29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 2 Aralık 2017 haber Once ceza sonra tahliye12 EDİTÖR:SERKANOZAN Mahkeme, duruşmaya getirilmeyip savunma imkânı verilmeyen Gülmen’e 6 yıl 3 ay hapis cezası verip, tahliyesine hükmetti. 5 ay tutuklu kalan Özakça ile Karadağ ise tüm suçlardan beraat etti KHK ile atıldıkları işlerine geri dönebilmek amacıyla 269 gündür açlık grevinde olan eği rek, anlaşılmayan kısımları tekrarlaması istendi. Bir kez de görüntü ve ses bağlantısındaki sorun çözülmeyince timciler Nuriye Gülmen ve Semih duruşmaya 10 dakika ara verildi. Nu Özakça’nın yargılandığı davanın 6. mune’deki görevli, “Bazen sinyal kesi duruşmasında dün karar çıktı. Mah ALİCAN keme, 193 gündür tutuklu olan ve ULUDAĞ liyor” dedi. Gülmen, tüm duruşmalarda mahkemeye getirilerek, heyetin yü bir kez dahi mahkeme huzuruna çı züne bakarak suçlamalara yanıt ver karılarak savunma imkânı tanınmayan Nuri mek istediğini kaydetmişti. ye Gülmen’i “terör örgütü üyeliği” suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Kararla birlikte Gülmen’in tahliyesine hükmedildi. Mahkeme, öğretmenler Semih Özakça ile Acun Karadağ’ın ise tüm suçlardan beraatına karar verdi. Özakça, 20 Ekim’de 150 gün Saçılık: Açlık grevini önerdim Gülmen ve Özakça’nın Yüksel Caddesi’ndeki eylemine destek veren ve kendisini de ihraç edilen sosyolog Veli Saçılık, tanık olarak dinlendi. Kendisinin 22 Kasım tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilmişti. 2016’da ihraç edildiğini, 24 Kasım’dan iti Eğitimciler Gülmen ve Özakça ile öğret baren Yüksel Caddesi’ndeki eyleme katıldı men Karadağ’ın “örgüt üyesi olmak, pro ğını belirten Saçılık, şunları kaydetti: “İhraç pagandasını yapmak ve 2911 sayılı yasaya edildikten sonra hiçbir eylem yoktu. Sesimi muhalefet etmek” suçlarından yargılandı zi duyurmamız gerekiyordu. AKP il başkanı ğı davanın karar duruşması Sincan Cezaevi ‘ağaç kökü yesinler’ demişti. Bu çok zoruma Kampusu içerisinde yapıldı. Ankara 19. Ce gitmişti. Eylem yapmamız gerektiğimizi dü za Mahkemesi’nin baktığı duruşmaya sağlık şündüm. Açlık grevi yapılması ilk olarak be gerekçesiyle Gülmen yine getirilmedi. nim fikrimdi. Şimdi 388 gündür eylemi sür Bozuk sistemle savunma! Mahkemeye Numune Hastanesi’ndeki mahkum koğuşundan SEGBİS ile bağlanan Gülmen, duruşma boyunca sık sık sesi duyamadığını, söylenenleri anlamadığını kaydetti. Bunun üzerine konuşanlar anlattıklarını tekrar etmek zorunda kaldı. Gülmen de son savunmasında bağlantı sorunu nedeniy dürüyoruz. Her gün de dayağımızı yiyoruz. Ama mutlaka işimize döneceğiz.” Söz verilen savcı, daha önceki mütaalasını tekrar ederken, Gülmen’in delilleri karartma ve kaçma şüphesi olmaması, dosyada toplanmamış değil kalmaması gerekçesiyle tahliyesini talep etti. ‘Son sözümün zamanı gelmedi’ le mahkeme başkanı tarafından sözü kesile Mahkeme heyeti karar vereceklerini söy leyerek sanıkların son sözlerini sordu. Söz alan Karadağ henüz savunma yapmadığını, savunma yapmadan mahkemenin karar vereceğini söyledi. Yüksel Caddesi’nde yaşadığı bir anıyı anlatan Karadağ, “Öğrencilerime hep derim dünyayı cennete çevirmeye çabalarsanız cennete, cehenneme çevirmeye çalışırsanız cehenneme gidersiniz. Benim için cehennem vicdan azabadır. Şimdi size söylüyorum vicdanlarınızda yanmayı göze alıyorsanız iktidara uygun karar verirsiniz. Ancak cehennemde yanmayı göze alıyorsanız iktidara uygun karar verirseniz size hakkımızı helal etmiyoruz” dedi. Özakça ise, “Son bir sözüm var ancak bunun henüz zamanı gelmedi. Zaten son sözü siz söyleyeceksiniz” dedi. Gülmen’in ise son sözü, “Kahrolsun fazişm, emperyalizm. Yaşasın açlık grevimiz. Yaşasın Yüksel direnişimiz” oldu. Mahkeme yüzü göremeden ceza Mahkeme, aranın ardından kararını açıkladı. Kararı okuyan Mahkeme Başkanı, Gülmen’in “Silahlı terör örgütü üyeliğinden” 6 yıl 3 ay hapis cezası verildiğini bildirdi. Gülmen, “tutuklu kaldığı süre ve ceza miktarı” gerekçesiyle tahliye edildi. Tahliye kararı üzerine Gülmen ve yanında bulunan avukatları birbirine sarılarak sevindi. Ceza verilen Gülmen, bir kez dahi mahkeme önüne çıkarılmadan, savunma yapamadan cezalandırılmış oldu. Tüm suçlardan beraat ettirilen Semih Özakça ve Acun Karadağ hakkındaki adli kontrol kararları da kaldırıldı. SEMİH ÖZAKÇA: İşim için ekmek için sizler için... Gülmen, 17 Kasım’daki duruşmanın ardından dün de SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Duruşmada esas hakkında savunmasını yapması için Semih Özakça’ya söz verildi. Oturduğu tekerlekli sandalyeden konuşan Özakça, mahkemenin acele karar vermeye çalıştığını belirterek, “Bu kadar çabuk hüküm kesme, bu kadar çabuk bizden kurtulmakla adalet sağlanmış olacak mı” diye sordu. Savcının, kendisine “üye olmamakla birlikte yardımdan” ceza istediğine dikkat çeken Özakça, “Bunun kanıtı nerede” diye sordu. AKP sözcüsü Mahir Ünal’ın, Rıza Sarraf’ın serbest bırakılmak için her şeyi söyleyebileceğini, iftira attığını söylediğini anımsatan Özakça, “Ben suçsuzluğumu ispat etmekle yükümlü değilim. Siz benim suçlu olduğumu ispat etmek zorundasınız. Yardım ve yataklık, para vererek, evinde saklayarak olur. Açlık grevi ile nasıl bir yataklık yardım olur” diye konuştu. Talimat öğrencilerimden Semih Özakça, açığa alındığı ve ihraç edildiği dönemde görev yaptığı Mardin’in Mazıdağı ilçesinde olduğunu, bu süreçte bunalım yaşadığını ve beklemekle hiçbir şey elde edilmediğini anlattı. “Bu eylemin bu kadar uzun sürmesinin sebepleri nedir” diye soran Özakça, bunun örgüt talimatıyla olmadığını söyledi. Eylemlerinin meşru olduğunu belirten Özakça, şöyle devam etti: “120 gün boyunca biz açlık grevi yapmadık. Benim vicdanım, onurum beni buna itti. Ekmeğimi geri alma, öğrencilerime kavuşma düşüncem. Bizim kafamızı, gözümüzü şişirdiler bu eylemlerde. Bacaklarımızda ödem oluştu. Nuriye Hoca ile kol kola yürüyorduk, polisler bize gülüyordu. Gözaltına alındığımızda polis anamıza küfür ediyordu. İnsan muamelesi görmedik. Açlık grevinin sebebini orada arayın. Haysiyetimizle oynandı. Orada burada örgüt talimatıyla aramayın. Talimatı yani ağrıyan bedenlerimizde, kırılan burunlarımızda bacaklarımızda arayın. Ağlayan öğrencilerime söz verdim. Dedim ki ben geleceğim, tekrar döneceğim. Ben talimatı öğrencilerimden aldım. Direneceğim ve kazanacağım. Ailelerimiz hükümet yetkilileriyle görüşmeye gittiler. O dönemde bir adım atılsa açlık grevi diye bir şey olmayacaktı.” Öğrencilerine seslenmek istediğini belirten Özakça, “İşim için, ekmeğim için, sizler için direniyorum” dedi. NURİYE GÜLMEN: İKTİDARIN HÜKMÜ Dünkü duruşmaya SEGBİS aracılığıyla bağlanan Nuriye Gülmen, henüz savunmasını vermediğini, buna karşılık mahkemenin kendisinden savcının mütalaasına karşı beyanını istemesini anlayamadığını kaydetti. Mahkemeye gelerek savunma yapmak istediğini daha önce söylediğini anımsatan Gülmen, hastanenin “Nuriye Gülmen her şeyi, ölümü dahi göze alarak geleceğine ilişkin onay yazısı versin” dediğini söyledi. Gülmen, şunları söyledi: “Mahkemenin bulunduğu çözüm buydu. Nuriye ölmeyi göze alsın buraya gelsin, bu şekilde savunmasını yapsın. Benden böyle bir dilekçe istediler. Burada olma sorumluluğu bende değil. Ben burada zorla tutuluyorum. Açlık grevinin vücudumda yarattığı zararların farkındayım. Vücudum her geçen gün lime lime eriyor. 268. gün bugün. Her gün buna şahit oluyorum. Dayatılınca da insan yazmak istemiyorum. Hekimler yazmazsan gidemezsin dediler. Sonunda dü şündüm gitmeyi kabul ettim. Ama doktorlar yine gitmeme izin vermeyen bir rapor verdi. Ben ölüm pahasına göze alarak oraya gelmeyi göze almıştım. Bütün sorumluluğumu üstüme aldım. Ama nitekim gelemedim.” Hastanede tutulma koşullarını eleştiren Gülmen, 24 saat ışığın açık olması nedeniyle uyuyamadığını, bunun bedeninde yarattığı olumsuzluğun daha ağır olduğunu kaydetti. Mahkemenin kuvvetli suç şüphesi gerekçesiyle kendisini tahliye etmediğini anımsatan Gülmen, “Açlık grevi örgüt talimatıyla yapılıyor. Nasıl almışım örgüt talimatını? O hiyerarşiyi bir anlatın. Böyle bir şey mi var, somut gerçeklik mi var? Böyle bir şey yok. O zaman başından söyleyin siz bizim gözümüzde suçlusunuz deyin. İlk iki duruşmada, tanık beyanı yoktu. O zaman bizi tutacak ne vardı dosyada? Heyetin acelesi var. Hüküm kurmak istiyor. Bir hüküm kurulacak ama bu mahkemeye ait bir hüküm değil. Bu iktidara ait bir hüküm” dedi. ACUN KARADAĞ: Alnınıza silah dayanmış Savcının beraatını istediği tutuksuz sanık Acun Karadağ, bu mahkemeyi dehşetle takip ettiğini söyledi. 20 yıllık öğretmenliğinde öğrettiği her şeyi tersyüz eden bir mahkemeye şa hitlik ettiğini belirten Karadağ, şöyle konuştu: “İki insan 268 gündür açlık grevinde. Biri tahliye edilip diğerinin ısrarla tahliye edilmemesi vicdana da hukuka da sığmaz. 388 gündür yürüttüğümüz bu eylemde çok hak lıyız. Hakkımızda hiçbir soruşturma olmadan ihraç edildik, öğrencilerimizden koparıldık. Buna karşılık hiçbir şey yapmadan ses çıkarmadan bunu sineye çekmemiz ve bir köşede kutsal devletimizin bizim hakkımızda verdiği karara karşı susmamız beklendi. Siz böyle bir şeye uğrasaydınız, birinin sizi zorlamasına gerek duyar mıydınız? Hiç mi içinizde onur kırıntısı olmayacaktı? Bir örgütün bize talimat vermesini mi bekleyeceğiz? Biz tırnaklarımızla kazıyarak bu işe geldik.” Karadağ, heyete “Adalet neyse öyle karar verdim demeli mahkeme. Öyle karar verin ki biz de bunu dışarıda anlatalım. Vicdanen karar vermiyorsanız adaletle, hukukla karar verin. Bütün toplumun vicdanında da yargılanmayın...” diye seslendi. Karadağ’ın bu sözleri izleyiciler tarafından alkışlandı. Elçi için Taksim çağrısı Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin 28 Kasım 2015’te çatışmalarda zarar gören tarihi Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptıktan sonra öldürülmesinin üzerinden 103 hafta geçti. Diyarbakır Barosu, her hafta olduğu gibi bu hafta da Elçi’nin fail veya faillerinin bulunması talebiyle Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Baro Başkan Yardımcısı Sertaç Bulut tekin, “Tahir Elçi cinayetine ilişkin adli soruşturmada hiçbir ilerleme yok! Yürütüldüğü iddia edilen idari soruşturmanın da akıbeti belli değil! Böylesi bir duruma karşı asla sessiz kalmayacağız” dedi. Buluttekin, Elçi için bugün saat 11.30’da İstanbul’da Taksim Meydanı’ndan Galatasaray Meydanı’na kadar gerçekleştirilecek yürüyüşe katılım çağrısı yaptı. l Yurt Haberleri AVUKAT GÖKMEN YEŞİL’E SUÇLAMA Tahir Elçi anmasına örgüt soruşturması CANAN COŞKUN Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ÇHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gökmen Yeşil hakkında “örgüt propagandası” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. 2016 yılında başlatılan soruşturma kapsamında ifadesine başvurulmak üzere Avcılar Emniyet Müdürlüğü’ne davet edilen Yeşil, ifadesi alınmadan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yönlendirildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’na giden Yeşil’in ifadesi burada da alınmayarak ifadesini Emniyet’te vermesi söylendi. Hakkındaki soruşturmanın Tahir Elçi eylemine katıldığı iddiasıyla açıldığını söyleyen Yeşil, Diyarbakır’da Elçi ile ilgili hiçbir eyleme katılmadığını vurguladı. Suçlamanın hangi eylemle ilgili olduğunu bilmediğini kaydeden Yeşil, 5 Ocak 2016’da Sur’daki yıkım devam ederken ÇHD’li 70 kişilik avukat grubuyla Diyarbakır’a gittiklerini söyledi. Diyarbakır Adliyesi önünde yaptıkları basın açıklamasının Sur’a ilişkin olduğunu kaydeden Yeşil, açıklama sırasında Tahir Elçi’yi de andıklarını söyledi. Yeşil, “Açıklamada ‘Kürt halkının hesabı sorulacak’ gibi bir cümle kullandığım iddia ediliyor” dedi. Yeşil, net olmamakla birlikte söz konusu açıklamayla ilgili, ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, ÇHD Genel Sekreteri Nergis Tuba Aslan ve Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Serhat Eren’e de aynı soruşturmanın açıldığı bilgisini verdi. Eren’in dosyasının sonradan ayrılarak yapılan yargılama sonucunda beraat ettiğini söyleyen Yeşil, Kozağaçlı ve Aslan ile ilgili soruşturma kapsamında bugüne kadar bir işlem yapılmadığını belirtti. Gelmedi, tutukladık Soruşturmayı başlatan savcıyla da talimat savcısıyla da görüşemediklerini anlatan Yeşil şöyle konuştu: “Talimat savcısının kendisiyle değil katibiyle görüştük ifadenizi Emniyet’te verin dediler. Emniyet’te ifade verebilmek için savunmamızı hazırlayalım diye dosya hakkında bilgi vermelerini istedik ancak onu da vermediler ‘Emniyet’te alırsınız’ dediler. Emniyet’te de ‘biz evrak veremeyiz savcıdan alırsınız’ demişlerdi. Neticede savcı ifademizi almadı, dosya hakkında bilgi de vermedi. Kendisiyle hiç görüşemedik. Katibiyle arada haberleşiyoruz. Savcı suç şüphesi altında bulunan kişilerin aleyhine olan delilleri toplarken lehine delilleri de toplamak zorunda. Bugüne kadar savcılar şüphelilerin avukatlarıyla, aileleriyle görüşmek istemiyordu. Yakın zamanda Selçuk Kozağaçlı’nın gözaltında baro başkanlarıyla da görüşmedi. Şimdi ben şüpheliyim, şüpheliyle de görüşmüyorlar. Savcılar çıldırmış olmalı demekten kendimi alamıyorum. Görevi ifademi almakken bunu yapmaktan kaçınıyor. Hukuk ve adliye işleyişi tümüyle parçalanmış durumda. Yarın herhalde biz ifadeye bekliyorduk gelmedi, o yüzden sabaha karşı evini bastık, kaçma şüphesi olduğu için de tutukladık diyecekler.” TUTUKLU AVUKAT CEZAEVİNİ YAZDI Müvekkilimle birlikte aynı hücrede kalıyoruz Açlık grevindeki akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’ın duruşmasına 2 gün kala 12 Eylül’de gözaltına alınan KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 16 avukattan 14’ü avukat, 21 Eylül’de tutuklandı. 74 gündür tutuklu olan avukatlardan Aytaç Ünsal, Burhaniye T Tipi Cezaevi’nden gazetemize gönderdiği mektupla cezaevinde yaşanan hak ihlallerini anlattı. Ünsal, “Hücremde, dışarıda müvekkillerim olan Tunç Ali Bayar ve Alişan Taburoğlu ile birlikte kalıyoruz. Tunç Ali ve Alişan, yargılandıkları dosyanın duruşmasına katılmak için Silivri Hapishanesi mahkeme salonuna götürüldüler. Silivri kampus hastanesinde askerler tarafından işkenceye maruz kaldılar. Biz de tanık olduğumuz bu olayı suç duyurusu ile savcılığa bildirdik” ifade lerini kullandı. Ünsal, olayla ilgili gazetemize yazdıkları mektubun 5275 sayılı kanunun 68/3 fıkrası gereğince “örgütsel amaçlı haberleşme” gerekçesiyle “sakıncalı” bulunarak gönderilmediğini belirtti. İnfaz hâkimliğine itirazda bulunduklarını belirten Ünsal, “mektup Burhaniye T Tipi Hapishanesi ile ilgili dahi olmamasına rağmen idare bu maddeye nasıl dayanmıştır? Karar gerekçesinde ‘Örgüt mensuplarının haberleşmesi’ maddesindeki örgüt mensupları kimdir? İşkence iddiasının araştırılması ve soruşturması mı gerekmektedir yoksa ‘halk duymasın’ mantığı ile işkence iddialarının üstünü mü örtmek gerekmektedir?”diye sordu. Ünsal, stajyer avukatları Naim Eminoğlu’nun da kendileriyle aynı cezaevinde olduğunu ancak Eminoğlu ile ne konuşabildiklerini ne haberleşebildiklerini ifade etti. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle