04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 2 Mayıs 2017 haber 4 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: EMİNE BİLGET Taksim’den dönüş yok ‘BOP eşbaşkanı’na bu yapılır mı? AKP “ılımlı İslam” modelinin en parlak ve öncü örneğini oluşturmak üzere, Amerikan Türk ortak yapımı olarak, Washington’da dizayn edildi. Modelin özünü doğru anlamak için, “ılımlı İslam” yazılıp, aslında uyumlu İslam olarak okunduğunu bilmek gerekir. Yıldızı AKP ile parlarken, kendisi de AKP’nin yıldızını parlatanların başında gelen Tayyip Erdoğan, olayın başlangıcında işin bu yönünü gayet iyi kavramıştı. Fiyaskoyla sonuçlanan 1 Mart tezkere harekâtından sonra, her türlü tereddüt ve yanlış anlamayı gidermek için başta Washington olmak üzere bütün dünyaya haykırıyordu: BOP’un eşbaşkanıyım! O günden bu yana, Tayyip Bey’in bir zamanlar Ortadoğu’da bir barış planı olarak ilan ettiği BOP bölgede uygulandı ve sonucunda Ankara’nın bölgeyle ilgili bütün kırmızı çizgileri çiğnendi. Aradan geçen zamanda BOP’un olsa olsa bir Pax Americana (Amerikan Barışı) Projesi olduğu iyice açığa çıktı. Ortadoğu Pax Americana Projesi’nin temel dayanaklarından birinin de, bölgede yeni bir Kürt oluşumu olduğunu bilmek için allameyi cihan olmaya gerek yoktu. Washington yüzyılı aşkın süredir bu kartı açık açık oynamaktaydı. ABD Başkanı Obama, PYD’yi destekleyerek, Suriye’de de herkese ve bu arada da özellikle Türkiye’ye karşı Kürt kartını oynayacağını ilan etmişti. Bu konuda belki yeni bir politika izler diye umut bağlanan Trump da aynı yolu tutacağını hemen belli etti. Şimdi PYD’yi, Ankara’ya karşı korumak için, bayrak açarak sınırımızda dolaşan ABD tankları bu politikanın bütün dünyaya ve bilhassa da Tayyip Bey’e ilanıdır. HHH “Ilımlı İslam”ın bir ittifak değil, biat projesi olduğunu bir türlü görememiş olanlar, şimdi acı acı yakınıyorlar: BOP’un eşbaşkanı, ılımlı İslamın yıldızına ittifak anlayışına aykırı bu davranış reva mı? ABD’nin yanıtı ise kısa ve kesin: Why not! Gerçekten de neden olmasın, ABD yüzyıldır Kürt kartına verdiği önceliği saklamıyor ki? Şimdi nobran Trump Türkiye’nin kafasına vura vura, bölgede bu projeyi tanklarıyla herkese karşı savunacağını ilan etmekte. Mesele bundan ibaret! Peki, Türkiye bu durum karşısında ne yapıyor? Türkiye eski bir şarkıyı mırıldanıyor: Bir gece ansızın gelebilirim!.. Ne demektir “bir gece ansızın gelebilirim”? Bir gece ansızın gelebilirim, kavgada artık darbe indirmek olanağını kaybetmiş olanın boş tehdit olduğunu herkesin daha baştan anladığı “ben sana gösteririm!” vozurdanmasıdır, bir kıymeti harbiyesi yoktur ve Türkiye’nin de haber vermeden bir “gece ansızın” gidemeyeceğini, yapabileceğinin en fazlasının önce Washington’u haberdar edip sonradan sınırlı hava harekâtı ile yetinmek olduğunu herkes bilmektedir. HHH “Bir gece ansızın gelebilirim” tehdidinin? ABD’ye mi, PYD’ye mi yönelik olduğu sorusunun bir anlamı yoktur. Çünkü bir kıymeti harbiyesi olmayan, bu çıkış ne ABD’ne ne de PYD’ye, yalnızca Türk kamuoyuna yöneliktir ve bunun gibi iç kamuoyuna yönelik efelenmelerin, hiçbir caydırıcılığı olmadığını herkes bilmektedir. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump ile ikili görüşmesinin arifesinde, Ilımlı İslam Projesi de, BOP’un eşbaşkanlığı hevesleri de iflas etmiş durumdadır. Ilımlı İslam Projesi, Ankara’daki iktidarın yeterince uyumlu olmaması her değişiklikte duruma uyacak esnekliğe ve manevra kabiliyetine sahip bulunmaması, durumu doğru okumayı becerememesi yüzünden iflas etmiştir, yoksa yeterince ılımlı olmaması demokrasinin ölçütlerine uygun davranmaması yüzünden değil. Kısacası Tayyip Bey’in yıldızı olduğu model, yeterince ılımlı olmadığından değil, yeterince uyumlu olmadığından işlememiştir. Bütün bunlara koşut olarak da, İktidarın Kürt politikası hem ulusal bazda, hem de bölgesel bazda iflas etmiştir. Son olarak yaşananlar göstermiştir ki, Türkiye’de hangi iktidar olursa olsun, ulusal ve bölgesel bazda yeni bir Kürt politikası oluşturmak zorundadır. Otobüste ‘akbil’ tartışması İstanbul Yenibosna’da “Bugün 1 Mayıs kimse akbil basmasın. Senede bir gün ücretsiz olsun” diyerek ücret ödemeyen yolcuya kızan otobüs şoförü, “Herkes akbil basıyor, sen de basacaksın” diyerek arabayı kenara çekti ve polis çağırdı. Akbil basmayan genç ise, “Mesele kart basmama değil. Ne yazık ki sınıf kardeşim tarafından ihanete uğruyorum ben. O da işçi, ben de işçiyim” ifadelerini kullandı.Yaşanan tartışma yolcuların araya girmesiyle son buldu. l İHA 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda Taksim Meydanı’na çağrı yapan örgütler, Zincirlikuyu’da toplandı. Polis, Beşiktaş, Zincirlikuyu ve Taksim’e çıkan sokaklarda eylemcilere müdahale etti 1Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü kutlamalarına kapanan Taksim Meydanı ve çevresinde dün gün boyu hareketlilik vardı. Taksim’e çıkmak isteyen gruplara müdahale eden polis, İstiklal Caddesi, Beşiktaş, Talimhane, Gayrettepe, Zincirlikuyu ve Okmeydanı’nda 165 kişiyi gözaltına aldı. Türkİş ve Hak İş üyeleri, Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı’na çelenk bıraktıktan sonra, 1 Mayıs 1977’te yaşamını yitiren emekçileri andı. Tüm yollar kapatıldı Taksim Meydan’na çıkan tüm yollar, 1 Mayıs yasağı nedeniyle sabahın erken saatlerinden itibaren polis barikatlarıyla kapatıldı. KabataşTaksim Füniküler hattı ve KaraköyTünel Füniküler hattı ile Beşiktaş, Kabataş ve Karaköy İskeleleri hizmet vermedi. İstanbul üzerinde görerek uçuş yapan tüm sivil hava araçlarının uçuşlarına da izin verilmedi. Kimsenin alınmadığı Taksim Meydanı’nda, güvenlik önlemleri de üst seviyeye çıkarıldı. TOMA’lar ve polis ekipleri meydandaki birçok noktaya konumlandı. Polis araçlarının yanında, bölgeye iş makinesi getirildiği de görüldü. Meydana ilk gelen isim belediyenin temizlik işçileriyle birlikte Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar oldu. Hazinedar, anıta çelenk bıraktıktan sonra, Kazancı Yokuşu’nda karanfillerle 1977 katliamında yaşamını yitirenleri andı. 77’de ölenler anıldı Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türkİş) üyeleri de 77 katliamında yaşamını yitirenleri andı. Gümüşsuyu’ndan Taksim’e yürüyen Türkİş üyeleri, sloganlarla yürüdükleri Kazancı Yokuşu’na karanfil bıraktıktan sonra, saygı duruşunda bulundu. Açıklama yapan Türkİş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat, “Mücadeleyi yükseltmek için bir aradayız. Kıdem tazminatımıza el uzatılmasına, haksız yere işten çıkarmalara, açlığa ve sefalete mahkum bırakılmaya, sendikasızlaştırmaya, güvencesizleştirmeye, çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına ve topyekun hayatımızın karartılmasına karşı alanlardayız” dedi. Taşeron işçi sorunlarının çözülmesini talep eden Irgat, “Kamuda çalışan taşeron işçileri kadroya alınmalıdır. Kıdem tazminatı işçiler bakımından vazgeçilmez ve tartışılmaz bir haktır. Asgari ücret, birey değil aile temelinde hesaplanmalı, insana yakışır geçim şartları sağlanma İlk gözaltı kadınlara Talimhane’deki bariyerlerin önüne sabah 08.00 sularında gelen Mücadele Birliği üyesi 2 kadın, “Fabrikalar tarlalar siyasi iktidar her şey emeğin olacak” yazılı pankart açtı. Kadınlara ilk olarak trafik polisleri müdahale etti. Gözaltına alınan kadınlar polis aracına bindirilip götürüldü. “Yaşasın 1 Mayıs” yazılı tişörtler giyen Devrimci Parti üyeleri de öğlene doğru Talimhane’den meydana girmek istedi. “Taksim yasağına hayır” pankartı açan grup, “Yaşasın Taksim direnişimiz”, “Meydanlar halka kapatılamaz” sloganları attı. Polis gruba copla müdahale etti. Eylemciler yere yatırılarak kelepçelendi. 13 kişi gözaltına alınarak polis aracına götürüldü. Ardın dan Mücadele Birliği Platformu üyesi bir grup da Talimhane’ye geldi. Polisin ‘dağılın’ uyarısına rağmen bir süre halay çeken gruba, polis müdahale etti. Kovalamaca ara sokaklarda sürdü. Betül Celep de gözaltında Beşiktaş’taki Kartal Heykeli’nden Taksim’e doğru yürüyüşe geçen yaklaşık 20 ‘Hayır’dan Sonra’ aktivisti gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında UmutSen Koordinatörü Başaran Aksu ve KHK ile ihraç edilen Betül Celep de vardı. Halkın Kurtuluş Partisi üyeleri de Beşiktaş’ta gözaltına alındı. lıdır” ifadelerini kullandı. Hakİş İstanbul İl Başkanlığı korte ji de Gümüşsuyu Caddesi’nden “Yaşasın 1 Mayıs İşçilerin Bayramı” sloganları atarak Kazancı Yokuşu’na geldi. Saygı duruşunun ardından anıta çelenk bıraktılar. Hak İş Sendikası İstanbul İl Başkanı Mustafa Şişman, “Taşeron işçilerine kadro, geçici ve mevsimlik işçilerin ise sorunlarının acilen çözülsün istiyoruz” dedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Şişli, Beyoğlu, Beşiktaş, Sultangazi, Kağıthane ve Bakırköy ilçelerinde 139 kişi izinsiz yürüyüş yapmaktan, 17 kişi pankart açmaktan, 3 kişi yol kapatma amacıyla zincir taşımaktan, 3 kişi taşkınlık çıkartmaktan, 3 kişi havai fişek ve flama taşımaktan olmak üze re toplam 165 kişi gözaltına alındı” denildi. Operasyonlarda ise 18 kişinin gözaltına alındığı açıklanırken, “85 molotof kokteyli, 3 havai fişek, 95 tane boya dolu şişe ile yüz kapama maskesi ve flamalar ele geçirilmiştir” ifadesi kullanıldı. Avukatlardan kriz masası Çağdaş Avukatlar Grubu, ÇHD İstanbul Şubesi, Katılımcı Avukatlar, İstanbul Özgürlükçü Hukukçular Platformu ve Özgürlükçü Demokrat Avukatlar tarafından kurulan Kriz Masası’ndan yapılan açıklamada, “Gözaltına alınanlar saatlerce polis araçlarında bekletildi, gözaltı muayenesi kelepçeli haldeyken yapıldı. Gözaltına alınanların bazılarında plastik mermi kaynaklı yaralanmalar var” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Sabah hüzün öğlen coşku Sürekli bir dejavu duygusu, hep bir yasak, hep kapa lı yollar, hep polis barikatları, hep hep hep... Yok gerçi o kadar da haksızlık etmeyelim, yıllarca gaz lı, coplu, TOMA’lı, boyalı sula ra rağmen verilen kararlı, direnç li mücadele ile 1 Mayıs alanı ola rak sonunda tescillenmişti Tak sim... Zaten dönemin başbaka nı da “lütfedip 1 Mayıs’ı tatil ilan ediyorum, kutlamalar da serbest” demişti. Ardından yasak olmadı ğında kutlamaların ne de güzel olduğu, insanın canını acıtacak herhangi bir olayın yaşanmadan ‘işçinin emekçinin bayramı’nın bir şenlik havasında kutlandığı gün leri de gördük bir kaç kez... Çok uzun sürmedi ne yazık ki... Geçen yıl derin bir keder ve iz bırakan Ankara Gar katila mının ardından Taksim yeni İZLENİM den kapan dı işçiye, son ra malum ülke de olay bitmi yor, kanlı dar be girişimi, re ferandum derken bir kez daha yasaklandı Taksim... OBülcyaüyktaş İZLENİM PÖınğaürnç Hayır rüzgârında 1 Mayıs Dünya ve ülke tarihinde az şeyin değiştiği, hafızada yeri aranırken bocalanıp da adı konamayan yıllar az değildir. Türkiye’nin son biriki seneye sığdırdığı her biri tesiriyle büyük hadiseler ise tersi biçimde bir doz aşımıyla tarih algısını değiştiriyor insanın. Geçen yılın 1 Mayıs’ı için de adres Bakırköy’dü. Sendikalardan, kitle örgütlerinden çok kaybın verildiği 10 Ekim Ankara Katliamı ve peşi sıra Türkiye’nin farklı kentlerindeki intihar bombalı saldırılar, bir kanadı kırık, her şeye rağmen umudu dayanışmada arayan, tedirgin bir kalabalığı buluşturmuştu. Moraller kadar, sayı da düşüktü. Bu yıl Basınİş’le birlikte erkence girdiğimiz alan, toplanacak kitleye dair ipucu vermiyordu önce. Bir önceki yıldan az olamaz diye düşünülüyordu; oysa fark daha da fazlaymış. Şöyle özetlenebilir: Saat 14’e az kala HDP’nin en kalabalık korteji, Halkevleri, birçok CHP örgütü daha girememiş, program başlayamamıştı. (Daha evvelki gibi) Üç ayrı noktada yapılan aramalar, bir yürüyüş kolundaki yoğunluk gerekçeler arasında sayılabilecek se de, alanın nasıl dolduğu ve havanın nasıl farklı olduğu da ortadaydı. Emek örgütleri, partiler, kitle örgütleri 1 Mayıs’la özdeşleşmiş pankartlarla, sol geleneğin taşıdığı marşlarla, sloganlarla oradaydı elbette. Yeni olan ne var diye sorarsanız, rüzgârıyla referandum başroldeydi. Evet, sendikalar Hayır’ın hayatımıza getireceklerinden birine itiraz olarak “Kıdem tazminatına dokunma” diyorlardı ama mesela hiçbir örgüte bağlı olmadan bir kartona “OHAL’e hayır” diye yazıp gelen de vardı. YSK’nin mühürsüz oy pusulalarına skandal biçimde olur verişi, pankartlara yansımıştı. “Son mührü emekçiler vuracak”, “Atı çaldı, Üsküdar kaldı”, “Mühürsüz Milli Piyango olur mu?” pankartlarını misal geçen yıl gören ne kadar yabancılar, mana veremezdi. Gezi sonrası forumların 1 Mayıs’lardaki varlığını biliyoruz fakat Hayır Meclisleri de son bir yılın mahsulü olarak alandaydı. Hisarüstü Hayır Platformu, on beş kişi bile değiller, Levent Sporcular Parkı Forumu daha da az, ama mühim değil. Mahalleden filizlenmiş bir örgütlenme olarak, pankartlarıyla orada olmaları mühimdi. Her düzeyde örgütlenmesinden binlerce tutukluluğa rağmen HDP’nin coşkusunu ve katılımını geçen yıldan da arttırmış Haziran’ı anmak gerekli. Haziran korteji, Maltepe, Eyüp, Kartal onlarca mahalle meclisiyle birlikte aktı aktı, bitemedi geçerken. Antikapitalist Müslümanların “Kahrolsun hak yiyenler”, “Allah yalanı sevmez” pankartlarının bu yıl manası başkaydı. Keza Koç Üniversiteliler geçen yıl da “Müşteri değil öğrenciyiz” pankartı taşımış olabilirler ama “Akademi biat etmez” son bir yılda teşbihsiz tarumar edilen akademinin ardından edilen bir laftı. Referandum sonrası şaibeye karşı sokağa çıkanlara hep “kaybettiği için hırçınlaşmış oyunbozan” muamelesi yapmayı tercih etti Evet cenahı. Dün 1 Mayıs kalabalığına bakınca “Hayır”la somutlanmış bu toplum enerjisinin nereye, neye dönüşebileceğini kestirmek zor. Ama şu da kesin ki bu referandum, tarihte şaibe gölgesi olmaksızın asla anılmayacak. “Evet”in tam manasıyla kazanmış gibi hissedememesinin sebebi de bu bilgi olmalı. Gitmemiz şarttı Oysa bizim gitmemiz şarttı Taksim’e bu 1 Mayıs’ta... 40 yıl önce, bir bayram coşkusuyla kutlamaya gitip bedenlerini orada bırakan, Taksim’i Taksim yapanları selamlamak isteyenlerin, sessizce anmak isteyenlerin, mutlu günlerin geleceğine olan inançlarını kaybetmediklerini fısıldamak isteyenlerin gitmesi şarttı. Daha doğrusu vicdanlarınımızın yüklediği bir zorunluluktu... Neyse ki kitlesel olmasa da temsili düzeyde yapılacak etkinliğe gidecektim hiç olmazsa... TGS’deki görevimin de bana sağladığı avantajla akşamdan başladık planlamaya. Karanfilleri kim alacak, hangi yollar açık, kim nereden gelecek. Uzun teatiler sonunda gazetede buluşup gitmeye karar verildi. Rüya, Ergül ve Ali ile buluştup yoldan Deniz ve Orhun’u da alarak düştük yola... Taksim’e yaklaştığımızda sorgular başladı. Basın mensubu olmak, görevli olmak, Türkİş Bölge önündeki buluşma, temsili tören.. Her noktada tek tek anlatmaya çalıştık görevli polislere durumu. Metrelerce yürüyüş sonunda neyse ki sonunda bir görevli uygun bir nokta gösterdi de Türkİş korteji alana girmeden yetişip katılabildik. 77 1 Mayıs’ında yaşamlarını kaybedenleri unutmadığımızı, unutmayacağımızı fısıldayarak bıraktık karanfillerimizi... Acımızı da sevincimizi de vefamızı da istediğimiz şekilde yaşayamamanın verdiği keder ve öfkeyle... Gökkuşağı sevinci Neyse ki günün kalanı sevinçli bir bayram havasıydı. Kapalı yollar nedeniyle zorlu bir yolculuğun ardından, onlarca telefon görüşmesi sonunda buluştuk Bakırköy’de TGS pankartı altında. Hayır’ını alıp gelenler, mor, kırmızı, sarı bayraklarını alıp gelenler, büyük pankartlarını, yaratıcı sloganlarını alıp gelenler, tüm yasaklara inat 1 Mayıs’ı bayrama çevirenler hep bir aradaydı. Rengârenk, capcanlı, yaratıcı... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle