20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 3 Mart 2017 14 İktidar Gerek yazılı, gerek sözlü, görüntülü basında, “iktidara göre”, “iktidarın sözü”, “iktidarca”, “iktidarın kararı”, kısaca “iktidar” denildiğinde ya da bu bağlamda yazılanın, okunanın, “Cumh. Bşk. R. Tayyib’e göre”, “Cumh. Bşk. R. Tayyib’ce”, “Cumh. Bşk. R. Tayyib’in sözü” demek olduğu iyice kabul edildi, olağanlaştı. Hele bunu Cumhurbaşkanı’nın tıpkı “benim muhtarım” der gibi, “Benim Başbakanım” dediği “Binali Yıldırım”ın, hep gülerek, “Cumhurbaşkanımıza göre...” söylemiyle ortaya koyduğunda insan daha iyi anlıyor; sanki kendini “Erdoğan”a adamış gibi... Ne var ki, geçen salı günü AKP’nin grup toplantısında yaptığı konuşmada sınırı aşmış; “Cumhurbaşkanı”nın son seçim dışında hep “Meclis’ tarafından seçilmesini, dolaysiyle “97 yıllık TBMM”nin bu tutumunu çocuksu bir neşeyle “abidik gubidik” tekerlemesiyle değerlendirmesine, insan ne diyeceğini bilemiyor... Bay Yıldırım’ın söylediklerine göre “Cumh. Bşk. R. Tayyib”in isteği olan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” geçerli olursa, millet “yetki”yi sandıkta doğrudan “Cumhurbaşkanı”na verecek, böylece “TBMM”, devreden çıkarılacak; dolaysiyle Meclis, Cumhurbaşkanı’nın icraatını, yetkisini, “abidik gubidik oyunlarla, tezgâhlarla” değiştiremeyecek... Dönemin tüm emperyalist güçlerine karşı yapılan “Kurtuluş Savaşı”mızı yürütüp, zaferle sonuçlandıran dolaysiyle tüm mazlum uluslara önderlik edecek bir süreci başlatanve “Büyük Zafer”in ardından “Cumhuriyet”i ilan eden; “Devrim Yasaları”nı, bir bir kabul ederek uygulayıp, “1923 Türk Devrimi”ni yaratan, “çağdaş, laik bir hukuk devleti” olan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ni kuran ve bütün bunları “Meclis”i oluşturan halkın temsilcileriyle (milletvekilleriyle) tartışa, tartışa yapan “Türkiye Büyük Millet Meclisi”ne, ne olacak dersiniz, “yok” gibi “var” olacak... Bay Yıldırım’ın o eşsiz anlatımıyla söylersek “Abidik gubidik bir Meclis” olacak... Kuşkusuz, böyle olmasına izin vermeyeceğiz, “16 Nisan”daki “Hayır” oylarımızla. Ve değerli dostlar bugün, az önce sözü edilen “Devrim Yasaları”nın ilkinin kabulunün “93. yılı”. “1924” yılının, “3 Mart” günü “TBMM”, dört saatlik bir toplantı sonunda, “Öğretim Birliği” (Tevhidi Tedrisat), “Hilafetin Kaldırılması” ile “Şeriye ve Evkaf Vekaleti’nin Kaldırılması”nı içeren üç yasa tasarısını kabul etmişti. Bu “üç tasarı”dan, milletvekillerinin ilgisini çeken, dahası büyük bir heyecan yaratan, “Halifeliğin Kaldırılmasını” içeren yasaydı. Oysa, gerek bu yasanın gerekse “medreselerin kapatılmasını ve iki türlü yapılan eğitimin birleştirilmesini” öneren yasanın sürekliliği bir bakımaüçüncü öneri olan, “Şeriye ve Evkaf Vekâleti’nin Kaldırılması”nı içeren yasaya bağlıydı. Çünkü, bu yasanın birinci maddesi, “Halkın dünyaya ait işlerinin görülüp çözüme bağlanması, TBMM’nin koyacağı yasalarla olur. Yüce İslam dininin, ‘inanca ve ibadete’ ilişkin bütün kurallarının ve işlerin yürütülmesi ve dinsel kurumların yönetimi ise yeni kurulacak olan Diyanet İşleri Başkanlığı’na aittir” diyordu. Böylece, “3 Mart 1924” tarihinden başlayarak , “şeriat”ın, “dünyasal, günlük yaşam alanı” ile “dinsel alan” birbirinden bütünüyle ayrılıyor, “inanç ve ibadetlerden” oluşan dinsel alan olduğu gibi hiç dokunulmadan “Diyanet’e bağlanıyor; temeli “değişime” dayanan dünyasal, günlük yaşam alanının düzenlenmesi ise “TBMM”nin koyacağı, dayanağı akıl olan yasalara bırakılıyordu. Ne demekti bu? Kısaca söylersek “laik yaşam düzeni”ne geçişti... Yasanın kabulünün ardından, “1926”da TBMM”nin oluşturup onayladığı “Medeni Kanun” (Yurttaşlar Yasası), “1400 yıllık şeriat”ın, can damarı olan “Kadınerkek eşitsizliği”ni kaldıran temeli oluşturacaktır. Birbirini izleyen ve “laik yaşam”ı, düzenleyen yasların özü, temeli hep “4 Mart 1924” günü, “Meclis”in kabul ettiği üç yasadan biri olan “Şeriye ve Evkaf Vekâleti’nin Kaldırılması” adını taşıyan yasanın ilk maddesinde yer alır. “3 Mart”ın, “93. yılı”nı kutlamanın, bu yasalara sahip çıkmakla, bu yolda yılmadan, ürkmeden, “savaşım” vermekle sağlanacağının ancak bir anlamı olacağını görmeliyiz... Bilmem ki katılır mısınız? 3 MART 2017 SAYI: 33385 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.12 05.48 06.12 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.34 13.30 16.40 07.13 13.08 16.15 07.34 13.30 16.40 Akşam 19.14 18.51 19.14 Yatsı 20.30 20.08 20.30 haber/yorum Editör: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK Demokrasinin etimolojik anlamı halk iktidarıdır. Yunanca halk/ahali anlamına gelen “dimos” ve iktidar anlamına gelen “kratos” sözcüklerinden türetilmiştir. Demokrasi (dimokratia) ister liberal ister muhafazakâr ya da sosyalist/sosyal demokrat olsun, varlığı ve işlerliğiyle o siyasal rejimin kalitesini belirler. Hiçbir iktidar “Demokratım!” demekle demokrat olmaz. Belirleyici olan, demokrasinin ne ölçüde uygulandığıdır. Aksi halde resmi adı Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti olan Kuzey Kore gibi diktatörlükle yönetilen ülkelerin de “demokrasi” ile yönetildiğini kabul etmek gerekirdi. Gerçek demokrasilerde esas olan söz konusu rejimlerde azınlıkların ve muhalefetin haklarının güvence altına alınıp alınmamasıdır. HHH Türkiye Cumhuriyeti, anayasanın II. maddesinin 2. fıkrasına göre “toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik (a.b.ç), lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.” Gerçekten öyle midir? Buna “evet” demek zordur. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra seçim barajı 10 Haziran 1983 tarihli 2839 sayılı kanunla yüzde10 olarak belirlenmiştir. Demokrasi ve yüzde 10’luk seçim barajı Yüzde 10’luk gibi yüksek bir seçim barajına dünyanın hiçbir ülkesinde rastlamak olası değildir. Avrupa Birliği ülkeleri içinde Almanya ve Hırvatistan yüzde 5’lik oranlarla başı çekmektedir. Diğer ülkelerde bu oran yüzde 2 ile 4 arasında değişmektedir. Yüzde 10’luk seçim barajı Türkiye’de demokrasiyi temelinden sakatlamaktadır. HHH Türkiye 16 Nisan günü 18 maddelik anayasa değişikliğine ilişkin olarak halkoylamasına gidecektir. Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin ortaklaşa hazırladıkları bu teklifin “evet” ile karşılık bulması durumunda bu iki parti ülkemizin bir “demokrasi cennetine” dönüşeceği savını ileri sürmektedirler. Ne var ki her iki parti de bu dönüşüm sürecinde parlamenter demokrasiyi sakatlayan 12 Eylül damgalı bu antidemokratik seçim barajını aşağıya çekme vaadinden özenle sakınmaktadırlar. Amaç, çeşitli muhalif akımların örgütlenerek ülke siyasetine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde müdahil olmalarını engellemektir. Halkoylamasının “evet” ile sonuçlanması durumunda bir yanda yürütmenin tek adamın elinde toplanması öbür yanda TBMM’nin kapılarının muhalif azınlıklara kapanmasıyla ülkemiz insanları, bırakın demokrasi cennetini, bugünkü sakat demokrasimizi bile mumla arar hale gelecektir. HHH Kuşkusuz ki demokrasimizi sakatlayan tek neden seçim barajı değildir. Ülkemizde düşünce ve anlatım, toplantı ve yürüyüş özgürlüklerinin baskılanmasından gazetecilere, akademisyenlere, sanatçılara yapılan baskılara, Kürt politikacıların siyasetten uzaklaştırılmalarına kadar temel insan haklarını, özgürlükleri, evrensel demokrasiyi ayaklar altına alan çok sayıda antidemokratik uygulama vardır. Bu yazımızda konu seçim barajı olduğundan bunun üzerinde durmaya çalıştık. FETO sporla da içli dışlı! Firari Karakuş, eski Tahkim Kurulu üyesi çıktı, ‘FETÖ köprü kurdu’ haberi basketbolda sıkıntı yarattı FETÖ’nün futbol dünyası ile olan ilişkisi, yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor. F.G.’nin 2 numara jerle bağının olduğunu ifade ettiler. Ay TÖ ile irtibatları kapsamında adı geçen mesaj ve ses kaydı bulunduğu kayderıca Karakuş’un bazı transferlerde de ve söz konusu kişilerle 78 mesaj arama dilen Tuzcuoğlu’nun ayrıca EGM Huaracılık ettiği yine polise yakın kaynak ve ses kaydının bulunduğu iddia edi kuk Müşavirliği’nde çalışan, FETÖ’nün lı yargı imamı olarak gösterilen fira larca vurgulandı. len avukat Engin Tuzcuoğlu’nun TFF üst yargı yapılanmasındaki birinci ada ri hukukçu Osman Karakuş’un, 17 Henüz somut bir kanıta rastlanılama ve TBF’de görev alan kişi olduğu öne mı Osman Karakuş’la 95 telefon irtiba 25 Aralık operasyonu sonrası dönem masına karşın byLock kullandığı öne sürüldü. tının belirlendiği ifade edildi. İstanbul de dahil olmak üzere Türkiye Futbol sürülen ve adı verilmeyen bir teknik di Cumhurbaşkanlığı Spor Baş Danış Barosu’na kayıtlı aynı isimde başka bir Federasyonu’nun Tahkim Kurulu üye rektörle antrenöre söz konusu bağlan manı görevini sürdürürken Basket Engin Tuzcuoğlu olmadığı da öğrenilir liği yaptığı ortaya çıktı. Hakkındaki id tısı nedeniyle iş verilmediği öne sürül bol Federasyonu Başkanlığına seçilen ken TBF’nin, hukuk baş danışmanı ile dialar sonrası, 2015 yılının şubat ayın dü. Hatta adı gizli tutulan bir kulüple Türkoğlu tarafından TBF hukuk danış ilgili nasıl bir yaptırım uygulayacağı da TFF’deki görevinden ayrılan tu akşam sözleşme imzalayıp sabaha kar manlığına getirilen Tuzcuoğlu, 15 Tem merak konusu oldu. tuklama kararı öncesinde de yurtdışına kaçıp Kırgızistan’da izini kaybetti şı yaşanan telefon trafiği sonrası iş akdi işleme konmayan bu antrenörün yi muz darbe girişimi sonrası başkanlığını yaptığı TFF Tahkim Kurulu’ndan ay Tuzcuoğlu: Dosya yok ren Karakuş’un, 15 Temmuz darbe giri ne byLock’ta adı geçen bir futbol mena rılmıştı. Sabah gazetesindeki haber sonra şimi sonrası cemaatin HSYK, Anayasa jeri üzerinden sürekli futbolcu transfer TFF ile niçin ilişkisinin kesildiği sı görüşlerini aldığımız avukat Engin Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’daki ettiği, bazı futbolcuların da bu iletişim ne dair net bir bulguya rastlanıla Tuzcuoğlu, adının herhangi bir dosya “abi”si olduğu ortaya çıkmıştı. sistemine kayıtlı olduğu öne sürülüyor. mayan Tuzcuoğlu, bu gelişmeden kı da geçmediğini söyledi. İki gündür adli Osman Karakuş’un cemaat arasın Bu isimlerin referandum sonrası gözal sa bir sonra TBF ile anlaşmıştı. Engin yelerdeki konuyla ilgili dosyalarda adı daki iletişim sistemi olarak bilinen tına alınacağı, yine haziran ayında fut Tuzcuoğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep nı aradığını ancak bulamadığını ifa byLock ve normal iletişim yöntemle bolda büyük bir FETÖ operasyonu ya Tayyip Erdoğan’ın futbolda en güvendi de eden Tuzcuoğlu, “Hiçbir yerde dos ri ile futbol dünyasının birçok ismi ile pılacağı da Ankara kulislerinde konu ği isim olan yorumcu Rıdvan Dilmen’le ya yok. Ankara ve İstanbul’da böyle yazıştığı öğrenildi. Emniyet ve savcılı şuluyor. de yakın dost olduğu biliniyor. bir kayıt bulunamadı. Bu şahıslardan ğa yakın kaynaklar, Karakuş’un Süper İstanbul’da yakalanan firari savcılar Sabah gazetesinde önceki gün ya Osman Karakuş, benimle birlikte TFF Lig ve PTT 1’de şampiyonluk yaşamış 1 Sadrettin Sarıkaya ve Adnan Çimen ile yımlanan ‘FETÖ o savcılara köprü ol Tahkimi’nde çalışmıştı Ocak 2015 so teknik direktör, 3 antrenör ve 1 mena hâkim Dursun Ali Gündoğdu’nun FE muş’ haberinde, sakıncalı savcılarla 78 nuna kadar, hayırlısı” dedi. ‘Erdoğan’a suikast’ davasının sanığı: Bildiğim sırları söylemem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast girişimi davasının 7. gününde ilk ifadeyi veren Özel Kuvvetler’de görevli Yüzbaşı Ergün Şahin, 15 Temmuz’da darbeci general Semih Terzi’yi vurduktan sonra şehit olan Ömer Halisdemir hakkında “Nasıl bir telefon emri ile Ömer Halisdemir bir generali vurup milletin gönlünde taht kurdu ise ben de güvendiğim bir komutanımın emri ile göreve gittim. Ömer Halisdemir ile aynı tezgâhın ürünüyüz” dedi. 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı Marmaris’te Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesine yönelik suikast girişimi davasının duruşmasına yoğun güvenlik önlemleri altında devam edildi. Duruşmada 15 Temmuz öncesi Özel Kuvvetler’de Karargâh Subayı olan eski Yüzbaşı Ergün Şahin dinlendi. Görevlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı almak olduğunu bildiğini söyleyen Ergün Şahin, “Şükrü Binbaşımın talimatıyla helikopterle İzmir’e gittik. Çiğli’de bizi Gökhan Paşam karşıladı. Gökhan Paşam ‘TSK yönetime el koydu. Emirleri Genelkurmay Başkanı’ndan alıyoruz’ dedi. Görevimizin Marmaris’e gidip Cumhurbaşkanını almak olduğunu biliyorduk” diye konuştu. İfadesinde dönemin Genelkurmay Başkanının referansı ile özel kuvvetlere seçildiğini kaydeden Ergün Şahin, “Devlet sırrı niteliğinde çok sayıda iç ve dış göreve gittim. 6 bin defa müebbetle yargılasanız da bu sırları söylemem. Zaten ben mesleğime geri döneceğim” sözlerine yer verdi. Ergün Şahin, “O gece orada gerçekten bir suikast yaşandı ise bunun sorumluları biz değiliz. Siyah kıyafetli askerlerden söz ediliyor. Biz oraya gittiğimizde film zaten bitmişti” dedi. l DHA Sanık Üsteğmen Yılmaz amaçlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı korumak olduğunu söyledi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] l Başkandan sanığa tepki: Madem teröristler niye ateş etmediniz Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda 15 Temmuz dar be girişimine karıştıkları iddia edilen 69 askerin yargılandığı davada savunma yapan astsubay Fatih Uysal, terör saldırısı emri üzerine nizamiyeye gittiklerini, yalnızca havaya ateş açtığını söyledi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, “Bu nasıl mantık gelen talimatlara göre terör saldırısı bekliyorsunuz. Gelenler terörist ise neden öldürmüyorsunuz da havaya ateş ediyorsunuz” diye çıkıştı. Nizamiyede vurulan müşteki astsubay İsmail Oğuz, kendisini tanımadığını belirten Uysal’a “Ben seni çok iyi tanıyorum. Sen de beni iyi tanıyorsun. Başkanım bunlar koordinatör ekip, beyin takımı” karşılığını verdi. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 3. duruşmasında, ÖKK Kurmay Başkanı’nın İcra Astsubayı Fatih Uysal, 15 Temmuz günü Harekât Şube Müdürü Albay Ümit Bak’ın kendisini araması üzerine karargâha gittiğini belirtti. 11.30 sıralarında Bak’ın odasına gittiğini kendisinin öğleden sonra Zekai Aksakallı Paşa ile toplantıya gideceğini ve beklemesini söylediğini ileri süren Uysal, şunları anlattı: “21.30 civarında Ümit Bak Albayım arayarak terör saldırısı ihtimalinin olduğunu söyledi. Ümit Bak ‘Gelen personele ateş etmeyin, gerekirse havaya ateş edin’ emri verdi.” Uysal’ın sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Ademoğlu, “Bu nasıl mantık. Gelen talimatlara göre terör saldırısı bekliyorsunuz. Terör saldırısı olacaksa neden ateş etmiyorsunuz? Teröristse vurun. Niye havaya ateş ediyorsunuz ki” diyerek tepki gösterdi. Sanık ise “Evet öyle olması lazım ama ben de anlamadım” demekle yetindi. l ANKARA / Cumhuriyet ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] l Polatlı davasında aynı savunma: Terör saldırısı olduğunu sandık 15Temmuz darbe girişimine ilişkin, Ankara’nın Po latlı ilçesinde bulunan 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığı’nda görevli 330 sanık hakkında açılan davanın 3. duruşması görüldü. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampusu duruşma salonunda görülen duruşmada savunma yapan eski Uzman Çavuş Gökhan Bulgan, darbe girişimi sırasında terör olayını bastırmak için görev aldıklarını iddia etti. Bulgan, “Biz o gece bir terör saldırısını önlemek için görevlendirildiğimizi sanırken hain bir amaca alet edildiğimizi sonradan anladık” dedi. Polatlı’ya yaklaştığımızda halk bu kez tepki gösteriyordu. Aracın altında kalanlar olur, ezilebilirler diye havaya üç el ateş ettim. Bunu kendilerine ve bize zarar vermesinler diye yaptım. Güvenlik amacıyla havaya ateş açtım” ifadesini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. OSMAN GÖKSU C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle