19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLAR VE GÖRÜŞ[email protected] eposta: [email protected] Pazartesi 12 Kasım 2018 2 TASARIM: BAHADIR AKTAŞ CHP’den imeceye sosyal medyadan destek CHP, CUMOK’un başlattığı tarihi Cumhuriyet imecesi kampanyasını dün sosyal medya hesabından duyurarak destek verdi. CHP yöneticileri ve milletvekilleri, Cumhuriyet okurlarının açtığı #cumhuriyetimecesi etiketini Twitter hesaplarından paylaşarak bağış çağrısı yaptı. “Bu kampanya; CUMOK’un (Cumhuriyet Okurları), Atatürk devrimlerine inanmış Atatürkçü Düşünce Derneği, kadın kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin çağrısıdır. Bu tüm halkımıza, ‘son kale’nin korunması için önemli, içten ve açık yürekli bir çağrıdır. Bu çağrıya Atatürkçü sivil toplum örgütleri, kuruluşlar destek vereceklerini Cumhuriyet Vakfı’na bildirmişlerdir. Vakıf senedimize göre, CUMOK’ların çağrısıyla başlayan kampanyayla bağış almaya vakfımız yetkilidir. Bağışlarınızı ‘26 Ekim26 Kasım 2018’ tarihleri arasında bir ay süresince gazetemizden ve in ternet sitemizden duyurulan hesap numaralarına yatırabilirsiniz. l TL Iban numarası: TR67 0006 4000 0011 3980 0074 52 l USD Iban numarası: TR69 0006 4000 0021 3980 0112 91 l Euro Iban numarası: TR28 0006 4000 0021 3980 0118 35  l Bağışlarınızı IBAN hesap ları dışında ayrıca Türkiye İş Bankası Şişli Ticari Şube, Şube Kodu: 1398 Hesap No: 7452 No’lu hesaba da yatırabilirsiniz. l Cumhuriyet Vakfı’nın web sitesi www.cumhuriyetvakfi. org.tr adresi üzerinden de bağış yapabilirsiniz.” Sıranın size gelmesini istemi orsanız...NurettinUNUR y Kanserolog ve Işın Bilimci Cumhuriyet gazetesinin İMECE kampanyasına başladığı bu günlerde 15 Ekim Benim ve tüm Cumhuriyet okurlarının zorluklar içindeki saldırı sonucunda gazeteyi almak gazetemizin İMECE kampanyasında yanında olmak, tan uzak durmak acı gelmişti. Gazetedeki son değişim sonucu kuruluş 2010’da kaybettiğimiz Deniz sıranın bize gelmeyeceği bir Türkiye olacağı gerçeğini bize ilkelerine dönüşü ile damarlarımız Som’un Vaziyet köşesindeki son yazısına kadar her gün usanmadan koyduğu papaz Martin Niemöller’in hatırlatmaktadır. Doğru habere ulaşmak tüm yurtaşların hakkıdır. Gazete 95 yıldır kuruluş felsefesinden ayrıldığı daki kan dolaşmaya başladı. Dostlar gazetelerini almaya başladılar. Vakıfın içini boşaltan önceki yönetim “Sonra beni almaya geldiler, benim için sesini çıkaracak kimse kal dönemler hariç bu görevini yapmaktadır. gazeteyi anlaşıldığı kadarıyla zor duruma sokmuştu. Bunun için de mamıştı’’ ikazını hatırladım. İmece demin, benim ve tüm Cumhuriyet CUMOK dahil önemli kuruluşlarca desteklendi. Bu kampanyaya korkularak yeterince destek verilmedi 10 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra PAzodNikanuOoİrlMlaanErıCznoEırnlkuüaSkl1AmklY5aFepArasinaçvyinaadşsııennkddiaagayyzaaenntııennmdai ğinde sıra size geldiğinde yanınız Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” DENoİlZmKaAkVU, KsÇırUaOnĞıLnU bize gelmeyeceği bir da mücadelenizi yansıtacak, sizinle beraber olacak bir gazeteniz olmayacak. Deniz Som bugünkü yönetime korkmadan karşı çıkarak içki yasağını protesto etmek için Üsküdar sahilinde şarabını içti. O günlerden bu günlere içkinin yasaklandığı, ayıp olduğu anlayışının hâkim olduğu günlere geldik. ? Kuvvacı dedem Akıl çapları sadece dogmaya yönelmişliğin, Kuvvacı dedemin hatim indirirken bize anlattığı yobazlığın ne menem bir şey olduğunu yaşayarak öğrendik. 1892 (1308) doğumlu dedem 31 Mart 1909’da askeri okulda öğrenci iken mektep Yağmur Deniz Keşke Faruk Yıldız: “Keşke; Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği kurumların başında teslimiyetçi zavallıların yerine, onun mücadelesine layık yöneticiler olabilseydi!” Gül, Kırmızı Kitap’ı hem görmüş hem yazmış. Görmüşken okusaydı bari! İNSANLIK tarihinin en karanlık dönemlerinden ortaçağ, sevilir mi? Bülent Esinoğlu, “Öğrendikçe, emperyalizmin yapıp ettikleri ile ortaçağ içinde yaşananların çok belirgin benzerliğinin, hatta özdeşliğinin olduğunu anlıyorum. Öğretici olduğu için ortaçağı seviyorum” diyor: “İnsanlığın bir devlet düzenine kavuşması, hayli bir zaman almış ve insanlık buraya varmak için çok büyük bedeller ödemiş. Oba, kabile, şeflik, daha sonra devlet olmuş. Toplum düzenini sağlamak için insanlar şiddet kullanma yetkisini bir şefe, bir ağaya, bir zümreye vermek zorunda kalmışlar. Kontrolsüz şiddetin denetim altına alınması için halklar buna rıza göstermiş. Aksi takdirde yerleşik düzeni sürdüremezlermiş. Bunun için ilk koşul; halkı silahsızlandırıp, seçkinleri silahla teçhiz etmek olmuş. Belli kesimler silahlı SESSİZ SEDASIZ (!) Ortaçağ olup halk silahsız olunca, halkın zenginlikleri üst tabakalara pompalanmaya başlamış. Hırsızların halkın desteğini kazanmaları için hırsızlığı haklı çıkaracak bir ideoloji veya bir din inşa etmeleri de gerekmiştir. Ortaçağ düzeninin bugüne, yaşadığımız ve modern dediğimiz bu dünyaya nasıl da benzediğine bakalım. Gene zenginlikler haktan alınıp, belli bir zümreye veriliyor. Fakat bu kez yaşadığımız düzenin adı; oba, kabile veya şeflik değil, demokratik devlet oluyor. Bugün bizler, ortaçağın iktisadi yapısının talana dayalı olması nedeniyle o zamanki ilişkileri gerici olarak kabul ediyorsak, bugün modern araçlar ile yapılan talanları nasıl açıklayacağız? Ortaçağda asker gönderip halkları talan ediyorlardı. Bugün hem asker hem de serbest dolaşım adı altında sermaye göndererek talan ediyorlar. Şimdi deniyor ki, İran’ı silahsızlandıracağım, nükleer silahı olmasın, İran halkının zenginliklerini benim hırsızıma vereceğim. Bunun ortaçağdaki durumdan bunun ne farkı var? Aslında bugün olanlar ile ortaçağda olanların farksız olması, emperyalist düşüncenin ortaçağ düşünce dünyasından farklı olmadığını bize anlatır. Onun için emperyalist düşünce dünyası en gerici düşünce dünyasıdır. Onun için emperyalist güçler, ülkelerdeki en gerici güçler ve insanlığa en aykırı düşünceler ile işbirliği yapar. Buna da uluslararası ilişki der. Demokrasi der. Emperyalizmi uluslararası ilişki ve demokrasi olarak takdim edenlere sözümüz şudur: Emperyalizmden demokrasi gelmez, ikinci ortaçağ gelir.” İlker Başbuğ’a laiklik soruları! ğSişeSmloaneriÖşnalt: “iO.f’taPadişahlık (Saltanat) dö kninsieatemRmmibadkeizeşicnıl.eecökSdpiıileıipnyinnlçeaemiynbageişasaüşımnkkmıybaüner ıradşeamKuışv,v1a9c1ı 9o’ldaaranksyoınlrlaarca Anadolu’yaokunması da yakındır!” silah sevk eden grupla rHınelviçainde görev almıştı. İngilizlerdenAvni Kurtuldu: “Recep’in kalleş olarak bah seden dedemin o zamanki tespitikafayı taktığı bakkal amcanın yağı, unu, şekeri hazır. Helva GÜYA askeri hastaneye Soru 2) Laiklik tek midir, yoksa 100 yaşında’’ yazısından İngilizlegiremediğini iddia eden Başbakan’ın türbanlı karısının gözyaşlarına üç yıl sonra anında boyut boyut mudur? a) Tek bir kavram olduğunu öğrenmiştim de, kimin yorumuna göre tekti acaba? rin 1928’de Atatürk’e karşı Müslümüdahil olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker b) Okulda tek olduğunu söylemişti hocalarımız ama man Kardeşler örgütünü kurdurduBaşbuğ’a Cumhuriyet yurttaşı Raziye Karabey’in maruzatıdır. şimdi tasvip etmiyorum. c) Boyut kelimesi oylum ğunu ve Ortadoğu’da örgütlediğini“Cumhuriyetimizin temel unsuru laikliğin baş koruyucusu olduğunuzu sandığımız ve son kelimesini çağrıştırıyor; boyut boyut olması daha hoş yahu. Soru 3) Laiklik tek değilse, kaç okuduğumda daha iyi anladım.günlerde Genel Paslaşma Başkanı boyutu vardır? a) Hükümetin görevini üstlendiğiniz için size nabzına göre değişir. b) Orduya ve Cumhuriyet gazetesi ben doğmasoruyoruz. Soru 1) Siz Cumhuriyetin sözde hükümete göre değişir. c) Hükümet isterse ordu ile dan önce de evimizdeydi. Sadecekoruyucusu musunuz, gerçek koruyucusu musunuz? a) Hay Allah, hangisiydi? b) Bir dakika, paslaşarak buna karar verir.” Başbuğ’a bir soru da bizden: Cumhuriyet kadınlarının bu tür SınTırülırDkeimyoekroalatlcıkağı gerçeğini bize hatır latmaktadır.Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca aynı zamanda televizyon kanallarında sıkça görülen Gazete öğretmenimizbir açık oturum konuşmacısı. Türbanlı bir genç kadın. Kendisini dinleyenlerde, dinsel inancının izin verdiği ölçüde demokrat ve özgürlükçü bir insan olduğu izlenimi uyandırıyor. Pazartesi Doğru habere ulaşmak tüm yurakşamı Habertürk televizyonunda Yiğit Bulut’un ‘Sansürsüz’ programında izledim onu; taşların hakkıdır. Gazete 95 yıldırHürriyet’ten Tufan Türenç konuyu alkol yasağı örnekleri üzerinden Anadolu’yu hızla saran kuruluş felsefesinden ayrıldığı dögericiliğe getirince öfkelendi, dudakları titreyerek AKP’yi savunmaya geçti. nemler hariç bu görevini yapmakKonuşmasının bir yerinde, “Ama bakkal alkollü içki satmak istemiyorsa ne yapalım’’ deyince, “İşte’’ dedim, “buraya kadar!’’ tadır. Doğduğumuzdan beri bize ilEvet, birçok benzerleri gibi Karaca’nın da demokratlığı buraya kadardı; bu noktadan kokul öğretmenimizen sonra yazısonra ellerinden bir şey gelmiyor, çareyi ülkenin toplumsal gerçeklerini görmezden ve yazarları ile öğretmenlik yapmışgelmekte buluyorlar, bununla da kalmayıp görmezden geldikleri, fakat varlığını bildikleri gerçeklere mantık dışı gerekçeler tır. Bu göreviniuyduruyorlardı. ??? yapmasını engelle meyi düşünen iç ve dış güçlere durGerçek Tufan Türenç’in gösterdiği gibiydi; Afyon’dan Konya’ya, Kayseri’den Erzurum’a diyebilmek İMECE kampanyasınaAnadolu’nun çok geniş bölgelerinde lokantalarda içki servisi yapılmıyor, adı bakkal, market, süper ya da hipermarket olsun, korkmadan katılmakla, gazeteyi sasatılması gereken hiçbir yerde alkollü içki satılmıyordu. Binlerce işyeri sahibinin söz tın almak ve aldırmaktan geçmekbirliği yapıp bir anda içki satışından vazgeçtikleri gerekçesine çocuklar bile tedir. Bizim yaşayacak başka vatainanmazdı, ama onlar bizi buna inandırmak istiyorlardı. nımız dedemin babasının oldu. AnBiz de henüz onların diledikleri ölçüde salaklaştırılamadığımızdan buna inanmıyor, tam tersine ülkemizde hızla yayılan gericiliğin li olarak 31 Mart vakasında canını zor kurtarmıştı. Hayatının yönü de nin ne kadaryapmak için siyasi mevtayı bekliyor!” doğru olduğunu Hüs gazetenin çağdaşlık, laiklik, bağım cak Cumhuriyet kuşağı dedemin olpaslaşma partnerime sorayım. c) Soruyu tekrarlar mısınız? sorularına muhatap olmak zor gelmiyor bu? üzerinde düşünüyorduk. Bize çok kızıyorlardı; aldırmıyorduk doğal ÇED KÖŞESİnü Mahalli’nin Korkusuz gazetesi sızlık ilkelerine saldırıldığı iki dö 31 Ekim 2018 tarihli “CumHhAuYVrAiNyLeAtR İSMAİL nemGÜLGEÇ dışında hep evimizde oldu. Son OKTAY EKİNCİ madı; benolarak. ??? ve çocuklarımın yacak!..Alkol yasağına ilişkin olarak ‘kendi kararları’ derlerken biçimsel olarak haklıydılar. Çünkü ‘din zaptiyesi’ kurumu henüz oluşturulmadığından –büyük olasılıkla da buna da olma hiçbir zaman gerek görülmeyeceğinden TEKEL İşçileri ve ‘Merhametsiz Muhafazakârlar’ Hükümet en gaddar kapitalist Fransa ortakl?ğ?yla kurulan “Re leri bile geride b?rakan en “acı ji”nin gelirleri, Osmanlı’n?n bu masız işveren”liğini neden TE ülkelere borçlar?n? karş?l?yordu. KEL işçilerine gösterdi? Şirketin yabanc? “kolcu”lar?, Başbakan’dan tüm bakanlara köylünün ürününü başkalar?na siyasi değil, “insan” özellikleriyle satmamas? için uygulad?klar? söz bir bak?n; özel yaşamlar?nda he de “güvenlik” bask?nlar?nda 20 pimiz gibi “merhametli”yken bine yak?n tütün emekçimizi öl Cumhuriyet ve kadın hakları“hükümetkimlikleri”ylene dürdüler…“CumhuriyetDev den “tam tersi”? rimi” bu zalim emperyalist şirketi Soruyu tan?d?ğ?m “AKP’li 1925’te devletleştirdi. 1930’daki ler”e sorduğumda, gözlerini ka “Tütün İnhisarı Kanunu”yla ç?rarak “kem küm” etmelerinden kurulan “İnhisarlar İdaresi”nin Selma Erdal Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyenleranlad?m ki onlar da ayn? “me gelirleri de tümüyle “demiryol Çağdışı kalmak için kendisine dayatılan yozluklararak” içindeler… partilerini yö larınıngelişmesi”ndekullan?ld?. Araştırmacı Yazar pusuda... Devrimleri’nin, İlkeleri’ninneten “insan”lar, ülkeyi yöne 1946’da TEKEL ad?yla “Kamu tirken neden “cüdam”laş?yor İktisadi Kuruluşu”na dönü boyun eğen kadınların varlığı da göz ardı edilmemelidir. aydınlığını karanlıklara çevirmek islar? şünce, tüm gelirleri ulusal kal Kendime sorduğumda vard? k?nman?n kamu harcamalar?na ğ?m sonuç ise şu: “Hükümette ayr?ld?. tatürk Devrimleri içinde; ilk teyenler kuytuda...ki AKP’liler ideolojik davra1475 Sayılı İş Kanunu’nun 26. mad kaldırarak, Fransa’dan örnek alınannıyorlar”…yani,işçidirenişine ...Ve ‘yabancılaştırma’ “A Ama biz onlara yenilmeyece“ideolojik” derken asl?nda ken İşte bu onurlu geçmişin, adeta önce anılması gereken kuş desiyle cinsiyet ayrımı yapılmaksı laik öğretim sistemi uygulamayadi tutumlar?n? tan?ml?yorlar. Bu “yeniden Reji” dönemi denebi ğiz; her yıl aynı inanç ve isteksonuca ulaşmam?n nedeni ise lecek “yabancılaştırma” süreci kusuz HUKUK alanında yapılan de özetle şöyle: 2004’te zın, “eşit işe, eşit ücret” ilkesi geti konmuştur. 1924 Anayasası’nın 87.TEKEL’in içki bölü lardır. Çünkü kadının ikinci sınıflı le Cumhuriyetimiz’in yeni yaşımünü350trilyonliral?k rilmiştir. Bugün eğitim gören kadın maddesinde ilköğretimin her Türkiçkiyleberaber,292mil ğı MEDENİ KANUN ile erkekle eşit nı kutlayacağız; Atatürk İlke veyondolaraalan“yerli”! ların çoğalması sonucu; kadınların yurttaşı için zorunlu ve parasız olşirketler birliği (kon konuma getirilmiş ve kadın var ol Devrimleri’nin aydınlığında çağdaş,sorsiyum), 2006’da ekonomik bakımdan etkinlik alanla duğu hükmüne yer verilmiştir.‘Bağımsız çağdaşlaşma’nın markasıydı... “Amerikan Teksas Pacific”e 3 kat?na, 810 ma uğraşına bu yasa çerçevesinde özgür, özgüvenli yurttaşlar olarakmilyondolarasatt?.An rı çeşitlilik göstermiştir. Atatürk’ün düşüncesine göre Türk“TEKEL”in kendisi.. destanla kara, Çanakkale, Diyarbakır, tanınan haklarıyla başlamıştır” di yaşayacağız.şan direniş başka “işyeri”nde İstanbul, İzmir, Ürgüp, Şanlı Cumhuriyet’in devrimleri ve de kadını için eğitim yalnızca hak deolsayd?, belki de çoktan uzlaş?l urfa, Kırıkkale, Yozgat fabri ye yazıyoruz, konuşuyoruz, 4 Ekim İşte, böyle... Anayasal haklarım?şt?… kalar? kapat?l?nca da üreticiler, ğerleriyle; kadın evin duvarları ğil, aynı zamanda görev olarak göTEKEL’in “onurlu tarih”ine ürünlerini satacak fabrika bula bak?n; “yurtsever işlev”ini dü maz oldular... 1926 günü yürürlüğe konmuş olan mız çerçevesinde “ifade özgürlüğüşünün ve özelleştirilmesindeki Sigara bölümü ise 2008’de 1 nı aşmış, toplumsal yaşamın her rülmüş; çocukların yetiştirilmesin“zararına satış”?n? an?msay?n... milyar 720 milyon dolaraBritish Türk Medeni Kanunu’nun biz kadın müz var” diye; yazılar yazıyoruz...göreceksiniz ki en gaddar kapi American Tobacco’ya sat?ld?; alanında yerini almıştır. Gerçi de sorumluluğu olan kadınların eğitalistleri bile şaş?rtan bu zalimli İstanbul, Adana, Bitlis, Ma lara tanıdığı haklarla nesiller boyu Bazen bir cümle kuruyoruz... Çünğin nedeni, direnen işçilerin ay latya ve Tokat fabrikalar? ka Cumhuriyetimiz’in 95. yaşını kutla timine önem verilmesi gerektiği vurn? zamanda “bağımsızlık” ve pand?. Tütün üreticisi aile say?s? “çağdaş yaşam” hedeflerimizle 500 binden 200 bine, üretimimiz övünç, kıvanç duyuyoruz, mutlu olu dığımız şu günlerde bile hâlâ geliş gulanmıştır. kü ülkede demokrasi var sanıyobütünleşmiş bir “ulusal de de 200 bin tondan 93 bin tona ğer”imizin emektarlar? olmala düştü… yoruz. melere direnen, çağdışı kalmak için ruz... Oysa bir de bakıyoruz ki TCKr?d?r... Cumhuriyet kurumlar?nda Son zamanlarda ülke “dar Atatürk’ün ölümünden sonra, daülke ç?kar?na al?n terinin “son ör be” gündemiyle meşgulken, yurt kendisine dayatılan yozluklara bo Demokles’in kılıcı gibi başımızınneği”ni temsil eden TEKEL iş çap?nda12binkişininçal?şt?ğ?60 ha önceleri O’nun devrimlerine tepçileri, “özelleştirme” ad?na “ya Yaprak Tütün İşletme Müdürlü Eşit işe eşit ücret bancılaştırma” peşindeki sözde ğü de kapat?l?yor; 6 şeker fabri yun eğen kadınların varlığı da göz ki gösterenlerin sesleri yeniden yük üzerinde sallanıyor, neler oluyor,“muhafazakâr” siyasetin h?ş kam?z ise sadece iki y?ll?k kâr? m?na uğram?şlard?r. olan 600 milyon dolara sessiz se Bilindiği gibi Atatürk devrimleri ardı edilmemelidir. selmiş, kızların okullaşmasında du anlayamıyoruz.Ayn? siyasetin sözde “mer das?z sat?lm?ş durumda... hamet”indeki ac?mas?zl?ğ?n ne Şimdi söyler misiniz; ülke zen sonucunda, toplumsal yaşamın her Cumhuriyet’le birlikte 1924’le, raklama yaşanmıştır ne yazık ki... Soran olursa; 1926’dan beri Türkdeni de yine TEKEL’in, köyler ginliğimizekarş?böylesine“mer deki “tütün üretimi”nden kent hametsiz” bir “pazarlama” si alanında yer alan Türk kadını; özel lerdeki “alkol tüketimi”ne, “çağ yasetinden, işçilere karş? başka 1926 yılları arasında; öğretimle ilgi Ve bugün o seslerin pek çok alan Kadını kişilik haklarını kazanmışdaş yaşam”?n “cumhuriyet nas?l bir tutum beklenebilir ki? markası” olmas?d?r... Sözü şimdilik, “Tarım Ekono likle ekonomik yaşamda da yer al li yasalar çıkarılmış ve Atatürk oku da daha da yükseldiğinin ayırdında mışmış...Yoksa biz yalnızca halü‘Reji’den ‘inhisar’a misi Derneği” Başkan? Prof. Dr. Tayfun Özkaya’n?n önerisiyle maya başlamıştır. Ve yasalarla da mayazma çalışmalarını bizzat ken yız, bilincindeyiz; ama bizler aynı is sinasyon mu görüyoruz?... Düş ne,TEKEL’in “anlamlı geç noktalayal?m: “TEKEL işçile C MY B miş”ini Tarih Vakfı’n?n haz?r rinin sorunu ancak TEKEL’in kadının iş yaşamındaki hakları gü lad?ğ? ve Prof. Dr. Fatma Doğ kamulaştırılmasıyla çözümle disi yürütmüştür. Tüm karşı çıkma tekle, özveriyle, inançla ATAMIZ’ın gerçek ne bir türlü ayırdına varamıruel ile Prof. Dr. Suut Doğru nir; bir an önce ‘işleri’ne geri el’in belgeledikleri “kurum ta dönmelidirler.” vence altına alınmıştır. Örneğin; lara aldırmadan; medrese sistemini izindeyiz. Biliyoruz O’nun yoruz...rihi”ndenokumal?s?n?z.1883’te KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] [email protected] [email protected] herhangi bir görevli bakkalın ya da lokantanın kapısına dayanıp “İçki satmayacaksın!’’ demiyordu. Buna gerek yoktu, sürekli gericilik üreten toplumsal yapı bu türden biçimsel dayatmalara gerek bırakmıyordu çünkü. Kapitalistleşen altyapı üzerine bir tencere kapağı gibi oturan feodal üst yapı kurumları toplumu tutsaklaştırıyordu. Yerel yönetim kurumlarından kadrolaşmalarla muhafazakârlaştırılan devlet görevlilerine, Sanayi ve Ticaret Odası’ndan Esnaf ve Sanatkârlar Odası’na, meslek derneklerinden yerel basına her kurum ve kuruluşun İslamcıotoriter erkin eline/denetimine geçtiği bir ortamda evrensel anlamda bireysel özgürlüklerin sözü bile edilemiyordu. O bakkalı ya da o lokanta sahibini alkol yasağı kararına götüren kendisinin özgür istenci değil, kurumlaşan İslamcı otoriterizmin dolaylı dayatmasıydı. ??? Otoriterizm giderek yayılıyor, dayatmaların doğrudanlaşacağı İslamofaşizmin yolu açılıyor. Nihal Bengisu Karaca, “Yasaklara, dayatmalara ben de karşıyım’’ diyor. Ne var ki inandırıcı olamıyor, dinsel dogma algı gözeneklerini tıkayınca o ve onun gibi İslamcı yazarlar ne denli ‘demokrat’ olduklarını ileri sürseler de demokratlıkları sınırlı kalıyor. [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Isparta de, kayak ilinmer 1 kezi olan bir 2 dağ... Bir cetvel 3 türü. 2/ Bir göz rengi... Antalya’n?n Serik ilçesine bağl? tu 4 5 6 ristik bir belde. 7 3/ Ak?ls?z, dü 8 şüncesiz. Hayvanlara 4/ vu 9 rulan damga... İz 1 2 3 4 5 6 7 8 9 mir’in bir ilçesi. 5/ 1 K E Ş A N T A R Buyurucu... Eski dil 2 I Ş I Ğ A N D O de yüz, çehre. 6/ Di 3 V R A Z A K I yarbak?r yöresine öz 4 R O L İ M A L E gü bir peynir cinsi... 5 A P A R K A T T Parola. 7/ Bir tür taze 6 K E Ğ E Z A R A ve tuzsuz beyaz pey 7 R A N T L A M nir... Harman yerin 8 B E N D İ M A H İ deki tah?l?n taş ve 9 U T E P İ K N toprakla kar?ş?k kal?nt?s?. 8/ Gaziantep yöresine öz gü bir tür çörek... Rütbesiz asker. 9/ Daha çok genç lerin gittiği bir tür çayevi... T?rpana bal?ğ?na veri len bir başka ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yurdumuzun Göller Yöresi’nde bir dağ. 2/ Meydan... Yapraklar? salata gibi yenen kokulu bir bitki. 3/ Bir ilimiz... Kanca, kopça. 4/ Define... Asaf Halet Çelebi’nin bir şiir kitab?. 5/ Kal?nca ve aç?k samanrenginde, yar? mat bir kâğ?t türü... “Ç?kt?m yü cesine seyran eyledim/Gördüm kuğulu göller pe rişan” (Karacaoğlan). 6/ Bisikletin ilk şekli olan ta ş?t arac?. 7/ Mikroskop cam?... Anadolu halklar?n?n en eski ana tanr?ças?. 8/ Barbunyaya benzer bir ba l?k... Bat? Avrupa’da bir ?rmak. 9/ İlave... Çuhadan Avusturya, Almanya, İngiltere, [email protected] yap?lan bir tür başl?k. Birbiri ardına yazı dizileri GELİYOR Özel haberleriyle okurun karşısına çıkan Cumhuriyet, birbiri ardına yazı dizileriyle gündem yaratacak. Türk basınının simge isimlerinden değerli ağabeyimiz Altan Öymen’in anılarını Miyase İlknur’un kaleminden okuyorsunuz. “Altan Öymen’le Dünden Bugüne” bizleri ilk önce 1930’lu yıllara götürdü; bugün 1940’lardayız. Seri dizimiz, Altan Öymen ve Miyase İlknur’un titiz çalışmasıyla önümüzdeki ay bizleri 1950’li yıllara götürecek. Ekonomi Şefimiz Şehriban Kıraç’ın hazırladığı dizi yarın okurla buluşacak. Kıraç, Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin bir yıkıma dönüşmemesi için akademisyenlere, iş dünyasına ve işçi sendikalarına “Ne yapmalı” sorusunu yöneltti. Umarız siyasi iktidar, ekonomi dünyasının önemli isimlerinin uyarılarına ve önerilerine kulak tıkamaz. Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş, bir aydan bu yana yankı yaratacak bir araştırmanın içinde. Yazarımız Barış Terkoğlu da Cumhuriyet için uzun süredir üzerinde çalıştığı önemli bir dosyayı yakında okurlarımızla buluşturacak. Okurlarımızın, Sertaç Eş ve Barış Terkoğlu’nun hazırlayacağı Gülen cemaati ve tarikatlarla ilgili araştırmaların sıkı takipçisi olacağını düşünüyorum. Yazarımız, ağabeyim Ataol Behramoğlu Cumhuriyet için bir kez daha sokaklara çıkıyor. Behramoğlu’nun muhabirimiz Hilal Köse ve foto muhabirimiz Vedat Arık’la hazırlayacakları yazı dizisini ben de okurlarımız gibi merakla bekliyorum. Yine yazarımız Miyase İlknur ve eğitim editörümüz Figen Atalay da hazırlayacakları dizilerle okurlarımıza seslenecek. Kasım ve aralık aylarında birbiri ardına yayımlayacağımız yazı dizileri, özel araştırma dosyaları Cumhuriyet’in olmazsa olmazı “özel haberciliğini ve fikri takipçiliğini” bir kez daha ortaya koyacak. Cumhuriyet yazarları Cumhuriyet standında Tüm okurlarımızı önümüzdeki hafta sonu (17 Kasım Cumartesi18 Kasım Pazar) 37. İstanbul Kitap Fuarı’nda Cumhuriyet Kitapları Standı’na bekliyoruz. İki gün boyunca Cumhuriyet yazarları siz değerli okurlarımızla standımızda buluşacak; kitaplarını imzalayacak. Yazarlarımız önümüzdeki cumartesi ve pazar günleri saat 13.00’ten sonra okurlarımızla sıcak sohbetler yapacak. Yolunuz Beylikdüzü’ndeki TÜYAP’a düşerse bizler orada olacağız, bekleriz... ‘İmece’ sürüyor... 29 Ekim ve 10 Kasım’da hazırladığımız özel gazeteler okurun büyük beğenisini kazandı. Cumhuriyet’in gerçek sahibi olan okurlarımızın “Cumhuriyet İmecesi”ne verdiği anlamlı destek gücümüze güç kattı. CUMOK’un çağrısıyla başlayan ve 26 Kasım’a kadar sürecek kampanyanın daha da büyüyerek süreceğine inancımız tam. ‘Cumhuriyet direniş mevzisidir’ İstanbul Kitap Fuarı için Türkiye’ye gelen şairyazar Nihat Behram gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’yı ziyaret etti. Yazarımız, ağabeyi Ataol Behramoğlu ile birlikte Şişli’deki merkez binamıza gelen Nihat Behram yeni dönemde gazetemize başarı dileklerinde bulundu. Nihat Behram, “Aydınlanma, özgürlük, laisizm ve demokrasi mücadelesinde Cumhuriyet’in yeri, tarihi boyunca çok önemlidir. Yine aydınlanma mücadelesinde direniş mevzilerinden birisi olacaktır” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle