20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 3 Mart 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET Kadınlardan ‘3 devrim’ vurgulu ‘Hayır’ TBMM’de kabul edilen 3 Devrim Yasası’nın 93. yılında İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) açıklama yaptı. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Avukat Nazan Moroğlu imzalı açıklamada “3 Mart 1924 tarihli 429 sayılı birinci yasayla din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını sağlamak üzere Şeriyye Evkaf ve Erkânı Harbiyei Umumi ye Vekâletleri kaldırılmış, yerine Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Genelkurmay Başkanlığı kurulmuştur. Kanunun 1. maddesinde ‘Türkiye Cumhuriyeti’nde halkın işleri ile ilgili yasaları yapmaya ve yürütmeye yalnız TBMM ile hükümet yetkilidir’ denilerek milletin egemenlik hakkının sadece yetkili organlarca kullanılabileceği vurgulanmıştır” denildi. “3 Mart tarihli ikinci kanun, Tevhidi Tedrisat Kanunu’dur. Bu kanun ile yurttaşlar arasında duygu, düşünce ve kültür birliğinin, dayanışmanın sağlanması amaçlanmıştır. Üçüncü kanunla hilafetin kaldırılması kabul edilmiştir. Bu nedenle, 3 Mart tarihli 3 Devrim Yasası ‘Türkiye’yi laikleştiren yasalar’ olarak anılmaktadır” ifadeleri kullanılan açıklamada son olarak şöyle denildi: “İKKB olarak, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkıyor; Laik ve Bilimsel Eğitimden ödün verilmesine; kadını birey olarak görmeyen zihniyete; gerici, bölücü girişimlerle Türkiye’nin geleceğinin karartılmasına; kayıtsız şartsız millete ait olan ulusal egemenliğimizin her kim olursa olsun bir kişiye bırakılmasına hayır diyoruz.” l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Verelim paralarını versinler canlarımızı’ Soma’daki maden faciasında ölenlerin aileleri Meclis’te CHP’li Özel’le basın açıklaması yaptı. Aileler parayla susmayacaklarını, adalet istediklerini söyledi CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Soma’daki maden faciasında yaşamını yitirenlerin aileleriyle birlikte Meclis’te basın açıklaması yaptı. Faciadan kurtulan bir madenci davasını geri çekmediği için iş bulamadığını söylerken, oğlunu kaybeden bir anne “Bizi parayla sustu sanıyorlar. Verelim parayı, versinler canlarımızı” dedi. CHP’li Özel, Meclis’te Soma’da yaşamını yitiren madenci aileleriyle birlikte basın açıklaması yaptı. Madeni denetlemesi gerektiği halde denetlemeyenler, madene izin verenler, kapasite üzerinde çalışmasını teşvik edenler yargılanmadığı sürece Soma’ya adalet gelmeyeceğini belirten Özel, “Alp Gürkan, Can Gürkan, her şeye paran yeter ama bizim adalet arayışımızın önüne geçmeye paranız da kirli bağlantılarınız da yetmez” dedi. Şirketin “Mahkeme hakkında bir soruşturma var ama gizli” söylentisi yaydığını dile getiren Özel, “Soma’daki mahkeme heyeti hakkında bir soruşturma var mı? Adalet Bakanı, Somalılar için ‘Mahkeme hakkında herhangi bir soruşturma yoktur, mahkemenin kararı ne olursa olsun o hâkimlerin anayasal teminatı yanında ben de Adalet Bakanı olarak teminat veriyorum, karar ne olursa olsun bu mahkemenin başına bir şey gelmeyecek’ desin. Akhisar Cumhuriyet Başsavcısı tarafından yürütülen gizli soruşturma var. Şirket olanca gücüyle, parasıyla, puluyla Ankara’da birtakım temaslar yapıp, acaba bu işi FETÖ’ye bağlayabilir miyiz diyor. Alp Gürkan, Can Gürkan, her şeye paran yeter ama CHP’Lİ ÖZEL’DEN BAHÇELİ’YE: Bşaaşrızrmanai nteızracşihainşıerdık CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, MHP Ge vaziyeti kurtaracağınızı mı düşünüyorsunuz? Sizi, Barzani’ye nel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, tercih etmelerine biz şaşırma “Referandumda ‘evet’lerin dık ama sizin şaşırmanıza şa sandıktan taşacağı” sözlerine şırdık. Eğer bu kadar kolay şa karşılık “Sayın Bahçeli, şıracaksanız, nasıl ol bu konuda hayal kuru du da yolunuzdan bu yor, sandıkta alamadı kadar hızlı şaştınız? ğı ‘evet’ oylarını rüya Sayın Bahçeli, şaşırdı sında köpürterek, taşı ğını söyleyerek bel yor olarak görüyor ola ki bizleri bugünler bilir” yorumunu yaptı. de şaşırtabilir ama Özel, Meclis’te gaze 16 Nisan akşamı va tecilerin sorularını ya tandaş şaşmayacak, nıtladı. Bahçeli’nin grup Bahçeli’nin yaptığı toplantısındaki konuş hatadan ülkeyi uzak masını dinlediğini, dünkü sosyal paylaşımları Özgür Özel tutacak.” Özel, Bahçeli’nin, nı okuduğunu belirten Abdulkadir Selvi’ye Özel, Bahçeli’ye şöyle seslen yönelik “kılıç artığı” ifadeleri di: “Sizin yaptığınız hata halk ne de tepki göstererek, “Fev tan dönmezse başını taşlara kalade tehlikeli bir ifade. He vuracak. Ama o gün, siz yine def gösteren bir açıklama, bugünkü gibi tweet’ler atarak son derece talihsiz” dedi. bizim adalet arayışımızın önüne geçmeye paranız da kirli bağlantılarınız da yetmez” diye konuştu. Heyeti etkileme çabası Meclis’e adalet aramak için geldiklerini söyleyen maden ocağında yaşamını yitiren Uğur Çolak’ın babası İsmail Çolak, sermaye yöneticileriyle avukatlarının, mahkeme heyetine aba altında sopa göstererek, birtakım baskılar oluşturarak, heyeti etkilemeye çalıştığını söyledi. Oğlunu kaybeden Elmas Kaya, adaletin sadece duvarlarda yazılı olmaması gerektiğini belirterek, “Adalet bizim için de olsun, sadece zenginler için olmasın. Kafamı duvara vura vura ne yapacağımı şaşırdım. Allah korkusuna intihar edemedim. ‘Allah beni cehennemine atar, orada da oğlumu göremezsem ölüm de bir işe yaramaz’ dedim. Çok zor nefes alıyorum” diye konuştu. Madenden kurtulan işçi CHP’li Otlu savcılığa ifade verdi CHP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Kenan Otlu, Twitter hesabındaki “Bu iş ya Meclis’te ya sokakta bitecek. Sahibine hizmet için soytarılık yapanlar tarihe kara bir leke olarak düşecek” paylaşımı nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’na ifade verdi. Otlu, “Ben bu mesajımda şayet anayasa değişikliği teklifi Meclis’ten geçerse bizim parti olarak bu teklifin yanlışlarını sokakta insanlara tek tek anlatacağımızı kastettim. Bu da herkesin en demokratik hakkıdır” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem de ise yaptığı açıklamada “Ülkemizin hayırlı evlatları düşüncelerini ifade ettiği için mahkemelerde süründürülmeye çalışılıyor. Bu hukuksuzluklar bizleri hiçbir şekilde yıldıramayacak. Bizler aynı kararlılıkla düşüncelerimizi vatandaşlarımıza anlatmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Ercan Çetin Yılmaz, işverenin kendisinden davasını geri çekmesini istediğini söyledi. Faciadan beri işsiz olduğunu belirten Yılmaz, davasını geri çekenlere iş imkanı sunulduğunu, kendilerinin ise hiçbir yerde iş bulamadığını anlattı. Uğur Çolak’ın annesi Gülsüm Çolak da para istemediklerini vurguladı ve “Bizi parayla sustu sanıyorlar. Verelim parayı, versinler canlarımızı” diye isyan etti. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Birliğin katline ferman’ HDP, referandumda ‘Hayır’ için sahaya indi. İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’da eşzamanlı toplantılarla halk sandığa gitmeye ve hayır demeye çağrıldı HDP İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’da düzenlediği eşzamanlı toplantılarla referandum için ‘Hayır’ kampanyası başlattı. HDP Sözcüsü ve Urfa Milletvekili Osman Baydemir, “Bu paket derman değil, demokrasinin, özgürlüğün, bir arada yaşamanın katline fermandır” dedi. İstanbul Gayrettepe’de bulunan Dedeman Otel’deki toplantıya milletvekilleri, siyasi parti ve sendika temsilcileri, sivil toplum örgütleri, aydınlar, sanatçılar, yazarlar ve toplumun farklı kesimlerinden pek çok kişi katıldı. Toplantının yapıldığı salona ‘Hayır’ pankartları asıldı. Toplantıda ilk olarak eşzamanlı toplantı yapılan İzmir’e, ardından da Diyarbakır’a bağlantılar yapıldı. İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’da Kürtçe ve Türkçe “Hayır” sesleri yükseldi. HDP İstanbul Milletvekili ve Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, yaptığı konuşmada halkın haber alma hakkını sağlamak için mesleklerini yapan Ahmet Şık, İnal Kızılkaya ve daha birçok gazetecinin sözü olmadan anayasa yapılamayacağını söyledi. Parti Sözcüsü Osman Baydemir “7 Haziran’da eşitlik, özgürlük ve kardeşlik halayını kurdunuz. Göz koydular! Milletin iradesini tanımadılar. Halayımızı kana buladılar” diyerek, Ahmed Arif’in “Diyarbekir Kalesinden Notlar” şiirinden esinlenerek konuşmasını sürdürdü. Baydemir, “Bunlar Engerekler ve çıyanlardır. Bunlar 120 bin insanın işine son verenlerdir. Bunlar 6 milyonu işsiz bırakanlardır. Bunlar 5 bin üniversite hocasını kapı önüne koyanlardır. Bunlar 80 milyon insanı kamplara bölenlerdir, kutuplaştıranlardır. Bunlar geleceğimize göz koyanlardır. Tanı bunları, tanı da büyü” diye konuştu. İzmir’deki toplantıda konuşan HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de “Bu referandumda hayır oyu çıkmıştır. Halklar bunun kutlamasına başladı ama zalimlerin haberi yok. Bunun sesi nisan ayının 16’sında onlara gidecek. O zaman kadar ayıktırmayın böyle devam etsinler” dedi. Diyarbakır’da düzenlenen toplantıda konuşan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, işsizlik sorununda artık mızrağın çuvala sığmadığını, KHK’ler ile akademisyenler, sağlıkçılar ve emekçilerin ihraç edildiğini belirterek, “AKP, 15 yıl boyunca mağduriyet politikası ile iktidarda kalmayı başardı. 16 Nisan’da gerçek mağdurlar sahaya inerek AKP’den hesap soracak” dedi. l Haber Merkezi haber 5 Referandum, Barzani, ‘kılıç artıkları’ Barzani ziyaretinin ardından Devlet Bahçeli’nin kopardığı kıyameti anlamak mümkün değil. Irak devleti, Kürt Federe Yönetimini’nin, bayrağını tanıyor, doğal olarak Türkiye de, tüm uluslararası camia da tanıyor, üstelik bayrak ilk kez görülmüş, göndere çekilmiş de değil. Belli ki, referandum sürecinde, MHP’den kopan milliyetçi kesime mesaj verilmeye çalışılıyor ve de fena halde dozu kaçmış biçimde. Uluslararası tanınmış bir bayrağa ‘paçavra’, AK Parti’nin Kürt siyaseti üzerine analiz yazan bir gazeteciye ‘kılıç artığı’ demeler, bu doz aşımının neticesi. Bu arada, özellikle ‘kılıç artığı’ tabirine takılmamak elde değil, ama bu tabirin muhatabı olan gazeteci, tabire takılmaktansa, geçmişini Oğuz Türklerine dayandırmak ve şehit dedelerini saymakla cevap veriyor. ‘İnsaflı’ bir İslamcı yazar da, tabiri ‘hakaret’, ‘haysiyet cellatlığı’ şeklinde tanımlıyor. Kılıç artığı tabirinin kendine itirazı olan yok, oysa bu tabir, eline kılıç alanın önüne çıkanı kendine boyun erdirdiği bir dönemin zihniyetinin bir ürünü, bir ortaçağ tabiri. Hâlâ kullanılıyorsa, bu zihniyet devam ediyor, bu ülkede yaşayanlar, şayet ‘katıksız Türk’ değiller ise hâlâ sığıntı muamelesi görmeyi hak ederler, yeri geldiğinde statüleri önlerine çıkarılır demek. Acaba bu ülkede yaşayanların kaçta kaçı ‘kılıç artığı’ değil ayrı konu, tabirin kendisi son derece çirkin ve asıl itiraz edilmesi gereken bu. Diğer yandan, Bahçeli’nin referandum öncesi milliyetçilere mesaj verme gayreti bir yana, ortada gerçekten AK Parti’nin bir yandan Kürt seçmeni, diğer yandan milliyetçi müttefiklerini idare etmek gibi bir sorunu var. Tam da bu nedenle, Bahçeli’nin sözlerine AK Parti’den ciddi bir cevap gelmedi. Ama nasılsa, burası, bir yandan milliyetçilere, ‘merak etmeyin Kürt anasını görmeyecek’, diğer yandan Kürtlere ‘MHP ile ittifak seçim sürecinin gereği, Başkanlık geldikten sonra Kürt meselesi çözülecek’ fısıltısının karşılık bulacağı bir ülke. Nitekim, bakın AK Partili Kürt milletvekili ve siyasetçilerin, bu konuda ağ zını bıçak açmıyor, onların işi Kürt seçmenin umudunu ayakta tutmak. Tabii ki, Barzani’nin ziyareti, Irak ve Suriye’deki gelişmeler ile ilgili olduğu kadar referandum ile alakalı idi. Barzani, AK Parti’nin baş müttefiklerinden biri olarak, İslamcımilliyetçi ittifaka destek vermekte tereddüt etmiyor. Yine de doğrusu, bu ziyarette tutuklu HDP’li milletvekilleri konusuna değinmekten de kaçınmadı, dahası müzakere siyasetine dönüş göndermesi yaptı. Yaptı da, iktidar yanlısı basın ve siyasetçiler işin bu yanından hiç söz etmemeyi tercih ettiler, daha doğrusu Barzani ziyaretini büyük görmekten ziyadesiyle uzak durdular. Böylece, maksat hasıl oldu, hem Kürt seçmenin kulağına fısıldananlar teyit edilmiş oldu, hem de AK PartiMHP referandum ittifakına ciddi bir gölge düşmedi. Bahçeli de, hem çıkış yaparak milliyetçi kesimin gazını almış oldu, hem de hiç vakit kaybetmeden ‘Evet’ ittifakını hiçbir şeyin bozmayacağının altını çizerek durumu düzeltti. Ne yazık ki, bu ülkede ‘siyaset’ten anlaşılan, açık, samimi ve ilkeler üzerine kurulu tartışma ve uzlaşmalar üzerinden ‘sürdürülebilir’ bir denge bulmak, toplumsal barışı bu denge üzerinden güçlendirmek ‘mahareti’ değil. Tam tersine, ‘Ali’nin Külahını Veli’ye, Veli’nin külahını Ali’ye’ ‘becerisi’ ile ‘günü kurtarmak’. O nedenle, bir türlü sorunlar çözülemiyor, büyüyor; o nedenle özgürlüklerden korkup, ‘zapturapt’tan medet umuluyor; o nedenle siyaset barış değil, hep husumetten besleniyor. Referandum süreci artık bu çerçeveyi de aştı, baskı, sindirme, husumet, karalama, iktidar çevresinin gittikçe ucuzlayan popülist kampanyası iyice ayyuka çıktı. Bu süreçten çıkacak ‘evet’, toplumsal barış, uzlaşma, hak ve özgürlük adına ne kaldıysa, onları da silip süpürecek; kurulacak düzene, itiraz edenler, razı olmayanlar ve hatta gönüllü nefer yazılmayanlar, en iyi ihtimalle, son ‘zafer’in ‘kılıç artığı’ muamelesi görecek. Türk veya Kürt hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın. Raporda Nazi felsefesine atıf Venedik Komisyonu raporunun Türkiye’deki anayasa değişikliği teklifiyle ilgili değerlendirmesinde ‘başkanlık’ için ‘Schmittçi bir egemen’ ifadesi kullanıldı DUYGU GÜVENÇ Venedik Komisyonu, Anayasa değişikliği için özgürlüklerin kısıtlanmamasının şart olduğunu belirtirken başta YSK’nin özel radyo ve televizyonların üzerindeki denetim yetkisini kaldıran düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu söyledi. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM), anayasa ve hukuk konularındaki referans kurumu Venedik Komisyonu’nun Türkiye’deki anayasa değişikliklerine ilişkin hazırladığı raporda temel ve siyasi hak ve görevler dışında başkana OHAL ilan edip, KHK çıkartabilme hakkı verilmesinin onu “tüm istisnalara karar verecek Schmittçi bir egemen” yapacağını söyledi. Komisyon böylece Nazi devletinin siyaset felsefesi ve hukuk işlerini yürüten ve modern diktatörlüğün filozofu ve hukukçusu olarak bilinen Karl Schmitt’in egemenliği tanımladığı siyaset kuramı na işaret etti. Değişiklik teklifinin parla mentodaki kabulü sırasında bazı gariplikler olduğuna dikkat çekilen raporda “En az 13 HDP’li milletvekili hapisteyken oylama yapıldı. Anayasanın 175’nci ve Tüzüğün 94’ncü maddesi oylamanın gizli yapılması gerektiğini söylemesine karşın bu kurala tam anlamıyla saygı gösterilmedi. Birçok vekil oylama sırasında oylarını açık kullandı, beyaz kâğıdı gösterdi. Vekillerin bazılarının elinde mühürleri görmek mümkündü. Sonra da kullanılmayan oylar toplandı ve AKP ve MHP’den kimlerin değişikliğe oy vermediği tespit edilmeye çalışıldığı iddiası var” denildi. ‘İllüzyon var’ Raporda, “Yasama ve yürütme arasındaki güçler ayrılığı bir illüzyon. Çünkü başkanın, yasama üyesi olanlardan da dahil atama ve görevden alma yetkisi var. Bu da ona yasama üzerinde etkili bir hamilik verecek” denildi. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle