29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 21 Ekim 2017 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ECE KURTULUŞ Uygarlık yıkılmaz Cumhuriyetçilerin nasıl bir yol tutacağını Atatürk, 1923 Ocak ayında şu sözlerle açıklıyordu: “Tutuculuk (taassub), bilisizliğe (cehle) dayanır. Dolayısıyla tutuculuğu olan bilisizdir. Bilim her durumda bilisizliğe üstün gelir. O halde halkı aydınlatmak gerek.” 90 yılı aşkın bir süreden sonra geldiğimiz duruma bakar mısınız? Anaokulları sübyan mektebi, ilkokullar mahalle mektebi, üniversiteler de medrese oldu. Bir rektör (kendine hoca efendi filan dedirtiyordur herhalde) çıkıp kadın elinin ateş tutmaktan daha korkunç olduğunu söylüyor. Müftülere nikâh kıyma yetkisi tanınıyor. Bir vakıf başkanı “6 yaşındaki çocukla evlenilebilir” fetvası veriyor. Onun hakkında “pedofili savunucusu” diye yazı yazan gazeteci dava ediliyor. Bizim de içinde olduğumuz kuşak, Emin Oktay’ın tarih kitapları ile öğrenim görmüştür. Oktay, barbar kavimlerin uygarlık kurmuş toplumlara yaptıkları saldırıların sonucunu genellikle şu sözcüklerle anlatırdı: “Yakıp yıktılar...” Bugün olup bitenin özetidir bu aslında: Çağdaş uygarlık özlemi, hedefi, yakıp yıkılıyor. Ünlü düşünür Bertrand Russell, Albert Einstein’ın görelik kuramını herkesin anlayabileceği gibi aktardığı “Rölativitenin Alfabesi” adlı kitabında, uygarlığın vardığı noktayı şöyle değerlendirir: “Ulaştığımız son nokta, bildiklerimizin çok az olduğudur ve yine de şaşırtıcıdır ki, çok şey bilmekteyiz ve daha da şaşırtıcı olanı, bu denli az bilgimizin, bize böylesine bir güç verebilmesidir.” Rölativite kuramını yaratan uygarlık, bildiklerinin az olduğunu, insanlığın daha çok öğrenerek güçleneceğini söylüyor. Evrim kuramını ders kitaplarından çıkaran kör cahillik ise, hiçbir şey bilinmesin diye, “halk aydınlanmasın” diye kaba güç kullanıyor. Bu böyle gider mi? Gitmez, gidemez.... Uygarlık, bilisizliğe üstün gelir, gelecektir de. Aydıncık Aydın dediğin içinde yaşadığı topluma önderlik edendir. Yıllardır bize “Bak bu aydındır! Hem de kendisine Nobel ödülü verdik, ona göre, ayağınızı denk alın” diye tepemize tepemize vurdukları bir Orhan Pamuk var. Biliyorsunuz, yargının casusluk cemaatine bırakıldığı, gerici takımın güçlendirildiği 2010’daki anayasa değişikliğine “yetmez, ama evet” diyenlerin başında geliyordu Orhan Pamuk. Bu “aydın”, bundan 56 yıl önce “Türkiye’de laikliğin gerilemediğini, AKP hükümetinin her şeyi çok iyi götürdüğünü, Türkiye’nin uygar ülkeler topluluğunun bir üyesi olma doğrultusunda ilerlemekte olduğunu” söylüyordu. Hatta ona göre, “mevcut iktidarla Türkiye çok daha zengin ve başarılı”ydı. Şimdi bu “aydın”, İtalya’da demiş ki: “Artık politik olarak İstanbul’da yaşayamam.” Niye yaşayamazmış? Çünkü, “Batılı, açık, laik, burjuva bir eğitim almış”mış...“Bugün İstanbul’da (Türkiye’de) düşünce özgürlüğü yokmuş”muş... Üstelik bu durum, onu allak bullak ediyormuş. Bu halk onu hiç aklı başında görmedik ki... Zavallıcık, hep allak bullaktı. 21 EKİM 2017 SAYI: 33617 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.49 05.34 05.57 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.15 12.56 15.53 06.58 12.40 15.39 07.19 13.03 16.04 Akşam 18.23 18.09 18.34 Yatsı 19.43 19.27 19.50 haber 13 ‘Bana açlığa, sefalete mahkumsun diyorlar’ Yrd. Doç. Dr. Savaş Karabulut, kuru fasulye ve nohut satıyor. “Fasulye deyip geçmemek gerek, bu fasulye bir umudu daha filizlendirdi içimde...” diyor İstanbul Üniversitesi (İÜ) Mühendislik Fakültesi’ndeki görevinden ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Savaş Karabulut (39), kuru fa sulye ve nohut satarak geçimini sağ lıyor. Yanından ayrılmayan köpe ği Alberta ile ürün si parişini kendisi tes lim ediyor. Kazanaca ğı parayı ise Eğitim Sen’li ihtiyaç sahi bi arkadaşlarıyla pay ZEHRA ÖZDİLEK laşmayı hedefliyor. Türkiye’de olan biteni “Görmedim, duyma dım, bilmiyorum” kelimeleriyle özet leyen Karabulut, ailesine bu acıyı yaşatan anlayışın bir gün sonunun geleceğini bildiğini söyleyerek, “Aç lığa, sefalete mahkumsun. Sürünme li hatta ölmelisin. Bize söylenen bu” diyor. Karabulut ile ihraç sonrası ha yatta kalma mücadelesini konuştuk. n Bize biraz kendinizi anlatabi lir misiniz? Dersim’den İstanbul’a 1970’lerde göç ederek yerleşmiş bir işçi ailenin çocuğuyum. Madenİş Sendikası’nın toplantılarına, dayanışma günle rine ve mitinglerine ailemle katı larak mücadeleyle çocukluğumun ilk yıllarında tanıştım. İlkokulda, Uğur Mumcu’nun ölümünün ardın dan Cumhuriyet gazetesinin imza kampanyasını yürüttüğüm için mü dür yardımcısına ilk ifademi vermiş tim. Üniversiteye 1997 yılında baş ladım ve bölümü ikincilikle bitirdim. 2013’te Yrd. Doç. Dr. unvanını alıp, öğretim üyesi olarak dersler verme ye başladım. n İhraç öncesi neler yaşadınız? İhraç kararımda rektör Prof. Dr. Mahmut Ak’ın imzası var. Prof. Ak, seçim konuşmasına geldiğinde, “İkinci olursanız, istifa edecek misi niz?” diye sormuştum. Öğrenci dos Türkiye’de olan biteni ‘Görmedim, duymadım, bilmiyorum’ kelimeleriyle özetleyen Karabulut, ailesine bu acıyı yaşatan anlayışın sonunun geleceğini bildiğini söyledi. tu ve mesleğine adeta tapan bir akademisyen olarak sadece üniversite kürsülerinde görev yapmadım. Toplumsal sorumluluğumun da bilincinde oldum. n Mesleğinizden koparılmış olmanın üzüntüsünü nasıl yendiniz? Hakkımızdaki iddiaların ne kadar ağır olduğunu söylemeye bile gerek yok. Kendi ülkende “vatan haini” ilan edilmek, insana neler hissettiriyor olabilir ki... Ailemize bu acıyı yaşatan bu anlayışın bir gün sonunun geleceğini bilerek, ihracım sonrası zona olan annemin yaşadığı travmayı, babamın bir kenarda sessizce düşüncelere dalmasını, kardeşlerimin “bu da geçecek” sözlerini bir kenara koyuyorum. Bölüm öğretim üyelerinin, ihracım sonrası keşke bir bildiri yayınlayıp, “Kabul etmiyoruz” bunu demesini beklerken, bölüm başkanın iktidara ve yönetime tutunmak için sarf ettiği çabala rı görmekten utanç duydum. Ama şu anda, tüm diğer fakültelerde teslim olmayan akademisyenler için örülmeye başlanan, TMMOB Jeofizik Mühendisleri yönetimi, üniversite ve emekli meslektaşlarımın birlikte bir dayanışma fonunu gördüğümde de o kadar sevindim ki.... n Kuru fasulye ve nohut satmaya nasıl karar verdiniz? Kamusal alan yasak evet ama SGK kaydı yapılmaması için konulan engellemeler de özeli yasaklıyor. Yani kısaca deniliyor ki “Açlığa, sefalete mahkumsun”, “sürünmeli hatta ölmelisin.” İhraç edilen birçok memur farklı işler yaparak, ayakta kalmaya ve hayatlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Bende “bir eylem biçimi” hatta dayanışma örneği olarak eniştemin babasının kendi ektiği ilaçsız kuru fasulyeyi satabilir miyim diye düşündüm. Konya’dan gelen ürünü satabilmek için sosyal medyada bir yazı yazdım. Kuru fasulye sata caksam, ne sattığımı bilmek, türlerini, standartlarını, saklanma koşullarını öğrenmek için yayınlar okumaya başladım. İlk başından beri iyiki KESK’li hatta iyi ki Eğitim Sen’liyim dedim. Elde edeceğim geliri ihtiyacı olan arkadaşlarımla paylaşacağım. FASULYENİN FİLİZİ n İnsanlar nasıl tepki veriyor? Fasulye deyip geçmemek gerek, bu fasulye bir umudu daha filizlendirdi içimde, yeni insanlar tanıdım memleketin dört bir yanından. Günlerimin nasıl geçtiğini soranlar mı dersin, telefonda durumu içine sindiremeyen emekli öğretmenler mi? 5 kiloluk fasulye paketleriyle kapı kapı dolaşırken girdiğim her sıcak yuvanın mutluluğu, çay, kahve ya da yemek ikramları... Bir de köpeğim Alberta’nın hep yanımda olduğunu ve satışa bile beraber gittiğimizi söylemeden edemeyeceğim. Telefonla görüştüğüm, mesajlaştığım kişiler genelde, utanarak, ‘fasulye için aramıştım, acaba doğru mu?..’ diye soruyor. Ama emin olun, memleketin her yerinden arayan dostların tepkileri değil de cesareti bu ülkenin asla kararmayacağının, özgürlüğün ve demokrasinin yakın olduğunun en temel göstergesi bence. Kuru fasulye, yerini nohut veya mercimeğe bırakabilir ama bu dayanışma ağı bir kere örüldü mü? Hele bir de bir bilimsel yayınla taçlanırsa, değmeyin keyfime.... n Son olarak, Türkiye’yi üç kelime ile özetleyebilir misiniz? Yönetenler açısında, ‘görmedim, duymadım, bilmiyorum’. Yönetilenler açısından ise ‘görüyor, duyuyor ve haykırıyoruz’ sözleri olurdu. Demokratik olmayan her iktidar kendi sonunun hazırlar, bu son asla iyi olmaz. l İSTANBUL Yazarımızın katledilişinin 18. yılında anma etkinlikleri düzenlenecek Kışlalı özlemle anılıyor Ahmet Taner Kışlalı Aracına konan bombalı paketle katledilen yazarımız Ahmet Taner Kışlalı, yaşamını yitirmesinin 18. yılında, bugün özlemle anılacak. 1991 yılından öldürüldüğü güne kadar gazetemizde “Haftaya Bakış” köşesinde yazan, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin ikinci genel başkanı, 1977 yılında CHP İzmir Milletvekili, 1978 Bülent Ecevit hükümetinin Kültür Bakanı, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, 18 yıl önce, 21 Ekim 1999’da Çayyolu Engürü Sitesi’ndeki evi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK nin önünde arabasına konulan bombalı paketin patlaması sonucu yaşamını yitirdi. Kışlalı için Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği anma etkinlikleri her yıl olduğu gibi, bugün, Çayyolu Engürü Sitesi’ndeki evinin önünde başlayacak. Saat 09.30’daki bu etkinliğin ardından Çayyolu Ahmet Taner Kışlalı Parkı’na geçilecek, buradaki etkinlik de saat 10.15’te başlayacak. Kışlalı, saat 12.30’da da Karşıyaka Mezarlığı’ndaki gömütü başında anılacak. l ANKARA /Cumhuriyet [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Şırnak’ta kömür ocağında meydana gelen göçükte 7 işçi ölmüş, 1 işçi de yaralanmıştı. 7 can gitti sorumlu kim? Şırnak’ta 17 Ekim’de kömür ocağında meydana gelen göçükte 7 işçinin ölümü, 1 işçinin yaralanmasıyla ilgili gözaltına alınan ocak sahibi ve iki çalışanı mahkemece adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Önceki akşam saatlerinde Sulh Ceza Hâkimliğine çıkarılan kömür ocağı sahibi Mehmet Emin Mağrur ile çalışanlar Faysal Acar ile Bahri Alış için Savcılık yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartı ile serbestlik talep etti. Sulh ceza hâkimliği; dosya kapsamı ve mevcut delil durumu itibarıyla şüphelilerin üzerine atılı “Taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma” suçunu işledikleri yönünde somut delillere dayalı kuvvetli şüphenin bulunduğu kanaatine vardı. Hâkimlik; suçun vasıf ve mahiyetini, şüphelilerin üzerine atılı “Taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma” suçu için yasada öngörülen cezanın alt ve üst sınırı, dosya kapsamı ve mevcut delil durumu ile birlikte değerlendirerek, istenilen tedbirin orantılı olduğuna kanaat getirdi. 3 şüphelinin yurtdışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasına karar verildi. Valilik, güçüğün olduğu alanın her ne kadar ruhsat alanı içinde olmasına rağmen Uygulama Projesi’nin dışında gerçekleştiğinden kaçak bir faaliyet olarak değerlendirildiğini belirtti. l DHA Öğretmene silahlı saldırı Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde Milli Eğitim’e bağlı Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nde müdür yardımıcısı olan öğretmen İzettin Güven, uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır yaralandı. 33 yaşındaki İzettin Güven, yaya olarak evine giderken dün akşam Bahçelievler Mahallesi Diyarbakır Caddesi’nde silahlı saldırıya uğradı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ağır yaralanan İzettin Güven, ambulansla Silvan Devlet Hastanesi’ne ardından da Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildi. Polis, kaçan şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle