16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 14 Ekim 2018 haber 8 ‘Geleceği koruyoruz’ Esir pazarı ve karşı kamp Geçen hafta Fransa’da bir toplantıda canlı hayvan ticaretinin içyüzünü anlatacağımı duyurmuştum. Bugün o toplantıdan söz etmek istiyorum.  ClermontFerrand kentine gitmeme neden olan davet ilginçti. Bana orada Uluslararası Hayvancılık Fuarı’nın düzenlendiğini ve bu yıl Türkiye’nin onur konuğu olduğunu bildirdiler.  Beni davet edenler, elbette hayvancılık endüstrisinin kodamanları değildi; bu fuara yanıt olarak aynı yerde kamp düzenleyen türcülük karşıtı aktivist grup Earth Resistance’dan davet aldım. Orada Türkiye’nin de ana aktörlerden biri olduğu canlı hayvan ticareti hakkında konuşmamı istediler.  Çünkü Fransa’da halk, hayvansal ürünlerin insan sağlığı ve çevreye zararları ile neden olduğu zulüm konusunda bilinçlendikçe, bu ürünleri daha az tüketmeye başladı. Hayvancılık endüstrisi de bu durumda yurtdışı pazarlara daha çok yöneldi.  Kampa bir gece vakti vardık. Aktivistlerin pazarlarda ortalığa dökülen sebzeleri toplayarak pişirdiği yemekten ikram ettiler. Birbirimizi ilk kez görüyorduk ama ortak bir amacımız vardı: Hayvan Özgürlüğü.  Demokrasi mi dediniz? Kampa ulaştığım gün, Hayvancılık Fuarı’nın düzenlendiği dev kongre merkezinde Türkiye ile Fransa arasındaki bir toplantı sırasında, güvenlik görevlileri aktivistlere sert şekilde müdahale etti. Aktivistler, herhangi bir şiddete başvurmadan hayvan ticaretini protesto etmek istediyse de, salondan ite kaka çıkarıldıkları yetmezmiş gibi hepsinin kimlikleri saptanarak olay yargıya intikal ettirildi.  Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Mustafa Aksu, basına yansıyan habere göre, “hayvan hakları savunucuları tarafından yapılan protestonun Türkiye’ye yönelik olmadığını, grubun hayvanlara yönelik eziyete ilişkin olarak tavır sergilediğini ve ülke olarak bu konuda hassas davrandıklarını” söylemiş. Hayvan hakları konusunda Türkiye, uzun zamandır yüz kızartıcı bir utanç içinde. Canlı hayvan ticaretindeki zulümleri ise iktidar dışında duymayan kalmadı...  ClermontFerrand’daki protesto sırasında bir Türk yetkilinin, “Hayvan haklarının demokrasi ile ne ilgisi var?!” diye bağırması ise, fuarın katılımcıları ile aktivistler arasında “Biz” ve “Onlar” diye iki ayrı dünya olduğunun kanıtıydı. Hayvanların da duyarlı ve bilinçli canlılar olduğunu anlamak istemeyen insanlar ile şeklen benzesek de düşüncelerimiz ve ruhlarımız çok farklı.   Ürkütücü bir manzara Fuarın yapıldığı alanı zorunlu olarak dolaştığım günün Dünya Hayvanları Koruma Günü olması da tam bir trajediydi. Bildiğiniz bir gerçekle yüzleştiğinizde daha sert vurur ya, zincirlenmiş hayvanları gördüğümde o duyguyu yaşadım.  Her satılık hayvanın bulunduğu yere kilosu, cinsi ve adının yazılı olduğu plakaları asmışlar. Sattıkları hayvanları sergileyen besiciler, alıcılara o hayvanların etinden yapılan salam ve sucukları tattırıyordu. Lucy adlı ineğin ayaklarının ucunda kendi doğurduğu buzağı yatıyordu. Biraz ileride kasap vitrinlerindeki gibi derisi yüzülmüş bir hayvanın bedeni sergilenirken, aynı anda insanlar mezbahada çekilen kesim videosunu izliyordu... Benim için en çarpıcı gözlem ise binlerce insanın çocuklarıyla fuarı gezmeye gelmesiydi. Sanki kasabada büyük bir eğlence varmış gibi, herkesin esir pazarına akın etmesi, absürd olduğu gibi ürkütücüydü. Bu manzarayı gördüğümde önce güçsüz hissettim ama her aktivist gibi oradan bilenerek çıktım. Nerede ‘Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik’? Kampta çadırlarda kalan 75 kadar barışçıl aktivisti tehlikeli bulan güvenlik güçleri, sürekli havada dolaşan helikopterler ve etrafta gezen polisler ile sindirme amacını güdüyordu.  İşin en acayip yanı, mottosu “Eşitlik, Özgürlük ve Kardeşlik” olan bir ülkede, yargının, fuardaki şiddetsiz protesto nedeniyle aktivist başına 10 bin Euro ceza belirlemesiydi. Bu da gösteriyor ki; türcülük karşıtı hareket, her türlü baskıya karşın güçleniyor! Öğüt ve Çelebioğlu adaylıklarını açıkladı Eski CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt; Kadıköy Belediyesi, Selami Çelebioğlu da; Eyüpsultan Belediyesi Başkanlığı’na aday adayı olduklarını açıkladılar. CHP Kadıköy İlçe Başkanlığı’nda dün bir açıklama yapan Öğüt, “Bugüne kadar yapılan hizmetlerin daha iyilerini yapmak için yola çıkıyorum” dedi. CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin de, Gökmen’e başarılar diledi. CHP’li Selami Çelebioğlu da Eyüpsultan Belediye Başkanlığı için aday adaylığını açıkladı. CHP ilçe binasında yapılan toplantıda konuşan Çelebioğlu, “Parti farklılığı gözetmeksizin tüm Eyüplülerin başkanı olacağım” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Bin 480 kilometrelik kıyı şeridi; yüzde 68’lik orman varlığı, Bodrum’dan Fethiye’ye Marmaris’ten Datça’ya dek her bi ri marka olmuş 13 ilçesiyle Muğla, Türkiye’nin gözbebeği kentlerden... Muğla Bü yükşehir Belediye Baş kanı Osman Gürün, tu rizmden tarıma, sağlık HAKAN DİRİK tan tarihi dokuya dek bu markayı koruma ve geleceğe taşıma mücadele si verdiklerini söylüyor. Yaptıkları alt yapı ve üstyapı yatırımlarıyla, kentin “iki yakasını bir araya getirdiklerini” vurguluyor. Kıyıların SİT dereceleri nin düşürülerek yağmalanmasına kar şı mücadeleyi elden bırakmayacakla rına dikkat çekiyor. Gürün’ün yaşama geçirdikleri projeler ve hedeflerine iliş kin ana başlıklar şöyle: Muğla Büyükşehir Belediyesi, il ge nelinde yenilenebilir enerji kaynakları kullanımını konusunda Orta Doğu Tek nik Üniversitesi’yle işbirliğine gitti. Muğla’da akademik çalışmalara, ortak akla ve birlikte üretmeye önem verdik lerini söyleyen Gürün, kentin doğal ve coğrafi güzellikleri, tarihi zenginlikleri ile özel bir il olduğunu ve Muğla’yı hep birlikte koruyarak, güzelleştirerek ge leceğe taşıyacaklarını söyledi. Gürün; “Muğla için bir karar alırken ön celikle işin uzmanlarından bilim sel ve akademik fikir alırken ay nı zamanda kendi teknik ekiple rimizle de değerlendirmeler ya pıyor, Muğla için en iyisini, en yararlısını bulmaya çalışıyoruz. ODTÜ’ye hazırlattığımız yenile nebilir enerji kaynakları ile ilgi li rapor yasa ve mevzuatlardan kaynaklanan boşlukları doldura rak enerji üretirken çevremizi de korumamız için bir altlık oluştur du” dedi. TOPRAK DEĞİL ÜRÜN Muğla Büyükşehir Belediyesi yerli üreticiler için alternatif gelir kaynakları oluşturmaya da çalışıyor. Bu kapsamda, pazar şartlarının olumsuzluğu sebebiyle tarlada kalmış sebze ve meyvelerin kurutularak hem raf ömürlerinin arttırılması hem de yüksek fiyatlarda pazarlanması amacıyla Fethiye Karaçulha Toptancı Hali içerisinde Meyve Sebze Kurutma Tesisi kuruldu. Kentin turizmle olduğu kadar tarımsal potansiyeliyle de ön plana çıktığını anımsatan Gürün, şunları söyledi: “Tarıma ayrı bir önem veriyor, üreticilerimize birçok alanda destek sağlıyoruz. ‘Toprağını satma, ürününü sat’ sloganımız ile projeler üretiyor, üreticimizin tekrar milletin efendisi olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Toprak Sulama Suyu Laboratuvarı, Duyusal Analiz Laboratuvarı, Alım Garantili Çiçek Üretimi, yem bitkisi, fidan desteği, sulama kanalları, katma değeri yüksek ürünler trüf mantarı gibi üretim alanları, mera projesi gibi birçok yenilikçi projeden sonra meyve, sebze kurutma tesisimizi de hayata geçirdik. Muğla’nın ürettiği, üreticinin elinde kalan ürünler bu Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, “Projelerimizle kentin iki yakasını bir araya getirdik” dedi, kıyı yağmasına karşı çalışmaya devam edeceklerini söyledi ENGELLİ PLAJLARI Büyükşehir Belediyesi engelli bireylerin denize girmesi için 14 engelsiz plaj oluşturarak hizmete sundu. Engelli vatandaşlar Büyükşehir Belediyesi engelli nakil araçları ile bu plajlara götürülüyor. Evde bakım hizmetini de hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi Muğla genelinde evlere mi safir oluyor. FEDAKÂR AİLELERE KISA BİR MOLA 3dönem Muğla Tabip Odası Başkanlığı da yapan Gürün, vatandaşların sağlığına ve engelli vatandaşların yaşamına ayrı bir önem veriyor. Bu kapsamda “Kısa Mola” uygulaması yaşama geçirildi. Büyükşehir Belediyesi engelli bireye sahip ailelere özellikle de annelere kendilerine vakit ayırması için zaman yaratı yor. Bu süre içerisinde engelli bireyleri uzman ekiplerin görev yaptığı Kısa Mola tesisine bırakan aileler kendilerine zaman yaratarak kişisel ihtiyaçlarını, ziyaretlerini gerçekleştiriyor. Osman Gürün, ailelere özellikle annelere biraz zaman yaratmak için bu hizmeti hayata geçirdiklerini söyledi. tesisimizde işlenerek yeni ürünler elde edilerek raf ömürleri uzatılacak ve üreticimiz kazanacak.” DUYUSAL ANALİZ Dr. Gürün, kurdukları Duyusal Analiz Laboratuvarı’nda yetişen tadımcılar sayesinde Muğla zeytinyağının uluslararası yarışmalarda dünyaya tanıtılacağını da söyledi. Gürün, “Zeytinyağımızı dünyada ilaç gibi satılan bir ürün haline getirebiliriz. Burada uluslararası boyutta tadım uzmanları yetişecek” dedi. Muğla Büyükşehir Belediyesi, Milas ve Köyceğiz ilçelerinde 907 dönüm arazide mera ıslahı yaparak hayvancılıkla uğraşan vatandaşların hizmetine sundu. Gürün, “Mera projesi ile büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta gir di maliyetlerinin düşürülmesi, hayvansal üretim seviyesinin artırılması, sürdürülebilir hayvancılığın ve kırsal kalkınmanın da desteklenmesini amaçlıyoruz” yorumunu yaptı. YEREL TOHUM GÜÇ Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin “Yerel Tohum Ulusal Güç” sloganıyla yaklaşık 2 yıl önce açtığı Tıbbi Aramotik Bitkiler ve Yerel Tohum Merkezi, yeni yerleşkesine taşınarak daha kapsamlı hale getirildi. Bugüne kadar merkeze 531 yerel tohum bağışlandığı vurgulandı. Gürün, “Yerel tohumlar 2006 yılındaki kanunla devlet desteklemesinden çıkarıldı. Üreticilerimiz her yıl yeniden tohum almak zorunda kalıyor, tohumda tamamen dışa bağım lı hale geldik. Eskiden de saklanan tohumların yok olmaya başladığını görüyoruz. Bu konuda Muğlamızda önemli bir adım attık. Kendi tohumumuza sahip çıkıyor, yaygın hale getirerek üretmeye çalışıyoruz” dedi. KORUMA MÜCADELESİ Gökova Körfezi’ndeki SİT alanlarının Bakanlar Kurulu kararı ile daraltılması üzerine Muğla Büyükşehir Belediyesi işlemin iptali için dava açtı. Buralarda yapılaşma endişesi taşıdıklarını vurgulayan Gürün, “Doğayı korumak durumundayız, beton yığını haline getirmememiz gerekiyor. Sonra bunu eski haline getirmek mümkün olmuyor. Hukuki süreç devam ediyor. Hukuki mücadelemiz sonuna kadar sürecek” dedi. ‘Samanyolu’ ve ‘Işık’ gitti, aydın ve yazarların isimleri geldi Sokaklardaki FETÖ izleri silindi Doktorlar şiddete karşı nöbette Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) çağrısıyla, yurt genelinde sağlıkta şiddete karşı yasa tasarısının bir an önce yasalaştırılması talebiyle doktorların başlattığı nöbet devam ediyor. Etkinlikte her gün 30 sağlık çalışanının şiddete maruz kaldığını belirten sağlık örgütü temsilcileri, gerekli önlemlerin bir an önce alınmasını talep etti. Nöbetin İstanbul ayağı Kadıköy İskele Meydanı’nda 18.3019.30 saatleri arasında gerçekleştiriliyor. Her akşam bir araya gelen doktorlara CHP, EMEP, ÖDP, KESK, DİSK ve TMMOB temsilcileri ve gazetemiz yazarları destek verdi. Nöbetin birinci gününe katılan gazetemiz yazarı Dr. Erdal Atabek, yaşamını şiddet sonucu kaybeden sağlık çalışanlarının toplumun utancı olduğunu belirterek “Hekimlerin, sağlık çalışanlarının hizmetleri sebebiyle şiddete maruz kalması bir utançtır, bir yönetim zafiyetidir. Ben Cumhurbaşkanı başta olmak üzere bu toplumu yöneten kim varsa hepsini göreve davet ediyorum” dedi. Nöbetin 2. gününe katılarak doktorlara destek veren gazetemiz yazarı Ataol Behramoğlu, “Bir toplumun böyle bir noktaya gelmesi; yani insanlara hayat taşıyan kişilerin insan eliyle öldürülmesi; üstelik istisnai bir durum ola rak değil, adeta kararlı, sürekli bir cinayet zinciri olarak öldürülmesi gerçekten çok kaygı verici, düşündürücü ve son derece üzücü bir olaydır” dedi. Ardından konuşma yapan Prof. Dr. Raşit Tükel de “Uzun kuyruklar, kısa sürede hasta bakılması vb. her tür sorun hekime yükleniyor. Bu tablo hekimlere, sağlık çalışanlarına şiddet olarak yansıyor, hekimler sağlık sistemine kurban ediliyor” dedi. Doktorlar 17 Ekim’e kadar sürecek nöbetlerini şiddet sonucu yaşımını yitiren meslektaşları için saygı duruşunda bulunarak sonlandırıyor. l İSTANBUL / Cumhuriyet İstanbul’da 90 sokağın ismi değiştirildi. Aralarında Uğur Mumcu, Hrant Dink, Münir Özkul, Yaşar Kemal ve 15 yaşında şehit olan Eren Bülbül’ün de bulunduğu bir çok önemli isim, İstanbul’un sokaklarında yaşayacak. İBB Meclisi ekim ayı oturumunda oybirliği ile alanın karara göre Şişli Gülbahar Mahallesi’ndeki Işık Sokağı’nın yeni adı, uğradığı suikast sonucu 1993 yılında kaybettiğimiz gazeteci Uğur Mumcu oldu. Yine Şişli Meşrutiyet Mahallesi’ndeki Samanyolu Sokağı’na da uğradığı suikast sonucu 2007 yılında yaşamını yitiren gazeteci Hrant Dink’in adı verildi. Beyoğlu Kılıçalipaşa Mahallesi’nde bulunan Samanyolu Sokağı’na da geçtiğimiz ocak ayında hayatını kaybeden Türk sinemasına damga vurmuş Münir Özkul’un adı verildi. Özkul’un adı Üsküdar Kandilli Mahallesi’ndeki Işık Sokağı’nda da yaşayacak. Kadıköy Dumlupınar Mahallesi’ndeki Zaman So kağı da Melih Cevdet Anday oldu. 2013 yılında hayatını kaybeden ünlü oyuncu Tuncel Kurtiz’in adı ise Maltepe Zümrütevler Mahallesi’ndeki Dumanlı Sokağı’na verildi. Bakırköy Şenlikköy’deki Işık Sokağı’nın adı Yaşar Kemal olarak değiştirildi. 11 Ağustos 2017’de Trabzon’un Maçka ilçesinde ihbar ettiği PKK’li teröristler tarafından çıkan çatışmada şehit edilen15 yaşındaki Eren Bülbül’ün adı Bahçelievler Zafer Mahallesi’ndeki Samanyolu Sokağı’nda yaşatılacak. Türk boksunun efsane ismi Sinan Şamil Sam’ın adı Beylikdüzü Gürpınar Mahallesi’nde Işık Sokağı’na verildi. Beylikdüzü Sahil Mahallesi’ndeki Samanyolu Caddesi’nin adı da ünlü halterci Naim Süleymanoğlu olarak değiştirildi. CHP’li İBB Meclis Üyesi Cevdet Bayram, “Uğur Mumcu ve Hrant Dink’in isminin yaşatılması toplumsal uzlaşmaya ve barışa katkıdır” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle