Katalog

Pazartesi 15 Ocak 2018 4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ İlk günden K afta n c ı o ğ l u kimdir? 1972 Ordu doğumlu Canan Kaftancıoğlu, ilk, orta ve lise eğitimini Ordu’da tamamladı. 1995 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Canan Kaftancıoğlu, 1997’de İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda Adli Tıp ihtisasına başladı. Bilimsel ve sosyal alanlarda yayımlanmış 100’ü aşkın makalesi olan Kaftancıoğlu, Birleşik Haziran Hareketi’nin de geçici yürütmesinde görev aldı. Kaftancıoğlu, aynı zamanda 12 Eylül döneminde karanlık bir cinayete kurban giden yazar ve TRT İstanbul Radyosu’nda prodüktör olan Ümit Kaftancıoğlu’nun gelini. Kaftancıoğlu, 20112012 arasında CHP İstanbul Basın, Kültür ve İletişimden Sorumlu İl Başkan Yardımcılığı, 20122014 arasında İl Başkan Vekilliği, Basından Sorumlu İl Baş hedefkan Yardımcılığı görevini sürdürdü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, havuz medyasının hedef gösterdiği CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu hakkında soruşturma başlattı Havuz medyasının hedef gösterdiği CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında, seçilmesinin üzerinden 24 saat geçmeden sosyal medyadaki paylaşımları gerekçe gösterilerek soruşturma başlatıldı. Kaftancıoğlu, kendisini hedef gösterenlerle yargı önünde hesaplaşacağını açıkladı. Yandaş Sabah gazetesinde yer alan haberde Kaftancıoğlu’nun, HDP’li milletvekillerinin gözaltına alınması, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde askerlerin linç edilmesine tepki gösteren Twitter paylaşımları hedef gösterildi. Edinilen bilgiye göre, Kaftancıoğlu’nun sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımlarda terör propagandası yaptığı iddia edilerek ihbarda bulunuldu. Söz konusu paylaşımları incelemeye alan başsavcılıktan, Kaftancıoğlu hakkında, “PKK ve DHKPC propagandası”, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve kurumlarını aşağılamak”, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlarından soruşturma başlatıldığı belirtildi. Soruşturma haberini de yandaş Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Kelkitoğlu Twitter hesabından “çağrımız ses getirdi” diyerek duyurdu. Kaftancıoğlu, soruşturma haberleriyle ilgili Twitter hesabı üzerinden şu açıklamayı yaptı: “Bir doktor ve bir anneyim. Bütün yaşamımı insan hakları mücadelesine adamış biri olarak daima terörü ve terör örgütlerini lanetledim! Tüm amacım ve çalışmalarım Türkiye Cumhuriyeti devletini yüceltmek olup saraya dair eleştirilerim de bu sorumlulukladır. Gerek şahsım, gerek partimle ilgili karalama kampanyası yürüten herkesle yargı önünde hesaplaşacağım” dedi. l Haber Merkezi CHP İstanbul’da ilk kadın başkan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İs tanbul 36. Olağan İl Kongresi’nde 654 delegeden 325’inin oyunu alan Canan Kaftancıoğlu, CHP’nin İstanbul’da ilk kadın il başkanı oldu. Eski İl Başkanı Cemal Canpolat 318 oy alarak ikinci olurken, 9 delege ise oy kullanmadı. Sonuçların açıklanmasının ardından kısa bir konuşma yapan Canan Kaftancıoğlu, “Biz olacağız demiştim, olduk. Beni örgütüm aday yaptı. Örgütümle kazanacağım demiştim, bu da oldu. Kongre salonundan hep birlikte çıkıp AKP faşizmini yıkmaya gideceğiz. İnancınız ve güvenciniz için çok teşekkür ederim”dedi. Cemal Canpolat ise şöyle konuştu: “Buranın kazananı, kaybedeni yoktur. Sevgili kardeşim Canan’ı tebrik ediyorum. İnşallah CHP’yi büyük kitlelerle buluşturur.” l İstanbul / Cumhuriyet CHP İstanbul İl Kongresi, Kılıçdaroğlu’nun da uyarılarıyla herhangi bir kavga gürültü yaşanmadan gerçekleşti. Önce Canpolat, sonra Kaftancıoğlu kazandı Sonuçları yanlış anlayan Canpolat taraftarları erken sevinç yaşadı CHP İstanbul İl Kongresi’nin sonuçları önceki gece gece yarı sı alınabildi. Sandık sayımları yapılır ken bir anda salonda bir alkış ve slo gan tufanı başladı. Oy sayım işlemi İZLENİM nin yapıldığı alanı çevreleyen Canpolat taraf tarları “bitti bu iş, al dık, kazandık” diye birbirlerine sarılma ya başlayınca Kaftan cıoğlu taraftarlarından MİYASE İLKNUR bazıları boyunları önde salonu terketmeye başladılar. Tribünler den de “Başkan Canpolat” tezahürat ları yükselmeye başladı. “Başkanı sa lona getirin” diye bağrışmalar üzeri ne Cemal Canpolat, salonun kapısın dan tebrikleri kabul ede ede içeri gir di. Ancak bir süre sonra oylar yeniden toplandı ve bu kez Kaftancıoğlu tara fı sevinçle birbirlerine sarılmaya baş ladı. Tribünlerden bu kez de “Başkan Kaftancıoğlu” sloganları atılmaya baş landı. Divan sonunda seçim sonucunu açıkladı ve bu kafa karışıklığı da gide rilmiş oldu. Seçimin galibi 7 oy farkla Canan Kaftancıoğlu olmuştu. İlk karı şıklık meğer Kaftancıoğlu’nun aldığı 325 oyu yanlış görerek kendilerinin sanan Canpolatçı izleyicilerin sevinci nedeniyle olmuş. Bu kez salonu terkeden Kaftancıoğlu taraftarları salona dönerken Canpolat taraftarları salonu terk etmeye başlamıştı. Bu durum bize 5 Haziran 1977 akşamını anımsattı. Seçim gecesi CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, seçim sonuçları kesinleşmeden “Şimdiden 226 milletvekilini bulduk. CHP tek başına iktidara geliyor. Henüz alınmayan sonuçlar da geldiğinde 226’nın çok üstünde bir milletvekili sayısına ulaşacağımız anlaşılıyor” demiş ve Türkiye’nin bütün illerinde CHP’liler sokağa dökülmüştü. Sabah uyanıldığında ve kesin sonuçlar geldiğinde CHP’nin milletvekili sayısının 217’de kaldığı görülmüştü. Önceki günkü il kongresi öncekilere göre daha olgun ve düzeyli bir havada gerçekleşti. Yumruklu kavga resmi çekeriz diye elleri deklanşörde bekleyen foto muhabirlerine malzeme çıkmadı. Bunda Kılıçdaroğlu’nun İzmir il kongresinden sonraki uyarıları da etkili oldu. Bu seçimin sonucunu büyük ölçüde İstanbul ilçe belediyeleri ve milletvekilleri belirledi diyebiliriz. Bir önceki il kongresinde Canpolat doğal delegelerin oy kullandığı sandıkta 29 oy fark atarak rakibi Gökhan Zeybek’i yenmişti. Bu kez de doğal delegelerin oy kullandığı sandıkta Canpolat rakibi Kaftancıoğlu’na 40 oy fark attı. Ancak Kaftancıoğlu özellikle Kadıköy, Kartal, Küçükçekmece ve Kâğıthane delegelerinin oy kullandığı sandıktan Canpolat’a 51 fark atınca ipi göğüslemiş oldu. Kim kimi destekledi? Adalar, Kartal, Kadıköy, Sarıyer, Maltepe, Bakırköy, Çatalca Belediye Başkanları Canan Kaftancıoğlu’nu desteklerken Ataşehir, Beşiktaş, Silivri, Avcılar ve Şişli Belediye Başkanları Cemal Canpolat’ı destekledi. İstanbul milletvekillerinden Gamze İlgezdi, Engin Altay, Gürsel Tekin, Barış Yarkadaş, Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu Cemal Canpolat’ın yanındaydı. Ali Şeker, Ali Özcan, İlhan Cihaner, Zeynel Emre, Gülay Yedekci, Oğuz Kaan Salıcı, Akif Hamzaçebi, Onursal Adıgüzel, Erdoğan Toprak ise Canan Kaftancıoğlu’ndan yana saf tuttu. Sonuçta CHP İstanbul İl Başkanlığı’na ilk kez bir kadın başkan seçim sonucunda göreve gelmiş oldu. Varlık Fonu ‘Yokluk Fonu’na döndü Türkiye’nin en büyük kuruluşlarının devredildiği ve 160 milyar TL’lik aktif büyüklüğü bulunan Varlık Fonu’nun, 1 yıl boyunca hiçbir yatırım faaliyetinde bulunmadığı ortaya çıktı Türkiye’nin en büyük kuruluşlarının devredildiği, aktif büyüklüğü yaklaşık 160 milyar TL’ye ulaşan Türkiye Varlık Fonu’nun bir yılda aylık ortalama 480 bin TL gelir elde ettiği ortaya çıktı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak’ın, Varlık Fonu’nu faaliyetleriyle ilgili soru önergesine, Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ imzasıyla yanıt geldi. Yanıtta, bir yıllık sürenin kuruluş ve yapılanma faaliyetleri ile geçirildiği, dış kaynak bulma, yatırımlara iştirak etme, varlıkların değerini artırma gibi alanlarda da faaliyette bulunmadığı belirtilerek, “Stratejik yatırım planı hazırlanmış olup; 10 Nisan 2017 tarihi itibarıyla değerlendirilmek üzere Başbakanlık makamına takdim edilmiştir. Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş.’nin 2017 yılında ortalama aylık geliri yaklaşık 480 bin TL’dir” dendi. Budak, soruların büyük bölümünün cevapsız bırakılmasına karşın, verilen yanıtla Varlık Fonu’nun varlık getirmediğinin tersine kamu zararı doğurduğunun itirafı olduğunu kaydetti. Varlık Fonu’nun “Ekonomiyi uçuracak süper kahraman” gibi anlatılmasına dikkat çeken Budak, “Varlık Fonu, bir yılda sıfır çekmiş, hiçbir şey yapmamıştır. Olumlu bir katkı sunması da zaten mümkün değil. Kurulması da kuruluş şekli de doğru değil” dedi. Yanıtla kamu kaynaklarının bir yıllık süreçte çarçur edildiğinin ortaya çıktığını söyleyen Budak, şöyle konuştu: “Bir stratejik plan hazırlanmış ama 8 ayda Başbakanlık’tan çıkmamış. Fon’un stratejik planı 8 ay bekletilir mi? Kamu zararı daha da büyümeden Varlık Fonu bir an önce tasfiye edilmelidir.” l ANKARA (Cumhuriyet) Misyon ruhu ile... “M isyon ruhu ile...” yapılan işler “bütün varlığını adayarak” yapılan işlerdir. Cumhuriyet tarihinin böyle yapılan işlerini bilmek gerekiyor. “Çanakkale savunması” bir örnektir. “Kurtuluş Savaşımız” misyon ruhunun eşsiz örneğidir. “Köy Enstitüleri” misyon ruhunun tarihimize geçmiş örneğidir. “Cumhuriyet öğretmeni” bir misyonerdir. Cumhuriyet döneminin “sıtma savaş tabibi” misyonerdir. Cumhuriyet dönemi bütünüyle bir misyon dönemidir. Yarı aç, yarı tok, kendisi için hiçbir çıkar düşünmeden çalışmak o dönemin temel işlev karakteridir. Düşünülen tek hedef, “vatanın hizmetinde olmak” idi. “Vatan”, Cumhuriyet döneminin kutsalıdır. O yıllarda görev yapan kimse ne aldığını düşünmez, ne verdiğine odaklanırdı. Bu anlayış, misyondur. Sonraki yıllarda, misyondan göreve geçildi. Görev, kişiye birilerinin verdiği, onun da kabul edip benimsediği iştir. Günümüzde “görev duygusu” da yerini “iş”e bıraktı. İş, artık bir ücret karşılığında kiralanan emek gücüdür. Ücretler, sosyal haklar konuşulur, tartışılır, alınır, verilir. Ücretli emek, bir yaşam zorunluluğudur. Sermaye emek çelişkisinin emek tarafında yaşanan bir geçim kaynağı. Bunları neden mi konuşuyoruz? Bugün konuşmamız gerekiyor da ondan. Bugün gene “misyon” sahibi olmamız gerekiyor. Gene “bütün varlığımızı adayarak yapmamız” zorunlu görevlerimiz var. Bizi misyon nöbetine çağıran görev, “Ortak Uygar Yaşam Kültürümüz”dür. Ortak Uygar Yaşam Kültürümüz artık tehdit altındadır. Bu tehdit doğrudan siyasal iktidardan gelmektedir. Siyasal iktidar artık kendisi de “cemaat” olan bir anlayışın elindedir. AKP bir siyasal partiden çok bir cemaat kimliğindedir. İktidarına semavi kutsallık yüklemiş, itaat ve sadakat temelli, “biz” ve “onlar” ayrımcılığına dayalı bir cemaat kültürünü her alana egemen kılmaya kararlıdır. Bu gerçeği açıkça görmek zorunludur. Karşısına da “misyon ruhu ile” çıkmak zorunluluğu var. Başka türlü laik yaşamı korumak mümkün görünmemektedir. Cumhuriyet değerleri başka türlü korunamaz. Misyon ruhu ile... HHH Cumhuriyet gazetesi neden kuşatma altına alınmaktadır? MİT TIR’ları haberi nedeniyle mi? Hayır. Bu haber daha önce çıkmış bir haberdir. Çizgisi değişti diye mi? Hayır. Çizgisi değişmiş değildir. “Gazetenin çizgisi DNA”sıdır, değiştirilemez. Cumhuriyet gazetesine saldırıların nedeni, Türkiye Cumhuriyeti’nin kimlik belgesi oluşundandır. Cumhuriyet gazetesi, Cumhuriyetin harcında yer alan bir kurumdur. Eğer bu kurum yok edilirse, AKP cemaati bir zafer kazanacaktır. Söz konusu olan bir gazete değildir, bir Cumhuriyet kurumudur. Cumhuriyet kurumu olarak da varlığı, şu ilkelerin teminatıdır: Bağımsızlık Laik yaşam laik eğitim. Barış içinde uygar yaşam. Bilim sanat temelli evrensel kültüre dayalı uygarlık. Emeği koruyan ülke temelli ekonomi. Bu ilkelerin hiçbirisi dogmatik dinci siyasal iktidarın hedefleri içinde değildir. Cumhuriyetin kurucu felsefesinin tersine, yapılan her şey zikzaklı gidişlerle yaptıkları yanlışları örtmeye, cemaat kültürünün ayrımcılığını topluma kabul ettirmeye yöneliktir. Bu nedenle artık “Tek Adam İktidarı” olan zorlamayı topluma kabul ettirme aşamasına gelinmiştir. İşte, Cumhuriyet gazetesinin hedefe alınmasının gerçek nedeni. Cumhuriyet gazetesi bir ön saf hedefidir. Bu bariyer aşılırsa sıra Cumhuriyetin öteki kurumlarına gelecektir. Beklenen seçim belki de son seçim olacaktır. HHH Çare mi? Çare, “misyon ruhu ile” çalışmaktır. Çare, Cumhuriyet gazetesini desteklemektir. Çare, bu gidişe “HAYIR” demektir. Her yerde HAYIR. Her alanda HAYIR. Çare, “Hayır” diyenlerle buluşmak, birleşmektir. Çare, bıkmadan, yorulmadan, durmadan HAYIR misyonuna sahip çıkmaktır. Çare, yaşamın başkaldırısını görmektir. Çare, hepimizin yaşama gücündedir. Çare biziz. Bugün ve daima. Çare biziz. Biz, Cumhuriyetin misyonerleri... C MY B