20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 2 Mart 2017 12 haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘Kandırıldık diyenlerÖKK davasında ‘Cemaat üyesİydİm, pİşmanım’ İtİrafını yapan Astsubay Bekİr Kurt işin içinden sıyrıldı’ 15Temmuz darbe girişiminin Özel Kuvvetler Komutanlığı ayağına ilişkin açılan davada ilk itiraf geldi. Etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğini açıklayan Astsubay Bekir Kurt, cemaat üyesi olduğunu itiraf ederken, “Bunları hizmet hareketi olarak görüyordum. 15 Temmuz’da hain olduklarını anladım” dedi. Meslekten ihraç edildiğini söyleyen Kurt, “Kandırıldık, milletimiz bizi affetsin diyenler bu işin içinden sıyrıldı” dedi. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşmasında, sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi. İlk olarak konuşan Astsubay Bekir Kurt, çarpıcı itiraflarda bulundu. ÖKK’de Lojistik Destek Bakım Bölümü’nde bir yıldır görev yaptığını söyleyen Kurt, 15 Temmuz gecesi ÖKK nöbetçi olduğunu, bu nöbetin 20 gün önceden belli olduğunu, darbe teşebbüsünde görev almadığını iddia etti. Ortaokulda yönlendirildim “15 Temmuz öncesi Fethullah Gülen cemaati ile irtibatlıydım. Ben 15 Temmuz’a kadar bunların hain olduğunu bilmiyordum” diyen Kurt, kendilerinden bu zamana kadar hiçbir kanunsuz istekte bulunmadıklarını iddia etti. Cemaatle tanışmasını anlatan Kurt, Amasya’da ortaokul öğrencisiyken, cemaatin Ahi Dershanesi’ne bir ay gittiğini, daha sonra kendisini Işık Evi’ne yönlendirildiğini aktardı. Cemaate himmet adı altında maaşının yüzde 5’ini ödediğini belirten Kurt, 15 Temmuz öncesi Nesimi adlı kişinin kendisini arayarak görüşmek istediğini söylediğini aktardı. Kurt, bu kişilerin terör örgütü olduğunu bilmediğini, hizmet hareketi olarak düşündüğünü iddia ederek şunları kaydetti: “Ama şimdi görüyorum ki bizi kullanmışlar, kandırmışlar, sinsi emellerine alet etmişler. 15 Temmuz’da görev almadım, suçum yok. Etkin pişmanlıktan da yararlanmak istiyorum. Devletimizin yanındayım. 2013 yılına kadar bu yapılanma el üstünde tutulurken devletin bütün imkânlarını elinde bulunduran kişiler cemaatin hain olduğunu bilmezken, terör örgütü ilan etmezken benim alt kademede bulunan kişi olarak bunların hain olduğunu bilmem mümkün değil. Kandırıldık, milletimiz bizi affetsin deyip işin içinden sıyrılırken; ben meslekten ihraç edildim, itibarımdan oldum, hain darbesi yedim.” Kurt’un ardından 15 Temmuz gecesi ÖKK’nin nizamiyesini ele geçirerek, darbe karşıtlarına ateş eden ekipte yer alan teğmen Bilal Tosun savunma yaptı. Evde darbe toplantısı Tosun, 8 kişi olduklarını, aralarında okuldaki öğretmenlerinin de bulunduğunu belirtirken, isimlerini hatırlayamadığını öne sürdü. Savunmasına devam eden Tosun, bu evden daha sonra ayrılarak Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’na gittiklerini, burada silah ve teçhizat aldıklarını söyledi. Kendi araçlarıyla buradan ÖKK’ye geçtiklerini ifade eden Tosun, şunları anlattı: “Nizamiyenin önüne geldik. Helikopterden üzerimize ateş açıldı. Daha sonra nöbetçi subay Vural Volkan Bal gelerek, bizi içeri aldı ve nizamiyede emniyet alın dedi. Biz de kimseyi yaklaştırmamak için havaya ateş açtık. Sabaha doğru da karargâh bölgesine gittik. Üst teğmen Mihrali Atmaca timi bizi derdest etti.” Mahkeme Başkanı Ademoğlu, “Karşıdan ateş edenler size hiç seslenmedi mi, anons etmediler mi” diye sordu. Tosun ise ses duymadığını iddia etti. l ANKARA / Cumhuriyet Mahkeme başkanından darbeci askere yanıt ‘Devlet isteseydi sizi sonra da öldürürdü’ Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Cumhurbaşkanı’na suikast duruşmasında MAK timinde görevli eski Astsubay Erkan Çıkat ifade verdi. Çıkat, ifadesinde “Benim kanaatim bizi orada infaz edip bizi vatan haini ilan edeceklerdi” deyince mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, “Kişilerin yokluğunda burada böyle konuşmayın. Müdahale etmek durumundayım. Devlet sizi isteseydi sonra da öldürürdü” diye cevap verdi. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele saldırı davasında, olaydan sonra Marmaris’te, saklandığı menfezde yakalanan eski Ast subay Erkan Çıkat ifade verdi. Hakkında suçlamaları kabul etmeyen Çıkat, “Sıkıyönetim ilan edildiğini duydum. Bunu arkadaşlardan öğrendim. Bunu öğrendikten sonra helikoptere binerek hareket ettik. Bir yere vardık, geldiğimiz yerin Marmaris olduğunu sonradan öğrendim. Operasyon sırasında sadece emirlere uydum” dedi. ‘Niyetimiz öldürmek değildi’ “Oteldeki çatışma sırasında İzli mermi kullanıldı mı?” sorusuna “Atılan 5 mermiden biri zaman zaman izlidir. Ateş oldu, ama neye ateş ettiklerini bilmiyorum. Daha sonra sahaya çıktık. Bizi bırakan ekip gelir bizi alırlar diyorduk, ama gelen giden olmadı. Bir süre sonra açlık ve susuzluk baş gösterince sıkıntı yaşadık. Bizim niyetimiz öldürmek değildi. Bu nedenle kaçtık” dedi. İfadesine “Askerliğin mantığı yok” diye devam eden Çıkat, “Ben kimsenin malına zarar verdiğimi düşünmüyorum. Buraya gitmezsem emre itaatsizlik yapmış olacaktım. Bu da ceza yememe neden olacaktı. Geçimimi askerlikten sağlıyorum” dedi. İfadesinde “Benim kanaatim bizi orada infaz edip bizi vatan haini ilan edeceklerdi” deyince mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, “Kişilerin yokluğunda burada böyle konuşmayın. Müdahale etmek durumundayım. Devlet sizi isteseydi sonra da öldürürdü” diye cevap verdi. Referansı Çorum’a sürdü FETÖ’ye üyelikten tutuklu kaymakam Ali Türk’ün “Referansım Bilal Erdoğan” ifadesini tutanağa geçiren Başsavcı Vekili Bayram Kuş, Çorum’a düz savcı olarak gönderildi Ali Türk CANAN COŞKUN Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 27 Şubat’ta yeni bir kararname yayımlamıştı. Kararname ile 454 hâkim ve savcının ye ri değiştirilmişti. Yeri değişen yargı mensuplarının arasında FETÖ/ PDY soruşturması kapsamında tutuklanan Darende Kaymakamı Ali Türk hakkında soruşturma yürüten Gaziantep Cumhuriyet Başsavcı Vekili Bayram Kuş da yer alıyor. Türk, Başsavcı Vekili Kuş’a 20 Şubat’ta verdiği ifadesinde, “Daha önce iki kez BDDK yeminli mürakıplık sınavına girmiştim, mülakatta elendim. Bir kez Başbakanlık uzmanlık sınavına girdim, mülakatta elendim. Kaymakamlığın ilk sınavında yine mülakatta elendim. En son 2008 yılında girmiş olduğum kaymakamlık sınavında sınavı geçtim. Referans olarak emniyette belirtmiş olduğum önemli kişi, sayın Cumhurbaşkanımızın oğlu Bilal Erdoğan’a ulaştım. Mülakatı bu şekilde geçtim ve kaymakam oldum. Kendisine benim Yıldız Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü’nden arkadaşım olan ve Bilal Bey’le Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde arkadaş olan Selim Başdemir vasıtasıyla ulaştım” demişti. Savcılık ifadesinde “Önceki ifademde ‘önemli kişi’ olarak yazıldı” diyen Türk, emniyet ifadesinde 2005’ten 2008’e kadar bütçe uzmanlığı, Telekomünikasyon Üst Kurulu, Başbakanlık Uzman Yardımcılığı, kaymakamlık ve BDDK yeminli murakıplık mülakat sınavında elendiğini belirterek, “2008 yılında kaymakamlık sınavına yine girdim. Sınavı geçtim. Önemli bir ismin referans olması üzerine mülakatı kazandım” ifadelerini kullandı. Başsavcı Vekili Bayram Kuş bu ifadenin alındığı 20 Şubat’tan yalnızca 1 hafta sonra Çorum’a düz savcı olarak gönderildi. l İSTANBUL VEFAT Merhum Şair Edip Cansever'in eşi, Mehlika Koral'ın kardeşi, Nuran Birol, Ömer Cansever ve Hacer Yenel'in anneleri, Öner Birol, İnna Cansever ve Mehmet Yenel'in kayınvalideleri, EmineSina Pekcanattı, Volkan, MuratGamze Yenel'in anneanneleri, Lale, Bora ve Berk Cansever'in babaanneleri, Bir çocuk daha okusun diye... ‘Kırmızıda geçmek insanlara mahsustur’ dedirtmeyelim Ortadoğu bin yıllar boyunca dinlerin, kültürlerin, uygarlıkların, savaşların, zeytinin, üzümün, şarabın, uyuşturucunun, şeyhlerin, şıhların, padişahların, kralların, şahların mekânı olmuş. Sonra yeniçağda treni kaçırmış, Avrupa sanayi ve uygarlık devrimlerinin nal toplayıcısı olarak matbaayı ve sanatı bile dışlar hale gelmiş. Din ve mezhep savaşları, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ile insan öldürmekte yarışırcasına sürmüş. Bugün de Afganistan’dan Libya’ya ve Sudan’a kadar “performansını” korumakta. Dinciler ilkel yönetimlerin devamı için toplumu uyutmuşlar. Sanat ve bilimin tartışılması yerine meleklerin ve şeytanların cinsiyetlerini tartışarak toplumların bataklıktan kurtulmalarının yolunu kesmişler. En fazla silah alan ve kullanan, en fazla uyuşturucu ve kara para geçen, en fazla açlığı ve sefaleti yaşayan bir bölge ortaya çıkmış bugün. Müslüman dünyada yüzünü uygarlığa çeviren, bağımsızlığını elde eden, hurafeler yerine bilime ve çağdaşlığa yönelen tek ülke Atatürk Türkiye’si olmuş. Ne Araplar, ne Farsiler son yüz yılda bu sıçramayı ve dönüşümü kurabilmiş. Bu yüzden de kimi küresel odaklar ile içimizdeki ve bölgedeki dinciler (dindarlar hariç) Atatürk’ü ve devrimlerini hiç sevmezler. Çağdaş uygarlık değerlerine, pozitif bilime ve sanata karşı oldukları için Atatürk düşmanı olmuşlar. Atatürk bölgedeki şeyhlerin, şıhların, kralların baş düşmanı haline gelmiş. Son somut örneği dinci FETÖ ve onu kullanan üst akıllardır. Atatürk düşmanları ile dinci FETÖ birleşmişlerdir. 15 Temmuz, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun Atatürkçü ordusuna karşı yapılmıştır. ‘Bir köpek’, trafik kuralı ve uygarlık Okurlarım hatırlar: Bu köşede “demokrasi sokakta yürümeyi öğrenmekle başlar” cümlemi yıllar boyu sıkça kullandım. İşte birkaç gün önce ekranlarda tıklanma rekoru kıran o görüntü, “en sıkı kanıtımdır”. Bir köpek, çoğunun kırmızıda birbirlerine çarpa çarpa geçtiği yaya geçidinde kurallara uymuş, yeşili beklemiş ve kural dışı (uygarlık dışı) insancıklara adeta demokrasi ve insanlık dersi vermiştir. “İtlere mahsustur” diye kimi “insanların” aşağıladığı köpek, insanlara uygarlık dersi vermiştir. Bence o köpeğin, verdiği bu büyük hizmet dolayısıyla ödüllendirilmesi gerekir. “Kamu spotu” olarak ekranlara girmelidir. Ama trafik kurallarında, ekonomide, siyasette, kültürde kural ve uygarlık dışı hareket eden insanlar, içlerinden o hayvana çok kızmışlardır. “Yahu nerden çıktın a it oğlu it, kırmızıyken de yürüyüp geçseydin ya, bize kötü örnek oldun” diye düşünenlerin azınlıkta kaldığını hiç sanmıyorum. Bence o köpekçik, bölgemizdeki gidişatı protesto etmek için “kurallara uydu” diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Kırmızıda geçmeyin, demokrasi kurallarına uyun. Birbirinize kin, nefret, intikam duyguları ile bakmayın, saygılı olun, birbirinizi ezip geçmeyin, herkese eşit davranın demek istemiştir. 16 Nisan’da 80 milyon insan bir sınavdan geçeceğiz. Derim ki kuralların yanında olalım, kırmızıda duralım, geçmeye çalışmayalım. Yeşilde geçmek demokrasidir, uygarlıktır, insanlıktır ve çağdaşlıktır. O örnek köpeğin verdiği dersi aklımızdan çıkarmayalım. “Kırmızıda geçmek insanlara mahsustur” dedirtmeyelim kendimize. DEĞERLİMİZ MEFHARET CANSEVER’i kaybettik. Cenazesi, 02.03.2017 tarihinde (bugün) Bebek Camii'nde kılınacak öğle namazı sonrası Aşiyan mezarlığına defnedilecektir. Başımız Sağolsun. AİLESİ 21. YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel : 0212.274 15 02 0212.213 74 02 Fax : 0212.275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli/İstanbul Tel: 0212.212 07 07 (pbx) • www.tkv.org.tr Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. DENİZ DURGUN C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle