20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 23 Mayıs 2017 2 [email protected] Sahte reçete vurgunu sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: EMİNE BİLGET İstanbul Eczacı Odası Başkanı Cenap Sarıalioğlu: Doktorların şifreleri birileri tarafından ele geçiriliyor, sahte reçeteler yazılıyor, faturası eczacılara kesiliyor İstanbul’da, yılbaşından bu yana, 300’e yakın eczaneye sahte reçete soruşturması açıldı. SGK’nin, ec zacılardan yapmayı planladığı kesinti nin ise yaklaşık 1.5 milyon lira olduğu tahmin ediliyor. Özellikle kanser, organ nakli, büyüme hormonu gibi piyasa değe ri yüksek ilaçlar, sigortalı yurttaşların bilgisi ve ona yı dışında yazılıyor. Hasta, eczaneye gittiğinde yük sek muayene ücretleri ve ilaç katkı paylarıyla kar SİBEL BAHÇETEPE şılaşınca sahtecilik ortaya çıkıyor. Yani, soruşturma lar bir tesadüfle başlıyor. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Cenap Sa rıalioğlu, hekimlerin kaşelerine, kendile rine verilmiş olan şifreye veya eimzaya sahip çıkmadığı veya başkalarıyla pay laştığı için sahte reçetelerin üretildiğini belirtiyor. Eczacıların reçetenin sahte ol duğunu anlamalarının mümkün olmadı ğını dile getiren Sarıalioğlu, “Ne yazık ki fatura bizlere kesiliyor” diyor. eczacılar: isyan ediyoruz Sarıalioğlu, birkaç ay içerisinde, 300’e yakın eczaneden 1.5 milyon lira civarında bir kesintinin yapılacağını tahmin ettiklerini dile getiriyor. “2017’de sahte reçetelerin sayısı arttı, nedenini bilmiyoruz” diyerek, şöyle devam ediyor: “Bizim sahte reçeteyi anlama şansımız hiç yok. SGK’ye dönüp ‘biz bunu nasıl anlarız, bize söyleyin’ diyoruz. SGK ‘hayır anlama şansınız yok’ diyor. Eczacılar zaten mali olarak zor durumda. Batma noktasında. İsyan ediyoruz. Bir adaletsizlik var. Şifresini bir başkasıyla paylaşan doktora ve hastaneye de yaptırım olmalı.” Kim kazanıyor? Sayıları son günlerde artan sahte reçe telerle alınan ilaçlardan, karaborsacılar kâr ediyor. İlaçlar, bu şekilde yurtdışı na da gönderilebiliyor. Öte yandan, ilaç ları yasadışı örgütlerce kullanılıp kulla nılmadığı sorusu da akıllara geliyor. So leri mağdur olduğu için SGK’ye dava aç nuç olarak ilaçların nerelere git maya hazırlanıyor. tiği kesin olarak tespit edilmiş Sağlık Bakanlığı’nın medula değil. Eczacılar yüksek para ce (reçete onay sistemi) sistemi zalarıyla karşı karşıya kalıyor. nin, sahte reçeteyi engelleye Zararı karşılamanın yolu da da cek güvenlikte olmadığına dik va açıp kazanmaktan geçiyor. kat çeken Sarıalioğlu, şunları Bu konuda süren çok sayıda da söylüyor: “Diyelim ki ben has va var. Sahte reçetelerin yoğun tayım, hiçbir şeyden haberim olarak kamu hastanelerinden yok. Bir başkası ise dolandırı çıkmış olması da dikkat çeki cı. Doktor kamuda çok yoğun, yor. İstanbul’da Kartal Eğitim ve 3 dakikada bir hasta muaye Araştırma, Yavuz Sultan Selim, C. Sarıalioğlu ne ediyor. Şifresini çalışanı ile Bakırköy Dr. Sadi Konuk ve Pen paylaşıyor. Diyor ki ‘Muayene dik Eğitim ve Araştırma hastanelerinden ettiğim hastanın raporunu, reçetesini dü çıkan çok sayıda sahte reçetenin olduğu zenle.’ Bir yerden sonra çete, bir şekilde belirtiliyor. İstanbul Eczacı Odası, üye doktorun yanında çalışan kişi ile irtiba ta geçiyor. Para ya da başka bir şey teklif ediyor, ilişki kurup doktorun elektronik imzasıyla, hastaların T.C kimlik numarası üzerinden reçete düzenliyor. Doktorun da hastanın da bilgisi yok. Bu ilaçları, karaborsada satabiliyorlar, yurtdışına gönderebiliyorlar, haksız menfaat elde ediliyor.” Fatura eczacıya kesiliyor Sahteciliğin hiç ortaya çıkmayabildiğini söyleyen Sarıalioğlu, “Biz, hastaya veya hasta yakınına ilacını verirken T.C. kimlik numarasını kaydediyoruz. Aradan aylar, yıllar geçiyor. Hasta bir gün üzerine hiç kullanmadığı ilaçların yazıldığını fark edebiliyor. Sonradan anor mal muayene ücretleri çıkıyor... Hasta, SGK’ye ihbarda bulunuyor. Diyor ki ‘benim adıma benim bilgim dışında reçete düzenlenmiş’. SGK, doktor o tarih aralığında kimlere reçete düzenlenmişse o hastaları tek tek arıyor. ‘Senin adına şöyle bir reçete var haberin var mı?’ diye. SGK sahte reçete olduğunu tespit edince eczanelere dönüyor ve diyor ki ‘şu tarihte, şu hasta adına düzenlenmiş reçete sahte olduğu için sana kesinti yapıyorum.’ Oda olarak yaptığımız araştırmalarda, SGK’yi dolandıran çetelerin yakalandığını, davaların devam ettiğini biliyoruz. SGK o davaların sonuçlarını beklemiyor. Direkt eczacıdan parayı kesiyor” diyor. Milyonlarca insan hekimsiz Koçyiğit’ten üzücü haber Sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit’e (69) akciğer kanseri teşhisi konuldu. ABD’de bulunan sanatçı, teşhisinin hemen ardından dün ameliyata alındı. Koçyiğit, ameliyat öncesi sosyal medya hesabı aracılığıyla “Hâlâ New York’tayım. Akciğerimin sağ üst lobundaki kanserli bölge için Presbyterian Hospital’da Dr. Nasser Altorki ve ekibi tarafından gerçekleştirilecek ameliyata gireceğim birazdan. Sizlerden, benim için dualarınızı esirgememenizi umut ediyorum. Var olun” mesajını paylaştı. Eymen bebek yaşamını yitirdi Adapazarı’nda, bir tür kas hastalığı olan Spinal Musküler Atrofi (SMA) ile mücadele eden ve 561 bin dolar tutarındaki ilaçların alınması için kampanya düzenlenen 8 aylık Eymen bebek dün hayatını kaybetti. Sakarya Valiliği, mart ayında Eymen bebek için yardım kampanyası düzenlemiş, kampanyaya spor kulüplerinden işletmelere dek birçok kişi ilgi göstermişti. l DHA ŞEYMA PAŞAYİĞİT OHAL KHK’leri ile binlerce sağlık çalışanının ihraç edilmesi, sağlık hizmeti almaya çalışan milyonlarca yurttaşı etkiledi. Sağlık Bakanlığı’nda çalışan 1671 hekimin görevden alınmasıyla branşlarda yaşanan aksamalara hükümet tarafından hâlâ çözüm bulunamadı. Özellikle aile hekimlerinin ihracı sonucu yaklaşık 2.5 milyon yurttaş ilk teşhisi koyacak hekimlerden yoksun kaldı. Tıp fakültelerinden 1279 akademisyen hekim ihraç edilmesi ise hastalarla birlikte öğrencilerin eğitimini vurdu. Ankara Tabip Odası’nın yaptığı OHAL KHK’leri ile meslekten ihraç edilen hekim ve akademisyenlerle ilgili hazırladığı rapora göre; Sağlık Bakanlığı’ndan 697 uzman, 871 tabip, 19 eğitim görevlisi, 39 baş asistan, 45 asistan olmak üzere toplam 1671 hekim görevden alındı. Oda Genel Sekreteri Mine Önal, ihraç edilen sağlık çalışanlarının gerçek bir soruşturma ve suçlama olmadan ihraç edilmelerini doğru bulmadıklarını söyledi. Aile hekimliğine vurgun 694 aile hekiminin ihraç edilmesi sonucu aile hekimliği branşı büyük vurgun yedi. Özellikle küçük illerde yaşanan ihraçlar, sağlık hizmetinin ciddi derecede aksamasına yol açtı. Sağlıkta yaşanan ihraçlardan diğer etkilenen kurum ise Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Tıp Kurumu oldu. Mahkemeler ile hâkimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen adli tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmek amacıyla kurulan Adli Tıp Kurumu’ndan 30 adli tıp uzmanı ile 9 asistan ihraç edildi. Kurumda çalışan sağlıkçıların önemine vurgu yapan Önal, “Adli Tıp çalışanı hekimin yerini başka bir hekimle telafi etmem mümkün değildir. O branşı başka bir branşla telafi edilemez” diye konuştu. Geleceğin hekimlerini yetiştiren tıp fakülteleri de KHK’lerden payını aldı. Vakıf üniversiteleri bünyesinde 5 tıp fakültesi kapatıldı. Tam 61 üniversitenin tıp fakültelerinde ihraçlar yaşandı. Fakültelerden 33 profesör, 320 doçent, 417 yardımcı doçent, 30 uzman, 199 araştırma görevlisi olmak üzere 1279 akademisyen hekim ihraç edildi. Hem hastaları hem öğrencileri etkileyen duruma ilişkin Önal, “Bunlar çok ciddi rakamlar. Sağlık eğitiminde de ciddi bir aksama oldu. Asistanların, sağlığı öğrenebilecekleri hoca kalmadı” ifadelerini kullandı. ‘Haksız hukuksuz ihraç’ KHK’ler sonucu hem bakanlık hem kurum hem de fakültelerde yaşanan ihraçlar için “Kimse neyle suçlandığını bilmiyor. TTB’de yöneticilik yapmış arkadaşlarımız da ihraç edildi. Onların 15 Temmuz ve terör örgütü ile ilişkili olmaları mümkün değil, haksız ihraç” diyen Önal, haksız yapılmış ihraçlarla mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. l ANKARA Omuz ağrısı kalp deliği çıktı Ahmet İlhan (34), Ocak ayında aniden sırtında ve omzunda bir ağrı hissetti. Ağrıları kol bölgesine yayılmaya başladı ve göğsünün ön kısmında da kendini belli etti. Ortopedik bir sorun olduğunu düşünerek doktora başvurdu ancak kalbinde delik olduğu ve şikâyetlerinin bundan kaynaklandığını öğrenince bir şok yaşadı. İlhan, göğüs kafesi tam açılmadan 5cm’lik ufak bir kesiden yapılan mikrocerrahi ameliyatı sayesinde sağlığına kavuştu. 5 cm’lik kesiden ameliyat Kalbiyle ilgili hiçbir sorun yaşamayan, sürekli spor yapan ve futbol oynayan İlhan, yaşadığı omuz ve sırt ağrısı yüzünden ilk önce ortopedi ve travmatoloji bölümüne başvurdu. Ağrıların kaynağının bu olmadığı anlaşıldı ve Ahmet İlhan’a bir de kardiyoloji doktoruna başvurması söylendi. Yapılan muayene sonucu İlhan’ın kalbinde doğuştan olan bir delik olduğu, vakit kaybetmeden ameliyat edilmesi gerektiği belirtildi. Dr. A. Taner Çetintaş İlhan, “Şu ana kadar yaptığım hiçbir aktivitede bir sıkıntı yaşamamıştım. Fazla koştuğum zaman nefes alırken zorlandığım oluyordu ama hiçbir zaman kalbimde sorun olduğunu düşünmemiştim” dedi. Kalp ve Damar Cerrahı Op. Dr. Ah Ahmet İlhan Ahmet İlhan ameliyatın ardından sağlığına kavuştu. met Taner Çetintaş da “Yaklaşık 5cm’lik ufak bir kesiden planlanan operasyon başarı ile tamamlandı. Bu tür ameliyatlar sonrası iyileşme, normal hayata dönüş gibi durumlar klasik yaklaşımlara nazaran çok daha hızlı olmaktadır” diye konuştu. 15 Temmuz Anayasası “15 Temmuz Anayasası”, 16 Nisan Halkoylaması ile kabul edilen Anayasa. Aynı zamanda değerli Anayasa Profesörü İbrahim Ö. Kaboğlu’nun son kitabının adı. Kaboğlu “Neden ‘15 Temmuz Anayasası?’” sorusunun yanıtını şöyle veriyor: “Çünkü 16 Nisan’da oylanan 6771 sayılı ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’, 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından yürürlüğe konulan olağanüstü hal rejiminin ürünüdür. Bu metnin anlaşılması için, Temmuz 2016’dan başlamak gerekir.” HHH Kaboğlu’nun kitabının ilk bölümü “Paralel Faaliyet: Anayasasızlaştırma ve Dinselleştirme” adını taşıyor. Böylece kitaba başlarken ülkeyi önce 15 Temmuz 2016’ya ve sonra da 16 Nisan 2017’ye getiren ortamı anımsatıyor. Zaten kitap esas olarak, önce “Parlamenter Demokrasiye” karşı olan bu “Sivil Darbe Anayasası” ortamının nasıl hazırlandığını anlatıyor, sonra mantığını açıklıyor, daha sonra da eleştirisini yapıyor. HHH İster sivil olsun, asker olsun, demokrasiye karşı darbe yapanlar, hukuk hocalarını, ama özellikle de Anayasa Hukuku Profesörlerini sevmezler. Anayasa Profesörü Sevgili Prof. Mümtaz Soysal, “Anayasaya Giriş” kitabı ve gazete yazıları dolayısıyla her askeri darbe yönetiminde hedef olmuş, hapislerde çekmediği kalmamıştır. Değerli hocam, dünyanın en barışçı insanı, Anayasa Profesörü Prof. Bahri Savcı, emekliliğine birkaç ay kala 12 Eylül Askeri Darbe yönetimi tarafından 1402’lik yapılarak üniversiteden uzaklaştırılmıştı. (1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası ile görevden alınanların bir daha devlet memuru olmaları yasaklanıyor, pasaportları da ellerinden alınıyordu.) Daha gerilere gidersek, Meclis’te Anayasa’ya aykırı olarak kurduğu “Tahkikat Komisyonu” ile “Çok Partili Rejim” döneminde ilk anayasal darbeyi yapan Menderes iktidarının da “Nabza göre şerbet vermeyin” dediği için Prof. Turhan Feyzioğlu’nu görevden aldığını görürüz. Ne yazık ki Prof. İbrahim Ö. Kaboğlu da kendinden önceki Anayasa Profesörleri ile aynı meşum kaderi paylaştı ve bir “KHKzede” oldu: Yani OHAL bağlamında çıkarılan bir Kanun Hükmünde Kararname ile üniversitedeki görevinden çıkarıldı; bir daha kamu görevine girmesi engellendi ve pasaportu da elinden alındı. Bu nedenle, zaten hocalık yapmakta olduğu ve bir süredir gidemediği Paris’te düzenlenen bir uluslararası konferansta 19 Mayıs’ta vereceği tebliğini okuyamadı. “Yakın ve Orta Doğu’da Laiklik Fikrinin Dolaşımı: Türkiye, Mısır ve Tunus” başlıklı bildirisini Prof. Dr. Elisabeth Zoller sundu. HHH İbrahim Ö. Kaboğlu, 16 Nisan 2017 Halkoylaması ile Türkiye’nin ufkunu karartan bu Anayasa Değişikliği Darbesini irdeleyen kitabını bitirirken “ ‘İnsan hakları, demokrasi ve hukuk devleti için mücadele edenlere’ ithaf edilen bu kitap, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ve 16 Nisan 2017 Anayasa halkoylamasının bir ürünü olmakla birlikte, bir sonuç olmaktan çok bir başlangıç şeklinde düşünülmeli” diyor ve gelecek kuşaklara da bir görev veriyor: Türkiye’deki barış ve bütünlüğün, “Hak ve özgürlüklerin bölünmez bütünlüğünü temel değer alan bir toplumsal yapı ve erkler ayrılığı ekseninde örgütlenen bir devlet aygıtı” ile sağlanabileceğini vurguluyor! Süt içmiyoruz Süt üretiminde dünyanın ilk 10 üreticisi içerisinde yer alan Türkiye’de süt içme oranları Avrupa ülkelerine göre oldukça düşük. Türk halkı neredeyse Avrupa ülkelerinin dörtte biri kadar süt içiyor. Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Baş, çocukların beyin ve kemik gelişimi, büyüme hormonlarına etkisi; yaşlılıkta ise kalsiyum kaynağı olarak vazgeçilmez olan sütün günlük beslenmenin önemli bir parçası olması gerektiğini söyledi. “Süt, en sağlıklı protein kaynağı olan gıdaların başında gelir. Aynı zamanda fosfor, magnezyum, çinko, selenyum gibi diğer birçok minerali de içinde barındırır” diyen Baş, “Süt ürünleri proteinleri aynı zamanda yağsız vücut kitlesini artırma ve obeziteyi azaltma aracılığıyla dolaylı yoldan metabolik sağlığı iyileştirmektedir” değerlendirmesini yaptı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle