02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 13 Nisan 2017 4 Halkın diktayı seçme hakkı yok Salı günü, 16 Nisan oylamasının referandum değil, plebisit olduğunu, oylanacak olan metnin “evet”lerin çoğunlukta çıkmasıyla resmileşmesi halinde bile, kuvvetler ayrılığı ilkesiyle birlikte temel hak ve özgürlüklerin çiğnenmesine yolu açık tuttuğu, hatta davetiye çıkardığı için anayasa sıfatını kazanamayacağını, söylemiş ve eklemiştim: “... Bu durumda pazar günü oylanacak olan anayasa değil, rejimdir. Tescil edilmesi istenen bu rejim de adı açıkça konmamış dikta olacaktır. O zaman da şu soruyla karşılaşıyoruz: Halkın diktayı seçme hakkı var mı?” “Demokrasilerde halkların, diktayı seçme hakkı var mıdır” sorusu ilk bakışta anlamsız gibi görünebilir. Öyle ya, demokrasinin temeli her türlü seçme özgürlüğüne dayandığına göre, insanların kendilerini kimlerin yöneteceklerini olduğu gibi nasıl yönetileceklerini de seçme hakkına sahip olmalarının da son derecede doğal olması gerekmez mi? Evet, ilk bakışta her şey son derecede basit, soru da gayet anlamsız gibi görünüyor. Ama işler hiç de sanıldığı kadar kolay değil. Halkın kendisini yönetecek olanları seçme hakkına sahip olduğu rejimlere cumhuriyet diyoruz. Cumhuriyet olmak için, yöneticilerin seçimle gelmesi yeterli, ama cumhuriyetin aynı zamanda demokrasi olabilmesi için, milli iradeyi temsil eden siyasi iktidarın temel hak ve özgürlüklere saygılı olması da zorunlu. HHH Özüne kimsenin dokunamayacağı temel hak ve özgürlükler demokrasilerin onsuz olmazlarıdır ki onların sınırlarını aşmak hiç kimsenin, hatta milli iradenin bile haddi değildir. Diktayı oyla onaylamak ne demektir? Diktaya oy vermek kimilerinin sandığı gibi, “Ey tiran gel beni sustur! Ey diktatör gel bana baskı yap, tutsak et beni!” çağrısı değildir. İnsanın savaşa ölmek için değil, öldürmek için tutuşması gibi, diktaya yapılan çağrı “Gel beni sustur!” değil, “Gel benim gibi düşünmeyeni sustur, benim gibi olmayanı bastır!” çağrısıdır. Ama öldürmek amacıyla gidenlerin de öldüğü savaşta olduğu gibi, “benim gibi düşünmeyeni sustur” amacıyla desteklenen diktalarda da, “karşımdakini sustur” diyenler de dahil sonunda herkes susturulur, her kafasını kaldıran bastırılır, o da ayrı bir mesele. Görülüyor ki halkların, sonunda “Buyruğuna boyun eğmeyeni bastır!” diyenle, “Özgürlüklerime dokunma!” diye haykıranın aynı zalim potada birlikte eridikleri diktayı seçme hakları yoktur. Diktaya evet demek yalnız kendi hakkının çiğnenmesine rıza göstermek anlamını taşımaz, aynı zamanda başkasının hakkından feragat anlamını taşır. Kimsenin, bir başka kimsenin hakkından onun adına feragat hakkı yoktur, olamaz da. Böyle bir davranış demokratik olmadığı gibi, etik de değildir. Böyle bir temel üzerine bina edilmiş anayasalar da olamaz. Anayasalar, iç barışı sağlayan toplumsal mutabakat belgeleridir. Başkalarının haklarından onlar adına feragate dayalı anlaşmalar, barışı değil, olsa olsa savaşmama halini doğururlar. HHH Savaşmama hali, sürekli kalıcı bir durum değildir, makul süre içinde gerçek barışa dönüştürülemediği takdirde savaşa evrilirler. Savaşlar da bando mızıkalarla başlar, ölüm ve yıkımlarla biter. Öldürmek için gidenler de ölürler. Pazar günü, söylendiği gibi anayasayı değil, rejimi oylamak için sandık başına gideceğiz. İktidarın bizden istediği, önerdiği rejimi oylarımızla onaylamamızdır. Tescil etmemiz istenen bu rejim adı açıkça konmamış olan faşizmdir. Halkların faşizmi seçme hakları yoktur. Onların seçim hakları demokrasilerin değişik türleri arasında tercihi içerir. Demokrasiyi seçmek hak, diktayı seçmek gasptır. Bu bilinç sandığa yansıyabilirse herkes kazançlı çıkar. Hayırlı olsun! haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘İstanbul’da en az yüzde 53 Hayır var’ Geri dönüşüm işçileri, halk arasındaki adıyla kâğıt toplayıcılarla bir araya gelen CHP lideri, “En çok ezilen sizlersiniz. ‘Hayır’ demek en çok sizin hakkınız” diye konuştu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Son yapılan çalışmalar şunu gösteriyor. İstanbul’da en az yüzde 53 ‘hayır’ var. Korkuyorlar, baskı kuruyorlar” dedi. Kılıçdaroğlu, dün, Küçükyalı Kültür Merkezi’nde, geri dönüşüm işçileriyle bir araya geldi. CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Can Polat, Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Kurucusu Ali Mengirlioğlu’nun da katıldığı toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, “18 maddeyle ilgili tartışma bizim dışımızda pek dile getirilmiyor. Başka konular tartışılıyor. Amaç gündemi saptırmak, sizin elinizden alınacak hakları, size duyurmamak. Ama karar verdim, ayın 16’sına kadar hiçbir kısır tartışmanın içine girmeyeceğim, bu milletin hakkını savunacağım” dedi. Kılıçdaroğlu, “Diyorlar ki ‘yeni bir devlet kuracağız biz, onun için sandığa gidiyoruz, yeni bir devlet kurmak için sandığa gidiyoruz.’ Siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden ne istiyorsunuz Allah aşkına? Ne istiyorsunuz? Tarihimiz var, kültürümüz var, birikimimiz var, cumhuriyeti nasıl kurduğumuz var, el ele kol kola, yürek yüreğe mücadele ettik, devletimizi kurduk. Eksiğimiz olabilir, oturur düzeltiriz, yanlışımız olabilir oturur düzeltiriz. Tarihimizi niye red Kılıçdaroğlu, işçilere neden “hayır” denilmesi gerektiğini anlattı. dediyoruz? Rejimimizi niye değiştiriyoruz” diye sordu. Kılıçdaroğlu, geri dönüşüm işçilerine ise şöyle seslendi: “Sizin ‘hayır’ demeye herkesten fazla hakkınız var. Emin olun bunu inanarak söylüyorum. En çok ezilenler sizlersiniz. Hak talebinde bulunulduğu zaman kapılar yüzlerinize kapatılanlar sizlersiniz. Görmezlikten gelinenler sizlersiniz. ‘Adalet istiyorum’ dediğiniz zaman sesi duyulmayanlar sizlersiniz. ‘Hayırda alın teri var’ diyor arkadaşım.” l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Darbecilerle konuştuğumu ispat etsinler, siyaseti bırakırım’ CHP lideri Kılıçdaroğlu, dün akşam katıldığı CNN Turk yayınında hem referandumu tartışmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a beraber canlı yayına çıkma teklifini yineledi hem de “Hodri meydan diyorum. Yüreğiniz cesaretiniz varsa 1415 Temmuz gününü oturup tartışırız” diye seslendi. 15 Temmuz gecesi Atatürk Havalimanı’nda darbecilerle temas kurduğu iddialarına yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Benim 12 dakika konuştuğumu söylüyorlar. 1 dakika hatta 1 saniye, yarım saniye dahi konuştuğumu ispat etsinler siyaseti bırakırım. İspat edemezlerse onlara ne diyeceğiz? Yalancı desen hafif kalır. Tüm deliller elinizde. Telefonlarımı günün 24 saati dinliyorsunuz. Mail adresimi de takip ediyorlar” diye konuştu. Darbe girişiminin gidişatına göre pozisyon almadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz gecesini şöyle anlattı: “22.00 civarında uçağa bindim. 23.00 civarında indim. Uçakta Hayati Yazıcı ile de yan yanaydık. Okan Bey darbe olduğunu söyleyince inanamadık. İlk tepkimiz ‘Biz darbeye karşıyız’ oldu. Aprondan VIP sa lonuna girdik. Duyunca hemen Ankara’ya dönmek istedim. Uçaklar kalkmıyor dediler. Sabiha Gökçen’den de uçak uçmuyor dediler. Sayın Başbakan’ı aradım, ulaşamadım. Metin hazırladık televizyonlara gönderdik. Benim kaçtığımı söylüyorlar. Nereye kaçtım ki ben?” 15 Temmuz darbe girişiminin sonuna kadar araştırılmasını isteyen Kılıçdaroğlu, “Neden darbenin üstü örtülmek isteniyor? Neden ByLock listeleri açıklanmıyor” diye sorarak “Terör örgütünün içinden baklavacısı, çikolatacısı, esnafı çıktı, siyasisi yok” tepkisini gösterdi. Esad’ın anayasası Atatürk’ün tek adamlığı aklından geçirmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu “Esad’dan şikâyet ediyorsan neden Esad’ın anayasasını ülkene getiriyorsun? 1924 Anayasası görüşülürken Atatürk’e Meclis’i fesih yetkisi verilmek istenir. İki vekil kürsüye çıkar, ‘Bizi buraya Atatürk değil millet seçip gönderdi. Bizi Meclis’ten başka hiçbir güç fesih edemez’ der. Atatürk’e fesih yetkisi verilmez. Hani tek adamdı?” dedi. 54Akşener: Yüzde hayır çıkacak ‘‘EHvaeytı’rt’deaikmraemsajkk‘k‘EaykEHriaaisavmmaarrkşesymnaiiiştııazznnra’ev’aaadvşhçammneaaialrl.aaagd.’d.nnriıbrelai rı DUYGU GÜVENÇ İç Anadolu’da Belediye Başkanlığı’nın CHP’de olduğu tek il, Eskişehir. Bu, ‘Hayır’ kampanyasının il genelinde rahatlıkla yapılmasına da kapıları açmış. Şehir, adım başı ‘Hayır’ ve ‘Evet’ çadırlarıyla dolmuş. Yan yana çadırları görünce, Ankara’nın nisan ayında buz gibi soğuk ve gergin ortamından sonra ‘Oh be karnaval havası var burada’ diyebilirsiniz. Ancak o çadırlarda aslında ‘bayrakbroşür dağıtmak’, ‘müziği en yüksek sesle çalmak’ için kıyasıya bir yarış yaşandığına tanık olunca, karnaval yerini karmaşaya bırakıyor. Sokakları iki grubun müzikleri inletiyor; Evet ve Hayırcılar birbirlerine nispet yaparak caddelerde oynuyor ve birbirlerini acıtmak için sokak ortası polemiklerinde fırsat kolluyor. Evetçilerin tek tip, su, çay, kahvenin eksik olmadığı, güçlü hoparlörlerle desteklenmiş çadırlarındaki zenginliğe karşın ‘Hayır’cıların çadı rında bitmeyen mesajlar var; “kıdem tazminatının kaldırılmasına, taşeronluğa, işsizliğe, kadın cinayetlerine Hayır!” Korku hâkim Görüntünün aksine, Ankara’daki baskı, korku, şüphe ile güç sarhoşluğu ve zenginliğin Anadolu’yu da esir aldığını önce öğrenciler anlatıyor. Üniversite kenti Eskişehir’de, bir kahvede okey oynayan gençler, isimlerini söylemeden anlatıyor. Osmaniyeli olan erkek öğrenci söze başlıyor: “Ben Hayır vereceğim ama çevreme söylemiyorum. Facebook’ta da bir şey paylaşmıyorum. Babamın arkadaşları ona iletiyor; sorun çıkıyor.” Sözü tıp fakültesindeki genç öğrenci alıyor: “Hayır vereceğim ama kampanyaya destek veremem, çalışamam. Tutuklanırız. Ben oy kullanacağım ama bazıları sınav haftası diye memlekete gidip oy kullanmayacak. Oysa 1 oy, 1 oy.” Hayır ve Evet stantları arasında arada atışmalar da oluyor. Ben onları izlerken yanımdaki yabancı gazeteci arkadaşım da bir başka açıdan onları fotoğraflıyor. Derken sakallı, uzun boylu bir adam yaklaşıp, “Burada provokatör var, gizli çekim yapıyor” diyerek kalabalığı başımıza topluyor. Hemen ardından da Evet çadırlarının önünde bekleyen polisi çağırıyor. Polisin aksine sakallı adam bize kimlik soruyor. “Sen kimsin” sorumuzu ise yanıtsız bırakıyor. Polise basın kartımı gösterip, duruma müdahale etmesini istiyorum. Fakat o da ne? Çevredeki Hayırcılar da başımıza toplanıp, yabancı meslektaşımın “gizli çekim” yaptığını savunuyor. Kimsenin gizli çekim yapmasını gerektirecek bir ortam olmadığını anlatmak ne mümkün... Bizi şikâyet eden, kimliğimizi soran adamın üzerinde kimlik yok. Ben kimliğimi polise uzatıyorum, yabancı meslektaşım inatla uzatmıyor. Polis sessiz. Ayrılırken polise soruyorum, “Kimdi bu adam?” Yanıt polisin isyanı aslında: “4 gün kaldı, bir bitsin de rahatlayalım. 5 gündür çocuklarımı görmüyorum.” ‘8 bakan neredeydi?’ CHP Şişli ilçe binasına dün sabah saatlerinde gelen İstan kaymakamın evine sığındı. 8 bakan 3 gün ortada yoktu. Bütün CHP’liler, bul Milletvekili Gürsel Tekin’e CHP Genel Başkanımızın talimatıyla İstanbul Milletvekilleri Sez Ankara’da olanlar parlamen gin Tanrıkulu ve Enis Berbe toya gitti, olmayanlar da ken roğlu ile Şişli Belediye Başka di şehirlerinde dimdik darbe nı Hayri İnönü, CHP Şişli İlçe cilerin karşısında oldu” dedi. Başkanı Veli Çellik eşlik etti. Egemen Bağış’ın 10. Cumhur Tekin, Cumhurbaşkanı Tayyip başkanı Ahmet Necdet Sezer Erdoğan’ın CHP Genel Başka hakkında “Apartman görevli nı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgi si dahi seçilemeyecek bir ka li 15 Temmuz gecesinde Ata Tekin rakter” sözlerine sert bir dille türk Havalimanı’ndan kaçtığı ve dar yanıt veren Tekin, “Apartman görev becilerle temasta bulunduğu iddiala lisini küçümsüyorlar... Biri de bana rına yanıt verdi. Tekin “O gün bütün ‘Garson’ demiş. Garsonluk şerefli iş Türkiye Kılıçdaroğlu’nun nerede ol tir. Garsonluk da yaptık, pazarda da duğunu biliyordu. Sayın Başbakan’ın çalıştık, simit de sattık. Ama çalma nerede olduğunu bilen var mı? Baş dık, çaldırtmadık” yanıtını verdi. bakan o gün Kastamonu’da sayın l SİBEL BAHÇETEPE / İSTANBUL ‘Bu BAAS modelidir’ CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, söyledi. Ziyaretin ardından bir radyo programına konuk olan Yarkadaş, “Cumhurbaşkanı’nın bir partiye üye “Cumhurbaşkanı bir partinin genel olması, Türkiye’yi Saddam başkanı olursa, valiyi, emni ve Hafız Esad modeline gö yet müdürünü, hâkimi, savcı türür. Devletin tüm yönetici yı da tutamazsınız. Onlar da leri cumhurbaşkanının parti gider cumhurbaşkanının par sine üye olur. Bu bir felaket tisine üye olur. Bu bir ülke tir” dedi. için felakettir” diye konuştu. Referandum çalışmaları Bu modelin Saddam ve Hafız na Pendik Esenyalı’da devam Esad’a ait olduğunu belirten eden CHP İstanbul Milletve Yarkadaş Yarkadaş, “Bu iki isim BAAS’a kili Barış Yarkadaş, İlçe Başkanı Ke üye olunca, Irak ve Suriye’deki tüm mal Ercan ile birlikte esnafı ve il bürokratlar ve devlet yöneticileri de çede bulunan yerel gazetelerin bü aynı yolu izledi. Devlette görev alan rolarını ziyaret etti. Yerel gazetele altüst düzey yöneticilerin tama rin temsilcilerinin sorularını yanıtla mı BAAS üyesi oldu. Türkiye’de aynı yan Yarkadaş, sandıktan yüzde 53 sürece itilmek isteniyor” dedi. 54 oranında hayır oyu çıkacağını l İSTANBUL/ Cumhuriyet Eski TBMM Başkanvekili ve MHP milletvekili Meral Akşener, referanduma sayılı günler kala son anket sonuçlarını açıkladı. Akşener, “Aşağı yukarı 54/46 şeklinde hayır çıkacak. Hayır çıkması durumunda Sayın Cumhurbaşkanımız milletle inatlaşmaz, siyasi kumaşı buna müsait değil” dedi. Meral Akşener Uçum’a tepki Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu “Çalar Saat” programına katılan Akşener, gündeme dair açıklamalarda bulundu. “Getirilmek istenen sistemin Türkiye’nin hayrına olmadığını ve vatandaşların da bunu gördüğünü” söyleyen Akşener, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un açıklamalarının “Türkiye’nin hayrına olmadığını” ifade etti. Akşener, “Halk da bunu görüyor zaten. ‘Evet’ çıkması halinde bu kontrol edilemez güç, serbest bırakılmış olacak” dedi. AKP’lilerin “Muhtar olamaz dediler, biz onu 3 defa başbakan, bir defa da Cumhurbaşkanı seçtik. Ama elinde bu kadar güç yokken bile Ahmet Davutoğlu’nu görevinden aldı” dediğini aktaran Akşener, AKP seçmeninin “Erdoğan göreve geldikten sonra neler çıkacağını bilemediklerinden çekindiklerini” ileri sürdü. Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aşağı yukarı 54/46 şeklinde ‘hayır’ çıkacak. ‘Hayır’ çıkması durumunda Cumhurbaşkanımız milletle inatlaşmaz siyasi kumaşı buna müsait değil. Uzun süredir bu konu Türkiye’deki değerler üzerinden konuşuluyor. Bu seçimde bir parti seçimi olmadığı için vatandaş bir kulak çekme uyarısı yapacak bu seçimde. Cumhurbaşkanı’nı vatandaş seçti. Her ne kadar o şu an partili bir Cumhurbaşkanı gibi davransa da milletin talebi ile inatlaşmayacağına kesin eminim.” ‘Suikast uyarısı yapıldı’ Meral Akşener kendisine yönelik bir suikast düzenlenebileceği uyarısı aldığını dile getirerek, “Emekli bir hâkim arkadaş aradı. Dedi ki ‘3 kişi görevlendirilmiş sizi vuracaklarmış.’ Ben de güldüm, ‘Gelsinler görsünler’ dedim. Sonra başka bir arkadaş aradı, üst düzey bir bürokrat emekli. O da dedi ki, ‘Sizle ilgili bir kâğıt yayımlanacak. FETÖ terör örgütüyle 1725 Aralık 2013’te bir konuşma metnini oraya yazmışlar.’ Ona da güldüm. Yayımlamayan namerttir. Ama iftira eden, korkutmaya çalışan, belge bilgisi olmadan hakaret eden de namussuzdur” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle