26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 4 Nisan 2017 2 [email protected] Rektum kanserinde ameliyatsız dönem Sık tuvalete çıkma, dışkıda şekil bozukluğu veya kan, hemoroid, ağrı gibi belirtilerle kendi ni gösteren, rektum kanserinde ameli yatsız tedavi seçeneği mevcut. Bu yön temin özellikle metastazı olmayan, ileri evre kanser vakalarında etkili olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu, dünyada ve ülkemizde sı nırlı merkezlerde son 34 yıldır rektum kanserinin son evresinde olan hastala ra uygulanabildiğini, iyileşmenin ardın dan hastalığın büyük oranda tekrarla madığını söyledi. Ülkemizde ve dünyada 3. sıklıkta görülen rek tum kanserlerinin cerra hi tedavisinde, özellikle kalıcı kolostomi (bağır SİBEL BAHÇETEPE sağın dışa alınarak torbaya bağlanması), işe me ve cinsel fonksiyon bozuklukları, dışkılama sorunları sık olarak görülebiliyor. Dünyadaki sayı lı merkezler, ameliyatsız tedavi proto kollerini araştırıyor. Günümüzde bu konuda yapılan multidisipliner ekiple rinin sonuçları oldukça ümit verici. İleri vakalarda yapılabiliyor Ülkemizde, 2015’ten bu yana ameliyatsız rektum kanseri tedavisi yapan Liv Hospital’dan Prof. Asoğlu, rektum kanserinin ülkemizde 1012 bin kişiyi etkilediğini söyledi. Asoğlu, yöntem hakkında şu bilgileri verdi: “Kalın bağırsak kanserleri en sık, bağırsağın dışkılama yapıldığı son 15 cm’lik bölgesine yerleşiyor. Buraya rektum deniliyor. Rektum, dışkılama, işeme ve cinsel fonksiyonlarımızı sağlayan sinirlerin geçtiği yerde bulunuyor. Bunların ameliyatları sırasında, tümörü çıkarırken bazen bu sinirlere zarar verilebiliyor. Bu da işeme ve cinsel işlev bozukluklarına yol açabiliyor. Ya da hastaya kalıcı torba takılmak zorunda kalınıyor. Bu durum ise hastalarda sorun yaratabiliyor. Rektum dediğimiz organ, aslında yumurtaya benzer. Kabuğu, içinde beyaz kısmı ve sarısı vardır. Tümör, sarı kısmı ifade eder. Beyaz kısmı ise bunun damarları ve yayıldığı alanları gösterir. En dış kısmında ise kabuk vardır. Biz yıllarca o yumurtayı kırmadan tümörü çıkarmayı, zarını bozmamayı he Prof. Oktar Asoğlu, dünyada 2 bin 300 hastanın ameliyatsız yöntemle tedavi edildiğini, hastaların doğru seçilmesi halinde cerrahinin getirdiği sıkıntıların da yaşanmadığını söyledi Protokol nasıl uygulanıyor? l Öncelikle MR ve PET/ CT ile hasta evreleniyor l Hastaya 6 kür kemoterapi ve radyoterapi Prof. Oktar veriliyor Asoğlu l 4 hafta bekleniyor l Sonra hasta yeniden kemoterapiye alınıyor l Her seferinde MR, PET ve endoskopi ile hasta izleniyor l 4 hafta bekledikten sonra eğer tümör silindi ise hasta belli aralıklarla takip ediliyor. Rektum kanseri defliyorduk. Çünkü bozarsak tümör etrafa saçılabilir ve nüksleri de oldukça kötü seyreder. Uzun yıllar bütün dünyada yumurtayı kırmadan çıkartma üzerine eğitimler yapılmaya başlandı. Bunun sonucunda özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri hastalığın nüksetmesini yüzde 3040’lardan, yüzde 10’un altına indirmeyi başardılar. Ama hâlâ hastalık nüksediyordu, araştırmacılar ‘Biz bu yumurtayı pişirirsek, kırdığımızda saçılmaz’ dediler. Yani ışın tedavisi... Bu tedavilerin de yerleşmesi sonucu nüks oranlarında ciddi azalmalar izlendi. Bu arada teknolojik gelişmeler özellikle MR’ın kullanımı sonucunda tıpkı pişmiş bir yumurtanın dilimlenmesi ile oluşan birebir görüntüler elde edilerek tümörün ışın tedavisi sonucunda küçülebildiği, hatta yok olduğu ameliyat öncesi dönemde gösterildi. İlerleyen yıllar da ise PET/CT’nin de bu bulguya ciddi katkısı oldu. “ Kimlere uygulanabiliyor? Prof. Asoğlu, ameliyat edilmiş olgularda tümörün tamamen kaybolmuş olmasının, tümörün tekrarlama olasılığını ortadan kaldırmasına ve çok iyi sağ kalım sonuçlarının elde edilmesi ile sonuçlandığını anımsatarak “Bilim adamları bir yandan tümörü tamamen yok etmeye yönelik ilaç ve ışın tedavi protokolleri geliştirmeye, bir yandan da bu tamamen silinen olguları MR, PET/CT kullanarak önceden seçmeye odaklandılar. Bu yöntem yalnızca ileri ve nüksetmemiş, metastazı olmayan (hastalığın başka bir organa sıçraması) rektum kanserlerinde uygulanabiliyor. Ameliyatsız tedavi sonrası sıkı bir takip gere kiyor” diye konuştu. Söz konusu tedavinin kolorektal cerrah, radyolog, nükleer tıp uzmanı, medikal onkolog ve radyasyon onkoloğunun çalışması ile tedavi edilebildiğini anlatan Asoğlu, 30 vakanın 15’inin ameliyatsız tedavi ile sağlığına kavuştuğunu kaydetti. Asoğlu, ABD’nin önemli kanser merkezlerinden biri olan Memorial Sloan Kettering Cancer Center’da da bu tedavinin yapıldığını anımsatarak, özetle şunları kaydetti: “Ameliyatsız tedavi olan hastaların ve yüzde 80’inde rektum kanserinin hiçbir şekilde geri gelmiyor. Bu tedavi protokolünde hastalara belli aralıklarla kemoterapi ve radyoterapi veriyoruz. Sık aralıklarla değerlendiriyoruz. Ortalama 26 hafta süren bir tedavi. Hastaların uyumu ve sıkı takip protokolüne uyarlarsa tamamen ameliyatsız kurtulabilme şansları var. Uzun vadede ameliyata ihtiyaç ortadan kalkabilir. Geleceğin dünyası ameliyatsız tedaviye doğru gidiyor.” Uzmanlar, fazla tuz tüketiminin sağlığımızı bozduğunu söylüyor. Prof. Tekin Akpolat Günde 5 gramdan fazla tüketmeyin Birçoğumuzun düşünmeden yemeklere bol bol serptiği tuz, vücudun baş düşmanı. Liv Hospital Nefroloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Tekin Akpolat, hipertansiyon, kalp, böbrek hastalıkları başta olmak üzere obezite, diyabet ve bazı kanser türlerinden korunmak amacıyla günlük tuz tüketimini 5 gram ile sınırlamak gerektiğine dikkat çekiyor. ‘Fazla tüketiyoruz’ Akpolat, şöyle devam etti: “Hipertansiyon sorunu ile karşılaşmamak için yapılacak işlerden birisi de tuzun azaltılmasıdır. Türk hipertansiyon ve böbrek hastalıklarının 2012 yılında yaptığı araştırmaya göre günde ortalama 15 gram tuz alıyoruz. En önemli tuz kaynakları yemek pişirilirken eklenen tuz ve ekmektir. Piyasada bulunan, yararlı veya doğal olduğu iddia edilen okyanus tuzu, deniz tuzu, kaya tuzu gibi tuzlar da tansiyonu yükseltirler.” Bunlara dikkat edin 4 Yemeğin tadına bile bakmadan tuz koymayın. Tuzsuz yemek çok tatsız diyorsanız biber, sirke, limon suyu ve değişik bitkilerle yemek tatlandırılabilir. 4 Tuzsuz ekmek yiyin. Taze sebze yiyin. Konserve, turşudan uzak durun. 4 Yemek pişirirken tuz koymayın, pişirdikten sonra da koymayın. 4 Tuzu azaltılmış peynir yiyin. 4 Doktor veya eczacıya danışarak yapay tuz kullanabiliriz 4 Dışarıda yemek yerken seçici olun 4 Nane, kekik, soğan, sarımsak yemeklere tuz olmadan lezzet verir. Etleri sarımsak, sirke, limon suyu ile terbiye edin. 4 Sebze, meyveler genel olarak az tuz içerir 4 Taze fındık, ceviz, semizotu yemeğe lezzet katar 4 Alışveriş yaparken gıda etiketindeki tuz miktarına bakalım. ‘Nargile salgınının hedefinde gençler var’ Dünyada nargile tüketimi, geleneksel kullanımı olan Doğu Akdeniz, Kuzey Afrika ve Güneydoğu Asya bölgeleri dışında da hızla artış gösteriyor. Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, tütün endüstrisinin aromalı ve katkılı nargile kullanımıyla geleneksel kadın gruplarını hedeflemesinin 1990’larda başladığını anımsatarak, Dünya Tütün Atlası 2011 verilerine göre Suudi Arabistan, Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Cezayir ve Fas kadınlarının erkeklerden daha fazla nargile tükettiklerini söylüyor. Batı da artış Prof. Dr. Füsun Yıldız ise ülkemizde 1315 yaş arası çocuklar arasında 20032012 yılları arasında sigara dışı tütün ürünleri kullanımının yüzde 88 arttığını belirtiyor. Yıldız, araştırmalarda Fransa’da lise öğrencilerinin yüzde 40’ının; İngiltere’de ise üniversite ve ortaokul öğrencilerinin yüzde 8’inin nargileyi denemiş olduğunu gösterdiğini anımsatıyor. ‘Farkında ol, geç kalma’ Türk Gastroenteroloji Derneği toplumsal farkındalık projeleri kapsamında, “Farkında ol, geç kalma” sloganı ile yapılan sindirim sistemi hastalıkları bilgilendirme programlarına Edirne’den başlandı. Program kapsamında Edirne Halk Eğitim Merkezi bahçesine kurulan dev kalın bağırsak maketi ile kolon kan seri hakkında bilgi verildi. Dernek Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, kanserde erken teşhisin önemine dikkat çekerek “50 ve 60 yaşında insanlarımızın kolonoskopi yaptırmalarını öneriyoruz” dedi. Dernek, sindirim sistemi hastalıkları ile ilgili toplantılarını, ülke genelinde 8 farklı şehirde yıl sonuna kadar aralıklarla tamamlayacak. sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: EMİNE BİLGET 70 yıllık demokrasi birikimi oylanıyor 16Nisan Referandumu, bir rejim oylaması olarak düzenlenmiş görünüyor... Türkiye’nin 70 yıllık Demokrasi birikimini tehlikeye sokan bir oylama: “Evet” denirse, rejim bir Diktatörlüğe dönüşecektir! AKP iktidarı bu nedenle, Referandumdaki Anayasa değişiklik önerilerini saptırıyor, tam ters biçimde halka anlatıyor. HHH 1) Meclisi zayıflatıyorlar, “Güçlendiriyoruz” diyorlar. 2) Cumhurbaşkanının sorumlu tutulmasını neredeyse olanaksızlaştırıyorlar, “Hesap sorulabilirliğini arttırıyoruz” diyorlar. 3) Yargıyı tümüyle Cumhurbaşkanının emrine veriyorlar, “Tarafsızlaştırıyoruz” diyorlar. 4) Yönetimi, Cumhurbaşkanının eliyle tümüyle atanmışlara veriyorlar, “Milli iradeyi güçlendiriyoruz” diyorlar. Sanki ülkeyi 15 yıldır başkası yönetiyormuş, AKP iktidarı her istediğini yapamamış, yapamıyormuş gibi, yeni yetkiler istiyorlar. Ayrıca kendileri için, ömür boyu dokunulmazlık da tezgâhlıyorlar. HHH Aslında AKP iktidarının nereden gelip nereye gittiğini, Türkiye’nin bu noktaya nasıl getirildiğini anlamak için bazı kitaplara bakmak yeterlidir: Örneğin, Merdan Yanardağ’ın bugünlerde Kırmızı Kedi Kitabevi tarafından 8. basımı yapılan “Bir ABD Projesi Olarak AKP”, (Alt başlık: “Operasyon Partisi”) adlı kitabı, AKP’nin “Ilımlı İslam” projesi bağlamında, ABD tarafından nasıl sahneye sürüldüğünü anlatıyor. Yine Yanardağ’ın “Kuşatılan Türkiye” (Alt başlık: “Gülen Hareketinin Perde Arkası”) adlı, Destek Yayınlarından 28. basımı yapılan kitabı, AKP iktidarının şimdi düşman ilan ettiği, ama Türkiye’yi dönüştürürken büyük müttefiki olan Gülen Cemaati hakkındaki gerçekleri bütün çıplaklığıyla dile getiriyor. Yanardağ ayrıca, Referandum ile Demokrasisi tehdit ve tehlike altına giren ülkemizi, “uçurumun kenarına getiren” aydın ve yarıaydınların aymazlıklarını, “Liberal İhanet” (Alt başlık: “Siyasal İslam’a Biat Edenler”) adlı kitabında uzun uzun anlatıyor. HHH Ne yazık ki, AKP iktidarında, “Demokrasi ve İnsan Hakları diye diye Demokrasi ve İnsan Hakları tepelendi.” Şimdi sıra, 1946’dan beri kör topal yürütmeye çalıştığımız Demokratik Rejimin tümüyle rafa kaldırılmasına gelmiş görünüyor: Referandumu getirenler, Demokrasi ile Diktatörlük arasında seçim yapmamızı istiyorlar! DİKTATÖRLÜĞE HAYIR! Obeziteye dikkat yarışması sonuçlandı Türk Böbrek Vakfı tarafından ilk ve ortaöğrenim öğrencilerine yönelik düzenlenen “Ben obez olsaydım neleri yapamazdım?” video, resim ve fotoğraf yarışması sonuçlandı. Toplam 67 öğrencinin başvurularının dikkate alındığı yarışmada video dalında en yüksek beğeniyi alan Ümraniye Çamlık Sevinç Koleji 4. Sınıf öğrencilerinden oluşan 19 kişilik “NObezite Grubu” birinci oldu. Resim dalında birincilik ödülünü İzmir Urla’dan PerihanMahmut Celalettin Demirgüneş İlkokulu öğrencisi Eylül Şenel kazandı. Fotoğraf dalında ise birinci Antalya Alanya Mahmutlar 50. Yıl Ahmet Keşoğlu İlkokulu öğrencisi Yusuf Ebrar Akgül oldu. Yılda 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor Türkiye’de her yıl ortalama 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor. Kriz geçirenlerin 3’te 1’i ise hayatını kaybediyor. Kalp Damar Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Bayram Yılmazkaya, kalp hastalıklarından korunmak için düzenli kontrolün hayat kurtarıcı bir görev üstlendiğini söylüyor. Ülkemizde ölüm nedenlerinin yüzde 40’ını koroner kalp hastalıklarının oluşturduğunu anımsatan Yılmazkaya, “Arabasını 6 ayda bir kontrole götüren insanlar, kendi bedeninin kontrolü için doktora gitmiyor. Kalp hastalıklarında belli bir aşamaya geldikten sonra iş zorlaşıyor” diyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle