22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 6 Eylül 2017 10 haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘Operasyon tümCumhuriyet’in avukatı Mustafa Kemal Güngör: basına yapıldı’ Mustafa Kemal Güngör de Cumhuriyet’in avukatı. Bir avukat olarak mahkeme karşısına çıkıp kendini anlatması 9 ayı buldu. Sonra şunları söyledi: Operasyon tüm basına: Başından beri söylediğimiz gibi, hukuki değil, siyasi bir operasyon. Şahsımızda Cumhuriyet gazetesine, Cumhuriyet gazetesinin şahsında tüm basına, tüm muhalif toplum kesimlerine yönelik bir susturma, bir gözdağı operasyonu. Bir basın organına karşı bu çapta bir operasyon sadece Türkiye’de değil, bildiğimiz kadarıyla dünyada da bir ilk. Bu kadarını beklemiyordum: Böylesine garip ve hukuka aykırı bir soruşturma ile ilk kez hapse girmiş olduk. Bu benim ilk tutuklanışım. Açık söylemek gerekirse bu kadar uzun süre tutulacağımızı düşünmüyordum. Nezarethaneden itibaren birbirimize ‘tutamazlar bizi’ diyorduk, tutuklanma talebi ile hâkimliğe sevk edildik. Suçlamalara bakınca ‘böyle bir soruşturmada tutuklama olmaz’ dedik, tutuklandık. Hayatımızdan 9 ay çalınmış oldu. Kafaya takmayalım: Silivri’de ilk olarak bizi 9 kişi beraber, ‘kabul koğuşu’ denilen bir yere aldılar. Buradaki 2 gecemiz hem dinlenme hem de hep beraber sohbet açısından gayet iyi geçti. 3’erli gruplar halinde hücrelere dağıtılırken birbirimize hep, bundan sonra “ilk hedefimiz cezaevinden ruhen ve bedenen sağlam çıkmak, gerisi nasılsa gelir, bizim hiçbir suçumuz yok, haklıyız, güçlüyüz, bu hukuksuzluk er geç ortaya çıkacak, hiçbir şeyi kafaya takmayalım, kafa yapalım, mizahın gücünden yararlanalım” diyorduk. Ulan ciddi ciddi hapse tıktılar bizi: İlk hücremizde Bülent Utku ve Murat Sabuncu ile beraberdik. İlk gecenin sabahında uyandığımızda yatakta, ‘ulan ciddi ciddi hapse tıktılar bizi’ dediğimi hatırlıyorum. Hepimiz aynı haldeydik. Annem kızdı: Cezaevinde 4 ay boyunca sakallı idim. Böylesi daha kolay ve rahat gelmişti. Benim için çok özel bir anlamı yoktu. Bir süre sonra görüşe gelen bazı avukat arkadaşlar uzun sakalın beni yorgun ve bezgin gösterdiğini söylediler. Gülsün de bu halimi özensiz buluyor, beğenmiyordu. Hatta bu durumu hiç görüşe gelemeyen anneme de şikâyet etmiş. Annem de hiç sakal sevmez, telefon görüşmelerimizde hep ‘kes’ dedi. Sevenlerimi üzmemek ve morallerini bozmamak için 4 ay sonra sakalımı kestim. Küfürbaz değilim ama: Küfürün günlük hayatta önemli bir yeri var. Bazı insanların ağzına da küfür pek yakışır. Onlar da zaten yerinde küfrederler. Ben normalde fazla küfürbaz bir adam değilim. Bu, hiç küfretmediğim anlamına gelmiyor. Cezaevinde de ettiğim oldu elbet. Bazen rahatlatır insanı. Savcı zorda ve darda: Ne iddianamede, ne tutuklama kararında ne de tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda herhangi bir geçerli hukuki dayanak bulunmuyor. İşte biz, bu hukuksuzluğun bir sonucu olarak 9 ay tutuklu kaldık, bir kısmımız ise hâlâ tutuklu. Bu kesinlikle kabul edilebilir bir şey değil. Soruşturma savcısının bu konumu nedeniyle ne kadar zorda ve darda olduğu malum. Cumhuriyet’i beklemek: Hapisteyken gazete için kaygılandım. Hâlâ da kaygılanıyorum. Çünkü her türlü baskıyla Cumhuriyet’i susturmak istiyorlar. Doğru ve gerçek haberciliği, eleştirel gazeteciliği mahkum etmek amacındalar. Eksiğiyle, gediğiyle bu ülkenin Cumhuriyet’e ihtiyacı var. Cezaevinde sabahları Cumhuriyet’i ekmek bekler gibi bekliyorduk. Önce Yayın Yönetmenimiz Murat gazeteyi şöyle bir gözden geçiriyor, sonra Akın ve ben bakıyorduk. İlk gözden geçirmeden sonra da sırayla uzun uzun okuyor, üzerinde değerlendirmeler, övgüler, eleştiriler yapıyorduk. Adalet heyecanı: Adalet Yürüyüşü ve bitiminde düzenlenen Maltepe Mitingi gerçekten müthişti. CHP Genel Başkanı’nın başlattığı bu yürüyüşe binlerce insanın katılması, yüz binlerce insanın Mitingde ‘HAK, HUKUK, ADALET’ diye haykırması toplumun adalete olan özlemini çok net ortaya koyuyor. Dışarıda olup bu yürüyüşe katılarak yürümeyi ve elimden geleni yapmayı çok isterdim. Çok heyecan duydum. Biz de hücremizin avlusunda A4’lere ‘ADALET’ yazıp göğsümüze takarak kendi çapımızda yürüyüşe katıldık, ‘HAK, HUKUK, ADALET’ sloganı attık. Çok güzeldi... Uzun uzun yürümeyi: Sevdiğimi, ailemi, dostlarımı, işimi, seyahat etmeyi, uzun uzun yürümeyi, arkadaşlarımla oturup iki kadeh rakı içmeyi, ’gayla’yı’, muhabbetlerimizi özledim. Nuriye ve Semih’e: Sadece kendileri için değil, hakları, işle Çamaşır ipimiz Cezaevine girdiğimizde 9 kişi hep beraber 2 gece büyük bir koğuşta kaldık. Aramızda hâlâ ‘tutamazlar bizi’ diye konuşuyorduk. Bizi 3’erli koğuşlara dağıttılar. Kantinden ihtiyaçlarımızı karşıladık. Bunlar arasında çamaşır ipi de vardı. Tutukluluğa itiraz etmiştik, nasılsa bizi bırakacaklardı, ipi asmadık. İtiraz reddedildi. ‘Galiba biraz tutacaklar bizi’ dedik ve avlumuza çamaşır ipimizi gerdik. Bülent Utku ve Murat Sabuncu ile beraber... ri ekmekleri ellerinden alınmış binlerce kişi için, mağdur edilmiş akademisyenler için sabırla, inatla açlık grevi yapan insanlara saygı duyuyorum. Onlara zorla müdahale edilmesine de karşı çıkarım. Umarım ki sağır kulaklar duyar, insanların demokratik hakları verilir ve bu eylemlere gerek kalmaz. 5’i de çıkacak: 11 Eylül’deki duruşmada Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık ve Emre İper arkadaşlarımın da tahliye edileceklerine inanıyorum. Tutukluluk halinin hiçbir hukuki dayanağı yok. Esasen en başından beri tamamen hukuka aykırı olarak soruşturulduk ve tutuklandık. Dilerim mahkeme duruşma salonunun duvarında yazılı olan “Adalet Mülkün Temelidir” sözünü ete kemiğe büründürür ve tüm arkadaşlarımızın tahliyesine karar verir. Böylece bir nebze de olsa vicdanlara su serper. Kadri’yi 9 ay sonra gördüm Bu tip cezaevlerinde tecrit uygulamasının her zaman en büyük sorun olduğunu düşünüyorum. Bu kez bir de OHAL şartlarının eklenmesi, durumu daha da ağırlaştırdı. Aynı hücrede kalanlar dışında, diğer hücre lerde kalan arkadaşlarımızla görüşme imkânımız hiç yoktu. Hücredeki 3 kişi sadece birbirimizi ve infaz koruma memurlarını görebiliyorduk. Ortak spor alanı, spor saati, görüşme saati yoktu. Duruşmadan önceki son 3 hafta toplam 6 saatin dışında , daktilo ve bilgisayar kullanma imkânı da bulamadık. Diğer hücrelerdeki arkadaşlarla ancak milletvekili ziyaret leri sırasında, peş peşe görüşmeye çağırıldığımızda birkaç kez koridorda uzaktan birbirimizi gördük, selamlaşmaya çalıştık. Yani 3040 metre mesafedeki hücrelerde kalıyorduk ama 500 kilometre kadar uzaktık. Örneğin ben Kadri Gürsel’le 9 ay sonra ilk kez duruşma için Çağlayan Adliyesi’ne götürüldüğümüz cezaevi aracında karşılaştım. Cumhuriyet Davası için DIŞARIDAKİ GAZETECİLER Silivri’ye çağIrDı: 11 Eylül’de hepsini istiyoruz Gazetemiz davası öncesi Dışarıdaki Gazeteciler İnisiyatifi tarafından bir video paylaşılarak davaya destek çağrısında bulunuldu. Gazeteciler tarafından yapılan çağrıda “Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Akın Atalay, Emre İper’e Özgürlük İçin 11 Eylül’de Silivri’deyiz” ifadelerine yer verildi. Twitter’da #11EylüldeHepsiniİstiyoruz etiketiyle paylaşılan videoda, Cumhuriyet çalışanlarının gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklandığı ve yar Dışarıdaki Gazeteciler İnisiyatifi, Cumhuriyet davasının 11 Eylül’de Silivri’de görülecek ikinci duruşması öncesinde çağrı yaptı. gılandığı belirtildi, tahliyeleri talep edildi. Videoda, “Hakikat” isimli bir gazetede tutuklu isimlerin neden suçlandıkları haber kupürleri formatında anlatıldı. Gazetede, Türkiye’de 160 gazetecinin tutuklu olduğu, OHAL’in muhalifleri susturmak için kullanıldığı, yasama, yürütme ve yargının ardın dan devleti halk adına denetleme görevi nedeniyle ‘dördüncü kuvvet’ denen medyanın ‘kelepçeli’ olduğu haberleri de yer alırken; muhabirimiz Ahmet Şık “Korku imparatorluğunu tesis etmek için hapse atılan gazeteci” ve “Meslek hayatı boyunca gerçeğin peşinde oldu” sözleriyle anlatıldı. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu için ise “Bu manşeti niye attın” manşeti videoda yer aldı. Videoda, Cumhuriyetçilere uygulanan tecride, mektup yasaklarına ve kitap kısıtlamalarına da dikkat çekildi. Videoda paylaşılan Hakikat Gazetesi, gazetecilerin işssiz bırakıldığını, OHAL’de yayınevlerinin kapatıldığını ve günde ortalama yedi kişinin sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındığını da bildirdi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet l Fransız gazeteci bureau cezaevinde Bilgisayarı 1.5 aydır incelenemedi Şırnak’ın Silopi ilçesindeki Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaparken 26 Temmuz’da gözaltına alınan Fransız gazeteci Loup Bureau 2 Ağustos’ta “örgüte yardım ve yataklık ettiği” iddiasıyla tutuklandı. Bureau, 42 gündür Şırnak Cezaevi’nde. Hakkındaki hazırlık dosyası üzerinde gizlilik kararı bulunan Bureau’nun sağlık durumunun iyi olduğu ve Fransız Büyükelçiliği’nin konuyla yakından ilgilendiği bildirildi. Bureau’nun üzerindeyken el konulan harddisk ve kişisel bil gisayarının kriminal inceleme için ilgili birimlere gönderildiği ancak henüz incelemenin tamamlanmadığı belirtildi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 28 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı arayarak Bureau’nun serbest bırakılmasını istemişti. Avrupa Parlamentosu’nda Belçika Sosyalist Grubu’nun Sözcüsü olan Emmanuel Foulon da geçen günlerde sosyal medya hesabından Bureau için mesaj paylaşmıştı. l MAHMUT ORAL/ DİYARBAKIR ÖzeR’e ‘örgüt üyeliği’ suçlaması Tunceli’de önceki gün gözaltına alı nan Evrensel muhabiri Kemal Özer’e ‘örgüt üyeliği’ suçlaması yöneltildiği öğrenildi. Evrensel’deki habere göre, soruşturma sav cısı ile görüşen Tunceli Baro Başkanı Barış Yıldırım “Bu hafta ifa de alınmayacak. Gözaltı süresi 7 gün olarak belirlenmiş” dedi. Kemal Özer l şık’ın savunmasını paylaşmak da suç! Yazar Nurcan Baysal hakkında soruşturma Yazar Nurcan Baysal hakkında sosyal medya paylaşımları ve yazıları nedeniyle Mardin ve Diyarbakır Emniyet müdürlüklerinin suç duyurusu üzerine soruşturma başlatıldı. Baysal’ın gazetemizin tutuklu muhabiri Ahmet Şık’ın savunmasını sosyal medyada paylaşması da suç sayıldı. Hakkındaki soruşturmayı trajikomik olarak nitelendiren Baysal, “Ahmet Şık’ın sa vunmasını ve Ferhat Tunç’un ‘Dersim yanıyor’ tweet’ini paylaşmam, kitabımla ilgili söyleşide söylediğim ‘Bu ülkede her şey olabiliyoruz ama Kürt olamıyoruz, oysa biz her şeyden çok Kürt olmak istiyoruz’ sözleriyle ülkeyi bölüyormuşum. Bu ‘sesinizi çıkarmayın’ demektir. Bu süreci dayanışma ile atlatacağız. Bugünler mutlaka geçecek” diye konuştu. l MAHMUT ORAL/DİYARBAKIR Ağustosta 14l Basının kara tablosu gazeteci tutuklandı MAHMUT ORAL Özgür Gazeteciler İnisiyatifi’nin (ÖGİ) verilerine göre ağustos ayında 30 gazeteci gözaltına alındı, 14 gazeteci tutuklandı, 3 basın kuruluşu kapatıldı, 4 haber sitesi 14 kez BTK tarafından engellendi. 180 gazeteci ise gazetecilik yaptığı için hapiste. İHD Diyarbakır Şubesi’nde basın toplantısı düzenleyen ÖGİ Sözcüsü Hakkı Boltan, Türkiye’de gazetecilere yönelik yaşanan baskı ve hak ihlallerinin, geçen ay çok daha ivme kazındığını belirterek, “Bu ay 14 gazeteci tutuklandı. Dünyada ağır hak ihlalleri yaşanan ülkelerde bile bir yılda tutuklanan sayıdan çok daha fazla gazeteci Türkiye’de bir ayda yakalandı/ tutuklandı. Türkiye, yabancı gazetecileri, dışarda iade edilmesini istediği kişileri almak ya da onlarla takas etmek için mi tutukladı? Bu durumun neresinden bakılırsa bakılsın baştan sona hukuksuzluktur. Devamı halinde hem Türkiye’nin tamamı için, hem de iktidar için ve tabii ki biz gazeteciler için tam bir kaos ve felakettir. Bundan dönmek başta iktidarın ve Türkiye’nin hayrına olacağı açık ve aşikârdır” dedi. Türkiye’de şu anda 180 gazetecinin, gazetecilik yaptıkları için tutuklu olduğunu dile getiren Boltan, “Bu tablonun iktidar için utanılacak bir durum olarak görülmesi gerekirken ter sine iktidar bunu kendi başarı hanesine not düşüyor. Buna rağmen biz tekrar ifade edelim. Gazetecilik suç değildir ve biz gazeteciyiz” dedi. Türkiye’de Kürtçe yayın yapan tek gazete olan Rojava Medya, Gazete Şujin ve Dihaber’in kapatılmasına dikkat çeken Boltan, “Bu Türkiye de gelmiş geçmiş tüm devlet ve hükümetlerin handikapıdır. Ayaklarındaki prangadır. Zindandaki gazetecilerden çok daha fazla devlet ve iktidarın bu tutsaklıktan kurtulması gerekir. Biz gazeteciyiz ve gazetecilik yapmaya devam ediyoruz. Çağrımızdır: Gelin gazetecileri zindandan çıkaralım ki biz gazetecilerle beraber Türkiye de özgürleşsin” diye konuştu. İşte veriler: l180 gazeteci hapiste. l30 gazeteci gözaltına alındı, 14 gazeteci tutuklandı. l 2 gazeteci tahliye edildi. l 4 haber sitesi 14 sefer BTK tarafından engellendi. (demokrasi ve sendika.org 5’er kez, Dihaber 3 kez ve Rojava Medya 1 kez) l 3 basın kuruluşu kapatıldı (Rojava Medya, Gazete Şujin, Dihaber) l14 gazeteci yargılandı. l1 gazetecinin pasaportuna el konuldu ve yurtdışı yasağı getirildi l1 günlük Kürtçe yayın yapan bir gazete yayın hayatına başladı. l DİYARBAKIR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle