28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 7 Kasım 2017 2 Ç‘doucr’udğeantmaciyizoerduhVyuüagkzreuuoknllaalnenmmıeyloerri ÇBGUOÖZCRDUÜANKĞEINNTAIUNCCUİZİ: Türkiye’de 18 yaşından önce evlendirilmiş iki kız çocuğundan birisi fiziksel şiddetle karşılaşıyor. Çocuğa yönelik cinsel istismar sadece bir yılda yaklaşık yüzde 14 oranında arttı 1 FİGEN ATALAY’IN YAZI DİZİSİ Binlerce kız çocuğu en çok da yakın akrabaları tarafından cinsel istismara uğruyor. Cinsel suç mağduru kız çocuğu sayısı 2016’da 14 bin 671 oldu. Uzmanlar gerçek rakamın, adli makamlara ulaşmış bu sayının en az 10 kat fazlası olduğunu belirtiyor. Cinsel suçla karşılaşan erkek çocuğu sayısı ise aynı yıl için 2 bin 206. Bu sayılar bile cinsel istismarın yüzde 13.3 oranında arttığını gösteriyor. Cinsel saldırıya uğrayan kız çocuklarının yüzde 58’i 1517 yaş grubunda yer alırken, erkek çocuklarının yüzde 51’i 11 yaş grubunda yer alıyor. Çocuk ihmali ve istismarı konusundaki en büyük sorunlar, “hak temelli çocuk koruma sistemi”nin olmaması, çocuk hukukunun yetersizliği, var olan hukuki düzenlemelerin de yeterince uygulanmaması olarak sıralanıyor. Hayata geride başlamak Uluslararası Çocuk Merkezi Kadın Sağlığı ve Hakları Program Başkanı Dr. Ayşegül Esin,”Türkiye’de kız çocuğu olmak, hayata 10 geriden başlamak demek” diyor ve şöyle devam ediyor: ‘’Eğitim sürecinin görünen ve görünmeyen güçler ile dışında bırakılmak demek. Ergen olduğunda ise kız çocuğunun istismar şekli cinselliğine yönelerek rızası alınmadan vücudu, psikososyal yetileri yeterli olgunluğa erişemeden evlendirilmesi olarak boyut değiştirmekte, yani çocuğa karşı cinsel sömürü ve istismar suçu işlenmekte. Bu suç elbette sadece kız çocuğuna işlenmemekte, erkek çocukları da cinsel istismar ile yüzleşmek zorunda kalabiliyor. Ama kız çocuğunun dramı bununla da bitmiyor, çocuk bedeninde zorla hamilelik yaşamak zorunda kalıyor ve erken ergen anne olmaya sürükleniyor. Her yıl dünyada 70 milyon kız çocuğu hamilelik ya da doğum komplikasyonu yüzünden ölüyor.” Hayat boyu etkiliyor Dr. Esin’in verdiği bilgilere göre, dünyada her beş kız çocuğundan birisi cinsel istismara uğruyor. Çocuklukta cinsel istismara uğrayan kız çocukları ileride sigara kullanımından, uyku bozukluğu, depresyon, intihara meyile kadar, istenmeyen gebeliklerden HIV/AIDS hastalığına kadar geniş bir sorun çemberi ile yaşamaya mahkum oluyor. Çocukluk dönemindeki cinsel istismarın en fazla bildirildiği bölgeler, yüzde 12 ile Orta Anadolu Bölgesi ve yüzde 11 ile Doğu Marmara Cinsel taciz ve tecavüz belirtileri n İçe kapanıklık, n Sık sık ağlama, n Öfke nöbetleri, n Okul başarısında gözle görülür düşüş, n Gece kâbus görerek uyanma ve uyku bozuklukları, n Yemek yeme bozuklukları, n İdrar veya dışkı kaçırma, n Genital bölgede kızarıklık ve benzeri şeyler n Sürekli karın ağrısı ÇOCUĞUN BeyanINA inanın Çocuk istismarında unutulmaması gereken gerçekler; n Çocuğun beyanı çok önemli. Araştırmalar çocukların istismar konusunda yüzde 90 doğruyu söylediğini kanıtlıyor. n İstismarcı genellikle uzakta değil, çocuğun, ailenin yakınında. n Cinsel istismar mağduru çocuklarda ileride şiddete eğilim artıyor. n Çocuk istismarı zengin, yoksul, eğitimli, eğitimsiz toplumun bütün kesimlerinde karşımıza çıkabiliyor. n Kız çocuklarının mağduriyeti sonucunda toplumun temeli sarsılıyor. ve İstanbul bölgeleri. Çocukluk döneminde yaşadı ğı cinsel istismarı en çok anlatan gruplar, eğitimi lisans ve lisansüstü düzeyinde olan, boşanmış ve eşinden ayrı yaşayan kadınlar. Ülke genelinde, 15 yaşından önce cinsel istismara maruz kalan kadınların yüzde 38’i tanımadıkları yabancı kişilerin, yüzde 29’u ise yakın aile bireyleri dışında erkek akrabalarının istismarı ile karşılaşmış. Kadınların genellikle yaşadıkları çevrede bulunan tanıdıklar ise çocukluktaki cinsel istismar faillerinin yüzde 15’lik kısmını oluşturuyor. Aile bireylerinin cinsel istismarı incelendiğinde ise dayı (yüzde 4), amca (yüzde 2) ve ağabey (yüzde 2) ilk sıraları alıyor. Müftülük nikâhı artıracak Türkiye’de her 10 kadından dördü fiziksel ve/veya cinsel şiddet görüyor, 18 yaşından önce evlendirilmiş iki kız çocuğundan birisi fiziksel şiddetle karşılaşıyor. Erken ve zorla evlendirilmenin çocuğa karşı en büyük cinsel sömürü ve istismar türü olduğunu vurgulayan Dr. Esin, “TÜİK Aile Yapısı Araştırması 2016 verilerine göre ilk evlenme yaşına göre kadınların yüzde 30’u erken ve zorla evlendirilmektedir. Ne yazık ki son çıkan müftülere nikâh kıyma yetkisi veren kanun 18 yaşından önce erken ve zorla evliliklerin önünü açacaktır” dedi. ÇOCUK Çocuk İstismarı İHMALİ Bir yetişkin tarafından gerçekleştirilen Çocuğa bakım verip koruması gere ve çocuğun gelişimini olumsuz etkileyen her tür kenlerin sorumlulukla lü davranış. Ya rını yerine getirmeme ni çocuğa karşı si, yani anne babanın ve yapılmaması ge tüm yetişkinlerin çocuk rekenin yapılma için yapması gerekenleri yapmaması demek. İhmal, duygusal, fiziksel, ekonomik, cinsiyet rolüne bağlı olabiliyor. Çocuğun eğitimi için yeterli özenin gösterilmemesi ya da erkek çocuğun eğitimi desteklenirken, kız çocuğunun o kadar önemsenmemesi, aile içinde çocuğun düşünce ve duygularının dikkate alınmaması, sı. Çocuğun çalıştırılması, cinsel olarak kötüye kullanılması, duygusal şiddet olarak tanımlanabilecek, tehdit, sevgiden mahrum bırakma vb istismar örnekleri olarak sunulabilir. HAYIR, YAPMA DUR DE! sevgi ve ilgi gösterilme Çocuklara bedenlerinin korumak için n ’’Hayır’’, ‘’Yapma’’ ‘’Dur’’ de, mesi çocuk ihmaline ör bunların öğretilmesi gerek: n Karşı koy ve sertçe it, nek verilebilir. n Ailen, öğretmenin ya da doktorun n Saldıran kişiden kaç, uzaklaş, gibi sana yardım edebilecek birine anlat, n Bağır, çığlık at, yardım iste. SÜRECEK l ŞİKÂYETLER GERİ ÇEKİLDİ Yetkililerden ‘bizi kıskandılar’ savunması Konya’da 1618 yaşlarındaki 5 öğrencinin, 20142015 yıllarında yatılı Kuran kursunda, 1112 yaşlarındaki 5 erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla ilgili davada mağdur öğrencilerin aileleri şikâyetten vazgeçti. Konya’nın Çatalhüyük Mahallesi’ndeki Karatay Müftülüğü’ne bağlı yatılı erkek Kuran kursunda, 20142015 yıllarında meydana geldiği ileri sürülen cinsel istismar olayı, ihbar üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı müfettişlerin incelemesi sonucu ortaya çıktı. Müfettişler 4 Mayıs 2016’da Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başsavcılık da soruşturma başlatıp iddianame hazırladı. Uzmanlar eşliğinde ifadeleri alınan mağdur 5 çocuk, kursun tuvalet ve mescit gibi yerlerinde tacize uğradıklarını anlattı. Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, mağdur çocukların aileleri, davaya katılmaktan vazgeçtiklerini ve şikâyetlerini geri aldıklarını bildirdi. Duruşmada Kuran kursu yetkilileri ise olayla ilgili şikâyetçi olan müftülük yetkililerinin, kendi kurslarını kıskandığı gerekçesiyle çocuklara böyle bir yalan söylettirdiklerini ve çocukları bir odaya kapatıp, bu konuda tembihlediklerini iddia etti. l DHA ‘Değişim benimle başlar’ Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin katkıları ile “Değişim Benimle Başlar”, “Cinsel Şiddet Temel Farkındalık” eğitimleri düzenlendi. Genç Liderler ve Girişimciler Derneği (JCI) Kadıköy Şubesi, çocukta cinsel istismarı önlemeye yönelik farkındalık projesine eğitim alarak başladı. Eğitim sonunda Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği tarafından katılım belgesi verilirken, JCI Kadıköy Başkanı Didem Metin Yorulmaz tarafından Efsun Sertoğlu ve Hilal Esmer’e teşekkür belgesi verildi. ‘Bedenini tanıyabilme’ Projenin sağlıklı ve bilinçli bir şekilde yürütülebilmesi adına Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin katkıları ile “Değişim Benimle Başlar”, “Cinsel Şiddet Temel Farkındalık” eğitimleri düzenlendi. Eğitimin başlangıcında JCI Kadıköy Başkanı Didem Metin Yorulmaz katılımcılara projenin amacını ve aşamalarını an lattı. Kozyatağı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen eğitimde ‘Cinsel İstismara KoruyucuÖnleyici Yaklaşım’ konusu da ele alındı. İki gün boyunca Efsun Sertoğlu ve Hilal Esmer tarafından verilen eğitimde farklı meslek alanlarından katılım sağlandı. Projenin, çocuğun kendi Sertoğlu ve Esmer tarafından verilen eğitimde farklı meslek alanlarından katılım sağlandı. bedenini tanıyabilmesi ve herhangi bir sıkıntı durumunda kendini ifade edebilmesini sağlayabilmesi ve ebeveynlerin çocukların bedeni ile ilgili kararlara saygı duymasını sağlamayı amaçladığını belirten ‘Sen de Dur de’ ekibi, yapılan bu eğitimin çok olumlu ve yararlı geçtiğini söyledi. haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ İdeolojik değişme, darbeler ve emperyalizm12 Sınıfsal gelişmesi durmuş veya durdurulmuş Feodal Din/Tarım Toplumlarında, siyasal liderlerin “İdeolojik Modeller” ile toplumlarını dönüştürme ve çağdaşlaştırma çabaları, sadece o ülkede mevcut düzenden yana olan politikacıların, toprak ağalarının, din adamlarının siyasal/sınıfsal direnişleriyle mücadele etmek zorunda kalmaz... Toplumu “İdeolojik Modeller” çerçevesinde dönüştürmek isteyen liderler, aynı zamanda, Din/Tarım Toplumu’nun Feodal değerlerine dayalı olarak demagog politikacılar tarafından din/iman/ırk/ milliyet sloganlarıyla kandırılan halkın demokrasi konusundaki bilinçsizliğine karşı da direnmek zorundadırlar. Gelişmiş ülkeler tarafından sömürülmekte olan bu ülkelerde, toplumlarını bağımsızlaştırmak ve çağdaşlaştırmak isteyen liderler, bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir de dış konjonktürün emperyalist saldırılarıyla da başa çıkmak zorundadırlar! HHH DevletçiSeçkinciler, 1961 Anayasası ile (daha önce anlattığım İdeolojik İkiz Değişme/Kuruluş Modelleri çerçevesinde) artık kendi “Kuruluş Dönemlerini” Cumhuriyet’ten, Sosyal Refah Devleti’ne, bir üst aşamaya taşımışlardır. Bu sıçrama, GelenekçiLiberallerin “Değişme Dönemlerini” yeniden (İlk tepki 1950’dir) tetiklemiştir. GelenekçiLiberallerin Dinci/Gelenekçi tepkileri ise, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri ile askerler tarafından desteklenmiştir. Bu iki askeri darbe, yavaş yavaş güçlenen işçi sınıfına karşı sermayenin, dış güçlerle, yani emperyalizmle ittifak ederek gerçekleştirdikleri müdahalelerdir. Nitekim önce 12 Mart 1971 darbesi ülkedeki sol ve demokrat güçleri bastırmak ve 1961 Anayasası’nı törpülemek için yapılmıştır. Bu müdahale yeterli olmayınca, ABD’nin desteklediği 12 Eylül 1980 darbesi uygulamaya konulmuştur. 12 Eylül 1980 darbesi, sadece toplumdaki bütün demokratik ve sol güçleri tamamen ezmekle kalmamış, Türkiye’nin emperyalizmin tam denetimine girerek, hem NATO’da, hem de Avrupa Birliği’nde ülkenin elindeki bütün kozların alınmasına, komşuları ve özellikle de Yunanistan karşısında başta Kıbrıs olmak kaydıyla bütün uluslararası konularda zayıflatılmasına yol açmıştır! HHH Ne yazık ki, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren yaşanan gelişmelerle ve özellikle de devlet desteğiyle yavaş yavaş oluşan sermaye sınıfı, emperyalist güçlerle ittifak etmiş ve “GelenekçiLiberallere” destek vermiştir. Kendilerine  önceleri “İkinci Cumhuriyetçiler” diyen sonra da Tek Adam Baskısı ile karşılaşınca etiketlerini “Kullanışlı Aptallar” olarak değiştiren bazı yazarlar da “dinci iktidara yamanmak” (ve feodal kalıntılara, tarikat ve cemaatlere yaranmak) adına, Marxizme ve Liberalliğe, ihanet etmiş; emperyalizmin de iteklemesi ve desteğiyle, “Gelenekçi Liberallerin” din eksenli iktidarına destek vererek, ülkenin Demokrasiden uzaklaşmasına yardımcı olmuşlardır. HHH DİREN CUMHURİYET... DİREN LAİKLİK... DİREN DEMOKRASİ! l 10 öğrenciye cinsel istismar Sanık öğretmen tutuksuz yargılanıyor Antalya’nı Serik ilçesinde, öğretmenlik yaptığı lisede 10 kız öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu öne sürülen 2 çocuk babası, 45 yaşındaki C.E.’nin, 226 yıla kadar hapsi istendi. Serik’te bir lisede eğitim gören 10 kız öğrenci geçen yıl mart ayında okul yönetimine başvurarak, matematik öğretmeni C.E.’nin kendilerini elle taciz ettiği iddiasında bulundu. Görev yaptığı okulda gözaltına alınan C.E., sulh ceza hâkimliğince tutuklandı. C.E. hakkında “cinsel istismar” suçlamasıyla dava açıldı. Sanık C.E., savunmasında üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek, “Hareketlerimi kontrol edemiyorum. Askerde de bu yönde 5 aylık rapor almıştım. Herhangi bir akıl hastalığım yoktur, ancak her şeyi anlatıyorum, nerede susmam gerektiği konusunda kendimi kontrol edemiyorum. Bu ara sıra olmaktadır. Mağdurların anlattığı birçok husus doğrudur. Bir kısmı da yanlıştır” dedi. Mütaalasını veren savcı sanık C.E.’nin 51 yıl 4 ay 18 günden, 226 yıl 7 ay 15 güne kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti. Sanık avukatı mütalaaya karşı savunma yapmak için süre istedi. Dava ertelendi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle