14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cuma 18 Ağustos 2017 Can Baba’ya Knidos’tan selam Uluslararası Knidos Kültür Sanat Akademisi (UKKSA) tarafından düzenlenen 7. Knidos’un Sırrı Sanat Festivali, Datça’da sanatseverlerle buluştu. Adil Ocak, Derya Yılmaz, Funda Tarakçıoğlu, Hasan Mutlu ve Hatice Aras’ın re sim, Genco Gülan, Emel Vardar, Tülin Yiğit Akgül ve Leyla Çelik’in heykel, Güven Baykan’ın ise fotoğraf çalışmalarıyla katıldığı açıkhava sergisi 30 Ekim’e dek devam edecek. Festivalde ayrıca üç gün süren bir Can Yücel anma sı da yapıldı. Nevzat Metin’in “Tarihsel görevimdir” dediği “Can Baba’ya Bin Selam” anma etkinliği, tiyatro ve sinema sanatçısı Gülsen Tuncer’in sunumuyla gerçekleşti ve müzisyen Fuat Saka’nın verdiği konserle son buldu. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Bitmeyen ‘Son Portre’ Stanley Tucci’nin, Amerikalı yazar James Lord’un yazdığı Giacometti kitabından yola çıkarak senaryosunu yazıp yönettiği ‘Son Portre’ bugün gösterimde Bugün başlayan filmlerden “Final PortraitSon Portre”, 20 yüzyıl heykel sanatını uzun ve incecik figürleriyle derinlemesine etkilemiş, sonradan İngiliz ressam Bacon’ın da sürdüreceği, yoğun ışık huzmeleri altındaki görünür görünmez çizgilerle karmaşıklaştırılmış o renkler hengâmesi tarzındaki portreleriyle resim sanatına da bulaşmış, İtalyan asıllı İsviçreli ünlü heykelci ve ressam Alberto Giacometti’nin (19011966) son dönemini anlatan bir İngiltereFransa ortak yapımı. İnsan Figürleri... Sanat tarihine geçmiş ressam bir babanın (Giovanni Giacometti) oğlu olup gençliğinde ilkel sanatlarla Kübizm’den etkilenerek yalınlaştırılmış biçimlere yönelmiş, 1935’ten sonra da heykellerinde modelden insan figürleri (ayakta duran, yürüyen figür, vb. gibi) çalışıp işlemiş, bu arada portre ve desenler çiziktirmeyi de ihmal etmemiş Giacometti, boşlukta yerleştirdiği bu figürleri giderek belirgin özelliği olacak şekilde alabildiğine inceltip uzattı sonradan malum. 1950’lerden sonraysa daha dolgun ve gerçekçi bir tavrı benimseyen, yaratıcılığı kadar sarsak, umursamaz, bohem yaşam tarzıyla da bilinen ustanın son döneminde yaptıklarında hep bir bunalımlı ve bitmemişlik hali göze çarpar. Hollywood’un kalburüstü aktörlerinden olup kimi kenarköşe rollerdeki parlak performanslarıyla zaman zaman radarımıza girmiş ama son dönemde yönetmenliğe kafayı takmış, ‘kel kafa’ oyuncu Stanley Tucci’nin, Amerikalı yazar James Lord’un yazdığı Giacometti kitabından yola çıkarak senaryosunu yazıp yönettiği “Son Portre”, Paris seyahatindeki Amerikalı genç romancı James Lord’un (Armie Hammer), hem karısı Anette’le (Sylvie Testud) yaşadığı hem de çalışıp ürettiği atölyesinde Giacometti’yi (Geoffrey Rush) ziyaretiyle başlıyor 1964’te. Ağzından sigarası eksik olmayan, içkici ve hayat kadınlarına düşkün Giacometti bir de metres (Clemence Poesy) tutmuş, karısını da aldatıyor ama herkes kabullenmiş durumu. 1960’ların Paris’i... Yardımcılığını yapan karde şi Diego’nun (Tony Sholhoub) çe kip çevirdiği atölyesinde ağırla dığı, ilginç bir yüze sahip Amerikalı ya zarın mutlaka bir portresini yapmak istiyor 60’lı yaşlarını süren, üretken ama bir çeşit bitirememek sendromu ya şadığı olgun luk dönemindeki Giacometti us ta. Ancak usta bir türlü portresi ni tamamlayıp bitiremediği için New York’a dönüşünü habire er teliyor JamesJim. Usta, Jim’i bir gün, bir hafta daha Paris’te kal maya ikna ederken, çalışma sa atleri dışına taşıp meyhaneka fe muhabbetleriyle süren dost lukları da iyice pekişiyor ama Jim’in hep telefonlaştığı New York’daki sevgilisi de bekleme ağacına dönüşüyor. Nihayet 18. günde, bitse de bitmese de portresini alıp ABD’ye yollayan Jim’in sözcükleriyle izlediğimiz “Son Portre”, alışılmış sanatçı biyografilerinden farklı olmaya çalışırken yer yer tekdüzeleşip sıkıcı olabilmekten kurtulamayan, 1960’ların Paris’ini perdeye taşımak iddiasındaki dekorkostüm, sanat yönetimi çabasından ve kameraman Danny Cohen’in görüntüleriyle Evan Lurie’nin müziklerinden medet uman, çareyi büyük ölçüde Giacometti’ye oldukça benzetilmiş Geoffrey Rush’ın performansına bel bağlamış bir ‘olağanüstü sanatçı’ filmi. 20 yıl kadar önce, yine bir büyük sanatçıyı konu edinen, ağır ‘baba baskısı’na maruz kalarak azıcık kafayı sıyırmış, piyanist David Helfgott’ın hikâyesini anlatan, Oscar ödüllü “Shine” filmiyle tanıştığımız, zaten her zaman derinden ve büyük oynamaya meyyal Geoffrey Rush, galerilerden, eser satışlarından gelen paralarını bankaya yatırmayıp atölyesinde, sifonun üstü gibi, sonradan nereye koyduğunu unuttuğu köşelere atıveren, ünlü sanatçı rolünde yine sürüklüyor. ‘İstanbul Night Flight’ ile klasik müzik ziyafeti ‘Hikâyemin Adı Kırmızı’ sesli kütüphanede Genç yazar Gizem Serra Sözen, “Hikayemin Adı Kırmızı” adını verdiği ilk kitabı ile Boğaziçi Üniversitesi’nin sesli kütüphanesindeki yerini aldı. Üniversite tarafından görme engelliler için sesli kitap haline getirilen eser, radyocu ve oyuncu Erhan Gökay Aksoy tarafından seslendirildi. Kitap yazarın kendi hikâyesini bulmak için çıktığı yolu ve bu yolculukta karşısına çıkan tesadüfleri anlatıyor. 15Eylül 29 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek “İstanbul Night Flight” konserleri, müzikseverleri klasik müzikle buluşturacak. Topkapı Sarayı’nın 1’inci avlusunda bulunan ve dünyanın ilk müzesi olarak bilinen Aya İrini’de gerçekleşecek konserlerin açılışı 15 Eylül’de, klasik müzik ve komediyi bir araya getiren Igudesman & Joo ikilisi tarafından yapılacak. 14 Ekim’de ise ilk kez Aya İrini’de Şef Jürgen Bruns yönetiminde Berlin Senfoni Oda Orkestrası, bağlama sanatçısı Erdal Akkaya ile dinleyiciyle buluşacak. 28 Ekim akşamı Salut Salon konserine ev sahipliği yapacak etkinlikler, son gün olan 29 Ekim’de ise Senfoni Orkestrası eşliğinde ilk kez prömiyeri yapılacak olan ve konsere de adını veren Şef Orhan Şallıel yönetimindeki An Epic Symphony; kemançanın varisi olarak bilinen ve geceye özel bestelediği kemança üvertürü ile İmamyar Hasanov; ilk kez bir senfoni orkestrası eşliğinde sahne alacak olan ülkemizin tanınan gruplarından Athena ve bir kült haline gelmiş “Ağır Roman” filminin orijinal müziklerinin sesi Yusuf Taşkın müzikseverlerle buluşacak. Salut Salon sevenleriyle 28 Ekim’de buluşacak. Tavium Antik kenti gün yüzüne çıkarılacak... Yozgat’ın Büyüknefes köyünde bulunan Galatların başşehri Tavium Antik kentinin gün yüzüne çıkarılacağı belirtildi. 1997 yılından itibaren yüzey araştırmasını yürüten Avusturya Klagenfurt Üniversitesi’nden Prof. Dr. Karl Strobel başkanlığındaki ekip, 2009 yılında çalışmalarına son verdi. İzmir Nefes’te yapılan kazılara katılan Avusturya Graz Üniversitesi’nden Prof. Peter Scherrer, gerekli iznin alınması halinde Yozgat’taki Tavium antik kentiyle ilgili araştırmalara devam etmek istediğini bildirdi. Ancak, gerekli izin, finans yetersizliği nedeniyle çıkmadı. Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç, köy ziyaretleri kapsamın da Büyüknefes köyüne giderek, antik kent kalıntıları hakkında bilgi aldı, incelemelerde bulundu. Yozgat’taki tarihi gün yüzüne çıkarmak için çalışmalar yapacaklarını ifade eden Vali Yurtnaç, “Yozgat’ın çeşitli bölgelerinde arkeolojik kazı çalışmaları devam ediyor. Bozok Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ile bu tür çalışmalara hız vereceğiz, Yozgat’ın bu tür değerlerini gün yüzüne çıkarıp turizme kazandıracağız” ifadelerini kullandı. Yozgat merkezine bağlı Büyüknefes köyündeki, Tavium Antik kentinin bulunduğu belirtilen alanda Hitit ve Friglerin izi görülse de, aslında bölgenin Galatların merkezi olduğu kaydedildi. Genç yetenekler sosyal medyayı resmetti Pera Güzel Sanatlar Lisesi, 2006 yılından beri düzenlediği geleneksel resim yarışmasının bu yılki konusunu “sosyal medya” olarak belirledi. Böylece gençlerin hayatları içine iyice yerleşen bilgisayar, internet ve sosyal medyayı onların gözünden görme fırsatı doğdu. Çok sayıda sanatsever genci bir araya getiren yarışma sonunda birbirinden ilginç ve düşündürücü eserler ortaya çıktı. 11’inci Resim Yarışması’nda öğrencilere verilen ödüller de anlamlıydı. Birinciye yüzde 80, ikinciye yüzde 70, üçüncüye yüzde 60 eğitim bursu, bin Avro değerinde İtalya eğitim ve kültür gezisi bursu ile Pera Güzel Sanatlar Kurs Merkezi Resim Bölümü’nde 1 yıllık yüzde 100 eğitim bursu verildi. Klarnetin ustalarıyla festival zamanı Sanat direktörlüğünü Serkan Çağrı’nın yaptığı Uluslararası Klarnet Festivali’nin 6’ncısı, 8 Ey lül Cuma 13.00’te Beşiktaş Köyiçi Meydan’da sokak dinletisiyle başlayacak. 17 Eylül’e kadar sürecek festival kapsamında 11 Eylül Pazartesi 21.00’de, Zorlu Performans Sanatları Merkezi Drama Sahnesi’nde New York Gypsy All Stars Ft. Brenna Maccrimmon & Ara Dinkjian; 13 Eylül Çarşamba 20.30’da, Bostancı Gösteri Merkezi’nde “Ustaya Saygı Müslüm Gürses”konserleri; 14 Eylül Perşembe 21.00’de Zorlu Performans Sanatları Merkezi Drama Sahnesi’nde, Souad Massi Ft. Serkan Çağrı ve 17 Eylül Pazar 20.30’da, Bostancı Gösteri Merkezi’nde Goran Bregovic Wedding And Funeral Band müzikseverlerle buluşacak. Festivalle ilgili detaylı bilgiye klarnetfestivali.com adresinden ulaşabilirsiniz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle