19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 12 Kasım 2018 Nasıl kurtulacağını bilemeyenler için Gazeteci yazar Barış İnce’nin, ikinci romanı Sarsıntı, 6 Kasım’da Can Yayınları’ndan çıktı. Kitap ürkütücü masallarla, iç he saplaşmalarla, yüzleşmelerle ilerliyor. Bütün hikâye, bir masa nın etrafında akıp gidi yor. Kitabın en vurucu kısmı ise tarikatların iç yüzünü ele alması ve ta HİLAL KÖSE rikatların ellerinde hırpalanmış çocukları anlatması. İnce’yi bu konu ya yoğunlaştıran, en başta gazeteci me rakı olmuş. İsimsiz adadaki, Bulgurcu lar diye uydurduğu tarikat örgütlenme si, gerçek bir hikâyeden alıntı. İnce, “Romanda da en kötü şey yine çocuk ların başına geliyor. Çocukları mızın geleceğinden endişeli yiz. Ensar skandalı gibi bir rezalet var önümüzde ve bu rezalete neden olan koşul lar sorgulanmıyor” diyor. n Sarsıntı ne zaman aklına düşmüştü? Hayata dair kafamdaki so ruları, sorunları, söylemek istediklerimi anlataca ğım bir kitaba ihtiya cım vardı ve bu Çeliş ki oldu. Bir de kurgu nun, gözlemlerin da ha güçlü olduğu, “ma sal içinde masal” diye ta bir edilen “hikâye için de hikâyenin” hatta gün ce gibi farklı türlerin bu lunduğu bir roman yaz mak istiyordum. O da Sar sıntı oldu. İkisini yakın za manda ama farklı beklen ti, hedef ve duygularla yaz dım. Sarsıntı’yı yazmam bir buçuk yıl sürdü. Çok daha zorlan dım. Örneğin Çelişki’de de bir Siverek hikâyesi vardı herkesin gerçek sandı ğı... Sarsıntı’da bu tarz söylencelerden üç tane var. Özellikle bu üç masalı/ef saneyi kurgularken epey titizlendim. Bu kitabı yazarken çok yorulduğumu, hatta bittiğinde etkisinden bir süre çı kamadığımı, psikolojimin kötü yönde etkilendiğini itiraf etmeliyim. n Kitabın kapağını açıyoruz, bir masa da buluşmuş arkadaşlar var. Giderek do zu artan bir olaylar zincirinin içinde bu luyoruz kendimizi. Kitap bitene kadar biz de kalkamıyoruz o masadan. Masayı merkeze almanın özel bir anlamı var mı? Romanı bir sarmal olarak kurgula Gazeteci yazar Barış İnce, yeni romanı Sarsıntı’da tarikatların içyüzünü anlatıyor. İnce, tarikatların elinde hırpalanan çocukları gündeme getiriyor İsimsiz ada Türkiye n Kitapta tarikat örgütlenmesini işliyorsun. Türkiye’de de son yıllarda tarikatlar başrolde. Gerçek hayata dair endişeler mi bu konuya odaklanmana neden oldu? Bulgurcular diye uydurduğum tarikat örgütlenmesine benzer bir grup gerçekte de var ve istismar vakası gerçek bir hikâye. Ben bu o olaydan ya da iddiadan diyeyim, etkilenerek yeni bir tarikat ya rattım, o tarikata yeni bir efsane uydurdum, yeni bir lider, yeni yasaklar ve yeni ritüeller kurdum. Gerçek hikâyeyi andıran pek çok noktayı romanda geçirdim. Bulgurcular diye bahsettiğim grubun yerine yurdun çeşitli kentlerinden gelen istismar vakalarında adı geçen grupları koyun, benzer bir hikâye yazabilirsiniz. n Haydar Ergülen, kitabın için “Toplumsal çürümüşlüğün tüm kesimlere sirayet etmesinin abartısız günlüğü” diyor. İsimsiz Ada, günümüz Türkiye’sinin aynası mı? İsimsiz Ada evet Türkiye, deprem ise 12 Eylül... Depremi fırsata çevirmeye çalışanlar, zenginleşenler, iyi niyetli ama aşağı düşmekten korkup birbirine düşen orta sınıflar, aldatılanlar, lümpenler ve tüm bu keşmekeş içinde çıkış yolunu arayanlar... Canı yananlar ve nasıl kurtulacağını bilemeyenler... Sarsıntı, bu düzende canı yanan herkes için yazıldı. n Çelişki’yi sevenler, Sarsıntı’yı neden okumalı? Çelişki’de söze odaklanan okur bu kez hikâyeye daha fazla odaklanacak ve atmosferi daha güçlü soluyacak. Sözü sarmalın içinde arayıp bulacak. Sözü zaten beğenen okur arka planın daha güçlü olduğu bu romanı da sevebilir. dım, yuvarlak mekânın özel bir önemi var. Herkesin Foucault’dan bildiği benim Bentham’dan alıntıladığım Panoptikon, yani gözetlemenin en yoğun olacağı, gözetleyenin de gözetleneceği dairesel hapishane fikri, romanın alt yapısını oluşturuyor. O yüzden yuvarlak bir masa seçtim. Masadakilerin hayatını irdeleyen bir göz olarak anlatıcı, kendi günlüğü de okunarak gözetleniyor aslında. En kötüsünü çocuklar yaşıyor n Kitabın güçlü karakterlerinden Filiz’in bir sözü dikkatimi çekiyor. “Kendi hayatımız kadar başkalarınınkilerden de sorumluyuz... Bir şeyleri görüp sustuğumuzda suça ortak olduk biz...” diyor. Katılıyor musun bu fikre? Roman boyunca susmak, ses çıkarmak, sesini duyurmak, bunun için gereken cesaretin bireysel mi toplumsal mı olması gerektiği gibi konular işleniyor. Susmak insanı doğallığında suçlu yapmaz elbette ama aynı girdabın içinde boğulma riskini beraberinde getirir. Bir şeyler yapmadığınızda kötülük size de bulaşabilir. Bu konuya Marksist bir anlayışla bakarsak alt yapının onun mağdurları tarafından alaşağı edilmediği her noktada, sistemin bizi kendine benzetip kendini yenileme riski var. n Bu sorumluluk nerede başlayıp bitiyor? Aklıma özellikle çocuklar geliyor... Romanda da en kötü şey yine çocukların başına geliyor. Dediğiniz gibi çocuklarımızın geleceğinden endişeliyiz. Ensar skandalı gibi bir rezalet var önümüzde ve bu rezalete neden olan koşullar sorgulanmıyor. Bir kişinin sapıklığı olarak değerlendirilemeyecek ihmaller zinciri var, hatta göz yumma... Denetlenmeyen, pedagojik olarak yetkin olmayan, kutsalları kullanarak her şeyi yapılabilecek kudrette hocaların olduğu, sorunlu yerler buralar. Romanda Fırat karakteri kaba kuvvetle istismarcılardan intikam alma peşinde ama bu da karşındakine benzeme riski taşıyor. Üstelik sorunları kökünden çözemediği için yeni sorunlara yol açıyor. n Kitabın baş kahramanı Levent de çocukluk kayıplarının acısını mı çekiyor? Çocukluğun yaşamını nasıl etkiliyor? Levent’in kırılma noktası yaşadığı istismar vakası diyebiliriz. Etkisinden çıkamıyor. Yapamadıklarından dolayı suçlu, güçsüz, aciz ve silik hissediyor. Mağduriyet kimilerinde böyle bir tepkiye neden olabilirken kimilerinde de şiddet eğilimi olarak ortaya çıkabilir. Herkesin çocukluğunun bugüne dair olumlu ya da olumsuz izler bıraktığı bir gerçek. Benim de vardır elbette. Fakat ben dönüp dönüp bunlarla uğraşmaktansa toplumsal meselelerde kendi arayışımı sürdürmeyi tercih ettim. Gerçek hikâye... n Levent bir yerde ‘İnsanlar yaptıkları iyilikleri hep veresiye defterlerine yazıyor. Bir gün çantayı alıp sokağa çıkacaklarını ve bir haciz memuru gibi alacaklarını toplayacaklarını düşünüyorlar” diyor mesela... İnsanları bu kadar iyi tanıdığı için mi bu kadar mutsuz? Levent içine kapandıkça gözlem yeteneği gelişmiş bir karakter. Kendisini silik görüyor, hayatta bir yer kaplamadığını düşünüyor ve başkalarının sözlerini dinlemeyi, ezberlemeyi, hareketlerini takıntı haline getiriyor. Sevilmediğini sandığı için başkalarının birbirine sevgisine dahi şüpheyle yaklaşıyor. Şüphe insanı diri tutar elbette fakat aşırısı da mutsuzluk sebebi olarak karşımıza çıkıyor. T.C. BALIKESİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA) ESAS NO: 2018/357 Esas 2018/357ESAS SAYILI DOSYA ATAMASI GEÇİCİ KONKORDATO KOMİSERLİĞİNDENALACAKLILARIALACAKLARINI BİLDİRMEYE DAVET T.C. Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin Ticaret Mahkemesi Sıfatı ile 2018/357Esas sayılı dava dosyasında “ÇELMAK TARIM MAKİNALARI PLASTİK VE DEMİR DOĞRAMA HAYVANCILIK TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ” ne mahkemece 10/10/2018 tarihinden itibaren 3 ay süreyle geçici mühlet verilmiş olup, geçici konkordato komiseri olarak Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Erden Köybaşı ile Hukukçu Av. Murat Somuncuoğlu görevlendirilmiştir. 2004 sayılı İİK’nun 299. maddesi gereğince ve 288. madde uyarınca, konkordato geçici mühleti alan “ÇELMAK TARIM MAKİNALARI PLASTİK VE DEMİR DOĞRAMA HAYVANCILIK TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ” den alacağı bulunan alacaklıların, konkordato geçici komiserliğimiz adına ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde birler mahallesi, Tavşan Tepe sokak No:14 A1 Karesi BALIKESİR / TÜRKİYEBalıkesir / TÜRKİYE adresinde geçici komiserlikçe görevlendirilen FEYZA AKIN ‘a alacak tutarını ve alacak tutarına esas alınan tarihi belirtir şekilde yazılı olarak, komiserlikçe görevlendirilen kişiye tutturulan evrak kayıt defterinden gelen evrak kayıt numarası alarak alacaklarını bildirmeleri, alacaklarını bildirmeyen alacaklıların, borçlunun bilançosunda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri ihtarı, İLAN olunur. Komiser Komiser Erden Köybaşı Av. Murat Somuncuoğlu Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 894228) T.C. İMRANLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2018/88 Aşağıda ayrıntıları belirtilen taşınmazlar Boru Hatları İle Petrol Taşıma A.Ş tarafından kamulaştırılmış olup ilan edilen tarihten itibaren 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine idari yargıda iptal ve adil yargıda maddi hatalara karşı düzeltim davası açılabileceği, açılacak davada husumetin Boru Hatları İle Petrol Taşıma A.Ş’ne yönetileceği, dava açıldığının ve yürütmenin durdurulması kararının alındığının belgelendirilmediği takdirde kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın, kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceği, mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına T.C Ziraat Bankası İmranlı Şubesi’ne yatırılacağı, davaya ve taşınmaz malın yerine ilişkin tüm savunma ve delillerinizi tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde bildirmeniz gerektiği veya kendiniz ya da vekiliniz tarafından duruşmada bulunmadığınız takdirde yokluğunuzda devam olunacağı ve karar verileceği, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesi gereğince ve Tebligat Kanunu’nun 28. maddesi uyarınca ihtar olunur. İl İlçe Köy/Mahalle Ada Parsel Esas Numarası SİVAS İMRANLI AŞAĞIÇULHA 112 38 2018/88 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 893582) T.C. MANAVGAT 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2018/251 Esas Talep eden HÜSNE DİNÇ, MUHAMMED DİNÇ, OĞUZ ÖZAY, YILMAZ DİNÇ, DİNÇ ELEKTRİK SIHHI TESİSAT TAAHHÜT VE İŞLETMECİLİK LİMİTED ŞİRKETİ, OYM MÜHENDİSLİK İNŞAAT ELEKTRİK ELEKTRONİK TAAHHÜT TURİZM TİC. SAN. VE LTD. ŞTİ vekili tarafından mahkememize açılan konkordato talebi nedeniyle; 7101 sayılı Kanunun 15. Maddesi ile değişik 2004 sayılı Kanunun 287/1 maddesi gereğnicei İİK’nun 286. Madrdesinde belirtilen belgelerin talep eden şirketler ve şahıslar yönünden mevcut olduğu tespit edildiğinde, Manavgat Ticaret Sicil Müdürlüğünün 2013 numarasında kayıtlı DİNÇ ELEKTRİK SIHHI TESİSAT TAAHHÜT VE İŞLETMECİLİK LİMİTED ŞİRKETİ ve ortakları YILMAZ DİNÇ24341638258, HÜSNE DİNÇ24311639278, Manavgat Ticaret Sicil Müdürlüğünün 6914 sicil numarasında kayıtlı OYM MÜHENDİSLİK İNŞAAT ELEKTRİK ELEKTRONİK TAAHHÜT TURİZM TİC. SAN. VE LTD. ŞTİ ve ortakları Davacı OĞUZ ÖZAY15703383718, MUHAMMED DİNÇ24305639406, YILMAZ DİNÇ24341638258 hakkında 24/10/2018 tarihinden tiibaren geçerli olmak üzere GEÇİCİ MÜHLET KARARI verilmiş olup, Alacaklıların, işbu ilanını yayınlandığı tarihten itibaren 7(yedi) günlük kesin süre içinde dilekçesiyle itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hal bulunmadığnı dellileri ile birlikte ileri sürebilecekleri ve bu çerçevede mahkemeden konkordato talebinin reddini isteyebilecekleri 7101 sayılı Kanunun 16. Maddesi ile değişik 2004 sayılı Kanunu 288/2 maddesi gereğince ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 893584) T.C. BALIKESİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)/ BAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 2018/362 Esas T.C. Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi Sıfatı ile) 2018/362Esas sayılı dava dosyasında “KANTUR AKARYAKIT SATIŞ İSTASYONU ANONİM ŞİRKETİ”ne mahkemece 10/10/2018 tarihinden itibaren 3 ay süreyle geçici mühlet verilmiş olup, geçici konkordato komiseri olarak olarak Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Erden Köybaşı ile Hukukçu Av. Murat Somuncuoğlu görevlendirilmiştir. 2004 sayılı İİK’nun 299. maddesi gereğince ve 288. madde uyarınca, konkordato geçici mühleti alan “KANTUR AKARYAKIT SATIŞ İSTASYONU ANONİM ŞİRKETİ” den alacağı bulunan alacaklıların, konkordato geçici komiserliğimiz adına ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde birler mahallesi, Tavşan Tepe sokak No:14 A1 Karesi BALIKESİR / TÜRKİYEBalıkesir adresinde geçici komiserlikçe görevlendirilen FEYZA AKIN‘a alacak tutarını ve alacak tutarına esas alınan tarihi belirtir şekilde yazılı olarak, komiserlikçe görevlendirilen kişiye tutturulan evrak kayıt defterinden gelen evrak kayıt numarası alarak alacaklarını bildirmeleri, alacaklarını bildirmeyen alacaklıların, borçlunun bilançosunda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri ihtarı, İLAN olunur. Komiser Komiser Erden Köybaşı Av. Murat Somuncuoğlu Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 894239) haber 15 DT’DEN SAYIŞTAY’A YANIT: Sanatçılar büyükşehir istiyormuş Sayıştay, Devlet Tiyatroları’nın (DT) böl ge müdürlerinin “gö revin gerektirdiği bil giye sahip olmadıkları SELDA GÜNEYSU nı” belirledi. Genel müdürlük yetkin sanat çıların büyükşehirle ri tercih ettiğini belirtti. Sayıştay ise “atanma şartlarını taşıyan yüzlerce sanatçı bulunmaktadır” dedi. Sayıştay’dan, Devlet Tiyatroları’na (DT) bağlı 12 bölge tiyatro müdür lüğünün 10’unda, “müdürlerin asaleten atanmış olmasına karşın, görevlerini ge rektirdiği bilgiye sahip olmadan yaptıkla rı, müdürlüğe ilişkin harcama yetkilerini yardımcılarına devrettikleri” uyarısı gelin ce, DT Genel Müdürlüğü’nden Sayıştay’a dikkat çeken yanıt verildi. DT’nin yanıtında, “Uzun yıllar görev yapan sanatçıların, Konya, Van, Diyarbakır, Erzurum, Adana, Trabzon, Sivas gibi bölgelerde yaşamalarının sanatsal açıdan kısırlaşmalarına ne den olduğu” ileri sürüldü. Bu nedenle de sanatçıların “sanatsal faaliyetlerin daha çok bulunduğu büyükşehirlerde bulun mak istedikleri, anılan bölgelere üniversi telerden yeni mezun olmuş ve sanatçı olmak isteyenlere ‘stajyer sanatçı’ sınavı ile eleman temin edildiği” savunuldu. Sayıştay, DT’ye ilişkin hazırladığı raporda, genel müdürlüğe bağlı bölge müdür lüklerine ilişkin ciddi uyarılarda bulun du. Sayıştay’ın uyarısında, “Diyarbakır DT Müdürlüğü’nde asilde bulunması gerekli şartları taşımayan oyuncuya, tedviren gö revlendirilerek harcama yetkisi verildiği görülmüştür. DT kanununa göre; ‘İhtiya ca göre Ankara ve İstanbul dışında genel müdürlüğe bağlı olarak kurulacak tiyatrolar, tercihen rejisör niteliğinde bir mü dür yönetiminde yönetileceği’ hükmolun muştur. Genel müdürlüğe bağlı 12 tiyatro müdürlüğünün 10’unda müdürler asa leten atandığı halde, görevin gerektirdiği bilgiye sahip olmamaları nedeniyle harcama yetkileri yardımcılarına devredilmiş ken, burada aksi bir tasarrufta bulunula rak 657 sayılı kanunda yer almayan bir görevlendirme usulüyle, harcama yetkisi nin bilgi ve deneyimi olmayan bir çalışana verilmesinin mali sorumluluk yönüyle sakıncalı olduğu düşünülmektedir. Dolayı sıyla idarenin bahsedilen standartları dik kate almayarak söz konusu görevlendirmede keyfi davrandığı kanaati oluşmuş tur” denildi. ‘Sanatsal açıdan kısırlaştırıyor’ Kuruluş yasasına göre “ülkenin her yerinde sanatın yaygınlaştırılmasını sağlama” görevi bulunan DT’nin genel müdürlüğünden ise Sayıştay’ın uyarısına dikkat çeken şu yanıt geldi: “DT müdürlüğünde uzun yıllar görev yapmış sanatkârlarımızın Konya, Van, Diyarbakır, Erzurum, Antalya, Adana, Trabzon, Sivas gibi bölgelerde yaşamasının sanatsal açıdan kısırlaşmasına sebep olacağından ve sanatsal faaliyetlerin daha çok bulunduğu büyükşehirlerde bulunmak istemelerinden; anılan bölgelere üniversitelerden yeni mezun olmuş ve sanatçı olmak isteyenlere kurumumuz tarafından yapılan ‘stajyer sanatçı’ sınavı ile eleman temin edilmekte ve bu bölgelerde stajyerlik de dahil olmak üzere 6 yıl hizmet şartı ile bu bölgelerde çalıştırılmaktadır. Temel amacımızın yerli ve yabancı eserlerle halkın genel eğitimini, dil ve kültürünü yükseltmek, Türk dilini yerleştirmek ve şive birliğini meydana getirmek, temel değerler üzerinde doğru yargılara varılmasını sağlamak olmasından bahisle DT olarak herkese ulaşabilmek için bölge müdürlüklerimiz artırılmaya çalışılmaktadır. Ancak her bölgede görev yapan sanatkârlarımız, 657 sayılı kanunun 68/B şartlarını taşıyamadıklarından dolayı tedviren atama yoluyla bölge müdürü olarak görevlendirilmektedirler. Ayrıca, bölgenin en üst amiri niteliğinde olan bölge müdürünün yetki devri kendi ehliyetinde olduğundan genel müdürlükçe bir işlem yapılamamaktadır.” ‘Şartları taşıyan sanatçı var’ DT’nin savunmasını inceleyen Sayıştay ise “savunmayı yeterli bulmadı”. Sayıştay, bu kez de DT’ye şu uyarıda bulundu: “Genel müdürlük bünyesinde söz konusu atanma şartlarını taşıyan yüzlerce sanatçı bulunmaktadır. Ancak idare, yönetici atamasında 657 sayılı Devlet Memurları Yasası ile Kamu İç Kontrol Standartları Tebliği hükümlerini dikkate almamıştır. Ödeneğin harcama yetkilisinin, üst yönetici tarafından belirlenmesi gerektiği açıktır. İdare, kamu kaynağının etkin, verimli ve hukuka uygun kullanılmasını teminen; yönetici atanmasında, harcama yetkilisinin ve yetki devrinin belirlenmesinde yukarıda bahsedilen standartları dikkate alarak keyfiyetten uzak tasarruflarda bulunmalıdır.” l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle