16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 12 Ekim 2018 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET haber 3 SONBAHAR YAĞMURLARI Türkiye, yağışlı havanın etkisi altında. Bugün Adana, Mersin ve Hatay gökgürültülü geçecek. Yarın ise Türkiye’nin her bölgesi için yağış uyarısı var. 230/1 2 0 300/1 7 0 240/1 3 0 210/1 5 0 210/1 3 0 240/8 0 170/6 0 220/1 0 0 290/1 5 0 280/1 5 0 220/1 1 0 230/1 5 0 230/1 1 0 260/2 0 0 190/1 2 0 130/2 0 240/1 4 0 230/1 1 0 220/1 3 0 240/1 3 0 220/1 5 0 210/1 6 0 TARİHTE BUGÜN 1492: Amerika kıtasının keşfi. 1935: Ünlü İtalyan tenor Luciano Pavarotti’nin doğum günü. 1984: IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu), Margaret Thatcher’in kaldığı otele bomba attı. Thatcher kurtuldu, 5 kişi yaşamını yitirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncü havalimanında yapılan Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’nde yaptığı konuşmada 1 “Günümüz dünyasında gerçek anlamda bağımsızlığın birinci şartı, teknolojiyi üreten ve ihraç eden ülke konumuna ulaşmaktır. Teknolojik gelişmelerin ilk aşaması hayal edebilmektir.”…2 “Ecdadımız asırlar boyunca hep daha fazlasını hayal etmiş, bunun peşinden gitmiş ve çoğunlukla da hedefine ulaşmıştır. Biz de Türkiye’ye ne kazandırdıysak hep hayallerimizin peşinden giderek kazandık. TEKNO FEST’in bir sıçrama vesilesi olmasını düşünüyorum. Ülkemizin milli teknoloji hamlesinin başarıya ulaşması, teknoloji üreten bir toplum haline dönüşmemizle mümkündür” demiş. HHH Konuşmanın birinci bölümüne her aklı başında insan katılır. Ama, işin ters tarafı “bilim üreteceğiz” yerine, “teknoloji” denmesi. Bu koşullanmış “sağ” kafa, bilim için gereken uzun vadeli yatırım yapmadan, “imansız” bilimcilerle uğraşmadan teknoloji üretmek, Batı’nın teknolojisi Bilimciler yurda dönecekmiş ne sahip olmak ister. Ne güzel, değil mi? Ama, kazın ayağı hiç de öyle değil, bilim olmadan, bilimsel ortamı kurup geliştirmeden teknoloji yarışına girmek ham hayal. Teknoloji, bilimin yan ürünlerinden biridir ve bilim olmadan var olamaz. Eh, gayret, ecdattan ilham alan, hurafe yuvası imam hatiplere düşüyor. HHH Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı konuşmada, bilimcilerin (scientiste, scientifique) yurda dönüş seferberliğini başlattıklarını belirterek, “Finans, sağlık, enerji teknolojileri yerli ve mil li olarak geliştirerek bağımsızlığımızı perçinlemeye çalışıyoruz. Bilim insanlarımızın yurda dönüş seferberliğini başlatıyoruz, uluslararası lider araştırmacılar programı başlatıyoruz; dünyanın her yerindeki bilim insanını ülkemizde başlattığımız atılıma katılmaya davet ediyorum” demiş. HHH Davet  biçiminde bir sorun var: Bilimcileri koyun sürüsü halinde düşünüp toptan davet edemezsiniz. Diyelim ki bu davet ciddiye alındı, büyük bir bölümü yurda döndü: Ne yapacaksınız? Bir plan ve program yaptınız mı?  Türkiye’nin hangi alanda bilimciye gereksinimi var? Diyelim ki ben ABD’de bir tıp fakültesinde “Prof. Dr” unvanlı, araştırma yapan bir bilimciyim. Farmakoloji doktoram ve molküler biyoloji ve patoloji alanlarında da ayrı ayrı postdoktoram var. Harvard ve MIT’de uzun yıllar çalışmışım. Kanser alanında önemli bulgularım var. Laboratuvarımın yıllık bütçesi en azından (…) milyon dolar ve yıllık kazancım (…) yüz bin dolardan aşağı değil. Erdoğan hükümetine neden yurda dönüş di lekçesi yazayım? Benim ülkeye çok ayrıntılı bir sözleşmeyle davet edilmem gerekmez mi?  HHH Erdoğan hükümeti bilimci sağlama konusunda yurtdışında yetişmiş laik disiplinli bilimcilere sonsuza kadar güvenemez. Cumhurbaşkanı hazretleri, türbanlı öğrencilerin bevleviye ve kadavra derslerinde günaha girmemek için gözlerini kapattığını elbette bilmiyordur. Asıl önemlisi: Avrupa’da, ABD’de özgür bir ortamda yaşayıp çalışan bir bilimci, başıbozuk bir rejimde çalışmaya neden gelsin? Mal ve can güvenliği olmayan; öğrencilerin, işçilerin, yazar ve sanatçıların sudan sebeplerle hapse atıldığı bir memlekete neden gelsin? Bilimin yerlisi, yersizi olmaz, bilim evrenseldir. Önce ülkeni evrensel standartlara uygun hale getireceksin. Unutulmasın ki: Cumhuriyetçi, laik ve özgür bir bilimci, Cumhuriyetin uygar devrimlerine düşman, İslamcı bir iktidara hizmet etmeyi kabul etmediği için elbette kınanamaz. Bilimcilere, Diyanet’e ayırdığından çok daha fazla para ayırabilecek misin? Hep gerideler İZMİR ADLİYESİ 30 KİŞİDEN BİRİNİN DURUMU AĞIR Yangın tüpleri öldürüyordu Bayraklı’daki İzmir Adliyesi’nde, periyodik bakımları yapılan yangın söndürme cihazındaki gaz kaçağı nedeniyle 30 kişi zehirlendi. 1 kişinin durumu ağır. Gazdan yoğun şekilde etkilenen personele müdahale etmek için içeriye giren sağlık görevlileri ile polis memurları ve 1 özel güvenlik görevlisi de gazdan etkilendi. Kalbi duran bakım personeline, ambulansa bindirilirken kalp masajı yapıldı, duran kalbi tekrar çalıştırılarak hayata döndürüldü. l İZMİR / Cumhuriyet Dünya Kız Çocukları Günü’nde çocuk yaşta evliliklere, istismara dikkat çekildi l Türkiye, Peru ve Kanada’nın ortaklaşa hazırladığı tasarının Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda kabul edilmesi üzerine 11 Ekim, 2012 yılından bu yana “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak kutlanıyor. 900 ÖĞRENCİ TAHLİYE EDİLDİ Aydınların ve yargıçların köleliği  Her aydın biraz yargıç, her yargıç biraz aydındır. Her aydın: Yazdıkları, söyledikleri, yaptıkları, kısacası duruşuyla, insanları doğrudan yargılamasa bile, içinde bulunduğu topluma, o toplumdaki insanlara, doğrunun, haklının, gerçeğin ne olduğunu anlattığı, bir tür mihenk taşı, bir tür yol gösterici, insanların kendileriyle hesaplaşmalarında örnek olduğu için, biraz da olsa, bir tür yargıçtır! HHH Her yargıç: İnsanlar arasında adalet dağıttığı, devletle birey arasındaki ilişkilerde Temel Hak ve Özgürlükleri gözettiği, karar verirken doğrudan, haklıdan, gerçekten yana olduğu, insanlığın evrensel tarihini ve birikimini bilmek ve bunlara göre davranmak zorunda bulunduğu için, biraz da olsa, bir tür aydındır. HHH En sıradan ve en mutluluk veren kölelik, en kimliksiz, en zayıf insanın gönüllü köleliğidir: Kimliksiz kişi, kölelikle kimlik kazanır... Kendisi ve yakınları hakkında, ne yapacağı konusunda karar vermekte zorlanan insan karar verme sorumluluğundan kurtulur, verilen kararlara uymanın keyfini yaşar... O artık bağımsız ve özgür bir birey değil, birörnek insanlardan oluşan bir sürünün “şeyleşmiş” bir parçasıdır. Gönüllü kölenin içinde yaşadığı toplumu daha iyiye, daha güzele, daha doğruya, daha mutlu olmaya doğru götürmek konusundaki girişimci değeri, katkısı sıfırdır. O toplumu yöneten diktatör açısından da marjinal değeri sıfırdır, ama “prototip” (örnek insan, örnek vatandaş) olarak değeri çok yüksek, sonsuza yakındır: Çünkü toplumu yöneten diktatör herkesin bu “prototip”e uygun olmasını ister. HHH Diktatörler, sayıları çok fazla olduğundan marjinal değerleri sıfıra yakın olan sıradan gönüllü kölelere pek değer vermez, onları pek önemsemezler: Onlar için değerli olan, önemsedikleri köleler, aydınlardan ve yargıçlardan devşirilen kölelerdir... Çünkü toplumu onlar aracılığıyla biçimlendirebileceklerini, kontrol edebileceklerini ve sonsuza kadar yönetebileceklerini sanırlar... Ama bu sanı sadece bir sanrı, bir yanılsamadır; çünkü aydınların ve yargıçların oksijeni olan özgürlük ve bağımsızlık, mutlaka gönüllü ya da zorunlu köleliği yenecektir... Tarih özgürlük ve bağımsızlığın köleliğe karşı olan zaferleriyle doludur! NE MUTLU O AYDINLARA VE YARGIÇLARA Kİ, ÖZGÜRLÜK, BAĞIMSIZLIK VE DEMOKRASİ İÇİN DİRENMİŞLER, ADLARINI İNSANLIK TARİHİNE ALTIN HARFLERLE YAZDIRMIŞLARDIR! Okulda yangın paniği Bahçelievler Şirinevler’de bulunan Şair Zihni Ortaokulu’nda elektrik panosundaki bir arıza nedeniyle yangın çıktı. Yangın nedeniyle okula itfaiye ekiplerinin sevk edilmesiyle okulda bulunan yaklaşık 900 öğrenci tahliye edildi. Yangından etkilenen öğrenciler hastaneye kaldırıldı. İtfaiye ekiplerinin müdahalesi sonucu yangın kontrol altına alındı. Yangın sırasında okulda bulunan Merve Ün adlı öğrenci çok korktuğunu belirterek, “Yangın konferans odasının yanında bulunan elektrik odasında çıktı. Tiyatro izliyorduk. Herhalde odadaki elektrik kabloları yandı” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet TEKİRDAĞ VE DİYARBAKIR Altı çocuğu annesiz bıraktılar Tekirdağ’ın Saray ilçesinde Hakan Ayyıldız, bir süredir ayrı yaşadığı 4 çocuğunun annesi Şeyda Akyıldız’ı (33), eve dönmeye ikna edemeyince dün sabah işe giderken sokak ortasında 4 bıçak darbesiyle öldürdü. Akyıldız gözaltına alındı. Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde ise 2 çocuk annesi Nihal Ç’nin, eşi Orhan Ç. tarafından boğazına koli bandı sarılarak öldürüldüğü iddia edildi. Polis, Orhan Ç’nin bulunması için çok yönlü çalışma başlattı. l DHA ESKİ ÇİNE NÜFUS MÜDÜRÜ Eşini bıçakladı, adli kontrol cezası aldı Aydın’ın Çine ilçesinde 2 yıl önce eşini 18 yerinden bıçaklayan Çine’nin eski Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürü Cemil Ögeday’a Adli Tıp raporu ardından hapis cezası verildi. Ögaday, ‘Cezai ehliyeti yok’ raporu verildiği için tutuklandıktan 3 ay sonra serbest bırakılmıştı. Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun cezai ehliyetinin olduğuna yönelik raporu üzerine Ögeday’a 13 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Ögeday’ın cezasını adli kontrol şartı ile çekeceği öğrenildi. l İHA Düzce’de, 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü etkinliğinde 95 DİLEKLER dezavantajlı kız çocuğu, farkındalık oluşturmak amacıyla renkli dilek balonları uçurdu. Çocuklar Anıtpark Meydanı’na gele BALONLARA rek dileklerini fısıldadıkları rengârenk balonları uçurdu. l AA Dünya Kız Çocukları Günü’nde Türkiye’de kız çocuklarının yaşadığı olumsuzluklar rakamlara yansıdı. İzmir Barosu’nun derlediği verilere göre, her 5 kadından biri çocuk yaşta evlendirilmiş. Resmi kurumlar halen doğurganlığı 15 yaşından itibaren hesaplıyor, yasal düzenlemeler ve çocuk mevzuatı hiçe sayılıyor. Hamilelik ve doğumun yol açtığı sorunlar 1519 yaş arası genç kızlarda birinci ölüm nedeni. Eşe bağımlılar... İzmir Barosu, sahip oldukları büyük potansiyele ve eşit muamele görme hakkına rağmen, kız çocuklarının geri plana atıldığını vurguladı. Açıklamada, şu görüşler dile getirildi: “Kız çocuklarının okullaşma oranları hâlâ yüzde 100’e ulaşamamıştır. Çocuk yaşta evlilik, Türkiye’deki temel sorunlardan biri olmaya devam etmektedir. 2013 tarihli Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na göre 25 49 yaş arasındaki kadınların yüzde 22’si 18 yaşına gelmeden evlenmiştir. 18 yaşından daha küçük yaşta evlenmiş kızların cinsel ilişki de dahil olmak üzere şiddet görme ve istismara uğrama ihtimalleri artmaktadır. Çocuk yaşta evlenen kızlar, iş olanaklarının kısıtlı olması nedeniyle, daha büyük yoksulluk riskleriyle karşılaşmakta, hukuki destek kanallarına erişimleri de kısıtlanmakta, ekonomik bağımsızlık elde edememeleri nedeniyle eşe bağımlı kalmakta ve kendilerini geliştirememektedirler. Resmi kurumlar halen kadınların doğurganlık yaşını 1549 olarak esas almaktadır. Yasalarımızda ve taraf olunan tüm uluslararası sözleşmelerde düzenleme alanı bulan evlenme yaşı dahil tüm çocuk mevzuatı hiçe sayılmaktadır. Hamilelik ve doğumun yol açtığı sorunlar 1519 yaş arası genç kızlarda birinci ölüm nedenidir.” l İZMİR / Cumhuriyet 50 milyon evliliğin önüne geçilebilir Merkezi Londra’da bulunan Çocukları Kurtarın Vakfı (Save the Children), dünyadaki genç kızların tamamının en azından ortaokulu tamamlamaları halinde 2030’a kadar 50 milyondan fazla çocuk evliliğinin önüne geçilebileceğini bildirdi. Vakfın, “11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü” dolayısıyla yayınladığı rapora göre her yıl 12 milyon kız çocuğu 18 yaşına basmadan evlenmek zorunda kalıyor ve bunların beşte biri yine 18 yaşına gelmeden çocuk sahibi oluyor. Genç, Tecrübeli, Dinamik Bir Yönetim İçin BelCedHiPyeKBüaçşükkaçneıkAm.eAcdeayı C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle