18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 17 Ocak 2018 10 CHP için bir fırsat: Canan Kaftancıoğlu Kurultaya hazırlanan CHP’de en önemli il İstanbul’un kongresi yapıldı. En önemli il, çünkü 80 milyonluk Türkiye’nin dörtte biri İstanbul’da yaşıyor. İstanbul’dan kurultaya gidecek delegelerin sayısal ağırlığı neredeyse kurultay sonucunu belirleyecek güçte… Bir il kongresi yaşandı ve çok küçük bir oy farkıyla Canan Kaftancıoğlu ipi göğüsledi, İstanbul il başkanı oldu. Bu bile “Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine taşıma” misyonu ile donandığını sürekli yineleyen CHP için bayram edilecek bir sonuç. Çünkü… Çünkü erkek egemen siyaset dünyamızda İstanbul gibi bir ilin başkanlığına bir kadın seçildi. CHP ne kadar övünse yeridir… Nitekim başkanlık için yarışan Cemal Canpolat sıcağı sıcağına konuştu ve partisinde “Ben yarışı değil, biz yarışı” olduğunu vurguladı, yarıştığı Kaftancıoğlu’nu kutladı. Sonra… Sonra bir kıyamet koptu. Kongre sırasında “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı ile “Mustafa Kemal’in yoldaşlarıyız” sloganları çarpışmıştı. Kongreden sonra da bu çarpışma tırmanarak sürdü, sürüyor. Kanımca bu, bir slogan yarışının çok ötesinde bir anlam ve önem taşıyor. Kaftancıoğlu’nun “Askerleriyiz militarist bir üslup. Mustafa Kemal’in yolunda yürüyeceğiz, öyleyse ona yol arkadaşlığı edeceğiz, yoldaşı olacağız” yollu açıklamaları alkışlanacak yerde ona karşı bir silah, bir saldırı gerekçesine dönüştü, dönüşmekte… Bence iyi oldu, oluyor. Bir il kongresinin sonucu CHP’nin önüne çok değerli bir fırsat koydu. HHH Cumhuriyetle yaşıt bir partiden söz ediyoruz. Kendini Cumhuriyetin kurucu partisi olarak tanımlayan bir partiden söz ediyoruz ve… Ve kendini 1967’den bugüne, yani tastamam 50 yıldır sosyal demokrat olarak tanımlayan bir partiden söz ediyoruz. Sosyalist Enternasyonal üyesi bir partiden söz ediyoruz… Bir partinin hayatında da olsa 50 yıl çok uzun bir süre. Hazindir ki 50 yıldır CHP sahici bir sosyal demokrat partiye dönüşmenin sancılarını yaşıyor. Bugün CHP İstanbul İl Başkanı seçilen Canan Kaftancıoğlu’nu, AKP Reisi’ni ve onun medyasını “solda sıfır” bırakacak bir kinle, saplantıyla, belden aşağı vurmaktan da çekinmeden linç etmek üzere kolları sıvayanların temel itirazı, demokrasinin kurallarına uygun ve bileğinin gücüyle ve delegelerin oylarıyla il başkanlığı yarışını kazanan bu genç kadından mı ibaret? Yoksa bu itiraz sosyal demokrat çizgiyi benimsemiş, Sosyalist Enternasyonal’e üye olmuş bir CHP’ye mi? Devlet kapitalizmini solculuk sanan, devlet fideliğinde kapitalist yetiştirmeyi kalkınma olarak niteleyen, devlet fideliğinde semir(til)miş kapitalistler bitleri iyiden iyiye kanlanınca seçim (1950) kazanıp iktidarı kendi ellerine alınca, bunu “karşıdevrim” olarak damgalayan bir zihniyet, bir ideolojik çizgi herhalde kendine sosyal demokrasi içinde yer aramaz. Ama bu ideolojik antagonizmaya (= uzlaşmaz çelişkiye) rağmen hâlâ CHP içindeler. Dahası kendilerini “ev sahibi” sayıyor Canan Kaftancıoğlu ve “Mustafa Kemal’in yoldaşları”nı CHP’den def etmenin yol ve olanaklarını arıyorlar… HHH CHP çok gecikmiş bir yol ayrımına geldi dayandı. Ya sosyal demokrasiyi reddedecek ya sosyal demokrasinin ilkelerine, ideolojik çizgisine uyumlu bir partiye dönüşecek… Kaftancıoğlu belki de istemedenbu arınma fırsatını partinin önüne koydu. Cin şişeden çıkacaktı, epey gecikti ama çıktı… Gazeteci Haydar Ergül’e gözaltı Demokratik Modernite dergisi editörü Haydar Ergül, İstanbul’a seyahat etmek için gittiği Diyarbakır Havaalanı’nda dün sabah gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan Ergül, SEGBİS üzerinden soruşturmayı yürüten savcıya ifade vermek için Diyarbakır Adliyesi’nde götürüldü. Soruşturmayı yürüten savcı, Ergül hakkında 7 günlük gözaltı kararı çıkararak, İstanbul’a getirilmesini istedi. Bunun üzerine yeniden Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen Ergül’ün soruşturmanın yürütüldüğü İstanbul’a götürüleceği belirtildi. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ Mahkeme ‘emsal değil’ dedi AYM kararının ardından tutuklu Cumhuriyetçiler için yapılan tahliye başvurusu reddedildi CANAN COŞKUN Cumhuriyet davasına bakan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, Kitap eki Yayın Yönetmenimiz Turhan Günay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararının, tutuklu Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, icra kurulu başkanımız Akın Atalay ve muhabirimiz Ahmet Şık için etkisi olmadığını savundu. Gazetemiz avukatları, AYM’nin Turhan Günay’ın Cumhuriyet davasındaki tutukluluğu ile anayasal haklarının ihlal edildiğine ilişkin karar vermesinin ardından, 12 Ocak’ta İstanbul 27 Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, aynı dava kapsamında tutuklu bulunan Sabuncu, Atalay ve Şık’ın tahliye edilmelerini talep etmişti. Avukatlar, başvuruda, dava kapsamında yargılanan diğer Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin başvurusunun Günay’ın başvurusu ile aynı kapsamda olduğu vurgulayarak, “Tutuklama kararları aynıdır, iddianame aynıdır, suçlamalar ve kanıt olarak dosyaya konulanlar aynıdır” demişti. Talebi inceleyen mahkeme, bireysel başvuru kararlarında bireysel bir davaya ilişkin ihlal kararının objektif etkisinin olduğu yolunda mutlak bir bağlayıcı hükmün bulunmadığını iddia etti. Soyut ve somut norm denetimi ile bireysel başvuru sonucu verilen kararların etki ve bağlayıcılığının farklı olduğunu savundu. Yüksek mahkeme kararlarının genel hukuki bağlayıcılığı olduğunu belirten heyet, bireysel başvuru sonucunda verilen kararların sadece başvurucu yönünden etkili olacağını öne sürdü. Murat Sabuncu, Akın Atalay ve Ahmet Şık yönünden tutuklama koşullarında bir değişiklik oluşmadığını iddia eden heyet, aynı davada yargılanan Turhan Günay’ın hak ihlali kararının genişletici bir yorumla diğerlerine etkisi olmadığını ileri sürdü ve tahliye talebini oy çokluğu ile reddetti. ‘Tahliye edilmeliler’ Karara, üye hâkim Halit İçdemir ise muhalif kaldı. İçdemir, Sabuncu, Atalay ve Şık’ın tutuklulukta geçirdiği süre, sabit ikametgâh sahibi olmaları, tanıkların büyük ölçüde dinlenmiş olması, delillerin toplanmış olması ve delil karartma ihtimallerinin bulunmadığı gerekçeleriyle tahliye edilmeleri gerektiğini ifade etti. İçdemir, Cumhuriyet davasının 31 Ekim 2017 ve 25 Aralık 2017 tarihli iki celsesinde de tutukluluğun devamı kararlarına muhalif kalmıştı. Ne geri adımAlpayAltan krizinin ardından AYM ne yapacak? ne açıklama Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararına kar detti. Ret kararına itiraz edilen üst mahkemenin de önceki gün şın yerel mahkemelerin Mehmet yine “Resmi Gazete” bahanesi Altan ve Şahin Alpay hakkın ne sığınarak tahliye talepleri daki tahliye taleplerini reddet ni geri çevirmesinin ardından, mesinin ardından gözler Yüksek Mahkeme’ye çevrildi. Ses AYŞE SAYIN AYM’nin bundan sonra izleyeceği tutum merak konusu oldu. sizliğini sürdüren AYM’nin, ya Edinilen bilgiye göre, sözko sal zorunluluk olmamasına karşın ge nusu dosyalar hakkında kendisi de rekçeli kararını Resmi Gazete’de ya “hak ihlali” yönünde oy kullanan AYM yımlanma sürecinin hızlandırılaca Başkanı Zühtü Aslan’ın, bu süreçte alt ğı belirtilirken kaynaklar, “Mahkeme derece mahkemeler ya da iktidar ke kararlarıyla konuşur, o nedenle açık simiyle herhangi bir polemiğe girme lama yapılmaz. Ancak AYM kararları yeceği ifade ediliyor. AYM kaynakları, herkesi bağlar, bunun ötesinde yapı Aslan’ın genel tavır olarak, alınan ka lacak bir şey yok” diyor. rarlar konusundaki eleştirilere yanıt Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönet verme durumunda olmadığına dikkat meni Turhan Günay, gazeteciler Şahin çekerek, “Başkan, göreve geldiği gün Alpay ve Mehmet Altan’ın başvurusu den bu yana ‘biz kararlarımızla konu nu geçen hafta inceleyen AYM, “hak şuruz’ anlayışıyla hareket etmiştir. Bu ihlali” kararı vererek, tutuklu olan Al tavır son dosya konusunda da aynen tan ve Alpay’ın “tahliyesi”nin yolunu korunuyor” görüşünü dile getiriyor. açmıştı. Ancak iki ismin yargılandığı AYM’nin Erdem GülCan Dündar ilk derece mahkemeleri önce “gerekçe kararları nedeniyle de hükümetin ve li karar Resmi Gazete’de yayımlanma Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dığı” daha sonra da “yeni deliller oldu sert eleştirilerinin hedefi olduğunu ğu” gerekçesiyle tahliye kararını red anımsatan kaynaklar, Başkan Aslan’ın bu eleştiriler karşısında, yüksek mahkemenin kuruluş yıldönümleri ve AYM’nin kendi toplantılarında yaptığı açıklamaları anımsatıyor. Kaynaklar, alt derece mahkemelerin AYM kararının gereğini yerine getirmemesinin bir “ilk” olmasına karşın, “AYM kararlarının herkesi bağladığı” yönündeki anayasa kuralının geçerliliğini koruduğuna vurgu yapıyorlar. İlk kez yaşanan bu durum karşısında söz konusu mahkemelerin, “anayasayı ihlal suçu” işlemiş olacağı ve bu yönüyle de bütün sorumluluğun onlara ait olacağı değerlendirmesi yapılıyor. Strazburg’da gündem Aslan’ın yakın zamanda kamuoyuna açık bir programı bulunmadığı için bu konuda açıklama yapması beklenmiyor. Ancak Aslan, gelecek hafta AİHM’nin yıl sonu istatistik veri toplantısına katılmak üzere Strazburg’a gidecek. Toplantılarda, AYM’nin son kararı ve yerel mahkemelerin tutumunun gündeme geleceğine dikkat çekiliyor. l ANKARA Pelin Ünker, ödülünü tutuklu gazetecilere adadığını söyledi. Pelin Ünker Şeffaflık Ödülü’nü aldı Finans editörümüz Pelin Ünker, Türkiye’de vergi ödememek için yurtdışına para aktaran siyasilerin faaliyetlerini belgelediği Panama ve Paradise Papers yazı dizisi ile 2017 Şeffaflık Ödülü’ne layık görüldü. Ünker’i, offshore gizliliğinin kamuoyuna duyurulmasına katkı sağladığı için kutlayan Uluslararası Şeffaflık Derneği, yaptığı açıklamada arkadaşımız için, “Araştırmacı gazetecilik geleneğini, zor koşullar altında zenginleştirerek yaşatan genç gazeteci Pelin Ünker, küresel yolsuzlukla mücadelenin en önemli unsurlarından biri haline gelen vergi cennetleri konusunu dikkatli bir şekilde takip edip, titiz bir çalışmayla kamuoyuna duyurmuştur” denildi. Ödül konuşmasında yolsuzlukla mücadelenin en önemli ayağının basın özgürlüğü olduğunu belirten Ünker, ödülünü tutuklu gazetecilere adadığını söyledi. Panama Belgeleri sebebiyle vergi otoritelerinin dünya çapında 500 milyon dolardan fazla para topladığını; Paradise Papers’ın ardından ise Avrupa Komisyonu’nun vergi cennetlerini incelemeye aldığının altını çizen Ünker, Türkiye’de ise sürecin farklı işlediğine dikkat çekerek, “CHP ve HDP’nin Meclis’te verdiği araştırma önergeleri AKP oylarıyla reddedildi. Başbakan Yıldırım ise Malta’da varlığını bizzat kabul ettiği şirketlerle ilgili haberimiz nedeniyle 500 bin liralık manevi tazminat talep etti. Asıl önemlisi Bakanlar Kurulu vergi cennetleri listesini yayımlamadığı için bu ülkelerdeki ticari faaliyetlerden yüzde 30 stopaj halen alınamıyor. Söz konusu kayıp 11 yıllık bir kayıp. Eğer bu vergi 11 yıl boyunca alınsaydı Hazine ne kadar gelir elde edecekti? Bu gelirle ekonominin kronik sorunlarından biri olan cari açık kapatılacaktı. Bunun için Rıza Sarraf’lara ihtiyaç kalmayacaktı. Türkiye’nin itibarı zedelenmeyecekti” diye konuştu. l Ekonomi Servisi AVUKATLAR: BEKLENTİMİZ BERAAT ye değil beraat.” CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da “Adaletin tecelli edece Duruşmanın ardından adliye bina kat çekerek, şunları söyledi: “Savcılık esas ğine yürekten inanıyoruz. Mahkemelere sı önünde basın açıklaması yapıldı. hakkında mütalaasını daha önce verdiği güvenmek istiyoruz. Yargı üzerindeki göl Berberoğlu’nun avukatı Murat Ergün, dos için bu eksiklikler de tamamlanırsa 13 Şu genin kalkacağına ve insanların ‘her şeye yada müvekkili lehine olabileceğini dü bat günü karar açıklanacağını düşünüyo rağmen mahkeme var’ diyeceği bir kararın Eksik gedik dinlemedilerşündüğüeksikikihususolduğunadik ruz. Öncelikli beklentimiz sadece tahli çıkmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. CANAN COŞKUN MİT TIR’ları davası kapsamında 25 yıl hapis cezası verilerek tutuklanan CHP milletvekili Enis Berberoğlu, hakkındaki hükmün bozulmasının ardından dün İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde ikinci kez hâkim karşısına çıktı. Berberoğlu’nun avukatlarının “dosyada eksiklikler var” demesine karşın, mahkeme esas hakkındaki savunmanın hazırlanması için avukatlara süre verdi. Berberoğlu’nun, kamu güvenliği gerekçesiyle kapalı görülen duruşmaya kendi isteği ile katılmadığı, bunun yerine Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlantı sağlandığı öğrenildi. Berberoğlu’nun avukatlarından Yiğit Acar, 28 Aralık’ta bir önceki celse verilen tutukluluğunun devamı kararına itiraz etmişti. İti Berberoğlu’nun tahliye istemini reddeden mahkeme, dosyadaki eksikliklere karşın esas hakkında savunma için avukatlara süre verdi raz 29 Aralık’ta reddedildi. Ret kararını veren heyetin başkanı ve kıdemli üyesi 2. Ceza Dairesi’ndeki görevlerine ise sadece bir gün önce getirilmişti. Heyetteki bu değişiklik, dün görülen duruşmanın tutanağına da geçirildi. Berberoğlu’nun avukatları müvekkillerinin lehine olduğu gerekçesiyle Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturmada dinlenen bir şüphelinin ifadesini dosyaya sundu. Avukatlar, ifadede adı geçen uzman çavuş hakkında soruşturma ya da dava olup olmadığının sorulmasını istedi. Gazeteci Can Dündar ve müvekkillerinin suçlamaya konu edilen tarihte buluşmadıklarını belirten avukatlar, bunun tespiti için HTS kayıtlarına ilişkin bilirkişi raporu talep etti. Talebi reddeden heyet, avukatların bu raporu alması durumunda kabul edileceğini bildirdi. Mahkeme heyeti, Adana’da yürütülen soruşturmadaki şüpheli hakkında soruşturma ya da dava olup olmadığının sorulmasına hükmetti. Berberoğlu’nun avukatlarının dosyaya bilirkişi raporunu ve esas hakkındaki savunmalarını sunması için bir ay süre veren heyet, Berberoğlu’nun tutukluluğunun devamına hükmetti. Duruşma 13 Şubat’a ertelendi. Özgür gündem Gazetecilere ceza yağdı Kapatılan Özgür Gündem ga zetesi ile dayanışmak amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılan gazeteciler Ayşe Düzkan, Hüseyin Aykol, Mehmet Ali Çelebi, Hüseyin Bektaş ve Ragıp Duran’ın yargılandığı davanın duruşmasında dün karar çıktı. Mahkeme heyeti savunma için süre talep eden avukatların talebini reddederek, gazetecilere toplam 9 yıl 9 ay hapis cezası verdi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya gazeteciler katılmadı. Duruşmada söz alan avukatlar, dosyanın İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava ile birleştirilerek, yeniden hukuki değerlendirilme yapılmasını istedi. Mahkeme heyeti, avukatların taleplerini reddederek Hüseyin Aykol’a “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 3 yıl 9 ay, Hüseyin Bektaş, Mehmet Ali Çelebi, Ayşe Düzkan ve Ragıp Duran’a ise birer yıl 6’şar ay hapis cezası verdi. Mahkeme, Aykol’un cezasını “basın yayın yolu ile işlenmesi” ve “zincirleme” olması gerekçesi ile artırarak verilen cezalarda ertelemeye gitmedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle