28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Berlinale’nin jürisi belli oldu 67. Berlin Film Festivali jürisinde yer alacak isimler belli oldu. “Temel İçgüdü / Basic Instinct”, “O Kadın / Elle” filmlerinin yönetmeni Paul Verhoeven’ın başkanlığı nı yapacağı jüride Dora Bouchoucha Fourati (Tunisia), Olafur Eliasson (İzlanda), Maggie Gyllenhaal (ABD), Julia Jentsch (Almanya), Diego Luna (Meksika) ve Wang Quan (Çin) yer alacak. Berlinale Kamera Ödülleri jürisinde Nansun Shi (Hong Kong, Çin), Geoffrey Rush (Avustralya) ve Samir Farid (Mısır) yer alıyor. Perşembe 2 Şubat 2017 Tiyatro sanatçısı Tilbe Saran, “Ne ekmek ne su ne de hava, yaşamak için özgürlük” diyor. Yasaklamalarla hiçbir şeyin hallolmadığını söylüyor ve komik buluyor ‘yNaeşaemkmakeikçinneödzegsüurlük’ Tilbe Saran, Tiyatro Pera’nın “Vanya, Sonya, Maşa ve Spike” adlı oyununda Sonya, televizyonda yayımlanan “Cesur ve Güzel” dizisinde Kıvanç Tatlıtuğ’un annesi Fügen rolünde. İş Sanat’ta yaklaşık 13 yıldır şiir dinletisine devam eden Saran, Kadir Has Üniversitesi Oyunculuk Bölümü’nde de ders veriyor. Gazetemizin reklam filmini Genco Erkal ile birlikte seslendiren Saran ile bugünü, geleceği, oyunculuğu, insanı konuştuk. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Gözlerinin içi gülüyor... Enerjisi yüksek, sıcak, samimi ve dosdoğru konuşuyor. Hemen hemen her sanatçı gibi duyarlı... Neye mi? ‘İNSANİ SÜRELERDE İNSANCA ÇALIŞMAK...’ Çevreye, hayvana, bitkiye, ekonomi ye, eğitime, tutsaklığa, en önemlisi insana, insanın insanca yaşamasına, üretmesine, çalışmasına... Ülkenin gidişatından rahatsız ama umudunu yitirmemiş. “Dünyanın hali gibi halimiz” diye tanımlıyor bugünü. “Ne ekmek ne su, ne de hava, yaşamak için özgürlük” diyor. Yasaklamalarla hiçbir şeyin hallolmadığını söylüyor ve komik buluyor. Üretmek, paylaşmak için insanca yaşamak için sadece özgürlük diyor. Tilbe Saran, Tiyatro Pera’nın “Vanya, Sonya, Maşa ve Spike” adlı oyununda Sonya, televizyonda yayımlanan “Cesur ve Güzel” dizisinde Kıvanç Tatlıtuğ’un annesi Fügen rolünde. İş Sanat’ta yaklaşık 13 yıldır şiir dinletisine devam eden Saran, Kadir Has Üniversitesi Oyunculuk Bölümü’nde de ders veriyor. Gazetemizin reklam filmini Genco Erkal ile birlikte seslendiren sanatçı şu sıralar çok yoğun... Aynı za n Çalışma koşullarının ağırlığından dolayı dizi sektörüne bir ara mesafeliydiniz. Bir iyileşme oldu mu? Daha mı kötüye gidiyor. Mehter takımı gibi iki kötü bir iyi... Oyuncular Sendikası’nın sıkı çalışması sonucu setler tehlikesiz sınıftan tehlikeli sınıfa geçti. Buna bağlı olarak setlerde iş sağlığı ve güvenliği farkındalığı arttı. Ama hissedilebilir bir iyileşme olabilmesi için mutlaka denetim şart. Yıllardır bakanlığa Galileo’nun engizisyona yahu şu teleskoptan bir bakın bakalım dünya dönüyor mu dönmüyor mu demesi gibi, biz de şu setlere bi bakın deyip duruyoruz: sigortasız, güvencesiz çalışan yüzlerce insan, dinlenme alanları, sağlıklı yemek yeme mekânları, tuvaletleri bile olmadan günde 18 saat çalışıyorlar! SinemaTV sendikası piyasaya hızlı bir giriş yaptı ve kamera arkası çalışanlarını harika bir biçimde örgütledi; reklam ve sinema filmi setlerindeki çalışma koşullarına çağdaş düzenlemeler getirdi, biz de destekledik. Ama ne yazık ki şu anda Türkiye’nin 3. İhracat girdisi olan diziler “aman sektör batar” oyalamasıyla en vahşi koşullarda insan tüketiyorlar. n Dizi çekimlerinde sizce çalışma koşulları nasıl olmalı? “İnsanî” sürelerde “insanca” çalışılan yorgun, bitkin ve mutsuz insanların yüzlerinin güldüğü, üşümeden, hastalanmadan çalışabildikleri, normal aralarla yemek yiyebildikleri, sosyalleşebildikleri ve eşlerini dostlarını görebildikleri, doktora gidebildikleri, sigortalı oldukları ve gelecek kaygısıyla tir tir titremedikleri, yani köle olmadıkları koşullarda... manda Oyuncular Sendikası Genel Sek reterliğini üstlenen Saran ile bugünü, geleceği, oyunculuğu, insanı konuştuk. n Yoğun bir dönemden geçiyorsunuz. Dizi, tiyatro, şiir dinletisi, seslendirmeler, sendika faaliyetleri, ‘Herkes neyin suç olduğunu gayet iyi biliyor’ bir de öğretmenlik... Dizide benim oynadığım rol bitecek baştan belliydi ama ne zaman olacağı belli değildi. Eli kulağında. Okul devam ediyor, öğrenciler ve tiyato benim en çok bes n Peki siz, sanatçıların, gazetecilerin sorgusuz sualsiz tutsak edildiği bugünlerde hiç korktunuz mu? Örneğin gazetemizin reklam filmini seslendirirken... lendiğim alan. Oyuncular Sendikası’nın rutin işleri Tilbe Saran ile Öznur Oğraş Çolak bir arada. var, bu sene yönetimi dev redeceğiz, süre doluyor. Da miz şeylerin uzun vadede neye evrile ha genç, daha aktif, daha iyi çalışacak ceğini bilmiyoruz. İnsan hayatı çok kı bir ekibe devredecegiz. sa tarihe baktığımız zaman, her şeyden n Sezon birkaç ay sonra bitecek. bir şeyler öğrenerek bize biçilmiş ömrü Rahatlama dönemine giriyorsunuz. tamamlayacağız, yapacak bir şey yok. Zaten İstanbul’da yaşayıp işsiz kalma Ama insanların hak hukuk bilincinin, ya imkân yok. Her zaman gittiğimiz bir çevre duyarlılıklarının genişlediğini bü yerin paravanlarla çevrildiğine, kapatıl yüdüğünü, farkındalığın sandığımızdan dığına tanık oluyoruz. Sıkça rastlanılan daha yüksek olduğunu düşünüyorum. çevre ihlalleriyle bir vatandaş olarak Bu da böyle bir zaman. Dünyaya baktı uğraşıyorsunuz, hiç iş bitmiyor. ğımız zaman... n Türkiye sert bir dönemden geçi n Mesela Amerika... yor. Başkanlık sistemi, referandum Hani reklam filmlerinde insanların o bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? filme bakıp özenmeleri sağlanıyor. Bir Dünyanın hali gibi halimiz. Biz nasıl hayata, bolluğun, bereketin, güzelliğin sak dünya öyle aslında birbirimizi ayna herkes için mümkün olabildiği verili lıyoruz galiba. Evet sert bir dönemden yor insanlara. O hayatlara özeniyorlar geçiyor ama bir yandan da şöyle düşü herhalde Trump da öyle bir şeyi sembo nüyorum belki bu bana yaşama umu lize ediyor diye düşünüyorum. Çünkü du veriyor. Şiddetin kötülüğe galebe çal söyledikleri akla, yüreğe, bilgiye, bu dığı kadar buna itiraz edenlerinde sesi gün dünyanın gelmiş olduğu gelişmiş duyuluyor. Ben düşündüğümüzden da lik düzeyinden o kadar gerideki... Ya ha kalabalık olduğumuza eminim. saklarla hiçbir şeyin halledilemeyeceği Hiç aklıma bile gelmedi. Herkes neyin suç, neyin hukuk, neyin hukuk dışı olduğunu gayet iyi biliyor. Her zaman yanlış hesap Bağdat’tan dönüyor. Bir insanı aşağılayarak, hakaret ederek, hem onu hem etrafındakileri rencide edecek şeyler söylememek kaydı şartıyla bir hayata mal olmamak, bilerek isteyerek kötülük yapmamak şartıyla, herkes her istediğini söyleyebilmeli, ne düşündüğünü paylaşabilmeli. Böyle böyle zenginleşiyor; bilim, sanat böyle gelişiyor. İnsani düşünce, ahlak, etik, estetik böyle konuşuyor. Yoksa hâlâ ateşin bulunduğu günlerde kalırdık. Tekerleğe geçemezdik. Üst üste kona kona bilgi, farklılık artıyor. Bugünler de geçecek ne geçmemiş ki. Zamanı kim durdurabilmiş. Kimin için durmuş zaman, hepimiz ölümlüyüz, iyi ki de ölümlüyüz... n Seçimlerin sonunda azınlık gibi o kadar sosyolojik olarak ortadaki... İşte gözüküyoruz. oraya duvar ördüreceğim, buraya başka Dünyaya baktığımız zaman kaç mil bir şey yaptıracağım demek komik ge ce karşı çıkmak değil farklı bir şey söy yar yılda oluştu şu evren, gezegen, gü liyor bana. lemek. Sizin söylediğinizden, beğendiği neş sistemi... “Küçüçük bir ceviz kadar” n İktidarın istediği, sevdiği bir şeye nizden farklı hayatlar beğeniler, yaşan diye niteliyor Nâzım Hikmet. O çevizde karşı çıkınca bir anda özgürlüğünüz tılar, bilgiler var. Bu; ‘kiraz hiç yeme bir gün karanlıklara yuvarlanacak, ya den olabiliyorsunuz. dim, kiraz kötüdür’ demek gibi bir şey. ni gelecek uzun bugün kötü zannettiği Bence vahim bir durum. Üstelik sade Ya da kirazı ben bilmiyorsam kiraz diye bir şey yoktur... Bize en çok yakışan hüzün değil, özgürlük yakışan. İnsana, doğaya, hayvana, bitkiye herkesin bir yaşam alanı var mutluluk için, bunun ilk koşulu ne su ne ekmek ne hava, özgürlük... Çünkü her şey özgür olunca gelişiyor. Bilim de, iyilik de, sanat da özgür bir ortamda var olabiliyor. Düşünen hayvan değil insan diye övünüyoruz. Onu engellediğiz zaman onu ne yerine koyduğumuzu durup bir düşünmek lazım. n Sonya dışında sahnede hangi karaterde göreceğiz sizi... Bazen bir oyun okurum, yok olmaz derim sonra oyun bir yerden hortlar öyle bir şey var kafamda. Olur mu olmaz mı diye düşündüğüm. Şu anda flört ediyorum oyunla... Daha dilimize çevrilmedi, bilinen bir oyun değil. Tek kişilik bir proje. n Bir öğretmen olarak gençlerin sanata, politikaya, hayata bakışını nasıl değerlendiriyor sunuz? Bayılıyorum, hepsine tapıyorum. Kendi öğrencilerimden çok şey öğreniyorum, besleniyorum. Teknolojiye tabii ki benden çok hâkimler. Dolayısıyla dünyadaki bütün sanatsal etkinliklerden haberdarlar. Takipteler ve bu onların daha taze daha değişik şeyler denemesine benimde onlardan beslenmeme yol açıyor. Onlar sayesinde bir sürü yeni oyun okuyorum. Benim enerjim yetmiyor her oyunu takip etmeye, vakit bulamıyorum daha seçerek zamanı kullanıyorum. Bir sürü şeyde de aklım kalıyor, izleyemediğim çok oyun oluyor. Onlar sayesinde bir sürü yeni taze metinlerden haberdar oluyorum. n İş Sanat’ta şiir dinletisi 13 seneyi buldu... Devam mı? Çok uzun oldu. Ücretsiz bir etkinlik salon hep dolu. Heyecan verici insanların bir şeyi dinlemeye gelmesi, şiir, öykü sonuçta. Yani sahnede kimse atlamıyor, zıplamıyor, trapezde yürümüyor, ipte dolaşmıyor. Bu tarz buluşmalara demekki hasret insanlar. Bir şiiri bölüşmek, bir öyküyü birlikte dinlemek, evinde okuyabilirde çünkü.. Tabii oradaki müzik çok etkili oluyor. Sahnedeki birliktelik... 13 yıldır, arada yeni şairler eklenerek devam ediyor. Umarım da devam eder. n Tüm bu koşturmacanın sonunda ne zaman dinleniyorsunuz? Tabii bir müddet sonra yoruluyorum ve yok oluyorum ortadan... n Burgazada... Evet adaya kaçıyorum. Aslında ulaşımı halledilmiş bir kentte yaşıyor olsaydık adalı kalmayı tercih ederdim. Saat 23.00’te son vapur kalkıyor. Ulaşımı en kötü ada çünkü Büyükada ve Heybelinin hem yaz hem kış popülasyonu daha fazla, dolayısıyla oraya daha fazla sefer sayısı var. n Canlandırmak istediğiniz bir karakter ya da birinin hayatı var mı hayalinizde... Bazı oyunlar bazı zamanlara ihtiyaç duyuyor. İçinde yaşadığımız dönem şimdi bu oyunun tam zamanı dedirtiyor. Onun dışında her zaman için tabii ki Tennessee Williams, Anton Çehov, W. Shakespeare yani klasikler... Onlar bence bütün oyuncuların kalbindeki gizli sevdaları... EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK [email protected] 15 Engin ve Gülriz Engin ve Gülriz... (Soyadlarını yazmama gerek yok, anladınız...)  Türk Tiyatrosu’nun iki ustası...  Yaşamlarını tiyatro sanatına, yaratıcılığa adamışlar...   Kendini sanatın herhangi bir alanına adamak, “insan olmanın”, daha iyi, daha güzel  bir insan olmanın; dünyayı daha adil, hayatı daha yaşanabilir kılmanın yoludur!  Yaşamlarını sadece tiyatroya değil, bir de aşka adadılar. Aşka, yani birbirlerine adadılar… Fırtınalara, risklere, kopmalara, buluşmalara karşın hep birbirlerini bütünlediler. Bir de daha güzel, çağdaş, aydınlık bir Türkiye yaratmaya adadılar. HHH Biri ana karnından tiyatrocu, biri okullu... Engin, Yale Üniversitesi Drama Okulu, New York Actors Studio’da oyunculuk deneyimleri arasında, yaz tatili için Türkiye’ye geldiğinde, cebinde bir kontrat vardı. Yaz sonunda ABD’ye dönecek, hayat boyu arkadaşı olacak James Baldwin’in yazdığı “Giovanni’nin Odası” oyununda Giovanni’yi oynamayı sürdürecek ve bu oyunla ABD’de turneye çıkacaktı. Gelin görün ki, günün birinde… “Gel seni Muhsin Hoca’yla tanıştırayım” der Leyla Gencer… Diyebilir elbet. Çünkü Engin Cezzar, Leyla Gencer’in kuzenidir. Ve Leyla Gencer her dediğini yapar! Tanışmadan sonra Hoca, bu genç tiyatrocuyla sohbet ederken “Hamlet”i sahneleyeceğini söyler ve sorar, “Bu oyunda oynamak ister misin?” Hiç duraksamadan “İsterim” der Engin. “Hangi rolü oynamayı düşünürsün?” “Hamlet’i”… Hoşça kal ABD! Hoşça kal cepteki kontrat! Ertesi sabah provalar başlar… Engin Cezzar bir Hamlet olur ki, pir olur. En genç ve en uzun süreli Hamlet olur. Hamlet oyunu gişe rekorları kırar. İki yıl boyunca oynar. HHH Gülriz Sururi, Engin Cezzar’ı sahnede ilk kez Hamlet rolünde gördü. Engin Cezzar, Gülriz Sururi’yi ilk kez sahnede İrma rolünde gördü. İkisinin yolu 1961’de kesişti. Bir sokakta. İstiklal Caddesi’nde. Birbirlerini buldular... Ve biyografilerde ne yazılırsa yazılsın bence bir daha ayrılmadılar. Derinlere kök salan ve her daim yeni filizler açan kıpır kıpır bir ilişki... “Sokak Kızı İrma ile Prens Hamlet’in evliliği” diye duyurdu haberi o günlerin gazeteleri. 1963’te kuruldu Gülriz Sururi–Engin Cezzar Tiyatrosu... Bu topluluğun kültür yaşamımızda çok önemli bir yeri oldu. Türk Tiyatrosu’nun “Altın Çağı” diye nitelendirebileceğim 60’lı, 70’li yıllarda Gülriz Sururi–Engin Cezzar Tiyatrosu, özellikle yerli oyunların oynanmasına öncülük etti.  Yaşar Kemal’den “Teneke”, Güngör Dilmen’den “Kurban”, “Midas’ın Kulakları”… Tiyatrolarımızda ilk kez bir Nâzım Hikmet “Ferhad ile Şirin”... Nâzım Hikmet’in en “sakıncalı” döneminde...  Türkiye’deki ilk epik müzikal, Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı”, “Zilli Zarife”... Genç, dinamik, yeniliklere her zaman açık, klasik ve moderni, müziğe, müzikale, dansa  önem veren  dünya tiyatro repertuvarını da yakından izleyen bir tiyatro...  “Hair”den “Düşenin Dostu”na... Birinin popüler halk tiyatrosu geleneği, ötekinin Batılı “okullu” tiyatrosu birbirini tamamladı ve taçlandırdı. Yıllar boyu örnek oldular, eğitimci oldular, sorumlu aydın oldular. HHH Gülriz’in özelliklerinden biri de Engin’i ölümden döndürme gücü… Bir değil, birkaç kez… Tüm dostları gibi ben de tanığım… Engin’in deyişiyle, “Serçe bilekli, aslan yürekli” Gülriz... Hastalık ya da tedaviye bu yazıda yer yok. Her seferinde Engin Cezzar’ı ölümden kurtaran, hayata döndüren, Gülriz’in ona duyduğu aşk; onun Gülriz’e duyduğu aşktır... Ne mutlu bize ki, sanatı tüm bir yaşama, tüm bir yaşamı sanatın ta kendisine dönüştüren… Azimle, inatla, tutkuyla, dirençle, cesaretle, çalışma disipliniyle, aynı zamanda duygu ve düş gücüyle, yaşamı çok renkli, çok sesli, çok boyutlu bir şölene çeviren... Bu yolla bizleri zenginleştiren, hayatı değerli ve yaşanır kılan sanatçılarımız var! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle