27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 12 Nisan 2017 10 Papatya falı: Hayır mı çıkacak, evet mi? Sadece dün sabahtan, yazı için klavye başına geçtiğim şu saate (15.10) kadar epostayla, mesajla, telefonla gelen sorulardan kısa bir seçki yaptım. Önce onları birlikte okuyalım. Buyrun: Aydın Abi, hayır çıkacağı anlaşılıyor da, şöyle ağızlarını kapatacak bir fark da olacak mı sence? Hocam evet mi çıkacak, hayır mı? Sizce ne çıkacak? Evet? Hayır? Aydın Engin Bey, varoşların oyu belirleyici olacak. Şehir merkezlerinde bence hayır yüzde 6570 bandında. Ama varoşlarla ilgili bilgimiz yok. Ne dersiniz? Abi hayır çıkacak di mi? Kesin di mi abi? Kamuoyu araştırma şirketlerinden açıklamalarına güvenebileceğimiz hangisidir? Yahut hangilerine güvenmeyelim? Engin Bey siz gazetecisiniz bilirsiniz, referandum sonucuna dair sizdeki ön bilgiler nedir? Devam etmeyeyim değil mi? Bu kadarı yeterli olsa gerek. Bu Tırmık’ta aktardığım ve aktaramadığım benzer sorulara toptan cevap veriyorum: Bilmiyorum. Bilen olduğunu da sanmıyorum. HHH Bilmediğim gibi en az sizler kadar ben de merak ediyor, önceden bilmek istiyorum. Yargılarına, meslek bilgisine, rakamları analiz yetisine güvendiğim bir kamuoyu araştırmacısıyla uzun bir sohbet yürüttüm. Alın size birkaç bilgi kırıntısı: Bir: Her seçimde, seçime beş altı gün kala kararsızların sayısı ciddi bir azalma gösterir. Yani önceki haftalarda kararsız olan seçmenlerin çoğu artık bir karara varmışlardır. Ancak bu defa durum farklı. Kararsızların oranı alışılagelenin çok üstünde... İki: Kamuoyu araştırmalarında yüz yüze görüşme için “sahaya inen” anketörler görüşünü sordukları her iki kişiden birinden cevap alırlar. Oysa bu kez üç kişiden biri, hatta bazı bölgelerde dört kişiden birinden cevap alabiliyorlar. Cevap vermeyenler ya anketörü tersliyor ya da geçiştiriyor. Bu alışıldık bir durum değil. Oyunu söylemeyenlerin aslında “hayır” diyeceği ama iktidarın ve yakın çevresinin korkusundan söylemek istemediği varsayılabilir. Ama bu varsayımın ciddiye alınacak bir bilimsel desteği de yok... Üç: Kamuoyu anketlerinin arasında küçük farklar olsa da bütün göstergeler “kıl payı” ya da “bıçak sırtı” diye nitelenebilecek bir tablo sunuyor. Dört: Köy, belde gibi küçük yerleşim birimlerinde, hele hele Kürt seçmenlerin yoğun olduğu bölgelerde sorun evet mi, hayır mı değil, sandığa gitmek ya da gitmemek tercihinde. Ayrıca bir köyden silme hayır çıkarsa köyün topluca cezalandırılacağı kaygısı da çok belirleyici... Eh bu bilgi kırıntıları bile referandumun sonucunu önceden ve sağlıklı tahmin edebilmenin pek zor olduğunu gösteriyor. Evet, AKP kanadı ikna edici verilerden çok uzak kanıtlarla kampanya yürütüyor. Evet deyin yerine CHP’ye, HDP’ye yüklenme, bağırıp çağırma, naralanma ağır basıyor. Buna karşılık güçlü bir hayır dalgası yükseliyor. Ancak unutmayın, sinsi bir evet dalgası da yürüyor. HHH Adam berbere gitmiş, koltuğa kurulup sormuş: Berberbaşı söyle bakalım, saçım ak mı, kara mı ? Berber omuz silkmiş: Birazdan önüne düşecek, demiş. Ak mı kara mı o zaman görürsün... Sabredin. Şunun şurasında dört gün kaldı. Beşinci gün sandık başı... Ak mı, kara mı göreceğiz. Ama ille de benden öğrenmek istiyorsanız, bana güvenebilirsiniz: 17 Nisan sabahı elinize aldığınız Cumhuriyet’te kesin sonuçları size söyleyeceğim. Söz!.. Açlık grevleri 57. gününde Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesine izin verilmesi, çözüm sürecine geri dönülmesi ve cezaevinde baskıların son bulması talebiyle PKK’li tutuklu ve hükümlülerin başlattığı açlık grevleri Şakran’da 57, Sincan’da 48, Menemen’de 37, Van’da 36, Trabzon, Tarsus ve Hilvan’da 28. gününü girdi. Elazığ Cezaevi’nde tutuklu ve hükümlülerin açlık grevini süresiz dönüşümsüz eyleme çevirdiği, her koğuştan 2 tutuklunun başlattığı eylemin, talepler karşılık buluncaya kadar devam edeceği belirtildi. İstanbul ve Van’da tutuklu yakınları, Barış Anneleri ve siyasetçiler tarafından HDP ve DBP il başkanlıklarından 2 günlük dönüşümlü açlık grevi başlatıldı. Şakran Cezaevi önünde Barış Bloku’nun çağrısıyla yapılan eylemde konuşan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezai Temelli, “Sadece Türkiye kamuoyunu değil, uluslararası kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyorum” dedi. HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ise “İçeride her an ölüm haberlerinin gelmemesi için duyarlı olunması gerekiyor. Siyasi iktidar çok duyarsız” diye konuştu. l Yurt Haberleri haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Miraz’a şimdi de sürgün zulmü Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde hükümlü, Miraz bebeğin annesi Gülistan Diken Akbaba, dün Gebze Cezaevi’ne sürgün edildi. Akbaba, bebeği Miraz’la ring aracına binmek istemedi. Baba Cen giz Akbaba’ya haber verildi. Ancak ba banın gelmesi beklen meden anne yola çıkarıl dı. Miraz ise aileye des tek olmak üzere cezae vine giden avukat Ferat Boğatekin’e teslim edil SEYHAN AVŞAR di. Bebeğe yapılanın zulüm olduğunu söyleyen CHP İstanbul Milletveki li Barış Yarkadaş, “Bir bebeğe bile zul medenler, vicdanınızı nerede kaybetti niz?” diye sordu. Gülistan Diken Akbaba, “örgüt üye liği” suçlamasıyla Ocak 2012’de tutuk landı. Bakırköy Cezaevi’nde 1,5 yıl tu tuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. İs tanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 6 yıl 3 ay hapis cezası onanınca, bir buçuk ay önce yeniden tutuklandı. 8 aylık bebeği Miraz’ı cezaevinde büyütü yor. Miraz bebek, babasından ayrı kal ması bir yana, cezaevinde pek çok zor lukla mücadele ediyor. Beton zeminde emeklemeye başladı. Aile, bebeğin D vi taminini ve demir damlasını güçlükle içeri sokabildi. Cezaevi yönetimi anne Akbaba’ya dün ‘birkaç saat içinde Geb ze Cezaevi’ne sevk edileceğini’ bildir di. Anne Akbaba, da “Beni zorla götü rüyorsunuz. Bari bebeğimi havasız ring aracında taşımayın” dedi. Cezaevi yö netimi, annenin talebini kabul etmedi. Anne Akbaba, bebeğini alması için ba basına haber verdi. Baba Cengiz Akba ba, cezaevine varamadan bebek avukat Ferat Boğatekin’e teslim edildi. ‘Kediyle oyaladım’ Yaşananlara isyan eden baba Akbaba, “Eşimi aniden sürgün ettiler. Ben olayı duyar duymaz Maltepe’den yola çıktım. Bakırköy’e gelmeden çocuğumu avukata teslim etmişler. Eşimin sürgün edilmesi de çocuğumun ring aracında yollanmak istenmesi de başlı başına bir skandal. Bebeğimi akşam saatlerinde Gebze Cezaevi’ne götürdüm. Çünkü annesini emiyor, süt çocuğu” diye konuştu. Miraz’ı alan avukat Ferat Boğatekin de bebeğin annesinden ayrılırken ağladığını söyleyerek, “Kucağıma aldığımda annesine gitmek istiyordu. Annesi bana Miraz’ın böceğe çiçeğe ilgi duyduğunu söyledi. Dışarı çıktığımızda onu bir kedinin yanına götürdüm. Öyle oyalanmaya başladı. Bende yarım saat kaldı. Ben de bir babayım. Miraz’ın bu şekilde annesinden ayrılmasına üzüldüm. Doğadan uzakta büyümesi de içimi acıttı” diye konuştu. Keyfi uygulama CHP Milletvekili Barış Yarkadaş ise Miraz bebeğin çilesinin katlanarak arttığını söyleyerek, “Sekiz aylık bebeğe bu muameleyi maruz görenler; vicdanınızı nerede kaybettiniz?” dedi. Yarkadaş, şöyle devam etti: “Bir anne ve çocuğunun en temel haklarını gasp etmek size yetmiyor; her gün yeni bir hak ihlali gerçekleştirmeseniz rahat edemiyorsunuz. Adında ‘adalet’ olan bir partinin yönettiği Türkiye, tarihimizde görülmemiş zulümleri halka reva görüyor. Anneler sürgün bebekler mağdur ediliyor. Ama bilinsin ki; hiçbir zulüm ilelebet sürmedi ve sürmeyecek. Bu kararları verenler, uygulayanlar ve sessiz kalanlar, tarih önünde utançla anılacak.” Bakırköy’den Gebze’ye sürgün edilen Gülistan Diken Akbaba, bebeği ile cezaevi ring aracına binmek istemedi. Miraz’ın babasını beklemeyen cezaevi yönetimi, onu avukata teslim etti Avukat Ferat Boğatekin’e (üste solda) teslim edilen bebeğini alan baba Cengiz Akbaba, Miraz’ı Gebze’ye sürgün edilen annesine götürdü. l SURUÇ MAĞDURU TUTUKLANDI l HAVAALANINDA GÖZALTI ‘Serbest kaldık Ters kelepçeye ama sevinemedik’ 200 lira tazminat Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde Meclise’ yazılı gömleklerle 1 Mayıs korte 20 Temmuz 2015’te jinde ESP’lileri de zi IŞİD’in düzenledi yaret etmemiz ile ilgili ği canlı bomba saldı bir fotoğraf, başka bir rısında eşi Ferdane kortejdeki fotoğraf, 10 ve oğlu Nartan Kılıç’ı Ekim Ankara katlia kaybeden HDP PM mından sonra Bursa Üyesi Metin Kılıç ve Suruç katliamından Metin Kılıç Emek ve Demokrasi Platformu’nun çağrı yaralı olarak kurtulan Şeri sıyla düzenlenen etkinliğe ka fe Erbay’ın da aralarında bu tılmamız örgüt üyeliği ve ör lunduğu 10 kişi Bursa’da 3 güt propagandasına delil gös Nisan’da gözaltına alındı. Ön terildi. Somut hiçbir bilgi ve ceki gece tutuklama istemiy belge yok. Bunun sonucunda le Bursa Sorgu Hâkimliği’ne hâkim tutuksuz yargılanma sevk edilen 10 kişiden üni mıza karar verdi. Davadan be versite öğrencisi Volkan At raat çıkacağını düşünüyorum. maca ve Suruç katliamından Şerife ve Volkan’ın tutuklan yaralı kurtulan Şerife Erbay masına çok üzüldük, serbest “Örgüt üyeliği” ve “örgüt pro bırakılmamıza sevinemedik. gagandası” suçundan tutuk Gözaltındayken adliyede 3. landı, Metin Kılıç’ın da arala katta olmamıza rağmen otur rında bulundu 8 kişi ise ser duğumuz sıralara kelepçelen best bırakıldı. dik, akşama kadar bu şekil Gazetemize konuşan Metin de bekletildik. Burada uygula Kılıç, “Hakkımızdaki iddialar manın böyle olduğunu söyle mesnetsiz. Bugüne kadar le diler ancak adliyeye getirilen gal demokratik alanda müca Suriyeyilere böyle bir uygula dele yürüttük. Hiç ilgimiz ol ma yapılmadığını gördük. Bu mayan MLKP diye bir örgüt hayır çalışması yürüten HDP le ilişkilendirilmeye çalışıl çevresine yönelik de bir uy dık. Ben HDP MY üyesiyim. gulama” dedi. 2015’te 1 Mayıs’ta ‘bizler l Yurt Haberleri ALİ AÇAR ren mahkeme kara rını açıkladı. Karar Bakırköy 15. Ağır Ceza Mah kemesi, Gezi Par kı gösterileri sırasın da polis tarafından bacağından vurula rak yaralanan Aydın Aydoğan’ı 2 Tem Aydın muz günü gözaltına alan po lisler hakkında açılan davada Hazine’yi 200 lirası manevi tazminat, 3 bin 960 lirası ise avukat masrafları olmak üze re toplam 4 bin 160 lira taz minat ödemeye mahkum etti. Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde 2 Tem muz 2016 günü bir misafirini beklerken polisler tarafından ters kelepçe takılarak gözal tına alınan Aydın Aydoğan’ın da, “Davacının dava sının kısmen kabu lü ile takdir edilen 200 TL manevi taz minatın olay tarihin den itibaren yasal fa izi ile birlikte dava Aydoğan lı Hazine’den alınarak davacıya veril mesine, kendisini temsil etti ren davacı yararına ise 3 bin 960 TL vekâlet takdirine, isti naf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir” denildi. Cumhuriyet’e konuşan Ay dın Aydoğan, “Gezi’den sonra çok sıkıntı çektik. Ankara ve İstanbul’da ben gözaltına alı nırken, evime gelen terör po lisleri çocuğumu gözaltına al polisler hakkında açtığı da dı. Mahkemenin vermiş oldu vaya dün Bakırköy 15. Ağır ğu karar polislerin yaptığı hu Ceza Mahkemesi’nde devam kuksuz uygulamayı ortaya edildi. Mahkemede son söz koydu. Umarım bu karar di leri sorulan Aydın Aydoğan, ğer olaylarda da emsal olur ve “O kadar turistin önünde be polisler keyfi uygulamaların ni ters kelepçe yaparak gö dan vazgeçer” dedi. Aydoğan, zaltına aldılar. Kendimi an avukatı Özgür Urfa’nın istinaf latmama bile fırsat vermedi mahkemesine itiraz ederek ler” dedi. Aydoğan’ın sözleri polisler hakkında ayrıca ceza nin ardından kısa bir ara ve isteyeceğini belirtti. ‘Ergenekon şeması Erdoğan’dan’ CANAN COŞKUN Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada dönemin İstihbarat C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in savunması ve çapraz sorgusu tamamlandı. Dava kapsamında yarın cinayetteki sorumluların belirlenmesi amacıyla rapor hazırlayan Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri Mütalip Ünal, Ayşegül Genç, Mehmet Akın ve Yasemin Tuğçe İnan tanık olarak dinlenecek. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya Ali Fuat Yılmazer, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, Hrant Dink davasında ifade veren Ali Fuat Yılmazer, gazeteci Ali Bayramoğlu’nun Ergenekon şemasını dönemin Başbakanı Erdoğan’dan aldığını söylediğini iddia etti tutuksuz sanıklar dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve Trabzon eski Emniyet Müdürü Reşat Altay katıldı. Yılmazer’in çapraz sorgusunda Ahmet İlhan Güler, Dink davası sanıklarını Ergenekon soruşturmasını ilişkilendiren şemanın adli bir geçerliliği olup olmadığını sordu. Yılmazer bu soruya, “Bu şema o haliyle bir savcının eline verilemez. Adli hükme esas teşkil etmez. Bu çok ham bir bilgi. İrtibatların teyit edilmesi gerek” diye yanıt verdi. Güler de “Bu şemalar sizin dışınızda kimseye gitmiş midir? Çünkü cinayetten sonra Hrant Dink’in oğlu Arat Dink bana elindeki şemayı gösterdi. Bu şema bazı kişilerin hakkını hukukunu gözetir mi” diye sordu. Yılmazer ise, “Bu kişilerin arasına hasbelkader ilgisiz kişiler katılmış olabilir. Ama bu kişileri deşifre etmedik. Gazeteci Ali Bayramoğlu aracılığıyla gitmiştir Arat Dink’e. Ali Bayramoğlu benimle konuştuğunda bu şemayı Başbakandan (Recep Tayyip Erdoğan) aldığını söyledi” yanıtını verdi. Güler, Yılmazer’in kendisiyle ilgili söylediği ulusalcı grupların faaliyetlerinin takip edilmemesi talimatını anımsatarak, “Ulusalcılık çalışmalarınızda İstanbul’dan alamadığınız bir veri varsa kimle konuştunuz bunu? Bana böyle bir şey intikal etmedi çünkü. Benim niye haberim olmadı” diye sordu. Yılmazer de “Bu çalışmaları yaptıysanız gösterin. Muzaffer Tekin’i takip ettiyseniz arşive niye aktarmadınız? Siz bu sebeple görevden alınmak istendiniz. Çok doğal değil mi? Sizle görüşen İstihbarat A veya B şubenin FETÖ’den alınmamasının bir anlamı var” dedi. Mahkeme başkanı Ali İhsan Horasanlı anlamın ne olduğunu sordu. Yılmazer de, “Derin çetelerle hareket ettiklerini gösteriyor” ifadelerini kullandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle