18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ devam ediyor Bu sezon Arda Aydın Biraderler Yapım tarafından sahnelenen William Shakespeare’in “Bir Yaz Gecesi Rüyası” oyunu, Aleksandar Popovski’nin rejisi ve geniş kadrosu ile sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. “Bir Yaz Ge cesi Rüyası”nda ödüllü oyuncular Levent Üzümcü, Neslihan Yeldan, Sezai Aydın ve Arda Aydın gibi isimler yer alıyor. Oyun, 30 Ocak Salı ve 13 Şubat Salı günü İstanbul Uniq Hall’da sahnelenecek. Biletler Biletix’te satışa çıktı. Cumartesi 27 Ocak 2018 EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN [email protected] 15 ‘Neş’e kavganın 3Şubat’tabaşlıyor PEN Yaratıcı Yazın Atölyesi musikisidir’ Yapı Kredi Yayınları’nın 5000. kitabı olarak raflara çıkan ‘Nâzım’ın Cep Defterlerinde Kavga, Aşk ve Şiir Notları’ memleket şairi Nâzım’ın mahpushane yıllarına ışık tutuyor. Kitabı, editörü Handan Durgut ve YKKSY Genel Müdürü Tülay Güngen ile konuştuk 5000. kitap özel kutusuyla raflarda. EMRAH KOLUKISA n “Nâzım’ın Cep Defterlerinde Kavga, Aşk ve Şiir Notları” başlıklı derleme kitap için nasıl bir çalışma sürdürdünüz ve ne kadarlık bir sürede kitap hazırlandı? Handan Durgut: Piraye Koleksiyonu Çalışma Grubu olarak “Nâzım’ın Cep Defterlerinde Kavga, Aşk ve Şiir Notları (19371942)” kitabı için ilk toplantımızı 2014 Ağustos ayında yaptık. Elimizde sadece defterler vardı ama hangi döneme ait olduklarını bilmiyorduk. Eski Türkçe notların transliterasyonları geldikçe dönemler netleşmeye başladı. PDF’lerdeki okunaksız notları okumaya, bağlantılar kurmaya başladık. Her hafta en az bir kez bir araya gelip keşiflerimizi paylaştık; yüzü aşkın kitaba, belgeye başvurduk. Defterleri dönem sırasına koyduktan sonra ilk defterden başlayarak sayfa sayfa notların neye istinaden tutulduğunu çözmeye koyulduk. İsimlerin kimliğini, olayların öncesini, sonrasını açıklamak gerekti. Zeki, Şahap kimdi? İkramiye, şahitlik sözcükleri ne anlama geliyordu? “Şifre içtimaımız” notuyla Nâzım Hikmet ne demek istemiş olabilirdi? 36 sayfalık ilk defter üstüne çalışmamız gösterdi ki, bir “zeyl” şarttı. Önce işte “2 forma fazla fazla yeter”di, sonra defterler peyderpey okundukça ve müzekkerelerden Müşir’in tamimine, müddetnameden Paşa Dayı’ya mektuba, istidalara, iddianamelere onlarca belgenin de katkısıyla bizim, şairin “Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanına Zeyl Milli Gurur”undan mülhem “zeyl”imiz, 300 sayfalık “Zeyl” oldu! n Bu çalışma “Piraye Koleksiyonu’ndan yapılan dördüncü tıpkıbasım... Başka tıpkıbasımlar için hâlâ malzeme var mı aynı koleksiyonda? Handan Durgut: Bugün Nâzım’ın şiirlerinden, mektuplarından, resimlerinden haberdarsak, öncelikle Piraye’nin takdir edilesi saklama, hatta “sağlama alarak” saklama hasleti, devamında da oğlu Memet Fuat’ın değerbilirliği, titizliği ve yazar/yayımcı sorumluluğu sayesindedir. Ve evet, çoğu Memet Fuat tarafından yayına hazırlanmış ve yayımlanmışsa da, Memet Fuat’ın “Bunu basmak çılgın yayıncı ister” dediği defterleri gibi hâlâ gün yüzüne çıkmayı bekleyen malzeme vardır Piraye Koleksiyonu’nda. n Her biri Nâzım’ın hapishanelerde doldurduğu bu defterler ne anlatıyor bize, şaire ve şiirine dair? Handan Durgut: Ustalığını, sistemli yaratıcı çalışmasını, davalar süresin 19371942 arası İstanbul defterinden. Nâzım’ın gemi çizimlerine bir örnek. ce şaşkınlığını, sanıklara yönelik esirgeyiciliğini, masumiyetine kesin inancını, insanlığını apaçık görüyorsunuz bir kez daha. Fazlası var: Dönemi, koşulları, özellikle ona, o Nâzım Hikmet olduğu için, ondan nasıl korkulduğunu, ona nasıl zorbalık edildiğini görüyorsunuz. Bütün bu baskıya, eziyete, akıl almaz kumpasa rağmen kavgada, aşkta, şiirde sahiciliğini, ümidini... Siz de mırıldanıyorsunuz, size hatırlatıyor: “Neş’e kavganın musikisidir”... n Defterlerde Nâzım’ın çizimlerine Çankırı Cezaevi 1940 (Fotoğraf Piraye Koleksiyonu’ndan alınmıştır). de rastlıyoruz. Desen çalışmalarına da bir hayli zaman ayırıyor değil mi?... Handan Durgut: Piraye’ye Bursa Cezaevi’nden 1933’te gönderdiği mektuplardan da biliyoruz ki, Nâzım resimle de uğraşıyor. Piraye’den büyüterek yapmak üzere bir fotoğrafını istiyor. Memet Fuat’ın tanıklığına göre Nâzım Hikmet’in eli hiç durmazmış; onun, okuduğu kitabın sayfalarına bile çizimler yaptığını belirterek “Bu herhalde bir düşünme yoluydu” der. Birinci Defter’in sayfalarındaki gemi desenleri mesela... İspanya İç Savaşı sürüyor, Madrid kapısında dövüşememenin kahrolası acziyle “Karanlıkta Kar Yağıyor” şiirini yazmamış henüz, öncesinde aklında, bu defterin sayfalarını adıyla doldurduğu “Talihsiz Yusuf”un gemisiyle Barselon’a seyahat üstüne şiir yazmak var. İleride Çankırı’da kaldıkları cezaevi odasını da çizecektir. Uzun süreli cezaevi yıllarında birçok yağlıboya resim, cezaevindeki insanların birçoğuyla ilgili bir dizi desen çalışması da yapacaktır. n YKY 5000. kitaba ulaştı... Bir yayyınevi için azımsanmayacak bir sayı... Neler söyleyeceksiniz bu konuda? Tülay Güngen (Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Genel Müdürü): Öncelikle Yapı Kredi Yayınları olarak 5000. başlıkta kitabımızı basmanın heyecanı ve gururu içinde olduğumuzu belirtmek isterim. Bu gurur tabii ki sadece bizim değil, yazarından çevirmenine, çizerine, matbaacısından dağıtımcısına kadar tüm iş ortaklarımı zın bu başarıda payı var. Biz her zaman Türkiye’den ve dünyadan titizlikle seçilmiş yapıtları okurlarına titizlikle sunmak için çalışan bir yayınevi olduk. Bugün Yapı Kredi Yayınları’na bakmadan, bu kitaplardan yararlanmadan, sadece Türk edebiyatına değil, dünya edebiyatına, sanatına ve felsefesine ilişkin bir araştırma yapmak mümkün değil. Yapı Kredi Yayınları, 1945’te Doğan Kardeş dergisi ve kitaplarıyla başlayan köklü bir yayıncılık geleneğinin günümüzdeki temsilcisidir. Ulysses, Niteliksiz Adam, Gecenin Sonuna Yolculuk gibi çeviriler, özel diziler, yazarların toplu eserleri, şehir monografileri, felsefe, tarih, sanat, şiir, edebiyat, çocuk kitapları, Harry Potter’lar, çizgi romanlar gibi farklı konularda  her yıl onlarca yeni, yüzlerce tekrar baskı kitaplar yayımlıyoruz. 1000. kitabımız Aloşnâme’yi 1999’da, 2000. kitabımız İbn Battuta Seyahatnâmesi’ni 2004’te, 3000. kitabımız Kâzım Karabekir’in Günlükleri’ni 2009’da, 4000. kitabımız Yaşar Kemal’in Çocuklar İnsandır’ını ise 2013 yılında yayımladık. Ve şimdi de 5000. kitabımız “Nâzım’ın Cep Defterlerinde Kavga, Aşk ve Şiir Notları”nı yayımlamanın gururunu yaşıyoruz. Bundan sonra da ülkemizin kültür âlemine, sanat dünyasına, düşünce hayatına sunacağımız daha pek çok kitap var hayalimizde. Çünkü biliyoruz ki her kitap bir hayaldir ve bir yayınevi de hayal kurduğu ve bu hayaller için çalıştığı sürece yaşar. [email protected] Kesmeşeker ‘Kadıköy’ (Ada Müzik) Dünbugünyarınçemberinde Kapak ne çok şey anlatıyor: yağmurlu bir hava, kapatmadığı şemsiyesiyle telefon kulübesine sığınmış, cinsiyetini kestiremediğimiz kırmızı kabanlı biri; bize sırtını dönmüş, arkadaşıyla haberleşmek için halen jeton kullanıyor. Olay mahalli Kadıköy, albümün adı böyle diyor. Kesmeşeker’in onuncu albümünde mekân gibi zaman da sağlam; gönlü her ne kadar eskide gibi görünse de dünbugünyarın çemberinde dönüyor tüm şarkılar. O yüzden ince, ama insanın içini sızlatan umutsuz bir havası da yok değil; her ne kadar aşılacağına dair bir inanç olsa da, özeleştiri ve sitemi içinde barındıran hümanist bir ruhanilikle. Şarkı yazan, söyleyen, gitar çalan Cenk Taner ile Kesmeşeker’i birbirinden ayırmak olanaksız. Kesmeşeker’in her şeyi, kaptan lakaplı Cenk. Mahallesinin sokaklarından sesleniyor bizim Kadıköy muhtarı, çok eski bir semt sakini olarak. Basta Canay Cengen ile vurmalılarda Gökhan Özcan’ın tamamladığı üçlüye, bazı parçalarda gitarıyla Cansun Küçüktürk, Hammond ve kemanıyla Özgür Ulusoy ile İlkay Özboyar eşlik ediyor. Minimal bir sound, akustik ağırlıklı, oldschool bir Al Stewart softrock’ı; çoğu kez rock’n roll ritimli. Bu kişisel protestonun gıdası yine edebiyat ve hayat; bir de narenciye esnafı. Canberk Ulaş ‘Telafi’ (Ahenk Müzik) Cazın karasularında... Daha önce Mehmet Güldağ, Merih Aşkın, Adile Yadırgı, Sinan Sakızlı ve Sedat Anar’ın albümlerinde rastlamıştık duduk sanatçısı Canberk Ulaş’a. Elindeki çalgısından hüzünle üfleyerek çıkardığı büyülü seslerle, eşlik ettiği parçaların dramatik yapısına azımsanmayacak katkılarda bulunan genç adam şimdi ilk solo albümü “Telafi” ile gecikmiş tanışma işini telafi ediyor. Piyanoda Bilge Kağan Etil, davulda Berkan Tilavel, kontrbasta Kağan Yıldız’dan oluşan kuvvetli bir orkestra ile çalıyor Canberk. Birer parçada ise sesiyle Jülide Özçelik, gitarlarıyla Cenk Erdoğan ve Merih Aşkın misafir olmuş. Pek alışık olduğumuz bir tarza sahip değil Canberk. Suren Asaduryan ve Özcan Gül gibi özgün isimlerle çalışma fırsatı yakalamış, ama Vache Hovsepyan ekolünden etkilenmiş. Bu anlamda bir parça geleneklerin dışına çıkarak, çalgısını modern müziğin, bilhassa da cazın karasularında yüzdürmüş. Duduk gibi şayet iyi çeşitlemeler yapılamazsa rahatça monotonluğa sürüklenebilecek bir çalgıyı, büyük bir cesaretle orkestranın lideri ve solo çalgısı olarak kullanmış. Elindeki bu doğası efkârlı çalgıyı, mey ya da balaban gibi değil, orijinal Ermeni duduk tınısına yakın üflemiş. “Telafi” örneğine az rastlanan çalışmalardan. PEN Yazarlar Derneği Yaratıcı Yazın Atölyesi 3 Şubat’ta başlıyor. Atölyenin, yaratıcılığını daha üst noktaya taşımak ve edebiyatla zaman geçirmek isteyenlere yönelik olduğu belirtildi. Çalışmalar önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da öykü yazarı Zeynep Aliye rehberliğinde yürütülecek. Özellikle kendi yazdıkları metinler üzerinde etkileşimli bir eleştiri ortamı sağlamayı amaçlayan atölye, on hafta boyunca her cumartesi 14.3017.30 saatleri arasında olmak üzere toplam 30 saatlik bir programla hayata geçirilecek. Atölye çalışmaları PEN Merkezi’nde (İstiklal Cad. Beyoğlu İş Merkezi B Blok, No: 143. Galatasaray) yer alacak. Öykü, şiir ve roman gibi en önemli yazınsal türlerin; fotoğraf, resim, müzik gibi sanatsal disiplinlerle bağının da ele alınıp inceleneceği PEN Yazarlar Derneği Yaratıcı Yazın Atölyesi’ne, Sevin Okyay, Tarık Günersel, Haydar Ergülen başta olmak üzere kültür ve sanat dünyasından pek çok önemli isim, deneyim ve görüşlerini paylaşmak üzere katılacak. Ayrıntılı bilgi ve başvurular için: [email protected], Tel: 0533 266 50 34. Tom Cruise açıkladı Yeni filmin adı belli oldu “Mission Impossible / Görevimiz Tehlike” serisinin 6. filminin adını filmin yapımcısı ve başrol oyuncusu Tom Cruise duyurdu. Instagram üzerinden paylaştığı bir fotoğrafla filmin adının “Fallout” olacağını duyuran Tom Cruise bu paylaşımıyla 100 bine yakın “like” alırken binlerce sinemasever de yorumda bulundu. Cruise yine Instagram üzerinden kendisini havadaki bir helikopterin kenarında dururken gösteren bir de kare paylaştı filmden. Paramount Stüdyoları filmi 27 Temmuz’da vizyona sokacak. Sundance Film Festivali ‘Kelebekler’ ayaktaalkışlandı Tolga Karaçelik filmin sunumu sırasında. Yönetmen Tolga Karaçelik’in yazıp yönettiği yeni filmi “Kelebekler”in dünya prömiyeri, en önemli film festivallerinden Sundance Film Festivali’nde gerçekleşti. Dünya prömiyerinde salonu tamamen dolduran izleyiciler, “En İyi Uluslararası Film” kategorisinde yarışan “Kelebekler”in bitiminde filmi ayakta alkışladılar. Tolga Karaçelik’in yanı sıra filmin oyuncularından Tuğçe Altuğ, yapımcı Diloy Gülün ile müzik süpervizörü ve bestecisi Ahmet Kenan Bilgiç’in de katıldığı gösterimin ardından gerçekleşen sorucevap bölümünde kimi seyirciler, “Kelebekler”in festivalde şimdiye kadar izledikleri en iyi film olduğunu ifade ettiler. Birbirini çok az tanıyan üç kardeşin, yıllardır haber almadıkları babalarının aramasıyla bir araya gelmelerini konu alan filmde; Bartu Küçükçağlayan, Tuğçe Altuğ, Tolga Tekin, Serkan Keskin, Hakan Karsak, Ezgi Mola, Ercan Kesal gibi oyuncular rol alıyor. “Kelebekler”in Mart 2018’de vizyona girmesi bekleniyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle