20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 3 Mart 2017 10 124 gündür özgürlüğünden yoksun... l CEZA DAVASI SÜRÜYOR Cem Küçük’e tazminat cezası CANAN COŞKUN Kamuoyunda gazetecileri ve muhalifleri hedef göstermesiyle tanınan TGRT Haber programcısı Cem Küçük, gazeteci Ahmet Hakan hakkında Star gazetesinde 9 Eylül 2015’te “Şizofrenik ve PKK’lı bir hırsız portresi” başlığıyla kaleme aldığı köşe yazısı nedeniyle 10 bin TL tazminata mahkum edildi. Hakan’ın avukatları Turgut Kazan, Aslı Kazan ve Serdar Laçin, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sundukları dava dilekçesinde söz konusu köşe yazısında geçen “İstersek seni sinek gibi ezeriz. Bugüne kadar merhamet ettik de hâlâ hayatta kalabiliyorsun” sözleriyle ölümle tehdit ve öldürmeye tahrik suçlarını işlediğini belirtmişti. Dilekçe ile Küçük’ten 100 bin TL manevi tazminat talep edilmişti. İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi, talebi kısmen kabul ederek Küçük’ün 10 bin TL tazminat ödemesine hükmetti. Küçük hakkında tazminata konu köşe yazısının yanı sıra 15 Temmuz, 26 Ağustos, 12 Ekim ve 14 Eylül 2015 tarihli yazıları nedeniyle Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da iddianame hazırlanmış, Küçük’ün tehdit ve hakaret suçlarından 6 yıla kadar hapsi istenmişti. Küçük hakkında açılan dava Büyükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. l CHP’Lİ BARIŞ YARKADAŞ: TRT’de büyük bir kriz var CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, TRT’nin sınavlar tamamlanmasına karşın, kazanan kişileri işe başlatamadığını, AKP’liler tarafından kendilerine söz verildiği halde işe başlatılmayan kişiler arasında MHP’ye yakınlığıyla bilinen isimlerin olduğunu söyledi. Yardakaş kendisine ulaşan adayların “muhatap bulamamaktan” yakındığını söyledi. Gazetemizde dün çıkan “Saray’dan köşke TRT vetosu” başlıklı haberi anımsatan Yarkadaş, “Cumhurbaşkanı da kendisine sunulan listeyi FETÖ şüphesi yüzünden iade etti. Cumhurbaşkanı, Başbakanlık tarafından gönderilen listeye bile şüpheyle yaklaşıyor” dedi. TRT’nin kötü yönetildiği için ciddi bir mali kriz yaşadığını da kaydeden Yarkadaş, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi vererek konyu TBMM gündemine taşıdı. BYEGM’ye tepki Yarkadaş, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün tutuklanan Die Welt Gazetesi Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel için hazırladığı rapora ve raporu kaynak göstererek Yücel’i hedef alan Star gazetesine tepki gösterdi. Yarkadaş, “İlgili daire, Türkiye karşıtlığı arıyorsa, iktidarın politikalarına baksın... Türkiye’ye en büyük zararı, 151 gazeteciyi tutuklatanlar veriyor” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet l 4 YIL HAPİS İSTENİYORDU Belge’ye, ‘Erdoğan’a hakaret’ten beraat Yazar Murat Belge, Taraf gazetesinde yayımlanan bir yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada beraat etti. Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada kararı açıklayan mahkeme, “suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle” beraata hükmetti. l DHA haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Boşver, oğlum. Sana da aldatılmak yakışırdı...’ Merhaba güzel abim, Ne yalan söyleyeyim, bir yanım bu satırları okuyacaksın diye seviniyor; diğer yanım doğru kelimeleri bulmak için sancılı bir uğraş içinde. Zira, mektubun doğası gereği mahrem olması esastır. İki kişi arasında, kimseyi ortak etmeden, üçüncü gözlerden sakınarak yazılmalı mektup. Ama bu mektup öyle olmayacak. Şartlar belli... İşkence türleri konusunda mahir olan devlet, “mektup yasağı” ile iki ucu da yakan bir eziyet daha bulup koydu önümüze. O yüzden, sana bir gazete sayfasından “merhaba” diyebilmek ne kadar yakışıklı olsa da satırlarımı herkes okuyacağı için bu da bir “görüldü” damgası en nihayetinde. Çekeceğiz mecbur. Ama ne çektiğimizi unutmayacağız. İçeride 100 günü devirdiniz. Sizden aylar önce hapse atılanlar olduğu gibi, sizden sonra da cezaevine konan gazeteciler oldu. Sizi çeviren kalın, soğuk ve yüksek duvarların ardındaki hayat ise kederli bir hercümerç içinde. Görüşünüze gelen yakınlarınızdan sorup da öğrendiğin gibi her şey. Sizin gibi, biz dışarıdakiler de en kısa zamanda hakkınızdaki iddianamenin tamamlanmasını bekliyoruz. Hakkınızda iddia edecekleri tek bir suç bile bulamadıkları için 100 gündür tamamlayamadıkları o iddianameyi... Sen içerideyken, 2011’de yazdığın “Gazze” kitabını tekrar elime alıp okudum. Mavi Marmara baskınından sonra gittiğin Gazze’de tanık olduğun zulmü anlattığın o kitap, şimdi her zamankinden daha güzel bir nişan göğsünde. Ve elbette Seraj bebek... Gazze’deki Al Nasir Hastanesi’nde gördüğün, kalp kapakçıklarındaki sorun nedeniyle bir an önce ameliyat edilmezse yaşayamayacak olan o birkaç günlük bebek. Gazze ile ilgili katıldığın TV yayınlarında, bölgeden yazdığın haberlerde inatla anlattığın ve en sonunda iş dünyasını ve hükümet yetkililerini seferber ederek ameliyat edilmesi için özel uçakla İstanbul’a getirtmeyi başardığın Seraj bebek... Seraj bebek kurtuldu ve tedavisinin ardından annebabası ile Gazze’ye geri döndü. Sen bu süreçte yaptığın kamu haberciliği ile 2010 Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü’nü aldın. Ama belki de en büyük ödül, Seraj bebeğin manevi babası olarak ikinci bir evlat daha kazanmış olman oldu. O günlerde daha bu kadar yaygınlaşmamıştı “yandaş basın”. Gazze’deki haberciliğin ve Seraj bebeğin hikâyesi, hükümete yakın TV ve gazetelerde uzun süre işlendi, anlatıldı. O gün haberciliğini ayakta alkışlayanlar, bugün hakkında ferman yazıyor. Oysa tarih yazılmaya devam ediyor. Ve yazı, her zamanki gibi en kati gerçekleri geleceğe taşıyacak. Sen Refah Sınır Kapısı’nda, Sur’daki hendeklerin önünde ya da Meclis koridorlarında olduğu gibi kaleminle yaşadığın çağın dürüst bir tanı ğı olmaya devam edeceksin. Ne güzel bir laf, ne rafine bir hayat der Büyük büyük laflar etme si, değil mi? yi sevmem, bilirsin. İnancını, “Aldatan olacağına aldatılan ol, yalan umudunu ve neşeni korudu cı olacağına doğruyu konuş ve bedelini ğunu biliyorum. Duvarın öte öde” diyor yaşlı adam, evladına. tarafında biz de koruyoruz, Babanın evladına ömründen süzüp he bunu bil sadece. diye ettiği bu söz, bana seni hatırlattı. Sevgili dostum, Seni ve memlekette kaleminin namusu Hasan Ali Toptaş’ın için hapis yatan tüm meslektaşlarımızı... “Kuşlar Yasına Gider” romanını aldım sa Çünkü bu devirde sana da “mahpus” na. Çekmecemde bekletiyorum, sen çı olmak yakışırdı. Doğruyu yazıp söylemek kınca vermek için. Beğeneceksin biliyo ve bunun bedelini ödemek... rum. Hatta okumayı bitirdikten sonra bir Sayfada bana ayrılan yer dolmak üze süre yanında taşımaya devam edecek re. Artık eksik kalan ne varsa, hapisten sin. Yeni baskılarını alıp alıp sevdiklerine çıkışına saklayacağım. hediye edeceksin. Biz bir kitabı sevince Hani hep denir ya, “gün gelecek bun öyle yaparız çünkü, değil mi... lara güleceğiz” diye. Bana hep ters gel Romanın baş kahramanı, kitabın bir miştir bu söz. Yaşamı ıskalamaya ne yerinde, babasına, güvendiği birinin gerek? Doğru olan hiçbir şeyi er ihanetine uğradığını anlatıyor öfke telememeli insan. Şimdi güle içinde. Babaoğul öteden beri me riz, şimdi ağlarız biz. Öyle de safeliler. Bir ömür birbirlerine söy ğil mi... lemek isteyip de söylemedikleri Şimdilik, senin cümlele sözlerle dolmuş yürekleri. rinle veda ediyorum sana. Evlat uğradığı ihanetin kırgınlığı “Gazze”nin son satırlarıyla... nı anlatırken, ağır hasta olan baba sı ölüme yakın insanların sakinli “Rahat yok ne sana ne ği ve huzuru ile dinliyor ev bana ladını. Biliyoruz ikimiz Ve sonra, belki de oğluna de... söylemek istediği her şeyi Bekleyeceğiz ve en çok da onunla ne ka umacağız bir gün dar gurur duyduğunu barış gelecek diye... iki küçük cümlede anla Eminim bir ödülü tıveriyor. olacak çekilen sıkıntı “Boşver, oğlum” di ların... yor. “Sana da aldatılmak Ve sonunda yüzleri yakışırdı.” Murat Sabuncu gülecek çocukların...” Demokrasi zedelendi CHP lideri Kılıçdaroğlu ile görüşen Uluslararası Basın Özgürlüğü Heyeti, Türkiye’deki tutuklu gazetecilerle ilgili rahatsızlığını iletti CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Uluslararası Basın Özgürlüğü Heyeti ile görüştü. Cezaevindeki gazetecilerin, referan dum sürecinin konuşulduğu toplantı da, heyetin “Bu anayasa değişiklikle rinin yürürlülüğe girme sinin parlamento üzerin deki etkisi ne” sorusuna Kılıçdaroğlu’nun “Bugün yaşadığımız OHAL uygu lamaları süreklik kaza İKLİM ÖNGEL nacak artık, işin doğrusu 1789 Fransız devriminin gerisine düşmüş olaca ğız” yanıtı verdiği belirtildi. Toplantı da heyetin “Türkiye’de basın özgürlü ğü ciddi yara aldı, demokrasi zedelen di” yorumu yaptığı öğrenildi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Uluslara sı basın meslek örgütlerinin temsil cilerinden oluşan Uluslararası Basın Özgürlüğü Heyeti’ni kabul etti. Bası na kapalı olarak yaklaşık 1 saat süren toplantıda, Türkiye’deki basın özgür lüğü ve referandum süreci konuşuldu. Görüşmede Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz ve Eskişehir Milletveki li Utku Çakırözer de hazır bulundu. ‘Hayır çıkaracağız’ Edinilen bilgiye göre CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu toplantıda, iktidarın kendisi ve bütün devlet organlarının “Evet” kampanyasını başlattığını belirterek, “Hükümet ‘evet’in serbest olduğu bir atmosfer ele alıyor, ‘Hayır’ın adeta suçlandığı bir atmosfer yaratıyor. Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı tarafsız değil, tarafsız olması gereken vali, kaymakam, devlet organları tarafsız değil, tarafsız olması gereken yargı tarafsız değil. Zor koşullarda bir referanduma gidiyoruz ama bu referandumdan ‘Hayır’ çıkaracağız” dedi. ‘1789’un gerisine düşeriz’ Uluslararası Basın Özgürlüğü Heyeti’nin “Bu anayasa değişikliklerinin yürürlülüğe girmesinin parlamento üzerindeki etkisi ne?” sorusuna karşılık, Meclis’in yasa yapma tekelinin elinden alındığını, devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili kararları yalnıcza başkanın alacağını anlatan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Bugün Cumhurbaşkanı yurtdışına gittiğinde ona TBMM Başkanı vekâlet ediyor. Meclis başkanı da seçimle gelen birisi, anayasa değişikliği eğer kabul edilirse başkanın yerine seçimle gelmeyen birisi vekâlet edecek. Biz bunu sadece darbe dönemlerinde gördük. Ayrıca bu anayasa değişikliği kabul edildiğinde bugün yaşadığımız OHAL uygulamaları süreklik kazanacak artık, işin doğrusu 1789 Fransız devriminin gerisine düşmüş olacağız” ifadelerini kullandı. ‘Medya dördüncü güç’ CHP lideri Kılıçdaroğlu, gazetecilerin özgürce haber yaptıkları, haber yapabilecekleri, düşüncelerini özgür CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Uluslararası Basın Özgürlüğü Heyeti’yle yaptığı görüşme yaklaşık bir saat sürdü. ce ifade edebilecekleri, eleştirilerini yapabilecekleri bir ortamı sağlamanın demokrasiye yapılmış en büyük katkı olacağını belirtti. Kılıçdaroğlu, “Biz medyayı yasama, yargı ve yürütme dışında dördüncü güç olarak kabul ediyoruz” dedi. ‘Medyaya siyasi baskı’ Heyet, OHAL koşullarında muhalefet açısından sağlıklı bir referandum kampanyasının yürütülüp yürütülmediğini ve tutuklu gazetecilerin durumunu sordu. Kılıçdaroğlu, “İçerde olan gazetecileri sürekli gündemde tutuyoruz, gazetecilerin hapse atılmasını sürekli eleştiriyoruz. Hükümet, ciddi bir sivil dikta rejimi uyguluyor. Muhalifler susturuluyor. Medyada referandum kampanyaları adil şekilde yer almıyor. ‘Evet’ diyenler medyada geniş yer alabilirken, ‘hayır’ diyenlere yer verilmiyor. Medyaya da siyasi baskı uygulanıyor” karşılığını verdi. ‘Adil temsil yok’ Heyetin “OHAL koşullarında referanduma gidilmesi”ne yönelik sorulan soruya ise Kılıçdaroğlu, “Demokratik meşruiyet yok. Adil bir temsil yok, adil bir referandum kampanyası yürütülemiyor. OHAL’deyiz, Her şey yürütmenin elinde. İstedikleri zaman istedikleri gibi baskı uygulayabiliyorlar. Biz tüm bu olumsuzluklara karşın elimizden gelen tüm imkânları seferber ederek hayır kampanyasını güçlü kılacağız” yanıtını verdi. Heyetin de toplantıda referanduma eşit koşullarda gidilmemesini eleştirildiği, Türkiye’de basın özgürlüğünün ciddi yara aldığını, demokrasinin zedelendiğini belirttikleri öğrenildi. Toplantıda; cezaevindeki gazetecilerin, terörle mücadele yasasının ve cumhurbaşkanına hakaret davalarının basın özgürlüğünün önünde ciddi engel oluşturduğu kaydedildi. l ANKARA DENİZ YÜCEL’İ BIRAKIN Almanya’da, Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in tutuklanmasına yönelik tepkiler sürüyor. Yücel’in serbest bırakılmasını isteyen Almanya Başbakanı Angela Merkel, “basın özgürlüğüne saygı gösterilmesi” uyarısında bulundu yaptı. Deutsche Welle’de yer alan habere göre, Mecklenburg Vorpommern eyaletinin Demmin kentinde geleneksel Kül Çarşambası konuşmasını yapan Merkel, “Bu akşam Türkiye’de tutuklu bulunan Deniz Yücel’i anıyor ve serbest bırakılmasını talep ediyoruz” dedi. Federal hükümetin Yücel’in serbest bırakılması için elinden gelen her türlü çabayı göstereceğini ifade eden Merkel, Yücel’in “kendi mesleğini icra etmekten başka bir şey yapmadığına” işaret ederek, bu nedenle serbest bırakılması gerektiğini vurguladı. Merkel, “Bağımsız gazetecilik var olabilmelidir, gazeteciler işlerini yapabilmelidir. Almanya’da özgür ve bağımsız basının olması, bizim demokrasimizin bir parçasıdır ve rahatsız edici olsa bile hiçbir zaman için sorgulanamaz” dedi. l Haber Merkezi ‘BİR PARÇA ÖZGÜRLÜK’ Alman gazetesi Die Welt’in tutuklanan Türkiye muhabiri Deniz Yücel, meslektaşlarına gönderdiği mektubunda gözaltında tutulduğu hücreden hapishaneye transfer edilmesiyle koşullarının iyileştiğini belirtti. Deniz Yücel, mektupta sorgulama ve tutuklama gerekçesine ise halen güldüğünü söyledi. Yücel mektubunda şu ifadeleri kullandı: “Merhaba dünya, 13 gün polis gözetiminde tutulduktan sonra şu anda İstanbulMetris cezaevinde bulunuyorum. Kulağa tuhaf gelebilir ama şu anda sanki özgürlüğümün küçük bir parçasını yeniden kazanmış gibi hissediyorum: Gün ışığı! Taze hava! Doğru dürüst yemek! Çay ve Nescafe! Sigara! Gazeteler! Gerçek bir yatak! Sadece benim istediğim zaman kullanabilece ğim bir tuvalet. Gün boyunca eğer istiyorsam birkaç siyasi tutuklu ile mutfak ya da avlu, akşam da sadece bana ait olan hücrem. Burada fazla kalmayacağım ama yine de burası iyi. Beni özgürlüğümden alıkoymuş olsa da sorgulanma süreci ve (tutuklanma) karar gerekçesi hâlâ gülmeme neden oluyor. Mektubumu burada kesmek zorundayım. Ama tüm arkadaşlara, yakınlara, meslektaşlara benim için mücadele veren tüm insanlara teşekkür ediyorum. İnanın, bu bana iyi geliyor hem de çok iyi. İçtenlikle...” Yücel bu satırları yazdıktan sonra Metris Cezaevi’nden Silivri Cezaevi’ne transfer edildi. Die Welt gazetesi, mektubu Metris’te avukatlarına teslim eden Yücel’in Silivri’de de benzer koşullarda kaldığını belirtti. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle