19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 5 Mayıs 2017 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ AB’de kafalar karışık haber 5 Avrupa Birliği, Ankara ile ilişkilerinin geleceğine ilişkin strateji belirleyemedi. Türkiye’nin AB’den kopmaya karar vermesi halinde, İngiltere’nin Brexit modelinin uygulanabileceği konuşuldu Türkiye’nin denetleme sürecine alınmasının ardından AB, Ankara ile ilişkilerinin geleceği için uzun dönemli bir strateji belirleyeme di. Onun yerine kısa dönemli po litikalar izleme ye karar verdi ve tek kırmızı çizgi olarak ölüm ceza DUYGU GÜVENÇ sını belirledi. AB, Türkiye ile bundan sonraki iliş kilerin seyrinde İngiltere’nin AB’den çıkış for mulünü de göz önünde bulun durmayı kararlaştırdı. Referandumun ve AKPM’nin Türkiye’yi denetleme sü recine almasının ardından Valetta’da toplanan AB Dı şişleri Bakanları’nın toplan tısı AnkaraBrüksel ilişkile ri açısından kritik önem taşı yordu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu özel bir oturumda ağırlayan Konsey, kendi arasında da Türkiye başlığını tartıştı. Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, Çavuşoğlu’nun katılmadığı toplantıda AB kendi içerisinde 3’e bölündü. Avusturya Dışişleri Bakanı, “Türkiye ile süreç böyle gidemez” mesajı verirken müzakerelerin askıya alınmasına yönelik beklentisini de dolaylı olarak ifade etti. Almanya ise toplantıda, 18 maddelik anayasa değişikliğinin hayata geçirilmesi için daha 2 yıl olduğuna işaret etti. Erdoğan’ın bu toplantı ışığında AB’nin referandumda ‘evet’ kampının yanındaymış gibi davrandığına dair sözlerine ise bir AB’li diplomat, “Eminim ki böyle birşey olmadı. Bizim pozisyonumuz aynı; top Türkiye’de ve karar verecek GÖRÜŞME RESMİ BİR ZİRVE OLMAYACAK Türkiye’nin AB ile 2015’ten bu yana yapılması için uğraştığı ve 2425 Mayıs’taki NATO Zirvesi sırasında yapılması planlanan, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı bir araya getirecek toplantının formatı da netleşmedi. Bir yetkili, “Bu görüşmeye NATO ve AB üyesi olan bazı ülkelerin devlethükümet başkanları da katılabilir ama kesinlikle bu buluşma resmi olmayacak, bir zirve olmayacak” yorumunu yaptı. olan Türkiye” yorumunu yaptı. Bir başka üst düzey yetkili ise Erdoğan’ın fasılların açılmasına yönelik sözlerine, “Aralık 2016’de fasılların açılmayacağına hükmedildi. Bu sözlerin anlamı yok” karşılığını verdi. Çıkış formülü AB Dışişleri Bakanları’nın toplantısında, müzakerelerin askıya alınması önerisine Türkiye yanlısı bazı ülkeler karşı çıktı; kısa süre sonra seçimlerin yapı lacağı Almanya ve Fransa gibi ülkeler ise “Türkiye’nin bu sistemi nasıl uygulayacağını görelim” stratejisini benimsedi. Kapalı kapılar ardında Türkiye’nin AB’den kopmaya karar vermesi halinde, İngiltere’nin AB’den çıkış sürecini simgeleyen Brexit modelinin Türkiye’ye de uygulanabileceği ve bunun gerçekleşmesi için en az 20 ay olduğu değerlendirmesi yapıldı. Çavuşoğlu’nun AB liderleriyle görüşmesinde çok kibar olduğu na ancak önündeki metnin dışına çıkmadan klasik konuşmalarından birini yaptığını belirten üst düzey bir yetkili, “Türkiye birliğin parçası olmak istiyorsa bunun için kapı açık” değerlendirmesini yaparken, bir başka AB’li kaynak ise Konsey’in Türkiye’ye yönelik karar alamamasını sert sözlerle eleştirdi: “Konsey, Komisyon’dan Türkiye değerlendirmesi bile isteyemedi. AB toplantısında, hapisteki gazetecileri, siyasetçileri gündeme getiren olmamış. Çavuşoğlu’na sadece ‘yükümlülüklerinizi ve beklentilerimizi biliyorsunuz’ mesajı verilmiş. Bir cezalandırmadan söz edilmemiş; yani AB için sadece ‘ölüm cezası’nın kırmızı çizgi olduğu belirtilmiş. Fasıl açılmayacağına yönelik karar zaten aralıkta alınmıştı.” l ANKARA BAYKAL’ATEPKİ ‘Mahalle’deki kavgaya Erdoğan’dan müdahale Meral Akşener Akşener: Görev tanzimi nezaketsizlik MHP Genel Başkanlığı’na aday olduktan sonra partiden ihraç edilen Meral Akşener, CHP Milletvekili Deniz Baykal’ın Ahmet Türk ile birlikte kendisinin de “başkan yardımcısı olabileceğine” yönelik ifadelerine tepki gösterdi. “Baykal’ın siyasiler üzerinden görev tanzimi yapmasını siyasi nezaketsizlik” olarak nitelendiren Akşener, Baykal’ın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili sözlerini de “Gül’ün Baykal üzerinden bir açıklama yapmaya zorlandırılması” olarak yorumladı. Akşener yeni parti kurmaya yönelik çalışmalar yapmadığını, bu kapsamda Abdüllatif Şener ile de görüşmediğini belirtti. Akşener, SP Genel Başkanı Karamollaoğlu’nu ziyaret etti. Görüşme siyasi kulislerde “Yeni bir parti kurmak için liderlerle bir araya mı geliyor” sorularını beraberinde getirirken, Akşener, görüşmenin “bir nezaket ziyareti” olduğunu söyledi. Karamollaoğlu’nun “İnşallah önümüzdeki dönem hayırlara vesile olacak bir dönem olur. Sıkıntılarımız belli. İleride, bu sıkıntıların üzerinden gelebilecek çalışmalara da vesile olur diye düşünüyorum” sözleri ise dikkat çekti. ‘2019 için erken’ Gazetecilerin “Bu birliktelik 2019’un ön hazırlığı mı” sorusuna YSK’nin referandum sonuçlarını içinden çıkılmaz hale getirdiğini belirterek şu yanıtı verdi: “Henüz Anayasa Mahkemesi süreci devam ederken ve AİHM’ye bireysel müraacatlar edilmişken, meşruiyet tartışmaları son bulmadan 2019’u bugünden konuşmanın doğru olmadığını düşünüyorum” dedi. Öncelikli hedeflerinin “hayır blokunu canlı tutmak ve blokun bölünmesinin önüne geçmek olduğunu” vurgulayan Akşener, Baykal’ın Ahmet Türk ile birlikte kendisinin de “başkan yardımcısı olabileceğine” yönelik ifadeleri üzerine de şunları söyledi: “Baykal’ın referandum sonuçlarının henüz 17. gününde 2019’un planlamasını yaparak ve yüzde 49 diyerek, sonucu kabul edip meşrulaştırma tavrını yadırgadığımı ifade etmek isterim. Ayrıca bir siyasetçinin başka siyasetçiler hakkında makam görev tanzimi ve tarifini de siyasi nezaketsizlik olarak görürüm.” Akşener, Baykal’ın Gül ile ilgili sözlerini de “Çok ilginç günlermiş... Ben, Gül’ün Baykal üzerinden bir açıklama yapmaya yöneltildiğini ve zorlandığını düşünüyorum” sözleriyle yorumladı. l ANKARA/Cumhuriyet Cumhurbaşkanı, yandaş medyada ve AKP çevresinde çıkan tartışmalarla ilgili “Benim adıma sözcüm dışında kim konuşuyorsa fitne üretiyor” dedi AFP İstanbul Gençlik Festivali’nin açılış töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ile birlikte kürsüdeydi. Yıldırım’a ‘Gül’ formülü EMİNE KAPLAN Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 21 Mayıs’ta yapılacak olağanüstü kongrede genel başkan seçilmeye hazırlanırken, seçimli yapılacak kongrede Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nda da (MKYK) önemli değişiklikler yapılması bekleniyor. Erdoğan, hükümetin gündeminde bir kabine revizyonu olmadığını söylemesine karşın kongre sonrasında MKYK ve MYK’deki yenilenmeyle bağ lantılı olarak kabinede de değişikliğe gidileceği konuşuluyor. Parti kulislerinde yanıtı aranan sorulardan biri de Başbakan Binali Yıldırım’ın yeni MKYK’da olup olmayacağı. Erdoğan’ın, 2019 seçimlerine kadar Başbakanlık görevini yürütecek Yıldırım’ı kurula alacağı dile getiriliyor. Yıldırım’ın MKYK üyesi olması durumunda partinin kuruluş sürecinde ve 2002 seçimlerinden sonra Abdullah Gül ile benzer bir yöntemin uygulanacağına dikkat çekiliyor. Gül, 2002 seçim lerinden sonra Erdoğan’ın milletvekili olamaması nedeniyle hem Başbakanlık hem de MKYK üyeliği görevini birlikte sürdürmüştü. Yıldırım’ın MKYK üyesi olması durumunda hem Erdoğan, partinin genel başkanı olarak, Yıldırım da ‘Başbakan’ olarak MKYK’de yer alacak.Erdoğan’ın genel başkan olmasıyla birlikte AKP’nin TBMM Grubu’nda grup başkanlığı için seçim yapılacak. Başbakan Binali Yıldırım’ın grup başkanı seçilmesi bekleniyor. l ANKARA Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yandaş medyada ve AKP çevresinde çıkan “İslamcıların tasfiye edileceği” ve “Kim Erdoğan’a daha yakın” kavgasını gönderme içeren açıklamalar yaptı. Erdoğan, “Son günlerde şahsım ve partim üzerinden yine böyle malayani bir tartışma başlatıldı. Benim adıma, sevgili gençler Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü konuşur. Dolayısıyla başka kimse benim adıma söz sahibi değildir, konuşamaz. Kim konuşuyorsa, onlar fitne üretiyor” dedi. Yenikapı Etkinlik Alanı’nda düzenlenen İstanbul Gençlik Festivali’nin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medyada zaman zaman gereksiz tartışmaların yaşandığına şahit olduğunu söyleyerek, “Son günlerde şahsım ve partim üzerinden yine böyle malayani bir tartışma başlatıldı. Benim adıma, sevgili gençler Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü konuşur. Dolayısıyla başka kimse benim adıma söz sahibi değildir, konuşamaz. Kim konuşuyorsa, onlar fitne üretiyor. Bunlara fırsat vermeyeceğiz. Sosyal medyada sakın bu oyunlara gelmeyin. Çünkü biz 80 milyonun gönlünü kazanmanın gayreti içerisindeyiz. Bunu başaracağız. Bugün bizimle yürümeyenler, yarın bizimle beraber yürüyebilirler. Öyle mi? Onları da kazanmaya çalışacağız. Kimseyi dışlamadık, ötekileştirmedik, hor, hakir görmedik” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Partili atamalara isyan: Sınava girmeyeceğim Ayla Akat Ata’ya ilk duruşmada tahliye ALİ AÇAR CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın Adalet Bakanlığı’na AKP’li 800 hâkim ve savcı atamasının yapıldığını açıklamasının ardından 3 Haziran’da gerçekleştirilecek olan hâkimlik sınavına girmekten vazgeçen avukat Seyit Sönmez, Adalet Bakanlığı’na mail atarak “Hâkimliksavcılık mesleğine almanın devletin vatandaşları arasında ayrım gözetmesinden dolayı anayasal eşitlik ilkesine aykırı olacağı, insan onur ve haysiyetiyle bağdaşır bir durum olmayacağından sınava girmeyeceğim” dedi. Sönmez, 2004 yılında yazılı sınavı kazanıp mülakatta elenmişti. Ülke ve hukuk biter Sönmez gazetemize “AKP ile ilişkisi olmayan pek çok arkadaşım atanamadı. Siyasi iktidar kazananların veya kazanamayanların gerekçelerini açıklamalı. Bu durum hâkim ve savcı olmak isteyen herkesi partiye üye olmaya zorlayacak. Bu da ülke ve hukuk açısından bitiş olur” açıklamasını yaptı. l İSTANBUL Hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 30 Ekim 2016’da tutuklanan eski HDP Milletvekili ve KHK ile kapatılan KJA Dönem Sözcüsü Ayla Akat Ata hakkında “Örgüt yöneticiliği” suçundan 95 yıla kadar hapis istemiyle açılan davaya dün Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Tutukulu bulunduğu Kocaeli Kandıra F Tipi Cezaevi’nden getirilen Ata, savunmasının bir bölümünü Kürtçe yaptı. Mahkeme, Ata’nın adli kontrol şartı ile tahliyesine karar verdi. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet HDP’li Aydoğan’ın vekilliği düşürülecek HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın 4 yıl 8 aylık hapis cezasının kesinleşmesinin ardından milletvekilliğinin düşürülesine ilişkin Başbakalık tezkeresi Meclis’e geldi. AKP tezkerenin Genel Kurul’da okutulmasını istedi. Ancak CHP ve HDP tezkerenin Başkanlık Sunuşları bölümünde okunması gerektiğini belirterek itiraz etti. Sıkıntının aşılamaması üzerine tezkerenin okunması 9 Mayıs Salı gününe bırakıldı. l ANKARA Yeni siyasi arayışlar İslamcılık meselesi üzerine yazmak istiyordum, sonra İsrail’in Suriye’yi bombalaması, Suriye’de son gelişmeler ve en son da Hamas’ın son, 1967 sınırlarını tanıdığına dair açıklaması üzerine yazmaya karar vermiştim ki, başka bir konu öne çıktı. Zira, hangi gazeteye baksanız, hangi televizyonu açsanız, 2019’da yapılacak seçimlere dair yorum ve önerilere rastlıyorsunuz. ‘Bunda şaşacak ne var, ülkenin geleceği açısından en önemli konu bu değil mi?’ diyebilirsiniz. Kuşkusuz öyle de, benim asıl takıldığım nokta, parlamenter sistemin sonunun gelmesi ve henüz tam olarak nasıl bir sistem olduğu tanımlanamayan yeni sistem ve koşulların bu denli kolay kabul görmesi ve hemen parmak hasabına başlanması. Yok, ‘Referandum sonuçlarını tanımayalım’ veya ‘olan oldu artık yapacak bir şey yok’ diye siyaset konuşmayalım demiyorum. Ancak, 2019 seçimleri için, bu hızla yeni ittifak ve aday arayışı, daha doğrusu ‘Zihni Sinir projeleri’ noktasına gelinmesi, benim açımdan anlaşılır gibi değil. Bu meyanda, Deniz Baykal’ın Kanal D mülakatını izlerken, itiraf edeyim öfkelenmekten kendimi alamadım; zira Yeni Alternatif Başkan adayı meselesine bu denli hızlı giriş yapması yadırganmayacak gibi değil. Değil, çünkü ben artık eski siyasetçilerden, her şeyden önce, işe özeleştiri ile başlamalarını bekliyorum. Bunca zaman siyaset sahnesinde yer alan biri, önce ‘Biz nerede hata/hatalar yaptık da demokrasiyi koruyamadık, siyaset bu noktaya geldi?’ diye biraz mahçup olmalı, kendini televizyonlara atmak yerine durup düşünmeli, eskilerin güzel tabiri ile hiç olmazsa ‘nadim’ olmalı. Sadece şimdi değil, son yıllarda, şu veya bu mecrada, tüm eski siyasetçileri dinlerken bunu düşünüyorum. Hangi siyasi kesime mensup olursa olsun Türkiye’de önemli mevkilerde bulunmuş pek çok insana muhalefet çevrelerinin birdenbire, ‘bilge’ muamelesi yapmasını, bitpazarına nur yağdırma hevesini kabullenmek mümkün değil. ‘Madem işin doğrusunu biliyordunuz, bu ülke neden bu noktaya gelene kadar elinizden hiçbir şey gelmedi?’ diye sormak hakkımız. Bir kere, bu soruyu sormadan ve filmi geriye sarmadan yürünecek yol yok. Aksi takdirde, iktidar çevresinin, muhalefeti ‘Erdoğan düşmanlığından ibaret’ saymasında şaşacak bir şey olmayacak. Yine bu meyanda, dönüp dolaşıp Abdullah Gül ve çevresini ‘Erdoğan’ın panzehiri’, ‘yeni kurtarıcı’ diye pazarlamayı ise hiç mi hiç anlamıyorum. Gül, Erdoğan’dan daha ılımlı, serinkanlı, nezaketli biri olabilir, ama nihayetinde, doksanlı yıllardan beri siyasette hep önemli konumda olan, dahası sonunda yedi yıl cumhurbaşkanlığı yapan, bu nedenle ülkenin bu duruma gelmesinde en çok payı olanlardan biri değil mi? Yok, ülkenin geleceğine dair yeni muhasebeler yaptı ve artık çok yeni ve parlak fikirleri var ise de, henüz bunların ne olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok. Parti içi hesap kitap işlerini bilemem, son dönemde dışlananlar için sığınılacak liman, yeniden tedavüle girme hayallerinin kahramanı olabilir, ama neden bazı CHP’lilerin ve hatta sol muhaliflerin aklı bu ‘çözüm’e yatar, anlamak mümkün değil. Anlaşılması zor olan bir diğer çaba da, birbiri ile en ufak bir fikir akrabalığı olmayan, dahası Türkiye’nin geleceği vizyonları birbirini tutmayan farklı siyasi çevrelere mensup isimleri ortak bir zeminde toplama gayreti. Merak ediyorum, Ahmet Türk ile Meral Akşener hangi ortak zeminde demokratik bir gelecek kurgulayacak? Kürtler ile yeniden barış ve müzakere yolunda beraber yürüyebilecekler mi, değilse bir araya gelmeleri ne işe yarayacak? Saadet Partisi sadece Hayır oyu verdiği için, demokratik muhalefet çatısı altında yer alacak bir siyasi zihniyete sahip mi gerçekten? AK Parti’nin Batı dünyasından uzaklaşmasından tedirgin olanlar, Saadet Partisi’nin Batı dünyası hakkındaki fikirlerinden haberdar mı acaba? Birtakım İslamcı çevrelerin, Erdoğan karşıtlığının onu ‘Batı projelerinin bir parçası’ olarak tanımlamalarından kaynaklandığını biliyorlar mı? Pek çok MHP’linin ‘Hayır’ deme nedeninin, Erdoğan’ın Kürtlere daha fazla hak, hukuk tanıma ‘ihtimali’ne karşı durmak olduğunu kim hesaba katıyor? Ben de Hayır diyen yüzde 48.6’nın, farklı siyasi anlayışlardan da olsa, ‘daha demokratik, daha özgürlükçü bir Türkiye’ ortak paydasından hareket ettiği fantezisine inanmak isterdim, hem de çok isterdim. Ama yok öyle bir zemin, Erdoğan’a veya AK Parti’ye karşı olan herkes, daha demokratik bir Türkiye özlemi ile yanıp tutuşmuyor. Bu gerçeği görmezden gelen her çaba boşuna bir çaba olacak; o nedenle önce aday peşinde koşmak, şarkılardan fal tutmak yerine, oturup ‘daha demokratik, daha özgürlükçü, bir Türkiye uzlaşması’ peşinde koşması lazım. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle