14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 27 Şubat 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK Akşener: GİTTİĞİMİZ HER YERDE ‘AMPUL’ PATLIYOR haber 5 MHP eski İstanbul Milletvekili Meral Akşener, Avcılar’da katıldığı “Milli İradenin Önemi” konulu programa elinde fenerle gelerek “Benim gittiğim her yerde ampul patlıyor. Ne olur ne olmaz” diye seslendi. Vatanseverler Derneği tarafından Avcılar Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantıda kürsüye çıkan Akşener, salonun kalabalığı almakta yetersiz olması sonucu konuşmasına kültür merkezinin bahçesinde devam etti. Akşener, “Cesaretinizle bugün burayı doldurdunuz. Türkiye’nin geleceği için cesaretle yüreklerinizi koydunuz” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Yasaklı kentlerde SEÇMEN kalmadı Güneydoğu’da operasyonlar ve sokağa çıkma yasaklarının neden olduğu göçün ardından seçmen sayısı büyük düşüş gösterdi Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği (GABB), 16 Nisan’da yapılacak referandum öncesi bölgede yaşanan çatışmalı süreç ve sokağa çıkma yasaklarının ardından bölgenin 16 il ve ilçesinde seçmen değişimiyle ilgili veriler topladı. DİHABER’de yer alan habere göre; GABB’ın hazırladığı raporda, yaklaşık 400 bin insanın yaşadığı yerden göç ederek, bölgenin başka kentlerine yerleştiği kaydedildi. Raporda, 2015 seçimlerinden 27 Ocak 2017’ye kadar bölgede yaşanan çatışmalı ortamın sonuçlarının seçmen listelerine yansıdığı ancak resmi rakamlara yansımadığı belirtildi. Rapora göre; göç ve çatışmalı ortamla birlikte seçmen sayısı en çok Şırnak, Nusaybin, Yüksekova ve Sur’da düştü. Rekor Nusaybin’de İlçenin tamamında 134 gün süren ve 6 mahallesinde sokağa çıkma yasağı devam eden Nusaybin’de en az 65 bin kişinin göç ettiği belirtildi. Nusaybin’de 1 Kasım seçmen sayısına göre 6 bin 240 seçmen azaldı. Sokağa çıkma yasağının 246 gün sürdüğü Şırnak’ta ise, 6 bin 770 yapının haritadan silindiği bilgisinin yer aldığı raporda, 50 bin kişinin barınma hakkından yoksun bırakıldığı ifade edildi. Rapora göre; Şırnak’ta 1 Kasım seçmen listelerine göre, 4 bin 14 seçmen azaldı. Raporda, Şırnak’ın 7 mahallesinde yaşanan yıkımdan dolayı binlerce kişinin halen kentin çevresinde kurdukları çadırlarda yaşadığının da altı çizildi. Yüzde 80’i yıkılan Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde ise 6 bin 830 yapı yok olurken, en az 44 bin kişinin ilan edilen sokağa çıkma yasağından kaynaklı göç etmek zorunda kaldığı belirtildi. Yaşanan göçün resmi rakamlarda yansıtılmadığına da değinilen raporda, Yüksekova’da da 1 Kasım seçimlerine göre bin 984 seçmen azaldı. 6 mahallesinde 1 yıl 2 ay 24 günle dünyanın en uzun sokağa çıkma yasağının yaşandığı Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ise, göç ve yıkımla birlikte seçmen sayısı 938 kişi azaldı. Cizre’de seçmen arttı Şırnak’ın Cizre ilçesinde seçmen sayısında artış gözlendiği belirtilen raporda, sokağa çıkma yasağı ve sonrasında 9 bin 800 yapının yıkıma uğraması sonucu yaklaşık 70 bin kişinin evsiz kaldığı belirtildi. Şırnak, İdil ve Silopi’den göç eden yurttaşların Cizre ilçesinde barındığına değinilen raporda, 1 Kasım seçimlerine göre Cizre’de 2 bin 267 seçmen arttı. l Yurt Haberleri ‘Terörün 48 günü kaldı!’ Yıldırım’ın sözleri 80 darbesinin ardından aniden biten terör olaylarını hatırlattı Başbakan Binali Yıldırım, Ankara’nın Kahramankazan ilçesinde düzenlenen partisinin ilk referandum mitinginde “HDP’ye, CHP’ye oy veren kardeşlerimize sesleniyorum. Siyasi görüş farklarımızı bir kenara bırakalım artık. Mesele memleketse gerisi teferruattır. Bu işin kutuplaşması olmaz” dedi. Yıldırım özetle şu mesajları verdi: ‘Evet’leri duydukça daralıyorlar: Evetleri duydukça FETÖ elebaşı kriz geçiriyor, PKK sizin bu evetlerinizi işittikçe darlanıyor, kuduruyor. Eyvah 48 günümüz kaldı diyorlar. Yeni anayasa ile FETÖ de PKK de DEAŞ da Türkiye’den arınacak. Türkiye terörle yaşamaktan kurtulacak. Kürtler, kimliğinizle iftihar edin: Tehdit siyaseti yapmadık, hendek siyasetini asla kabul etmedik, sırtımızı ona buna dayamadık. Ama bölücü parti ne diyor, Kandil’e sırtımızı dayıyoruz. Kürt kardeşlerim kimliğinizle iftihar edin, Kürtlüğünüzle iftihar edin. Bu sizin hakkınız. PKK’nın Hürriyet GAZETESİNE eleştiri Başbakan Yıldırım, Hürriyet gazetesinde yer alan ‘Karargâh rahatsız’ başlıklı haberle ilgili olarak, “Bugünlerde birilerine bir şeyler oluyor. Eskiden hatırlayın manşetlerle hükümetlere ayar verirlerdi. “Karargâh rahatsız.” Bu manşetleri hatırlıyorsunuz değil mi? 28 Şubat’ı başlatmadan önce büyük gazeteler halkın seçtiği iktidarı alaşağı etmek için her türlü tezgâhı kurdular. Benzer şeyler yapmaya çalışıyorlar” eleştirisinde bulundu. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık da TSK’yi siyasetin içine çekme çabaları olduğunu savunarak, “Böyle bir kurumu gündelik tartışmaların içine, siyasetin içine çekmeye çalışmak, TSK’ya yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Siyasetin muhatabı TSK değildir. Varsa eleştiriniz, Milli Savunma Bakanı olarak ben varım” diye konuştu. sizin gibi sorunu yok. Sizin alçak örgüt gibi bir sorununuz var. Hiç merak etmeyin gün yaklaştı. Onları yok olacakları gün yakındır. PKK’ya, FETÖ’ye, DEAŞ’a elveda demeye hazır mısınız? Sistem babanın oğulla arasını açar: Çift başlı yönetimlerden bu millet çok çekti. Bu sistem babanın oğulla arasını açar. Bir de tutturmuşlar tek adam. E başka ne olacak? Bir direksiyonda iki tane kaptan olmaz. Elbet tek olacak, ama milletin oyları ile gelecek. Silahlarla uçaklarla bombalarla gelemeyecek. ‘konvoya ateş açıldı’ iddiası Kocaeli’nin Dilovası ilçesinden Derince’ye doğru giderken Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın konvoyuna ateş açıldığı iddia edildi. Işık’ın konvoyunun en arkasındaki araçta bulunan partililerin ihbarı üzerine polis harekete geçti. Bir düğün konvoyundan ateş açıldığını tespit eden polis 19 yaşındaki Berat T.’yi gözaltına aldı. Berat T.’nin ateş açtığı silahın kurusukı olduğu, tabancayı evine bıraktıktan sonra kız arkadaşıyla buluştuğu öğrenildi. Berat T. sorguya alındı. Kürdistan bayrağı ilk kez gönderde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’yle görüştü. Barzani’nin Türkiye’ye ayak bastığı İstanbul Atatürk Havalimanı’nda ilk kez Kürdistan Bayrağı göndere çekildi. Özel uçakla dün 15.30’da İstanbul’a gelen Barzani’yi Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde Dışişleri Bakanlığı yetkilileri karşıladı. Devlet Konukevi’nin önündeki bayrak di reklerinde Türk ve Irak bayraklarını sıra Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının da asıldığı gö rüldü. Erdoğan, saat 17.00 sıralarında Mabeyn Köşkü’ne gelen Barzani’yi kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşmede, ağırlıklı olarak Musul ve Telafer’in durumu, PKK’nin Irak’taki varlığı ve Suriye’deki son gelişmelerin ele alındığı belirtildi. Yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından açıklama yapılmadı. Mesele tek adam değil, çoğunluk sultası Referandum ile getirilmek istenen düzenin ‘tek adam rejimi’ olduğunu düşünüp meseleyi orada bırakmak, durumun vahametini yeterince izah etmiyor diye düşünüyorum. Elbette insanlar fani, bir gün göçüp gidilecek, ismi sürekli değişen, son olarak ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ olarak belirlenen sistemi savunanlar da bunu biliyor. Onların kurmak istediği, kurucu lideri, mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğu, bir ideoloji çerçevesinde hep çoğunluğun oyunu alacağı düşünülen bir liderin ve ardıllarının tüm gücü elinde bulundurduğu, denetim, muhalefet, itiraz yolunun kapatıldığı, azınlıkta kalanın hiçbir söz sahibi olmadığı bir rejim kurmak, daha doğrusu bu temele dayalı bir devlet inşa etmek. Şöyle düşünüyorlar; ‘madem ki bu ülkeni çoğunluğu dindar, muhafazâkar, Sünni, Türk milliyetçisi, o halde toplumu yönetmek zaten onların hakkı, o halde bu hakkı teslim etmek lazım’. Bu kafaya göre diğerleri zaten; ‘özünü’ inkâr’ eden, tarihine, kültürüne, toplumuna ters düşenler, İslam dairesinde olup olmadığı bile tartışmalı olan ‘Aleviler’, bir adım ötesinde ise ‘bozguncular’, ‘kanı bozuklar’, o halde onlara, ‘asli unsura’ tabi olmak, sığıntı gibi yaşamak çok bile. Makul olanın, hakkaniyetli olanın, doğal olanın bu olduğunu düşünüyorlar. Bu anlayışa göre, mademki parlamenter sistem ‘dışarda bırakılması gerekenleri’ işin içine katıyor, o halde yanlış, haksız, bizim kültürümüze uymaz, bu yanlışlık düzeltilirse olması gereken düzen gelecek. İşte asıl tehlikeli olan bu kavrayış, tüm toplumu, çoğunluğunu tanımlayan özelliklere sahip olanlardan ibaret saymak, diğerleri ile konuşmayı, uzlaşmayı, onların hak ve özgürlük taleplerini meşru saymamak, devre dışı bırakmanın sistemini yerleştirmek. Gerçi, çoğunluğu tanımlayan özellikler de sabit değil, ama bir kere oluşmuş çoğunluk reyi ile sistem kurulduktan sonra, toplumu o noktada sabitlemek kolay, çünkü tüm gücü bu hareketin öncü liderinin ve onun zihniyetine mensup ardıllarının eline vermek, toplum mühendisliğinin önünü açıyor. Eğitimin, yargının, yasamanın, ekonominin yö netimi bir noktada birleştirildikten sonra, bu yapı kendini tartışmaya, itiraza tamamıyla kapamış oluyor. Bu yeni icat edilmiş bir sistem değil, otoriterlikten totaliterliğe geçen tüm rejimler benzer yollardan geçer, Türkiye’nin önündeki yol bu. Bu tehlikeli bir gidiş ve sadece hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığı bir sistem olduğu, bu yapının dışında kalanın yaşamını kararttığı için değil, ‘toplumsal barış’ açısından sürdürülemez olduğu için. İktidarın tek noktada, kişide, makamda yoğunlaşması, bir yandan iktidar blokunun içinde kıran kırana bir kavgayı davet eder, sadakat yarışı yozlaşma, kişiliksizleşme sürecini perçinler. Diğer taraftan, çoğunluk iktidarını ayakta tutmak, ancak gerilimi sürekli kılmak ile mümkün olur, gerilimin yerini uzlaşma ve diyaloğun alma eğilimi ‘ihanet, gevşeme, çoğunluğun düşmanları ile işbirliği’ ithamı ile bertaraf edilir. Diğer taraftan, halihazırda ‘çoğunluk’ denilen yapının dışında kalanları yeni sistem çerçevesinde bu yapıya katma çabası da malum, dayatma siyasetinden başka bir şey olamaz. Referandumdan ‘evet’ çıkarsa bizi bekleyen tehlikeli yol bu. Zaruri bir not: Cuma günü yayımlanan ‘Referandum ve Kürtler’ yazıma, katılan olur, katılmayan olur, kızan olur, olur da o yazıdan ‘evet’ propagandası yaptığım iddiası nasıl çıkar hâlâ anlayabilmiş değilim. ‘Yanlış anlama’ diyemeyeceğim, çünkü yanlış anlamaya açık hiçbir satır yok, o halde kasıtlı bir saptırma, ama neden? Beni en çok şaşırtan Ertuğrul Kürkçü’nün, itiraz, eleştiri falan değil, düpedüz hasmane tutumu oldu; bir süre önce Mehmet Ali Yalçındağ’ın kafasına göre yazdığı ve ortalara dökülen bir maili kullanarak ‘Erdoğan olmasaydı, mahvolduk’ dediğimi öne sürerek, evet propagandası yaptığımı ileri sürmüş. Ben o mail olayı üzerine uzun bir açıklama yazdım, zaten ne düşündüğümü açıkça yazıyorum, öyle düşünmüş olsam açıkça yazar, bu ülkede bundan sonra rahat içinde yaşama yolunu tutardım. Kürkçü bunu anlamayacak biri değil, buna rağmen beni bu şekilde hedef almasını anlamak zor, çoluk çocuk da değil, koskoca adam, neden bu yola tevessül etti acaba? Acaba? Kurtulmuş referanduma doğru Alevileri hatırladı! Referandum çalışması için gittiği İzmir’de cemevini ziyaret eden Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Türkiye’de 1980 darbesinden bu yana bir türlü yapılmayan, yasaklanmış gibi olan Hazreti Ali’nin doğum günü olan 21 Mart kutlamasını Ankara’da yapacağız. Alevi kardeşlerimizle devletin yeniden barışması anlamında bir tören olacaktır” dedi. Kurtulmuş, Çiğli’ye bağlı Güzeltepe mahallesinde bulunan Hazreti Hüseyin Cemevi’ni ziyaret etti, cemevi başkanı Ali İhsan Şahin’le görüştü. Kurtulmuş, Türkiye’de, Anadolu topraklarında, Rumeli topraklarında, Alevilik Bektaşilik ile Sünniliğin yan yana hiçbir problem olmadan asırlar boyunca yaşadığını kaydetti. Alevi Bektaşi geleneği olmasa Osmanlı’nın birçok fethinin olmayacağını ifade eden Kurtulmuş, “Osmanlı ordusunun dirliğinde, düzeninde Alevi Bektaşi dergâhlarının fevkalade önemli yeri olmuştur” ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, şöyle devam etti: “Al lah nasip ederse 1980 darbesinden bu yana bir türlü yapılmayan Hazreti Ali’nin doğum günü olan 21 Mart kutlamasını Ankara’da yapacağız. Alevi kardeşlerimizle, yurttaşlarımızla devletin yeniden barışması anlamında bir tören olacaktır. Bu geleneği sürdüren büyük kitlelerin bir araya geleceğini ümit ediyoruz.” l DHA DP’de üçüncü Uysal dönemi Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, partisinin 12. Olağan Kongresi’nde üçüncü kez genel başkanlığa seçildi. DP Genel İdare Kurulu üyesi Çınar Özen’in de aday olduğu kongrede oy kullanan 852 delegenin 705’inin oyunu alan Uysal referandum sürecine işaret ederek milletin büyük bir sınavdan geçtiğini vurguladı. Uysal “İfadeye tahammül edemeyen, muhalefeti yerle bir etmenin planlarını yapan bu gayrete ‘Hayır’ diyoruz” dedi. Çavuşoğlu’ndan Yunan Bakan’a tepki ‘Şımarık çocuğa iyi anlatsınlar’ Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos’un “Kardak’a gelsinler nasıl gideceklerini görelim. Yunan silahlı kuvvetler her ihtimale karşı hazırlıklıdır” sözlerine tepki göstererek, “O şımarık çocuğa iyi anlatsınlar, bizim sabrımızı zorlamasınlar” dedi. Antalya’da konuşan Çavuşoğlu, Yunan Bakan’ın sözlerinin hatırlatılması üzerine Yunan hükümetine “Bakanınıza sahip çıkın” diye seslendi. Çavu şoğlu, şöyle konuştu: “‘Efendim işte aslında iyi bir çocuk idare edelim.’ İyi de nereye kadar idare edeceğiz. Almışsınız koalisyona mecbur kalmışsınız, sen idare et de benim de sabrımın sınırı var. Esasen bakıldığı zaman bir tane şımarık çocuğun da bunların hepsini gölgelemesine Yunanistan’ın müsaade etmemesi gerekir. Türk askerinin yeri geldiği zaman ne yapabileceğini en iyi onlar bilir, hükümet bilir, o şımarık çocuğa iyi anlatsınlar, sabrımızı zorlamasınlar.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle