04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 14 Kasım 2017 6 Dönemin Gaziantep Belediye Başkanı Asım Güzelbey FETÖ sanığı Hasan Hüseyin Nakıboğlu Dönemin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Başbakan Binali Yıldırım Dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Dönemin MEB Bakanı Ömer Dinçer Dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker haber TASARIM: EMİNE BİLGET AKP Gaziantep AKP’li Uzer’in Nakıboğlu’nun Milletvekili oğlu Sinan Uzer kızı Ayşe Ahmet Uzer Nakıboğlu Cumhurbaşkanı Dönemin Aile Recep Tayyip Bakanı Fatma Erdoğan Gaziantep’teki FETÖ davası, AKP ile cemaatin yakın zamana kadar ne Birkadar ‘iç içe’ olduğunun belgesi gibi Şahin ‘hepinizTBMM Başkanı İsmail Kahraman Dönemin Gümrük Bakanı Hayati Yazıcı oradaydınız’ haberi Tarih: 20 Ocak 2013... Yer: Gaziantep... Dönemin AKP İl Başkanı Ahmet Uzer’in oğlu Sinan Uzer, Nakıboğlu ailesinin kızı Ayşe Nakıboğlu ile dünya evine giriyor. Nikâhı dönemin AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey kıyıyor. Çiftin nikâh şahitliklerini ise dönemin Başbakanı şimdinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dönemin Ulaştırma Bakanı şimdinin Başbakan’ı Binali Yıldırım, dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, dönemin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı şimdinin Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin, dönemin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, şimdinin Meclis Başkanı İsmail Kahraman yapıyor. Ailelerin şahitleri ise Abdullah Uzer FETÖ SORUŞTURMALARI Muratoğlu için beraat kararı İstanbul Bölge İstinaf Mahkemesi, FETÖ’ye üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçlarından tutuklu yargılanan Doğan Holding Ankara temsilcisi Barbaros Muratoğlu’nun beraatine karar verdi. Muratoğlu, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmış, karar, Muratoğlu’nun avukatları tarafından Bölge İstinaf Mahkemesi’ne taşınmıştı. Kararda tamamen yasal yollarla yapılan iş görüşmelerinin örgüte yardım etmek anlamına gelmeyeceği belirtildi. Tüm yargılama giderlerinin kamu tarafından ödenmesine hükmedildi. ‘Kolombiya imamı’ kaçarken yakalandı Edirne 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’na bağlı “Hudut Kartalları” birliği, Meriç Nehri kıyısında, askeri yasak bölgede Yunanistan’a kaçmaya çalışan 10 kişiyi yakaladı. Yanlarında su geçirmez kıyafetler ve şişme botlarla birlikte yakalanan kaçaklarla ilgili geniş kapsamlı soruşturma yapıldı. Soruşturmada, göçmenler arasında Yunanistan’a kaçmaya çalışan Yunus. Y’nin, FETÖ’nün Kolombiya sorumlusu olduğu belirlendi. Edirne İl Jandarma Komutanlığı’na teslim edilen Yunus Y. ile ilgili soruşturma sürüyor. l DHA ‘Endonezya imamı’ Çorum’dan çıktı! Çorum’un Osmancık ilçesinde gözaltına alındı. Osmancık İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin D100 karayolu üzerinde yaptığı yol uygulamasında durdurulan bir otomobil içinde bulunan kişiler sorguya alındı. Sorguda FETÖ’nün Endonezya imamı olduğu iddia edilen ve hakkında yakalama kararı bulunduğu belirlenen Hakan İslamoğlu (47) gözaltına alındı. İslamoğlu, Ankara’ya sevk edildi. l DHA O beş firmanın izin belgeleri iptal 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Konya’nın Beyşehir ilçe genelinde silah sanayisine yönelik olarak faaliyet gösteren 7 firma hakkında yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında adli soruşturma başlatıldı. Söz konusu 7 firmadan 5’inin yapılan soruşturma sonucunda faaliyet izin belgesinin iptal edildiği, iki firma hakkında ise soruşturma işlemlerinin sürdüğü öğrenildi. l İHA ile Mehmet Nakıboğlu... kanı Rızanur Meral ve Se lim Nakıboğlu’nun da sa Tarih: 9 Kasım 2017... vunmalarını üstlenir. Ca Yer: Yine Gaziantep... hit Nakıboğlu savunmasın Yaklaşık 3.5 yıl önce neredey da AKP’li Uzer ve Gazian se devletin zirvesinin mutluluklarına şahit olduğu Gaziantep’te Aykut Küçükkaya tep Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet FETÖ’nün “para kasası” olduğu Yetkinşekerci’yi şahit göste iddia edilen NAKSAN Holding’e yö rerek, “2012 yılında örgütün gerçek nelik dava görülür. Cahit Nakıboğ yüzünü gördüm, aldatıldım. Bunun lu ve oğlu Taner Nakıboğlu’nun tu üzerine bölge imamı Mehmet Koca tuklu yargılandığı 21 sanıklı da türk ile il imamı Murat Elmas’ı kov vanın tutuksuz yargılanan sanık dum. Örgüte karşı tavır aldım. Buna larından birisi de Hasan Hüseyin AK Parti Gaziantep Milletvekili Ah Nakıboğlu’dur. Nikâhın kıyıldığı ta met Uzer ve Gaziantep Büyükşehir rihte AKP’nin il başkanı olan Ah Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet met Uzer şimdilerde AKP’nin Ga Durdu Yetkinşekerci de şahittir...” ziantep milletvekilidir. AKP’li ve der. Bu ifade üzerine cumhuriyet kil Uzer’in oğlu damat Sinan Uzer savcısı, Uzer ve Yetkinşekerci’nin ise FETÖ davasında kayınpederi tanık olarak dinlenmesini ister. Hasan Hüseyin Nakıboğlu’nun savunmasını yapan avukattır. İstan ‘AKP niçin takip etmedi?’ bul Barosu’na kayıtlı olan Sinan AKP’nin duruşmaya olan ilgisiz Uzer, Nakıboğlu’nun yanı sıra KHK liği ise yerel medyaya şu ifadeler ile kapatılan TUSKON’un son baş le yansıyacaktır: “Gaziantep’in en önemli FETÖ davasında Nakıboğlu ailesinin yargılandığı duruşmayı, Nakıboğlu ailesinin fertleri yakından takip etti. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Tayyip Erdoğan, her fırsatta parti yöneticilerine ve teşkilatlarına “FETÖ duruşmalarını yakından takip edin” mesajını veriyor. Buna rağmen, FETÖ’nün Gaziantep’teki en önemli duruşmasına Ak Parti ilgi göstermedi. 3 gün boyunca, Ak Partili avukatların yanı sıra, teşkilattan ve parti yönetiminden kimse mahkeme salonunun önünden bile geçmedi. Naksan duruşmasına kayıtsız kalan Ak Parti Gaziantep teşkilatı, 15 Temmuz gecesi Şırnak’ın Silopi ilçesinde konuşlu Özel Kuvvetler Harekât Üssü’nde yaşananlara ilişkin Gaziantep’te devam eden yargılamayı bir hafta önce 150 kişi ile takip etmişti. Silopi davasına bu kadar yakın ilgi gösteren Gaziantep teşkilatının, FETÖ’nün Gaziantep’teki en önemli duruşmasına ilgisiz kalması ise tepki çekti...” ‘Butona basmadı’ 15 Temmuz gecesi Akar’ı derdest etmediğini söyleyen itirafçı yaver: Akar’ın gittiği tuvalette alarm butonu var. Ama basmadı! 15Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı’ndaki eylemlerle ilgili, aralarında “Yurtta Sulh Konseyi” üyelerinin de bulunduğu 221 sanığın yargılandığı “çatı” davasının görülmesine Sincan Cezaevi’ndeki duruşma salonunda dün devam edildi. Olay tarihinde yarbay rütbesiyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın emir subayı olarak görev yapan sanık Levent Türkkan, savunmasında önceki ifadelerini reddetti. Yaşadıklarının kelimelerle ifade edilemeyeceğini, görüntülerinin bunun en büyük kanıtı olduğunu savunan Türkkan, “Allah kimseye böyle bir zulmü yaşatmasın. 1 gözüm kapalı 1 kulağım duymuyor. Burnum kırık. Çıplak olduğumu hatırlıyorum. İnsanın bilinci yerinde değilse onlara her şey söyletilir, yaptırılır. Ben bile ifademe inanmadım. Her şey hayal âleminde gibiydi, bana bir şeyler içirildiğini düşünüyorum” dedi. ‘Beni almadılar’ Genelkurmay Başkanı’nın yaveri olduğu için olayın üzerine yıkılmaya çalışıldığını iddia eden Türkkan, darbeci ve FETÖ’cü olmadığını savundu. O gece Mehmet Dişli’nin Akar’ın yanına girdiğini, bir süre sonra özel kuvvetler personelinin karargâha geldiğini anlatan Türkkan, bu kişilerin “Komutan’ın güvenliği söz konusu, acil tahliye etmemiz gerekiyor, sen gelmeyeceksin” dediklerini ve gittiklerini savundu. Türkkan, Akar’ı derdest etmediğini, aksi halde kendisinin de bu ekiple Akıncı Üssü’ne gitmesi gerektiğini 15 Temmuz darbe girişimine dek yarbay rütbesiyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın emir subayı olarak görev yapan Levent Türkkan, neredeyse her resmi organizasyonda Akar’ın hemen arkasındaydı. öne sürerken, şunları kaydetti: ‘Her şey değişirdi’ “Akar arka tarafa tuvalete gitti. Orada alarm butonu var. Hadi odada iken basmadı, ama WC’de yanında kimse yoktu. Basabilirdi. Bassa tüm korumaları, Özel Kuvvetler harekete geçer, o ses her tarafı inletirdi. 40 kişilik koruma birliği var. Herkes oraya gelir. İşte bu soruyu Genelkurmay Başkanı’na sormak uygun olur. Çünkü engelleyecek kişi kendisidir. Butona bassa herkes tarafını seçerdi ve kimse de bilmiyordum demezdi. Olayların seyri değişirdi. Butona basılmadı, çünkü derdest olayı olmadı. Akar elini kolunu sallayarak gidiyor hem TSK’de hem de Akıncı’da.” Akar götürüldükten sonra televizyondan olayların farklı geliştiğini anladığını, bunun üzerine yan odaya geçtiğini ve sabaha kadar hiçbir olaya karışmadığını öne süren Türkkan, ortalık karışık olduğu için Akar’ın şahsi eşyalarını toplatarak, Emniyet’e aldırdığını, hiçbir şeye karışmadığı için de sabah polise bilgi vermeye kendisinin gittiğini kaydetti. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’ı kendisinin aramadığını, Çolak tarafından arandığını savunan Türkkan, Çolak’ın çatışma olmasına karşın karargâha gelmesinin normal olmadığını iddia etti. Sanık Türkkan, “Tamamen masum ve suçsuzum” dedi. l ANKARA /Cumhuriyet Havalimanı sanıkları konuştu Atatürk Havalimanı’nda 28 Haziran 2016 tarihinde terör örgütü IŞİD’in gerçekleştirdiği, 46 kişinin yaşamını yitirdiği terör saldırısına ilişkin 42’si tutuklu 46 sanığın yargılandığı davada sanıkların savunmaları dün alınmaya başlandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nin karşısında bulunan binada görülen duruşmada ifade veren tutuklu sanık Cuma Güneş, hakkındaki suçlamaları reddederek, “Birtakım kişilerle görüştüğüm iddia ediliyor. Bu kişilerle görüşmediğim polis raporlarıyla da sabittir” diye konuştu. Emlakçılık işiyle uğraştığını söyleyen sanık Cuma Güneş yapılan Saldırıda 46 kişi yaşamını yitirmiş, 100’ü aşkın insan da yaralanmıştı. aramalarda ele geçen pasaportların da müşterilere ait olduğunu, arabasında ele geçen kar maskesini hatırlamadığını, iddianamede geçen 64 sayfalık kitabı da okumadığını söyledi. Tutuklu sanık Mahmut Tezin de sigortalı bir işte çalıştığını ve üniversitede okuduğunu belirterek, 15 aydır tutuklu olduğu için mağdur olduğunu söyledi. Terör örgütlerini asla tasvip etmediğini ileri sürdü. Tutuklu sanık Harun İçoğlu da suçlamaları kabul etmedi. Örgütle bir bağlantısı olmadığını, diğer sanıkları da tanımadığını savundu. 30 senedir aynı semtte esnaf olduğunu belirten İçoğlu, “Eşim arayınca eve geldim. Polislere yardımcı oldum. Telefonlarımıverdim. Evimde suç unsuru bulunmadı. Bana evimdeki bir kitap soruldu. O kitapta ben alındıktan 4 ay sonra yasaklanmış bunu da yeni öğrendim” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Laiklik ve demokrasi: Olmazsa olmaz ikili Dün Osman Bahadır’ın “Laiklik nedir” yazısını köşeme almıştım. Bugün de aynı kitaptan (Osmanlılardan Cumhuriyete Sekülerleşme), bu kez Laiklik ile Demokrasi başlıklı metnini biraz kısaltarak alıyorum. Tartışmalarda yol gösterici olması dileğimle.. HHH Demokrasi, tarihsel olarak sekülerleşmenin çocuğudur. Bu nedenle laiklik olmadan demokrasinin olabileceğini ileri sürmek olguların doğasına aykırıdır. Ülkemizin en önemli sorunlarından biri, ulusal ölçekte kavram birliğinin bulunmayışıdır. Modernleşme, ulus ve uluslaşma, demokrasi, laiklik, özgürlük, ideoloji, cumhuriyet vb. gibi birçok temel kavramda fikir birliği bulunmuyor. Bu, elbette her şeyden önce büyük bir eğitim eksikliğinden kaynaklanan bir sorundur. Çok temel nitelikteki bazı kavramlarda fikir birliği sağlayamamış toplumlar ulus davranışı da gösteremezler. Dillerden düşmeyen demokrasi kavramı da ülkemizde herkesin bir tarafından çekiştirdiği bir kavram durumundadır. Demokrasi halk için eşitlik demektir. Günümüzde daha çok siyasi eşitliği ifade etmek için kullanılıyor. Oysa demokrasi başta siyaset ve ekonomi olmak üzere, toplumsal yaşamın her alanı için geçerli olan bir kavram, yöntem, sistem ve hedeftir. Ekonomik demokrasi, kapitalizm koşullarında, herkes için eşit ekonomik girişim hakkı eşitliğinin yanı sıra, sınıflar, tabakalar ve insanlar arasındaki gelir farklılığının da olabildiğince kapatılmasını öngörür. Sosyalist demokrasi ise toplumsal sınıflar arasındaki farkları tamamen ortadan kaldırmayı hedefler. Siyasi demokrasi ise en iyi tanımını, halkın halk tarafından halk için yönetilmesi ifadesinde bulur. Bu tür bir yönetimin en iyi yolu, üyeleri halk tarafından doğrudan seçimlerle belirlenmiş parlamenter sistemin kurulmasıdır... Seçimler sadece başlangıç.. Genel veya yerel seçimler, demokrasinin sadece başlangıç aşamaları ve araçlarıdır. Oysa bazıları demokrasiyi sanki sadece halkın oy verme hakkının olmasından ibaretmiş gibi görmektedir. Bu anlayışa göre, seçilmiş olmak seçilene iktidara geldiğinde her istediğini yapma hakkı vermektedir. Seçimlerin varlığı, bir diktatörün iradesinin yerine toplumun iradesinin geçmesi gerekliliğinden kaynaklanır. Halkın, halk için değil de başka emeller için yönetilmesine çalışan kişiler seçim kazanmışsa ne olacak? Demokrasilerin en çok karşılaştığı temel sorunlarından biri olan bu sorunun çözümü de, yine demokrasi sistemine ait olan başka mekanizmalarla çözümlenebilir. Seçilmiş yöneticiler, halkın siyasi gerçekleri görüp doğru değerlendirme bilincini kazanabilecekleri ortamı ve temel eğitim hizmetini sağlamakla yükümlüdürler. Demokrasinin diğer önemli bir boyutu da budur... Hükümetlerin ve diğer yöneticilerin, gerek sahtekârlıkları ve yalanları, gerekse cahilliği koruma çabaları, hiçbir şekilde demokrasi ile bağdaşmaz. Çünkü doğru haber alma ve bilgilenme hakkı, demokrasinin en temel niteliklerinden biridir. Bugün demokrasi ne demek Günümüz demokrasisi, 50 yıl önceki demokrasi anlayışının da ötesine geçmiştir. Bugünkü demokrasi, artık “genel seçimler demokrasisi” değil, “vazgeçilemez ve dokunulamaz nitelikteki temel insan hakları demokrasisi”dir... dünya siyaseti ve demokrasisi daha fazla sekülerleşme yönünde ilerleme eğilimindedir. Bu gerçeği anlayamayanlar, ülkemizde ve dünyada siyaset yapamaz duruma daha da çok geleceklerdir. Laiklik olmadan demokrasiler yaşayamaz. Çünkü dinin siyasetten ayrılması olarak tanımlayabileceğimiz laiklik de, büyük bir eşitlik ve demokrasi sağlayıcıdır. Ayrıca unutulmaması gerekir ki, siyasi demokrasi, düşünsel ve sosyal sekülerleşmenin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu gerçeği bilmeyenler, laiklik olmadan demokrasinin var olabileceğini sanıyor. Öte yandan bugün ülkemizde asıl önemli olan şey, devlet kurumları aracılığıyla dini öğreti ve dini yaşam tarzının topluma çeşitli yollardan gittikçe artan ölçülerde dayatılmasıdır. Demokrasi sistemlerinin hiçbir bölümü, seçilerek geldi diye bir hükümete bu tür bir dayatma hakkını vermez. Bu, demokrasinin istismar edilmesidir. Bir hükümet, demokratik sistemin bazı mekanizmalarını kullanarak demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışırsa bunu önlemek için ne yapılabilir? Demokrasiyi yaşatmanın yolu, demokrasinin diğer güçlerini ve mekanizmalarını harekete geçirmektir. Halkın her alanda ve her yoldan tepkisini göstermesi temel mücadele yoludur. Demokratik anayasalar, yurttaşlarına demokrasiyi yıkma girişimlerine karşı direnmeyi yasal bir hak olarak vermiştir. Demokrasinin başlıca düşmanı cahilliktir. Cahillikle demokrasi bir arada yaşayamaz. Bu nedenle bilimi ve bilimsel düşünceyi toplumsal ölçekte yükseltmek de temel bir zorunluluktur. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle