29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cumartesi 2 Aralık 2017 Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’nın ödülleri verildi Bu yıl 34’üncüsü düzenlenen Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’nın kazananları 30 Kasım’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde gerçekleştirilen törenle ödüllendirildi. Tören öncesinde ödüllü karikatüristler, Yaratıcı Çocuklar Derneği’nden genç çizerlerle atölye çalışmasında bir araya geldi. Kazananlara ödüllerini Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Yalçın Karayağız ve ADV yöneticileri verdi. EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN [email protected] 21 Ahmet Ümit’in librettosunu yazdığı ‘Ninatta’yı Evrim Demirel besteledi, Mehmet Ergüven sahneledi. Çağlar öncesinden gelen çığlık: ‘Ninatta’ Ahmet Ümit’in ‘Ninatta’nın Bileziği’ isimli romanından uyarlanan ‘Ninatta’ operası, bugün saat 20.00’de Süreyya Opera Sahnesi’nde Yapıt, Anadolu’nun kalbinde yeryüzünün ilk büyük imparatorluğu: Hitit toprakların da geçiyor. Açgözlü kralların toprak hırsı... Kanla yazılan bir tarih...Yer yüzünün ilk büyük sa vaşı: Kadeş. Umarsız bir sevda... Aşkını günah gi bi yaşayan genç bir ka dın, Ninatta... Tanrıla ÖZNUR ÇOLAK OĞRAŞ rın lanetlediği insanlar... Uğradığı lanetin bedelini savaşla ödeyen bir sa vaşçı; Nuvanza. Çağlar öncesinden ge len bir çığlık gibi ‘Ninatta’... Eserin bestesi Evrim Demirel’e ait. Ninatta’yı dönüşümlü olarak Özgecan Gençer ile Gülbin Günay, Nuvanza’yı ise Erdem Erdoğan ve Ali Murat Eren gül canlandırıyor. Yapıtın orkestra şefliğini Zdravko Lazarov, koro şefli ğini Paolo Villa üstlenirken, dekor ta sarımı Ferhat Karakaya, kostüm tasa rımı Serdar Başbuğ, ışık tasarımı Ke mal Yiğitcan, hareket düzeni ise Can berk Yıldız’a ait. ‘Ninatta’yı, İstanbul Devlet Ope ra ve Balesi Genel Müdürü Suat Arı kan ve sahneleyen Mehmet Ergüven ile konuştuk. n Neden, “Ninatta”yı sahneleme yi düşündünüz? Arıkan: Uzun zamandan beri, Ana dolu uygarlıklarına ve medeniyetle rine ait operalar ve baleler yapılma lı diye düşünen bir sanat anlayışı na sahip olan yönetimimiz, Hititler le ilgili olan bir opera eserini, üste lik Türkiye’de, kitapları kapış kapış satılan Ahmet Ümit ismi ve genç bir bestecinin ortaya çıkması, Hititler ile buluşunca bunu repertuvara almak Eserde Ninatta rolünü dönüşümlü olarak Özgecan Gençer ile Gülbin Günay; Nuvanza rolünü ise Erdem Erdoğan ve Ali Murat Erengül canlandırıyor. kaçınılmaz oldu. Repertuvara alınma fikri, tamamen Anadolu medeniyetleri ile operanın buluşmasıdır. Ergüven: Ninatta özünde bir aşk öyküsü. Ahmet Ümit’in libretto yazarı olarak karşımıza çıktığı bu çalışma da aşk üzerine bir çeşitleme esasen. Genç ve yetenekli bir bestecinin önemli ve umut vaat eden bir başlangıcı olarak görüyorum “Ninatta”yı. n Sahneleme sürecinden bahseder misiniz? Arıkan: Buna karar verdikten sonra, Ahmet Ümit ve Besteci Evrim Demirel ve ekibimle Çorum’un Hattuşaş bölgesinde olayın geçtiği yerlere bizzat giderek, görerek olayın geçtiği medeniyetin kokusunu almaya çalıştık, fotoğraflar çektik onlardan nasıl yararlanabiliriz, orada yaşanmış olan aşk öyküsünü günümüze nasıl adapte edebiliriz diye bir çalışmaya girdik. Dekoratörümüz Ferhat Karakaya ve kostüm kreatörü Serdar Başbuğ ile birlikte bunları uzun uzun tartıştık. Tabii ki rejisör esere damgasını vuracak olan en önemli yorumcuydu ve o noktada farklı sahneleme tekniği ile kendi deyişi ile “kendisini de aşarak” Mehmet Ergüven son noktayı koydu. Ergüven: Sahneleme açısından çok kolay olmadı ama çözüm bulundu ve sahneleme mantığı açısından bir akış sağlandı. Bugüne kadar sahnelenmiş Türk Opera eserleri arasında en fazla sahnelenebilecek eserlerden biri olacağına inanıyorum.Çünkü sanatçılar için de çok zor yazılma mış, makul ölçüler içerisinde her şey düşünülmüş, zaman zaman çok güzel ezgiler var. n Neden bir romanı uyarlamaya gerek duyuldu? Arıkan: Edebiyat ve opera ilişkisi çok eskiye dayanan bir ilişki; Bütün Shakespeare’ler, Schiller’ler, Goethe’ler, Puşkin’ler operanın, balenin konusu olmuşlardır. Opera repertuvarı, Rus, Alman, İngiliz edebiyatının en önemli romanlarından uyarlanarak operalaştırılan eserlerle doludur. Yani ünlü eserlerin çoğu hep değerli romancıların yapıtlarından uyarlanmıştır, bunun sayısız örneği vardır. Bu yüzden bu bir “ilk” değildir. Ama öte yandan Ahmet Ümit’in sayısız kitaplarından sonra bu ilk opera librettosu denemesi. Tabii heyecan verici bir şey. Opera üretmek, libretto yazmak, müziğini bestelemek hiç kolay değil. Evrim Demirel’in de genç bir besteci olarak ilk opera denemesi. Onu da desteklemek gerekiyordu. Umarım ileride daha çok operalar yazar ve daha çok deneyim sahibi olur. Çünkü ne yazık ki repertuvarımızda sayısal olarak çok fazla opera ve bale eserleri yok. Ergüven: Ben bu operayı bugüne kadar sahnelediğim Türk operaları içerisinde, “Kerem” ve “Gılgamış”tan sonra üçüncü sıraya koyuyorum. Dolayısıyla böyle bir eseri sahnelemiş olmaktan dolayı mutluyum. Bundan sonra Türk Opera repertuvarında da önemli bir yer edineceğini düşündüğüm, şu ya da bu şekilde dramaturji akışı olan bir opera niteliği taşıdığını düşünmekteyim. Kısacası; Türk opera repertuvarı yeni bir eser kazandı diyebiliriz. Aralık’ta Boğaziçi’nde ‘Dizboyu Romantizm’ Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Klasik Müzik Konserleri, “Dizboyu Romantizm” temasıyla Aralık ayında da dopdolu içeriğiyle klasik müzikseverlerle buluşacak. Serinin ilk konseri ise 6 aralıkta Borusan Quartet tarafından verilecek. birbirinden seçkin eserlerin sunulacağı konser 19.30’da başlayacak. Ayın ikinci konuğu “Fantastik Ezgiler” adlı konserle orgda Yves Rechsteiner ve sopranomüzikolog Çimen Seymen olacak. 13 Aralık’ta ikiliyi bir araya getirecek konserde repertuvar “Fantastik Senfoni”den bölümler, “Su Perileri”, “Aşkın Büyüsü” gibi ünlü eserlerden oluşuyor. Albert Long Hall 20 Aralık’ta ise genç ve başarılı oda müziği topluluğu “Anadolu Nefesli Beşlisi”ni ağırlayacak. Batı ezgileri ile Anadolu ezgilerinin harmanlandığı “Orient Express” adlı konserde müzikseverler flütte Cem Önertürk, fagotta Ozan Evruk, obuada Ufuk Soygürbüz, klarnette Kıvanç Fındıklı ve kornoda Hüseyin Uçar’ı dinleyecekler. Borusan Quartet ALİKEV’den genç sanatçılara Ali İsmail Korkmaz Vakfı, maddi zorluk yaşayan genç sanatçıların hayallerine ulaşmalarını sağlamak için Genç Sanatçı Fonu projesini hayata geçiriyor. Fon, sanata gönül veren gençlerin fikirlerini sanat eserine dönüştürmelerini amaçlıyor. Bu proje ile genç sanatçılar, belirlenen tema üzerinde sanat dalı sınırı olmaksızın yaratıcılıklarını konuşturabilecek. Genç Sanatçı Fonu’na başvurular 4 Aralık 2017 tarihinde başlıyor. GSF’ye her sanatçı dilediği kadar eserle başvurabilecek. Aynı sanatçıya ait birden çok eserin desteklenmeye uygun görülmesi durumunda, o sanatçıya ait yalnızca bir eser desteklenecek. Bu yıl değerlendirmelerin “barış” temasına göre yapılacağı ALİKEV GSF’ye başvurular 4 Aralık 2017 – 31 Ocak 2018 tarihleri arasında alınacak. Başvuru yapabilmek için ise; 2017 yılı için 1 Ocak 1987 ve sonrasında doğmuş olmak ile Hatay veya Eskişehir illerinden birinde ikamet etmek gerekiyor. Desteklerin eser başına en fazla 5 bin TL olarak belirlendiği fonda; eserin üretimi için gereken ahşap, metal, tuval gibi malzemeler, kostüm, dekor, küçük araçgereçler, fotoğraf veya heykel stüdyosu ayarlanması, seyahat, malzemelerin nakliyesi ile değerlendirme komitesinin uygun gördüğü diğer destekler de verilecek. Başvurularınız için “Genç Sanatçı Fonu” konu başlığı ile [email protected] eposta adresine epostanızı gönderebilir, başvuru koşulları ile ilgili diğer tüm ayrıntılara http:// alikev.org/gencsanatcifonu/ adresinden ulaşabilirsiniz. Turhan Günay Eskişehir’deydi Eskişehir’in Tepebaşı Belediyesi’nin Kent ve Kültür söyleşileri şair Haydar Ergülen’in koordinatörlüğünde gerçekleşmeye devam ederken, söyleşilerin bu ayki konuğu gazetemiz Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay oldu. Tepebaşı Belediyesi’nin Özdilek Sanat Merkezi Oktay Ekinci Sahnesi’nde, “Kitapların Dili” söyleşisine katılan Günay, Gırgır dergisinde başlayan gazetecilik yaşamını ve Cumhuriyet Kitap Eki’nin işlevini anlattı. Günay’ın Türk halk müziğine ilgi duyduğunu söylemesi üzerine Eskişehirliler, kendisinden türkü söylemesini istediler. Günay da “Evlerinin önü mersin” türküsünü söyledi. Günay, Silivri Cezaevi’nde Kadri Gürsel ve Musa Kart ile aynı koğuşunu paylaştıklarını ve özellikle Kart’a türküler söylediğini, bu türkünün de Kart’ın en sevdiği türkü olduğunu ifade etti. l Can HACIOĞLU Ahmet Kaya ‘Şafak Türküsü’ (Gam Production) İlk kez plak formatında... Ahmet Kaya’nın 1986 yılının mayıs ayında çıkan üçüncü albümü “Şafak Türküsü”, ilk bakışta iki yönden dikkat çekiciydi: birincisi, dört eserini şarkıya döktüğü şair Nevzat Çelik’e odaklanması, ikincisi ise giderek daha fazla kendi yazdığı sözleri söylemesiydi, ki biri Bora Ayanoğlu ile ortak olmak üzere tüm bestelere imzasını atmasının yanı sıra dört şarkının da sözlerini yazmıştı. Albüme adını veren Kaya’nın en uzun şarkısı olan dokuz küsur dakikalık “Şafak Türküsü”nün sözleri Nevzat Çelik’e aitti. Şairin Metris’te başlayıp, Bayrampaşa Cezaevi’nde tamamladığı 280 dizelik şiiri, 12 Eylül askeri darbe sonrasının idam edilen ilk mahkumu Necdet Adalı’nın kaderine istinaden yazılmıştı, ki bu esnada kendisi de idamla yargılanmaktaydı. Yine her zaman olduğu gibi kısıtlı olanaklar tahtında gerçekleştirilen albümün düzenlemeleri, aynı zamanda orkestra yönetimini yapan, gitar ve bas çalan Oğuz Abadan tarafından üstlenilmiş, tuşlu çalgıları Kerem Görsev, perküsyonu Erdem Gigin, flütü Celal Kara çalmıştı. Bağlamalar ise her zaman olduğu üzere Kaya’ya aitti. Zamanında kaset, sonra da CD olarak basılan albüm, şimdi özenli baskısı ve içindeki sözleriyle, açılır kapağıyla plak formatında huzurunuzda. Ahmet Kaya ‘An Gelir’ (Gam Production) Kaya’nın en üretken döneminden “Şafak Türküsü”nden yedi ay sonra, Aralık 1986’da çıkan dördüncü Ahmet Kaya albümü “An Gelir”, onun en üretken dönemlerinin kapılarını aralamıştı. Kaya burada Nâzım Hikmet, Nevzat Çelik, Ülkü Tamer, Hasan Hüseyin Korkmazgil’i birer parçayla ihmal etmemekle birlikte, “An Gelir”, “Lili Marlen Türküsü” ve “Sen İnsansın” şiirlerini şarkılaştırdığı Attilâ İlhan’ın üzerinde yoğunlaşmıştı. Davulda Cezmi Başeğmez, basta İsmail Soyberk, gitarda Erdem Sökmen, neyde Ercan Irmak, bağlamada Çetin Akdeniz vardı; düzenlemelerin direksiyonuna da ilk kez usta müzik adamı Osman İşmen geçmişti. Kaya’nın kayınbiraderi şair, ressam Yusuf Hayaloğlu tarafından çizilen nefis kapağı ile “An Gelir”, bir sonraki albümü olan “Yorgun Demokrat” hakkında tüm pozitif ipuçların taşımakla birlikte, Ahmet Kaya’nın artık yeni bir sıçramanın eşiğinde olduğunun da kanıtıydı. Taç Plak etiketiyle, önce kaset, sonra CD formatıyla yayımlanan albümleri, şimdi orijinal tasarımları ile plak olarak görmek büyük keyif. Öyle görünüyor ki, ikişer plakla sanatçının 60. doğum gününü selamlayan, ölümünün 17. yıldönümünü ananGülten Kaya’nın direksiyonundaki Gam Müzik’in, bu külliyatı plağa aktarma faaliyeti kararlılıkla sürüyor, sürecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle