19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 1 Kasım 2018 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Adaletsiz başlangıç haber 9 UNICEF raporuna göre Türkiye “okul öncesi eğitimde eşitlik” açısından 41 ülke arasında en son sırada. Zirvede Litvanya var Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yapılan “Adaletsiz Başlangıç” başlıklı rapora göre Türki FİGEN ye “okul ön ATALAY cesi eğitimde eşitlik”açısından 41 ülke arasında en son sırada yer aldı. OECD ve/veya AB üyesi 41 ülke verilerinin yer aldığı raporda, Litvanya, İzlanda ve Fransa, okulöncesi eğitimde eşitlik açısından rapordaki bütün ülkeler arasında en yüksek oranlara sahip. Üç çocuktan ikisi Eğitimin kalitesi ya da süresi bir yana bırakıldığında hemen her çocuğun ilkokula başlamadan akranlarıyla en azından biraz öğrenme deneyimi yaşadığına dikkat çekilen raporda, “Ancak bir avuç ülkede bu mümkün olamıyor. Türkiye’de üç çocuktan sadece ikisi (yüzde 68) ilkokula başlamadan okulöncesi eğitim kurumuna gidebiliyor”denildi. Okul öncesi eğitimin en eşitsiz olduğu diğer ülkelerin de ABD ve Romanya olduğu belirtildi. Türkiye’nin, yeterli veri olmadığı için ilkokul ve ortaokul düzeyinde eğitim eşitsizliği açısından yer almadığı raporda, Hollanda, Letonya ve Finlandiya ilkokul düzeyindeki en eşit ülkeler. Malta, İsrail ve Yeni Zelanda ise bu alandaki en yüksek eşitsizlik oranına sahip. 15 yaş okuma becerisi konusunda Letonya, İr landa ve İspanya’da en yüksek eşitlik oranları var. Malta, Bulgaristan ve İsrail ise bu alanda en yüksek eşitsizliğe sahip olan ülkeler. Araştırmayı yapan UNICEF’e bağlı Innocenti merkezi müdürü Dr Priscilla Idele, “Rapor, ülkelerin çocuklarına iki alanda en iyiyi sunabileceklerini gösteriyor: Eğitimde mükemmel standartlar ve mümkün olduğunca en düşük eşitsizlik oranları. Bütün zengin ülkeler, dezavantajlı ailelerden gelen ve çoğunlukla geride kalan çocuklar için çok daha fazlasını yapmak zorunda”dedi. Her çocuğa eşit fırsat Raporda ülkelere şu önerilerde bulunuldu: 4 Yüksek kaliteli erken çocukluk eğitimi ve bakımını garanti edin ve iyi düzeyde beceri kazanmalarını sağlayın. 4 Sosyoekonomik eşitsizlikleri azaltın. 4 Akademik başarıda cinsiyetler arasındaki farkı kaldırın. 4 Sadece başarı ortalamalarına değil eşitliğe odaklanın. 4 Bilgi farklılığını ortadan kaldırmak için tüm ülkelerde yüksek kaliteli, uzun vadeli çalışmalar yapın. KIZLAR HEP ÖNDE l Okuma testlerinde kızlar bütün ülkelerde önde. Bu fark, çocuklar büyüdükçe genişliyor. Bu konuda ülkeler arasında büyük farklar bulunuyor. Örneğin 15 yaş grubunda, İrlanda’da kızlar yüzde 2 daha iyi ama Bulgaristan’da bu oran yüzde 11’e çıkıyor. l Zengin bir ükede yaşamak, kaliteli eğitime eşit erişimin garantisi değil. l Bazı çocuklar, kendilerinden kaynaklanmayan koşullar yüzünden yani nerede doğdukları, hangi dili konuştukları ya da anne babalarının meslekleri nedeniyle akranlarından daha başarısız oluyor. Bu çocuklar, eğitim yaşamlarına dezavantajlı olarak başlıyor ve gerekli önlemler alınmazsa akranlarından çok geride kalıyor, uçurum giderek büyüyor. Bu eşitsizlik biçimleri çok adaletsiz. l Çocukların potansiyellerine ulaşma, beceri ve yeteneklerini geliştirme, ilgi duydukları alanda ilerleme yolunda eşit fırsatları yok. l Düşük gelirli ailelerin çocuklarının okulöncesi eğitim ora nı daha düşük. Okulöncesi eğitim alma oranı en düşük çocuklar, en yoksul ailelerin 3 yaş altındaki çocukları. l 41 ülkedeki 10 çocuktan en az 9’u ilkokula başlamadan önceki yıl okulöncesi eğitim alıyor. l 16 ülkede çocukların yüzde 5’inden çoğu, anaokuluna gitmeden ilkokula başlıyor. l 10 yaş civarındaki çocuklar arasında okuma becerileri anlamında büyük farklılıklar bulunuyor. Hemen bütün ülkelerde çocukların yüzde 10’undan çoğu, okuma yeterliliği açısından bu yaşta olması gereken düzeye ulaşamıyor. 2021’e yerli füze sistemi Bakan Selçuk Öğretmenlere yüksek lisans zorunluluğu Milli Eğitim Bakanı Selçuk, ‘4 yıl içinde öğretmenlerin yüksek lisans sahibi olması’ hedefi koyduklarını söyledi Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “4 sene içinde bütün öğretmenlerimizin ulaşabildiğimiz kadarıyla yüksek lisans sahibi olması konusunda bir hedef koymak var” dedi. Selçuk, TOBB Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen Türkiye Eğitim Meclisi Toplantısı’nda konuştu. Selçuk, öğretmenlerin yetiştirilmesi konusunda Yükseköğretim Kurulu ile birlikte çalışacaklarını, ani bir değişiklik olmadan belirli sayıdaki eğitim fakültesinde yapılabilecek değişiklikleri ele alacaklarını belirterek, şöyle konuştu: “Dünyada bazı eğitim fakülteleri uygulama, bazıları araştırma ağırlıklı. Biz de bazı eğitim fakültelerini öğrenme öğretme ağırlıklı, uygulama ağırlıklı, eski öğretmen okullarının yeni versiyonu gibi kurabilir miyiz? Bununla ilgili bir mutabakatımız var. Formasyon dediğimiz şeyin sistemi nasıl sıkıntıya soktuğuna şahitsiniz, bununla ilgili birtakım çalışmalar olacak. Bütün öğretmenlerin hizmet içi eğitiminin tümüyle yeniden modellenmesi söz konusu olacak. 4 sene içinde bütün öğretmenlerimizin ulaşabildiğimiz kadarıyla yüksek lisans sahibi olması konusunda bir hedef var.” ‘Dokuya uymadı’ İyi öğretmenler yetiştirmenin önemini vurgulayan Selçuk, “12 Eylül’den beri bu konuda herhangi bir değişiklik yapılmadı ve öğretmen okullarının dejenerasyonu ve 1970’lerdeki terör belası nedeniyle eski köy enstitüsü, öğretmen okulu, yüksek öğretmen okulu geleneğimiz kırıldı. Biz bu geleneği bıraktık, bir eğitim fakültesi modeline geçmeye çalıştık fakat bu da dokuya uymadı” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli uzun menzilli bölgesel hava füze savunma sistemi projesinin başlatıldığını duyurdu. Projenin adı ise ‘Siper’ olacak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, milli uzun menzilli bölgesel hava füze savunma sistemi projesinin başlatıldığını, adının da “Siper” olduğunu açıkladı. Rusya’dan S400 füze savunma sistemi siparişi veren Türkiye, ABD’nin tepkisini çekmişti.  Erdoğan, TÜBİTAK Savunma Sanayi Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE) Yerleşkesi’ndeki Milli Teknoloji Geliştirme Altyapıları Açılış töreninde milli savunma sistemi projesinin başladığını açıkladı. Erdoğan, “Uzun menzilli bölgesel hava füze savunma sistemine olan ihtiyacımız farklı vesilelerle gündeme geliyor. Bu sistemin ülkemizin güvenliği için önemi ortadadır. Türkiye’yi zamanla bu alanda farklı bir lige çıkaracak bir projenin ilk adımını bugün atıyoruz. Milli uzun menzilli bölgesel hava füze savunma sisteminin oluşturulmasına yönelik çalışmalar Savunma Sanayi Başkanlığımızın öncülüğün de TÜBİTAK SAGE, ASELSAN ve ROKETSAN tarafından başlatıldı. İlk teslimatları 2021 yılı sonunda gerçekleştirilmesi planlanıyor. Bugün ayrıca tarihi önemdeki bu projemizin de ismini ilan ediyoruz; SİPER” dedi. Türkiye’nin teknolojik derinliğinin her geçen gün arttığını ifade eden Erdoğan, “İşte bu teknolojik derinliklere ulaşan ürünlerden biri Erdoğan, yerli üretim füzeyi imzaladı. İHA si olan elektromanyetik fırlatma sistemi kısa adıyla SAPAN’ı bugün hayata geçiriyoruz. Proje kapsamında 1 kilogramlık mühimmatı saniyede 2 bin metreden başlayan hızlarla fırlatmayı hedefliyoruz” dedi. Yerli ve milli savunma sisteminin önemine dikkat çeken Erdoğan, “Milli güvenliğimiz bakımından kritik ve acil konularda ısrarla ve ya bancı menşeili ürün talep eden kurumlarımızı, bürokratlarımızı yakından takip edeceğimin de bilinmesini istiyorum” dedi. Erdoğan, Harp Başlığı Raylı Sistem Dinamik Test Alt Yapısı’nın (HABRAS) tüm yerli ve ithal tüm silah sistemlerinin testini yapacağını böylece çok önemli bir yeteneğe ve altyapıya kavuştuklarını söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Mesele kalitesiz kıyafet’ ŞEYMA PAŞAYİĞİT Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Gülmüser Heper, Tunceli Nazimiye’de iki askerin hipotermi geçirerek şehit olmasına ilişkin “Eksi 40’a kadar koruyacak elbisede, hava koşulları eksi 45’e kadar düşecek ki etkisiz olsun. Bu konu tamamen kıyafetin kaç dereceye kadar koruduğu ve kalitesiyle ilgilidir” dedi. Prof. Dr. Heper, hipotermi ve olaydaki ihmaller üzerine gazetemize bilgi verdi. Hiporterminin en temel sebebinin ağır ve ani soğuğa maruz kalma oldu İki askerin hipotermi geçirmesine ilişkin konuşan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Heper, ‘İki askerin donması kıyafet kalitesiyle ilgili’ dedi. ğunu belirten Heper, “Ağır soğukta, ısınma şartları yoksa ve koruyucu elbiseler dayanıksızsa, soğuğu geçirip ısıtmıyorsa, hipotermiye girme kaçınılmazdır” dedi. Vücut ısısının eksi 28 dereceye düştüğünde ağır hipotermi ile ölümün gerçekleştiğini söyleyen Heper, askerlerin teçhizatlarıyla ilgili yanıtlanmayan sorulara işaret ederek şöyle konuştu: “O sırada kaç derece soğuk vardı? Elbisenin koruyuculuğu kaç dereceye ulaşı yordu? Eksi 40’a kadar koruyacak elbisede, hava koşulları eksi 45’e kadar düşecek ki etkisiz olsun. Bu konu tamamen kıyafetin kaç dereceye kadar koruduğu ve kalitesiyle ilgilidir.” Hükümet: Yeterli Muhalefetten gelen tepkilere karşın hükümet yetkilileri askeri teçhizatların yeterli olduğunu savundu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Askerimizin tüm teçhizatı en modern teçhizattır” derken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da “Şehitlerimizin üzerindeki ekipman, dünya standartları çerçevesindedir. Ağır kış şartları için özel üretilmiş ekipmanlardır. Ne teçhizat eksiğimiz ne hazırlıksız gitmemiz söz konusudur” ifadelerini kullanmıştı. İYİ Parti’nin konuyla ilgili Meclis’e sunduğu araştırma önergesi ise AKP tarafından reddedildi. Son olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kış donanımı tanıtım toplantısında Jandarma Lojistik Komutanı Münir Güzel, kıyafetlerin 40’a kadar koruma sağladığını belirtmişti. l ANKARA Deniz Baykal’la sohbet... T ürkiye 16 Ekim 2017’de güne “Deniz Baykal ciddi bir rahatsızlık nedeniyle hastaneye kaldırıldı” haberiyle başladı. Bir yılı aşkın süredir İbni Sina Hastanesi’nde başlayan, Almanya’dan Gülhane’ye devam eden tedavi, altı aydır Ankara’da Gaziler Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi’nde sürüyor.  Işık Kansu ve  Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş’le birlikte ziyaret etme dileğimizi ilettik. Çok sınırlı ziyaret kabul edildiğini bildiğimiz için olumsuz yanıt alma olasılığını yüksek tuttuk. Kısa bir ziyarete evet dediler. Gaziler Hastanesi adı üstünde, büyük çoğunluğu terörle mücadele sırasında yaralanmış, vücudunun bir bölümünü vatan uğruna yitirmiş görevlilerimizin hayata kazandırıldığı yer. Girişte en çok tekerlekli sandalyeler üzerinde yaşama tutunanlar dikkat çekiyor. Kimi yalnız, kiminin etrafında ziyaretçi kümeleri... Beklerken tekerlekli sandalyeyi vücudunun bir parçası olarak kabullenmiş Yozgat Akdağmadeni’nden Zeki ile tanıştık. 1996’dan beri bu şekilde yaşam mücadelesi veriyor. Tek derdi var; üniversiteyi bitiren biricik kızına iş! HHH Nöbetçi memur eşliğinde ikinci kata çıktık. Asansöre bindiğimiz kapının karşı tarafından indik. Gri koridoru geçip Baykal’ın odasına girdik. Bizi, beklediğimiz gibi kızı Aslı karşıladı.  Kızın var mı sigortan var... Bizden hemen önce de Yılmaz Ateş gelmiş. Yüksekçe, her duruma ayarlanabilen yatağının karşısındaki, Aslı Hanım’ın hazır ettiği sandalyelere oturduk. Deniz Bey’le yıllarca Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisi ve yazarı olarak muhatap olmuştum. İlk yeni Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş’i takdim etmek uygun olur diye düşündüm: “Sertaç’ı 1995 yılında önce stajyer, hemen ardından da gece muhabiri olarak Cumhuriyet’e almıştık. Şimdi Ankara Temsilcimiz... Kendi evlatlarımızı yükselttik...” Deniz Bey, Sertaç’a “hayırlı olsun” dedikten sonra bana seslendi: “Ne o Balbay, kendi evlatlarımızı yükseltiyoruz derken... Bu bir siyasi mesaj mı?” Daha sohbetin başında gördük ki Baykal, beyin gücünden hiçbir şey yitirmemiş. Cumhuriyet gazetesiyle ilgili tüm gelişmeleri izlediğini söyledi. Cumhuriyet gibi bir gazetenin siyasi çizgisinin önemini vurguladı. Ziyaretimiz 29 Ekim günüydü. Önce Cumhuriyet rejimini özetledi. Herkesin hiçbir mezhep, din, etnisite ayrımı olmaksızın Cumhuriyet çadırı altında bir araya gelebilmesinin bugün daha iyi anlaşıldığını anlattı. Irak’tan, Suriye’den örnekler verdi.  Türkiye’nin bugünkü sıkıntıları aşacağına inandığını söyledikten sonra devam etti: “AKP’ye oy verenler dahil toplumun büyük bir kesimi mevcut durumdan rahatsız. 16 yıllık iktidarın ardından AKP’de çürüme var. Bunu durdurmaları zor. Bizde ise bir umutsuzluk havası hâkim. Bu bir silkelenme, derlenip toparlanma ile aşılır. Bir toparlanma görüntüsü CHP’yi yeniden büyük bir umut yapar...” Deniz Bey, küreselleşmenin de dünyanın sorunlarına çare olamadığını, Türkiye’nin ulus devlet yapısını koruyarak dünya ile barışık bir siyaset izlemesi gerektiğini örnekler vererek anlattı. HHH Deniz Bey’i dinlerken gözümün önüne gür akan bir çoban çeşmesi geldi. Çeşmenin etrafı bazen sonbahar olur, bazen ilkbahar olur, kar yağar kış olur, güneş açar yaz olur... Ama çeşme hep akar.  Böyle bir havada bütün düşüncelerini berrak bir su gibi anlattı. Baykal’la 1990’lı yıllar boyunca, 2000’lerin 9’una kadar böylesi çok sohbetlerimiz oldu. Konu sohbeti haberleştirmeye gelince şöyle derdi: “Sen bunun yazılacak, yazılmayacak yanlarını bilirsin. O kısmını sana bırakıyorum...” Bu anımızı anımsattıktan sonra devam ettim: “Geleneği bozmayalım...” Baykal’ın ilk hastane günlerinde bir defter açılmıştı. Oraya şunu yazmıştım: “İkna gücünüze güveniyorum. En kısa sürede aramızda olacağınıza inanıyorum...” Deniz Bey, bütün gücü ve bilinciyle yaşamın içinde. Ayrılırken sözümüz şu oldu: “Bundan sonraki sohbeti ODTÜ ormanında yürürken yapmayı diliyoruz...” İstanbul Havalimanı’nda ilk uçuş Ankara’ya İş cinayetleri ve kötü çalışma koşulları nedeniyle işçilerin protestolarına neden olan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından 29 Ekim’de açılan İstanbul Havalimanı’nda (3. havalimanı) ilk ticari uçuş, Türk Hava Yolları’nın (THY) İstanbulAnkara seferiyle başladı. İlk tarifeli uçuş Boeing 777 tipi uçakla dün saat 11.30’da Ankara’ya gerçekleşti. Uçuşun gerçekleştiği anlarda bölgedeki kamyonların çalışması devam ediyordu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle