19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 1 Kasım 2018 ekonomi [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 11 Murat Çetinkaya Kur altüst etti, enflasyon hedefi yüzde 23.5MyhüeedkreskfeeilzntiİTl3ik.5 kat Merkez Bankası yıl başında yüzde 7.9 olarak öngördüğü enflasyonun 2018 yılı sonunda yüzde 23.5 olarak gerçekleşeceği tahmininde bulundu Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, enflasyon yükselişinde TL’deki değer kaybı etkili olduğunu belirterek, “Hedeflerimizin oldukça üzerindeyiz. Fiyatlama davranışlarında genele yayılan bir bozulma var. Bu sebeple güçlü bir parasal sıkılaştırma adımını gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde bu temkinli duruşu koruyacağız. Mevcut şartlar sıkı para politikası duruşunun uzun süre korunmasını gerektiriyor. Gerekirse ilave sıkılaşma gerçekleştirilebilir” dedi. Yüksek fiyat etkili Yılın son enflasyon raporunun sunulduğu toplantıda Çetinkaya, yıllık tüketici enflasyonunun eylül ayında yükseldiği yüzde 24.52 seviyesinin tepe noktası olup olmadığına yönelik sorulara yanıt vermedi. Çetinkaya orta vadeli olarak tanımladığı yüzde 5 hedefinde ise değişiklik öngörmedikleri ni söyledi. Çetinkaya, “Enflasyonu düşürmeye odaklı, sıkı bir politika duruşu ve güçlendirilmiş politika koordinasyonu altında, enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınlaşacağını öngörmekteyiz. Bu çerçevede, enflasyonun 2018 sonunda yüzde 23.5 olarak gerçekleşeceğini, 2019 sonunda yüzde 15.2’ye, 2020 sonunda ise yüzde 9.3’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin ediyoruz” dedi. Yeni Ekonomi Programı’nda yıl sonunda enflasyonun yüzde 20.8 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Enflasyon Raporu’nda bu yıl sonuna ilişkin enflasyon tahmini bir önceki rapordaki yüzde 13.4’ten yüzde 23.5’e revize edilirken 10.1 puanlık yükselişe ilişkin Çetinkaya, “Temmuz Enflasyon Raporu’na göre yukarı yönlü güncellemenin 4.1 puanı TL cinsinden ithalat fiyatlarındaki artıştan kaynaklan dı. Yılın üçüncü çeyreğinde tüketici enflasyon tahminindeki 9.1 puanlık sapma ile fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın yıl sonu enflasyon tahminini 2.5 puan yükselteceğini; gıda enflasyonu varsayımındaki güncellemenin de 3.8 puan yukarı yönlü etki yapacağını tahmin ediyoruz” diye konuştu. Kur zirvede Kur geçişkenliğinin tarihsel ortalamaların da üzerinde olduğuna dikkat çeken Çetinkaya, “Fiyatlamalar gerçekleştirilirken kurun gördüğü tarihi seviyelerin ötesinde seviyeler dikkate alınarak fiyatlamalar görülüyor. Geçişkenliği yakından takip edeceğiz. Enflasyonda iktisadi faaliyetten gelen yavaşlama etkisinin güçlendiğini görüyoruz” dedi. Çetinkaya, Eflasyonla Topyekun Mücadele Programı’nın etkilerinin gelecek dönemde görüleceğini belirtti. Çetinkaya, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ilişkin de Merkez Bankası’ın hedefi ve sorumluluğunun yasada net olarak belirlendiğini aktardı. ‘İşimizi zorlaştırıyor’ “Merkez Bankası nelere, hangi araçlarla tepki veriyor? Bunu iletişimimizde detaylı bir şekilde paylaşmaya önem gösteriyoruz, ancak işimizi zorlaştıran bazı şeyler var. Örneğin bunlardan biri yüksek döviz kuru geçişkenliği. Bu anlamda biz hiçbir zaman döviz kuru seviyesi hedeflememekle birlikte, attığımız adımlar zaman zaman döviz kuruna tepki gibi okunabilmekte. Orta vadede para politikasının atacağı adımların yanı sıra dış finansman ihtiyacı, cari açık başta olmak üzere yapısal adımların hayata geçmesiyle birlikte bu alandaki belirsizliğin daha fazla ortadan kalkmasını bekleriz. Tepki fonksiyonuyla ilgili gelecek dönemde, daha anlaşılır kılınması bakımından iletişimimizi güçlendirme ihtiyacı olabilir. l Ekonomi Servisi Uzun bir süre yüksek kalacak Uzmanlar, Merkez Bankası’nın yeni tahminlerinin daha gerçekçi olduğuna dikkat çekti. Turkey Macro View Consulting Üst Yöneticisi (CEO) Serkan Özcan, “Enflasyonda yıl başına göre düşündüğümüz noktalarda değiliz. Kur geçişkenliğinin daha hızlı ve sert biçimde etkili olduğunu gördük. Yeni Ekonomi Programı’na göre sene sonu beklentisi biraz daha arttırılmış ve piyasa beklentileriyle daha uyumlu” dedi. Ekonomist Haluk Bürümcekçi de, “Enflasyonun uzun süre yüksek kalacağı gibi bir tablo var ama Merkez Bankası buna şu an için bir tepki vereceğini söylemiyor, beklemede gibi görünüyor” diye konuştu. GCM Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Enver Erkan ise Merkez Bankası’nın yeni tahminlerinin piyasa gerçekleriyle daha uyumlu olduğunu kaydederek, “Mevcut şartlarla enflasyonla mücadele 2020 yılına kadar olan bir süreyi kapsayacak görünüyor” ifadesini kullandı. Krize hazırlıksız yakalandık Gaz indirimi yurttaşa yansımadı Boru Hatları ile Petrol Ta şıma AŞ (BOTAŞ), elektrik üreticilerine sattığı doğalgazda bugünden geçerli olmak üzere yüzde 8.8 indirime gitti. Özel sektöre ait doğalgaz santrallarının kullandığı gazın bin metreküpünün fiyatı 1550 lira olarak belirlendi. BOTAŞ, kojenerasyon tesislerinin kullandığı (kompozit kullanım amaçlı) gazın fiyatında da yüzde 3.3 indirim yaptı ve bin metreküp için yeni fiyatı 1503 lira olarak belirledi. Kur geriledi Ağustosta 7.23 seviyelerine kadar çıkan Dolar/TL kuru, dün itibarıyla 5.50 seviyelerine gerilemesine rağmen konut ve sanayi için henüz elektrik ve doğalgazda indirim kararı alınmadı. Doğalgaz ve elektrik fiyatları ağustos, eylül ve ekim aylarında zamlanmış, üç zammın ardından mesken için elektrik ve doğalgaz fiyatı temmuz sonuna kıyasla toplam yüzde 30, sanayi için yüzde 48 yükselmişti. Doğalgaza dokuz aylık dönemde konutlar için yüzde 30, sanayi için yüzde 69 ve santrallar için yüzde 113 oranında zam yapılmıştı. Elektrikte aynı dönemde zam oranı sanayi ve ticarethaneler için yüzde 50, meskenler için yüzde 45 olmuştu. l Ekonomi Servisi Banka üst yöneticileri bilançoların hasar aldığını ve mevcut faiz oranlarının sürdürülebilir olmadığını söyledi. Erbil, kriz için “hazırlıksız yakalandık” dedi Banka genel müdürleri, ekonomideki olumsuz gidişatın hem bankaların hem de reel sek tör firmalarının bilançolarına ha sar verdiğini dile getirdi. CEO Club Bankacılar Zirvesi’nde konuşan Garanti Ban kası Genel Müdürü Fuat Erbil, pi yasalarda ağustoseylül aylarında zirveye çıkan dalgalanmaya hazır lıksız yakalandıklarını, bir özeleş tiri yapmak gerektiğini dile getir di. 2017’yi çok iyi bir bilanço ile kapattıktan sonra 2018 için yurt içi kaynaklı bir risk tanımlama dıklarını belirten Erbil, “Keyfimiz yerindeydi ancak yılın ilk yarısı ile ikinci yarısı arasında siyah ile Bilançolar hasar aldı beyaz gibi farklı oldu” dedi. Erbil, likidite ve borç çevrimi so runlarına karşı net yanıt vermekte geciktiklerini anlatarak, “2018’in TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, dalgalanmanın bilançolarda hasar yarattığını, bankaların en borçlu kurumlar olduğunu ve yapılandırmaların doğru firmalarla yapılmasının önemli olduğu dile getirdi. Kredi mevduat oranının yüksek olduğunu hatırlatan ve bankaların kapasitesinin çok üzerinde kredi verdiğini kaydeden Leb ilk ve ikinci yarı arasındaki Genel Müdürü, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) onayıyla yürürlüğe giren kredi yeniden yapılandırmalara ilişkin çerçeve anlaşmada küçük değişiklikler olacağını söyledi. Yüksek faizle devam edilemez Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, mevcut yüksek faiz oranlarının sürdürülebilir farklar siyahbeyaz şeklinde. Kendimizi eleştiriyorum hazırlıksız yakalandık” dedi. Erbil, bankaların aktif kalitesinde bozulma olduğunu, kâr marjlarının düştüğünü, kredi büyümesinin yavaşla Vakıfbank Genel Mü olmadığını, mevduat faizlerinin dığını aktardı. dürü Mehmet Emin Özcan krizle birlikte stok kredi faizlerinin üzerinde olduğunu belirtti. Yangına kamu ile Riskler arttı lebici, sermaye piyasaları derinleştirilmesi ihtiyacına dikkat çekti. Kredilerde daralma olduğunu ve böyle giderse bu altyapıyla devam etmeye gerek olmadığını ifade eden Leblebici, doğru yatırımlarla tekrar büyüme yoluna girilmesinin önemini vurguladı. Faizin artmasının bankaların da işine gelmediğini dile getiren TEB nSbntnnnlseioeaeaieibnnlanraivydrşnidnmeyaöiaçükkırnlaAofkşleaoGelüalkaatrnltrçtedmreülaıçnaasldeçoemmeeieohğklkoaerkmtMltlkusaiöm.zaeüic2rolgandaü0erl,eğüil1dyaC8rıreiedü’iitnkığlleiılirğiibeinrlaizkbndoteceerdlaidrehikbtmyöğıezüidçneilsnlyııükeiviümnhnBacmvmyrybiüuunaaaiiedtrcblleglgeaeaadmecuhtrkşuerlagaoogairdkulidenddell,emeıoale.tmeryübmldiitnyaekıatriillesdaeıinkibktnilğeitimdriırnkeienlianirdvıanieç.ılıalktrıfEatğikunkıArsinğtaaoıymrianğndTiGBsasmdoıüekmaynimrnekşla,keankekikrçinlaayüiSkaMnntemlrerııçeervşüBavesdvtedalekıeiiikünylysekZlrkieueraaüietkarrrnlktlaıoeHadan,anrrlıüıiztloşnasBosıBmirenörinaırylydinunldilaaiınkekernat Uğursuz diyalektikII L atin Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’da başkanlık seçimlerini, eski asker, Jair Bolsonora, faşist politikaları savunarak kazandı. Dünyanın en büyük askeri gücüne sahip ABD’de faşist ideoloji, terörist eylemlerle, potansiyelden kinetik aşamaya geçmeye başladı. İki gelişmenin arkasında, geçen hafta İtalya bağlamında vurguladığım “uğursuz diyalektik” yatıyor. Brezilya’da büyük felaket Brezilya derin bir ekonomik krizin içinde. İşçi Partisi, bu krizi derinleştiren neoliberal kemer sıkma politikalarıyla halkı bezdirdi. Bir toplum projesinden yoksun, sosyal demokrat İP zamanla yolsuzluklara batmıştı, giderek artan oranda halkın öfkesinin hedefi oluyordu. Bu ortamda, derin dini duyarlılıklara sahip Brezilya’da, faşistler, alt ve orta sınıfları içinde İP’yi adeta, mala mülke düşman komünistler olarak sunmaya, askeri diktatörlük dönemine dönük bir nostaljiyi beslemeye başladılar. Bolsonara, parlamentoda, korporatist ekonomik programa sahip küçük bir partinin başkanıydı. Yeniden vaftiz olarak evanjelik hareketine katıldıktan sonra başkan adaylığını açıkladığında artık, Bolsonara’nın, askeri diktatörlük rejimi için “yeteri kadar solcu öldürmediler” diyen, sosyalist partileri yasadışı, Topraksız İşçiler Hareketi ve Evsiz İşçiler Hareketi gibi örgütlenmeleri terörist ilan edeceğini söyleyen, polisin suçlulara karşı daha acımasız davranması gerektiğini savunan, Amazon ormanlarında madenciliğe, elektrik santrallarına yeni alanlar açmak isteyen görüşleri toplumda karşılık bulmaya başlamıştı. Bolsonara, seçimler yaklaştıkça korporatist görüşlerini terk ederek, özelleştirmelerden, devlet bürokrasisini temizlemekten söz etmeye başladı. LGBT düşmanı, Trump’ı örnek aldığını söyleyen Bolsonara, silah sahibi olmayı kolaylaştırmak, eğitim sistemini de çocukları zararlı düşüncelerden koruyacak biçimde değiştirmek istiyordu. Bolsonaro, Brezilya’nın askersınai kompleksinin desteğiyle seçildikten sonra mali piyasalar çok hoşnut. Liberal/ sosyal demokratlar da, “Brezilya’da yargı bağımsız, fazla ileri gidemez” inancıyla avunuyor, “otoriter neoliberalizm” gibi saptamalarla faşist tehlikeyi azımsamaya devam ediyorlar. Potansiyelden kinetiğe ABD’de aşırı sağcı bir adam Yüksek Hâkimler Kurulu başkanlığına seçildi, geçen hafta Demokrat Parti’den, Obama, Clinton gibi önde gelen isimlere; Trump’ın Yahudi düşmanlı söylemleri içinde sık sık andığı Soros’a postayla bombalı paketler gönderildi. Kentucky’de iki siyah öldürüldü, siyahların gittiği kilisenin kapısı zamanında kapatıldığından, ölü sayısı artmadı. Cuma günü bir faşist Pittsburg’da sinagoga otomatik silahlara saldırdı, 11 kişi öldü 20’den fazla kişi yaralandı. Amerika’da polis kayıtları 2016 yılında Yahudi düşmanı saldırıların önceki yıllara göre yüzde 50, 2017’de yüzde 60 arttığını gösteriyor. Bu gelişmeler, son faşist terörist saldırılarla birlikte, güçlü bir yükselme eğilimine işaret ediyor. ABD hegemonyası gerilerken, ekonomik krizin tahribatı, Amerikan halkında, belirsizlik, güçsüzlük, “güzel günlere” yönelik nostalji duyguları uyandırıyordu. Trump, başkanlık seçimlerini Irkçı, yabancı düşmanı söylemiyle bu duygulara dillendirerek kazandı. Trump başkan olduktan sonra, onun ırkçı, çeşitli kod sözcüklerle ifade edilen Yahudi düşmanı görüşleri faşist hareketleri cesaretlendirdi. Trump’ın söylemindeki potansiyel şiddet de giderek, kinetiğe, gerçek şiddet eylemlerine dönüşmeye başladı. Faşizm ve demokrasi Liberal/sosyal demokrasi, ekonomik krizlere çare üretemeyince, faşizmin yeniden canlanma, iktidara ulaşma sürecine uygun ortam oluşuyor. Tarih, faşizmi, başlangıçta demokratik araçlarla geriletmek olanaklıyken, kritik eşik geçildikten, halkın gözünde faşist ideoloji normalleşmeye başladıktan sonra, bu araçların yetersiz kaldığını gösteriyor. Faşist ideolojinin bileşenlerinin, adeta “yüzde 99”u halkın, istikrar, huzur, dayanışma, yoksulluktan kurtulma, toplumda saygı görme arzularına, egemen sınıflara karşı öfkelerine cevap veren taleplerden oluştuğundan salt, ekonomik çıkarlara odaklanan bir karşıt söylem, durdurmaya yetmiyor. Geride kalan “yüzde 1”, bu arzulara, taleplere yol açan sıkıntıların nedenlerini, kapitalizme değil yabancı (temizlenmesi gereken) unsurlara (Yahudiler, göçmenler, farklı ırktan olanlar, eşcinseller) göndermeyle tanımlayan önerilerden oluşuyor. Faşist hareket demokratik ortamda bu yüzde 99’u, “yüzde 1”i normalleştirmek için kullanıyor. Ekonomik kriz, liberal/sosyal demokrat hükümetlerin beceriksizliklerini sergiledikçe bu normalleştirme güçlenmeye devam ediyor. Faşist liderlikler bu normalleşme üzerinde iktidara geldikten sonra, önce devleti sonra da, liberal demokrasiyi, demokratik direniş olanaklarını, projelerine uygun biçimde, üstelik “millet bunu istiyor” iddiasıyla, adım adım yok ediyorlar. Vergi indirimi kuru yükseltti Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın altı kalemde KDV ve ÖTV indirimi kararını duyurmasının ardından TL’de sert değer kaybı yaşandı. Mali disipline dönük endişeler nedeniyle Dolar/TL, dün sabah 5.48 seviyelerinde seyrederken kararın ardından 5.6283 seviyesine yükseldi. Avro/TL kuru da 6.22 seviyelerinden 6.3747’e yükseldi. İki kurda da yükseliş yüzde 3’e yaklaştı. Vergi indirimlerinin, enflasyonla mücadeleyi olumsuz etkilemesi bekleniyor. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle