26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 4 Nisan 2017 4 O ‘tek adam’lara kurban olsunlar Referandum ortamının abes çekişmelerinden biri de, 21. yüzyılda Türkiye’yi diktaya götürmek isteyenlerin, kendilerine yöneltilen tek adam suçlamalarını sanki haksız kılarmış gibi, “Ama Atatürk de İnönü de tek adamdılar” çıkışları ile, tek adam yasasına “hayır” diyenlerin, sanki Atatürk ile İnönü’nün zamanında tek adam rejiminin uygulamasının şimdiki tek adamlık heveslilerini haklı kılacakmış telaşıyla, bunlara cevap yetiştirmeye çalışmaları. Cumhuriyetin Atatürk sonra da İnönü dönemlerine bakınca açıkça görülür ki, Atatürk dönemi de, 1950 seçimlerine giden süreçte başlayan çok partililik denemesine kadar geçen İnönü devri de tam anlamıyla tek adam dönemleridir. TBMM’nin üyelerinin Cumhurbaşkanı tarafından saptandığı, hükümetin fiilen yasama tarafından değil de Çankaya tarafından denetlendiği, değiştirildiği döneme tek adam dönemi demeyeceğiz de ne diyeceğiz? HHH Evet, Atatürk ve İnönü dönemlerinde fiilen yürürlükte olan tek adam rejimiydi. Başka türlüsü de zaten olamazdı. Sermaye birikimi oluşmamış, burjuvazisi, proletaryası, orta sınıfı olmayan, yüzde sekseni cahil toplumun padişahlıktan Cumhuriyete, ümmet toplumundan ulus topluma, kapalı ekonomiden pazar ekonomisine geçişinin zorunlu kıldığı uluslaşma ve çağdaşlaşma sürecinin uyum yasalarının yoğun biçimde yaşama geçirildiği, büyük eğitim seferberliğinin başlatıldığı bu dönemde Türkiye’de çoğulcu parlamenter sistemin koşulları zaten oluşmamıştı ki, demokratik düzen tüm kurum ve kurallarıyla yürürlüğe konulsundu? Yoksulluk ve cehalet ile savaşırken sürdürülebilir bir kalkınma düzenini yaşama geçirmeyi becerecek çağdaş bir ulus toplumu ve onun devletini oluşturmaya çalışanlar, bir yandan da, demokrasinin ve ekonomik kalkınmanın altyapı kurumlarını oturtmanın çabası içindeydiler. Yirminci yüzyılın ilk yarısında dünya üzerinde olduğu kadar Avrupa’da da çoğulcu demokrasinin bugünkü kurum ve kurallarının oluştuğunu söylemek de mümkün değildi. Çoğulcu kurumların Avrupa’da dahi tam olarak oluşmamasının yıkıcı etkilerini Batı da dahil olmak üzere bütün dünya yaşadı ve ancak topyekun bir savaşın ertesinde, çoğulcu demokrasinin denge ve güvenceleri oluşturuldu. HHH Buna rağmen Türkiye’de büyük dünya ekonomik bunalım ortamında dahi, Atatürk’ün, girişimiyle Serbest Fırka denemesi yapıldı. Başarısızlığı kaçınılmaz Serbest Fırka deneyiminden sonra, yeniden çok partili yaşama geçiş denemesi, ikinci tek adam döneminde, büyük savaş ertesinde bizzat tek adamın teşebbüsü ile yapıldı. Bu deneme Cumhuriyetin ilanının 27. yılında iktidarın değişmesine yol açtıysa bile, demokrasiye geçişin sağlanması toprak ağalarının partisi vasıtasıyla denendiği için, çoğulculuğa erişilmesi yine mümkün olamadığı gibi, Cumhuriyetin kimi kurumlarının, yıkıcı toplumsal etkileri ileride görülecek biçimde zedelenmesine yol açtı. Özetlemek gerekirse, toplumsal yapılar irdelenirken, her dönemin koşullarının kendi içlerinde, kendi gerçekleri çerçevesinde ele alınması gereklidir. Bunu yaptığımız zaman, Atatürk ve İnönü, tek adam dönemlerinde, çoğulcu katılımcı bir demokrasinin koşullarının oluşmadığını, ama o dönemlerin hem bu altyapıyı oluşturma çabalarıyla, hem de çok parti uygulamalarını gündeme getirerek, yüzlerini demokrasiye çevirdiklerini görürüz. O dönemde tek adam rejimleri demokrasiye yönelmenin büyük uğraşı içindeydi ve geçmişteki, karanlıktan aydınlığa geçme amaçlı tek adam dönemi çok partililiğe ulaştırdı ülkeyi. Şimdi yapılmak istenen ise, kör topal yürümeye çabalayan parlamenter sistemden tek adam sistemine yönelme girişimidir. Parlamenter sistemden tek adama dönüş inadı, kendi iradesiyle çok partililiğe dönüşmeyi başarmış, tek adam dönemiyle mazur gösterilemez. Dikta heveslileri o iki “tek adam”a da kurban olsunlar! Akşener’den Güroğlu için taziye ziyareti MHP’den ihraç edilen muhaliflerden Meral Akşener, referandum çalışmaları kapsamında 1 Nisan’da Tekirdağ’da bir otelde düzenlenen etkinlikte konuşma yaptığı sırada dinleyiciler arasında bulunan emekli öğretmen Metin Güroğlu, fenalaşarak kalp krizi geçirdi. Akşener’in yanında olan doktorlarının ilk müdahalesinin ardından ambulansla Tekirdağ Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Güroğlu, doktorların tüm çabasına rağmen hayatını kaybetti. Metin Güroğlu, Tekirdağ’ın Malkara ilçesine bağlı Kadıköy Mahallesi’nde toprağa verildi. Akşener, önceki akşam Tekirdağ’ın Malkara ilçesine giderek, Metin Güroğlu’nun ailesini ziyaret etti. Evde Güroğlu’nun eşi emekli öğretmen Hülya Güroğlu, çocukları Mehmet Güroğlu ve öğretmen kızı Firdevs Güroğlu tarafından karşılanan Akşener, aileye baş sağlığı diledi. Evde yapılan dualara eşlik eden Akşener, daha sonra karayoluyla İstanbul’a geçti. l DHA haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK Mağduriyetin filmini önceden çekmişler! Gazeteci Yılmaz Özdil’in bundan 20 gün önce Arena programında Türkiye ile Hollanda arasında yaşanan kriz ile ilgili reklam filminin önceden çekildiği yönündeki iddialarının ardından söz konusu reklam filmi önceki gün yayımlanmaya başladı. Reklam filmine ilişkin konuşan CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, “Hollanda krizinin tam da referandum öncesinde bilinçli çıkarıldığını son raki gelişmelerden ve yayınlanan reklam filminden anlıyoruz. AKP, referandumu kazanabilmek için milliyetçilerin oylarına ihtiyaç duyuyor. Milliyetçi oyları yanına çekebilmek ve kendi tabanını konsolide edebilmek için de bilinçli bir kriz yaratmaya çalışıyor. Ancak bu krizin zamanlaması, reklam filmi ile denk düşmedi. Reklam filmi ile ortaya çıkan şu ki planlı bir şekilde adım adım örülmüş. Ancak toplum bunun bilinçli provokasyon malzemesi olduğunu gördü. Avrupa’daki yurttaşlarımız da oradaki geleceğini gördüğü için evet oylarına katkısı olmadı” dedi. AKP’nin buna benzer 30 reklam filmi çektirdiğini söyleyen Yarkadaş, “Ben önümüzdeki 10 gün içerisinde hem AKP hem de Saray iktidarı tarafından buna benzer bilinçli adımlar atılacağını ve özellikle milliyetçi kesimi yanlarına çek meye özen gösterecek taktikler yapacaklarını düşünüyorum. Çok sağlam kaynaklardan edindiğim bilgiye göre 30’a yakın reklam filmi çekilmiş ve hepsi politik temalar içeriyor. Önümüzdeki günlerde bu 30 filmden hangilerinin devreye sokulacağını göreceğiz. Özellikle MHP tabanını kendilerine çekmek için “Türkiye’nin yükselişi engelleniyor” temasını işlemeye özen gösterecekler. Ama yaptıkları ile Türkiye’yi Avrupa’da itibar kaybına uğrattılar” diye konuştu. ‘Hayır yükselişte’ Kartal’da ‘hayır’ çalışması yapan Yarkadaş yaptığı esnaf ziyareti sırasında Hayır oylarının yükselişte olduğunu belirterek, “Elimizdeki son ankete göre, hayır oyu vereceklerin oranı yüzde 55 ile 60 arasında” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet 15 Temmuz çıkışı CHP lideri Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’un ‘Kontrollü bir darbe girişimi’ olduğunu iddia etti, AKP içinde 120180 ByLock’çu vekil olduğunu söyledi CHPGenel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, televizyonların genel yayın yönetmenleriyle bir araya geldiği toplantıda gündemdeki konularla ilgili konuştu. CHP lideri toplantıda, “‘9.30’da darbe mi olur’ diye sordum ben kendilerine. Onlar da ‘önceden deşifre oldular’ ifadelerini kullandılar. Demek ki bu onların önceden bu darbeden haberleri olduğu anlamına geliyor. Ayrıca FETÖ’cülerin ifadeleri de kontrollü darbe olduğu kanısını güçlendiriyor” dedi. İstanbul’da televizyon kanallarının yöneticileriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, ByLock’çu vekillerin açıklanmasını istedi. 15 Temmuz darbe girişiminin “siyasi ayağının neden açığa çıkarılmadığı” sorusunu yineleyen Kılıçdaroğlu, “AKP içinde 120180 kadar FETÖ’yle bağlantılı ya da ByLock’çu milletvekili var, bunları açıklasınlar” dedi. Bu milletvekillerinin listesinin hükümette olduğunu ancak ısrarla açıklanmadığını belirten Kılıçdardoğlu, “Savcılıklara bu isimler seçilerek gönderiliyor, suçluyu korumak suçtur. Gizleniyorsa hangi gerekçeyle gizleniyor. Bunun açıklanması lazım. Kendi içlerindeki ByLock’çuları saklıyorlar bu nedenle gizliyorlar. Bank Asya’nın önünden geçeni bile tutuklarken FETÖ’cü diye ByLock kullanan bu isimlerin bu milletvekillerinin korunması kabul edilemez. Binali Yıldırım’ın listeleri elinde tutan güvenlik Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz’da yapılanın kontrollü bir darbe girişimi olduğunu ileri sürdü. birimlerini arayıp bu listeleri bana getirin demesi gerekir” diye konuştu. “Sizde bir liste var mı” sorusuna ise Kılıçdaroğlu, “Bu konuda herhangi bir yorum yapmak istemiyorum” yanıtını verdi. ‘Özel bir dosya var’ Toplantıda “Siz bu listeleri saklıyorsanız 15 Temmuz’un kontrollü bir darbe olduğu akla geliyor” yorumunda bulunan Kılıçdaroğlu, “‘9.30’da darbe mi olur’ diye sordum ben kendilerine. Onlar da ‘önceden deşifre oldular’ ifadelerini kullandılar. Demek ki bu, onların önceden bu darbeden haberle ri olduğu anlamına geliyor. Ayrıca FETÖ’cülerin ifadeleri de kontrollü darbe olduğu kanısını güçlendiriyor” diye konuştu. “Hangi ifadeler bu kanınızı güçlendirdi” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Onunla ilgili özel bir dosya hazırladım. Daha sonra bu özel dosyaları aktarabileceğim bir toplantı yapabilirim. Bugünün konusu bu değil. Biz ayrıntılı olarak referandum konuşalım” dedi. “Biz Adil Öksüz adını dile getirmeden önce kimse bu ismi dile getirmedi” diyen Kılıçdaroğlu, “Adil Öksüz’ün kullandığı GPS cihazı hangi devlet kurumu tarafından ithal edil miştir bu açıklanmalı” çağrısı yaptı. Referandum konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, anket yaptırmadıklarını alandan izlenim edindiklerini belirterek, “Ciddi bir gizli ‘hayır’cı kitle var. Bu kitle baskılar nedeniyle evet oyu vereceğini açıklıyor ama sandığa gittiğinde hayır oyu verecek. Sonuçta bir anayasa değişikliği oylanacak, seçim değil. Seçmenlerin buna göre oy vermesini istiyorum. Bir partinin mutfağında hazırlanan bir anayasa toplumun anayasası olamaz. Kanaatim hayır çıkacağı yönünde” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Kerkük’ü ‘Evet’e sattılar’ CHP’li Ağbaba, AKP’nin Barzani’ye Kerkük’ü teslim ettiğini söyledi. Böke ise Türkiye’de enflasyonun son 8.5 yılın zirvesine çıktığını vurguladı CHP Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Adana İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. Ağbaba, “Kerkük, referandumda evet kampanyası için Barzani’ye teslim edilmiştir. Barzani ‘evet’ demenin karşılığında Kerkük’ü almıştır. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden cesaret almadan Barzani’nin Türk şehri olan Kerkük’e bayrak asması mümkün değil. Evet karşılığında Kerkük satılmıştır”dedi. Kargalar bile güler FETÖ’nün siyasi ayağı ile ilgili eleştiride bulunan Ağbaba, AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i kastederek şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı’nın yaverleri bile FETÖ’cü iken Meclis’te bir tane FETÖ’cü yok. Buna kargalar bile güler. Siyasetin imamı gibi görünen, ‘Sol ve FETÖ’ diye kitap yazan yerel yöneticisidir. Boşuna yazmadı o kitabı. O siyasetteki FETÖ imamıdır.” Böke ise, mart ayı enflasyon rakamlarını değerlendirerek “Enflasyonun yüzde 11.29’a çıktığını öğrendik. Tek adam olduğu zaman sorunlar çift hane oluyor. 8.5 yılın zirvesine ulaşmış” dedi. l İHA Böke ve Ağbaba, AKP hükümetini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdi. OĞAN: Hayır için 50 gerekçe sayarım “Hayırlı Anadolu Yürüyüşü” programı kapsamında, MHP’den ihraç edilen Sinan Oğan, Burdur’da vatandaşla buluştu. Oğan’ı dinleyenler arasında CHP İl Başkanı Barış Ayten de yer aldı. Anayasa değişikliğiyle getirilmek istenen sistemin terörü çözeceğinin söylendiğini akta ran Sinan Oğan, “Başkanlık geldiğinde terör sorununun çözüleceği bir gizli formül varsa ellerinde açıklasınlar, ‘Şu gizli formüllerle terörü çözeceğiz’ desinler, biz de ‘evet’ verelim. Biz vatan haini miyiz? Başkanlık geldiğinde işsizlik sorunu çözülecekse biz neden ‘hayır’ diyelim. Peki, biz de so ralım, siz 15 sene boyunca bu işsizliği, terörü niye çözemediniz? Bizim 18 maddeye ‘hayır’ demek için en az 50 gerekçemiz var. Onlar da gelsin 18 maddeye ‘evet’ için 8 gerekçe koysunlar. Başkanlığa karşı olma sebebimiz ülkemizin bekası için kaygı duyuyor olmamızdan” diye konuştu. l DHA Avukatlarla buluştu ‘Yedek savcı, yedek yargıç, tekrar gözaltı’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,İstanbul’daki WOW Otel’de “5 Nisan Avukatlar Günü” nedeniyle İstanbul il örgütünün gönüllü avukatlarının düzenlediği resepsiyona katıldı. Kılıçdaroğlu, serbest bırakılan gazetecilerin tekrar gözaltına alınmasını eleştirerek, “Düşünün iki gazeteci. Murat Aksoy ve Atilla Taş’la ilgili ifade ediyorum düşüncelerimi. Savcı serbest bırakılmalarını istiyor. Yargıç da serbest bırakıyor. Gece yarısı tekrar mahkeme kuruluyor ve tekrar gözaltına alınıyorlar. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz! Savcı serbest bırakıyor. Birisi bir tweet atıyor. Bir panik havası başlıyor. Yedek savcı, yedek yargıç, tekrar gözaltı. Ve bunun adı adalet oluyor. Hiçbir dönemde böylesine demokrasiden hukuktan uzaklaştığımız bir dönem yaşamadık” ifadelerini kullandı. ‘Adalet sözde var...’ Gazetemiz Cumhuriyet’in tutuklu yönetici ve yazarlarının 155 gündür iddianame beklediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Yargılanmak istiyorlar. Deniyor ki ‘Hayır yargılamayacağız’. Serbest bırakın, serbest de bırakmayacağız. Nerede kalacağız? Silivri’de. Nerede adalet, nerede hukuk? Sözde var, özde yok. Böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz” dedi. Koşulların eşit olmadığı bir ortamda referandum yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, “Ama her şeye karşı 16 Nisan’da onurumuzla sandığa gideceğiz. 17 Nisan’da hayırlı bir sonuç elde edip bütün dünyaya halkımızın demokrasiden ödün vermediğini, vermek istemediğini haykıracağız” dedi. l ANKARA MÜFTÜLERE MEKTUP ‘Ahlaki seferberlik’ çağrısı İKLİM ÖNGEL CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gençler ve muhtarlarla birlikte din adamlarına da referandum mektubu gönderdi. Gerek gençlere gerek muhtarlara olan mektubunda “Gelin hayır deyin” çağrısı yapan Kılıçdaroğlu müftülere yazdığı mektubunda ‘hayır’dan hiç söz etmedi. Kılıçdaroğlu din adamlarına ‘hayır’ çağrısı değil; ‘ahlak, hakkaniyet ve adalet seferberliği’nde öncü olma çağrısı yaptı. Mektubunda İslamın merkezinde ‘iman ve ahlak’ olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, Hz Muhammed’in de “Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” dediğini anımsattı. Müslüman’ın dindarlığının ahlakla birlikte hakkaniyet ve adalet, dini duyarlılığının ise dini temelli olması gerektiğni söyleyen Kılıçdaroğlu, “Özellikle coğrafyamızın içinden geçtiği kritik dönem; sömürü, gelir dağılımı eşitsizliği, toplumsal bunalımlar, savaşlar, iç çatışmalar, kimlik, inanç ve yaşam tarzı merkezli boğuşmalar, İslam’ın ahlak, hakkaniyet, adalet ve bilgi temelli değerlerinin yaşadığı erozyonla yüzleşmemizi zorunlu kılıyor. Bu bağlamda milletimizi bir arada tutan ahlaki ve insani değerlerin günümüzde karşı karşıya bulunduğu erozyondan korunması, güçlendirilmesi için ülke olarak el birliğiyle bir seferberlik ilan etmemiz gerektiğine inanıyorum” dedi. Ahlak, hakkaniyet ve adalet seferberliğinde müftü, vaiz ve imamlara öncü olma rolünün düştüğünü söyledi. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle