28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 21 Ekim 2017 haber 4 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Profil’ düşürülüyor! ‘Lider atarsa lider atar’ ama...ezzap (asit sülfrik) yakar, ama za man zaman, yerleşmiş, bir türlü sö Kkülemeyen inatçı pislikleri de te mizler. Liderlerin gazabının da aynı etkiyi yaptığını görüyoruz. Aynı zamanda ve de her şeyden de önce AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2019 seçimlerine hazırlanırken, partisinde temizliği zorunlu gördüğünden, kuruluşunun şansını azalttığını düşündüklerini, bulundukları yerlerden uzaklaştırmak üzere uygun gördüğü yöntem bunların istifalarını vermeleri için baskı yapmak oldu. Yöntem önce kimi belediye başkanlarına uygulandı. Uysalca boyun eğip, istifa ederek giden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ardından, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin çok tartışılan, çok eleştirilen, agresif kişiliğiyle tanınan Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, önce ayak diremeyi düşündüyse de sonunda Tayyip Bey’in gazabına boyun eğerek istifaya hazırlandığı söyleniyor. Melih Gökçek’i ağır biçimde suçlayanların bir bölümü, liderin kezzap gibi yakan gazabının kimi zaman da hayırlı temizliklere de vesile olduğunu belirtirken, Cumhurbaşkanı’nı eleştirenler, olayı milli iradeye müdahale olarak niteliyor, kulağa çok hoş gelen şu tümceyi kullanıyorlar: Seçimle gelen seçimle gitmeli, lider onu dilediği gibi atamamalı!.. HHH İlk bakışta bu çıkış haklı görünüyorsa da Tayyip Erdoğan’ın yanıtı da pek öyle kolay kolay yabana atılır cinsten değil. Cumhurbaşkanı’nın, seçilen adayları atayanın lider olduğu saptaması siyasi yaşamımızın gerçekleriyle bağdaşmaktadır. Gerçekten de siyasi partilerimizdeki lider sultası, bu kuruluşlarda sorumluluk mevkiilerine gelişte olduğu kadar milletvekili ve yerel yönetim seçimlerinde de seçilebilecek yerlerden aday olmayı, uygulamada liderin tercihine bırakmıştır. Yerel yönetim ve de yasama seçimlerinde asıl sorun, seçilebilecek sıradan aday olabilmektir, sonrası büyük sürprizler olmadığı takdirde formalite haline gelmektedir. Seçilecek sıradan aday olmak ise liderin tercihine kalmaktadır. Yani seçilenler seçilebilecekleri yere lider tarafından atanmakta, seçmen ise tercih ettiği partiye oy verirken, liderin atama kararını tekemmül ettirecek formaliteyi yerine getirmektedir. Bu durumda, adayların da bütün parti üyelerinin katılımıyla seçildiği bir sistemi hâkim kılana kadar, ülkemizde gerçek bir demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Demokrasinin yerini lider sultası almıştır Demokrasiden yana olmamakla birlikte yine de lider sultasından şikâyetçi olan 12 Eylül’cüler bile hazırlattıkları 2820 sayılı ve 1983 tarihli Siyasi Partiler Kanunu’nda parti içi sorumluluk mevkilerine seçilme konusunda gerekli düzenlemeleri yapmasalar bile seçimlerde önseçim kurumunu düzenlemişler, ama ağırlığını lider sultasından yana koyan sivil politikacılar döneminde bu hüküm merkez yoklamasıyla bypass edilmiştir. Bu durumda, “seçilecek yere lider atarsa (atamak) lider de atamış olduğunu istediğinde atar (atmak)” diyen Tayyip Erdoğan’a hak vermek mümkün olabilir. Liderler sultası yönetiminin bütün kararlarda ve adaylıklarda seçimi atamaya dönüştüren son söze sahip olma konumunda Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekir. Ama bu çarpıklıkta dahi, kendi içinde biraz tutarlık aranmasına da karşı çıkmamak ve her türlü nimetin ve başarının tacını lidere giydirirken, başarısızlıklardan lideri muaf tutup faturayı başkasına çıkarmamak gerekmektedir. AKP’yi kendi kişisel nitelikleri ve tercihleriyle bugüne getiren Tayyip Erdoğan’ın bu başarıları sahiplenmesi doğrudur. Ama bu kadar hâkimi mutlak bir liderin, halkın her şeyin üstünde bir simge haline getirdiği kimsenin, başarıların nedenini kendinde ararken başarısızlıkların faturalarını ikincil kişilerin burnuna dayaması da pek tutarlı bir davranış değildir. Lider sultasının bile kendi içinde bir tutarlılığı olması ve başarının tacı kadar, başarısızlığın faturasının da lidere ait olduğunun görülmesi gerekir. AB mali yardımları azaltmaya karar verdi ABdevlet ve hükümet başkanları, Brüksel’de devam eden zirvede Türkiye’ye yapılacak mali yardımların azaltılması konusunda anlaştı. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in talebiyle zirvenin ilk gününde Türkiye’ye yapılan mali yardımlarda nasıl kesintiye gidilebileceği konusu ele alındı. Almanya Başbakanı sözkonusu mali yardımların sadece Türk hükümetine gitmediğini, Türkiye’de farklı gelişmeler olmasını uman kesime de gittiğine dikkat çekerek, kesintinin bu faktör göz önünde bulundurularak yapılacağını ifade etti. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk da “Ankara’ya kapıyı açık tutmak istiyoruz. Fakat Türkiye’de şu andaki gerçeklik bunu zorlaştırıyor” diye konuştu. AB Liderler Zirvesi’nin ardından düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Türkiye ile ilişkileri durdurmama, kesin ve sert diyalog içinde olunması gerektiği konusunda AB üyesi ülkelerin lideriyle anlaştıklarını söyledi. AKP’de Erdoğan’ın dönüşüyle başlayan ‘düşük profil’ yaygınlaşıyor. İstifaları istenen başkanların yerine ‘düşük profil’li isimlerin getirileceği konuşuluyor Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek henüz istifa etmedi ama gönde rilme kararı o kadar kesin ki yerine gelecek isimler bile ko nuşulmaya başlandı. AKP’de, belediye operas yonlarının iki kilit şeh rinden İstanbul’da Ka Erdem Gül dir Topbaş’tan sonra olduğu gibi Ankara’da da Melih Gökçek’in yerine yine “düşük profilli” bir ismin geleceği konuşuluyor. ‘CHP’li belediyelere de müdahale edilecek’ AKP’de belediye başkanlarına yönelik sıcak gündemin gölgesinde Ankara kulislerinde CHP’li belediyelere yönelik olarak da bir gelişme olacağı konuşuluyor. AKP’de belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmasının ardından CHP’li bazı belediye başkanlarına yönelik adli ya da idari operasyonel adımlar atılacağı konuşuluyor. Özellikle Adalet Yürüyüşü’ne destek verdikleri gerekçesiyle ba zı belediye başkanlarından savunma istenmesi ve yine bazı belediyelere müfettiş gönderilmesi, bu tür spekülasyonları artırıyor. Henüz detayları ve boyutları netleşmemekle birlikte CHP’li belediyelere yönelik operasyonel gelişmeler olacağına ilişkin duyumlar, hem AKP, hem de CHP içinde seslendiriliyor. AKP, bu dönemde HDP’yi belediyelerden kayyımlarla uzaklaştırdı. Ken di içinde belediyelere yönelik operasyonlarını bugünlerde gerçekleştiriyor. CHP’li belediyeleri hedef alan gelişmeler olması halinde, 2014’te seçilen başkanlara yönelik yaygın bir operasyon gerçekleştirilmiş olacak. AKP’nin, tüm bu süreçlerin ardından rakiplerinin elindeki belediyeleri de almak için 2019’daki yerel seçimler öncesi 81 ili bütünşehir yapan düzenlemeyi hayata geçireceği belirtiliyor. Düşük profil yeniden AKP’de Gökçek’in istifası için artık geriye sayım sürecine girildi. Çok düşük olasılıkla direnmesi durumunda “gereği yapılacak” diye ifade edien azil dahil her türlü formül için karar alındı. Bu nedenle Gökçek için, AKP’de “uzatmaları oynuyor” sözü yaygın olarak kabul görüyor. AKP’de başta Gökçek olmak üzere istifaları istenen ve henüz buna yanaşmayan Bursa ve Balıkesir’de başkanların gidişi ya da gönderilişi için süre ekim ayı sonu ola rak belirlendi. Partide, Gökçek’in yerine kimin gele ceğine ilişkin isimlendirmeler de başladı. İstanbul’da olduğu gibi Ankara’da da AKP’li ilçe belediye başkanlarından biri tercih edilecek. 2014 yerel seçimlerinde Gökçek’in adaylığı son dakikaya kadar bekletilirken Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, şansı en yüksek başkan olarak görülüyor. Ancak partide Tiryaki ya da diğer ilçe belediye başkanlarından biri, Gökçek’in yerine gelecek isim kim olursa olsun, bu isim için asıl kriter olarak “düşük profil” vurgusuna dikkat çekiliyor. Erdoğan dışında... AKP’de düşük profil, ilk kez Ahmet Davutoğlu’nun yerine Binali Yıldırım’ın gelişiyle başlamıştı. Özellikle İstanbul ve Ankara’da başkanların yerine getirilecek isimlerle AKP’de, genel yönetimlerden sonra yerel yönetimlerde de düşük profilli kadrolar dönemi yaygınlaştırılmış olacak. AKP kulislerinde, düşük profilli isim tercihi, doğrudan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın partinin başına dönmesiyle bağlantılı olarak görülüyor. “Erdoğan dışında kimse değişmez değildir” bakış açısı süreci belirliyor. Düşük profilli başkanlarla başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyükşehirleri alması halinde 2019’da da başkanlık seçimini kazanması durumunda yürütme ile birlikte yerel yönetimlerin de doğrudan Erdoğan’a bağlanmasının temellerinin atılacağı analizleri yapılıyor. l ANKARA ‘İslam ile terörizmi özdeşleştiriyorlar’ D8 Ekonomik İşbirliği Örgütü 9. Zirvesi, “İşbirliğiyle fırsatları çoğaltmak” temasıyla Türkiye’nin ev sahipliğinde başladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, terör tehdidinin sınır, mesafe tanımadan yaygınlaştığı ve buna rağmen ‘iyi teröristkötü terörist’ ayrımına gidildiği sıkıntılı bir dönemden geçildiğini söyledi. Birilerinin kasıtlı bir şe kilde İslam ile terörizmi, Müslümanlarla teröristi özdeşleştirmeye çalıştığını belirten Erdoğan, “Boko Haram gibi, DEAŞ, FETÖ, EşŞebab gibi katil sürülerinin işlediği cinayetleri İslam düşmanlıklarına malzeme yapıyorlar” dedi. Erdoğan ekonominin krizlerden etkilenmemesi için de merkez bankalarını bir araya getirme çağrısı yaptı. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Itibar’ Saray’a kilitli! Saray milyonluk harcamalara ‘İtibardan tasarruf olmaz’ savunması yaparken, dış temsilciliklerdeki 29 Ekim etkinliklerine kısıtlama geldi SİNAN TARTANOĞLU Bütçesini 2019’da 1 milyar TL’ye, Başkanlık sistemi ile birlikte 2020’de 3 milyar TL’ye çıkarmaya hazırlanan Saray, milyarlık harcamalara “itibardan tasarruf olmaz” savunması yaparken; devlet çok sıkı tasarruf tedbirleri için masaya oturdu. 5 Ekim’de Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay, tüm müsteşarları toplayarak, “kemerleri sıktı.” Kemere ilk delik de Dışişleri Bakanlığı’nda atıldı. Saray; temsil giderlerini büyük itibar kalemi olarak gösterirken Dışişleri Bakanlığı; tüm merkez ve yurtdışı birimlere “Temsil, tören ve diğer organizasyonlar için yapılan harcamalar kısıtlanacaktır” talimatı gönderdi. Dış temsilciliklerin tasarruf yapacağı ilk kalem ise 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri oldu. Saray, “israf” eleştirilerine “itibardan tasarruf olmaz” yanıtını verirken, devlet; Başbakan Binali Yıldırım’ın “2018 yılı tasarruf yılı. Kamudan başlayacağız” sözleri üzerine harekete geçti. Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay’ın, tüm bakanlıkların müsteşarları ile birlikte 5 Ekim tarihinde “kemer sıkma” toplantısı yaptığı öğrenildi. Toplantıda temsil edilen bakanlıklar, alınan kararları birer iç genelge ile uygulamaya başladı. Dışişleri, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın “itibar” kalemlerinden biri olan “Temsil ve Tanıtma Giderleri” için de büyük kısıntıya gitti. Bütçe çalışmalarında “03.6” olarak kodlanan bu kalem için, “Makam sahibi veya yetkili kıldığı amirlerin takdiri esas olmak suretiyle temsil ve ağırlamanın gerektirdiği her türlü giderler” olarak tanımlaması yapılıyor. Dışişleri genelgesinde bu kalem için “temsil, tören ve diğer organizasyonlar için yapılan harcamalar kısıtlanacaktır” ifadeleri kullanıldı. Bu kısıtlamanın “tüm merkez ve yurtdışı birimleri” kapsadığı ifade edildi. 29 Ekim’den de tasarruf “03.6 Temsil ve Tanıtma Giderleri”nde yapılması istenen tasarruf ile ilgili bir genelge daha gönderildi. Bu kalem için ek ödenek talebinde bulunulduğu, ancak Maliye Bakanlığı’ndan olumlu bir yanıt alınıncaya kadar, “Temsilciliklerimizden 29 Ekim Milli Gün resepsiyonu giderlerini rezerve edecek şekilde harcamalarında tasarruf etmelerinin beklendiği” belirtildi. Genelgede, “Münhasıran 29 Ekim Milli Gün resepsiyonu için ödeneğinin eksik kalacağını değerlendiren Temsilciliklerimizin ödenek taleplerini gerekçeleriyle birlikte 20 Ekim Cuma günü mesai sonuna kadar Bakanlığımıza bildirmeleri” gerektiği belirtildi. Tasarruf tedbirleri kapsamında dış temsilciliklerde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonları “kısıtlı imkânlar dahilinde” düzenlenebile Saray’ın bütçesinin 2019’dan sonra 3 milyar TL’ye çıkarılması planlanıyor. cek. Türk misyon şeflerinin “tasarruf tedbiri gölgesinde” 29 Ekim’i organize etmek için çalışmalara başladığı öğrenildi. Büyükelçilerin tasarruf ışığında, “rezidansta mı otelde mi”, “kaç garsonla”, “nasıl bir ikramla” resepsiyon vereceğini kararlaştırması gerekecek. Geçici görevlendirmelere sınırlandırma Dışişleri tasarruf amacıyla bir dizi genelge yayımladı. Dışişleri Müsteşarı Ümit Yalçın imzasıyla yayımlanan bir diğer genelgeye göre, “geçici görevlendirmelerin asgari düzeyde tutulmasına, ancak zorunlu hallerde bu yola başvurulmasına” karar verildi. Oysa Dışişleri 15/7’den bu yana FETÖ’cü olduğu iddiasıyla uzaklaştırılanların yerine sürekli farklı misyon ve merkezden geçici görevlendirme yaparak personel açığını kapatmaya çalışıyordu. Nöbet ve danışma hizmetleri ya da konsolosluk işlemlerine yardım için yapılan merkezden geçici görevlendirmelerin en aza indirildiği öğrenildi. l ANKARA Bursa Belediye Başkanı Altepe rest çekti Bosna Hersek seyahati dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bursa Büyükşehir Be lediye Başkanı, istifa tartışmala rına ilişkin “Görevimin başında yım” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın istifasını istediği be lediye başkanları arasında yer al dığı belirtilen Altepe, dün Bos na Hersek dönüşü yaptığı açık lamada “göre vimin başında yım” dedi. İs tanbul Atatürk Havalimanı’nda dün gazetecilere açıklamalarda bulunan Altepe, “Bursa’ya dönü yoruz. Şimdi de geldik görevimize devam ediyo Recep Altepe ruz” dedi. Bir gazetecinin “İstifa nız istendi mi” sorusu üzerine Al tepe, “Öyle bir şeyim yok. Şu an da görevimiz belli işimiz belli. İşi mize devam ediyoruz. Bursa’ya dönüyoruz. İnşallah görev devam edecek. Görevimizin başındayız” yanıtını verdi. Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nin perşembe günü yapı lan toplantısında da Altepe’nin istifasının istendiği iddiaları ko nuşuldu. Söz alan CHP Grup Söz cüsü Erdal Aktuğ, “Belediye baş kanlarının görevi kötüye kullan maları, yolsuzlukları yok ise te rör örgütüne üyelikleri yok ise istifaları neden istenmektedir? 15 Temmuz’da demokrasiye dar be girişimi olmuştur ancak asıl darbe şu anda yapılmaktadır” de di. MHP Grup Sözcüsü İhsan Bil gili de “Demokrasi gereği seçim ile gelen seçim ile gitmelidir” di ye konuştu. Bursa’da Altepe’nin bir süre da ha direnebileceği, kendisiyle ilgi li olduğu iddia edilen dosyaların içeriğiyle ilgili bilgi edinmeye ça lışacağı öne sürülüyor. AKP için de bazı kesimler “Altepe fazla di renmez” derken, Milli Görüş çizgi sinden gelen AKP’liler ise Altepe ile ilgili hazırlanacak bir dosyanın AKP’ye de zarar vereceği görüşün de. l BURSA/Cumhuriyet ‘3 başkan anlaştı istifa etmeyecekler’ Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istifasını istediği belediye başkanları Melih Gökçek (Ankara), Recep Altepe (Bursa) ve Ahmet Edip Uğur’un (Balıkesir) anlaşarak istifa etmeme kararı aldıklarını iddia etti. Selvi, dün CNN Türk canlı yayınında şunları söyledi, “Dün (önceki gün) itibarıyla Sayın Gökçek’in istifasının hazır olduğu, şeklinde bilgiler vardı. Ama bugün farklı bir hava oluştu. Sık sık iklim değişiyor. O da şu: Üç belediye başkanının aralarında bir iletişim kurulduğu, birlikte hareket ettikleri ve üçünün de istifa etmeme kararı aldığı şeklinde bilgiler gelmeye başladı.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle