19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ Turkcell Global Bilgi, dünya birincisi dünya birincisi oldu. Turkcell Global Bilgi Genel Müdürü Çağatay Aynur, Turkcell Global Bilgi, çağrı merkezi sektörü “Programın temelinde müşteri ihtiyaçlarını organizasyonu ‘ContactCenterWorld’un doğru anlamak, basit ve anlaşılabilir ‘2018 Top Ranking Performers’ ödüllerinde kurgularla duyguları ön plana çıkarmak ‘En İyi Müşteri Deneyimi’ kategorisinde yatıyor” diye konuştu. Çağatay Aynur Pazartesi 12 Kasım 2018 [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Yeni yatırım zor 11 GYİAD Başkanı Yiğit Savcı: Böyle bir faiz ortamında yeni yatırım çok zor. Türkiye’nin minimum yüzde 5 büyümesi gerekiyor. Bu süreç aşılacak ama biraz zamana ihtiyaç var ŞEHRİBAN KIRAÇ Genç Yönetici ve İş İnsanları Derneği (GYİAD) Başkanı Yiğit Savcı, piyasanın nakit sorununun çok kritik olduğunu vurgulayarak, bankaların iş dünyasına ve KOBİ’lere musluğu açması gerektiğini söyledi. Girişimcillerin yüzde 95’e yakınının kurulduktan kısa bir süre sonra battığını anlatan Savcı, girişimcilerin önünü açacak politikaların diyazn edilmesinin zorunlu olduğunu dile getirdi. Genç iş insanları olarak her zaman pozitif olmaya çalıştıklarını anlatan GYİAD) Başkanı Yiğit Savcı ile, girişimcilerin sorunları ve çıkış yollarını konuştuk. Bedel ödenecek n Ekonomide bir kriz durumu yaşanıyor, genç iş insanları bundan nasıl etkileniyor nasıl mücadele ediyorsunuz? Piyasalar dalgalı. Biz genç iş dünyası olarak her zaman pozitif bakmak zorundayız. Bardağın dolu kısmının içinde yaşamı kurguluyoruz. Frene basarak bir arabayı ilerletemezsiniz, bizim işimiz gaz. Ama gaza da sonuna kadar basarsanız kaza yaparsınız, bunun bir dengesi var. Biz de olabildiğince o dengenin korunarak götürülmesinden yanayız. En zorlu dönemlerden geçerken bile dernek olarak birçok projeyi ortaya koyduk. Bu çalkantılı dönemler gelip geçici. Türkiye belki bu yıl yüzde 23 büyüyecek. Gelecek yıl ise büyüme yüzde 00.6 seviye Güçlü ekonomi için sanat şart n Siz göreve geldiğinizden bu yana iş dünyasında ve ekonomide sanatın da var olmasını istiyorsunuz. Niye, ne katkısı olacak ekonomiye? Sanat yaratıcıgüçlü ekonomi içindir. Sanat yatırımları en az köprü, yol, enerji kadar ekonomik altyapı hizmetidir ve bu hizmette artık daha fazla yatırım yapmak zorundayız. Rekabetçi bir ekonomi, katma değeri yüksek ürünler için bu yatırımları kesinlikle yapmalıyız. 1 dolarlık kültür ve sanat yatırımının kamuya 7 dolarlık vergi geliri kazandırıyor. Sanata yatırım yapmayan ülkelerin katma değeri yüksek tasarımlar yapması, ürün geliştirmesi çok zordur. Günümüzün en çok konuşulan şu iki markasına baktığınızda arkasında teknolojiden daha çok tasarım ve hayal gücünü görürsünüz. Eğer siz sanata öneme vermezseniz, araba tasarlayamazsınız, pazarlayamazsınız. Sanat katma değerli ürün üretmenin temel taşlarından biridir. Bu yüzden iş dünyası sanata yatırımı gözardı etmemeli. sinde olacak. n Piyasada ne tür riskler Dönüşüm görüyorsunuz? Şimi bardağın boş tarafı na bakalım. Türkiye’nin mini Vedat ARIK hareketi mum yüzde 5 büyümesi gerekiyor. Bu olsa bile Türkiye ya GYİAD’ın 32 yıllık bir dernek olduğunu, 350 üyelerinin bulun tay gidiyor demektir. Bunun duğunu dile getiren Yiğit Savcı, çok daha üstünde büyümemiz gerekiyor. Yüzde 0.6 büyüme hiç iyi bir şey değil. Faiz iyi görünmüyor. Ama yüksek faize bakarak da işimize ahlana derneğin tüzüğünde değişikliğe gittiklerini, derneğin ismindeki ‘İş Adamları’ ibaresini çıkardıklarını ve ‘İş İnsanları’ yaptıklarını, başkanın görev süresini de iki yılla sınırladıklarını, genç tanımının 25 lım vahlanalım diyecek hali 45 olan yaş aralığını 2350’ye çı miz yok. KOBİ segmentine likidite sağlanabilmesi için yeni bir öneri seti ortaya konulmalı. İhracat teşvikleri olmalı. Piyasaya nakit sağlayacak est kardıklarını ifade etti. Savcı, “Biz derneğe başlarken aslında değişim diye bir hareket başlattık. Ondan sonra dönüşüm başladı. Bütün insanlık ciddi şekilde yeni dinamiklerle dönüşüyor. rümanların ortaya konmalma Bireyin dönüşebilmesi için kadı sı şart. Ne olursa olsun bu ülkenin sahibiyiz. Çalkantı olduğunda bırakıp gidecek halimiz yok. İşimizin başındayız her gün sorunlarımızla mücadele ediyoruz. İş dünyasının Yiğit Savcı, girişimcilikle ilgili Şehriban nın dönüştürücü gücünün kullanılması. Kurumların dönüştürülebilmesi için dijital dönüşümün kullanılması ve toplumun dönüştürülmesi için sanatın ve yaratıcı düşüncenin daha fonksiyonel kullanılmasını benimsedik. Pro da siyasetçinin de yaptığı hata Kıraç’ın je odaklı birşeyler yapmak isti varsa nihayetinde bunları hep beraber göğüslüyoruz. Ekonomimizi hızla toparlayabilmemiz için daha çok çalışmamız gerekiyor. Motovisyonumuzu sorularını yanıtladı. yoruz. Yoksa ben başkan olayım koltuğa yapışayım mantığı yok bende. İnsanlara liderlik etmek istiyorsan onların arkasından yürü diyen biriyim” diye konuştu. bozmadan zorlu süreçleri göz ardı etmeden... Elbet bedeller var, onları ödeyeceğiz. Belki işsizlik rakamlarımız daha da Kadının olmadığı masa sığ artacak. Ama şu anda banka lar dirayetli davranmaya devam ederse, sendikasyonlarda bir sorun olmazsa orada da bir rahatlama olacak. Sanayici işini biliyor daha sıkıntılı bir şey olabilirdi. Bu süreç bir şekilde aşılacaktır. Ama piyasanın nakit sorunu çok kritik. Bankaların iş dünyasına KOBİ segmentine musluğu açması gerekiyor. Genç iş dünyasının önünü açacak öneri setleri hayata geçirilmeli. Ekonomi çalkantıya girdiği için girişimci melek, yatırımcı tedirgin... Ya da yeni işlere mesafeli duruyorlar bunların önünü açacak politikalar dizayn edilmeli. n Cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek için ‘Eşitlik Zamanı’ diye bir proje geliştirdiniz. Neden şimdi, neden kadın? Biz genç iş örgütleri arasında ilk kadın başkanı seçmiş derneğiz. Pınar Eczacıbaşı’nı seçerek aslında devrimsel atılımı yapmışız. Benim yönetim kurulu listemde de yüzde 50 kadın var. Kadının olmadığı bir Yüzde 95’i yok oluyor masanın çok sığ olduğunu düşünüyorum. Yoksa körlerle sağırlar birbirini ağırlar oluyor. Biz zihinlerdeki kadına dönük formu kırmak ve dönüştürmek istiyoruz. Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde 145 ülke arasında 130’uncu sırada. Bu veri ekonomiyi de olumsuz etkiliyor. Çünkü iş yaşamındaki cinsiyet eşitsizliği Türkiye’de kadın emeğinin ekonomiye yansımasını engelliyor. Oysa ki Türkiye, kadınların ça sına çekebilirse GSMH’sini yüzde 20 büyütebilir. Dünya Bankası’nın yaptığı çalışmalar bize gösteriyor ki, kadın istihdamındaki yüzde 6’lık artış, yoksulluğu yüzde 15 düşürüyor. Gençlerin iş hayatına katılımı yüzde 25’lerde burada ciddi sıkıntı yaşıyoruz. Kadınların da iş hayatına hızlı entegrasyonunu sağlamalıyız. Kadın girişimcilerin artırılması için, düşük faizli finansman olanakları oluşturulmalı. Kadınlar haftanın belli günleri evden çalışabilmeli ya da belli günlerde Bekleme dönemi n Şu anda yatırım yapacak yeni iş kuracak bir ortam n Gençlerin girişimci ve başarılı olmaları için hangi adımlar atılmalı? Teknoloji sektörü odaklı KOBİ’ler lışma hayatına katılım işten erken çıkabilme hakoranını OECD ortalama kına sahip olmalı. var mı? Böyle bir faiz ortamında yeni yatırım çok zor. Mevcudu koruma konusunda ben daha çok ciddi fırsatlar olduğunu görüyorum. Bazı şirketler bazılarını alacaktır, birleşmeler olacaktır. Batanlar olacaktır. Her sektör, her şirket zorlanabilir. Bu iniş çıkış ve girişimcilerin ayakta kalabilmesi için, startup’lara 3 yıllık KDV muafiyeti tanınmalı. Teknoloji şirketlerinin KDV alacaklarına öncelik verilmesi ve kredi kartı ile yapılan online alışverişlerden daha düşük KDV alınması gerekiyor. Yeni girişimciyi yaşatmak zorundayız. Şirketi kuruyor üç gün sonra para kazanmaya başlıyor KDV vergi ile ellerine ayaklarına dolanıyor, nakit akışı bozuluyor ve iki yıl içinde yok oluyor. Kurulan girişimlerin yüzde 87 ile yüzde 95’i ölüyor. Yaşatmak çok zor. Adım atılırsa daha çok girişimciyi ayakta tutabiliriz. Ülkemizde geliştirilerek geçen yıllarda yaklaşık Zihniyet değişmeli n Genç işsizliğini azaltmak için neler öneriyorsunuz? Bizim yazdığımız en büyük reçete girişimci olun. Herkesin şimciliğe motive etmemiz gerekiyor. Hemen herkes evlenmek istiyor, bu bir çözüm değil. Akademisyen, bürokrat olabilirsiniz aile şirketinizde çalışabilirsiniz ama perspektifiniz girişimciliğe yakın durmalı. Ancak lar olacak. Şu anda bir bek 600 milyon dolara yabancı bir şirkete satılan de girişimci olma leme dönemi var. Biz çok sıkı bir fren yaparak ekonomimizi sıkıntıya sokacak hale gitmemek için mücadele ve internet girişimi, yine yakın zamanda 728 milyon dolara Çin’e satılan eticaret şirketi ve geçen yıl sadece bir bölümü 100 milyon dolar karşılığında ABD’li bir şirkete devredilen oyun şirketi örnek imkânı yok. Girişimcilik kötü bir şey değil, hep batacaksın diye bir şey yok. riyoruz. Umarım öyle olmaya lerinde de görebileceğimiz gibi, Nihayetinde gençlerin o zaman yukarıya sıçrayabilirsiniz. Zihniyet dönüşümünü yapmamız gerekiyor. Girişimcilik tabii ki işsizliğe çare değildir. İşsizliğin yüzde 1112 olması tabii ki cak. Biz sanayiciyiz çalışıyoruz. Ticari dinamikler yerine oturur, biraz daha süreye ihtiyacımız var. teknoloji girişimcilerinin ekosistemini geliştirebilirsek, cari açığımızı hızla kapatabiliriz. çalışmaya angaje olması gerekiyor. Her şey hazır olsun yaklaşımı var. Bu sağlıklı değil. Gençliği giri sıkıntılı bir durum. Biz üstümüze düşeni ancak girişimciliğe yönlendirerek yapabiliriz. Sanayici indirim bekliyor Şekib Avdagiç Sıkıntılı firma için üç ay yetmez İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, döviz kurundaki hızlı artış gibi dönemsel durumların Kısa Çalışma Ödeneğiyle şirketlerin ve çalışanların koruma çemberine alındığını savundu. Yönetmelik değişikliğine giden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ‘dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumları’ Kısa Çalışma Ödeneği kapsamına almıştı. Avdagiç, “Kısa Çalışma Ödeneği’ndeki üç aylık süre kısıtlamasının daha da yükseltilebileceğini umuyoruz. Ödenek süresi sıkıntılı firmaların toparlanabilmesi için altı ay şeklinde belirlenirse daha rahatlatıcı olacak” diye konuştu. l Ekonomi Servisi ESBO Başkanı Yorgancılar: Artan maliyetlerle rekabette zorlanıyoruz Tonyakoop kapandı Trabzon’un Tonya ilçesinde, 1974’te, koopertifleşme girişimiyle kurulan ‘Tonyakoop’ adlı süt fabrikasında, kriz nedeniyle üretimi durdurdu. Yaklaşık 50 kişi işsiz kalırken, hayvancılıkla geçimini sağlayanların ürettiği sütler ise ellerinde kaldı. İşletmenin borcunun 12 milyon liraya ulaştığı öğrenilirken, fabrikanın akıbetinin ne olacağı ise ilçe sakinleri arasında merak konusu oldu. Günde yaklaşık 30 ton süt işlenen fabrikada üretime ara verilmesiyle işsiz kalanlar ve ilçede geçimini hayvancılıkla sağlayan yurttaşlar, işletme önünde bir araya gelerek yaşananlara tepki gösterdi. Üretimin durdurulmasını, evlerinden kovalarla yanlarına getirdikleri sütleri işletme önündeki yola dökerek protesto etti. l Ekonomi Servisi Sanayicinin artan maliyetler karşısında rekabet etmekte zorlandığını belirten EGE Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, elektrik ve doğalgaz fiyatlarında indirim talep etti. Bu konuyu Ankara’ya ilettiklerini kaydeden Yorgancılar, “Birçok riski alarak üretim yapıyorsunuz, ülkeye kat ma değer kazandırmak için gece gündüz çalışıyorsunuz ancak beraberinde bazı sıkın tılar ile karşı karşıya kalıyor sunuz. Bir anda artan mali yetler ile rekabet etmekte zor lanıyorsunuz. Hükümetimiz, sanayicimizin rekabet şansını artırmak için en azından ilk etapta elektrik ve doğalgaz fi yatlarında indirim yapabilir” dedi. l Ekonomi Servisi Faşizmi düşünmek I Çağımızın en tehlikeli özelliği, faşizmin yeniden yükselmeye başlamasıdır. Tarihsellik... Faşizm, kapitalizmin belli bir “durumunun” (yapısal krizinin) içinde, giderek egemen sınıfın tercihine dönüşen bir siyasitoplumsal hareket olarak ortaya çıkar. Bu nedenle, faşizm, kaçınılmaz olarak, kapitalizmin andaki durumunun, örneğin, sermayenin örgütlenme biçimlerinin, değerlenme coğrafyasının, teknolojik altyapısının, düzenini doğallaştırmak için dayandığı ideoloji ve kültürün, bu ideoloji ve kültürün üretim/ yeniden üretim süreçlerinin, nihayet, belki de en önemlisi, işçi sınıfının, orta sınıfların yapısal özelliklerinin, egemen sınıfın gereksinimlerinin damgasını taşıyacaktır. Bu yüzden, bugün, 1930’ların, emeğin ve sermayenin örgütlenme biçimlerinden, analog teknolojiye dayanan kültür ve iletişim endüstrisinden, hazlara değil de işlevselliğe dayanan tüketim normlarının yarattığı öznelliklerden farklı özellikleri yansıtan bir faşizm düşünmek gerekiyor. Örneğin, bugünkü faşizm, o dönemin, geniş kitleleri, devleti kontrol etmenin standart aracı olan dikey bürokratik örgütlenmelere, sokaklarda Yahudilere saldıran, halkı sindiren üniformalı milislere gerek duymayabilir. Bugün faşizmi düşünürken, öncelikle, onun sergilediği biçimleri değil, hep sabit kalan, zamanla değişmeyen, onu kendisi yapan özelliklerini tanımlamaya çalışmak gerekiyor. Ancak bu özelliklerin hepsi birden bir araya gelmiyor, belli bir “oluş süreci” yaşanıyor. Ne yazık ki çoğu kez, özellikle liberal demokrasi bu oluş sürecinin ayırdına zamanında(!) varamıyor. Birincisi, faşizm, herkesi buyruğuna uymaya zorlayan otoriter rejimlerden, örneğin askeri diktatörlüklerden, daha fazla bir şeydir. Faşizm, salt bireyin kendisine uymasını talep etmez; onun bireyin, yaşamının her düzeyini, dahası bedenini ve zamanını, belli bir “hakikat rejimine” uygun biçimde denetlemek ister. Faşizmde birey salt devlete, lidere uymaya değil, aynı zamanda belli biçimde düşünmeye ve yaşamaya, bundan da haz almaya zorlanır. Bu anlamda faşizm totaliter bir rejimdir. Ancak bu totaliterliği mutlak olarak değil, bir eğilim, arzu, bu arzuyu gerçekleştirme çabaları olarak düşünmek gerekir. Örneğin Alman faşizmi, totaliter bir rejim kurma çabalarında, İtalyan faşizminden çok da ileriye gidebilmiştir. Faşizmin özü Faşizmi “kendisi yapan”, zaman içinde değişmeyen özelliklerini (özünü oluşturan bileşenleri) daha önce Eco’dan aktarmıştım. Özetle: 1) Gelenek kültü. Geçmiş bir zamandaki yaşam pratiklerine, kullanılan dile özel ilgi. 2) Aydınlanma’yı, dejenerasyonun başlangıcı olarak görmek. 3) Uzmanlara, eğitilmişlere karşı bir düşmanlık: Muhalif entelektüelleri simgesel ve fiziki şiddetle susturmaya, tasfiye etmeye çalışmak. 4) Liderden farklı düşünmeyi ihanet olarak görmek. 5) Etnik kökeni, dini, cinsel pratikleri farklı olandan korkmak. 6) Düş kırıklığı yaşayan bir kitleden oluşan bir toplumsal taban. 7) Belirgin bir toplumsal kimlikten yoksun bırakılanlara sunulan, aynı ülkede doğmuş olmak (aynı dinden, mezhepten olmakEY) gibi bir ortaklıktan kaynaklanan, soyut bir kimliği yüceltmek. 8) Düşmanlarının refahından, siyasi gücünden korkmak. “Öteki”ni, hazlarını yaşayabildiğini hayal ederek kıskanmak. 9) Halkçı bir seçkincilik. Bir taraftan her vatandaş (grup üyesiEY) dünyanın en iyi kümesine aittir, harekete katılanlar ise en iyileridir. Diğer taraftan, halk o kadar zayıftır ki güçlü bir liderin varlığına gereksinim duyar. 10) Kahramanlık kültü: Faşizmde “kahraman”, ölümü arzular, ölmek için sabırsızlanır, bu sabırsızlıkla birçok insanı ölüme gönderir. 11) Faşizm, kadınerkek eşitliğini yadsır. Standart olmayan cinsel pratiklere (LGBT) yönelik kuşkuyu, nefreti körükler. Faşist silahla oynamayı sever. Bu oyun ona, savaş ve seksin yerine ikame edilen bir fallusa erişme fantezisi sağlar. 12) Faşist popülizmde bireylerin hakları yoktur, bir halk olarak homojen bir bütünlük oluştururlar. Lider bu bütünlüğün iradesini temsil eder. Faşizm parlamenter pratiklerden nefret eder. 13) Faşizm, bir “yeni dil” konuşur. Sözcük hazinesi yoksullaştırılmış, basitleştirilmiş dil, karmaşık, eleştirel akıl yürütmeye olanak veren araçlara ulaşımı engeller. Bugün, yalnızca merkez ülkelerde değil, Brezilya, Macaristan, Polonya, Hindistan gibi ülkelerde de yükselirken, bu özellikleri sergilemeye başlayan (oluş sürecindeki) toplumsal hareketleri, liderleri sağ popülizm, otoriterlik eğilimleri olarak nitelemek, eksik ve siyasi sonuçları açısından yanlıştır. Örneğin, toplumsal bir harekete dayanmayan otoriter rejimlerden, bir liderin ya da kliğin, ailenin, seçimlerle ya da başka bir yolla tasfiye edilmesiyle çıkılabilir. Faşizmden çıkabilmek için, çoktan işlevini kaybetmiş bir parlamentonun sınırlarını aşan, kapsamlı bir siyasi kültürel çatışma, geniş bir toplumsal katılım, devlet ve toplumda derinlere nüfuz edecek bir tasfiye süreci gerekecektir. (Devam edecek.) 3.6 milyarlık ihracat Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, teknoparklardan bugüne kadar 3.6 milyar dolarlık ihracat yapıldığını belirterek, “Bu bölgelerde geliştirilip ticarileştirilen pek çok ürün sayesinde ülkemizin teknoloji seviyesi ve yetkinliği artmış, sağlanan ithal ikamesiyle teknoloji alanındaki dışa bağımlılığımızın azalmasına önemli katkılar sağlandı” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle