20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 2 Mart 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘Yıldırım’a milli dedik haber 5 yüzümüzü kara çıkardı’ Bahçeli ile AKP arasındaki ‘Kürdistan bayrağı’ tartışması büyüyor. MHP lideri “Eğer Barzani bize tercih ediliyorsa bunu iyi niyetle yorumlayamam” dedi Barzani’nin Türkiye ziyareti sırasında Ankara ve İstanbul’da asılan Kürdistan bayrağı ile ilgili MHP ile AKP arasında başlayan tartışma büyüyor. MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbakan Binali Yıldırım’a “bayrak tanımı” yaparak, “Eğer Barzani bize tercih ediliyorsa, ki bu da bir tercihtir, asıl bunu iyi niyetle yorumlayamam, samimiyetle okuyamam. Sayın Başbakan’a millilik övgüleri yaparken, mahcup olacağımız, yüzümüzü kara çıkaracak misal ve eylemlerle karşılaşmaktan üzülüyoruz” dedi. Partisinin salı günkü grup toplantısında Kürdistan bayrağına sert tepki gösteren Bahçeli, tepkisini dün bir doz daha artırdı. Twitter’dan açıklama yapan Bahçeli, “Bayrak, milli namus ve şerefin göklerde dalgalanan itibar ve görkemidir. Peki 26 27 Şubat’ta, İstanbul ve Ankara’ya astırılan bez parçası nedir? Türkmenlere kan kusturmuş, teröre destek vermiş, işlenmiş suç ve cinayetlere ortak olmuş birisinin bayrağı olsa ne yazar, olmasa ne çıkar? Türk vatanında sözde Kürdistan bayrağı dalgalanıyorsa, buna niçin sessiz kalalım, bunu nasıl sineye çekelim ” diye sordu. ‘Türk bayrağı inmiştir!’ “Ucuza ağırlığın, küçüğe azizliğin, değersize de anlayışın olmayacağını” belirtten Bahçeli, şunları kaydetti: “Olur diyen varsa ya aklını kontrol ettirmeli, milli müktesebatını gözden geçirmelidir. Nasıl övelim malum kötüyü? İstanbulAnkara’ya sözde bayrak asılıyorsa, Türk bayrağı inmiştir! Sayın Başbakan, talihsiz şekilde, ‘Bugünlerde bir bayrak hikâyesidir gidiyor’ dedi. Bilmelidir ki, bayrak hikâye değil, haya ve hakikattir. Irak Anayasası’na göre Küzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi özerk bir yapıymış. Parlamentosu, başbakanı, bakanları, ayrı bir bayrağı varmış. Ben de diyorum ki bu Türkiye’nin meselesi değildir. Irak Anayasası’nı açtım baktım, Barzani’ye özgü bir bayrak tanımı görmedim. Olsa bile bizi bağlamaz.” CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke’nin MHP’ye yönelik sözleri üzerine de Bahçeli, “CHP Sözcüsü, konuyla ilgili anlatacağımız şeyleri merak ediyordu. Fakat kendi liderinin suskunluğunu görmemiş olacak ki es geçmiştir. Bize laf sokuşturmaya, parmak sallamaya çalışanlara bir baksanız arı gibiler, ağızlarından bal damlıyor, ama kuyruklarında da zehir” dedi. Barzani tercihse... “Yıldırım’ın Barzani paçavrasını gündeme getirmenin iyi niyetlilik olmadığını söylediğini” ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kötüye kötü demenin neresi iyi niyetlilik değildir? Ne oldu da Barzani Türkiye’de hem de şu nazik ve hassas dönemde ağırlandı? Güzele güzel diyoruz, naz ediyor, çirkine güzel diyoruz haz ediyor. Nasıl iştir, anlamak mümkün değil. Barzani’nin bez paçavrası daha önce de asılmış! İyi ya o zaman da aynı şiddetli ve tavizsiz tepkiyi göstermedik mi? Cenap Şahabettin diyor ki; ‘Yuvasını yakmadıkça yılanın kökü kesilmez.’ Yuva da bellidir yılan da. Bunları yok saymak yıkımdır. Dikkat edelim, bir çivi yüzünden bir nal, bir nal yüzünden bir at, bir at yüzünden bir süvari, bir süvari yüzünden bir ordu kaybedilebilir.” l ANKARA yazar Selvi’DEN Bahçeli’ye dava Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, kendisine ‘kılıç artığı’ diyen Devlet Bahçeli’ye sert tepki gösterdi. Dünkü yazısında “Şerefin ne olduğunu Bahçeli’den öğrenecek değilim” diyen Selvi, “Bahçeli ile şahsımı hedef gösteren açıklaması ve yaptığı hakaretler için yüce Türk adaleti önünde hesaplaşacağım” ifadesini kullandı. Bahçeli de twitter’dan “Bir zavallı kalem yobazı da şahsımı mahkemeye verecekmiş. Durmasın! Değil bu dünyada, Mahkemei Kübra’da bile bin yıllık kardeşliği bozmaya çalışanlardan asıl ben davacıyım” dedi. Bahçeli partisinin son grup toplantısında, “AK Parti önemli oranda Kürt seçmene sahip olduğu için MHP ile mesafesinde dikkatli olması lazım” diye yazan Selvi hakkında şu ifadeleri kullanmıştı: “MHP’yi, Kürt kardeşlerimizi karşımızda gösteren, kaleminden zehir damlayan her kim varsa hem bölücü hem de su katılmamış bir Türkiye düşmanıdır… Bu kalem ve kılıç artığı şahsın MHP’ye tutumu bellidir.” l Haber Merkezi MHP ‘Evet’ için ‘salon’a çıkıyor MHP’nin referandum kampanyası sürecinde izleyeceği yol haritası belli oldu. İlk etapta 9 ilde miting gerçekleştirecek olan MHP, startı ise 18 Mart’ta Elazığ’dan verecek. Kampanya için “Türkiye İçin Evet”, “Yeminimiz Var” ve “Şimdi Evet Haydi Türkiye” adlı 3 şarkı hazırlandı. MHP’nin aynı zamanda kampanya sloganı ile aynı olan “Yeminimiz Var” başlıklı kampanya müziğinin sözleri ise Devlet Bahçeli’nin özel kalem müdürü Murat Çeliker’in imzasını taşıyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın verdiği bilgiye göre, kampanyanın ilk ayağını genişletilmiş il divan toplantıları oluşturacak. 27 Kasım’da Bursa’dan başlatılan ve 16 ilde gerçekleştirilen toplantıların sayısı 40’a kadar çıkarılacak. Kampanyanın ikinci ayağını el ilanı, afiş ve broşürler oluşturuyor. Kampanyanın üçüncü ayağını ise kapalı ve açık salon toplantıları ile mitingler oluşturuyor. Bahçeli, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü olan 18 Mart’ta Elazığ’dan mitinglere başlayacak. l SELDA GÜNEYSU Erdoğan Ruhani ile görüştü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İslamabad’da İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüştü. Erdoğan, 13. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Pakistan’ın başkenti İslamabad’daki temasları kapsamında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman, ve Türkmenistan Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov ile bir araya geldi. Erdoğan, son olarak İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile buluştu. Serena Otel’de basına kapalı gerçekleşen görüşme, 1 saat sürdü. İki liderin başta bölgesel gelişmeler olmak üzere terörle mücadele konularını ele aldıkları belirtildi. İki ülke arasında son dönemde “değişen hava” nedeniyle İslamabad görüşmesinin “önemli” olduğu vurgulandı. Görüşmede Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak da hazır bulundu. l Haber Merkezi Yıldırım, Kılıçdaroğlu’na koltuk önerdiAmiBlkaasmşybiata’idknaagniynaiptı SİNAN TARTANOĞLU Başbakan Binali Yıldırım, referandum kampanyasında Anadolu’daki ilk mitingini Amasya’da düzenledi. Yıldırım yeni anayasanın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için yapıldığı eleştirilerine, “Anayasa Erdoğan için değil ‘her doğan’ içindir. Bizim benlik davamız yok” dedi. Yıldırım, ‘tek adam’ eleştirilerine karşı “İki tane belediye başkanı mı var Amasya’da? Yani Kılıçdaroğlu’nun hatırı için bir tane daha cumhurbaşkanı mı seçelim? İstiyorsa gelsin muavin olsun. Ona da yer var bu sistemde. Kıskanma ne olur biraz daha çalış senin de olur. Cumhurbaşkanı tek ama daha güçlü olan millet” diye konuştu. Yıldırım, referandum kampanyasında Ankara Kazan mitinginin ardından Anadolu’daki ilk mitingini dün Amasya’da yaptı. Amasya’da 2011 seçimlerinde sandıktan yüzde 52.3 oyla çıkan AKP, 7 Haziran’da oy oranlarını yüzde 45.8’e düşürdü. 1 Kasım seçimlerinde ise yüzde 49.5 oy aldı. AMHP ise son üç genel seçimde 16 puan kaybetti. Cumhurbaşkanlığı se çimlerinde Amasya’dan Tayyip Erdoğan’a yüzde 56, Ekmeleddin İhsanoğlu’na yüzde 42 oy çıktı. Yıldırım; Amasya Yavuz Selim Meydanı’na Erdoğan’ın oylarını korumak, partisinin yüzde 50’nin altındaki oylarını arttırmak ve “evet ortağı” MHP’nin tabanını hareketlendirmek için çıktı. Ancak meydanda çok büyük ve coşkulu bir kalabalığın olmadığı görüldü. Bir ellerinde Türk Bayrağı ve AKP bayrağı tutan meydandaki yurttaşların bazılarının diğer elleri ile bozkurt işareti yaptıkları görüldü. l AMASYA ‘Evet, gemileri yakmaktır’ HDP heyetinin Demirtaş’ı ziyaretine izin verilmedi HDP Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Celal Doğan ile avukatlardan oluşan bir heyet, Edirne Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Milletvekili Abdullah Zeydan’ı ziyaret etmek için dün cezaevine geldi. Ön der ve Doğan, araçlarıyla içeriye alındı ancak Demirtaş ve Zeydan ile görüşmelerine izin verilmedi. Çıkışta bir açıklama yapan Önder, “Burada hukukun genel, evrensel ilkelerine aykırı bir şekilde HDP’li vekillerin görüşme yapmalarına kısıtlamalar getiriliyor” dedi. l İHA HDP Sözcüsü Baydemir, 16 Nisan referandu munun bir fırsata çevrilebileceğini belirterek ‘Hayır çıkarsa ülke kazanacak’ diye konuştu HDP’li Ayhan Bilgen’in tutuklanmasının ardından geçen hafta parti sözcüsü görevine getirilen Osman Baydemir, dün gazetecilerle TBMM’de bir araya geldi. Son iki yılda Türkiye’nin çok zorlu bir süreçten geçtiğine işaret eden Baydemir, “7 Haziran sonuçları tanınsaydı bunlardan hiçbiri yaşanmazdı” diye konuştu. 16 Nisan referandumunun bir fırsata çevrilebileceğini dile getiren Baydemir, “Memleket bu kaostan çıkabilir. Bu hayır kapısı hayırla açılırsa olabilir” dedi. Baydemir, kendilerine ulaşan bilgi ve verilere göre “Hayır” oranının yüksek olduğuna işaret ederek, “Hayır çıkarsa ülke kazanacak. Herkes kazanacak. Hayır çıktığında Cumhurbaşkanı cumhurbaşkanı olmaya devam edecek. Başbakan başbakan olmaya devam edecek. Belki en fazla Başbakan kazanacak” dedi. Baydemir, ‘Evet’ çıkması durumunda ise çözüm süreciyle ilgili olarak “Evet çıkması gemileri yakmaktır. 80 milyonun bulunduğu geminin yakılmaması gerekir. Gemilerin batırılmaması ve yakılmaması için sözümüz var. Bu paket geçerse ülkenin her kurumuna kayyım ataması yapılabilir” diye konuştu. l ANKARA Laiklik ve hukuk... Laiklik, yaygın bir söyleyişle, din ile devlet, dünya işlerinin birbirinden ayrılması; bir başka deyişle, devlet ve kamu etkinliği alanındaki kuruluşların yetkesinden bağımsız kılınması, birbirine karışmamaları anlamındadır... Laiklik Türkçeye, Fransızcadan, laiklik teriminin eski Yunancadaki “laikos”, Latincedeki “laicus” kökünü oluşturan “laos”tan gelir. Türkçesi halk demektir. Batı’da, önce Fransa’da yeşeren, oradan yayılan laiklik ya da “laik devlet” kavramı, din alanıyla dünya ve kamu işleri alanının birbirinden ayrılmasının bir devlet anlayışına dönüşmesi, modern çağın ürünüdür. Kişileri de yakından ilgilendirir. Laik devlette, bireyler, dinsel inanç ya da inançsızlıktan, din buyruklarını yerine getirip getirmemekten dolayı kınanmazlar, ayrımcılık görmezler. Özgürce ibadet ederler ya da ibadete zorlanmazlar... İbadet özgürlüklerinin çerçevesi de kamu düzeni anlayışıyla çizilmiştir... Laiklik, Rönesans ve Aydınlanma Çağı’nın ürünüdür. Özellikle kilisenin merkezi ve baskıcı yapısına karşı duyulan tepkiden doğmuştur. Gelişmenin duraklarında “akılcılığın” ardından liberaller ve pozitivistler de laikliği savundular... Umutlarımızı yeşertmek için ne yapıyoruz? Laik demokratik, sosyal hukuk devleti denilince ne anlıyoruz? HHH Demokratik, sosyal hukuk devleti bireylerin kendini güvende hissetmesini sağlar, bu da topluma mutluluk verir. Diğer taraftan mutsuz bir yaşam biçimi, renksizdir ve hiçbir anlam içermez. Dr. Victor Pauchet, “Mutluluk Yolu” yapıtının bir yerinde şöyle der: “Dünya yüzünü mutluluk ve sevi kapladığı gün kötülükler ortadan kalkacaktır.” Temel hak ve özgürlükler olmadan mutlu olunmaz... Eğer bunlar olursa dudaklarda bir gülümseme belirir... Yaşama sımsıkı sarılma... Mutsuzluk umutla dağıtılır... Bir gülümseme hayat anlamı taşır... Tüm insanların kardeş olmasını, ibadet özgürlüğü ve özgür bir yaşam istiyorsak şunu unutmamız gerekir: “Demokrasi laiklik temelinden yükselir...” Dünya her gün yeniden kuru lurmuş. Pandora’nın büyülü kutusunu unutmayalım hiçbir zaman. Hani her şey uçup gitmiş yalnız umut kalmış içinde. Umudumuzu yitirmeyelim, umudumuzu uçurmayalım avuçlarımızın içinden. Sıkı sıkı sarılalım ona... Güzel günler mutlaka gelecektir... Ülkemizin ozanları “umudun şiirini”, öykücüleri “umudun öyküsü”nü yazmalıdır, bestecileri “umudun şarkısı”nı söylemelidir umut ateşi yanana; tüm insanlar insanca yaşama olanağına kavuşana dek... İşte bu yüzden savunuyoruz laikliği... HHH Alman filozofu Kant, “Eller dışarıya uzanan beyindir” diyordu neredeyse 200 yıl önce. Ama ne var ki, ellerin beyin olduğu görüşüne 19. yüzyılda değer verilmediği gibi, daha sonraki yıllarda da gereği gibi duran olmadı bu gerçek üzerine. Nasırlı ellerin sahipleri hor görüldü hep. Emek sermayenin karşısında yenik düştü, her dönemde. Türkiye Barolar Birliği, 1969 yılında “hukukun üstünlüğü” terimini ortaya atmıştı ilk kez. Bu terimin, giderek “kavram” haline geleceği ve ülkemizde hukukun egemen olacağı umuluyordu. Ama bu özlem gerçekleşmedi... Bugün günlerden 2 Mart 2017... Biz hâlâ hukukun üstünlüğü ilkesini tartışıyoruz. Bu kavram siyasetçilerin, bilim insanlarının, aydınların dilinden hâlâ düşmüyor... Salt bir terim olarak kaldı. 20 yıl önce yayımlanan bir yazımda, gerçeği konuşmaktan korkmayalım, diye tarihe not düşüp şöyle yazmışım: “Hukuka saygısı olmayan, hukukun üstünlüğüne inanmayan, yargı kararlarını tanımayan kişilerin ve partilerin yönetimindedir bugün ülkemiz. Bu yönetime son vererek, aklın ve hukukun yönetimini kurmak, öylesine kolay bir iş de değildir.” Evet, Sevgili Akın Atalay, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Murat Sabuncu, Güray Öz ve diğer arkadaşlarım... Siz ne diyorsunuz bu konuda? 21 yıl hapis istendi MAHMUT ORAL miştir” dedi. 156 sayfa HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana lık iddianamede DTK’nin “Abdullah Öcalan ve PKK/ KCK ile bağlantılı” oldu hakkında 3 ayrı suçlama ğu belirtilerek, teknik ve nedeniyle 9 yıldan 21 yı fiziki takip sonucunda la kadar hapis istemiyle Zana’nın DTK binasına git dava açıldı. tiği ve toplantılara katıldı Diyarbakır Cumhuri Leyla Zana ğının saptandığı kaydedil yet Başsavcılığı, HDP Ağrı millet di. Zana’nın 2011’de çıkan çatış vekili Leyla Zana hakkında yü malarda öldürülen 3 PKK’linin rüttüğü soruşturmayı tamamla cenaze törenlerine katılması suç dı. İddianame, Diyarbakır 5. Ağır lamalar arasında yer aldı. İddia Ceza Mahkemesi’nce sunuldu ve namede, 8 Mart Dünya Emekçi kabul edildi. Zana’nın 2012’de Kadınlar Günü dolayısıyla 4 Mart Diyarbakır’da valilik kararı ile 2012’de, Diyarbakır İstasyon yasaklanan Nevruz etkinliğine Meydanı’nda düzenlenen miting “örgütün talimatıyla” katıldığını de Zana’nın yaptığı konuşmada savunan savcı, “Zana’nın BDP se ki sözleri de yer aldı. Zana’nın çim otobüsünün üzerine çıkıp ör bu sözlerle Öcalan’ı kastederek güt propagandası olabilecek tarz “suçluyu övme” fiilini işlediği ifa da zafer işareti yaptığı tespit edil de edildi.l DİYARBAKIR Sakık görevden alındı Ağrı Belediyesi Eşbaşkanı DBP’li Sırrı Sakık dün İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı. Sakık’ın yerine Ağrı Valisi Musa Işın kayyım olarak atandı. Ankara’da bulunan Sırrı Sakık’a görevden alındığı Ağrı Valisi Musa Işın tarafından telefonla bildirdi. Ağrı Belediyesi, kayyım atanmamış son DBP’li il belediyesiydi. 106 DBP’li belediyeden sadece 26 DBP’li ilçe ve belde belediyesi kaldı. Sakık, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Kamuoyuna: Üç yıldır yürütmüş olduğum Ağrı Belediye Başkanlı ğı görevinden bugün itibarıyla alındım. Halkımızın bize bu sorumluluğu verdiği günden bu güne arkadaşlarımla birlikte hayata geçirdiğimiz her proje ve her hizmetle, Ağrı’yı Türkiye’nin en huzurlu kenti yaptık. Alnımız açık, vicdanımız rahat. 2 Mart 1994’te yani tam 23 yıl önce parlamentodan alınıp demokratik siyasetin dışına itilmiştik ve bugün tarih tüm günahlarıyla tekerrür etti. Bedeli ne olursa olsun, bu topraklarda bir gün barışı muhakkak inşa edeceğiz” ifadelerini kullandı. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle