23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 11 Eylül 2017 6 Bir asırlık hapis cezası!ABD’DEKİ DAVADA ZAFER ÇAĞLAYAN İÇİN İSTENEN CEZAYA CUMHURİYET ULAŞTI: haber TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Eski bakan Çağlayan için ABD’deki davada istenen ceza en az 95 yıl! Savcılık banka hareketlerini ‘zincirleme’ kabul ederse istenen ceza 100 yılı da geçebilir ABD’de tutuklu yargılanan İran asıllı işadamı Rıza Sarraf davasına, ek iddianameyle dönemin bakanlarından Zafer Çağlayan’ın dahil edilmesi ve eski ekonomi bakanı hakkında tutuklama kararının çıkmasının yankıları sürerken, Cumhuriyet, davaya ilişkin önemli bir ayrıntıya ulaştı. New York Güney Başsavcılığı’nın ek dosyalarında yer alan bir ayrıntı hakkında tutuklama kararı verilen Çağlayan hakkında istenecek cezaları ilgilendiriyor. İşte o bölüm aynen şöyle: ‘Her biri’ diye yazdı “Birleşik Devletler’i dolandırma suçu maksimum beş yıl hapsi gerektiriyor. Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası (IEEPA) ihlal, kara para aklama komplosu ve sübstantif para aklama suçları da her biri maksimum 20’şer yıl hapis cezası öngörüyor. Banka yolsuzlukları için ise maksimum 30 yıl ceza istenebiliyor. Bu suçların her birinden istenebilecek maksimum cezalar ABD Kongresi tarafından belirlenmiştir ve bu ifadeler bütünüyle bilgilendirme amaçlıdır, zira sanıklar hakkında ne kadar cezaya hükmedileceği tamamen yargıcın inisiyatifindedir.” İnisiyatif yargıçta Savcılık tutuklu yargılanan Sarraf için 75 yıla kadar hapis talep ediyordu. Çağlayan’a yönelik suçlar ve bu suçlara karşı ABD Kongresi tarafından istenen cezalar Adalet Bakanlığı’nca AKüyçküuktkaya resmi yazıyla paylaşılırken; Çağlayan için istenen maksimum ceza “95 yılı” buluyor. Ancak savcılık “banka yolsuzlukları iddiasını her işlem için zincirleme olarak kabul ederse” istenecek cezanın toplamı bir asrı bile geçebilir. Bu bilgileri veren ABD Adalet Bakanlığı “sa ‘Abi’ye yönelik suçlamalar New York Güney Başsavcılığı Çağlayan’ın kod adı olarak “Abi” kullanırken; bunu iddianamede özellikle Türk çe yazmıştı. Sarraf ve adamlarının “Abi”si olarak kayıtlara geçen Çağlayan’ın kodu Türkçe olarak 53 sayfalık iddianamede tam “24 kez” geçiyordu. Dosyada 1725 Aralık yolsuzluk soruşturması kayıtlarına ek olarak ABD savcılığının elinde “yüz binlerce email ve on binlerce telefon tapesinin” bulunduğu ortaya çıkmıştı. İddianamenin Çağlayan ile ilgili bölümlerinde Temmuz 2011Aralık 2013 tarihleri arasında Ekonomi Bakanlığı yaparken on milyonlarca dolarlık nakit ve mücevher rüşvet aldığı iddia ediliyor. Ayrıca Çağlayan’ın “İran devleti lehine hizmet sunduğu, kara para aklama sisteminin diğer üyelerini belli türde aldatıcı işlemlerde bulunmaya” yönelttiği, diğer üyeler tarafından sistemi uygulamak için atılan adımları onayladığı ve sistemi rakiplerden ve denetlemeden koruduğu ileri sürülüyor. New York Güney Başsavcılığı’nın ek dosyalarında, her bir kara para aklama işlemi için 20’şer yıl hapis cezası istenebileceğinin altı çiziliyor. nıklar hakkında ne kadar ceza verileceğini” yargılamayı yapacak yargıcın inisiyatifine bağlı olduğu notunu da düştü. ABD ile nota krizi kapıda Cumhurbaşkanı Erdoğan Astana’da İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile ayrı ayrı görüştü. ‘İnterneti kısıtlayın’ önerisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kazakistan’ın başkenti Astana’da dün gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 1. Bilim ve Teknoloji Zirvesi’nin açılış oturumunda yaptığı konuşmada ‘internet’e özel vurgu yaptı. Türkiye’de yasaklı sitelerin sayısının her geçen gün artması, muhalif gündemler yükseldiğinde sosyal medyanın devlet tarafından yavaşlatılması ya da durdurulmasını akıllara getiren konuşmada Erdoğan, şunları söyledi: ‘Zararları var’ “İnternetin ve sosyal medyanın İslam düşmanlığının aracı olma yanında DEAŞ, El Kaide, FETÖ gibi terör örgütleri tarafından etkin şekilde kullanıldığını da biliyoruz. İslam ülkeleri olarak vatandaşlarımızı internetin tüm nimetlerinden faydalandırırken zararlı etkilerinden de korumakla mükellefiz” diye konuştu. İslam ülkelerinin yöneticilerine internet düzenlemesi adı altında, internet kısıtlılığı önerdi. Erdoğan ayrıca, toplantıya katılan ülkelerin yöneticilerinden, insanlık dramı yaşanan Myanmar için seferber olmalarını istedi. ABD Temsilciler Meclisi, 19 Eylül’de New York’a gidecek olan Erdoğan’ın korumalarının ‘olay çıkarmaması’ için Türkiye’ye nota verilmesini istedi Sarraf Davası’nın ardından ABDAKP arasında bir diplomatik kriz daha baş gösterdi. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’a resmi bir mektup yazarak, 19 Eylül’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısına katılmak için New York’a gidecek olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve koruma heyetine ilişkin ‘nota’ talebinde bulundu. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Ed Royce ve New York Temsilciler Meclisi Üyesi Elliot Engel, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’a yazdıkları mektupta, 16 Mayıs’ta Washington’da Erdoğan’ın korumalarının protestoculara saldırıda bulundukları, 2011 yılında Erdoğan’ın korumalarının Birleşmiş Milletler binasında güvenlik personeli ile kavga ettikleri, 2016 yılında da Washington’da Erdoğan’ın korumalarının Brookings Enstitüsü’ndeki gazetecilere saldırdıkları ifade edildi. ‘Güvence istiyoruz’ Mektubun devamında da, “Barışçıl protestoculara saldırıyla suçlanan korumaların, resmi delegasyonun bir parçası olarak ABD’ye giriş vizelerinin kaldırılacağına dair güvencelerinizi istiyoruz. Korumalar da içinde olmak üzere bu ülkeyi ziyaret eden yabancı yetkililer, ABD yasalarına uymak zorundadır” denildi. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, bu çerçevede Türk delegasyonunun New York ziyareti öncesi, Kongre’nin beklentilerini Türkiye’ye ‘diplomatik notayla’ açıkça iletmesi istendi. Mektupta, bu uyarının Dışişleri Bakanı Tillerson veya Ankara Büyükelçisi John Bass aracılığıyla Türkiye’ye de en üst düzeyde iletilebileceği belirtildi.Mektupta, Tillerson’a Washington’daki yerel makamlar tarafından mayıs ayında meydana gelen olayda cezai soruşturma ile olan işbirliğinden dolayı teşekkür edildi. Erdoğan’ın 16 Mayıs’taki ABD ziyareti sırasında, AKP’yi ve Erdoğan’ı protesto eden bir grup, Erdoğan’ın korumalarının saldırısına uğramıştı. Korumalar, dövemedikleri göstericilere de bağırarak karşılık vermiş, seslerini bastırmaya çalışmışlardı. MERKEL’DEN ‘SEYAHAT UYARISI’NA MİSİLLEME: Biz gazeteci tutuklamıyoruz Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın yakın zamanda Almanya’ya gidecek olan Türkiye vatandaşlarına yönelik önceki gün yaptığı; “Seçimlerden dolayı ırkçılık yükseliyor, Alman hükümetinin göz yumduğu gösterilerden uzak durun” uyarısı, Almanya’da tepki çekti. Hem Alman hükümetinden hem de muhalefet partilerinden açıklama yağdı: Fikir özgürlüğü var l Almanya Başbakanı Angela Merkel: Şunu açık bir biçimde ifade etmek istiyorum. Her Türk vatandaşı ülkemize seyahat ede bilir. Bizim ülkemizde hiçbir gazeteci tutuklanmıyor, hiçbir gazeteci gözaltına alınmıyor, ülkemizde fikir özgürlüğü ve hukuk devleti ilkeleri geçerli. Biz de bundan gurur duyuyoruz Ölçüyü kaçırıyorlar l Sosyal Demokrat Parti (SPD) Başbakan adayı Martin Schulz: Ankara’daki hükümet ölçüyü kaçırıyor. Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkiler Ankara’nın sistematik bir şekilde yürütmeye çalıştığı gibi olmamalıdır. l Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) Genel Sekreteri Peter Tauber: Erdoğan uyarıyı, insanlar Almanya’ya gidip orada özgürlük, hukuk ve açık fikirlilik bir ülkeyi nasıl güçlendiriyor görmesin diye mi yaptı? Sakın kanmayın l Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen: Erdoğan’a artık silah ve tek bir sent bile yok! l Yeşiller Partisi Eş başkanı Cem Özdemir: Nifak tohumunu Almanya’ya taşımasına izin veremeyiz… AlmanTürk vatandaşlarımıza çağrı yapıyorum. Siz Erdoğan’ın propagandasına kanmayın. Kulaklarımıza inanalım, evet öyle dedi... İslam İşbirliği Teşkilatı, Kazakistan’da 1. Bilim ve Teknoloji Zirvesi düzenlemiş. Bu zirveyi 100 yıl 1000 yıl sonra da düzenleyebilirlerdi; o zamana kadar kalmayabiliriz ortalıkta, düşüncesiyle birinin aklına gelmiş olabilir. Acaba biz neden Batı piyasasının esiriyiz, yoksuluz, üretemiyoruz, satın aldıkça da yoksullaşıyoruz ve bizi parçalıyorlar diye düşünmüş olabilirler. İyi tabii, bu düşüncelerini bu zirvede hayata döküyorlar, bu konulara emek vermiş biri olarak sevinçten uçmalıyım!.. Ama oradan bir iş çıkmaz, çünkü hiçbirinde demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, kadınerkek eşitliği, basın özgürlüğü, siyasi ahlak, liyakat, kendi yaratıcı insan kaynaklarına özgürlüğün ve yaratıcı üretimin önünü açmak gibi bir devlet ve ülke yapısı yok. Laf ola beri gele... Yine de eğer oradaki zirvede konuşulanların ve bazı kararların kırıntılarının kendi toplumlarına ulaşması bile iyidir diyelim! Cumhurbaşkanı Erdoğan da zirvede konuşma yapmış. Söyledikleri hoşuma gitti! Allah aşkına şu konuşmayı yapan bir lider var, daha ne isteriz: “İslam medeniyeti, özünde bir ilim ve irfan medeniyetidir. Müslümanların dünya siyasetine yön verdikleri dönem aynı zamanda bilginin, ilmin, yeniliğin merkezi oldukları dönemdir. Ne zaman ki Müslümanların hayatında okuma, ilim tahsil etme, araştırma, sorma, sorgulama ikinci plana düşmüştür, işte o zaman gerileme ve çöküş de başlamıştır.” Not: Yahu çevresindekiler bizim yazılarımızdan kopya çekip konuşmasına monte etmişler. Neyse işe yarıyoruz galiba! HHH “Bugün İslam dünyasındaki nüfusun yüzde 55’i okuma yazma dahi bilmiyor. OECD ülkelerinde milli gelirden eğitime ayrılan payın ortalaması yüzde 5.2 iken bu oran İslam dünyasında yüzde 1’i dahi bulmuyor.” Not: Sanki bir eğitim uzmanı konuşuyor ve Türkiye’yi de eleştiriyor. HHH “En başarılı çocuklarımızı, en parlak beyinlerimizi Batılı kurumlara ve ülkelere kaptırıyoruz.” Not: Ne kadar doğru! Birileri Cumhurbaşkanı’nın kulağına şunları fısıldamalı: “Efendim uyguladığımız eğitim, kültür, tutuklama, üniversitelerden atma, muhaliflerin sesini kısma, üniversitelerin başına bilimci değil iktidarcı siyasal elemanlar yerleştirme, liyakatı çöpe atma, hapishane ve sopa politikası, en iyi gençlerimizin bu kez kitlesel halde ABD ve Avrupa’ya göçünü hızlandırdı.. bizzat biz parlak beyinlerimizin göçüne hizmet ediyoruz.” HHH “Günümüzün en önemli güç kaynağı olan enformasyon ve bilgi teknolojileri konusunda üreten değil tüketen konumundayız... Dün olduğu gibi bugün de güçlü ülke olmak, bilgiyi üretmekten ve bilgiyi en iyi şekilde işleyebilmekten geçiyor.” Not: Birden bu konuları boşuna yazıp çizdiğimizi düşündüm. Baksanıza en tepede bilinç düzeyi çok yüksek! HHH “..İnsanın gayesi dünyanın nimetlerinden istifade ederken onu korumak ve gelecek nesillere en iyi şekilde devretmektir... Çevreyi kirleten, doğal kaynakları düşüncesizce tüketen, kazanç uğruna savaşı, çatışmayı, katliamları meşru gören bir kalkınma modelini biz asla benimseyemeyiz. Öyleyse bizlerin dayanışmayı, yardımlaşmayı ve paylaşmayı esas alan bir anlayışla hareket etmesi gerekiyor.” Not: Hangi çevreci, antiserbest piyasacı, toplum içinde dayanışmayı ve paylaşmayı arzu eden, hadi diyelim solcu, yukarıdaki sözlerin altına imza atmaz? Ben attım bile! HHH Peki şuna ne demeli: “Barış, istikrar ve güvenlik olmadan kalkınma ve ilerleme olamaz. İslam ülkelerinin şu dönemde çatışmaya ve gerilime değil vahdete, birlik ve beraberliğe ihtiyacı bulunuyor.” Not: İnsanların (Erdoğan’ın) değişmeyeceğine inananların kulağına küpe olsun bu konuşma. İnsan değişir! Türkiye’ye ne zaman dönüyor Cumhurbaşkanı? Örneğini yukarıdaki konuşmada net görmüyor muyuz?! Eh artık bu konuşmayı yaptıktan sonra... Bugün ucube, hukuksuz, yasalarda karşılığı olmayan zırva iddialarla yargılanan Cumhuriyet çalışanları Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Akın Atalay, Emre İper arkadaşlarımızın neden içeride tutulduklarını ve salıverilmediklerini de yanındakilere soracaktır! Bu kez, konuşmasının ruhuna sadık kalarak, kendisinden yasalara uygun “racon kesmeyi” bekliyoruz! Yoksa, bu metni kim yanlışlıkla Cumhurbaşkanı’nın eline tutuşturdu diyeceğiz... Çipras’tan AB için destek Uluslararası Selanik Fuarı’nda düzenlediği basın toplantısında konuşan Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Avrupa Birliği ile ilişkiler konusunda Türkiye’ye destek verdi. Çipras, “Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinin AB tarafından kesintiye uğratılması, stratejik ve taktiksel bir hatadır. Kapıyı kapatmak yanlış” dedi. Çipras, “Türkiye uluslararası hukuka saygı duymalı. Türkiye’nin Ege’de ihlallere son vermesini ve Kıbrıs’taki müzakerelerde daha olumlu bir tutum sergilemesini isteriz” ifadelerini kullandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle