20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 19 Mart 2017 haber Adaleti söke EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: EMİNE BİLGET 11 söke alacağım Dilek Doğan’ı Armutlu’da ailesiyle birlikte yaşadığı evde silahıyla vurarak öldüren özel harekât polisi Yüksel Moğultay’ın “ihmali dav ranışla kasten öldürme” suçundan so ruşturma ve yargılama aşamaları bo yunca tutuksuz olarak yargılandığı da vada önceki gün karar çıktı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, polis Yüksel Moğultay’a bilinçli taksir le öldürme suçundan ön ce 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Mahkeme ardından bu cezayı “iyi halden” 6 yıl 3 aya indirdi. Yargıla CANAN COŞKUN ma süresince Doğan ailesi avukatlarının sanığın tutuklanması yönündeki taleplerini reddeden heyet, kararla bir likte tutuklamaya ilişkin bir hüküm de kurmadı. Kamuoyunun da vicdanını ya ralayan bu kararın ardından anne Ay sel Doğan ve baba Metin Doğan ile ko nuşmak üzere Armutlu’daki evlerinde buluştuk. Eve, Dilek’in vurulduğu yer den geçerek girdik. n Böyle bir karar bekliyor muydu nuz? Aysel Doğan: Avukatların zoruy la verdiler bu cezayı da. Karardan son ra paramparça oldum. Dilek’in yarası buramda duruyor. O yaram tekrar ka nıyor şimdi. Her şeyimize zehir kattı lar adeta. Bize dünyayı dar ettiler. Biz öyle birbirine bağlı bir aileydik ki, Di lek 5 dakika gecikse biz yanar tutuşur duk. Ağabeyleri 1 saat görmese dayana mazdı. Hayallerimizi, umutlarımızı hiç ettiler. Dilek’in vurulacağını bilseydim önüne dururdum. Biz gelin etmeye kı yamıyorduk. Adam oldu bittiye getirdi. Metin Doğan: Davanın kamuoyun dan kaçırılmasından belliydi böyle ola cağı. Senaryo daha önceden hazırlan mıştı. Baştan beri kaç tane heyet değiş ti? Aynı heyet olsaydı dosyaya hâkim olabilirlerdi ama dosyayı ne kadar araş tırdılar, soruşturdular? Her gelen heyet ayrı bir yorum yapıyor. Bir hukukçu nasıl böyle bir mütalaa verebilir? (Sav cı, Moğultay hakkında taksirle öldürme suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası talep etmişti). Kendisine de “Siz hukukçu değilsiniz” dedim. Hiçbir şey diyemedi. Savcı resmen polisin avukat lığını yaptı. Durmayalım bu ülkede... Aysel Doğan: Karardan sonra ‘bu ülkede durmayalım’ dedim. Diğer çocuklarımın da öldürülmesini istemiyorum. Metin Doğan: Dilek tepki bile göstermemişti. Nazikçe “Ayağınıza galoş giyerseniz seviniriz” dedi. Bana bi Dilek Doğan’ı öldüren polise verilen cezayla yıkılan ailesi, adaleti sağlamak için kararlı. Anne Aysel Doğan, ‘Kızımın yanına gidene kadar mücadele edeceğim’ diyor METİN DOĞAN: Dilek tekrar gelmeyecek, biliyoruz. Başka Dileklerin yatağından kaldırılıp tek bir kurşunla ölmemesi için mücadele edeceğiz. AYSEL DOĞAN: Karardan sonra paramparça ol dum. Dilek’in yarası buramda duruyor. Bize dün yayı dar ettiler. Vedat ARIK ‘POLİS DEVLETİ OLMUŞUZ’ n Sanık polisle göz göze geldiniz mi duruşmada? Aysel Doğan: Önceleri yüzümüze bakamıyordu. Ama son duruşmada kendine güveni yerine gelmişti. O polisi görünce aynı şeyleri hatırlıyorum. “Ben vurmadım” dese de ben onu gördüm. Kendi gördüğüme mi inanayım, ona mı? Ya lan yanlış bir şeyler uydurduklarında tahammül edemiyorum. Metin Doğan: İlk duruşmalarda küçücük kalıyordu karşımızda. Ama son duruşmada öyle bir kendine güveniyordu ki “Ben vurmadım” dedi. Hatta bizi kendi kızımızı vurmakla suçladı. n Dava kamuoyundan kaçırıldı ya polislerden? Metin Doğan: Dava zaten kamuoyuna kapatıldı. Polis orada hâkimiyet kurmuş. Çevik kuvvet bile vardı. Polis devleti olmuşuz. Sanki mahkeme heyetinin hiçbir fonksiyonu yoktu. Aysel Doğan: Mahkeme salonuna girmeye çalışıyoruz. Koridor polis dolu. le izin vermezdi eve ayakkabıyla girmeye. Burada bir aile oturuyor. Kendi evini öyle kullanıyor olabilirsin ama burası benim evim. Kışkırtıcı, tahrik edici bir istek değil bu. Armutlu’da yaşamıyor olsaydık, Dilek ölmeyecekti belki de. Biz nerede hata yaptık diyoruz. Karşı gelseydik, arbede yaşansaydı Dilek ölmezdi. Birimize gelirdi yine o kurşun ama Dilek’e gelmezdi. Bir sürü aydın içeride n Adalete inancınız kaldı mı? Aysel Doğan: Hiç kalmadı. Metin Doğan: Ülkenin durumu belli. Ülkede adaletsizliğin had safhada olduğunu zaten herkes söylüyor. Adalet olsa gazeteciler cezaevinde ne arasın? Özgürlük olsa düşünce suçlama sı olur mu hiç? Bir sürü aydın kişi içeride. Türk adaletine inanmıyorum. Hukuk bitti. Ama ‘bitti’ diye de davayı bırakmayacağız. Dilek’in kanı yerde kalmayacak. Hafif bir ceza ile geçiştirebilirler ama üst mahkemeler var. Biz mücadelemize devam edeceğiz. Hukuken Dilek’in kanını yerde bırakmayacağız. Yüksel Moğultay korunup kollansa da üst mahkemeler var. Daha olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var. Dilek tekrar gelmeyecek, biliyoruz. Başka Dileklerin yatağından kaldırılıp tek bir kurşunla ölmemesi için mücadele edeceğiz. Hâlâ gözümüzün önünde Aysel Doğan: Onu nasıl büyüttüm ben bilirim. Gözümüzün önünde çocu ğumu yatağından kaldırıp vurdu. O masumiyetin bedeli bu olmamalıydı. O polis öldürmeye gelmişti eve. Çocuklarıma o gece Dilek vurulmadan önce Kürtçe ‘Bu adamı gözüm tutmadı, gelin salonda oturun’ dedim. O soru soruyordu biz de cevaplıyorduk. Dilek’in yanına gidene kadar mücadele edeceğim. Ben de o toprağa girene kadar o adaleti söke söke alacağım. Her gittiğim yerde de o hâkimi, o savcıyı, bu devletin o polisini anlatacağım. Gücüm, ömrüm yettiği kadar kızımın davasının peşindeyim. Ben öldükten sonra da elim onların yakasında olacak. Ben de biter mi bu acı? Benden gider mi Dilek’in yarası? O düşüşü benim gözümün önünden gider mi? Onu zindanlara sokana kadar çabalayacağım. İyi ki doğdun Ali İsmail Gezi Direnişi sırasında öldürülen Ali İsmail Korkmaz 23 yaşında Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğ Ali Yusuf da babası Gürkan Korkmaz’ın paylaştı retmenliği Bölümü 1. sı ğı videoda “Ali İsmail am nıf öğrencisi 19 yaşın ca iyi ki doğdun. Doğum daki Ali İsmail Kork günün kutlu olsun” me maz, Gezi Direnişi sıra sajını paylaştı. sında Eskişehir’de 2 Ha Ali İsmail’in yarım ka ziran 2013’te polisler ve lan hayallerini yaşatmak eli sopalı siviller tarafın için ailesi tarafından Ali dan dövüldükten son İsmail Korkmaz Vakfı ra beyin kanaması ge (ALİKEV) tarafından Ali çirerek yaşamını yitir İsmail’in doğum günün di. Dün Ali İsmail’in do de etkinlikler düzenlendi. ğum günüydü. Yaşasa 23 Ali İsmail’in doğum günü nede Hatay’ın Samandağ ilçe yaşında olacaktı ve oku niyle düzenlenen etkinlikler kap sindeki etkinliklerde Sa lu bitirerek öğretmenliğe samında ebru, drama, kukla ve kil mandağ Belediyesi Deniz başlayacaktı. Vicdanlar, işleri atölyelerinde, gönüllü eğit Hızır Alanı, Defne Genç “Vurmayın öldüm” di menler çocuklarla buluştu. lik Merkezi ve Ekici’de yen Ali İsmail’e atılan son tekmeyi hiç bulunan Ali İsmail’in evinin önünde unutmadı. atölye çalışmaları ve söyleşiler gerçek Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz, leştirildi. Ebru, drama, kukla ve kil işle sosyal medya hesabından paylaştığı bir ri atölyelerinde, gönüllü eğitmenler ço videoyla oğlunun doğum gününü kut cuklarla buluştu. Samandağ Yeni Çarşı ladı. Anne Emel Korkmaz , “Oğlum iyi Salonu’ndaki Ali İsmail Korkmaz Anma ki doğdun, iyi ki seni doğurmuşum. İyi Gecesi’ne şarkıcı Aylin Aslım ile oyun ki benim evladımsın, seni çok özledim. cular Fırat Tanış ve Teoman Kumbaracı Doğum günün kutlu olsun” dedi. Ali başı katıldı. Bu yıl “özgürlük” temasıyla İsmail’in ağabeyi Gürkan Korkmaz da, illüstrasyon alanında verilen Ali İsmail Ali İsmail’in doğum günlerinden birinde Korkmaz Ödülü de sahibini buldu. ALİ çekilen eski bir fotoğrafını paylaşarak KEV İletişim ve Kaynak Geliştirme Di üzerine “İyi ki doğdun kardeşim! Senin rektörü Hazal Yaşacan, bugün de devam abin olmak gururdur bana” diye yazdı. edecek etkinlik kapsamında çeşitli söy Ali İsmail’in hiç göremediği, ölümün leşi ve atölye çalışmalarının gerçekleşti den 4 ay sonra doğan 3 yaşındaki yeğeni rileceğini söyledi. l Yurt Haberleri Suannuatmtçaıldarı Gürkan Korkmaz, kardeşi Ali İsmail’in doğum günlerinden birinde çekilen eski bir fotoğrafını paylaştı. Sanatçılar Ali İsmail’in doğum gününü yayımladıkları videolarla kutladı. ALİKEV’in sosyal medya hesaplarından paylaşılan videolarda sanatçı İlkay Akkaya, “Sevgili Ali İsmail, senin kısacık ömrüne ne büyük güzellikler sığdırdığını maalesef sen buradan gittikten sonra öğrendik. Ama seni tanıdığımız zaman söyleyebileceğimiz tek şey şu; ya doğmasaydın? İyi ki doğdun” dedi. Sanatçı Ceylan Ertem, “Ali, güzelliğin güzel insan olmanın muhteşemliğini bir ilham olarak bu dünyaya vermişsin” dedi. Gazeteci Banu Güven, “Daha nice yaşlarını kutlayacağız, sen ölümsüzsün Ali İsmail. Senin ne zaman bir resmini görsem şunu düşünüyorum; yüzünden yansıyan ışık ne kadar güçlü, kalbin ne kadar iyi. Bize düşen bütün bunları senden sonra gelenlere yansıtmak” dedi. 16 Nisan referandumunda “hayır” diyeceğini açıklamasının ardından Kanal D’deki işine son verilen gazeteci İrfan Değirmenci de, “Ali İsmail Korkmaz’ın düşlerindeki özgür dünyayı elbet kuracağız” diye konuştu. Tiyatro sanatçısı Mehmet Esen, Ali’nin doğum gününü Turgut Uyar’ın “Hiç unutmam, hiç unutmam, hiç unutmayın, insan nasıl direnir başka” dizelerini okuyarak kutladı. Sanatçı Haluk Levent, Ali için bir şarkı söyledi ve “Senin yaşın bizim için hep 19” dedi. Sanatçılar Sarp Akkaya, Nejat Yavaşoğulları, Mert Fırat, Feryal Öney, Jehan Barbur da Ali İsmail için doğum günü mesajı yayımladı. Değersiz yalnızlık Gelin bugün biraz sesli düşünelim... Maalesef Türkiye’nin Avrupa yolu, bir daha açılmamak üzere kapandı. Kendim için değil; bizden sonraki kuşaklar için üzülüyorum. Bizler, sadece şu anda karşımızdaki karanlık Türkiye’yi değil, 2000’li yıllarda ışıltısıyla göz kamaştıran o eski Türkiye’yi de tattık. Dünyada yükselen, herkesin imrenerek baktığı, ekonomi ve özgürlüklerin kol kola geliştiği o Türkiye, hepimizin hafızasında taze... Ancak 2010’dan itibaren Avrupa sürecinin duraksaması ve 2013’ten itibaren iktidarın kendini tahkim etmeyi öncelik haline getirmesiyle, demokratik kazanımların gerisin geriye çevrildiği bugünkü o ağır tablo çıktı. Bazen gazeteci arkadaşlarla oturduğumuzda, “Nasıl oldu bu iş bu kadar hızlı? Nasıl kaşla göz arasında böyle otoriter bir Ortadoğu rejimine dönüverdik” diye sorup duruyoruz. Verilebilecek onlarca cevap var; ama hiçbiri Türkiye’nin içe kapanma hızını açıklayamıyor. İnsanın Türk filmlerindeki repliklerle “Her şey yalan mıydı?” diyesi geliyor. Sahi, Türkiye’deki o açılımlar, o demokratikleşme paketleri, aslında hep Batı dünyası bizi itekledi diye mi oluyordu? Avrupa, Amerika elini çektiği noktada uçurumun ucuna geleceğimizi tahmin eder miydiniz? Bizi yöneten insanların, liderin, toplumun hiç mi demokratikleşme özlemi yoktu? Bu soruların cevabını bilmiyorum. İçimden “Hayır hayır, tabii ki Türkiye’deki değişim, demokrasi talebi, toplumun kendi dinamiklerinden geldi” demek geliyor. Ama o zaman da ‘toplum’ diye adlandırdığımız o ‘büyük çoğunluk’ şu an olan bitene nasıl rıza gösteriyor, bunu açıklamakta zorlanıyorum. Nasıl oluyor da üniversitelerin fakirleşmesine, kurumların çöküşüne, Kürt meselesinin 90’lı yıllara dönmesine, insan haklarının ayıplı hale gelmesine, medyanın karikatürize bir duruma düşmesine, siyasette tek iradenin hâkim olmasına rıza gösteriyor? Alternatifi olmadığı için mi ya da korku iklimi Anadolu’nun her köşesine buram buram sindiği için sesini çıkarmıyor? Yoksa aslında yukarıdaki saydığım meseleleri dert edinmediği için mi gıkı çıkmıyor. Bu sorunun da cevabını bilmiyoruz. Tek bildiğim şu: Bizi daha da zor günler bekliyor. Türkiye’de özgürlüklerin daralmasıyla ekonomik daralma el ele gidiyor ve gitmeye devam edecek. Bizim için ‘Çin modeli’ (yani otoriter kapitalizm) mümkün değil. İnsan haklarında 90’lara giden bir Türkiye, kişi başına gelirde de aynı kümeye düşecek gibi gözüküyor. İkinci bildiğim, Avrupa’yla yaşadığımız gerilimin daha başında olduğumuz... Önümüzdeki birkaç yıl içinde eninde sonunda AB üyelik müzakere sürecimizin resmi olarak askıya alınacağını düşünüyorum. Diyeceksiniz ki, zaten bu süreç işlemiyor ki. Evet ama Türkiye her şeye rağmen kurumsal olarak Avrupa’ya bağlı, kâğıt üzerinde ‘aday’ ülke. Fakat önümüzdeki dönemde Avrupa’daki popülist rüzgârların güç kazanmasıyla bu uzun nişanlılığın resmi olarak da bitmesi kaçınılmaz görünüyor... Üçüncü bildiğim, halihazırda iktidar çevrelerinde esen Avrupa karşıtı rüzgârlar, “NATO’dan çıkalım” gibi ‘parlak’ fikirlere rağmen, aslında Türkiye’nin stratejik olarak son 70 yılın en yalnız, en kırılgan döneminden geçtiği. Rusya ile kurulan ilişki, özünde asimetrik bir güç dengesi içeriyor. Çin, çok uzak. İran, hasmane. Körfez ülkeleri, bizden katbekat daha ‘Batıcı’... Diyeceğim, Türkiye içeride ve dışarıda kötü bir dönem yaşıyor ve bu büyük ölçüde kendi tercihlerinin belirlediği, bana göre hiç de değerli sayılmayacak bir yalnızlık... Berkin anmasına müdahale: 5 gözaltı Gezi Direnişi’nde İstanbul Okmeydanı’nda 16 Mart 2013’te polisler tarafından gaz fişeğiyle başından vurulan ve 269 günlük yaşam savaşını kaybederek 11 Mart 2014’te 15 yaşındaki yaşamını yitiren Berkin Elvan için dün Adana’da Devrimci Liseliler (DevLis) üyeleri Atatürk Parkı’nda basın açıklaması yaptı. Polis, basın açıklamasının ardından kimlik kontrolü yapmak istedi. Buna karşı çıkan gençler, slogan atarak yürüyüşe geçti. Oturma eylemi yapan 5 genç sivil polisler tarafından yaka paça gözaltına alındı. Gençler, sağlık kontrollerinin ardından sorgulanmak üzere Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. l Yurt Haberleri AÇIKLAMA AHaber Televizyon Kanalı vekili Av. Fatih Savaş gazetemize yolladığı yazılı açıklama ile 02.03.2017 günlü “Nefret suçuna takipsizlik” başlıklı haberimizde yer alan “A Haber sunucusu Özlem Özcan” bilgisinin gerçeğe aykırı olduğunu belirtti. Yapılan açıklamada Özlem Özcan’ın “A Haber”de hiçbir çalışmasının olmadığı, haricen öğrenilen bilgilere göre “Kanal A”da haber sunuculuğu yaptığı ve bu iki kanalın tamamen farklı tüzel kişiliklere ait olduğu belirtildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle