03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 27 Şubat 2017 I.lk miting Amasya’da4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Partiye hizmet etmiş eski siyasilerle bir araya gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu, referandumda demokrasi ve tek adamlık arasında tercih yapılacağını söyledi İKLİM ÖNGEL CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin eski tüfeklerinden destek aldı. Eski genel başkanların da katıldığı toplantıda, “ortak ses” vurgusu yapıldı. İlk mitingin ulusal egemenlikten ilk kez söz edilen ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Amasya Tamimi’nde “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır” sözünden yola çıkılarak Amasya’da yapılacağı öğrenildi. Kılıçdaroğlu, dün partisinin eski genel başkanları, milletvekilleri, parti meclisi (PM) üyeleri ve il başkanlarıyla genel merkezde bir araya geldi. Kılıçdaroğlu toplantının açılış konuşmasında Türkiye’nin bekası için bir araya geldiklerini vurgulayarak Türkiye’nin anayasa değişikliğiyle çok tehlikeli bir sürece gireceği uyarısında bulundu. Kılıçdaroğlu, “Bu süreç Milli Kurtuluş Savaşı sürecinin ikinci adımıdır. Benim sorumluğum var ama 80 milyonun tek tek sorumluluğu var. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Demokrasi mi istiyoruz, tek adam rejimi mi istiyoruz. Oylanan budur, gerisi lafügüzaftır” dedi. ‘Yol ayrımındayız’ Yol ayrımında olunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “12 Eylül’e, 71 darbesine bakın, aynı süreci yaşıyoruz. O zaman darbe yapanlar apoletliydi, şimdi sivil. Darbe girişiminin sivil ayağını ortaya çıkaramıyorlar. 12 Eylül darbecilerinin yaptığı gibi anayasa değişikliğiyle karşı karşıyayız. Rejim değiştiriliyor. Bunu dediğimizde hayır, rejim cumhuriyet diyorlar. Tek adam rejimiyle parlamenter demokratik sistemi askıya aldığınız zaman rejimi değiştiriyorsunuz” diye konuştu. Öymen, Çetin ve Karayalçın Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından eski siyasilerle buluşma toplantısı basına kapalı devam etti. Kılıçdaroğlu partinin eski genel başkanları Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın’la yan yana oturdu. Edinilen bilgile göre; söz alan Altan Öymen, referandum sürecinde partinin yürüttüğü politikanın doğru olduğunu belirtti. Çok partili sistemi CHP’nin getirdiğini, o dönemde dahi her lidere eşit konuşma hakkı verildiğini anlatan Öymen, televizyonlarda eşit koşullarda partilere yer verilmemesini ve liderlerin karşılıklı tartıştığı programların yapılmamasını eleştirdi. Hikmet Çetin her kesime aynı mesafede yaklaşmanın doğru bir politika olduğunu beliterek, bu kapsamda Kılıçdaroğlu’nun Necmettin Erbakan için düzenlenen anmaya katılmasını yerinde bulduğunu söyledi. Karayalçın da çeşitli illerde katıldığı referandum çalışmalarına ilişkin bilgi verdi. Kılıçdaroğlu eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın Denizli’de gerçekleştirdiği referandum çalışması nedeniyle toplantıya katılamadığını açıkladı. Üniversitelere daha çok ağırlık verilmesi geretiğini söyleyen bazı eski siyasiler, akademisyenlerden hâlâ net sesler yükselmemesini eleştirdi. ‘İşimiz hem kolay hem zor’ Toplantının sonunda Kılıçdaroğlu, bir değerlendirme konuşması yaptı. İşlerinin kolay ancak bir o kadar da zor olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu’nun “Kolay çünkü anlatacak çok şeyimiz var. Gittiğiniz yelerde, ‘Ben özgürlüklerden demokrasiden yana bir yurttaş olarak geldim. Partiye oy istemeye değil, vatansever olarak geldim’ deyin. Zor çünkü bir parti devleti ile mücadele ediyoruz. Vali, kaymakam, devletin memurları ‘evet’ için çalışıyor, çalışmak zorunda bırakılıyor. Parti devletinin imkânlarıyla mücadele edeceğiz. Devletin tüm gücünü kullanacaklar” dediği öğrenildi. ‘Kandil’e girecekler’ Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun Mart ayının sonuna doğru AKP Hükümeti’nin referandumda özellikle milliyetçilere mesaj olarak Kandil’e gireceğini; bayrak dikeceğini söylediği, ancak Kandil’in boşaltıldığını, PKK’nin başka bölgelere geçtiğini dile getirdiği öğrenildi. l ANKARA Referandum için sokağa CHP sahadaçıkanCHP’li milletvekilleri, vatandaşlara ikna ediyor‘Hayır’ıanlattı ALİ AÇAR Başkanlık sistemini getiren anayasa değişikliği referandumuna 49 gün kala yurttaşların tercihleri de yaşavaş yavaş belirleniyor. Güngören’de ‘Hayır’ çalışması yürüten CHP’lilere yurttaşlar, tek adam sistemine karşı oldukları için “hayır” oyu vereceklerini söylerken, “evet vermeyi düşündüğünü söyleyenler ise biraz kafaları karışık olmasına rağmen, ülkenin daha iyi yönetilebileceğini düşündükleri için tercihinin bu yönde olacağını belirtiyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve PM üyesi Yasemin Öney Cankurtaran, İstanbul milletvekili Sibel Özdemir ve Güngören İlçe Başkanı Alaettin Aktay ile birlikte çok sayıda partili dün Güngören’de ‘Hayır’ çalışması yürüttü. CHP ilçe binası önünde toplanan çok sayıda partili ellerinde ‘Hayır’ı anlatan broşürler ve dövizlerle yoğun güvenlik önlemi altında Menderes Caddesi’ne yürüdü. Burada konuşan Cankurtaran, iktidarın son dönemde anketler yayımlayarak sandığa katılımı düşük tutmaya çalışacağını söyledi. Yurttaşlarda “Nasıl olsa evet çıkıyor” algısı yaratılmak istendiğin kaydeden Cankurtaran, “İnsanları bu tür açıklamalarla sandıktan uzak tutmaya çalışıyorlar. Ne pahasına olursa olsun sandığa gidilmeli. Bizler de halkın oylarını korumak için sandık başlarında olacağız” dedi. Hayırcılar kararlı Menderes Caddesi’nde bir ayakkabı dükkânına giren Cankurtaran, Özdemir ve Aktay esnafa hangi yönde oy vereceğini sordu. “Hayır oyu” vereceğini söyleyen ve daha CHP’lilerin “Peki neden” sorusunu beklemeden yanıt veren Hüseyin Bey,“ Hayır diyeceğim çünkü tek adam yönetimine karşıyım. Tek adamın olduğu yerde diktatörlük olur. Parlamenter sistemden yana olduğum için hayır oyu vereceğim” diyerek düşüncesini açıkladı. Hayır oyu vereceğini söyleyen Raşit Sayan isimli bir yurttaş ise, “Ülkenin geleceğinde 550 milletvekilinin söz sahibi olmasının, tek adamın kararından daha iyi olacağını düşündüğüm için oyum bu yönde olacak. 15 yıldır ülkeyi yönetirken istikrarsızlık yoktu da şimdi mi başladı. Parlamenter sistem güçlendirilmeli ve ülkenin geleceğine ortak yön verilmeli” diye konuştu. ‘Evet’ oyu vereceğini söyleyen Ah met Batur isimli yurttaş ile CHP’lilerin yaptıkları diyalog da bir hayli ilginçti. AKP’li olmadığını ve eski Milli Selamet Partisi kökenli olduğunu anlatan Batur, “Bu Kenan Evren’in anayasasından daha mı tehlikeli. Ülke daha istikrarlı olacağı için evet diyeceğim” dedi. Bunun üzerin Cankurtaran, Batur’a “Yarın istemediğiniz bir adam başa geldiği zaman ülkeyi keyfine göre yönetse hoşunuza gider mi” diye sordu. Batur ise, “Yasada Meclis Reisi Cumhuru denetleyecek deniliyor. Böyle bir şey olsa anayasaya koyarlar mı” diye yanıt verdi. Cankurtaran’ın ilgili yasa değişikliğini okuması üzerine Batur, “Cumhurbaşkanı anayasaya bunu getiriyorsa o zaman benim de oyum hayır olur” diyerek uzaklaştı. Bir bankta oturan yaşlı bir kadın da hangi yönde oy vereceğinin sorulması üzerine, çocuklarının durumundan dolayı oyunu açıklamak istemediğini söyledi. Bölgede CHP’lilerin görüştüğü yurttaşlardan hayır diyecek olanlar gerekçelerini ortaya koyarak kararlı davranırken, evet oyu verecek olan yurttaşların kafasının karışık olduğu ve bir aidiyet duygusu ile oyunu kullanmayı tercih ettiği dikkatlerden kaçmadı. l İSTANBUL Saldırganlar yakalandıbıHçaakylıarcnımlarıştı Ümraniye’de önceki gün anayasa değişikliği referandumu için bildiri dağıtan Haziran Hareketi üylerine bıçakla saldıran ve Devrim Boran isimli bir genci yaralayan iki kişi gözaltına alındı. Ümraniye Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Bürosu’nun iki saldırganı gözaltına aldığını açıklayan CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, “Şüphelilerden biri saat (dün) 12.15, diğeri ise saat 13.00’te yakalandı. Ümraniye Asayiş Büro ekipleri, kamera görüntüleri ve ifadelerden yola çıkarak başarılı bir operasyona imza attı. Hızlı davrandı ve sokakları eşkıyalara bırakmayacaklarını gösterdiler” dedi. Yarkadaş, Boran’ı evinde ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. Boran da Yarkadaş aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Ne yaparlarsa yapsınlar mutlaka HAYIR kazanacak” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet? Müjdat Gezen olayı durumun aynasıdır... “Müjdat Gezen Sanat ve Kültür Merkezi”nin yakılması girişimi, toplumun durumu görmesi için bir aynadır. Bu girişimi yapan Mehmet Ali Aligül, işsiz güçsüz bir piroman (yangın çıkarma hastası sosyopat) değildir. Aligül, ilkokul çocuklarını taşıyan bir servisin sürücüsüdür. Küçük çocukların, erkeklikızlı emanet edildiği, evle okul arasında onları taşıyan bir aracın şoförüdür. Aklı başında, dengeli, soğukkanlı olması gerekir. TV’deki görüntüsü düzgün, konuşması anlaşılır birisidir. Şimdi, böyle bir kişinin Müjdat Gezen’in Abdülhamit’in torunu için söylediklerine kızıp, gidip benzinciden benzin alıp, bir yapıyı yakma girişimi, “öyle sıradan bir iş” değildir. Eğer, “öyle sıradan bir iş” ise, ülkemizde kimse kimsenin ne yapacağına güvenemez. Yarın da markette çalışan görevli, tutup kızdığı birisini vurur, ya da kasap eline satırı alıp beğenmediği birinin peşine düşer. Bu da Hannah Arendt’in “Sıradan Faşizm” dediği durumdur ki Adolf Eichmann duruşmasında bunu saptamıştır. Sıradan Almanlar komşuları da olsa Yahudilere saldırmışlar, dükkânlarını yakıp yıkıp onları imha etmeye çalışmışlardır. Elbette Mehmet Ali Aligül kendiliğinden harekete geçmemiştir. Bir grup, bir odak, bir merkez kendisinden bunu istemiş, o da seve seve işe gönüllü olmuştur. Çünkü bilmektedir ki, bundan ötürü başına bir iş gelmeyecektir, üstelik ödül alacaktır. Nitekim, böyle bir kundaklama girişimi yapan, yargıç karşısına çıkmış, “adli kontrolle” serbest kalmıştır. (Sonradan tutuklanmış olması olayın niteliğini değiştirmez.) Piyanist Dengin Ceyhan, elleri kelepçelenerek tutuklanmıştır. Suçu Cumhurbaşkanı’na hakaret olarak belirlenmiştir. Bu arada, Cumhurbaşkanı’nın söylediği her söz “eleştiri” sayılarak ceza dışı kılınmıştır. Cumhuriyet gazetesi yöneticilerinin ve yazarlarının hâlâ hapiste tutuklu olduğu suçlarının ne olmalarına yol açan ise belirsizdir. Eğer, siyasal iktidara yandaş olmadığınız biliniyorsa her türlü suçlamanın hedefindesiniz demektir. Her tür suç size yönelebilir, FETÖ’cü olabilirsiniz, PKK yandaşı sayılabilirsiniz, suçu övücü yerine konabilirsiniz, makama hakaret eden sayılabilirsiniz. Bunların hepsi tutuklanmanız ile sonuçlanır, ne zaman çıkacağınızı hiç kimse bilemez. Hayır, onlar bilir, siz bilemezsiniz. Yasal suçlama hedefi olmadığınız zaman da, “duyguları incinmiş”, “bir şeyinize tepesi atmış” birinin saldırısına uğrayabilirsiniz. Bunları hesap etmeniz dahi mümkün değildir. Demek ki, siz de tetikte olacaksınız, her şeyi hesaba katacaksınız. Müjdat Gezen Sanat ve Kültür Merkezi’nin yakılma girişimi bu durumun açık aynasıdır. Durumun daha vahim yanı, bakınız nedir? HHH Sayın Cumhurbaşkanı, Müjdat Gezen’i arayıp geçmiş olsun dememiştir. Sayın Başbakan, Müjdat Gezen’i arayıp geçmiş olsun dememiştir. Sayın Genelkurmay Başkanı, Müjdat Gezen’i arayıp geçmiş olsun dememiştir. Müjdat Gezen buna elbette şaşırmamıştır. Kundakçı okul servisi sürücüsü de buna şaşırmamıştır. Elbette yakma girişimini yapan Mehmet Ali Aligül bunu da bilmektedir. Cesaret veren şey de bunu bilmesidir. Ona cesaret veren şey, siyasal iktidarın onu desteklediğini bilmesidir. Böyle bir olaya cesaret vermek de suç değil midir? Bu tür olaylar böyle iktidarın sessiz desteğiyle cesaret bulursa bunun bir sorumluluğu yok mudur? Bu sorumluluğu siyasal iktidara sormak vatandaşlık görevi değil midir? Müjdat Gezen bu ülkenin eşit haklara sahip bir vatandaşı değil midir? Bu durumda ortaya çıkan, siyasal iktidarın topluma şöyle baktığını göstermiyor mu: “Benim yanımda olanlar benim vatandaşımdır. Benim istediğim doğrultuda ne isterlerse yaparlar ve suç sayılmaz. Benim karşımda olanlar benim vatandaşım değildir. Benim istemediğim doğrultuda ne yaparlarsa suç sayılır. Yargı benim emrimde. Yönetim benim emrimde. Yasama benim emrimde. Şimdi sana düşen de, 16 Nisan tarihinde sandığa gidip bunu tasdik etmendir. O kadar. Yaptın yaptın, yapmadın sen bilirsin.” Ben işte bunu biliyorum. Onun için de HAYIR diyorum. HAYIR diyorum. Çünkü, senin için de doğrusu odur. Gene de sen bilirsin. Benden bu kadar... ‘Bugüne kadar millet yönetti bundan sonra da o yönetecek’ CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, partisinin Uşak’ta düzenlediği referandum değerlendirme toplantısında halka seslendi. Türkiye’de herkesin devletin tapusu olduğuna dikkat çekerek, merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in üslubu ile “Tapuyu gaptırmayın” dedi. Baykal, bir ülkenin kaderinin rastlantılara bırakılamayacağını söyleyerek, “Bu ülkeyi bugüne kadar bu millet yönetti. Bundan sonra da millet yönetecek” dedi. l UŞAK/DHA ‘Erbakan da başkanlığa karşıydı’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önceki gün Saadet Partisi’nin (SP) Ankara’da düzenlediği Necmettin Erbakan’ı anma programına katıldı. Kılıçdaroğlu, “Sayın Genel Başkanın nazik daveti geldiğinde bir an bile tereddüt etmedim. Diyalog kapısını açmak, için atılan her adım, toplumsal birliğimizi sağlamak için atılmış bir adımdır” dedi. Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Önemli olan eksikliklerimizi tamamlamak, yanlışlardan da ders çıkarmaktır. Bütün bunları ortak akılla, parlamenter sistem içinde hep birlikte giderebiliriz. Rahmetli Necmettin Erbakan da başkanlık sistemine bu anlayışla karşı çıktı. Bütün yetkilerin tek elde toplanmasına karşı çıktı. Cumhuriyet ve parlamenter rejimden yana tavır aldı.” l ANKARA/Cumhuriyet CHP’li gençlerden Silivri Cezaevi önünde Sarı’ya destek eylemi CHP İstanbul İl Gençlik Örgütü, Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla 7 gün önce tutuklanan üyeleri Samet Burak Sarı’nın serbest bırakılması için Silivri Cezaevi önünde bir eylem gerçekleştirdi. Cezaevi önünde izin verilmeyince, cezaevi yolu üzerinde açıklama yapan grup adına CHP İstanbul Gençlik Örgütü Başkanı Kenan Otlu, şöyle konuştu: “Burada Ahmet Şık’a da Musa Kart’a da özgürlük istiyoruz. Düşüncelerinden dolayı hapse atılan tüm güzel insanların yeniden aramıza dönmesini istiyoruz.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle