08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 22 Nisan 2017 4 daha ne kadar oldu ğu şimdiden kesti rilemeyecek bir sü re de öyle devam edeceği anlaşılan, kanun hükmünde ki kararnameler le yönetilen, son bir yıl içinde devlet gö gBeutrierejibmilirremfai?h arlak, uzman bir ekonomist olan baldızım ZeyPnep Türkeri, Mehmet Şimşek’in açıklamalarını dikkatle dinlemesini şöyle açıklar hep: Ekonomiyi bildiğinden, abuk sabuk konuşmamaya özen gösteriyor hiç değilse. Ona kulak verip 16 Nisan sürecinde Mehmet Şimşek’in açıklamalarını izler oldum. Bakın ne diyor Mehmet Şimşek: Referandum, belirsizliği de Türkiye’nin uzun vadeli hükümet sistemine ilişkin kaygıları revinden uzaklaştırılan, memur, öğretmen, öğretim görevlisi, subay, yargıç sayısı 12 Eylül askeri darbe yönetimini fersah fersah aşan, dünya üzerinde hapishanelerinde en fazla gazetecinin bulunduğu ülke konumundadır. Belirleyici niteliği Tayyip Erdoğan’ın tartışmasız egemenliği olan bu 15 yılın sonunda Türkiye, büyük bir toplumsal yarılma, hatta çatışma tehlikesinin de gündemde olduğu, bazı bölgelerinde iç savaşın sürdüğü, ayrıca geçmişte Ortadoğu’nun sürekli tek istikrar bölgesiyken, şimdi ise komşularına istikrarsızlık ihraç eden, karmaşa odağı bir ülke haline gelmiştir. da ortadan kaldırdı. Türkiye artık istikrar bekliyor. Mehmet Şimşek “referandum ile gelecek istikrarın reformlarla desteklenmesi halinde kalıcı ve güçlü refah artışının da geleceğini” ekliyor sözlerine. Olayların doğrulamadığı bu temennileri okuyunca, insan soruyor: Acaba öyle mi? Türkiye’de özellikle Tayyip Erdoğan ile destekçilerinin sürekli ileri sürdükleri görüş şudur: “Uzun süre değişmeyen, güçlü çoğunluğa dayanan, ko HHH Bu durumun ana nedeni ise istikrarı çoğulcu, katılımcı, demokratik düzende arayacağı yerde, baskıcı otoriter rejimde arayan AKP’dir. Bu ceberut siyasi istikrar görüşü, gelişmek için demokrasiye ihtiyaç duyan ekonomiyi de olumsuz etkilemiş ve gelir dağılımının daha da bozulduğu AKP döneminde Türkiye’nin kalkınma hızı, Cumhuriyet döneminin ortalamasının altında kalmıştır. Uluslararası finans kuruluşlarının yatırım yapılabilir ülke alisyon olasılığını saf dışı eden ler kategorisinden çıkardığı son otoriter iktidarlar istikrarı sağlar, zamanlarda kayyım uygulamadolayısıyla da refahı getirirler.” larıyla, eski müsadere kurumu Bu sav, 16 Nisan halkoyla nu ihya etmiş görünümü veren masında AKP’nin bütün iktida Türkiye’nin, önümüzdeki dö rın tek adamın elinde toplandı nemde ekonomik durumu daha ğı Türk işi “Cumhurbaşkanlığı da bozulacağı IMF tarafından sistemi” önerisinin de ana da da belirtilmektedir. yanağıydı. Sayın Mehmet Şimşek, dün HHH yanın yazılarından en fazla alın Eğer bu görüş doğru olsay tı yapılan on ekonomistinden dı, AKP’nin bütün oylamala biri olan Daron Acemoğlu’nun rı ardı ardına kazandığı, büyük James Robinson ile birlikte bir Meclis çoğunluğuna daya yazdığı “Ulusların Düşüşü” ad narak, kesintisiz 15 yıl iktidar lı yapıtını okursa, Türkiye’nin da kaldığı dönemin Cumhuriyet ekonomik refahını engelleyen tarihinin en istikrarlı, en müref faktörün, Erdoğan AKP’sinin feh dönemi olması gerekirdi. yanlış istikrar anlayışı olduğu Ama hiç de öyle olmamıştır. nu görür. Bu 15 yıllık dönemin sonun Nitekim, Türkiye’nin bugünkü da geldiğimiz yer şu: refahının kaynağını oluşturan, Yerli ve yabancı gözlemci ekonomik etkinliklerin yoğun lerin görüş birliği halinde ol laştığı toplam vergi gelirlerinin dukları gibi, son referandumun yüzde 84’ünü karşılayan büyük da gösterdiği üzere, karnıya kentlerin sakinleri, bu gerçeği rık gibi ortadan ikiye bölünmüş görmüş, referandumla önerilen olan Türkiye, kuvvetler ayrılığı çarpık istikrara “hayır” diyerek nı ayaklar altına almış, bağım karşı çıkmışlardır. sız yargısı olmayan, Temmuz Rejimin refah penceresin 2016’dan bu yana olağanüstü den bakıldığında görünüşü iş hal yönetimi altında yaşayan ve te böyle. haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN YSK kararlarınaAGBZİTauşlHukeeayntaeıti itiraz hakkı olmalı AGİT/DKİHB Sınırlı Referandum Gözlem Heyeti Başkanı Zulueta, heyetine yönelik suçlamaları “Ne iş yaptığımız aslında gayet iyi biliniyor” diye yanıtladı Erdem Gül AGİT/DKİHB Sınırlı Referandum Gözlem Heyeti Başkanı Tana de Zulueta, YSK kararlarının yargı kararına açık olması için Türkiye’ye uzun zamandır tavsiyede bulunulduğunu belirtirken, heyetine yönelik suçlamalara da yanıt verdi. AGİT ve AKPM heyetinin iki farklı grup olduğunu belirten Zulueta, “Türk yetkililer ve siyasi aktörleri tarafından aslında ne iş yaptığımız gayet iyi biliniyor” dedi. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bağımsız olmamakla suçladığı Zulueta, referandum sürecindeki eksiklikleri tekrarlarken suçlamalara da yanıt verdi: n Size yönelik birçok suçlama var ne diyorsunuz? Üzücü ve hiçbir şekilde gerçeği yansıtmıyor. Düzeltmek için girişimlerimiz oldu ama maalesef yapılmadı. AGİT/DKİHB gözlem heyeti bu ülkeye Türkiye’nin daveti üzerine; referandumu bir metodoloji ile izlemek üzere geldi. Türk yetkililer ve siyasi aktörleri tarafından aslında ne iş yaptığımız gayet iyi biliniyor. Bu heyetimizin üyeleri AGİT tarafından görevlendiriliyor; uzun dönemli gözlemciler ise üye ülkelerin kendi atadıkları adaylar. Buradaki görevimiz referandum sürecinin hem Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri ve taahhütlerine, hem de yasal mevzuatına uygunluğunu gözlemlemek. Bizim yaptığımız bu. Ve her iki açıdan baktığımızda hem uluslararası, hem ulusal düzeyde baktığımızda da eksiklikler, noksanlıklar gözlemledik ve bunları da ilk bulgular ve sonuçlar raporumuzda belirttik. Bildiğiniz gibi sadece referandum günü AKPM’den bir heyet bize eşlik etti. Bu AKPM heyeti Asemble tarafından belirlenir. Onlar politikacıdır ve onlar tarafsızlıkları nedeniyle seçilmezler. Onlar parlamentodaki farklı grupların çoğulculuğunu temsil edecek şekilde seçilir çünkü bu heyetin üyeleri parlamenterler Tana de Zulueta, Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün sorularını yanıtladı. dir ve farklı görüşleri yansıtmaları beklenir. Onları AKPM’de seçenler de parti gruplarıdır. Parlamenterler raporu yazan ekibin içinde yer almamaktadır ama vurgulamak gerek ki tüm delegasyon oybirliği ile bizim raporumuzu desteklemiştir. Bu nedenle raporla ilgili açıklama ortak yapıldı. Ama elbette onlar politikacı ve onların dışarıda yaptıkları açıklamalar ve eylemleri hakkında bir şey söylememiz mümkün değil. n Türkiye, istemediği gözlemcileri reddedebilir miydi? Heyet önceden biliniyordu, Türkiye’nin bugüne kadar tek bir gözlemcinin bile gelmesini engellendiği duymadım. n Bu iddiaların referandum sonrasında çıkması kasıtlı mı? Ben her zaman insanların düşüncelerini okumaktan kaçınmışımdır. n AGİT heyeti ‘Hayır’ kampanyasına destek mi verdi? Kullandığımız yönteme oldukça güveniyorum ve bu metodoloji doğası gereği tarafsızlığı içeriyor. Biz iki tarafın da destekçileriyle konuşup, raporumuzda yansıtmaya çalıştık. Bizim heyetimiz, alanda Cumhurbaşkanı’nın mitinglerine ve ‘Evet’ kampanyasına çok daha fazla zaman ayırdı çünkü onlar daha fazla kampanya yürütebildiler. n Dışişleri de sizi eleştirdi? Evet, bunu Dışişleri ile tartıştık her zaman yaptığımız gibi; tıpkı YSK ile görüştüğümüz gibi ki onlar da bizim raporumuzun bir kısmıyla aynı görüşte değil. Nihai raporumuzu yazarken onların eleştirilerini de göz önünde bulunduracağız. Türkiye gibi AGİT üyeleri uluslararası gözlemcileri, uzlaşılmış standartlara göre, bağımsız bir değerlendirme yapmaları için davet eder. Bu değerlendirmenin sonucu ve tavsiyeler paylaşılır. Bu tavsiyeler konusunda ne yapacağı o ülkenin kararıdır. Birçok ülkede bu tavsiyeler faydalı bulunur. Ve AGİT her zaman bu tavsiyelerin yasal mevzuatta uygulanması için destek olmaya hazırdır. Doğal olarak, daha sakin bir ortamda, AGİT hâlâ bunun mümkün olacağı nı umuyor. n AGİT ile AKPM heyeti başka nı Preda arasında sorunlar olduğunu duyduk, gördük... Preda, Fransızca konuşuyor, ben de. Dolayısıyla biz kolayca iletişim kurabildik. Bizim ortak bir karara ulaşmamız iki kurum için çok önemliydi ve belirttiğim gibi AKPM üyeleri parlamentodaki çoğulculuğu yansıtıyordu ve bir tartışma olması kaçınılmaz. Bizim işbirliğimizin güçlü yanı, bunun objektif ve uzlaşılmış kriterlere oturması, gücümüz de zaten buradan geliyor. Ve raporlarımızda da bunu yansıtıyoruz. n Çok ağır suçlamaların ardından Türkiye’deki medya düzeni hakkında görüşleriniz nedir? Türk medyasının karşı karşıya kaldığı sorunlara raporumuzda yer verdik ve bunun referandum kampanyasının içeriğiyle alakalı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü var olan ortamda görünme imkânı da zorluklardan biriydi. Söylememiz gerekeni söyledik, söyleyeceklerimizin önlendiğini düşünmüyorum. Ama asıl üzlüdüğüm, bizim sonuçlarımızı yanlış sunmak ve her şeyden öte heyet üyelerimiz hakkında çok ciddi, yanlış suçlamalarda bulunmak. n YSK’nin kararlarına itiraz edilemiyor. Muhtemelen AYM ve AİHM’ye gidilecek. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Raporumuzda şikâyet ve itirazlarla ilgili bir bölüm var ve nihai raporda daha da uzun olacak bu bölüm. Bu şikâyetlerle ilgili ne olduğunu tarif edeceğiz ve şikâyetlerin nasıl karşılandığını tarif edeceğiz. YSK’nin kararlarının yargıya açık olmadığını zaten belirttik. Uzun süredir duran bir DKİHB tavsiyesi var bu konuda itiraz hakkı olmalı. Ama bu şu anki yasal çerçeve değil ve TBMM de bu yasayı aynen koruyor. Ve elbette eğer AYM ve AİHM’ye başvuru yapılırsa buna raporumuzda yer vereceğiz ama muhtemelen onların sonucu ile ilgili rapor yazamayacağız. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle