20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ‘Breivik insani muamele görüyor’ Norveç’te 2011’de 77 kişiyi öldüren Anders Breivik’in haklarının ihlal edildiğine dair karar temyizden döndü. Temyiz mahkemesi, tecrit hücresinde tutulan ırkçı saldırganın “işkence, insanlıkdışı ya da aşağılayıcı muameleye maruz kalmadığına” hükmetti. Kim davasının sanığı iki kadın Kuzey Kore lideri Kim Jongun’un üvey ağabeyi Kim Jongnam’ın Malezya’da sinir gazıyla öldürülmesiyle ilgili Endonezya ve Vietnamlı iki kadın dün ilk kez mahkemeye çıkarıldı. Kullanıldıklarını, masum olduklarını savunan iki kadına kurşun geçirmez yelek giydirildi, kelepçe takıldı. Perşembe 2 Mart 2017 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ÖSO Mınbiç’te YPG ile çatışıyor Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Fırat Kalkanı harekâtı kapsamında TSK ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) güçleri, El Bab’ın ardından, dün Mınbiç’i hedef aldı. Ankara’nın “terörist” kabul ettiği YPG’nin Fırat’ın batısına geçerek Mınbiç’i IŞİD’den kurtarmasını, Ankara’nın YPG’nin buradan çekilmesine yönelik baskıları izlemişti. Mınbiç’in YPG’nin anabileşeni olduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) devrine giden ABD ordusunun dün kente dokunulmaması mesajlarına rağmen, Ankara Mınbiç operasyonunu başlatmış gözüküyor. ‘IŞİD de saldırıyor’ Mınbiç Askeri Konseyi sözcüsü Şarfen Derviş “Türkiye destekli güçler Mınbiç’in 2030 km batısında SDG’nin elindeki en az 8 köye büyük saldırı başlattı. Ağır topçu bombardımanı altında şiddetli çatışmalar yaşanıyor” açıklamasını yaptı. Sputnik’ten Hikmet Durgun da “TSK’nin top atışlarıyla ÖSO’ya destek verdiğini, El Bab’dan çekilmiş olan IŞİD’in de Mınbiç’in güneyinden SDG’ye saldırdığı TSK destekli ÖSO, Mınbiç’i YPG’den alma operasyonuna girişti. Esad’ın ise Türkiye’ye karşı Kürtlerle ittifaka gittiği iddia edildi nı” duyurdu. ÖSO, Tel Turin ve Kara köylerini aldığını ileri sürdü. Muhaliflerin Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Başkanı Rami Abdülrahman, “Fırat Kalkanı’nın Mınbiç’i alma operasyonu başladı” dedi. Diğer yandan IŞİD’e karşı ABD liderliğindeki koalisyondan askeri konvoyun ÖSO’nun saldırdığı cepheye yöneldiğini iddia eden görüntüler paylaşıldı. ‘Kürtler Rakka’da olacak’ Ankara Rakka’nın kurtarılması operasyonuna da YPG’nin dışlanması şartıyla talip olurken, koalisyonun ABD’li ko PALMİRA İÇİN YENİDEN Suriye hükümet güçleri, Mart 2016’da kurtardıkları ama sonra tekrar IŞİD’e kaybettikleri Palmira’ya dün yeniden girdi. ‘Rusya SDG’yi KAZAYLA VURDU’ ABD’li general Townsend, Rusya’nın Mınbiç civarındaki köylerde SDG’yi yanlışlıkla bombaladığını duyurdu. Townsend, Rusların IŞİD sanarak vurduğunu, 5 km mesafedeki ABD’li komandolar uyarınca durduğunu, ama kayıplar olduğunu söyledi. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise ne kendilerinin de Suriye’nin vurduğunu söyleyerek iddiayı yalanladı. mutanı Stephen Townsend şu açıklamayı yaptı: “Türklerle Rakka’da ne şekilde yer alabilecekleri konusunda görüşmeler yürütüyoruz. Kürtlerin operasyona bir şekilde katılması kesin. Katılımların boyutunu şu anda bilmiyorum.” ‘Ortak düşman Erdoğan’ El Bab’ın güneyinden ilerleyen, Tadif’te TSKÖSO ile çatışmaya giren Suriye hükümet güçleri ise PYD/YPG liderliğindeki Kürt bölgesiyle komşu oldu. Fransız haber ajansı AFP, “Türkiye’nin ilerlemesinden endişelenen Esad yönetiminin ortak düşmana karşı Kürtlerle mantık ittifakına gittiğini” duyurdu. AFP’ye konuşan hükümet yanlısı Vatan gazetesinin genel yayın yönetmeni Vaddah Abed Rabbo “Hükümet için de Kürtler için de düşman Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Türkiye’nin sınır bölgesini işgal etme projesini geri püskürtmek için el ele verdiler. Bu son derece normal” dedi. Rabbo da Abdülrahman da Kürtlerle Esad’ın aslında Türk güçlerini tümüyle kuşattığı iddiasında bulundu. BM: Halep’te iki taraf ‘İslam âlemiyle ittifak’savaşsuçuişledi Hükümet tamamında kontrolü sağladığı Halep’te gıda yardımı dağıtıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Soruşturma Komisyonu, insan hakları ihlalleri ve savaş suçlarıyla ilgili raporunu yayımladı. Temmuzaralık aylarını kapsayan raporda, hem Suriye hükümetinin hem de muhaliflerin savaş suçu işlediği belirtildi. 19 Eylül’de 14 yardım görevlisinin hayatını kaybettiği Urum el Kubra kasabasına giden 31 araçlık konvoya saldırıdan hükümet güçleri sorumlu tutuldu. “Bölgede yardım kuruluşlarının çalıştığı bilinmesine rağmen hava saldırısı düzenleyerek Suriye güçleri savaş suçu işlemiştir” denildi. Hayatta kalanların saldırıyı üç aşamada anlattığı, önce helikopterlerin varil bombaları attığı, daha sonra bazı görgü tanıklarınca Sukhoi olduğu belirtilen savaş uçaklarının devreye girdiği ve bazı yardım görevlilerinin ölümüne sebep olduğu, son olarak bir uçaktan makineli tüfekle ateş açıldığı ileri sürüldü. Klor gazı suçlaması Suriye ve Rus hava kuvvetlerinin, muhaliflerin kontrolü altındaki Doğu Halep’e düzenledikleri günlük bombardımanlarda yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, hastanelerin zarar gördüğü ifade edildi. Kullanımı yasak olan misket bombasının yoğun nüfuslu bölgelerde kullanıldığı kaydedildi. Hükümete ait helikopterlerin geçen yıl boyunca Halep’te “klorin gazı” içerikli bombalarla saldırı düzenlediği ve sivil kayıplara neden olduğu iddia edildi. Muhaliflerin ise hükümet kontrolündeki Batı Halep’e topçu saldırılarında onlarca sivilin öldüğü ya da yaralandığı, “canlı kalkan” olarak kullanılan sivillerin Doğu Halep’ten çıkışını engellediği, Kürtlerin yaşadığı Şeyh Maksud bölgesine saldırdığı ifade edildi. BMGK’de veto Öte yandan kimyasal silah kullandığı iddiasıyla Suriye hükümetine yaptırım uygulanmasını isteyen BM Güvenlik Konseyi (BMGK) karar tasarısı Rusya ve Çin tarafından veto edildi. Bu ABD’de Trump döneminin başlamasından beri ilk RusyaÇin vetosu oldu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye hükümetine yeni yaptırım uygulanmasını öngören hiçbir tasarıyı desteklemeyeceğini açıkladı. Kongre’ye ilk hitabında IŞİD’e karşı Müslüman müttefiklerle işbirliği yapacağını söyleyen Trump, İran’ı ise hedef gösterdi Donald Trump ABD Başkanı sıfatıyla Kongre’ye ilk hitabında ılımlı ve birleştirici konuşmasıyla hem şaşırttı hem de olumlu puan topladı. Salona girişinde Cumhuriyetçi vekillerce dakikalarca ayakta alkışlanan Trump “IŞİD’i mutlaka ortadan kaldıracağız” vurgusu yaparak şunları söyledi: “Bu alçak düşmanı yeryüzünden temizlemek için İslam dünyasındaki dostlarımız dahil tüm müttefiklerimizle beraber çalışacağız. Pentagon’a Müslüman ve Hristiyanları, her din ve inançtan kadın, erkek ve çocukları katleden kanunsuz vahşiler topluluğu IŞİD’i ortadan kaldırma planı hazırlattım.” NATO’ya güçlü destek Owens “İran’ın füze programını destekleyen kişi ve kurumlara yeni yaptırımlar getirdim. İsrail devleti ile sarsılmaz ittifakımızı yeniden tasdik ettim” vurgusu da yapan Trump, “Faşizmi tahtından eden iki dünya savaşı ile komünizmi mağlup eden Soğuk Savaş arasında harmanlanmış NATO’yu güçlü şekilde destekliyoruz” dedi. “Amerikan tarihindeki en büyük bütçe artışlarından birinin hazırlanmasını istiyor ve orduyu yeniden inşa edecek bütçeyi Kongre’ye gönderiyorum” diye ekledi. “Yeni dostluklar ve ittifaklar kurmaya hazırız. Barışın yanındayız, her şekilde barış istiyoruz” sözleri ise Rusya ile yakınlaşmayı çağrıştırdı. Trump, Meksika’ya duvar çekme ve Trump, emrini verdiği Yemen operasyonunda ölen asker William Ryan Owens’ın eşini Kongre’dekilere tanıttı. Trump’ın kızı Ivanka’nın yanında oturan Carryn Owens bu sırada gözyaşları içinde ayağa kalktı ve en uzun alkışı aldı. Feyza Rizvi gibi Müslüman liderler de davetliydi. Rizvi yasadışı göçmenleri sınırdışı etme kararında ısrar etti: “Çok, çok harika bir duvar inşa edeceğiz. Bittiği zaman uyuşturucu kaçakçılığına ve suça karşı çok etkili bir silah olacak. Suç örgütü üyelerini, suçluları sınır dışı edeceğiz.” Yargının askıya aldığı Müslüman çoğunluklu 7 ülkenin yurttaşlarına ABD’ye gi riş yasağını da savundu: “Radikal İslami terörden yurttaşlarımızı korumak için güçlü adımlar atıyoruz. Teröristlerin çoğu ABD dışından geldi. Kontrolsüz, sıkı soruşturma olmadan girişe izin verilemez.” Ancak yeni vize düzenlemesinin, Yeşil Kartlıları ve geçerli ABD vizesi taşıyanları etkilemeyeceği belirtildi. Musullu siviller çölde kaçarken perişan oldu. MusulTelafer yolu kapatıldı Irak’ta ABD’nin havadan desteklediği hükümet güçlerinin Musul’un batısında düzenlediği operasyonda önemli bir adım atıldı. Irak güçleri kentin batısındaki son anayolu ele geçirip MusulTelafer yolunu kapattı. Yolun alınması, Musul’da kalan IŞİD militanlarının daha da küçük bir bölgeye sıkıştırılması ve Suriye’ye kaçamaması anlamına geliyor. Türkmen kenti Telafer hâlâ IŞİD’in kontrolünde bulunsa da artık tümüyle kuşatmaya alındı. Ancak savaşın yoğunlaştığı Musul’un batısından 23 Şubat’tan beri 28 binden fazla sivil kaçmak zorunda kaldı. Fillon: Politik suikasta karşı direnişe çağırıyorum Fransa’da ilk turu nisan sonundaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhafazakâr Cumhuriyetçiler’in adayı olan François Fillon, hakkındaki yolsuzluk soruşturmasına rağmen yarıştan çekilmeyeceği mesajını verdi. Dün basın toplantısı düzenleyen Fillon, “politik bir suikast” olarak nitelediği adli soruşturma kapsamında 15 Mart’ta ifade vermeye çağırıldığını açıkladı. ‘Pes etmeyeceğim’ “Kamu kaynaklarının kötüye kul lanılması, kurumsal varlıkların suiistimali, bu suçların gizlen mesi ile nüfuzu kötüye kullan ma ve görev ihlali” ile suçlanan Fillon, ifade vermeye gideceği ni ve gerçekleri anlatacağını be lirtti. Fransa’nın bir sonraki cumhurbaşkanını yargı sürecinin değil san dığın belirleyeceğini vurguladı. Seçimin Fillon favorisiyken eşinin 8 yıl süreyle mecliste hiç çalışmadan “danışman” sıfatıyla 900 bin Avro maaş, iki çocuğunun ise senatoda iki yıl süreyle hiç çalışmadan yine “danışman” sıfatıyla 84 bin Avro maaş aldığı iddiaları nedeniyle popülaritesi düşüşe geçen Fillon, suçlamaların “hesaplı olduğunu, seçimlerde yer almasını engellemek için yapıldığını” savundu. “Pes etmeyeceğim, teslim olmayacağım, sonuna kadar savaşacağım” dedi. “Şahsımın ötesinde, demokrasiye yönelik bir meydan okuma söz konusudur” görüşündeki muhafazakâr lider, “Ben direniyorum. Ailem direniyor. Siz de direnin. Ne hukuk devleti ne de masumiyet karinesi kaldı” diye konuştu. Medyayı kendisini linç etmeye çalışmakla, Cumhurbaşkanı François Hollande’ı itibarını sarsmak için soruşturmayı teşvikle suçladı. [email protected] 13 Gazeteciliğin ölümü Cumhuriyet’in 16 Şubat tarihli manşetinde her zamanki gibi Silivri’de tutuklu bulunan arkadaşlarımızın resimleri var… Altında Ahmet Şık’ın duruşmasına ait bir haber görünüyor. Göbekte de Özgür Mumcu’nun bir fotoğrafı dikkat çekiyor. Mumcu, adliyede meslek dayanışması için yapılan bir basın açıklaması okuyor. Manşette beri yandan Avrupa Konseyi’nin, medya ve ifade özgürlüklerinde yaşanan gerilemeyi vurgulayan raporu veriliyor. “Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks’in hazırladığı rapor, Türkiye’nin ifade ve medya özgürlüğü konusunda 2011’e kıyasla ne kadar geriye gittiğini ortaya koydu” deniyor. Kuyuda buluşmuşuz Cumhuriyet’in neredeyse başsayfasının tamamını, Türkiye’deki gazeteciliğin bu hazin tablosuna ayırdığı böylesi bir günde, “Hürriyet”in manşeti neymiş bakalım: “Kuyuda buluştuk” Kuyu denince aklınıza gazeteciliğin derin kuyusu falan gelmesin... Hürriyet’in 16 Şubat günü sayfanın üçte ikisini kaplayacak şekilde manşete çıkardığı Kuyu, yavru köpek Kuyu. “Beykoz’da 61 metrelik sondaj kuyusuna düşen yavru köpek Kuyu’nun 13 günlük mücadelenin ardından kurtarılması tüm Türkiye’yi sevince boğdu” diyor “amiral gazete”nin o tarihi manşeti. Kader referandumuna 60 güncük kalmış… Türk basınının temel direği sayılan bir gazete “yavru köpek” geyiği yapıyor. Avrupa’da Türkiye’deki medya ve ifade özgürlüklerindeki gerilemeye ilişkin bu kritik zamanlamada oysa… rapor üzerine rapor yağıyor. Hürriyet’ten tık yok… Konu hasbelkader Avrupa Konseyi’nin sözünü ettiğimiz son raporu ile sınırlı değil. Türkiye’de medyanın üzerine inen kepenkler, dünyada artık bir fenomen olarak tanımlanıyor. Sükut hapishanesi ülke Geride kalan şubat ayını örneğin “Freedom House”un “Türkiye’nin dünyada özgürlüklerin en gerilediği ülke” olduğunu ilan ettiği raporuyla açtık. Ve Türkiye’yi, “Bir sükut hapishanesi: Türkiye’de gazeteciliğin ölümü” tanımıyla betimleyen “Uluslararası Af Örgütü”nün raporuyla kapattık. Halen ben şu satırları yazarken tutuklanan Die Welt muhabiri Deniz Yücel için Almanya çalkalanıyor. Avrupa’nın çeşitli kentlerinde Türkiye’deki gazetecilere yönelik korkunç baskı bu vesileyle protesto ediliyor. Türkiye’deki medya karartması böyle dünya çapında bir kara efsane boyutuna erişirken Hürriyet… Orhan Pamuk’un referandumda “hayır” diyeceğini beyan eden söyleşisini sansürlüyor ve “yavru köpek coşkusuyla” avunuyor. Kuyu’nun “birleştirici neşesiyle” buraya kadar. “Terbiyesizlik, seviyesizlik, bedelini ödeyecekler” kükremesiyle Hürriyet’le birlikte sonra tüm ülke gönül okşayan bu hayvanlar âleminden gerçeğe dönüyor, ayaklar yere eriyor. Gazetenin genel yayın yönetmeni gönderiliyor. Orduyu ilgilendiren tüm yazılarda bundan böyle “tabu” olduğunu anladığımız “rahatsızlık” kaynağı başlık hakkında jet hızında soruşturma başlatılıyor. Hürriyet yalan olmayan bir haber için… başyazısında “üzgünüz”, “editoryal hata olmuştur” diyerek biz ettik, siz etmeyin mealinde, açıkça muktedirden özür dileyen kıvamda bir yazı yayımlıyor. Cumhurbaşkanı’nın son Madagaskar gezisinde sokaklarda dans edecek denli keyifli ve de meslekteki kara tabloya bigâne olan “gözde gazeteci” Hande Fırat hedefe yerleştiriliyor. Türkiye’de gazeteciliğin acınası tablosu bu. Haber başlıkları için artık icazet alınacak noktaya dek gerilenmiş oldu. Başka ülkelerde böyle şeyler yalnız azılı diktatörler zamanında olurdu. Franco örneğin, İspanya’da tam böyle beğenmediği başlıklar için gazetelere soruşturma açar, hızını alamayıp kapılarına kilit asardı. 1971’de İspanya’nın en önde gelen gazetelerinden “Madrid”, böyle bir başlık yüzünden kapatılmıştı. “Madrid” gazetesi, İspanya’da bugün zifiri karanlığın simgesi olarak anılıyor. AB için 5 senaryo Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Britanya’nın ayrılması sonrası AB’nin geleceğine ilişkin beş senaryo sundu. 1) AB pozitif reform gündemine girer. 2) Siyasi fikir birliğine varamayan AB ülkeleri tek pazarın kilit noktalarını derinleştirmeye odaklanır. Göçmenlik, güvenlik ya da savunma gibi konularda karşılıklı çözüme gidilir. 3) AB işleyişine şimdiki gibi devam eder. Savunma, iç güvenlik, vergilendirmede birlikte çalışmak içinse bir ya da bir kaç koalisyon kurulabilir. Bunun sonucunda üye ülkeler, seçilen konulurda işbirliğini artırmak için, Şengen bölgesi ya da Avro’da olduğu gibi belli yasal ve finansal konularda fikir birliğine varabilir. Diğer ülkeler isterlerse katılır. 4) 27 üye ülke dikkatini ve kısıtlı kaynakları daha az sayıda konu üzerine yoğunlaştırmayı tercih eder. Bu sayede seçilmiş öncelikli konularda çok daha hızlı ve kararlı hareket edilir. 5) AB bütün siyasi alanlarda hep birlikte daha çok iş yapmaya karar verir. C MY B nilgun
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle