28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Toros Üniversitesi’nde Behzat Ay köşesi açılıyor... 9 Temmuz 1999 tarihinde kaybettiğimiz Köy Enstitülü yazar Behzat Ay, bundan böyle Mersin’de Toros Üniversitesi Kitaplığı’nda, kendisine özgülenen bir köşeyle yaşayacak. Yazarın son eşi Elgiz Pamir’in kitaplarını bağışlamasıyla ger çekleşen kitaplık açılışı, yazarın doğum günü olan 2 Mayıs’ta, Toros Üniversitesi Konferans Salonu’nda (45 Evler Kampusu) saat 13.30’da yazarın arkadaşı Mersinli şair Mehmet Babacan ve Elgiz Pamir’in konuşmalarıyla başlayacak. Salı 2 Mayıs 2017 kultur@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ZARİFE SELÇUK Bahar şIIrle gelIr 15 Dünya Şiir Hareketi’nin çağrısına uyarak temasını ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı olarak düzenlenen 2. Uluslararası Bahar ve Şiir Festivali Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda düzenlenen açılış etkinliğiyle 2. Uluslararası Bahar ve Şiir Festivali önceki akşam Abbasağa Parkı’nda başladı. Gecede müzik, şiir ve dostluk başroldeydi ki açılış etkinliğiy le başladı. Festival Yönetmeni, şair Ata ol Behramoğlu ile fes tivalin koordinatörü Yasemin Arpa’nın ev EKMORLUAKHISA sahipliğindeki açılışta Vedat Sakman’ın seslendirdiği şarkılar vardı ilk olarak. Gitgi de soğuyan havaya rağmen gece boyun ca sahneden inmeyen Sakman ve mü zisyen arkadaşları Ömer Hayyam’dan Nâzım Hikmet’e birçok şairin şiirlerin den bestelenen parçalarla ara ara melo dilerle ortamı renklendirirken Cengiz Bektaş’tan Ahmet Telli’ye ülkemizden; Bianchi Vincenzo’dan Kate Newman’a yurtdışından birçok önemli şair de sırayla sahneye gelip şiirle rini okudular, alkışlar eşliğin de. Yine de gecenin ilk şii ri Atatol Behramoğlu’ndan geldi elbette. “Çok kısa bir dörtlük okuyacağım” diyen Behramoğlu kendi sine ait 1974 tarihli bir şiirle yaktı gecenin ateşini: “Cellat uyandı yata Abbasağa Parkı’ndaki açılışta Ataol Behramoğlu ve Pelin Batu konuklara seslenirken... ğında bir gece / ‘Tanrım’ “Kuran, Tevrat’ın ve iri onun ekonomik krizler, nükleer fela liyor haliyle ve Takako onun “Kız Ço dedi ‘Bu ne zor bilme İncil’in geleneksel an ketler gibi günümüz Japonyası’na da cuğu” şiirinin ne kadar ünlü olduğunu ce / Öldürdükçe çoğalıyor lamda devamıdır. Tür ir meseleleri kara mizahın tezgâhından anlatıyor. Hatta ünlü müzisyen Ryuic adamlar / Ben tükenmekte kolog olarak zaten biraz geçirerek ele aldığı bir şiir ve onun hi Sakamoto’nun Nâzım’ın şiiri için bir yim öldürdükçe...’” Arapça biliyordum. Bu ter üslubuna dair çok şey anlatıyor. beste yaptığını söylüyor ve şarkıyı söy Kuran’ı tercüme etmek Arai Takako cümeyi de kimsenin yapma “2011’deki deprem ve tsunami felakeyacağını anladım ve kolları sıva tinin ardından Japonya’da çok ağır ve lemeye başlıyor. Ne dediğini anlamak mümkün olmuyor elbette (şiiri her ne Letonyalı ünlü şair Uldis Berzins dım. Maalesef insanlar sadece mana stresli bir atmosfer başgösterdi. Bunu kadar çok iyi bilsem de) ama Nazım’ı bu yılki festivalin konuklarından bi lar ve teolojik meselelerle ilgileniyor, hem toplum için hem de kendim için Japonca dinlemek de ancak böyle bir ri. Berzins’in bizi ilgilendiren bir baş kimse üslubu görmüyor. Çeviriyi bitir kırmak istedim ve mizahın, özellikle festival sayesinde olurdu herhalde diye ka özelliği önemli bir Türkolog oluşu mem 10 yıl aldı. Tabii ki başka şeyler de kara mizahın insanlar için önem düşünüyorum. Hemen hatırlatalım, fes ve Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Yunus Em de yaptım, sadece bununla uğraşma li olduğunu fark ettim. Mizah içinde tivalde bugün önce 11.00’de Bahçeşe re gibi şairlerimizi Letoncaya çevirme dım. Kuran’a ilgi de fena değil, iki bas eleştiriyi de barındırmalı diye düşün hir Üniversitesi’nde “Şiir Hayatın Ne si. Berzins’in üzerinde uzun yıllar çalış kı yaptı şimdiye kadar.” düm ve ekonomik problemleri, nük resinde” başlıklı söyleşi, ardından sa tığı bir başka projesi de Kuran’ın Letonca tercümesi. Bu çevirisi için bir de ödül Nâzım’ı Japonca dinlemek leer felaketi bunun için işin içine kattım” diyor Takako. at 15.00’te konuk şairlerin ve Tuna Kiremitçi’nin katılımıyla Şairler Sofası alan şair önce Tevrat’ı çevirdiğini ve ar Festivalin bir konuğu da Japonya’dan Konu Japonya’dan ve nükleer felaket Parkı’nda “Şiir Hep Genç Kalacak” baş dından Kuran’a yöneldiğini anlatıyor: Arai Takako. Takako’nun “Galapagos” şi ten açılınca söz Nâzım Hikmet’e de ge lıklı şiir ve müzik dinletisi var. 28. ANKARA ULUSLARARASI FİLM FESTİVALİ ÖDÜL TÖRENİ İLE SONA ERDİ Büyük ödül ‘Genco’nun 28. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde ödüller sahiplerini buldu. Ulusal Uzun Film Yarışması’nın galibi “Genco” olurken, Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü’nü “Albüm” kazandı. Ulusal Belgesel Film Yarışması’nın birincisi “Ah”, Ulusal Kısa Film Yarışmasının birincisi ise “Kot Farkı” oldu. SİYAD Ödülü “Koca Dünya”ya gitti. Halkbank ana sponsorluğunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle düzenlenen festivalin Kapanış ve Ödül Töreni 30 Nisan Pazar günü akşamı Özge Uzun ve Ünsal Ünlü sunuculuğunda Şinasi Sahnesi’nde gerçekleştirildi. Songül Öden En İyi Kadın Oyuncu Ulusal Uzun kategorisinde yarışan 11 film; Onur Ünlü, Nihal Yalçın, Emrah Serbes, Hasan Akbulut, Olena Yershova Yıldız’dan oluşan Seçici Ku rul tarafından değerlendirildi. “Genco” filminin yönetmeni Ali Kemal Çınar ödülünü jüri başkanı Onur Ünlü ve Jüri üyesi Olena Yershova Yıldız’ın elinden aldı. Film aynı zamanda 50 bin TL’lik para ödülünün de sahibi oldu. 10 bin TL para ödülü bulunan Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü’nü ise “Albüm”ün yönetmeni Mehmet Can Mertoğlu’na Tayfun Pirselimoğlu takdim etti. Onat Kutlar En İyi Senaryo Ödülü’nü “Martı” filmi ile Erkan Tunç alırken “Rüzgârda Salınan Nilüfer” filminin iki başrol oyuncusu Songül Öden en iyi kadın, Tolga Tekin ise en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandı. Jüri, Ceylan Özgün Özçelik’in “Kaygı” filmini de jüri özel ödülüne layık buldu. Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Başkanı İrfan Demirkol kapanış konuşmasında, başta festival ekibi olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürlerini iletti. Ödül töreninde Ceren Aksan keman performansı ile sahne aldı. İzmir’de kitaba rekor ilgi Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından, Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği beraberinde hazırlanan 22. İzmir Kitap Fuarı, 30 Nisan 2017 Pazar akşamı saat 19.00’da rekor sayıda kitapseverin ziyaretiyle sona erdi. Fuar, geçtiğimiz yıla oranla yaklaşık yüzde12.5 artış göstererek 444.341 okura ulaştı. Ziyaretçilerin 26.643’ü fuarı okullarıyla birlikte ziyaret eden öğrencilerdi. Bu yıl 434 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla gerçekleşen 22. İzmir Kitap Fuarı, yaklaşık 150 kültür etkinliğine ev sahipliği yaptı. Dokuz gün boyunca düzenlenen etkinlikler ve imza günlerinde yüzlerce yazar okurlarıyla buluşma fırsatı yakaladı. Yasaklı kitaplardan sanat eseri1k0it0a.p0,0a0nıytsaaslabkirleıser... Arjantinli sanatçı Marta Minujin’in 100.000 yasaklı kita bı kullanarak inşa ede ceği Parthenon’un te meli atıldı. “Kitapların Parthenon’u” adlı eser Almanya’nın Kassel ken tinde Friedrichsplatz’da inşa edilecek ve harcında tüm dünyadan getirilen ya saklı kitaplar kullanılacak. Sanatçı bu lokasyonu özel likle seçtiğini zira 1933 yı lında bu meydanda Nazile “Kitapların Parthenon’u” ilk kez 1983’de inşa edildi rin 2000 kitabı “Alman ru ların bir listesi oluşturuldu. Bu kitaplar huna aykırı” buldukları için yaktığını arasında, bugün inanması zor olsa da, belirtti. Munjin’in Parthenon seçimi ise Arjantin’de yasaklanmış “Küçük Prens” Antik Yunan’da inşa edilen anıtsal ya (Antoine de SaintExupery), Çin’de ya pının çağlar boyunca demokrasi sem saklanmış “Alice Harikalar Diyarın bolü olarak algılanmasından geliyor. da” (Lewis Carroll) ve Nâzım Hikmet’in Sağ politikaların yükselişte olduğu gü bir dönem ülkemizde yasaklanmış tüm nümüzde Avrupa’nın hiç de iyi bir du eserleri de var. Minujin buna benzer bir rumda olmadığını söyleyen Muijin, bu eseri 1983 yılında dikatatörlüğün yıkıl eserle ifade özgürlüğü ve demokrasi masının hemen ardından Arjantin’de adına bir mesaj yollamak istiyor. de yapmış ve dikta hükümetinin ülke Nâzım’ın kitapları da var de yasakladığı kitapları kullanmıştı. Bu yeni versiyonda kitapların ziyaret “Kitapların Parthenon’u”nda kullanıla çiler tarafından alınabileceğini de be cak 100.000 kitap için yaklaşık 1500 yıl lirten Minujin “en sonunda hiç yasak geriye giden ve hepsi yasaklı olan kitap lı kitap kalmayacak” diyor. Pera Film’de büyüme sancıları Pera Film, sezona “Büyüme Sancıları” başlıklı film programıyla devam ediyor. 3–20 Mayıs tarihlerinde gösterimde olacak program, çocukluktan gençliğe, gençlikten yetişkinliğe geçiş sürecinde karşılaştığımız kimi zorlukları yansıtan filmlere yer verecek. 2000’li yıllardan günümüze bir seçki sunan programda çocukluktan gençliğe, gençlikten yetişkinliğe geçiş sürecinde karşılaştığımız kimi zorlukları yansıtan filmler yer alacak. Program kapsamında göste rilecek 11 film ise şunlar: “Rauf” (So ner Can, Barış Ka ya), “Bir Kız” (Fred rik Edfeldt), Tatil Ki tabı (Seyfi Teoman, 2008), Balinanın Sırtında (Niki Ca The Fits ro, 2002), The Fits (Anna Rose Helmer, 2015), Kimse Fark Etmiyor (Hirokazu Koree da, 2004), 52 Salı (Sophie Hyde, 2000), Yaş 17 (André Téchiné, 2016), Frances Ha (Noah Baumbach, 2012), Attila Marcel (Slyvain Cho met, 2013), Ayışığı (Barry Jenkins, 2016). Edebiyatın kurduğu kardeşlik Jorge Luis Borges “Evet” ve “Hayır” gibi kısacık iki sözcüktan birini seçmek zorunda kaldığımız halkoylamasının ertesi günü kendimi “Hayır”ların ağır bastığı Bodrum’a attım. Oradan da, olanca yalınlığı ve alçakgönüllüğünün ardında envai çeşit güzellikleri, zenginlikleri barındıran Kos adasına. Pek öyle kuşku uyandırıcı bir adam değilimdir, ama Kos gümrüğünden geçerken, otuzlarında bir görevli bavulumu açmamı istedi. Belki de hiç kuşku uyandırmadığım için... İçimden, şu güzelim dünyada hâlâ insanların arasına duvarlar ören gümrük kapılarına sövgüler yağdırarak açtım bavulumu. Gömleklerim, iç çamaşırlarım ve tişörtlerimin tepesinde üç kitap beliriverdi: Şu sıralar çevirmekte olduğum “Borges at 80” (Borges 80’inde) adlı kitap, Wolfgang Borchert’in kısa bir süre önce çevirdiğim savaş karşıtı manifestosu “Hayır De!” ve yine Borchert’in geçenlerde yayımlanan “Kapıların Dışında”sı. “Borges” adını görür görmez gümrük görevlisinin yüzü aydınlandı. Adam Borges hayranı çıkmasın mı! Benim Borges çevirmeni olduğumu öğrenince bir heyecanlansın! Aramızda ardına kadar açılmış bir bavul, başladık bir Borges sohbetine. Tam o sırada bavuldaki Borchert’ler ilişti gözüne bizim görevlinin. Bakışından Borchert’i pek tanımadığını anlayınca biraz anlattım ister istemez. II. Dünya Savaşı yıllarında yazdığını, çok iyi bir şair ve öykücü olduğunu, bu dünyadan 26 yaşında göçtüğünü... Bavul başı sohbetimizin gümrük memurunun kendisinin de bir yazar olduğunu açıklamasıyla son bulduğunu söylersem, bilmem şaşırır mısınız? Ben, kendi payıma, şaşırdım. Samih Rifat’ın deyişiyle “safyürekli” resimleriyle tanınan Gümrükçü Rousseau’yu biliyordum, ama yazar Gümrükçü Niko’yu nereden bilebilirdim ki... Neyse, ne kadar sonra farkında değilim, en sonunda gümrüğün kapısından çıkınca, benden önce çıkan dostlarımı beni merak içinde bekler buldum. Olup biteni anlatınca onlar da hem şaşırdılar, hem de yürekleri serinledi kuşkusuz. “Gördünüz mü,” dedim, “bir de edebiyat işe yaramaz derler, bal gibi de yararmış, rahat rahat geçtim gümrükten!” Şaka bir yana. Ertesi gün, müdavimleri daha çok Koslular olan Ta Votsalakia’da plomarilerimizi yudumlarken konu yeniden açıldığında Mario Vargas Llosa’nın sözleri geçti aklımdan: “Bütün uluslardan insanlar temelde eşittir, onların arasına ayrımcılık, korku ve sömürü tohumlarını eken yalnızca adaletsizliktir. İnsanları önyargının, ırkçılığın, dinsel ya da siyasal bağnazlığın ve kendi dışındaki her şeyi dışlayan milliyetçiliğin aptallıklarına karşı, tüm büyük edebiyat yapıtlarında karşımıza çıkan bu hakikatten daha iyi hiçbir şey koruyamaz.” Llosa’ya bakılırsa, edebiyatın insanlar arasında kurduğu kardeşlik bağı, onların diyaloğa girmelerini, ortak bir köken ve ortak bir ereğin bilincine varmalarını sağlayarak tüm engelleri aşabilirdi. Evet, edebiyatın insanlar arasında kurduğu kardeşlik bağı, Gümrükçü Niko’yla aramızdaki bavul engelini aşmıştı... Büyük Eserler Usta Sanatçılar J. Brahms, Mussorgsky ve Fazıl Say’ın eserlerini, İbrahim Yazıcı ve Berfin Aksu aynı sahnede seslendirerek sanatseverlere bir müzik şöleni sunacak. Usta orkestra şefi ve piyanist İbrahim Yazıcı, uluslararası pek çok ödülün de sahibi olan keman sanatçısı Berfin Aksu ile 16. Mersin Uluslararası Müzik Festivali’nde sanatseverlere bir müzik şöleni sunacak. 9 Mayıs 2017 Salı günü saat: 20.00’de gerçekleştirilecek konser, Mersin Üniversitesi Nevit Kodallı Konser Salonu’nda olacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle