20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 23 Mayıs 2017 6 Sevgili Kadri, Bugün seni özledik. Yönetim kurulu toplantımızı Özledik sensiz yaptığımıza üzüldük. Gaze tecilik yaptıkları için senin gibi ha piste olan meslektaşlarımızı andık. Eşin Nazire’nin dünya kongremizin açılışında yaptığı konuşma ve oğlu nun, tutukluluğunun 100. gününde yapılandan daha etkin bir protes toyu 200. günde nasıl aşabileceği mize dair sorusundan bahsetmesi, hepimizin gözlerini yaşarttı.  200 gün önce sadece ailen den ve arkadaşlarından de ğil, okurlarından da kopa rıldın. Hâkim yüzü görme den, gerekli hukuki süreçler den yoksun bırakılarak hapis te tutulduğun bu haksız ceza landırma sonucu hepimiz, fikirlerinden ve kanaat lerinden yoksun bıra kılmakla cezalandırıl Kadri Gürsel mış durumdayız. Cumhuriyet’teki köşeni okuyanlar her yerde. Birkaç ay önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iletilmek üzere bir mektubu ilettiğimde, onun ofisinde çalışan bir kişinin, seni şahsen tanımadığını ama yazdıklarını takip ettiğini öğrenince şaşırmıştım. O ka dın da bizimle aynı nedenlerle senin serbest bırakılmanı istiyor, aynı zamanda dürüst, açık ve samimi yorumlarını özlediğini söylüyordu. Diğer tutuklu gazetecilerle birlikte düşünüldüğünde, fikir insanlarına karşı bir katliama tanıklık ettiğimizi söyleyebiliriz. Eşin ve IPI Türki ye Ulusal Komitesi’nden arkadaşlarınla beraber sohbet ederken Arap Körfezi’ne bakan Katara köyündeki Lübnan restoranında yediğimiz yemek aklıma geldi. Temmuzda ilk duruşma için hâkim karşısına çıkacağını öğrendik. Bunun bu kadar uzun bir süre gerçekleşecek olması bile bir ceza olduğunun kanıtı. Buna karşın herkes serbest kalacağından umutlu. Çünkü, geçmişte senin tutuklu başka gazetecilerden bahsederken söylediğin gibi, tüm suçlamaların tamamen temelsiz olduğunu biliyoruz. Tartışmalı anayasa referandumu sonrasında Türkiye’de kırmızı çiz gi kalmadığı görülüyor. Ama gücün böylesine kullanılması aslında kuvvet değil, zayıflık belirtisidir. Profesyonel bir gazeteci ile teröristleri ayırt etmek bu kadar zor olmamalı.  Dünya kongremiz sırasında delegeler #FreeTurkeyJournalists (Türkiye’de gazetecileri serbest bırakın) yazılı dövizlerle ayağa kalktılar. Beş kıtadan tüm IPI delegeleri bu sloganda tek ses oldu. Kadri, seni özledik ama yakında kavuşacağımızdan da eminiz. Önümüzdeki günlerde dünyanın dört bir yanında düzenleyeceğimiz etkinliklerde yeniden bir arada olmayı umuyoruz. O güne kadar serbest kalacağın ve basın özgürlüğü denilen kutsal hakkı gazetecilere yakışır şekilde kutlayabileceğimiz bir etkinlikte buluşacağımız ümidindeyiz. Selametle dostum. l IPI Yönetim Kurulu üyesi ‘Cezaevinden çıkıncaTutuklu gazeteci ve belgeselci Kazım Kızıl delirmek istiyorum’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret suçlamasıyla İzmir Menemen T Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan ga zetecibelgeselci Kazım Kızıl, ce zaevinde en çok kamerasını özlü yor. Tahliye olur olmaz da kamera sıyla sokaklara dönecek. Yarım ka lan belgesellerini ta mamlayacak. “Çı kınca önce ona sa rılacağım, sonra ai leme ve dostlarıma. Sonra bir tatile çık SEYHAN AVŞAR mak istiyorum. Kırlarda dolaşıp çiçeklere bakacağım. Ne hirlere atlayacağım. Biraz delir mek istiyorum. Çünkü beni delir ten bu cezaevi değil. Özgürlüğün ta kendisi” diyor. 22 Nisan’da çe kim yaparken tutuklanan Kızıl, ga zetemizin sorularını yanıtladı. Gazetecilik suç değildir n Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiğiniz öne sürülüyor... Hakaret etmek benim üslubum değildir. Eleştiri cümleleriyle söy Basın Konseyi’nden Sözcü’ye: Dayanın Basın Konseyi, 19 Mayıs’ta Sözcü Gazetesi’ne yapılan operasyon sonrası gazeteye destek ve dayanışma ziyaretinde bulundu. Ziyarete Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, İkinci Başkan Murat Önok, Basın Konseyi üyeleri Orhan Birgit, Turgut Kazan, Başar Yaltı ve Onursal Üye, gazeteci yazar Altan Öymen katıldı. Ziyaretle ilgili açıklama Basın Konseyi tarafından yapıldı. Sözcü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz’ın ağırladığı Basın Konseyi heyeti, Sözcü çalışanlarına “Bugünler gelip geçecek, gazeteciler görevlerini yapmaya devam edeceklerdir, dayanın” mesajı verdi. Pınar Türenç, Metin Yılmaz’a önceki gün boş çıkan Sözcü gazetesi için kararın nasıl verildiğini sordu. Yılmaz, şöyle yanıt verdi: “Sözün bittiği yerdeydik. Gazetenin boş çıkmasına karar verdik. Böyle bir uygulama 170 yıl önce Avrupa’da yapılmış. Ama herkes Sözcü’ye, boş nüshamızı, son gazeteye kadar alarak destek verdi. O boş sayfaları okurlar kendilerince doldurdular. O sayfalar da çok anlamlıydı.” Yılmaz, iki gündür gözaltında olan gazeteciler Gökmen Ulu ve Mediha Olgun’un bir an önce salıverilmesini istedi. l İSTANBUL / DHA Nokta davasında 22 yıl hapis cezası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafının bulunduğu ve “2 Kasım Pazartesi: Türkiye İç Savaşının Başlangıcı” ifadesinin yer aldığı kapak ve Erdoğan’ı şehit cenazesi geçerken selfie yapar şekilde gösteren montajlama fotoğraflı kapağı nedeniyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan, kapatılan Nokta dergisinin yöneticileri Cevheri Güven ve Murat Çapan “Halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etme” suçundan 22 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, her iki sanık hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına da hükmetti. Heyet, sanıklar hakkında “Terör örgütü propagandası yapmak” suçunun ise yasal unsurları oluşmadığından beraatlerine hükmetti. l İSTANBUL/DHA cut. İkinci film ise Suriyeli çocuk işçiler olacaktı. Bir de İzmir’de özellikle Bayraklı’da hemen hemen tamamı yandaş holdinglerin diktiği gökdelenleri anlattığım, İzmir’in Penisleri belgeselim üzerine çalışıyordum. 8’lik koğuşta 19 kişiydik n Cezaevinde yaşadığınız sı kıntılar var mı? Hayatımda ilk kez cezaevine gir leyemeyeceğim bir şey yoktur ki n Tamamlayamadığınız çalış dim. Psikolojik taciz ve baskılar hakaret cümlelerine başvurmam malarınızdan söz eder misiniz? la karşılaştım. Uzunca bir süre Er gereksin. Şu anda hakkımda açıl Tutuklanmadan önce görünen ve doğan marşları kulaklarımda çınla mış iki dava ve devam eden bir so görünmeyen çocuk işçiliğine dair dı. Neyse ki sonrasında içimden sü ruşturma var. Davaların ikisi gaze kısa belgesellerden oluşan bir se rekli okuduğum Neşat Ertaş türkü tecilik yaparken takip ettiğim ha ri üzerinde çalışıyordum. Tütün leri ve Turgut Uyar şiirleri ile marş berler. Soruşturma ise Barış için de ailesiyle birlikte çalışan, ücret lara ısınmamış kulağımdaki izleri Sinemacılar ekibinden olmam do almayan bu yüzden bildiğimiz an sildim. 8 kişilik koğuşta, 19 kişi ka layısıyla açıldı. Metin Altıok’un lamda işçi sayılamayan çocukla lıyoruz. Yani beş arkadaşımız yerde sözleriyle durumu özetlemem ge rı anlatan ‘Nerdesin Arkadaşım’ yatmakta. Mektuplar günlerce oku rekirse ‘Tekinsizim kimilerine gö adlı serinin ilk belgeselinin kur ma komisyonunda bekliyor. re, ibret için yakılması gereken’. gusu bitmişti. Müzikleri ve ‘color n Günleriniz nasıl geçiyor? Amaç belliydi. Polis şiddetinin vi correction’ı kalmıştı. İsmini Yaşar Koğuştaki kitaplar, birkaç günde deo kaydıyla belgelenmesini en Kemal’in çocuklarla yaptığı röpor bitti. İngilizcemi geliştirmeye baş gellemek. Ama tüm bunlara rağ tajlardan oluşan kitabı Nerdesin ladım. Deneme, makale, öykü ya men söylemeye devam edeceğim. Arkadaşım’dan alan bu belgeselde zıyorum. Sait Faik’in dediği gibi ParI.s’te dayanışma‘Gazeteciliksuçdeğildir.’ çocukluğumun yansımaları mev ‘yazmazsam çıldıracaktım.’ Hafta boyunca Türkiye ve Cumhuriyet konuşuldu Sorbonne Üniversitesi’nde düzenlenen seminerde internet genel yayın yönetmenimiz Oğuz Güven’e destek mesajları verildi. Silivri Cezaevi’nde tutuklu Cumhuriyet.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’e, Paris’te hafta boyunca düzenlenen farklı etkinliklerde dayanışma mesajları gönderildi. Sorbonne İnsan Hakları Derneği’nin 15 Mayıs’ta Sorbonne Üniversitesi’nde düzenlediği ‘İnsan Hakları Alanında Meslekler’ konulu etkinlik, aynı gün tutuklanan Oğuz Güven’i anarak açıldı. Derneğin başkanı ve tutuklu genel yayın yönetmenimiz Murat Sabuncu’nun oğlu Muratcan Sabuncu, tutuklu tüm gazetecilerle dayanışma içinde olduklarını belirtti. İnsan hakları alanında çalışmak isteyen öğrenciler için düzenlenen etkinlik öncesi gelen haberin aslında insan haklarının hayatlarımızın her alanına nasıl dokunduğunu gösterdiğini belirten Sabuncu, katılımcı öğrencileri ülkelerinde ve tüm dünyada adaletsizliğe karşı mücadele etmeye çağırdı. Uluslararası Af Örgütü’nin Fransa Baş kanı Camille Blanc, “Gazetecilik suç değildir” adlı kampanyalarına ve Türkiye’de gazetecilerin maruz bırakıldıkları hukuksuzluklara değindi. Sorbonne İnsan Hakları Derneği’nin 17 Mayıs’ta Sorbonne Üniversitesi’nde düzenlenen “İnsan Hakları ve Internet’e Erişim” konulu seminerde Muratcan Sabuncu tarafından Oğuz Güven’in yaşadığı hukuksuzluk anlatılarak açıldı. Internet hukuku alanında Fransa’nın önemli isimlerinin konuşma yaptığı seminere gazeteci Bülent Mumay da internet aracılığıyla katıldı. Türkiye masaya yatırıldı Uluslararası Af Örgütü de 17 Mayıs’ta “Türkiye’de Basın Özgürlüğü” konulu bir etkinlik düzenlendi. Etkinlikte, örgütün Fransa Şubesi’nin Türkiye uzmanı Denise Gueguen, Paris Sosyal Bilimler Yüksek Okulu’dan Prof. Hamit Bozarslan, polis tarafından Gaziantep’de Kasım 2016’da gözaltına alınan Fransız gazeteci Olivier Bertrand ve Muratcan Sabuncu konuştu. Denise Gueguen, Türkiye’nin insan hakları ve basın özgürlüğü karnesine dikkat çekti. Bozarslan, dününcenin kendisine yapılan saldırıyı, Cumhuriyet’e ve 15 Temmuz sonrası ihraç edilen öğretim üyelerine yapılanları aktardı. Bozarslan insanların yalnızca işlerini kaybetmediğine, aynı zamanda isimleri ifşa edilerek başka bir iş bulmalarının önüne geçildiğine işaret etti. Türkiye üzerine yaptığı haberlerle tanınan Fransız gazeteci Olivier Bertrand, konuşmasına altı ay önce Türkiye’de tutuklanmasına değinerek başladı. Bertrand, tutukluluğunun ardından kendisiyle röportaj yapan Cumhuriyet gazetesinin duruşuna ve cesaretine büyük saygı duyduğunu belirtti. Bertrand ayrıca konuşmasında tutuklu gazeteciler Deniz Yücel ve Mathias Depardon’a da dikkat çekti. l PARİS/Cumhuriyet haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET ‘FETÖ ile mücadele’, ortalığı muhaliflerden temizleme aracı oldu Başbakan Binali Yıldırım, birkaç ay önce, devlet kurumlarından FETÖ ile ilgisi olmayan çalışanların da atıldığını, bunun OHAL gerekçeleriyle uyuşmadığını söyleyen gazeteciye verdiği yanıtta, mealen, biraz geniş tutuluyor, böyle şeyler olabiliyor.. benzeri sözler söylemişti. İktidar Cemaati hep bir araç olarak kullandı. Hem bir araç hem bir sopa. Kime karşı mı? Sayalım: İktidar dışında herkese karşı: Orduya, Kemalistlere, yazılı ve sözel medyaya, yargıya, sola, öğrencilere, CHP’ye, hatta MHP’ye.. Tabii ki HDP’ye.. özetle tüm muhalefete... FETÖ aracı ile neler yapıldı l 2007’de kurgulanmış Ümraniye bombalarıyla başlayan Ergenekon davasında, Cemaatin istihbaratçıları ve polisleri ve yargı elemanları işbaşındaydı. l Davanın ileri aşamalarında sağda solda toprağa gömdükleri silah ve mühimmatlar konusunda Cemaat işbaşındaydı. l Balyoz davasının tezgâhlanmasında da Cemaat, öncelikle medyası, polisi, istihbarat ve yalan yayma makinesi olarak çalışan gazeteci kılıklı elemanları ve yargısı ve mahkemesiyle de, iktidar partisinin en kullanışlı elemanlarıydı... l Ankara’da Bülent Bey’in de içinde bulunduğu, suikast olacak abuk sabuk tezgâhı ve Türkiye’nin sırlarının bulunduğu askeri odaların basılmasında da, Cemaat bütünüyle işbaşındaydı ve AKP’ce mükemmel kullanılıyordu. l 2010 yılında anayasa değişikliği için yapılan referandumda en büyük müttefiki, ortağı F.G. Cemaatiydi. Onların gayreti olmasaydı, belki de bunu gerçekleştiremeyebilirlerdi. Gülen, mezarlarından kaldırıp oy kullandırın demeçleri verirken, RTE, müttefiki iken operasyon elemanı olarak kullandığı Gülen’e büyük teşekkür ve selamlarını gönderiyordu! Dahası: “Gel Türkiye’ye, bitsin bu hasret.” ‘Buna kargalar güler’ Bülent Arınç “Gülen bize yol gösteriyor, önümüzü aydınlatıyor”, “Başbakan selam gönderdi, bir emirleri olur mu sor öğren, dedi” diyordu. Şimdiki Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Gülen’e çete der seniz haksızlık edersiniz” diyordu. Parti propaganda eski şefi Hüseyin Çelik “Cemaat devlete sızmış, buna kargalar güler” diyordu. Eski Enerji Bakanı Taner Yıldız: “Bu yapıyı 11 yıldır biz yarattık, hata etmişiz.” l Bu sayede üst yargı neredeyse bütünüyle Gülen’in eline geçiyordu! Orduda, poliste, istihbaratta Gülen’in önü alabildiğine açılıyordu. Ankara Belediye Başkanı: “Hoşgörünün, diyaloğun mimarı Fethullah Gülen Hocaefendi...” ‘Kullanışlı eleman’lık Daha neler yazarız, ama burada keselim. Cemaat iktidara 2011’den itibaren el koyma politikasına geçince, önce Şike, sonra MİT, arkasından Dershane krizi, derken Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’na geçince, iktidar için “kullanışlı eleman alet” olmaktan çıktı ve bir numaralı düşman oldu. Cemaatin en son kozu, darbe girişimiydi. Ordudaki silahlarını, elemanlarını sahaya sürmüş, sahneye çıkarmıştı. Bu birbirlerini temizleme, yok etme savaşında, Cemaatin işi bitti. Tüm yurtiçi barutunu tüketti. AKP büyük bir temizliğe girişti. FETÖ’yü kullanıp muhalefeti temizleme Tüm bunları biliyoruz da, demek istediğim başka bir nokta var: İktidar FETÖ’yu bu kez yine muhalefeti temizlemek için kullanıyor. Kendi içini sarıp sarmalayan, baştan sona kucak kucağa yaşayan FETÖ’cüler dururken, bu örgütle zerre ilişkisi olmayanları FETÖ diye içeri atıyor. En yakınımızdaki olay Cumhuriyet ve arkasından Sözcü. Tabii üniversitelerden atılan, FETÖ ile ilişkisiz daha binlerce insan. Saflaştırılmış, sadece AKP’lilerden oluşan bir devlet yaratıyor. Sadece lidere evet diyen insanlardan oluşan bir de parti yaratılıyor. Parti Hükümet Devlet... Bunları yaratmanın aleti de yine FETÖ... FETÖ ile mücadele büyük bir yalana dönüştü artık. Daha yıllarca “FETÖ ile mücadele” yaftası altında, yüzde 50’ye yapmadıklarını bırakmayacaklar anlaşılan... OHAL’i tam da bunun için seviyorlar. ‘Erdoğan’a baskıyı artırın’ çağrısıADiçleminnaiezntYykiaün’cdliekal Yaklaşık 3 aydır Türkiye’de tutuklu olan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel için Frankfurt’ta düzenlenen etkinlikte, Federal Hükümet’ten Yücel’in serbest kalması için baskının artırılması talep edildi. Yücel için Frankfurt Tiyatrosu’nda bir dayanışma etkinliği düzenlendi. Yücel’in yakınları ile yazarlar tarafından düzenlenen ve 800 kişinin katıldığı okuma etkinliğinde tutuklu gazetecinin serbest bırakılma sı istendi. Okuma akşamında ayrıca Federal Hükümet’ten, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik baskının daha da artırılması istendi. Die Welt gazetesinin Türkiye muhabirliğini yapan çifte vatandaş Deniz Yücel, Şubat ayında iki hafta gözaltında tutulduktan sonra 27 şubat’ta “örgüt propagandası yapmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamasıyla tutuklanmıştı. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle