19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER eposta: [email protected] Perşembe 1 Kasım 2018 2 TASARIM: BAHADIR AKTAŞ için imece çağrısı Bu kampanya; CUMOK’un (Cumhuriyet Okurları), Atatürk devrimlerine inanmış Atatürkçü Düşünce Derneği, kadın kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin çağrısıdır. Bu tüm halkımıza “son kale”nin korunması için önemli, içten ve açık yürekli bir çağrıdır. Bu çağrıya Atatürkçü sivil toplum örgütleri, kuruluşlar destek vereceklerini Cumhuriyet Vakfı’na bildirmişlerdir. Vakıf senedimize göre, CUMOK’ların çağrısıyla başlayan kampanyayla bağış almaya vakfımız yetkilidir. Bağışları Levent Gök, gazetemizi ziyaret etti, imeceye destek verdi Levent Gök İklim Öngel Sertaç Eş Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili ve CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, gazetemizin Ankara Bürosunu ziyaret etti. Gazetemiz Ankara Temsilcisi Sertaç Eş ve Ankara Haber Müdürü İklim Öngel ile bir araya gelen Gök, yeni dönemde başarı dileklerinde bulundu. “Cumhuriyet İmecesi” için dayanışma mesajı veren Gök, “Cumhuriyet gaze tesi, Türkiye’nin önemli yayın organı. Bizim de isteğimiz Cumhuriyet gazetesinin uzun soluklu yayın hayatını sürdürmesidir. Burada medyanın içine düştüğü durum nedeniyle, gazete satışlarının yanı sıra destekler de önemli yer tutuyor. Cumhuriyet’in sonsuza dek yaşaması için ben de her türlü katkının verilmesi taraftarıyım” dedi. Laik, eğitimden nasıl uzaklaştırıldık? Orhan Yıldırım rülmesiyle başlayan ve halen devam Eğitimİş Genel Başkanı eden sorunlardır. Türkiye’de Milli Eğitimin temelleri Cumhuriyetin kuruluş yıllarında atılmış ve genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin inşaasın Mevcut okulların fiziki altyapı sorunlarını giderme yönünde hiçbir çalışma yapılmamıştır. Derslik açığı ve kadro sorunu da ve ulus bilincinin oluşumunda eği Okulların dönüştürülmesine paralel tim, en önemli aktörlerin başında yer olarak azalan ilkokul sayısı ve oku almıştır. Kısıtlı ekonomik kaynakla la başlayan öğrenci sayısındaki artı rı ile başlatılan eğitim seferberliği ile şa paralel olarak sınıf mevcutları yine kısa sürede sağlanan gelişmeler, eği Bakanlığın öngördüğü sayının çok üs tim alanında pek çok ülkeye model ol tüne çıkmıştır. Derslik açığı sorunu muştur. nu gideremeyen Bakanlık, kalabalık Cumhuriyet dönemi eğitimi, ulus sınıflarda çocuklarımızı sağlıksız eği laşma süreci ve Cumhuriyet değerle time mahkum etmiştir. rinin özümsenmesi ile laik, tam ba Yine okulların dönüştürülmesi so ğımsız ve çağdaş Türkiye’nin oluşu nucu norm kadro sorunları da devam munda da büyük pay sahibi olmuştur. etmektedir. Köy Enstitüleri gibi dünyanın hiç Özetle 4+4+4 eğitim sistemi ile eği bir ülkesinde denenmemiş Türkiye tim bir yandan gericileştirilerek ço Cumhuriyeti’ne ait bir eğitim modeli cuklarımıza kaderci ve başkalarının ile kalkınmaya hız verilirken demok kendisinin yerine verdiği kararlara rasi eğitiminin ilk tohumları köyler itaat etme kültürü enjekte edilmeye de atılmıştır. çalışılmaktadır. Cumhuriyet Dönemi eğitim politi Başta öğretmen yetiştirme problem kası ile Eğitim Birliği Yasası çıkarıl leri olmak üzere, personel istihdam mış, tüm eğitim kurumları Milli Eği sorunları, derslik açıkları, fiziki or tim Bakanlığı bünyesinde toplanarak, tam yetersizlikleri, kalabalık sınıflar, laik ve karma eğitim getirilmiş, eğiti öğretmensiz okullar, bilimsellikten, min ilköğretimde kız ve erkek çocukları için zo Mücadelemize, sanattan, spordan uzak programlar ve plansız runlu olması esası kabul edilmiş ve bilimsel esaslara dayalı bir gençlik yetiştirmek hedeflenmiştir. Atatürk’ü ve devrimlerini anlatmaya devam uygulamalar sonucunda sorunlar katlanarak artmış, eğitim sistemimiz çökertilmiş, eğitim emek Eğitimin altyapı eksikliklerinin tamamlanması ve öğretmen ihtiyacının edeceğiz. Yolumuz Cumhuriyet çileri, öğrenciler ve veliler mağdur edilmiştir. “Hayatta en hakiki giderilmesi için başlatı yoludur. mürşit (yol gösterici) bi lan çalışmalar, öğretmen limdir, fendir” diyen Ata yetiştirme projeleri ile türk, eğitimde dini eğitimmodern eği eğitimde dev adımlar atılmıştır. tim ikiliğini ortadan kaldırarak öğ Dinsel eğitime 6 kez değişiklik retimde birliği sağlamış; çağdaş laik ve bilimsel bir eğitimin toplumu kal Cumhuriyetin kuruluşundan 2002 kındırıp geliştireceğini görmüştü. Ne yılına kadar laik, bilimsel, karma var ki yıllar sonra bu yaşananlar Türk eğitim modernleşme aracı olmuş, toplumunun Cumhuriyetle başlattığı 2002’den sonra yapı dönüştürülerek, aydınlanma ve çağdaş uygarlıklar dü dinin öğretimi yerine eğitimin dinsel zeyinin üstüne çıkma mücadelesine leşmesi ilke edinilmiştir. indirilen ağır darbeler olmuştur. 2002 yılından sonra Türk Eğitim Toplumu dönüştürmeye çalışmak, Sistemi dinsel bir modele doğru dö dini esaslara göre yeniden dizayn et nüştürülmeye başlanmıştır. AKP, 16 mek, kimin nasıl yaşayacağına karar yıllık iktidarı döneminde dinsel eği vermek, hatta bireyin oturmasından tim konusunda hedeflerine ulaşma yemesine içmesine kadar her davranı noktasına erişmek için müfredatta 6 şına karışmak otoriter anlayış ve ya kez köklü değişiklik yaparak, eğiti pıların sonucudur. Türkiye Cumhuri min niteliğinde önemli bir düşüş ger yetinin temeli, demokratik laik ve in çekleştirmiştir. AKP iktidarında eği san haklarına saygılı bir hukuk dev tim çalışanları siyasi baskı altına alın leti olduğuna göre yetiştireceğimiz in mış, liyakat ilkesi yok sayılmış, çağ san tipi bu doğrultuda olmalıdır. Biat daş, bilimsel, laik eğitim hedef tahta eden, sorgulamayan, aklı değil, inancı sına konulmuştur. Dini vakıf, cema yaşamında rehber alan insan tipi, oto at ve derneklerin siyasi yapıları, Türk riter yapılara özgü insan tipidir. Eğitim Sisteminin temel ilkesi haline Ülkemizin geleceğini oluşturacak dönüştürülmüştür. Zorunlu (kesintili) yeni kuşaklar, akıl, bilim ve sanat or eğitim 12 yıla çıkarılmasına rağmen tamında barış ve huzur içinde verilen ilk ve ortaokullarda okullaşma oranı bir eğitim sistemiyle yetiştirilmelidir. azalmış, örgün eğitim yerine yaygın Eğitimİş olarak; parasız, bilimsel, eğitim teşvik edilmiştir. 95 yıllık laik, demokratik, laik, ulusal ve karma eği bilimsel ve çağdaş eğitim deneyimi tim mücadelemize, Atatürk’ü ve dev bir çırpıda yok sayılmış, eğitim bilim rimlerini anlatmaya devam edeceğiz. cilerin görüşleri önemsenmemiştir. Yolumuz çağdaş uygarlık yoludur, yo Okullarda en çok gözlenen sorun lumuz Cumhuriyet yoludur ve bu yol lar, 4+4+4 sonrası okulların dönüştü dan asla dönmeyiz. nızı “26 Ekim26 Kasım 2018” tarihleri arasında bir ay süre since gazetemizden ve internet sitemizden duyurulan hesap numaralarına yatırabilirsiniz. l TL Iban numarası: TR67 0006 4000 0011 3980 0074 52 l USD Iban numarası: TR69 0006 4000 0021 3980 0112 91 l Euro Iban numarası: TR28 0006 4000 0021 3980 0118 35  l Bağışlarınızı Cumhuri yet Vakfı’nın web sitesi www. cumhuriyetvakfi.org.tr adresi üzerinden de yapabilirsiniz. Beştepe’deki söylemler... 2 Danıştay Başkanı bir süre önce, kurumunun eski kararlarını kınamış, “Danıştay (yargı) hiçbir zaman bugünkü kadar bağımsız olmadı” mealinde bir açıklama yapmıştı. Bu görüşünü halen sürdürüyor mu? NURİ ALAN Eski Danıştay Başkanı Yargı kararları bilimsel eleştirilere açıktır. Uygun zemin ve zamanda yargı kararları üzerinde yapılacak bilimsel eleştiriler ve tartışmalar yargılama usulünün ve ilkelerinin gelişmesine katkı sağlar; kararı veren yargıçların özeleştiri yaparak farklı düşünce ve görüşleri değerlendirmelerine zemin hazırlar. Yürütme ve yasama organlarından veya onların yetkililerinden gelecek eleştiriler iyi niyetle yapılsa ve eleştiri sınırları içinde kalsa bile farklı yorumlanabilir; eleştirinin yerine ve dozuna göre telkin, tavsiye veya baskı olarak nitelendirilebilir. Giderek yargı bağımsızlığı ve buna bağlı olarak yargının tarafsızlığı tartışılır hale gelir. Verilen bir yargı kararını beğenmeyebilirsiniz, sizi üzebilir. Kaldırılmasını ve uygulanmamasını isteyebilirsiniz. Bunun tek yolu ilgili yasada gösterilen usuller içinde yine yasanın belirlediği üst yargı yerlerine başvurmaktır. Cumhurbaşkanının, 24 Ekim 2018 günü Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen “Şurayı Devlet’ten Danıştay’a” konulu uluslararası sempozyumda yaptığı konuşmayı genel kabul gören bu ilkeler çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Sempozyumda önce Danıştay Başkanı, daha sonra Cumhurbaşkanı konuşmuştur. Danıştay Başkanı, Danıştay’ın danışma ve inceleme görevine ilişkin açıklamalar yapmış, bu görevle ilgili önerilerde bulunmuştur. “Yargılama süreci devam eden bir dava hakkında görüş beyan edilmesinin hukuka, adalete ve yargıya olan güveni sarsacağı unutulmamalıdır” görüşünü vurgulamıştır. Bu tespite katılmamak mümkün değildir. Daha sonra kürsüye gelen Cumhurbaşkanı, Danıştay Başkanına cevap verircesine Danıştay’ın konumu, görev yetkileri ile ilgili olarak çarpıcı ifadelerde bulunmuştur. “... Merak ediyorum, Yerindelik görevi, hakkı idareye mi yoksa yargıya mı ait. Bunun kavgasını on altı yıl verdik. O zaman yargı gelsin, idare görevini de üstlensin...” “...Danıştay’ı istişare organı olarak değerlendiriyorsak, istişare organı görevini ifa etmesi gerekir. Karar vereyim diyorsa biz burada niye duruyoruz. Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini hazırlamadan önce biz kalkıp Danıştay’a soracaksak, oradan müsaade alacaksak, ben bu makamda durmayayım, çekeyim gideyim.” Danıştay’ın varlığı Cumhurbaşkanının konuşmasını değerlendirmeden önce bir açıklama yapmak gerekiyor: Anayasanın 155’inci maddesinde, Danıştay’ın görevleri içinde gösterilen “...Başbakan ve Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları... hakkında iki ay içinde düşüncesini bildirmek” görevi 6771 sayılı kanunla madde metninden çıkarılmış ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri içinde bu yolda bir düzenleme getirilmemiş olduğundan, Danıştay’ın söz konusu kararname tasarılarını ve milletvekillerince verilecek kanun tekliflerini incelemesi, görevi ve yetkisi dışında kalmıştır. Danıştay Başkanının bu Anayasa değişikliğine karşın konuşmasında “Hazırlanma sürecinde kanunlar ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri hakkında istişari görüş verilmesi” hususunu Danıştay’ın temel görevleri arasına alınmasını önermesinin, Cumhurbaşkanının bu sert tepkisine neden olduğu anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanının bu anayasa değişikliğini hatırlatarak Danıştay Başkanı’nı yanıtlaması da mümkün, yeterli ve daha uygun olacaktı. Anayasanın Danıştay’ı düzenleyen 155’inci maddesine göre Danıştay’ın ağırlık görevi yargısaldır; ilk ve son derece mahkemesi olarak uygulanması zorunlu yargısal kararlar verir. Sözü edilen anayasa maddesinde ve kanunlarda gösterilen sınırlı sayıda istişari ve inceleme görevleri de vardır (Danıştay’da on üç yargı dairesi, bir idari daire mevcuttur). Danıştay’ın görevleri konusundaki anayasal düzenleme bu kadar açık ve net iken Cumhurbaşkanı’nın “...Danıştay’ı istişare organı olarak değerlendiriyorsak, istişare organı görevini ifa etmesi gerekir” sözcükleri ile ifade ettiği görüşleri farklı yorumlara müsait bir içerik taşımaktadır. Bu sözleri Danıştay’ın sadece istişare görevi ile sınırlı olarak söylemiştir ya da Danıştay’ın varlığı ve yargısal görevleri ile ilgili ileriye dönük bir düzenlemeyi ima etmektedir. Böyle bir düzenlemenin ancak anayasa değişikliği ile mümkün olabileceği açıktır. Sonuç Cumhurbaşkanı’nın konuşması, tümü değerlendirildiğinde, yargıya karşı çok ağır ve sert eleştirileri içermektedir. Bu konuşma Beştepe’de, içlerinde Danıştay Sekizinci Dairesi’nin verdiği karara karşı yapılan itirazı inceleyecek olan İdari Dava Daireleri Kurulu üyelerinin de bulunduğu Danıştay Meslek Mensuplarının ve yabancı uyruklu yargıçların katıldığı bir toplantıda yapılmıştır. Anayasaya göre devletin başı olan ve yürütme yetkisi tek başına şahsında toplanan Cumhurbaşkanı’nın bu konuşmasından orada bulunan Danıştay mensuplarının etkilenmemesi mümkün müdür? Toplantıya katılan İdari Dava Daireleri Kurulu üyelerinin üzerinde bu konuşma baskı yapmayacak mıdır? Meslek mensupları içinde Cumhurbaşkanı tarafından atanan üyelerin durumu daha da zordur (Danıştay üyelerinin dörtte biri Cumhurbaşkanı tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı genelde genç kişileri üye olarak seçtiği için Danıştay’ın güncel yapısında bu üyeler dörtte birin üzerinde olabilmektedir). Toplantıda bulunan konuk yabancı yargıçlar da Türkiye’de yargı bağımsızlığı konusunda yeterince bilgi sahibi olarak ülkelerine dönmüşlerdir. Anayasanın 138’inci maddesine göre hiçbir organ, makam, merci ve kişi, mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Bunlar mahkemelerin bağımsızlığını korumayı amaçlayan kurallar olup, bunlara uygun davranmak herkes için anayasal bir zorunluluktur. Belli ki Cumhurbaşkanı’nın Beştepe’deki konuşmasında yer alan ağır eleştiri ve sitemin nedeni “Öğrenci Andı” kararı ve Danıştay Başkanı’nın yukarıda açıklanan Danıştay’ın istişari görevine ilişkin önerisidir. Danıştay Başkanı bir süre önce, kurumunun eski kararlarını kınamış, “Danıştay (yargı) hiçbir zaman bugünkü kadar bağımsız olmadı” mealinde bir açıklama yapmıştı. Bu görüşünü halen sürdürüyor mu? Beştepe’deki konuşmasında da haklı olarak, yargılama süreci devam eden davalar hakkında görüş beyan edilmesinin yargıya olan güveni sarsacağını ifade etmişti. Cumhurbaşkanı’nın yargılama süreci henüz sonlanmamış “Öğrenci Andı” kararını ağır sözlerle eleştirmiş olması karşısında görüşünün arkasında duruyor mu? Bu konuda bir açıklama yapmayı düşünüyor mu? Kamuoyu bu iki sorunun cevabını merakla beklemektedir. Pembe Köşk’te Cumhuriyet sergisi İktidarın, Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i, İstanbul’da inşa edilen çok tartışmalı bir havaalanı açılışı ile gölgelemeye çalıştığı 95’inci yıl Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için Ankaralıların ve Ankara’ya gidenlerin önünde harika bir seçenek var: İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker’in başkanlığındaki İnönü Vakfı her yıl Cumhuriyet Bayramı’nda, İnönü’nün evinde bir sergi düzenliyor. Bu yıl da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak için, Pembe Köşk olarak bilinen  İSMET İNÖNÜ EVİ,  27 Ekim 2 Aralık 2018 tarihleri arasında her gün 10.00 12.00  ve 13.00 17.00 saatleri arasında okulların ve halkın ziyaretine ücretsiz olarak açılmış. HHH Pembe Köşk senede iki defa ziyarete açılıyor ve her seferinde değişik konular işleniyor. Müzede bu yıl, “Cumhuriyet’in İlk On Yılının Hikâyesi, Pembe Köşk’te” konulu fotoğraf, belge ve obje sergisi yer alıyor.   Konuklara “On yılda 15 milyon gencin” yaptıkları anlatılıyor.           Pembe Köşk’te ziyaretçileri Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa karşılıyor ve onları Kurtuluş Savaşı’nın en heyecanlı günlerine götürüyor...  Sergide, savaş devam ederken Orta Asya’dan Mustafa Kemal ve arkadaşlarına destek için gönderilen bir armağan, Buharalıların Ocak 1922’de Türk Ordusu’na yolladıkları “Altın Yaldızlı Kılıç” da ilk defa sergileniyor.  Sergide, ayrıca “Seyri Türkiye Karadeniz Vapuru”nun videosu ve “Cumhuriyet’in 10. Yıl Belgeseli” 10. Yıl Marşı’nın seslendirilmesiyle, devamlı olarak yayınlanıyor... Sadece öğrenciler için değil, Ankaralılar ve Ankara’ya gidenler için de büyük bir fırsat. HHH Türkiye, Cumhuriyet ve Demokrasi değerlerinin gölgelendiği, Temel Hak ve Özgürlüklerin yıpratıldığı bu karanlık günlere nasıl geldi? Cumhuriyet değerlerine, Temel Hak ve Özgürlüklere yeterince sahip çıkılamadı...  Bunların İstiklâl Savaşı’nda dökülen kanlar sayesinde kazanılmış olduğu unutuldu... İstiklâl Savaşı’nı izleyen Devrimlerin bilincine varılamadı... Osmanlı İmparatorluğu’nun köhne yapısı üzerine inşa edilmiş olan Demokratik Cumhuriyet’in nasıl bir çaba ile kurulmuş olduğu unutuldu. İşte bu sergi Cumhuriyet bilincinin yeniden kazanılmasında önemli bir işlevi yerine getiriyor. Değerli okurlarıma hararetle tavsiye ederim. HHH DİREN TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER... DİREN HUKUK DEVLETİ... DİREN LAİK VE DEMOKRATİK CUMHURİYET! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle