin tıkandığı yerde güçleniyor. Gezi’nin milyonları seferber edebilmesinin arkasında Türkiye’de siyasal muhalefetin tıkanması da etkiliydi. İktidar Gezi’yi anlamadığı gibi, siyasal muhalefet de kavramadı. Yeni kuşakların özgürlükçü, halkçı talepleri karşısında muhalefet Gezi’den beri daha da sağa çekti. Toplumsal itirazlar gençleşti; muhalefet partileriyse 65 yaş üstü liderlerle siyaseti sürdürdü. Gezi’nin programını, taleplerini, birleştiriciliğini, yaratıcılığını ve kadrolarını kendi yenilenmesi için fırsata çeviremedi muhalefet güçleri. Ülkenin gidişinden rahatsız ve kendisini ifade edememekten bıkmış milyonlar, Gezi Parkı’na kışla yapılmamasına dönük toplumsal eylemle birleşerek kendi rahatsızlıklarını ifade etmenin geçici bir yolunu buldu. Ne iktidar kavradı, ne de muhalefet. İkisine de eleştiriydi. Gerçek bu, ama iktidar çevresinde komplo teorisi üretimi bitmiyor. Öyle ya, kaç yüz cuma geçti, “üstleri çıplak, deri eldivenlilerin saldırı görüntüleri” yayımlanacak daha. Atın ortaya, inanan çıkar nasıl olsa. Biz çürütelim yine de. İlk tezleri: “Gezi bir terör eylemidir, suça bulaşmıştır.” Hayır, değildir. Her barışçıl protesto, elbette içine sızmak, şiddeti teşvik etmek isteyen yapılar tarafından da tehdit edilir. Bunlar kuşkusuz olmuştur; ancak ana kitlenin duyarlılığı, Türkiye tarihinin en barışçıl, uzun erimli ve en kitlesel halk hareketinin oluşumunun terör ve şiddet ile esir alınmasını önlemiştir. Ve gencecik çocukların öldürülmesinin mazereti de olamaz bunlar. Fakat bir saniye, terör suçu demişken aklımıza geliyor. Gezi’yle ilgili davalar beraatle sonuçlanırken, Gezi sürecinde İstanbul’u yönetenler şimdi nerede? Dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, FETÖ kast edilerek “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan hüküm giydi ve İstinaf Mahkemesi ekim başında cezalarını onadı. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ise Kadir Topbaş’tı. İstifa etti; neden istifa ettirildi acaba? Kamuoyunun bilgilendirilmeye hakkı yok mu? Yani milyonları suça bulaşmakla itham etmeden önce, kesinleşen hükümler, açıklanmayan iddialar tarafına bakmayı deneyebilirsiniz. İkinci tez: “Gezi’nin arkasında yönlendirenler var, örgütler var”. Örgütlenmek suç değil; ancak burada kastedilen suç örgütleri. Bu bakış, Fransız bilimci Le Bon’un kitle korkusuyla ortaya attığı, asırlık “kalabalıklar teorisi”ni çağrıştırıyor. Yani “kitlelerin kendi akılları, kendi iradeleri yoktur; kitleler sürüdür, çobansız hareket edemez; ancak birileri kandırırsa harekete geçer” tezini. Fakat bu ülkede herkes kandırılmıyor. Normal zamanlarda sokaklarda, meydanlarda barışçıl protesto geleneği olmayan milyonlarca insanın bu kez meydanları tercih etmesinin arkasındaki gerçek nedenler neydi? Bu soruyla yüzleşeceklerine, “yerlilik, millilik” diye diye Fransız Le Bon’un eskimiş tezlerini parlatıyorlar. Halka “sen kendin iş yapamazsın” demenin, halka “bidon kafalı”, “göbeğini kaşıyan adam” mantığıyla üstten bakan anlayıştan hiçbir farkı yok. İkisi de halkı küçümsüyor. İkisiyle de mücadele etmek gerekiyor. Üçüncü tezleri: “Gezi’nin lideri Osman Kavala.” Israrlılar, bütün iradeyi tek kişiye teslim etmeden hiçbir siyaset yürütemedikleri için olsa gerek, Gezi’ye de mutlaka elle tutulur, gözle görülür bir şahıs, bir lider arıyorlar. Oysa Gezi lidersizdi. Memleketin “tek adam” otoriterliğine sürüklenmesine, “mahkeme kararını tanımam” diyen çizgisine, “iki ayyaş” aymazlığına karşı tabandan, kolektif bir itirazdı. Bir de, “eylemciler ithal”miş. Milyonlar ithal değil, geçiniz. Fakat buğdaydan kırmızı ete, mercimekten nohutda memleketi ithalat bağımlısı yapanları savunanların köşelerine, manşetlerine, dillerine hiç yakışmıyor ithalat eleştirisi.  Özetle, Gezi bir halk hareketiydi. Karalamayınız, gerçekle yüzleşiniz. Avrupa Konseyi Kavala’nın davasına müdahil oluyor Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Avrupa Konseyi’nin internet sitesinde yayımladığı açıklamada, iddianamesiz, bir yılı aşkın süredir Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve iş insanı Osman Kavala’nın AİHM’deki davasına Kavala lehine müdahil olacağını açıkladı. Mijatovic, geçen hafta 13 akademisyen ve sivil toplum temsilcisinin gözaltına alınmasıyla “dehşete düştüğünü” de ifade etti. l Haber Merkezi haber EDİTÖR: ALPER İZBUL / BURAK YURTTAŞ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ AİHM: Demirtaş’ı serbest bırakın AİHS’nin 18. maddesinin ihlal edildiğini belirten AİHM, Demirtaş’ın tutukluluğunun siyasi olduğuna ve salıverilmesine hükmetti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Edirne F Tipi Cezaevi’nde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun sonlandırılmasına karar verdi. AİHM, tutuklu Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ın avukatları, kararın ketilmemesi nedeniyle başvuruların reddi talep edildi. 18. madde vurgusu AİHM, Demirtaş’ın başvurusuyla ilgili kararını dün açıkladı. AİHM, uzun tu luğunun “özgürlük ve güvenlik hakkı”, “makul bir süre içinde yargılanma ya da yargılama süresince serbest bırakılma hakkı” ile “serbest seçim hakkı”nın ihlal edildiğine hükmede uygulanması amacıyla Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tahliye talebinde bulundu. tukluluk, seçilme hakkı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 18. maddesinin ihlal edildiğine ilişkin ilk kez Türkiye’ye karşı ihlal kararı verdi. AİHM, Demirtaş’ın makul gerekçelerle rek Selahattin Demirtaş’ın salıverilme tutuklandığına ancak tutukluluk süre sini talep etti. AİHM, uzun tutukluluk, cinin uzatılması için yeterli hukuki da seçilme hakkı ve Avrupa İnsan Hakla yanak bulunmadığına hükmetti. rı Sözleşmenin (AİHS) 18. maddesinin Kararda, milletvekili statüsünü ko (yetkisiz amaçlar için kısıtlamalar) ih ruyan Demirtaş’ın tutukluluk durumu lal edildiğine ilişkin ilk kez Türkiye’ye nun Meclis’teki çalışmalara katılması karşı ihlal kararı verdi. nı engellediği ve bu nedenle ifade öz Dokunulmazlıkların kaldırılmasına gürlüğünün kısıtlandığı belirtildi. Ka yönelik anayasa değişikliğinin 20 Ma rarda 16 Nisan 2017’de yapılan anaya yıs 2016’da kabul edilmesiyle partinin o dönemdeki eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ Demirtaş: Siyasi olduğu tescillendi sa referandumu ile 24 Haziran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde tutukluluğunun uzatılmasının, ile birlikte HDP’li 9 vekil; ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘terör örgütü üyeliği’, ‘örgüt adına suç işlemek’ ve AİHM’nin kararının ardından cezaevinde Selahattin Demirtaş’ı ziyaret eden avukatlar Ramazan De nak ve gerekçelerle yapılıyor. Yargılandığım davalar ve isnatlar da tümden çökmüştür” dediğini aktardı. demokratik bir toplumun temelinde yer alan “çoğulculuğu baltaladığına ve bağımsız siyasi tartışmaların yürütülme ‘propaganda’ suçlarını işledikleri ge mir, Benan Molu, Murat Aksark çıkış Avukat Ramazan Demir, Cumhur sini sınırladığına” vurgu yapıldı. Karar rekçesiyle çıkarıldıkları adli merciler ta açıklama yaptı. Demir, “Demirtaş, başkanı Erdoğan’ın “AİHM kararla da, “hak ve özgürlüklere getirilen sınır ce tutuklanıp cezaevlerine konuldu. Tutuklanan Demirtaş hakkın daki dosyaların 31’i Diyarbakır Başsavcılığı’nca birleştirilerek, “ana dosya” haline getirildi. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılan ana dava, daha sonra güvenlik gerekçesiy AİHM kararı ile birlikte siyasi rehine pozisyonunun hukuken tescil edildiğini ifade etti” dedi. Avukat Demir, Demirtaş’ın “İlk günden bu yana söylediğimiz gibi HDP’ye yapılan operasyon, tutuklanmamız, yargılanmamız hukuki değil, siyasi daya rı bizi bağlamaz” sözleriyle ilgili olarak Demirtaş’ın, “Maalesef ki yürütmenin başı sıfatıyla açıklama yapan Cumhurbaşkanı, halen bu mahkeme kararına rağmen hukuku, kanunu, anayasayı tanımayacağını ifade edebilmektedir” dediğini söyledi. lamalar ancak öngörülen amaçlar için uygulanabilir” içerikli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 18’inci maddesine dayanarak Demirtaş’ın tutukluluğuna son verilmesi talebi yer aldı. AİHM, “hâkim önüne çıkarılma hakkı”nın ve ‘serbest seçim hakkı’nın le Ankara’ya nakledildi. AYM’ye başvurdu nun anayasa ve CMK’ye aykırı olduğunu duruşmalarda savunan Demir yalarının incelenmesine başlandı ve tamamı reddedildi. ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verirken, 18. maddenin ihlali ile ilgili olarak mahkemenin Türk yargıç üyesi Işıl Ka Bu dosyadan 142 yıla kadar hapsi is taş, diğer HDP’lilerle birlikte Anayasa AİHM tarafından tutuklu vekillerin rakaş karşı oy kullandı. tenen Demirtaş, ilk savunmasını tu Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. AYM dosyaları birleştirilerek, Türkiye’den Karara göre, Türkiye 10 bin Avro tuklandıktan 460 gün sonra yaparak, süreci uzayınca Demirtaş ve HDP’li ve savunma istendi. Türkiye’den geçen manevi tazminat ile 15 bin Avro yargı yargılanmasının bütünüyle dayanak killer, AİHM’ye gitti. Bu süreçte AYM yıl mahkemeye gönderilen 130 sayfa lama gideri ödemeye de mahkum edil sız olduğunu öne sürdü. Tutukluluğu hukukçular Karar bağlayıcıADİEHĞMEKRALERNADRİIRNDI İ tarafından HDP’lilerin tutukluluk dos lık savunmada, iç hukuk yollarının tü di. l Haber Merkezi ZEHRA ÖZDİLEK ALİCAN ULUDAĞ AİHM’nin Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılma sı yönündeki kararı sonrası gözler Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çevrildi. Demirtaş’ın avukatları, ka rarın uygulanması amacıyla mahke meye tahliye talebinde bulundu. Hu kukçular, AİHM’nin seçmeseçilme hakkının ihlaline karar verdiğini be lirterek, kararın uygulanmamasının ciddi sonuçlar doğuracağını söyle di. Hukukçuların değerlendirmeleri özetle şöyle: ESKİ AVRUPA İNSAN HAK LARI MAHKEMESİ YARGICI RIZA TÜRMEN: AİHM kararı sa dece Demirtaş açısından değil AİHM bakımından da çok önemli bir ka rar. Tutuklulu ğun sürmesinin sözleşmeyi ihlal ettiğine değini liyor. Bunun ge rekçesi, mahke menin doğru dü rüst gerekçe ver memesi. Bunu başka kararlar Rıza Türmen da da görüyoruz. Klişe gerekçeler gösteriyorlar. Fakat buradaki ente rasan olan şey ceza mahkemesi ka nununun 100. maddesinin AİHS’ye aykırı olduğunu söylüyor. Bu tabii çok önemli. 100. maddede varsayım var. Yani şu şu suçlardan tutuklan mışsa artık mahkeme kaçma tehli kesi var mı, delilleri karartma teh ‘AVRUPA KONSEYİ’NDEN DIŞLANIRIZ’ ESKİ İSTANBUL BAROSU BAŞKANI AVUKAT TURGUT KAZAN: Hukukçular olarak ‘AİHM’in verdiği bir karar bizi bağlamaz’ diye düşünemeyiz. Ama hukuku yok sayıyorsanız onu dersiniz. Bu kararı uygulamamak Avrupalı değerlerden koptuğunuz anlamına gelir. Siz bırakın Avrupa Birliği sürecini Avrupa Konseyi’nden dışlanırsınız. likesi var mı, bunların olup olmadığını aramaz, bunların var olduğunu kabul eder. Böyle bir varsayımdan hareket edilmesinin sözleşmeye aykırı olduğunu kabul ediyor. ‘Yargı bağımsız değil’ Seçme ve seçilme hakkı ile ilgili ihlal kararı da çok önemli. Burada hem Demirtaş’ın seçilme hakkı ihlal edilmiştir. Hem de ona oy verenlerin seçme hakkı ihlal edilmiştir, hürriyetinden yoksun bırakılması nedeniyle. Ama bence kararın en enterasan tarafı 18. maddede bulunan ihlal. Bu ihlalde mahkeme kararın siyasal çerçevesini çiziyor. Burada ‘ulusal kanunlar Türkiye’deki muhalif sesleri bastırmak için kullanılmaktadır’ diyor. Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarından bahsediliyor. ‘HDP bedel ödeyecektir’ gibi konuşmalar ‘yargı üzerinde bir etki yaratmıştır’ diyor. Yani burada yargının bağımsız olmadığına değiniyor. Tutuklanmasındaki amacın hukuki olmaktan çok siyasi olduğu söyleniyor. Bir başka önemli tarafı da 46. madde. AİHM ihlali tespit eder ama bu ihlalin ortadan kaldırılması için hükümetin ne yapması gerektiğini hükümete bırakır. Uygulamayı bakanlar komitesi denetler. Ama bazı kararlarda AİHM kararın uygulanması için o hükümete ne yapması gerektiğini de söyler. Bu kararda da bunu yapmış. Bu hükümete Demirtaş’ı serbest bırakma yükümlülüğünü getiriyor. AİHM’nin verdiği kararlar bağlayıcıdır. Devletler bunu yerine getirmekle yükümlüdür. Eğer Türkiye bu karar beni bağlamaz diyorsa sözleşmeden ayrılması doğru olur. Bu karar uygulanmadığı takdirde çok ciddi sonuçlar doğurur. ‘İtiraz edilebilir’ Tabii şu var. Bu karar kesin değildir. Çünkü hükümet bu kararın büyük daireye gönderilmesini isteyebilir. İstemezse eğer o zaman kesinleşir. İsterse 5 kişilik yargıçlar komitesi tarafından bu talep incelenir ve reddedilirse o zaman kesinleşir. Ama 46. madde bakımından baktığınız zaman derhal en erken tarihte bırakılmalıdır diyor. Yani kararın kesinleşmesini beklemeden mahkeme kararının uygulanmasını istiyor. l İSTANBUL/ANKARA AB KONSEYİ SÖZCÜSÜ: AİHM KARARLARI UYGULANMALIDIR Avrupa Konseyi Genel Sekreterlik Sözcüsü Daniel Holtgen, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesi gereği, AİHM’nin verdiği kararlar, üye ülkeler için bağlayıcıdır” dedi. Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri ise, “AİHM’den açık bir karar: Demirtaş bir an önce serbest bırakılmalıdır. Kendisinin tutukluluğu esas itibarıyla suça ilişkin değil, siyasidir” değerlendirmesi yaptı. ADALET BAKANI ABDÜLHAMİT GÜL: kararı Türk yargısı verecek TBMM’de bütçe komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, AİHM’in Selahattin Demirtaş kararını değerlendirdi. Gül, Demirtaş’ın serbest kalıp kalmayacağını ilişkin nihai kararı Türk yargısının vereceğini söyledi. Gül, “Yargılamayı yapan mahkeme delilleri ve AİHM kararını değerlendirecektir. Doğrudan icra edilsin şeklinde bir karar değildir. İnfaz ile ilgili kararı Türk yargısı verecektir. Herkesin yargı kararlarına saygılı olması lazım” dedi. l Haber Merkezi BAKANLAR KOMİTESİ DEVREYE GİRER İHD GENEL BAŞKANI ÖZTÜRK TÜRKDOĞAN: AİHM, ilk defa 18. maddeden Türkiye’nin ihlal yaptığı tespitinde bulundu. Bu direkt AİHS’nin kötüye kullanıldığını, siyasi amaçlarla kullanıldığını gösteriyor. Bu aşamada doğrudan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi devreye girer. Türkiye kararı uygulamazsa komiteyi karşısında bulur. Türkiye, kararı uygulamam, tazminat öderim diyemez. Kararın gereğini yerine getirmek zorundadır. Yerine getirmezse bakanlar komitesi tarafından başka yaptırımlar söz konusu olabilir. Yaptırımların en ileri noktası Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınmasıdır. AİHS’nin rafa kaldırıldığı bir ülkede artık demokrasiden ve insan haklarından bahsedilemez. En son 12 Eylül darbesinden sonra Türkiye’nin konsey üyeliği askıya almıştı. Avrupa Konseyi, 15 Temmuz’dan sonra ilan edilen OHAL üzerine Türkiye’yi siyasi denetim altına aldı. Siyasi denetim altında olan bir ülkenin Demirtaş’ı bırakmaması düşünülemez. ANAYASA ÇOK AÇIK, UYGULANMAK ZORUNDA ANKARA BAROSU BAŞKANI ERİNÇ SAĞKAN: AİHM ilk defa sözleşmenin 18. maddesi yani hakların amacına aykırı sınırlandırılamayacağı gerekçesiyle hüküm tesis etti. AİHM burada tutuklamanın kişinin siyasetçi kimliği göz önüne alındığında dosya içeriğine göre somut delillere dayanmadığı, aksine siyasetten caydırmak amacıyla kullanıldığı ve ölçüsüz olduğu gerekçesiyle sözleşmenin 18. maddesinin açıkça ihlal edildiğine karar verdi. Evrensel hukuk kuralları ve anayasamız gereği derhal kararı uygulamak ve Demirtaş’ı serbest bırakmak zorundayız. Türkiye’nin uygulamama gibi bir hakkı yok. Anayasa çok açık. Uluslararası mahkeme kararları bizim iç hukukun üstünde. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle