26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 22 Eylül 2017 TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 3 Sel tehlikesi Meteoroloji Genel Müdürlüğü, İstanbul’da, bugün de yağış olacağını duyurdu. Birçok ilçe için sel uyarısı yapıldı. 250/1 1 0 340/2 4 0 340/1 9 0 230/1 4 0 260/1 1 0 300/1 2 0 270/9 0 240/1 2 0 280/1 7 0 310/1 9 0 250/1 5 0 270/1 7 0 170/8 0 280/2 4 0 170/1 1 0 150/8 0 190/7 0 260/1 6 0 170/9 0 250/1 3 0 260/1 8 0 260/2 0 0 TARİHTE BUGÜN 1792: Fransa’nın Yasama Meclisi, krallığı resmen kaldırdı. 1938: İlk TV haber programı, BBC’de yayımlandı. 1976: Polis, DİSK Genel Merkezi’ni aradı. Genel Sekreter Mehmet Karaca tutuklandı. Anadolu’daki parlak öğrenciler ne olacak? Köklü okulların eski yöneticileri, güvenilir bir merkezi sınav yapılmazsa Anadolu’daki başarılı öğrencilerin önünün kesileceğini ve tüm okulların sıradanlaşacağını söylüyor FİGEN ATALAY TEOG sonrası nasıl bir sistem getirileceğine dair tartışmalar devam ediyor. Türkiye’de her sınıf düzeyinde yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrenci bulunuyor. Ve bu öğrenciler en çok hedeflenen liselerdeki 150200 bin kontenjan için yarışıyor. Yatılı bölümleri de olan köklü okullara, Anadolu’nun pek çok yerinden de öğrenci geliyor. Türk Eğitim Vakıfları Dayanışma Konseyi (TEVDAK) Genel Sekreteri, eski Vefa Lisesi müdürü Dr. Sakin Öner, “Merkezi bir sınav şart” dedi. ‘Diğer seçenekler olmaz’ Tarihi okulların, yabancı kolejlerin, bakanlığın seçeceği başarılı Anadolu liselerinin, fen ve sosyal liselerinin ortak bir sınav yapmasını öneren Dr. Öner, şöyle devam etti: “Bakanlık bu okullar için sınav hazırlamalı, Başarısız olan Anadolu ve fen liseleri de genel liselere dönüştürülmeli. Öğrenciler her yıl 150200 bin kontenjan etrafında çarpışıyor. Mutlaka bir seçme yapılması lazım. Bu okulların çoğu pansiyonlu okullar. Sınav yapılmazsa Anadolu’nun başarılı öğrencilerinin önü kesilir. Sınav dışındaki bütün seçenekler sağlıksız” ‘Notlar şaibeli’ Sınava katılım ya da yerleştirme için okul notlarının kullanılmasının doğru olmadığına dikkat çeken Dr. Sakin Öner, “Bu notlar objektif verilmiyor, şaibeli seçim olur. Okul notlarının sağlıklı kullanılmadığını süper lise ortaya koydu, başarılı okulların başarısı düştü, vazgeçildi. Öğretmen kadroları dengeli değil, imkân ve fırsat eşitliği yok” dedi. TEOG’un kaldırılmasının en büyük amacının”tüm okulların sıradanlaşması” olarak gördüğünü söyleyen Dr. Öner, “Bunun da bir proje olduğunu düşünüyorum, başka okulları tercih etmeyen başarılı öğrencileri tüm okullara yönlendirmektir bu” diye konuştu. b22i0r1i7n’cdeiskiiçTiEfOtçGiydisşsvmdvpztseiııoaiaaahnnaedmnrkniıankntıirtviğilemallEaaeçdgd0ınsrmbeerayee1am7,öaskketanf’gişidiağmrınriEröabdsnierislserntemraeukaıeemnlşnkritgıed;,amiTbayuezTdrihEnğiirısişErtosaşOuuieiiOnımsrttkrnr,GeilitutG.iıDteğaosc’Ştaouröeieraikaşknnlymykraoarneslaa.lnblallezidaıkmdrduiimn1raıa(4rrasaillsnıfkaaiılkşanyoçdcirmt’aaaıvlıpindikltşapv.eeaıteanıUarrnaşsykdilznHnaiayiasa)nkai,l Eski İstanbul Erkek Lisesi müdürü Mahir Yeğmen, döneminde en yüksek puanla öğrenci alan okullara, hiç kimsenin söz edemeyeceği merkezi sistem sınavla öğrenci alındığını hatırlatarak, şunları söyledi: ‘Sınav yozlaştı’ “Bunun adı OKS’ydi. Her öğrenci aldığı değerli puanla bu okullara hakkıyla giriyordu. Galatasaray, İstanbul Lisesi, Robert Lisesi homojen bir yapıya sahipti. Biz bu okullarda eğitimi, öğretimi o öğrencilerin seviyesine göre yönlendiriyorduk. Bu sınav SBS diye TEOG diye sulandırılmaya başlandı. Sistemin yozlaştırılması için alınan tüm kararlar ilerde yapılmak istenenlere yöneliktir. Merkezi sınavsız olmaz, Türkiye’nin gerçeğidir bu. Çocuk hak ettiği puanla hak ettiği okulu kazanır.” ‘VÇEıLldİLEırRmİSaYAyNaDaAz kaldı!’ 8. sınıfta çocuğu olan bir veli ‘TEOG kaldırıldı’ haberini duyduktan sonra yaşadıklarını anlatıyor: “Hepimiz şok olduk, çıldırmaya az kaldı. Geçen yıldan bu yana hazırlanıyoruz. Okul ağustos ortası kursa başladı, çok az tatil yaptık. Bütün yaz kitap okuma, test çözme ile geçti. Bu haberi duyunca onlar da şaşırdı, sevinmediler tam tersi ‘Şimdi ne olacak?’ dediler. Zaten kaygı ile yaşadıkları bu ortamda bir de hedefledikleri liselere girmek için sarf ettikleri çabalar boşa mı gitti? ‘Daha beter bir şeyle mi karşılaşacağız?’ kaygısı içindeler. Millet ders aldırıyor, dersaneye gönderiyor. Bu paralar ne olacak? Bizde sınavsız bir sistem işlemez. Bakan spor ve sanat faaliyetleri not ortalamasına girecek diyor ancak bunları bizim millet hemen üçkâğıda döker, uydurma belgeler düzenlenir (şimdi not ortalaması nasıl şişiriliyor) TEOG daha eşitlik sağlıyordu. Çemişgezek’ten bir öğrenci , bir çoban buralara gelebiliyordu.” Seçenekler Bakanlar Kurulu’na sunulacak OZAN ÇEPNİ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “TEOG kalkmalı” talimatının ardından Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 5 günde hazırlanan yeni sistem bugün Bakanlar Kurulu gündemine getirilecek. Bakanlık bünyesinde oluşturulan çalışma grupları ise model sayısını 3’e indirdi. MEB’in TEOG yerine hazırladığı 3 yeni sistem ise birbirine benzeyecek. Modellerin farklılıkları, başarılı öğrencilerin belirlenerek nitelikli ve köklü Anadolu liseleri, fen liseleri ile sosyal bilimler liselerine yerleştirilmek üzere nasıl seçileceği, adrese dayalı yerleştirme sisteminin ayrıntıları ve okul başarısını etkileyecek unsurlar konularında olacak. Yeni sisteme ilişkin hazırlanan raporlar kapsamında öğrenci istatistikleri, TEOG’un dezavantajları, yeni modellerin ayrıntıları bugün Erdoğan’ın beğenisine sunulacak. Ya bugünkü toplantıda ya da bir sonraki toplantıda Erdoğan’ın karar verdiği sisteme ilişkin MEB sistemin kurulum işlemlerine başlayacak. l ANKARA ESKİ BAKANDAN HALEFLERİNE TEOG ÇIKIŞI: Çocuklarımızla Oynamayalım! AKP iktidarında 6 yıl süreyle en uzun Milli Eğitim Bakanlığı yapan Hüseyin Çelik, dün kendi internet sitesine bir yazı yazarak TEOG tartışmasına katıldı. Çelik, kendisinden sonra gelen eski Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun SBS’yi kaldırdığını, ondan sonra gelen eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in ise sınav sistemini kaldırdığını söyleyerek, “Sınavlar büsbütün kaldırılırsa taşradaki başarılı çocukların Türkiye’deki başarısı kanıtlanmış belli başlı liselere girmeleri imkânsız hale gelmez mi? Çok rağbet olan liseler kura çekemeyeceklerine göre, her okul kendi sınavını yaparsa torpil, kayırma alıp başını yü rümez mi” diye sordu. SBS sisteminin 2013’te kamuya maliyetinin 13.5 milyon TL iken, TEOG’un maliyetinin 100 milyon olduğunu ileri süren Çelik, sınavların komple kaldırılaca Yılmaz sitem etti Çeşitli temaslar için dün Sakarya’da bulunan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz da TEOG’un kaldırılmasına gelen tepkilere cevap verdi. Yılmaz, eğitim konusunda başka ülkelerde de değişiklik yapıldığını ancak Türkiye’de yapılınca farklı karşılandığını iddia ederek, “Japonya’da, Finlandiya’da farklı bir şey var. Onlarda eğitimin değiştirilmesi normal. Biz yapınca değişiklik oldu deniliyor” dedi. ğı vaadini de hayalperest buldu: “Kim hangi liseye, hangi ölçü ve kriterlerle girecek” diye soran Çelik, bu konuyu ilk gündeme getiren halefi Nabi Avcı’nın önce sınav sayısını 13’e çıkardığını sonra da TEOG’u yarattığını vurguladı. Çelik, yazısında Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a da çağrıda bulundu: “Amerika’yı yeniden keşfetmenin anlamı yoktur. Dünyada başarılı olmuş ve bizim şartlarımıza da uyan kalıcı bir sistemi yerleştirelim ve sabah akşam çocuklarımızla oynamayalım.” Erdoğan: Yurtdışında okuyanlar ajanlaşıyor ABD’de TÜRKEN Vakfı’nın bir organizasyonunda konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, eğitim için Batı’ya gönderilenlerin çoğu zaman Batı’nın sadece kültürünü alarak, benliklerini de kaybederek ülkelerine döndüklerini söyledi. Erdoğan, kendilerinden ülkeleri için kurtuluş reçetesi hazırlaması beklenenlerin Batı’nın gönüllü ajanları haline geldiklerini ifade etti. Bu konuşması üzerine Twitter’da milyonlarca insan, Erdoğan’ın bütün çocuklarının da Avrupa’da eğitim gördüğünü hatırlattı. İşte yurtdışında eğitim görenler için “Bunların ihanet edemeyecekleri hiçbir değer, hiçbir ilke yoktur” diyen Erdoğan’ın çocuklarının eğitim durumu: l Sümeyye Erdoğan ve Esra Erdoğan, ABD’deki Indiana Üniversitesi’nde eğitim gördü. l Bilal Erdoğan, 2003’te Harvard Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı. l Burak Erdoğan ise Londra’da ekonomi eğitimi aldı. Yurtdışında eğitim gören bazı AKP’liler ise şöyle: l Numan Kurtulmuş, Mehmet Şimşek, Berat Albayrak, Mevlüt Çavuşoğlu... Diyanet neden kurulmuştu? Kendilerini “Atatürkçü Cumhuriyetçi” olarak tanımlayan dokuz ilahiyatçının Diyanet’i laikliğe, Atatürk’e, Cumhuriyet’e sahip çıkmaya çağırması, (sayısal açıdan) yükte hafif gibi görünse de pahada gayet ağır bir yerinde çıkıştır. Yerindedir, çünkü Diyanet laik Cumhuriyet’in var ettiği bir kurumdur. İlahiyat hocalarımız, Diyanet’i İslam’ın farklı yorumlarına mensup bütün Müslümanlara ve ayrıca tüm farklı inanç sahiplerine yönelik ayrımcı tutum ve uygulamaların son bulması için de gayret göstermeye çağırmış. Bu da hep yazdığımız bir husus; “çoğul” bir toplumun laik devletinde resmi bir din kurumu olacaksa ancak böyle olabilir. Elbette bu söylenenler “naiflik” olarak görülecektir. Çünkü bugünden bakıldığında laik Cumhuriyet’i kuranların nasıl olup da dini bu kadar devletin göbeğine bağladıklarını anlamak kolay değildir. Çünkü bugün, 100 bini aşkın çalışanıyla “laiklik düşmanı” devasa bir kurum haline geldiği izlenimini hepimize bol bol sergileyen bir Diyanet vardır. Peki, laikliği rejimin olmazsa olmazı kılmış bir siyasi irade, bugün onun başını yiyecek noktaya gelmiş bu kurumu neredeyse Cumhuriyet’le yaşıt şekilde (3 Mart 1924) neden, ne amaçla var etmiştir? HHH Cevap arayışında en önemli ipucu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hilafetin kaldırılmasıyla aynı gün hayata geçirilmiş olmasıdır. Bu, “İslam enternasyonalizmi” (Panislamizm) iddiasından vazgeçip “nasyonal”, yani ulusal bir İslam arayışına yönelmeyi yansıtan en çarpıcı örnektir. Cumhuriyeti kuranlar, kendi bindikleri dalı kesecek kadar ne yaptığını bilmez insanlar değildi. Onlar, (ne kadar mümkün olup olmadığı tartışması bir kenara) İslam’ı ulusallaştırmak, “ulusdevlet” (Cumhuriyet) sınırları dışına taşmayan biçimde yeniden yapılandırmak istediler. Ve tüm Müslümanlar için bağlayıcı ideal ve iddiaya sahip, İslam adına “evrenselci” halifelikten vazgeçerken nasıl modern ulusdevlet parametresiyle (kural ve ilkeleriyle) hareket ettilerse, Diyanet’i hayata geçirirken de aynı parametreden hareket ettiler. Modern toplumu var eden temel dönüşüm dinamiklerinden biri, dinde reformdur. Reform hareketi, Katolikliğin evrenselci anlayışına karşı dinin (Hıristiyanlığın) ulusallaşması sonucunu da doğurmuştur. Bu, Türk modernleşmesinin öncü siyasi kadrolarının esin kaynağını oluşturdu. O yüzden halifelik gibi “evrenselci” ve “enternasyonalist” bir kurum kaldırılırken dinde ulusallaşmanın arayışına gidildi. Kur’an’ın ve ezanın Türkçeleştirilmesi yolundaki girişimler bu arayışın sonucu olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığı da aynı arayışın sonucudur!.. HHH Diyanet, ulusdevlet Türkiye’nin, İslam’a da ulusal temelde yeni bir biçim ve içerik verme hedefiyle kuruldu. Ancak hilafetin kaldırılması dış (Müslüman) dünya ile bağın kopması açısından isteneni sağladıysa da İslam adına ülke içinde mevcut karmaşa ve darmadağınıklık, herkese hitap eden bir “ulusal İslam” var etme yolunda büyük zorluk yarattı. Mezhepler, tarikatlar, cemaatler, halk inançları… Diyanet bu malzemeden bir “Türkiye İslam’ı” çıkarma yolunda, modernitenin olmazsa olmazı “okuryazarlık” ilkesiyle de buluşabilecek elde mevcut tek seçenek olan “kitabî” (yazılıbasılı) Sünni birikime yöneldi. İşte bu, yukarıda sözünü ettiğimiz reformist hedef bakımından ciddi bir açmazdı. Çünkü Osmanlı’yla bağlaşık Sünniliğin resmî, (dolayısıyla “millî”) bir tercihe dönüşmesi, Diyanet’in zaman içerisinde Cumhuriyetin kuruluş ideallerinden çok Osmanlıİslam anlayışını kültürel, toplumsal, siyasal çerçevede idealize eder hale gelmesine yol açtı. Böylece “çoğulcu” bir ulusal din arayışından, Sünni ve Hanefi kesime hitap ederek ulusdevletin kimliğini dinselmezhepsel bakımdan daralmaya uğratan, laik kimliği de yıpratan bir noktaya gelindi. HHH Sözün özü, laik Cumhuriyet, dini tasfiye etmemiş, Diyanet’le ulusal çerçevede “tanzim” etmeye çalışmıştı. Ama şimdi Diyanet, laik Cumhuriyet’i tasfiye etme yolunda harıl harıl koşturuyor diyenlere hayır demek zordur. Hele ki sekülerizmi “hiçbir değer tanımama” sayan bir akıl, işin başındayken!.. Müfredat, dış basında Britanya’nın Guardian gazetesi, yeni müfredat ve AKP’nin eğitim politikalarına dair bir haber analiz yayımladı. 25 yıllık bir öğretmenle yapılan röportajın da yer aldığı dosyada, müfredattan Atatürk ve bilimin gerçeklerinin çıkarılıp cihat gibi dini kavramların konduğu vurgulandı ve şu tespit yapıldı: Erdoğan, eğitim sistemiyle oynayarak genç beyinleri istediği gibi şekillendirmek istiyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle