18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 12 Ocak 2018 EDİTÖR: ASLAN YILDIZ / SERKAN OZAN ÖZGÜRLÜK KARARI haber 11 Anayasa Mahkemesi (AYM), Cumhuriyet davası kapsamında 9 ay tutuklu kalan gazetemiz Kitap Eki Ya yın Yönetmeni Turhan Günay ile yaklaşık bir buçuk yıla yakındır tutuklu olan yazar lar Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın yaptığı bireysel başvurularda “tutukluluğun hak ih lali” olduğu kararı verdi. Altan ve Alpay’ın “tutuklama” dolayısıyla “ifade ve basın öz gürlükleri” ile “kişi hürriyeti ve güvenli ği hakkının”, Günay’ın ise sadece “kişi hür riyeti ve güvenliği hakkı nın” ihlal edildiğine hükme den AYM, cezaevinde olan Al tan ve Alpay’ın tahliye edilme si amacıyla kararın bir örne ALİCAN ULUDAĞ ğini İstanbul’daki iki mahkemeye gönderdi. Mahkemeler, ihlali ortadan kaldırmak için iki tutuklu yazarı tahliye et mek zorunda. Tutuksuz yargılanan Turhan Günay için verilen ihlal kararı da, Cumhuri yet davasında gazetecilik faaliyetinden dola yı 439 gündür tutuklu olan İcra Kurulu Baş kanımız Akın Atalay, Genel Yayın Yönetme nimiz Murat Sabuncu ile 378 gündür ceza evinde olan muhabirimiz Ahmet Şık için de emsal teşkil edecek. AYM Genel Kurulu, dün tutuklu gazeteci ler gündemiyle toplandı. Mahkeme, Turhan Günay ile tutuklu yazarlar Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın başvurularını “kabul edi lebilir” buldu. Mahkeme, Alpay ve Altan’ın “tutuklanma dolayısıyla” “Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlükleri” ve üç başvuru cunun da “Anayasa’nın 19. maddesinde gü vence altına alınan kişi hürriyeti ve güven liği hakkının” ihlal edildiğine hükmetti. İfa de ve basın özgürlüğü konusundaki ihlal ka rarı oybirliğiyle alınırken, “kişi hürriyeti ve güvenliği” yönünden verilen ihlal kararı ise 6’ya karşı 11 oyla verildi. Bu kararla, gazete cilerin tutuklanmasının “hukuksuz” olduğu tescillenmiş oldu. AYM ‘tahliye edin’ dedi AYM, Alpay ve Mehmet Altan’la ilgili kararların bir örneğini, “ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için” yargılandıkları mahkemelere gönderilmesine hükmetti. Her iki yazarın avukatı, tahliye başvurusunda bulundu. Altan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Alpay ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Mahkemeler, tutuklu yazarları tahliye etmek zorunda. Alpay, 1 yıl 3 ay 20 gündür, Altan ise 1 yıl 5 ay 20 gündür cezaevinde. Mahkeme, Mehmet Altan’a yaşadığı hak ihlali nedeniyle 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmederken, Alpay’ın bu yöndeki başvurusunu reddetti. Diğer yandan “kötü muamele”, “gözaltının hukuki olmaması”, “sulh ceza hâkimliklerinin bağımsız ve tarafsız hâkim ilkelerine aykırı olması”, “soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması”, “tutukluluğa itirazın incelenmesinin duruşmasız olarak yapılması” yönündeki şikâyetler ise kâbul edilemez bulundu. Emsal nitelikte İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve bu konuda çağrışım yapan mesajlar verdikleri iddiasıyla gazeteci yazarlar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak’ın arasında bulunduğu 17 kişi hakkında dava açmıştı. Bu dava kapsamında Mehmet Altan’ın yanı sıra Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan tutuklu yargılanıyordu. Tutuklu yazarlar, darbe suçundan 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve “örgüt üyeliği”nden 15 yıla kadar hapisle suçlanıyordu. Mehmet Altan hakkında verilen ihlal kararı, benzer durumda olan tutuklu Ilıcak ve Ahmet Altan için de emsal nitelik taşıyor. Kapatılan Zaman gazetesinin tutuklu eski yazarları Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne, Ahmet T. Alkan, Mustafa Ünal’ın arasında bulunduğu 31 kişi hakkında da “Darbeye teşebbüs” suçundan 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve “Silahı terör örgütüne üye olmak” suçundan da 15’er yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlenmişti. Alpay hakkındaki karar aynı davada yargılanan diğer tutuklu Zaman yazarları için de emsal niteliğinde. Günay 9 ay tutuklu kalmıştı Turhan Günay, Cumhuriyet soruşturması kapsamında 31 Ekim 2016’da gözaltına alındı. Günay, diğer 8 Cumhuriyetçi ile birlikte 4 Kasım 2016’da tutuklandı. 28 Temmuz 2016’da, Günay’ın arasında bulunduğu 7 Cumhuriyetçi tahliye edilmişti. Sonraki duruşmalarda yazarımız Kadri Gürsel de cezaevinden çıkarken, Akın Atalay, Murat Sabuncu ile Ahmet Şık tutuklu yargılanıyor. AYM’nin Günay’ın tutuklanmasını hak ihlali görmesi, tutuklu 3 Cumhuriyetçinin de haksız yere tutuklu olduğunu ortaya koydu. Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu olduğu, haber ve köşe yazılarının delil olarak dosyaya konulduğu iddianamede, çalışanlarımız bu nedenle “örgüt adına faaliyette bulunmakla” suçlanıyordu. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi 25 Aralık 2017’de Atalay, Sabuncu, Şık ve muhasebe çalışanımız Emre İper’in tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 9 Mart’a ertelemişti. Mahkeme 29 Aralık’ta İper hakkında By Lock kullanıcısı olmadığının ortaya çıkması nedeniyle tahliye kararı vermişti. Öte yandan AYM, 4 Ağustos 2016’da ihraç ettiği tutuklu üyesi Alparslan Altan’ın başvurusunu ise oybirliğiyle reddetti. l ANKARA Anayasa Mahkemesi, Turhan Günay, Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın başvurularında hak ihlali kararı verdi. Yüksek mahkemenin ihlal kararı Akın Atalay, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık için de emsal niteliğinde. TAHLİYEYE RESMİ GAZETE ENGELİ CANAN COŞKUN Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hakkında hak ihlali kararı verdiği Şahin Alpay’ı tutuklu yargılayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Mehmet Altan’ın yargılandığı 26. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin gerekçeli kararının Resmi Gazete’de yayımlanmadığı gerekçesiyle tutukluluğun devamına kararı verdi. Şahin Alpay’ın yargılandığı davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa’nın 153. maddesinde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararlarının gerekçeli olarak Resmi Gazete’de yayınlanmasından itibaren hüküm ve sonuç doğuracağı hükmünün düzenlendiğini belirtti. Mahkeme, Alpay’a ilişkin gerekçeli kararın tebliğ edilmediğini belirterek, AYM’nin de tedbir mahiyetinde bir karar vermediğini ifade etti. Heyet,Alpay’a atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, istenen cezanın üst sınırı ve delillerin toplanmamış olması gibi gerekçelerle tutukluluğun devamına oy çokluğu ile hükmetti. Bu karar Alpay’ın avukatlarına tebliğ edildiği sırada gerekçeli karar AYM’nin internet sitesinde yayımlanmıştı. Üye hakim Kadir Karakoç, Alpay’ın tutukluluğunun devamına muhalif kaldı. Hakim Karakoç, muhalefet şerhinde kısa kararın kesin ve mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olduğunu kaydetti. l İSTANBUL TEK TALEBİMİZ ADALET Gazetemizin yayın politikasının hedef alındığı dava kapsamında asılsız ve akıl dışı iddialarla tutuklu bulunan avukatımız ve İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay nezdinde tüm haksız tutuklamalara karşı çıkmak için avukatların Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde başlattığı Ada let Nöbeti dün 41. kez tutuldu. Nöbete dava kapsamında serbest bırakılan çalışanımız Emre İper, avukatlarımız Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör ile çizerimiz Musa Kart da katıldı. Adliye binasındaki 1 saatlik nöbetin ardından bina önünde basın mensuplarına açık lama yapıldı. Basın açıklamasında ilk sözü alan avukat Barış Aybay, 41 haftadır devam eden nöbette tek taleplerinin adalet olduğuna dikkat çekerek, “Olağan dışı bir talebimiz yok; herkese, her zaman gerekli olan bir kavram olan adaleti istiyoruz” dedi. Evrensel Gaze tesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat da “Halkın haber alma ve doğruları öğrenme hakkına karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak gerçekleri yazmaya devam edeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz. Hakikatin ve mesleğimizin arkasındayız” diye konuştu. Anayasa Mahkemesi, kararının gerekçelerini açıkladı ‘Tutuklama hukuki değil’ Anayasa Mahkemesi, gece yarısında ise kararının gerekçelerini açıkladı. Buna göre Turhan Günay için sadece kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmeden mahkeme, Günay’ın suçlamaya konu yayınlar üzerinde bir etkisi olduğuna dair soruşturma makamlarınca somut olguların ortaya konulamaması nedeniyle, ifade ve basın özgürlüğü bağlamında inceleme yapılmasının uygun olmadığını öne sürdü. Kararda, Günay’ın tutukluluğunun hukuki olmadığı belirtilirken, “Başvurucu yönünden ‘suç işlendiğine dair kuvvetli belirti’nin soruşturma makamlarınca yeterince ortaya konulmadığı sonucuna varılmıştır” denildi. Alpay ve Altan’la ilgili ifade ve basın özgürlüğü yönünden verilen ihlal kararının gerekçesinde, şu noktalara dikkat çekildi: l İfade ve basın özgürlüklerine müdahale eden tedbir, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamalı ve başvurulabilecek en son çare niteliğinde olmalıdır. Bu koşulları taşımayan bir tedbir, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez. Suça konu yazıların yayımlandığı ve konuşmaların yapıldığı dönemde kamuoyunun bir kesiminin dile getirdiğine benzer görüşleri başvurucunun yazılarında ve konuşmalarında ifade etmesi nedeniyle hakkında tutuklama tedbirine başvurularak ifade ve basın özgürlüklerine müdahale edilmesinin hangi “zorlayıcı toplumsal ihtiyaç”tan kaynaklandığı ve demokratik toplum düzeninde neden gerekli olduğu somut olayın özelliklerinden ve tutuklama kararının gerekçelerinden anlaşılamamaktadır. l Öte yandan demokratik toplum düzeninde gerekli olma ve ölçülülük değerlendirmesi yapılırken ifade ve basın özgürlüklerine yapılan müdahalelerin başvurucular ve genel olarak basın üzerindeki muhtemel “caydırıcı etkisi” de dikkate alınmalıdır. Başvuru konusu olayda tutuklama gerekçelerinde, yayımlanan yazılar dışında herhangi bir somut olgu ortaya konulmadan başvurucunun tutuklanmış olmasının ifade ve basın Basın Konseyi: Emsal olsun Basın Konseyi, Anayasa Mahkemesi’nin kararının sevindirici olduğunu belirterek, “Yaklaşık 6 ay önce tahliye edilen Turhan Günay’ın da bireysel başvurusunu ele alan Anayasa Mahkemesi’nin oyçokluğu ile verdiği kararın, diğer tutuklu gazetecilere emsal olmasını bekliyoruz. Yüksek mahkemenin hak ihlali olduğu gerekçesiyle tahliye kararı verdiği tutuklu gazetecilerin yanı sıra, gazetecilik faaliyetinden aylardır cezaevlerinde tutulan diğer gazetecilerin özgür kalacağı günlerin yakın olmasını diliyoruz” dedi. CHP’li Tezcan: Karar sevindirici CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararını “sevindirici” bulduklarını açıkladı. Kararı Twitter hesabından değer lendiren Tezcan, “Anayasa Mahkemesi’nin gazeteciler için hak ihlali (tahliye) kararı sevindiricidir. Umarız AYM hukuka uygun pozisyonuna geri dönmeye karar vermiş olup bu tutum diğer gazeteciler ve milletvekilleri için de devam eder” dedi. Bülent Tezcan özgürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceği de açıktır. lAçıklanan nedenlerle suç işlediğine dair kuvvetli belirtiler ortaya konulmadan temelde yazılarına ve konuşmalara dayanılarak başvurucu hakkında tutuklama tedbirinin uygulanmasının, ifade ve basın özgürlüklerine ilişkin olarak olağan dönemde Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. “Olağanüstü hâl” döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa’nın 15. maddesinin de bu müdahaleyi meşru kıl madığı değerlendirilmiştir. Altan’ın tutukluluğunun huku ki olmadığı belirtilen gerekçede, Altan’ın savcının esas hakkında mütalaasında suç işlendiğine dair delil olarak “Bylock” üzerinden yapılan bazı yazışmalara da dayandığı ifade edildi. Anılan yazışmaların başvurucu dışındaki kişiler arasında yapıldığının anlaşıldığı kaydedilen kararda, “Yazışmalarda başvurucuyla ilgili bazı ifadelere yer verilmiştir. Somut olayın koşulları ve kullanılan ifadelerin içeriği dikkate alındığında, bunların tek başına suç şüphesini gösterir kuvvetli bir belirti olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir” ifadesi kullanıldı. Subliminal mesaj yok Altan’ın darbeden önce bir tv kanalında subliminal mesaj verdiği suçlamasını inandırıcı bulmayan AYM; “başvurucunun sözleri darbe teşebbüsünün ortamını hazırlamak amacıyla söylediğinin olgusal temellerinin soruşturma makamlarınca ortaya konulamadığı görülmektedir” dedi. Alpay’ın tutukluluğunun da hukuki olmadığını belirten mahkeme, soruşturma makamlarının suçlamaya konu 1725 Aralık yazılarını FETÖ/PDY’nin amaçları doğrultusunda yazıldığını ileri sürdüğüne dikkat çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bununla birlikte başvurucunun aylarca ülke gündeminde yer alan güncel bir konuda kamuoyunun bir kısmının ve muhalefet liderlerinin dile getirdiklerine benzer görüşlere yer verdiği yazılarının FETÖ/PDY’nin amaçlarına hizmet etmek için yazıldığının kabulünü gerektiren nedenler tutuklama kararında veya iddianamede somut olgularla açıklanmamıştır. Başvurucunun bu görüşlerini Zaman gazetesinde yayımlanan yazılarında dile getirmiş olması da bu yazıların FETÖ/PDY’nin amaçları bilinerek ve bu amaçlar doğrultusunda kaleme alındığına dair tek başınayeterli bir olgu olarak değerlendirilemez. Bu itibarla somut olayda “suç işlendiğine dair kuvvetli belirti”nin yeterince ortaya konulamadığı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.” Diyanet kapıyı iki kere çalar Devlet tarafından görevlendirilen din adamları, telkinleriyle hepinizin kapısını çalmak üzere. Siz evinizin kapısını açmasanız bile... Yönetici apartmanın kapısını açacak. Çocuklarınız onlara okullarda yakalanacak. Oturduğunuz kahveye gelecekler. Çalıştığınız sivil toplum kurumuna girecekler. Öğrenci yurtlarından çıkmayacaklar. İşyerlerinize dadanacaklar. Ve size nasıl yaşamanız gerektiğini anlatacaklar. Dinen günah ve sevap olan şeyleri... Nasıl evleneceğinizi, nasıl sevişeceğinizi, nasıl boşanacağınızı. Ahlakı onlardan yeniden öğreneceksiniz ve ahlaksızlığı. Sosyal medyayı nasıl kullanacağınızı, nasıl kitaplar, dergiler okuyacağınızı, nasıl giyinip nasıl eğleneceğinizi size bir bir anlatacaklar. Çocuklarınızı nasıl yetiştireceğinize, onları ne zaman, nasıl evlendireceğinize, nasıl eğiteceğinize karışacaklar. Devletin görevlendirdiği din adamları... Hayatınızın tam ortasına çok yakında destursuz dalacaklar. Ve bu toplumu bu çağda düşebileceği en düşük seviyeye indirmek üzere adam adama, canla başla çalışacaklar. Sizin bugüne kadar savunduğunuz tüm çağdaş değerleri rafa kaldırmak için... Kadınların zar zor kazandıkları hakları karalamak için... Yeni neslin ufkunu dogmatik bilgilerle karartmak ve daraltmak için... Sizi ikna etmeye kalkışacaklar. Bu bir tehdit. Ama adını hiç koymayacaklar. Dini sohbetlerin kutsallığı maskesiyle dayatacakları hayat tarzı üzerine bir süre daha tartışmalar yapılacak. İtirazlar havada asılı kalacak. Alışacaksınız. Mahallenizde dolanan, evlerinize dadanan Diyanet görevlilerinin varlığını bir süre sonra kanıksayacaksınız. Tıpkı ilkokul çocuklarının kafilelerle camilere taşınmasını kanıksadığınız gibi. Memurların ısrarla cuma namazlarına çağrılmasını kanıksadığınız gibi. Cumhurbaşkanının taraflı olmasını kanıksadığınız gibi. Gazetecilerin hapse atılmasını kanıksadığınız gibi. Akademisyenlerin işten atılmasını kanıksadığınız gibi. Ve katlanacaksınız. Hukuku hiçe sayan bir yargıya katlandığınız gibi. Seçilmişlerin görevden alınmasına, hapislere tıkılmasına katlandığınız gibi. Şaibeli seçim sonuçlarına katlandığınız gibi. O kara deliklerle dolu darbe aldatmacasına katlandığınız gibi. Olağanla olağanüstünün anlamını tersyüz eden bu hileli hale katlandığınız gibi. Buna da katlanacaksınız. Dini irade karşısında bireyin iradesinin bir hiç olduğu fikrini topluma aşılamaya çalışacaklar; Siz katlandığınız için, aşılayacaklar da. Kadere inanan ve biat eden bir toplum inşa etmeye soyunacaklar; Siz katlandığınız için başaracaklar da. Diyanet kapıyı defalarca çalacak. Siz defalarca açacaksınız. Kapıları yüzlerine çarpmadığınız sürece; Daha çok şeye alışacak... çok şeye katlanacaksınız. YARKADAŞ MECLİS’TE KONUŞTU Arkadaşlarımızdan şakşakçı çıkmaz Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda konuşan CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, aralarında gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve muhabir Ahmet Şık’ın da bulunduğu tutuklu gazateciler konusuna değinerek, “AKP, Ahmet Şık’ların, Akın Atalay’ların ve Murat Sabuncu’ların, gazetecilik değil, şakşakçılık yapmasını istiyor. Boşuna beklemeyin, arkadaşlarımızdan şakşakçı çıkmaz” dedi. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Biz gazetecilere özgürlük getirdik” sözlerini eleştiren Yarkadaş, “AKP gazetecilere özgürlük vermemiştir. Durum tam tersidir! AKP gazetecilere özgürlük getirmedi, aksine gazetecilerin özgürlüğünü gaspetti. Bunun en önemli örneklerinden biri de, Sevgili Enis Berberoğlu’na yönelik komplodur, komplo davasıdır” dedi. Her ay sonu hazırladığı “Basına Yönelik Baskılar Raporu”’ndaki verileri de kürsüden paylaşan Yarkadaş, “Sadece 2017 yılında 173 gazeteci gözaltına alındı, 66 gazeteci tutuklandı, 99 gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı. 63 gazeteciye yetmiş altı yıl hapis cezası verildi, 49 gazeteciye dava açıldı, 28 gazeteci çeşitli alanlarda saldırıya maruz kaldı ve yine 28 gazeteciye 250 bin TL’lik bir para cezası verildi. AKP’nin basın özgürlüğünden anladığı, işte bu tablodur” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle