19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 5 Mayıs 2017 10 187 gündür özgürlüğünden yoksun... 12 Eylül davası düştü Hesaplaşma yalan oldu 12Eylül yargılamasında Yargıtay’ın Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında verilen mahkumiyet hükmüne ilişkin kararı bozmasının ardından yeniden başlanan yargılamada karar çıktı. Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Eylül askeri darbesine ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ali Tahsin Şahinkaya’nın yargılandığı davanın, sanıkların ölmeleri nedeniyle düşürülmesine karar verdi. Mahkeme, sanıkların TSK’den çıkarılması, rütbelerinin sökülmesi ve müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına hükmetti. Karara temyiz hakkı bulunuyor. ‘Bari apoletlerini sökün’ Duruşmada esasa ilişkin beyanları sorulan müdahillerden Mikail Kırbayır, kardeşi Cemil Kırbayır’ın yargısız infaz sonucu katledildiğini söyleyerek, “Bize yapılanlar insanlık suçudur. Bu gerçekler karşısında sanıkların insanlık suçu ile yargılanmasını talep ediyorum” dedi. Müdahil Cumhur Yavuz da Türkiye’de darbeler ve darbecilerle hesaplaşılamadığı için darbe tehditlerinin sürdüğünü belirterek, sanıkların cezalandırılmasını talep etti. Aynur Fatma Hayrullahoğlu, “Düşünce suçlusu eşim Mustafa Asım Hayrullahoğlu da katledilenler arasındaydı. 12 Eylül ile yüzleşme davaları başladığında, büyük heyecan duydum. Ama ne yazık ki geldiğimiz noktada umutlarımı kaybetmiş durumdayım. Geçmişimizle yüzleşemediğimiz sürece daha çok darbe krizleri atlatacağız. Bari apoletlerini sökün de rahatlayalım” dedi. Müdahil TÖBDER’in avukatı İsmail Çevik de 12 Eylül’den bu yana 37 yıl geçtiğine dikkati çekerek, “Halen 13 Eylül’e gelemedik. 12 Eylül cunta hareketiyle darbe geleneğini yaşatan hareketler devam ediyor. Darbecilerin dünyalıklarına el konulmasını istiyoruz” ifadesini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet ankara katliamı davası ‘Eşim kendini patlatmadı’ Ankara katliamına ilişkin süren davanın üçüncü duruşmasında Halil İbrahim Durgun’un eşi Esin Altıntuğ “Eşimin kendini patlattığını düşünmüyorum. Polis onu sağ yakalamak istemedi” dedi. 100 kişinin öldüğü 10 Ekim Ankara katliamına ilişkin 36 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında, bombacıları Ankara’ya getirip daha sonra diğer sanık Metin Akaltın ile birlikte kaldığı eve yapılan polis operasyonu sırasında kendini patlattığı iddia edilen Halil İbrahim Durgun’un eşi, tutuklu sanık Esin Altıntuğ ifade verdi. 10 Ekim’in ardından takip edilmediklerini söyleyen Altıntuğ, “Kentte çok rahat dolaşıyorduk. Hatta Halil ile buluşurken peşimde polis var sanmıştım ama yokmuş. Halil evimizin altında garaj kiralayıp depo yapmış” dedi. Altıntuğ ayrıca Halil İbrahim Durgun’u polisin sağlam yakalamak istemediğini, bu yüzden söylendiği gibi kendini patlatmadığını, öldürüldüğünü iddia ederek, “Orada kendisini patlattığını düşünmüyorum. Ben onu teşhis ettim sadece çenesi kaymıştı. Yüzünde hiç kan yoktu. Cebinden çıkan parayı bana verdiler. Patlamış bir adamın cebinden sağlam para nasıl çıkar. Sağ yakalanmasını istediklerini düşünmüyorum” ifadelerini kullandı. Bu sözler üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray araya girerek, “Bu yüzden ısrarla otopsi raporlarına ulaşmaya çalışıyoruz” dedi. Daha önce mahkemenin istediği otopsi raporuyla ilgili Gaziantep emniyetinden mahkemeye, “Otopsi raporları bizde yok” cevabı gelmişti. l ANKARA/Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN AYM: Gaz fişeği ilePOYLAİRSLGEILRAYNEANCİDAEKN yaralama kötü muamele GEZİ DİRENİŞİ’NDE GÖZÜNDEN VURULAN SARIKAYA GÖRME YETİSİNİ KAYBEDEBİLİR ADALETİ GÖRMEK İSTİYOR SİBEL BAHÇETEPE 38yaşındaki, iki çocuk babası Erdal Sarıkaya, Gezi Parkı direnişi sırasında polisin attığı plastik merminin isabet ettiği sağ gözünü kaybetti. 4 yıldan beri hem tedavi olmaya çalışıyor hem de hukuk mücadelesi veriyor. Sarıkaya’nın gözünü kaybetmesine neden olan polisler hakkındaki soruşturma ise hâlâ sonuçlanmadı. Şimdiye dek 6 savcının değiştiğini dile getiren Sarıkaya, “4 ameliyat geçirdim, gözüme mercek takıldı, gözün iç kısmı komple değiştirildi” diyor. Sarıkaya, vurulma sonrası yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: “Tam göz merceğinden vurulmuştum. Gözüm dağıldı. İyi nişan alınmıştı. Yalnız gözü kaybetmedim. Gözün içinde de çok büyük tahribat var. İlk ameliyatı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde oldum. Burada gözün tamamı dikildi. Sonra göz tansiyonu başladı. Göz küçüldü ve çürüdü. Diğer gözü de kaybetme riski olunca Çapa Tıp Fakültesi’nde apar topar ameliyat edildim. ameliyatların yüzde 100 sonuç Göz tamamen çıkarıldı, yeri vermeyeceği söyleniyor” diyor. ne protez takıldı. Göz yaşı ka Sarıkaya, soruşturmanın ta nallarım da paramparça oldu mamlanmasını, faillerin bir an ğu, gözyaşı kanalları çalışmadı önce yargı önüne çıkarılmasını ğı için o bölüme cam tüpler ta istediğini söylüyor. Adliye kori kıldı. Göz yuvası şekil değiştiri dorlarında adalet aradığını dile yor, gözün içine konan mater getirerek, şöyle devam ediyor: yalleri göz kabul etmiyor. İltihap “Evdeki çocuklara bile hasret oluyor, her gün üç, dört ağrı ke kaldık. 4 yılda 6 savcı değiş sici alıyorum.” mesine karşın halen dosya so Sarıkaya, geçen günlerde Be ruşturma aşamasında. Savcı yoğlu Göz Hastanesi’nde dör Erdal Sarıkaya lar korku ve baskı altında. Şe düncü ameliyatını oldu. Gözya hit edilen savcı Mehmet Selim şı bezlerini kuruttular, içerideki tüpler ye Kiraz döneminde dosyamdaki görüntüleri niden açıldı. Gözün arkasına, şeklini koru savcıdan talep ettik. Ulusal kriminal bü ması için botoks dolgu yapıldı. 6 ay takip roya gönderdik, 5 polis deşifre oldu. Bun edilecek. Olumlu sonuç elde edildiğinde, ların soruşturma kapsamında ifadeye ça uygulama birkaç kez daha yapılacak. İş ğırılmasını talep ettik. Ama bu yapılma ler ters giderse, gözün içine yeni bir sistem dı. Şu an görevli olan savcılığa valilikten konulacak. Diğer gözünün de etkilendiğini gelen yazıda soruşturmaya gerek olmadı dile getiren Sarıkaya, “1 yıldır gözlük kulla ğı belirtilmiş. Buna da itiraz ettik. Adalet nıyorum ve numarası hızla artıyor. Çok faz istiyorum. Bir gözün bedeli olabilir mi? la ameliyat oldum, bundan sonra yapılan Günde 23 kez kaza geçiriyorum.” Silopi’de panzer dehşetiMuhammetveFurkan EVE GİREN ZIRHLI ARAÇ İKİ ÇOCUĞUN ÖLÜMÜNE NEDEN OLDU Şırnak’ın Silopi ilçesi Karşıyaka Mahallesi 715’inci sokakta önceki gece saat 23.50’de zırhlı polis panzeri Mesut Yıldırım’ın evine çarparak içeri girdi. Girdiği odanın karşı tarafına kadar giden polis panzeri, duvar ve kolonları yıkarken, yataklarında uyuyan 7 yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki Furkan kardeşlerin ölümlerine neden oldu. Olayın duyulmasının ardından kaza bölgesine çok sayıda çevik kuvvet polisi sevk edildi. Ezilme sonucu can veren 2 kardeşin cenazeleri ise Silopi Devlet Hastanesi Morgu’na kaldırıldı. Hastane morgunda yapılan otopsinin ardından 2 kardeş toprağa verilirken, baba Mesut Yıldırım Hz. Osman Camii’nde kurulan taziyede, başsağlığı dileklerini kabul etti. Kazaya neden olan panzerin MHP İlçe Binası’nı korumakla görevli olduğu belirtildi. Cumhuriyet Savcılığı, 2 çocuğun ölümüne neden olan kaza ile ilgili soruşturma başlattı. HDP’nin, İçişleri Bakanlığı’na ve Valiliğe yönelik “görgü tanıklarının iddia ettiği üzere, Akrep aracını kullanan polislerin sarhoş olduğu doğru mudur” sorusu üzerine valilikten yapılan açıklamada, “Şoför polis memurunun nefes kontrolü ve kan tahlilinde alkol bulunmadığı tespit edilmiştir” denildi. l ŞIRNAK / DHA Anayasa Mahkemesi, Gezi Direnişi sırasında gaz fişeği ile yaralanan Selçuk Yıldız’ı haklı, elinde gaz fişeği teçhizatı ve görüntü kaydı bulunmadığını iddia eden İstanbul Valiliği’ni ve valilik kararını inceleyen mahkemeyi haksız buldu. Yüksek Mahkeme, valiliğin polisler hakkında soruşturmaya izin verilmemesi kararına yapılan itirazın, “makul bir özenle yürütülmediğine, olayın aydınlatılmasını zorlaştırdığına böylece kötü muamele yasağının ihlal edildiğini belirleyerek polislerin yeniden yargılanmasına hükmetti. Selçuk Yıldız, 3 Haziran 2013’te Sancaktepe Belediye binasının önünde polis tarafından atılan gaz fişeğinin gözüne isabet etmesi sonucu yaralandı. Yıldız’ın burnunda kırık, sol gözünde görme keskinliğinde azalma tespit edildi, ameliyat oldu. Yıldız, çok yakın mesafeden kasıtlı olarak kendisinin hedef alındığı iddiası ile polislerden şikâyetçi oldu. Savcılık İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden olaylara ilişkin kamera görüntülerini istedi. Emniyet, kayıtların saklanma süresinin aşıldığını, görüntülere ulaşılamadığını bildirdi. Bunun üzerine savcılık, İstanbul Valiliği’nden polisler hakkında soruşturma açmak için izin istedi. Valilik, olayla ilgili ön incelemesinde “gaz bombası atan teçhizatın envanterlerinde olmadığı, bu teçhizatı kullanan personelin bulunmadığını, bölgedeki MOBESE ve diğer şahıs kameralarından görüntü kaydına ulaşılamadığı” görüşüne vardı ve polisler hakkında soruşturmaya izin vermedi. İstanbul Böle İdare Mahkemesi, valilik kararına karşı itirazında Yıldız’ı haksız buldu. ‘Yeterli delil yok’ Yıldız, 20 Haziran 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Yıldız başvurusunda hem yaralanması hem de olayla ilgili etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasında bulundu. Tazminat talebinde bulunmayan Yıldız yeniden yargılama kararının verilmesini istedi. Anayasa Mahkemesi, Yıldız’ın anayasada güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasını kabul etti. Yüksek Mahkeme, Valilik tarafından yapılan ön inceleme sürecinin denetiminin, yalnızca dosyada yer alan bilgi ve belgeler çerçevesinde yapıldığını belirtti. Mahkemenin kararında, “Ön inceleme sürecinin makul bir özenle yürütüldüğü konusunuda yeterli kanaate sahip olunamadığı gibi, soruşturulan olayın aydınlatılması ve gerektiğinde sorumluların cezalandırılmasının sağlanmasını da zorlaştırdığı anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Anayasa Mahkemesi, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararı İstanbul Bölge İdare Mahkemesi ve İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verdi. l ANKARA / Cumhuriyet AİLELER: KATİLLERDEN HESAP SORMAYA GELDİK Suruç katliamı davası 21 ay sonra başladı Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015’te IŞİD’in canlı bomba saldırısında 33 kişinin yaşamını yitirdiği katliamla ilgili davaya 21 ay sonra dün başlandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “Suruç AKP’nin yanlış Suriye politikalarının sonucudur. Maalesef Türkiye, AKP’nin izlemiş olduğu politikalar sonucunda tam bir katliamlar ülkesi olmuştur, bir Ortadoğu ülkesi olmuştur” dedi. Suruç katliamına ilişkin hazırlanan ve 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede tutuklu Yakup Şahin ile Suriye’de bulunduğu belirtilen firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali hakkında 104’er kez müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Davaya, katliamdan 21 ay sonra dün Hilvan ilçesinde bulunan 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Şanlıurfa’daki salon kapasitesinin yetersizliği Hilvan’a alınan duruşma nedeniyle jandarma ve polis tarafından yoğun güvenlik önlemleri alındı. Duruşmayı, katliamda yakınlarını kaybedenler, sağ kurtulanların yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcı sı Veli Ağbaba, CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Ali Şeker ve Şenal Sarıhan, HDP milletvekilleri Dilek Öcalan, İbrahim Ayhan ve Mahmut Toğrul, Tanıklar İnisiyatifi ile çok sayıda insan hakları gözlemcisi de izledi. Katliamlar ülkesi CHP Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba, “7 Haziran seçimlerinde 400 vekil üzerine kurulu, 400 vekilin faturası olarak karşımıza çıktı bu Suruç olayı. Suruç’ta gencecik bedenler Suriye politikaları sonucunda beslenen ve büyüyen insanlar tarafından katledildi. Suruç aslında bir sonuçtu. Maalesef Türkiye, AKP’nin izlemiş olduğu politikalar sonucunda tam bir katliamlar ülkesi olmuştur. Ankara, İstanbul, Şanlıurfa ve Gaziantep, maalesef Afganistan’ın Kâbil’inden, Irak’ın Bağdat’ından farklı bir kent konumunda değildir” dedi. Katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, bölge baroları, HDP ve CHP heyetleri ile ve KESK üyelerinin katılımıyla dava öncesi basın açıklaması yaptı. Katliamda yaşamını yitiren Murat Yurtgül’ün annesi Şemse Yurt gül, patlamanın olduğu saatlerde hiçbir güvenlik önleminin olmadığına dikkat çekerek, destek olmaması durumunda böyle bir katliamın yaşanmayacağını söyledi. Yaralı kurtulan Yasin Can, “Buraya hesap sormak için geldik. Neye mal olursa olsun biz bu mücadeleyi bırakmayarak bu katliamların hesabını sormaya devam edeceğiz” diye konuştu. Tek sanık var Avukat Gülhan Kaya,“ Suruç iddianamesi Ankara katliamından gelen evraklar üzerinden açılmıştır. 3 savcı değişti ve savcılık ‘bir bombacı var o da öldü’ dedi ve kapatmak istedi ancak kapatamadı. Bugün huzura getirilecek tek bir sanık var. O da Yakup Şahin. Ankara katliamının tutuklu sanıklarından, fakat aynı kişi çok açık Suruç katliamı ile bağlantılı olmasına rağmen hâlâ bu katliamdan dolayı tutuklanmış değil” diye konuştu. Duruşmayı takip etmek üzere Hilvan’a giden ETHA (Etkin Haber Ajansı) muhabiri Pınar Gayıp, duruşma çıkışı, hakkında arama kararı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. l Yurt Haberleri Öldürüldük ey halkım, gelin kaldırın bizi! Suruç katliamında annesi Ferdane ve kardeşi Nartan Kılıç’ı kay beden, kendisi sağ kurtulan Sinem Kılıç Cumhuriyet için yazdı. Kayıpların ardından adalet bekleyen milyonlarla sayılabilecek insanlarla beraber yaşıyoruz. Bunların farkında olanlar, olmayan, duyanlar, görmeyenler... 153 aydır Tolga Baykal Ceylan’ın kemiklerini arayan annesi Kadriye anneyi tanıyorum ben. 66 ay önce Roboski ile yandı yüreğim. 38 aydır ‘Berkin, kalk yavrum!’ diyen annenin çığlıklarını duyuyorum. 45 aydır Abdocan’ımız yok. Ve sayamadığım binlerce acım var. Keman çalan ve ellerinde oyuncak olan çocukların hayatları çalınıyor. Kemal Kurkut... Canlı bomba şüphesiyle vurulan üzerinde kıyafeti olmayan genç bir beden... 10 Ekim cehennemin şahitlerinden biriydi o. O binlerce acımın arasında Suruç. Suruç’u yaşadım, Suruç’u hissettim, Suruç’ta parçalandım. Suruç’ta emniyet müdürlüğünün önünden geçip 33 insanı katleden, dönemin başbakanının “katliamı yapan Şeyh Abdurrahman Alagöz yakalandı ve adalete teslim edildi” diye bahsederek acımızla dalga geçmesi, ardından katliamın araştırma önergesinin AKP ve MHP milletvekilleri tarafından reddedilmesi, ha yatını kaybedenlerin yakınlarının ve yaralanan insanların gözaltına alınması, tutuklanması, tehdit edilmeleri, katliamda adı geçen sanıkların canlı bomba olarak kendilerini öldürmüş ya da kaçak durumda olmaları, bu saldırılarla ilgili istihbarat aldığı halde hiçbir önlem almayan dönemin emniyet müdürü Mehmet Yapalıal’ın 33 insanın ölümünden sorumlu olduğu halde 12 ay taksitle 7.500 tl ceza (!) alması, katliam günü patlamadan sonra olay yerine gelen polislerin cansız bedenlere ve yaralılara gaz bombalarıyla saldırması ve ambulansların olay yerine gelmesine engel olması... İşte bunlarda en az o katliam anı kadar acı veriyor. Bu olanları yaşarken adalet inancımızı koruyoruz ve hesap soruyoruz. Bu ülkenin hukukçularına sormak istiyorum. 21 aydır neredesiniz? Bizi neden görmediniz, duymadınız? Olaylara tarafsız bakıp, adil yargılama yaptığınızı düşünüyor musunuz? Bu soruların cevaplarını duymak için sormuyorum. Cevaplarınızı kalpleriniz versin. “Öldürüldük ey halkım, gelin kaldırın bizi!” SİNEM KILIÇ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle