Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                Pazar 7 Ocak 2018 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ  yorum/haber 13  Işıl Özgentürk’ün yazısını, teknik bir sorundan dolayı elimize ulaşmadığından yayımlayamıyoruz.  Erzincan şehidini gözyaşlarıyla uğurladı Irak’ın kuzeyindeki Kaniraş bölgesinde yürütülen operasyonda ayağı kayarak düşen ve elindeki tüfeğin ateş alması sonucu şehit olan sözleşmeli er Adem Akpınar için memleketi Erzincan’da tören düzenlendi. Terzibaba Camii’ndeki cenaze törenine, Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Erzincan Valisi Ali Arslantaş, 3. Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Serdar Savaş, 3. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Mehmet Özoğlu, Erzincan Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, şehidin yakınları ve binlerce vatandaş katıldı. Şehidin cenazesi top arabasına konularak şehitlikte defnedildi. l İHA TÜYAP hakkında soruşturma haberi asılsız çıktı İhlas Haber Ajansı tarafından abonelerine servis edilen ‘TÜYAP hakkında FETÖ soruşturması başlatıldı’ haberi asılsız çıktı. TÜYAP hakkında savcılıklarca yürütülen herhangi bir soruşturma bulunmadığı belgeleriyle kanıtlandı. TÜYAP ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Güçlendirme Vakfı arasında imzalanan İDEF Savunma Sanayii Fuarı sözleşmesini engellemek ve mümkünse iptal ettirmek amacıyla ortaya atıldığı anlaşılan ‘asılsız haber’ önce 30 Aralık günü Cem Küçük’ün Türkiye gazetesinde yayımlanan yazısında ve aynı gün TGRT televizyon kanalında yaptığı programda yer almış ve ardından İhlas Haber Ajansı’nca servise konulmuştu. Fuarcılık sektöründe ‘İDEF Savunma Fuarı’ gibi önemli ve büyük bir fuarı elde etmek, ticari bağlamda da önemli bir başarı olarak kabul ediliyor. SAYISAL LOTO 3, 10, 30, 32, 39, 46 6 BİLEN: 1 milyon 862 bin 391 TL (1. devir) 5 BİLEN: 5 bin 641’er TL 4 BİLEN: 81’er TL 3 BİLEN: 11’er TL.  7 OCAK 2018 SAYI: 33695 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç  İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU  Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü  Bülent Özdoğan  Faruk Eren  Aykut Küçükkaya  Reklam Direktörü Deniz Tufan  Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel  l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş 	 l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak  Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50  İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20  0530 430 74 17  Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr  Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara.  l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya  Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr  Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul  Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir.  	 İstanbul	 Ankara	 İzmir	  İmsak	 06:51	 06:34	 06:55	  NAMAZ VAKİTLERİ Güneş	 Öğle	 İkindi 08:22	 13:16	 15:37	 08:03	 13:01	 15:25	 08:22	 13:24	 15:52	  Akşam	 17:58	 17:46	 18:13	  Yatsı 19:24 19:10 19:35  Orada, gitmesek de görmesek de yeryüzünün en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan’ın kuzeydoğusunda küçücük bir yurt var ki… Ne kadar uzak ve küçük olursa olsun, dünyanın eril düzenini tepetaklak eden o yurt dişil olup, bizdendir hemşirelerim! Khasis halkının yaşadığı Meghalaya eyaleti, aslında 3 milyon nüfusuyla pek de küçük sayılmaz. Fakat Tibet, Bangladeş ve son zamanlarda ehli Müslim muktedirlerimizin rikkatine mazhar olan Myanmar’a sınırı olan Meghalaya’nın üç milyoncuk halkı, Hindistan’ın 1 milyar 400 milyonluk insan okyanusunda elbette üç damla sayılıyor. Üstelik Khasis’ler, yaşadıkları vilayet nüfusunun sadece üçte birini oluşturuyor. Ama ister okyanusta damla olsunlar, ister simsiyah bir gecenin ortasındaki ateşböceği; Hindistan’daki o bir avuç Khasis, tıpkı yeryüzünün trilyon yıllık tarihine ışık tutan bir dinozor kıkırdağı ya da böcek fosili gibi; insanlığın en eski toplumsallaşma biçimi “anaerkil” yapısıyla, çok da uzun olmayan antropolojik tarihimizi hem de “canlı yayın”la aydınlatıyor! Meghalaya eyaletinin üçte bir ucunda özerk bir yönetim kurmuşlar, binlerce yıllık geleneklerini sürdüren yasalara uyuyorlar. HHH Bu yasalara göre erkekler, Khasis toplumunda bacağını kırıp evde oturması gereken “cinsi latif.” Ya da Batılı jargonuyla aklı kısa “zayıf cinsiyeti” oluşturuyorlar. Doğan çocuklar babanın değil, ananın soyadını alıyor. Miras hakkı, ailenin en küçük kızına ait. Ailenin kız çocuğu yoksa, en yakın akrabanın en küçük kızına kalıyor. Damatların hepsi içgüveyi! Evlenen erkek, kaynanasının evine taşınıyor. Arabayı evin hanımı kullanıyor. İşyerinin patronu hanım. Zaten evin de patronu hanım. Çünkü ekmeği getiren hanım. Kafayı kim çekiyor, evin hanımı kocasını sofraya oturtuyor mu, öğrenemedim.  Buyrun bu gelenekten yakın! Size aktardığım bu bilgileri saygın araştırmacı ve antropologların kaleminden TV5Monde’un en çok okunan haber sitesi Dünyalı Kadınlar/Terriennes’de yayımlayan gazeteci arkadaşım Sylvie Braibant’a sordum, o da bilemedi. Üstelik şaşırıp, “Bak bu hiç aklıma gelmedi!” dedi. Gelmez tabii, ne de olsa Fransız. Erkek egemenliği sürse de kadının oturmadığı sofra, içkiye ve yemeğe eşlik etmediği olmaz ki Fransa’da… HHH Şaka bir yana, TV5Monde’da yazıişleri müdürü ve hukukçu kimliğiyle de gazeteciler sendikası sözcüsü olan Sylvie Braibant; Fransa’da en güvendiğim gazeteci ve tanıdığım en sağlam feministtir. Terriennes sitesinin haberine göre, kadına şiddette Türkiye’den geri kalmayan Hindistan’ın kalabalığında toplu iğne ucu sayılacak Khasis toplumunda, dünya düzeni tersine işliyor. Aileler erkek değil, kız çocuk istiyor. Tanrılara kız çocuk versin diye adaklar sunuluyor. Hastanelerde kızların doğumu sevinç çığlıklarıyla, erkeklerinki sessizlikle karşılanıyor.  Zaten ezilen erkekler arasında da örgütlenme başlamış. Syngkhong Rympei Thymai (STR) adını alan eril dernek, “Erkek doğuştan reistir. Kadın erkeğe yardım eder, erkek de kadını korumakla yükümlüdür” şiarıyla Khasis toplumunu “çağdaş evrensel” eğilime göre yapılandırmayı amaçlıyor. Şimdilik 1000 üyesi var, onlar da hanım korkusundan sahte isimlerle yazılmışlar derneğe, ama yazılmışlar… Kadınları ezen koca bir dünyanın tersine dönen minicik Khasis uygarlığı, çok sevgili arkadaşım Sylvie Braibant kadar benim yüreğimi de soğutuyor mu? Evet. Ama Khasis’lerin tutumunu onaylamak mümkün mü? Hayır! HHH Çocuklarımıza, torunlarımıza daha yaşanır bir dünya ve acı çekmeyecekleri, ezilmeyecekleri; gerek zihniyeti, gerekse toprakları zehirlenmemiş bir yurt bırakmak isteyen bizler; doğumlarda kız çocukları için de erkek çocukları için de sevinç çığlıkları atılmasını isteriz. Amacımız, davamız ve ülkümüz, kadınlarla erkeklerin yasalar önünde, daha da önemlisi zihinlerde eşit olmasıdır! Cinsiyet ayrımcılığına, cinsel tercih ayrımcılığına, kadına, çocuğa şiddete ve tecavüze karşıdır kavgamız. Toplumsal ahlaka ve ortak çıkarlara zarar vermeyen herkesi bağrımıza basarız. Bu yazıyı, Türkiye’nin en işe yaramaz ve pahalıya patlayan kurumu Diyanet’in, 9 yaşındaki kızların evlendirilebileceğine dair tebliğini sitesinden kaldırdığı günün ertesi Fransa’yı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın “AB Türkiye’yi niçin oyaladığının gerekçesini açıklayamıyor” sözleri üzerine yazmayı gerekli buldum. Sorun salt Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan çıkması, gazetecilerin ve binlerce insanın pek de gerekçeye gerek duymadan zindanlarda süründürülmesi değil… Ülkemizde zihinler hükümlü. Ey muktedir! Yönettiğin ülkede devlet dine abandıkça eşitsizlik, ahlaksızlık ve vahşet artıyor, farkında mısın?  Ampul artık karanlık saçıyor.Türkiye’nin ışığa ihtiyacı var.  mkeenr.leBriönyi ldeebüirzdewtaurwniarwnhu.maemhemçt@eetgtamn.aciol.mcom  Özellikle de tarih yazmış kişi  da, kendisine bağlanı  lerin tutacakları ışığa.  lan milletlerin taraftarı  Tarih yazmış deyince, el  geçinen hırslı, ahlaksız  bette ve çok şükür akla ilk  yahut gafil vatandaşla  gelen Atatürk’tür. Işık deyince ise onun “Gençliğe Hitabe”si... Ama ne yazık ki  rın memleket çıkarlarına ihanet etmeleri de kolaylaşır.  Dünya 3.2 derece  bugünkü iktidar hitabenin bazı satırlarından ürküyor. Bu durumda onlara George Washington vermek gerek. Washington’ı iyi bilirler. Ama daha çok, “Güvenimiz  ABD’nin Atatürk’ü diyor ki...   n Memleketi sayısız yoldan dış etkilere açık duruma düşüren, o çeşit bağlantılar, gerçekten aydın ve bağımsız yurtseverleri büyük kay  Tanrı’yadır” yazılı yeşil dolar  gılar içinde bırakır.  lardaki resminden. Ama onun  n Böyle milletler çoğu zaman  n Böyle bağlantılar,  1796 yılında görevi devrederken barıştan, bazen de özgürlüklerin bir ülkede ayrılıkları körüklemek,  verdiği “Veda Söylevi”ni belki de den yoksun duruma düşebilirler. ustalıkla insan satın almak, kamu  hiç duymamışlardır.  n Zira bir millet, aralarında ger oyunu aldatmak, yetkilileri etkile  İşte o “Söylev”den bizim ampu çek bir çıkar birliği olmadığı halde mek ya da ürkütmek isteyen kim  lü kararan iktidara ışık tutacak ba öyle bir ortaklık hayaline kapılarak selere ne çok fırsat sağlar.  zı satırlar:  başka bir millete bağlandı mı, bu  n Büyük ve güçlü bir ülkeyle öy  n Belirli bir millete sevda ile bağ ikincisinin kavgalarına boşu boşu le bir ilişki kuran küçük yahut zayıf  lanmaktan kaçınınız.  na karışır. Üstelik ona özel imtiyaz bir millet ötekinin uydusu olmak  ısınırsa...irleşmiş Milletler’in küresel ısınma konusunda yaptığı açıklama epey Btartışma yarattı. Çevreciler bu yüzyıl sonuna kadar küresel ısınmanın 1.5 derecede tutulabilmesi için mücadele veriyor. Bunun için ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltmaları, fosil yakıtlardan vazgeçmeleri gerekiyor. Kömürü toprak altında bırakmak gerekiyor. Çevreyi hiçe sayan politikalardan vazgeçmek, ormanları, sulak alanları korumak gerekiyor. Elektrik için güneş gibi yenilenebilir kaynaklara yönelmek gerekiyor.  Fakat pek çok ülke bunu yapmıyor. Güneşten enerji sağlanabilmesi için gösterilen  Başka bir ülkeye, nefret yahut lar tanır.  tan kurtulamaz.  çabaları yeterince desteklemiyorlar.     sevgi duyguları beslemeyi âdet edinen milletler köleleşirler. Kendi görev ve çıkarlarını unuturlar.  n Bu ise kendisinin sömürülmesine yol açmakla kalmaz, başka ülkelerin düşmanlığını ve misille  (Philadelphia 19 Eylül 1796) (Politika Sanatı Derleyenler: S.Eyüboğlu, V.Günyol, sayfa: 148 Çan Y. İst., 1967)  Elbette bunun bir sonucu olacak.  Ne diyor BM: Böyle giderse sıcaklık artışı 3.2 dereceye ulaşacak.  BM çevre şefi Erik Solheim, yüz milyon  RTE’nin mazisi buhar oldu  larca insanı mutsuz bir gelecekten kurtarmak için gerekenin yapılmadığını söylüyor.  Yani durum vahim. Peki, ne olur sıcak  Elbette siyasi tarihimizde Recep Tayyip Erdoğan’ın müstesna bir yeri olacak. Kasımpaşalı yoksul bir ailenin simitçi  simitlerin 2.5 kuruşa satıldığını öğrendim. Bu bayat simitleri alır eve götürürdüm. Anacığım bu bayat simitleri buhara tutar yumuşatırdı.  “Türkiye’nin onuru artık onun sorunu”. Ancak o dönemde Davos’ta “van minits” yerine “buhar gücünü, bayat simit tazeleme  lık artışı yüzyılın sonunda 1.5 derece değil de 3.2 derece artarsa? Climate Central’daki bilim insanları, küresel ısınma üç dereceye ulaşırsa, deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle su altında kalacak bölgelerde yaşa  çocuğu olarak siyasetin en tepe Daha sonra da sobanın üzerinde ye” uyguladığından söz etseydi,  yan 275 milyon insanın göçe zorlanacağını  sine tırmanmış olması az buz bir iş değil. Ama bir özelliği daha var. Geçmişindeki ayrıntıları, halin icabına göre sürekli değiştiriyor. Buna bir tür kendini ve mazisini yenileme hali de denebilir. AKP Genel Başkanlığı’na seçildiği dönemde, “rterdogan.com” adlı bir internet sitesi vardı. Bu site, bir anlamda kendisinin politik ve elektronik vitriniydi. Aynen şöyle yazıyordu: “Yoksul bir ailenin çocuğu olarak, simit satarak okul harçlığımı çıkarırdım. Simit o zamanlar 10 kuruştu. 7.5 kuruşa alır, 10 kuruşa satardım. Ama daha sonra bayat  gevretirdi. Ertesi sabah da bunları 5 kuruştan satardım. Elbette yarı yarıya ucuz olduğu için daha çok satar daha çok kazanırdım.” HHH “Van minits” ile ünlenen Davos Konferansı’nda dağıtılan yaşamöyküsünde de kendisi, “şiir okuduğu için mahkum oldu” diye tanıtılmıştı. Bu nedenle muhalefet sözcüleri kendisini ayıpladılar: “Ülkemizi ve demokrasimizi dışarıya gammazlıyor!” Artık “şiirli mağduriyet edebiyatı” gerilerde kaldı. Çünkü devletimizi artık tek başına temsil ettiğine göre,  kendisiyle birlikte ülkemizin yazgısı da değişebilirdi. Ama nedense “rterogan.com” sitesindeki, “buharı bayat simite uygulama ve pazarlama bölümü” çıkartıldı. Yerine “çocuk iken, kâğıtlı şeker satardım” cümlesi konularak buharlı hile tatlıya bağlandı. Oysa ki Erdoğan’ı gelmiş geçmiş tüm yerliyersiz, milligayri milli, yerelevrensel tüm liderlerden farklı kılacak olan “buharı bayat simitlere uygulama bölümü” idi. Ne yazık ki T.C. Cumhurbaşkanlığı sitesindeki uzun hayat hikâyesinde de o bölüm yok.  söylüyorlar.  Korkunç bir sayı. Deniz kıyısında yer alan kentlerde su seviyeleri yükselecek. Climante Central’e göre, en çok etkilenecek kentler arasında Osaka, İskenderiye, Rio de Janeiro, Şanghay ve Miami yer alıyor.   Hemen “Climate Central”ın internetteki sayfasına bağlanıyorum. Osaka’nın durumuna bakıyorum. Sahiden vahim. Pek çok yer sular altında kalacak gibi görünüyor.  Endişeli Bilim Adamları Birliği’ne göre, su seviyesindeki yükselme Osaka’da 2070 yılına kadar 1 trilyon dolarlık zarara yol açacak.   Sorun sadece sular altında kalacak kentlerle bitmiyor. 3.2 derece artış, iklimde ciddi aşırılıklar yaşanması anlamına geliyor: Kasırgalar, seller, kuraklık, susuzluk, açlık... Yeraltı suları da azalacak, tarım olumsuz etki  lenecek, gıda üretiminde sıkıntılar baş gös  terecek. “Six Degrees” kitabının yazarı Mark  KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK  behicak@yahoo.com.tr  Lynas’a göre ortalama sıcaklıklar 3°C artarsa, kutuplarda bütün bir yaz hiç buz olmayacak. Kutup ayıları yok olacak. Buzlar  la kaplı topraklardaki metan gazı atmosfere  karışacak. Bu sıcaklıkların daha da artması  na neden olacak.    Pek çok ada ülkesi sular altında kalacak.   Dünyadaki yağmur ormanlarının yarısın  dan fazlası Amazon’da. Artan sıcaklık bu  bölgedeki bitki ve hayvan varlığını da tehdit  edecek. Denizlerde mercanlar zaten yok ol  maya başladı. Sebebi artan deniz suyu sı  caklığı ve asitlenme. Sıcaklığın daha da art  masının denizde yaşayan canlılar açısın  dan vahim sonuçları olacak. Kim bilir baş  ka nelerle karşılaşacağız? Örneğin Fransa  2003’teki Avrupa sıcaklık dalgasıyla sarsıl  mıştı ve bu dalganın yaşandığı süreçte Pa  ris’teki ölüm oranı yüzde 141 artmıştı. Artan  sıcaklıklar bitkilerdeki tozlanmayı da önemli  ölçüde etkileyecek ve elbette bunun da so  nuçları olacak.   HHH  Bu arada Avrupa merkezli Copernicus İk  lim Değişikliği Servisi geçen hafta bir rapor  yayımladı. Rapora göre 2017 yılı, kayıtlara  geçen bugüne kadarki en sıcak ikinci yıl ol  du. En sıcak yıl 2016.   Fakat uzmanlar El Nino etkisi olmaması  na karşın yaşanan bu sıcaklık artışının endi  ÇİZGİLİK KAMİL 	MASARACI  kamilmasaraci@gmail.com.tr  şe verici olduğunu söylüyorlar. HHH Belki Climante Central’ın sayfasına bak  mak istersiniz. 3.2 derecelik sıcaklık artışıy  la deniz seviyesinin ne ölçüde yükseleceğini  ve 6.4 metrelik yükselmenin Türkiye’de de  niz kıyısındaki kentlerde hangi bölgeleri su  lar altında bırakacağını görmek isteyebilir  siniz. Hatta belki de kendi evinizin durumu  nu görmek istersiniz (https://seeing.climate  central.org/ ).  Haritalara bakıp, bugün yaptığımız se  çimlerin yarın hangi sonuçlara yol açacağını  görmek mümkün. “Seçimleri ben yapmıyo  rum ki, politikacılar yapıyor” diye düşünebi  lirsiniz elbette. Doğru. Ama sonuçlarına hep  birlikte katlanacağız.  C MY B   
            
    
